aynısı - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

aynısı



"aynısı" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 12 sonuç

Türkçe İngilizce
General
aynısı the same (of) i.
aynısı the same of i.
aynısı facsimile i.
aynısı similar i.
aynısı likewise zf.
aynısı same zm.
aynısı idem zm.
Colloquial
aynısı same energy i.
aynısı same same [thailand] expr.
Idioms
aynısı one and the same expr.
aynısı in the same mold [us] expr.
Latin
aynısı i.q. (idem quod) kısalt.

"aynısı" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 112 sonuç

Türkçe İngilizce
General
tıpatıp aynısı doppelganger i.
tıpkısının aynısı doppelganger i.
aslının aynısı true copy of the original i.
aslının aynısı true and exact copy of the original document i.
aslının aynısı exact copy of the original i.
önceki anlaşmanın aynısı same deal as before i.
tıpkısının aynısı mirror image i.
orijinalinin aynısı eşya look-alike [us] i.
ayırt edilebilmeleri amacıyla birbirinin aynısı olan iki hanedan armasından birinde yapılan değişiklik diminution i.
aslının aynısı olmak be a true copy of the original f.
aslının aynısı olmak be an exact copy of the original f.
aslının aynısı true s.
aslının aynısı same as original s.
birbirinin aynısı iki parçadan oluşan twin s.
tamamen aynısı numerically identical s.
birbirinin aynısı numerically identical s.
tamamen aynısı quantitatively identical s.
birbirinin aynısı quantitatively identical s.
birbirinin aynısı iki kapakçığı bulunan consimilar s.
bir öncekinin aynısı idem zm.
Phrasals
aynısı olmak measure up to f.
aynısı olmak measure up (to) f.
(biri) içinde aynısı geçerli olmak go for (someone) f.
Phrases
neredeyse aynısı as to be expr.
Colloquial
birebir aynısı mirror image i.
tıpkısının aynısı to the life expr.
tıpkısının aynısı as near as dammit expr.
tıpkısının aynısı as near as dammit (or damn it) expr.
aynısı benim için de geçerli the same with me expr.
hepsi birbirinin aynısı seen one, seen them all expr.
hepsi birbirinin aynısı if/when you've seen one, seen them all expr.
neredeyse aynısı as much expr.
hemen hemen aynısı as much expr.
aynısı ama çok ufak bir farklılığı var same same, but different [thailand] expr.
aynısı sayılır same same, but different [thailand] expr.
Idioms
birbirinin aynısı one and the same i.
tıpkısının aynısı a carbon copy i.
neredeyse aynısı first cousin i.
başkalarına karşı gösterdiğin kötü muamelenin aynısı a dose of your own medicine i.
başkalarına karşı gösterdiğin kötü muamelenin aynısı a taste of your own medicine i.
birinin tıpatıp aynısı alter ego i.
birinin tıpkısının aynısı alter ego i.
birinin tıpatıp aynısı alter ego i.
birinin tıpkısının aynısı alter ego i.
(birinin/bir şeyin) aynısı the living image of (someone or something) i.
(birinin/bir şeyin) tıpatıp aynısı olmak the living image of (someone or something) i.
(birinin) tıpatıp aynısı olan kimse the spit of (one) i.
(birinin) tıpatıp aynısı olan kimse the spitten image of (one) i.
tıpatıp aynısı the spitting image i.
(birinin) tıpatıp aynısı olan kimse the spitting image of (one) i.
tıpatıp aynısı olmak be the (very) image of (someone) f.
birbirinin aynısı olmak be cast in the same mold f.
tıpkısının aynısı olmak bear a striking resemblance to f.
birbirinin aynısı, benzeri olmak be cast in a (some kind of) mold f.
birbirinin aynısı, benzeri olmak be cast in a ... mould f.
(birinin) neredeyse aynısı olmak be the dead spit of (someone) [uk] f.
(birinin) tıpatıp aynısı olmak be the dead spit of (someone) [uk] f.
'-in neredeyse aynısı olmak be the spit of f.
'-in tıpatıp aynısı olmak be the spit of f.
'-in neredeyse aynısı olmak be the dead spit of f.
'-in tıpatıp aynısı olmak be the dead spit of f.
birinin/bir şeyin tıpatıp aynısı olmak be the image of somebody/something f.
birinin/bir şeyin tıpatıp aynısı olmak be the living image of somebody/something f.
birinin/bir şeyin tıpatıp aynısı olmak be the spitting image of somebody/something f.
birinin/bir şeyin tıpatıp aynısı olmak be the very image of somebody/something f.
neredeyse aynısı olmak be the spit of f.
tıpatıp aynısı olmak be the spit of f.
(birinin) neredeyse aynısı olmak be the spit of (one) f.
(birinin) tıpatıp aynısı olmak be the spit of (one) f.
(birinin) neredeyse aynısı olmak be the spitten image of (one) [old-fashioned] f.
(birinin) tıpatıp aynısı olmak be the spitten image of (one) [old-fashioned] f.
(birinin) neredeyse aynısı olmak be the spitting image of (one) f.
(birinin) tıpatıp aynısı olmak be the spitting image of (one) f.
(birinin/bir şeyin) tıpatıp aynısı olmak look for all the world like (someone or something) f.
(birinin) tıpatıp aynısı olmak look like a (dead) ringer for (someone) f.
tıpatıp aynısı olmak look like a ringer f.
tıpkısının aynısı after one s.
aynısı sanırsın as near as dammit zf.
aynısı sanırsın as near as damn it zf.
tıpkısının aynısı (straight) from central casting expr.
tıpkısının aynısı (straight) out of central casting expr.
birbirinin aynısı as alike as two peas in a pod expr.
birbirinin tıpatıp aynısı as alike as two peas in a pod expr.
birbirinin aynısı alike as two peas in a pod expr.
birbirinin aynısı alike as peas in a pod expr.
birbirinin tıpatıp aynısı as like as two peas in a pod expr.
birbirinin aynısı as alike as peas in a pod expr.
birbirinin aynısı two of a kind expr.
birebir aynısı on all fours with (something) expr.
birebir aynısı on all fours with expr.
birbirinin tıpatıp aynısı as alike/like as peas in a pod expr.
birbirinin aynısı as alike/like as peas in a pod expr.
birbirinin tıpatıp aynısı as alike/like as (two) peas in a pod expr.
birbirinin aynısı as alike/like as (two) peas in a pod expr.
(biri) başkalarına hakaretini/öfkesini/eleştirilerini kusar, fakat aynısı kendine yapılınca kaldıramaz (one) can dish it out, but (one) can't take it expr.
birbirinin tıpatıp aynısı like peas in a pod expr.
birbirinin tıpatıp aynısı like as two peas in a pod expr.
(iki kişi/şey) birbirinin aynısı there's nothing to choose between (two people or things) expr.
birbirinin aynısı two peas in a pod expr.
birbirinin tıpatıp aynısı two peas in a pod expr.
(bir türdeki şeylerin) hepsi birbirinin aynısı when you've seen one (something), you've seen them all expr.
(bir türdeki şeylerin) hepsi birbirinin aynısı when you've seen, heard one, you've seen heard them all expr.
Speaking
aynısı senin için de geçerli that applies to you too expr.
aynısı senin için de geçerli that applies to you as well expr.
Politics
gerçeğin tıpa tıp aynısı equally authentic i.
Construction
bir arazi üzerine inşa edilmiş birbirinin aynısı olan toplu konutlar tract housing i.
Biochemistry
aynısı olan sister s.
Philosophy
birbirinin aynısı olan koşullardaki alternatifler arasında seçim yapabilme freedom i.
Geology
kompozisyon ve mineral içeriği bakımından granitin aynısı olup daha ince dokuya sahip bir püskürük kayaç microgranite i.
Card
(pokerde) birbirinin aynısı olup aynı elde üst üste gelen (kartlar) back-to-back s.
Music
öncekinin bire bir aynısı olan bölüm repeat i.
Modern Slang
aynısı /aynı eleştiri senin için de geçerli a bit rich coming from you expr.