alışılmadık - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

alışılmadık



"alışılmadık" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 32 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
alışılmadık unusual s.
General
alışılmadık wontless s.
alışılmadık selcouth s.
alışılmadık eccentric s.
alışılmadık unfamiliar s.
alışılmadık unconventional s.
alışılmadık constrained s.
alışılmadık unlikely s.
alışılmadık unaccustomed s.
alışılmadık offbeat s.
alışılmadık far-out s.
alışılmadık way-out s.
alışılmadık quirky s.
alışılmadık kinky s.
alışılmadık slender s.
alışılmadık uncharacteristic s.
alışılmadık out of one's way s.
alışılmadık uninured s.
alışılmadık mystifying s.
alışılmadık heathen s.
alışılmadık dotty s.
alışılmadık inusitate [obsolete] s.
alışılmadık out-of-the-ordinary s.
alışılmadık fresh s.
alışılmadık spacey s.
alışılmadık spacy s.
Idioms
alışılmadık out there s.
alışılmadık off the beaten track expr.
alışılmadık out of the ordinary expr.
Archaic
alışılmadık uncustomed s.
alışılmadık untraded s.
Slang
alışılmadık hellacious s.

"alışılmadık" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 61 sonuç

Türkçe İngilizce
General
alışılmadık eğitim teknikleri unconventional training techniques i.
alışılmadık tarzda şov to-do [dialect] i.
alışılmadık tuhaf yer angle i.
alışılmadık ve dikkat çekici araç plaka numaralarının incelenmesi autonumerology i.
alışılmadık şey unusuality i.
alışılmadık veya tuhaf şeyler koleksiyonu bestiary i.
hayvanların (kuşlar veya memeliler) alışılmadık bir zamanda göç etmesi visitation i.
gezgin veya alışılmadık bir yaşam tarzı olan kimse gypsy i.
alışılmadık yer off the beaten track i.
alışılmadık bir şekilde tezahür etmek tick f.
alışılmadık hale getirmek disinure [obsolete] f.
alışılmadık olmayan uneccentric s.
heyecan yaratacak derecede alışılmadık olan kicky s.
cinsel tercihleri alışılmadık olan kinky s.
cinsel davranışları alışılmadık olan kinky s.
alışılmadık derecede uzun süreli ve mesafeli olan marathon s.
alışılmadık derecede uzun süreli ve mesafeli olan marathonian s.
alışılmadık derecede uzun süreli ve mesafeli olan marathonic s.
alışılmadık şeyleri yapmaya cesaret eden licentiate [obsolete] s.
alışılmadık miktarda yağ içeren greasy s.
(bir şeye) alışılmadık biçimde meraklı great s.
(bir şeye) alışılmadık derecede düşkün great s.
çarpıcı biçimde alışılmadık flakey s.
alışılmadık bir biçimde uncharacteristically zf.
alışılmadık bir şekilde unfamiliarly zf.
alışılmadık şekilde in an unusual fashion zf.
alışılmadık biçimde/şekilde unusually zf.
alışılmadık biçimde/şekilde uncommonly zf.
alışılmadık biçimde/şekilde extraordinarily zf.
alışılmadık biçimde/şekilde exceptionally zf.
alışılmadık derecede rarely [obsolete] zf.
alışılmadık biçimde remarkably zf.
alışılmadık derecede atypically zf.
alışılmadık bir şekilde unconventionally zf.
alışılmadık bir şekilde unwontedly zf.
alışılmadık derecede particularly zf.
alışılmadık bir biçimde preposterously zf.
Colloquial
alışılmadık adımlar unusual steps i.
alışılmadık çift odd couple i.
alışılmadık olmak be out there f.
Idioms
alışılmadık durum uncharted waters i.
alışılmadık durum uncharted territory i.
alışılmadık bir iş birliği strange bedfellows i.
alışılmadık olmak be off the wall f.
alışılmadık bir iş birliği olmak make strange bedfellows f.
alışılmadık bir iş birliği olmak be strange bedfellows f.
o kadar alışılmadık bir fikir ki işe yarama olasılığı bile var so crazy (that) it just might work [cliché] expr.
o kadar alışılmadık bir fikir ki aslında işe yarama olasılığı bile var so crazy (that) it might actually work [cliché] expr.
o kadar alışılmadık bir fikir ki işe yarama olasılığı bile var so crazy (that) it might just work [cliché] expr.
Medical
alışılmadık kutanöz lezyonlar unusual cutaneous lesions i.
kanda alışılmadık derecede düşük miktarda karbondioksit durumu acapnia i.
Psychology
geçmişin alışılmadık şekilde güçlü ve doğru hatırlanmasıyla karakterize olan hypermnesic s.
Literature
edebiyatta yeni ve alışılmadık yazım stili neography i.
Linguistics
ıslıklı ünsüzlerin alışılmadık telaffuzu lisp i.
Philosophy
alışılmadık koşulların normal koşullardan daha önemli olduğuna dair bir inanış abnormalism i.
Military
alışılmadık kurtarma operasyonu unconventional recovery operation i.
Music
alışılmadık ve çok popüler olmayan (modern elektronik tarzı) leftfield s.
Archaic
alışılmadık şey observable i.
alışılmadık fark particularity i.
alışılmadık hale getirmek diswont f.
Slang
alışılmadık kimse offbeat i.