against - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

against

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"against" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 37 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
against ed. aykırı
against ed. karşı
General
against zf. ters olarak
against zf. -e doğru
against zf. -e değecek şekilde
against ed. muhalif
against ed. mukabil
against ed. aleyh
against ed. dayalı
against ed. aleyhinde
against ed. kontra
against ed. aleyhte
against ed. karşı
against ed. karşısında
against ed. -e aykırı
against ed. -e zıt yönde
against ed. -e karşı
against ed. mukabilinde
against ed. karşılığında
against ed. hazırlığı için
against ed. dışında
against ed. yönelik
against ed. önünde
against ed. içerisinde
against ed. -e bakarak
against ed. e göre
against ed. e karşı
against ed. e/a
against ed. yüzeyine
Trade/Economic
against zf. karşı
against ed. mukabili
against ed. karşılığı
Law
against ed. aleyhinde
Technical
against ed. -e karşı
against expr. karşılaştırarak
Archaic
against bağ. öncesinde
against bağ. zamana kadar

"against" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
be against f. karşı olmak
General
sex discrimination against women i. kadınlara karşı cinsiyet ayrımı
rubbing against each other i. sürtüşme
fight against human trafficking i. insan kaçakçılığıyla mücadele
general safety rules against occupational accidents i. iş kazalarına karşı genel güvenlik kuralları
pension against incapacity to work i. iş göremezlik ödeneği
insurance against damage i. hasar sigortası
offenses against the person i. kişilere karşı suçlar
defense against loss i. kayba karşı savunma
safeguard against i. karşı koruyucu (şey)
offenses against the environment i. çevreye karşı suçlar
bad behaviour against children i. çocuklara kötü davranma
fighting against smuggling i. kaçakçılıkla mücadele
offenses against property i. mala karşı suçlar
crimes against humanity i. insanlığa karşı suçlar
rubbing against i. sürünme
landing against wind i. rüzgara karşı iniş
blue bead worn against the evil eye i. nazar boncuğu
crime against humanity i. insanlık suçu
violence against women i. kadınlara şiddet
violence against children i. çocuklara şiddet
fight against corruption i. yolsuzlukla mücadele
provision against i. -e karşı tedbir
violence against women i. kadına uygulanan şiddet
violence against women i. kadına karşı şiddet
violence against animals i. hayvanlara uygulanan şiddet
fight against the crime i. suçla mücadele
crimes against children i. çocuklara karşı işlenen suçları
fighting against disease i. hastalıkla mücadele
struggle against difficulties i. zorluklara karşı mücadele etme
discrimination against people with disabilities i. engellilere karşı ayrımcılık
defense against the dark arts i. karanlık sanatlara karşı savunma
the battle of good against evil i. iyiliğin kötülüğe karşı savaşı
leaning against i. abanma
fight against addiction i. bağımlılıkla mücadele
increase of violence against women i. kadınlara yönelik şiddetin artması
stance against i. karşı duruş
criticism raised against i. 'e karşı yöneltilen eleştiri
the fors and against i. lehinde olanlar ve aleyhinde olanlar
madd (mothers against drunk driving) i. alkollüyken araç kullanmaya karşı annelerin oluşturduğu bir örgüt
bias against (someone or something) i. (birine ya da bir şeye) karşı önyargı
bias someone against someone or something i. birine ya da bir şeye karşı önyargı
campaign against i. karşı kampanya
campaign against i. karşı mücadele
vote against f. aleyhinde oy vermek
result against f. aleyhine sonuçlanmak
act against f. aksine hareket etmek
inveigh against f. şiddetle eleştirmek
revolt against f. başkaldırmak
check against f. karşılaştırmak
stand out against f. direnmek
tip the scales against someone's favor f. durumu birinin aleyhine çevirmek
race against time f. zamanla yarışmak
bring an action against f. dava açmak
be up against f. mücadele etmek
use against f. aleyhine kullanmak
push against f. abanmak
revile against something f. yermek
blaspheme against f. küfretmek
go against f. karşı koymak
have a grudge against f. kin beslemek
go against someone f. aleyhinde olmak
go against f. ters düşmek
lean against f. abanmak
rise against f. isyan etmek
make provision against f. önlem almak
rise against f. kafa tutmak
say things against f. aleyhte konuşmak
protest against f. itiraz etmek
launch a cruel smear campaign against f. insafsız karalamalar yapmak
set against f. dayamak
peach against f. ihbar etmek
go against f. karşı olmak
fight against difficulties f. zorluklara göğüs germek
lean against f. yaslanmak
recline (against) f. yaslamak
bear against f. baskı yapmak
struggle against f. karşı mücadele etmek
rub oneself against f. sürtünmek
go against f. karşı çıkmak
weigh one thing against another f. karar vermeye çalışırken bir şeyi başka bir şeyle karşılaştırmak
come up against f. yüzleşmek
talk against f. dil uzatmak
rest against f. yaslanmak
sue against f. aleyhinde dava açmak
talk against f. aleyhinde bulunmak
knock against f. çarpmak
argue against f. aleyhinde konuşmak
pit one person against another f. birbiriyle boy ölçüşmek
act against one's principles f. prensiplerinin dışına çıkmak
inform against f. gammazlamak
file charges against f. aleyhinde dava açmak
carry a grudge against f. kin beslemek
prejudice someone against f. aleyhine çevirmek
pit one thing against another f. birbiriyle yarışmak
inform against f. ele vermek
rub up against f. rastlaşmak
bear against f. sıkıştırmak
work against f. aleyhine çalışmak
run up against somebody f. rastlamak
argue against f. aleyhinde olmak
pit one person against another f. birbiriyle yarışmak
inform against f. şikayet etmek
revile against something f. küfretmek
legislate against something f. yasa yapmak
weigh against f. aleyhine olmak
run up against somebody f. karşılaşmak
turn against f. aleyhine döndürmek
surge against f. yükselip çarpmak (dalga)
revolt against f. isyan etmek
lean against f. dayamak
rub against f. sürünmek
immunize against f. bağışık kılmak
bear against f. karşı koymak
decide against f. aleyhte karar vermek
match against f. karşılaştırmak
rub against f. kertmek
strive against f. uğraşmak
kick against f. başkaldırmak
inform against f. jurnal etmek
claim against f. dava açmak
hold against f. yüzüne vurmak
react against f. isyan etmek
go against f. aykırı olmak
run against f. çarpmak
stand out against f. karşı koymak
revile against something f. kötülemek
go against one's principles f. prensiplerinin dışına çıkmak
set someone against something f. birini bir şeyin aleyhine çevirmek
have a design against f. kastetmek
tell against f. bir şey birinin aleyhinde olmak
make a stand against f. düşmana karşı direnmek
wage war against f. savaş açmak
decide against something f. bir şeyin aleyhinde karar vermek
take out a summons against somebody f. mahkemeye vermek
prejudice someone against f. birine karşı olumsuz fikirler aşılamak
strive against f. savaşmak
abut against f. dayanmak
have one's back against the wall f. kuyruğu kapana kısılmak
hold against f. yüklemek (suçu)
set against f. saldırtmak
go against the grain f. birinin tabiatına aykırı olmak
wage war against f. harp açmak
row against the tide f. akıntıya karşı kürek çekmek
offend against f. aykırı davranmak
kick against the pricks f. otoriteye karşı çıkmak
have an attitude against f. tavır almak
vote against f. aleyhinde oy kullanmak
set against f. karşı olmak
militate against f. engel olmak
stand out against f. atılmak
rebel against f. kazan kaldırmak
preach against f. aleyhinde va'zetmek
kick against f. karşı çıkmak
set one person against another f. fitne sokmak
turn against f. aleyhine dönmek
protest against f. karşı çıkmak
revile against something f. hakaret etmek
rise against f. başkaldırmak
play off against f. birbirine düşürmek
play both ends against the middle f. ikili oynamak
hope against hope f. her şeye rağmen ümitli olmak
go against f. karşı gelmek
advise against f. uyarmak
take criminal action against f. cezai işlem uygulamak
militate against f. aleyhine olmak
bear a grudge against f. kin beslemek
check against f. kıyaslamak
pit one against another f. boy ölçüşmek (iki şey)
stand out against f. göğüs germek
rub against each other f. sürtüşmek
kick against the pricks f. nafile itiraz etmek
run against f. uğramak
vote against f. karşı oy kullanmak
prevail against f. yenmek
press against f. yüklenmek
argue against something f. karşı çıkmak
rub against each other f. ovuşturmak
come up against f. ile karşılaşmak
proceed against f. dava etmek
have evil intentions against f. kastı olmak
fight against f. savaşmak
bear up against f. dayanmak
peach against f. ele vermek
offend against f. aykırı olmak
run against f. ile karşılaşmak
say things against f. aleyhinde konuşmak
knock against f. çarpışmak
struggle against difficulties f. zorluklarla mücadele etmek
row against the tide f. güçlüklere karşı çabalamak
revolt against f. baş kaldırmak
win against f. galip gelmek
come up against f. karşı karşıya kalmak
wage war against f. savaşmak
bear against f. bastırmak
protest against f. ayaklanmak
lean against f. yüklenmek
set against f. karşı koymak
weigh against somebody f. karşı olmak
pit one person against another f. boy ölçüşmek
turn somebody against somebody f. düşman etmek
go against f. aleyhinde olmak (sonuç)
slash against f. kuvvetle vurmak (yağmur)
set against f. karşılaştırmak
loll against f. sırtını dayamak
pit one thing against another f. boy ölçüşmek
knock one's head against the wall f. başını taştan taşa vurmak
play both ends against the middle f. kendi çıkarı için başkalarını birbirine düşürmek
fulminate against f. ateş püskürmek
pit one against another f. birbiriyle yarışmak (iki şey)
rail against f. sövüp saymak
bring a suit against f. dava açmak
fight against difficulties f. zorluklarla mücadele etmek
rest against f. dayanmak
inform against f. ihbar etmek
rub something against f. bir şeyi bir yere sürtmek
protest against f. protesto etmek
turn against somebody f. düşman olmak
set against f. karşı çıkmak
remonstrate against f. protesto etmek
speak out against f. aleyhinde konuşmak
revolt against f. ayaklanmak
run against f. rastlamak
lean against f. dayanmak
demonstrate against f. protesto etmek
be against f. aleyhinde olmak
advise against f. karşı uyarmak
advise against f. karşı ikaz etmek
discriminate against somebody f. kötü davranmak
bring an accusation against somebody f. suçlamak
race against time f. zamana karşı yarışmak
be against a wall f. başı sıkışmak
have a grudge against f. kin duymak
bear a grudge against f. kuyruk acısı olmak
bear a grudge against f. kin duymak
have an allergy against f. birşeye karşı alerjisi olmak
plot against someone f. çorap örmek
show doggedness against something f. ayak diretmek
go against (for events/a situation) f. aleyhine dönmek
turn against (for one person to another) f. aleyhine dönmek
vote against f. karşı oy kullanmak
make a death threat against f. ölüm tehdinde bulunmak
against time f. zamanla yarışmak
fight against terrorism f. terörizmle mücadele etmek
fight against racism f. ırkçılıkla mücadele etmek
fight against terrorism f. terörle mücadele etmek
sink back against pillow f. yastığa yaslanmak
make a death threat against (someone) f. ölüm tehdidinde bulunmak
bid against each other f. ihalede kapışmak
set one's face against f. muhalefet etmek
set one's face against f. ısrarlı biçimde karşı çıkmak
jar against f. çarpışmak
prop (something) against (another) f. dayandırmak
lean (one thing) against (another) f. dayandırmak
protest against the decision of the referee f. hakemi protesto etmek
protect against f. karşı korumak
contend against another f. boy ölçüşmek
(one's shoes) press against one's feet f. ayakkabı ayağını vurmak
(one's shoes) press against one's feet f. ayağını sıkmak
defend against f. -e karşı savunmak
be against the law f. hukuka aykırı olmak
compete against f. ile mücadele etmek
compete against f. ile yarışmak
be accused of turning people against the military f. halkı askerlikten soğutmakla suçlanmak
turn people against the military service f. halkı askerlikten soğutmak
pit one's wits against someone f. sidik yarıştırmak
pit one's wits against someone f. sidik yarışına girmek
develop a grudge (against) f. kin beslemek
nurse a grudge (against) f. garezi olmak
nurse a grudge (against) f. kin beslemek
have a spite against f. kin beslemek
nurse a grudge (against) f. kin gütmek
have a spite against f. kin duymak
nurture resentment against f. kin duymak
have a grudge against somebody f. kin duymak
develop a grudge (against) f. kin gütmek
have a spite against f. kin gütmek
nurture resentment against f. kin beslemek
have a spite against f. garezi olmak
have a grudge against somebody f. kin beslemek
develop a grudge (against) f. kin duymak
have a grudge against somebody f. garezi olmak
nurse a grudge (against) f. kin duymak
nurture resentment against f. kin gütmek
nurture resentment against f. garezi olmak
develop a grudge (against) f. garezi olmak
have a grudge against somebody f. kin gütmek
nurture resentment against f. kin tutmak
nurse a grudge (against) f. kin tutmak
scrape against the road f. yola sürtmek
rub against the road f. yola sürtmek
cry out against f. karşı gelmek
rise against f. karşı çıkmak
bring suit against f. -i dava etmek
brush against f. -e sürtünmek
have a chance against f. -e karşı şansı olmak
go against f. -e karşı gelmek
discriminate against f. -e karşı ayırım yapmak
file suit against f. -i dava etmek
insure against f. -e karşı sigorta etmek
guard against f. -e karşı önlem almak
cry out against f. -e karşı yüksek sesle protestoda bulunmak
go against f. -e karşı olmak
come up against f. -e çatmak
rest against f. -e dayamak
mount an attack against f. -e karşı saldırıya geçmek
mobilize against f. -e karşı harekete geçmek
side against f. -e karşı olmak
run against f. -e çatmak
prevail against f. -den baskın çıkmak
rub against f. -e sürtünmek
rebel against f. -e karşı isyan etmek
provide against f. -e karşı hazırlıklı olmak
rest against f. -e dayalı olmak
rest against f. -e dayanmak
warn against f. -e karşı uyarmak
militate against f. -e engel olmak
gang up against f. örgütlenmek
gang up against f. çeteleşmek
gang up against f. teşkilatlanmak
gang up against f. örgüt kurmak
plot against someone f. başına çorap örmek
cover against f. sigortalı olmak
come up against somebody/something f. karşı karşıya kalmak
lean against f. istinat etmek
wage war against f. -e karşı savaşmak
rest against f. -e yaslamak
safeguard against f. -e karşı korumak
crusade against f. -e karşı savaşım vermek
compete against f. rekabete girmek
be helpless against death f. ölüm karşısında çaresiz olmak
turn against f. düşman olmak
turn against f. karşı çıkmak
make a decision against f. aleyhinde karar vermek
declare war against f. savaş ilan etmek
declare war against f. savaş açmak
have a chance against f. karşısında şansı olmak
knock against f. arabayla (ağaca vb) çarpmak
butt against f. arabayla (ağaca vb) çarpmak
jar against f. arabayla (ağaca vb) çarpmak
jar against f. toslamak
butt against f. toslamak
knock against f. toslamak
league together against f. ortak çıkarlar doğrultusunda birleşmek
league together against f. birlik olmak
league together against f. birlik oluşturmak
create a public opinion against f. -e karşı kamuoyu oluşturmak
lose one's battle against cancer f. kanserle olan savaşını kaybetmek
lose one's battle against cancer f. kanserle savaşını kaybetmek
set against f. birbirine düşürmek
proceed against f. birinin aleyhine dava açmak
set somebody against somebody f. birbirine düşürmek
lose one's battle against cancer f. kansere yenik düşmek
spill out hatred against f. öfke kusmak
chant slogans against the government f. hükümet aleyhine slogan atmak
spill out hatred against f. öfkesini kusmak
enter a lawsuit against f. dava açmak
rise against f. -e karşı ayaklanmak
insure against fire f. yangına karşı sigortalamak
insure against sea risk f. deniz kazasına karşı sigortalamak
plot against f. komplo düzenlemek
organize a conspiracy against f. komplo düzenlemek
organise a conspiracy against f. komplo düzenlemek
bring an action against one f. birisi aleyhine dava açmak
bet against f. -e karşı bahse girmek
rage against f. -e hiddetlenmek
rage against f. -e öfkelenmek
stand against someone f. karşısına dikilmek
take a stand against f. karşısına dikilmek
take a stand against f. karşı durmak
take a stand against f. karşısında durmak
react against f. tepkiyle karşılamak
fight against the global crisis f. küresel krizle mücadele etmek
make allegations against f. -e karşı suçlamalarda bulunmak
go against the law f. yasaya karşı gelmek
go against the law f. kanuna karşı gelmek
align against f. -e karşı birlik olmak
harbor ill-will against f. kötü niyet beslemek
harbor ill-will against f. kötü niyet gütmek
take legal action against f. hakkında yasal işlem başlatmak
file a criminal case against f. hakkında kamu davası açmak
warn someone against f. birisini bir şey hakkında uyarmak
scheme against someone f. entrika düzenlemek
conspire against someone f. entrika düzenlemek
plot against someone f. entrika düzenlemek
bring a charge against someone f. yasal işlem başlatmak
begin a legal process against someone f. yasal işlem başlatmak
rub up against the trees f. ağaçlara sürtünmek
make a judgment against someone f. aleyhinde karar vermek
sin against f. -e karşı günah işlemek
compete against other teams f. diğer takımlara karşı yarışmak
graze against something f. (araba vb) bir şeye sürtmek
guarantee against something f. -e karşı garanti vermek
file an opposition against f. birine karşı itirazda bulunmak
hold a gun against one's head f. birinin kafasına silah dayamak
get a good result (against a team) f. (bir takıma karşı) iyi bir netice almak
be against one's nature f. doğasına aykırı olmak
be against one's nature f. tabiatına aykırı olmak
(waves) lap up against the shore softly f. (dalgalar) kıyıya hafif hafif vurmak
launch an attack against someone f. birine karşı bir saldırı başlatmak
file a suit against the institution f. bir kuruma karşı dava açmak
hold against f. aleyhinde kullanmak
mount a questionable case against someone f. birine (karşı) kuşku uyandıran/sağlam temellere dayanmayan (şüpheli/soru işaretli) bir dava açmak
have a chance to win against someone f. -e karşı kazanma şansı olmak
avenge oneself against f. ödeşmek
avenge oneself against f. intikamını almak
break one's silence over match-fixing allegations against him/her f. hakkındaki şike iddialarına karşı sessizliğini bozmak
rebel against f. -e karşı ayaklanmak
rub up against the wall f. (kedi vb) duvara sürtünmek
provide security against f. -e karşı güvenlik (güvenliği) sağlamak
secure an injunction against f. (mahkeme aracılığıyla) -e karşı yasaklama/durdurma kararı aldırmak
make a countercharge against an accuser f. suçlamaya karşılık vermek
discriminate against f. ayrımcılık yapmak
argue against something f. itiraz etmek
argue against something f. aksini iddia etmek
file a criminal complaint against someone f. biri hakkında suç duyurusunda bulunmak
rise against the regime f. rejime karşı ayaklanmak/baş kaldırmak
unleash an attack against the enemy f. düşmana karşı kaçınılmaz olan saldırıyı başlatmak
initiate legal proceedings against somebody f. biri aleyhinde yasal takibat başlatmak
start legal proceedings against somebody f. biri aleyhinde yasal takibat başlatmak
make an accusation (against somebody) f. ithamda bulunmak
bear false witness against someone f. yalancı şahitlik etmek
conspire against the national army f. milli orduya kumpas kurmak
plot against the national army f. milli orduya kumpas kurmak
maintain a stance against f. karşı duruş sergilemek
stand against f. karşı duruş sergilemek
start a prosecution against f. soruşturma açmak
bring a prosecution against f. soruşturma açmak
initiate legal action against f. -e karşı yasal süreç başlatmak
initiate legal action against f. -e karşı hukuki süreç başlatmak
pit against f. karşı karşıya gelmek
attempt against someone's life f. birinin hayatına kastetmek
attempt against someone's life f. birinin canına kastetmek
be strictly against f. katı bir şekilde karşı olmak
fight against ignorance f. cehaletle savaşmak
take precautions against f. e karşı tedbirler almak
cry out against f. isyan etmek
weigh favorably against f. -den daha ağır basmak
take against f. birine karşı olmaya başlamak
take against f. karşı cephe almak
take against f. hoşlanmamaya başlamak
take against f. düşman olmak
lay against the field f. tüm yarışmacılara karşı (at, vb. üzerine) bahse girmek
magnify one's self against f. (birinin) karşısında büyüklenmek
move against time f. zamana karşı yarışmak
swear the peace against one f. tehdit altındayken yemin etmek
develop a grudge (against) f. kin tutmak
counterplot against f. karşı entrika hazırlamak
bob (against) f. hafifçe vurmak
bob (against) f. hafifçe vurdurmak
mitigate against f. (bir şeyi) hafifletmek için tedbir almak
mitigate against f. (bir şeyi) yatıştırmak için tedbir almak
mitigate against f. (bir kimseye veya şeye) karşı güçlü bir etken olmak
mitigate against f. engellemek
mitigate against f. önlemek
bump (against) f. şiddetle çarpmak
bump (against) f. nahoş bir şeyle karşılaşmak
bump (against) f. engelle karşılaşmak
declaim (against) f. azarlamak
declaim (against) f. gürültülü bir şekilde protesto etmek
prejudice against f. birine karşı haksız hüküm vermek
prejudice against f. birine karşı ön yargılı olmak
dead against s. muhalif
dead set against s. -e tamamen karşı
dead set against s. -e muhalif
rebelled against s. -e karşı muhalif
effective against dandruff s. kepeğe karşı etkili
biased against (someone or something) s. birine ya da bir şeye karşı önyargılı
immune (against) s. korumalı
against all risks zf. tüm risklere karşı
against signature zf. imza karşılığı
against the sun zf. güneş karşısında olarak
for and against zf. leh ve aleyh
against all zf. tekrar tekrar
against time zf. zamana karşı
against document zf. belge karşılığında
against invoice zf. fatura karşılığında
against all risks zf. bütün risklere karşı
as against zf. -e kıyasla
as against zf. -e oranla
against the gravity zf. yerçekimine aykırı
hoping against hope zf. ümidini kesmeyerek
despite overwhelming odds against zf. -e karşı yoğun engellere rağmen
as against zf. karşılık
as against zf. kıyasla
for and against zf. lehinde ve aleyhinde
against invoice zf. fatura karşılığı
against him/her zf. ona karşı
against the sun zf. güneşin hareket ettiği yönün tersine
against the sun zf. güneşe zıt
against the wind zf. rüzgarın geldiği yöne doğru
against the wind zf. rüzgara karşı olarak
leaning against ed. dayalı
up against ed. ile mücadele halinde
over against ed. karşısında
in protest against ed. protesto olarak
up against ed. -e karşı
over against ed. karşı karşıya
over against ed. ile kıyaslandığında
over against ed. '-e nazaran