bırakmamak - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

bırakmamak



"bırakmamak" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 17 sonuç

Türkçe İngilizce
General
bırakmamak avert f.
bırakmamak stay f.
bırakmamak stand to f.
bırakmamak keep at f.
bırakmamak hold on to f.
bırakmamak not to let go f.
bırakmamak stick to f.
bırakmamak hold f.
bırakmamak keep hold of f.
bırakmamak not to leave f.
bırakmamak stick f.
bırakmamak keep at somebody f.
bırakmamak cling f.
Phrasals
bırakmamak keep hold of f.
Colloquial
bırakmamak stick with it f.
Technical
bırakmamak withhold f.
bırakmamak cling f.

"bırakmamak" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 262 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
rahat bırakmamak get in somebody's hair f.
General
ardını bırakmamak follow up f.
peşini bırakmamak follow up f.
peşini bırakmamak tag f.
yularını elden bırakmamak hold in leash f.
bırakmamak (birini) stand by f.
rahat bırakmamak prey on someone's mind f.
cesareti elden bırakmamak bear up f.
yer bırakmamak crowd out f.
bir işi bırakmamak stick at f.
peşini bırakmamak (kötü bir şey) dog f.
birine miras olarak hiç para bırakmamak cut someone off f.
peşini bırakmamak tag after f.
mecal bırakmamak overpower f.
yanına bırakmamak not to leave unpunished f.
peşini bırakmamak carry on f.
peşini bırakmamak dog f.
ardını bırakmamak keep following f.
birini yalnız bırakmamak keep someone company f.
taş taş üstünde bırakmamak level with the ground f.
rahat bırakmamak tease f.
yakasını bırakmamak badger f.
yapılmamış hiçbir şey bırakmamak leave nothing undone f.
rahat bırakmamak harass f.
yakalayıncaya kadar peşini bırakmamak hunt down f.
tutunacak bir dal bırakmamak give no leg to stand on f.
peşini bırakmamak tag along f.
hiç rahat bırakmamak badger f.
rahat bırakmamak pester f.
etmediğini bırakmamak do as much harm as possible f.
yanına bırakmamak get even f.
rahat bırakmamak badger f.
peşini bırakmamak follow about f.
rahat bırakmamak prey on f.
yakasını bırakmamak not to leave somebody in peace f.
rahat bırakmamak bother f.
pabuç bırakmamak not to be discouraged by f.
peşini bırakmamak pester f.
işi şansa bırakmamak not leave it to luck f.
rahat bırakmamak persecute f.
mahal bırakmamak not give rise f.
mahal bırakmamak not permit f.
yapmadığını bırakmamak do everything in the book f.
mahal bırakmamak not allow f.
pabuç bırakmamak not be frightened off by f.
pabuç bırakmamak not be deterred by f.
pabuç bırakmamak not be afraid of one's threats f.
çalınmadık kapı bırakmamak leave no stone unturned f.
birinin peşini bırakmamak be hard on someone's heels f.
çalmadık kapı bırakmamak move heaven and earth f.
peşini bırakmamak hound f.
rahat bırakmamak beset f.
rahat bırakmamak (bir isteğin üstüne düşerek) dog f.
peşini bırakmamak pursue f.
eksik nokta bırakmamak set out in full f.
bırakmamak (bir işi) stick with f.
pek iz bırakmamak not leave much of a trail f.
hiçbir delil bırakmamak leave no evidence f.
hiçbir kanıt bırakmamak leave no evidence f.
delil bırakmamak leave no evidence f.
kanıt bırakmamak leave no evidence f.
tereddüde yer bırakmamak leave no room for doubt f.
şüpheye yer bırakmamak leave no room for doubt f.
temkinli olmayı elden bırakmamak urge caution f.
peşini bırakmamak haunt f.
gerek bırakmamak make unnecessary f.
hiç rahat bırakmamak heckle f.
aramadık yer bırakmamak oversearch f.
peşini bırakmamak doodle f.
rahat bırakmamak pelt f.
rahat bırakmamak pelter f.
bir an olsun bırakmamak shadow f.
peşini bırakmamak stalk f.
makamı bırakmamak stick f.
Phrasals
geriye hiçbir şey bırakmamak use up f.
rahat bırakmamak dangle about f.
peşini hiç bırakmamak beset with (something) f.
yanına bırakmamak revenge upon f.
yanına bırakmamak revenge on f.
(birini) yalnız bırakmamak stand with someone f.
birini rahat bırakmamak get on someone f.
(birini) rahat bırakmamak gnaw (away) at (someone) f.
(birini) rahat bırakmamak gnaw on (someone) f.
rahat bırakmamak gnaw at f.
rahat bırakmamak gnaw on f.
tedbiri elden bırakmamak leave up f.
peşini bırakmamak bang away at f.
yaralanmasına rağmen rekabeti bırakmamak play through f.
(bir işi, görevi, eylemi) bırakmamak keep with (something) f.
bir kaynağın içindekilerden geriye hiçbir şey bırakmamak deplete something of something f.
bir ilacı bırakmamak remain on f.
(biriyle/bir şeyle) ilgili rahat bırakmamak bother about (someone or something) f.
birine pek seçenek bırakmamak box someone in f.
(birine/bir şeye bir şeyde) yer bırakmamak crowd (someone or something) out of (something) f.
'-de yer bırakmamak crowd out of f.
-in içindekilerden geriye hiçbir şey bırakmamak deplete of f.
birini/bir şeyi tutup bırakmamak fasten upon someone or something f.
birini/bir şeyi tutup bırakmamak fasten on someone or something f.
(birinin/bir şeyin) peşini bırakmamak follow (someone or something) about f.
(birinin/bir şeyin) peşini bırakmamak follow (someone or something) around f.
(birini/bir şeyi) rahat bırakmamak get on (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) peşini bırakmamak go after (someone or something) f.
(birine bir şeyi) söyletene kadar peşini bırakmamak hound (something) out of (one) f.
peşini bırakmamak keep after f.
(birinin/bir şeyin) peşini bırakmamak keep after (someone or something) f.
(birinin) peşini bırakmamak keep at (someone) f.
(bir konuda birinin) peşini bırakmamak keep on (one) about (something) f.
(birini) rahat bırakmamak prey upon (someone) f.
(birini) rahat bırakmamak prey on (someone) f.
sonuna kadar çalışmak/bırakmamak see out f.
bitene kadar bırakmamak see out f.
(bir şeyi) bırakmamak stick to (something) f.
(birinde bir şey) bırakmamak take (something) out of (someone) f.
Colloquial
rahat bırakmamak bird-dog f.
tedbiri elden bırakmamak be on the safe side f.
(spor) rakibe alan bırakmamak be all over (one) f.
birine uygun bir seçenek bırakmamak have someone coming and going f.
birine çıkış yolu bırakmamak have someone coming and going f.
birine çıkar yol bırakmamak have someone coming and going f.
peşini bırakmamak dog around f.
birinin peşini bırakmamak hound someone f.
birini rahat bırakmamak hound someone f.
(birini bir şeyi) dinlemek zorunda bırakmamak spare (one) (something) f.
(birini bir şeyle) uğraşmak zorunda bırakmamak spare (one) (something) f.
(sadece) işi şansa bırakmamak için (just) to be safe expr.
Idioms
mangalda kül bırakmamak talk big f.
meydan okumaya pabuç bırakmamak buy someone's wolf ticket f.
elinden düşürmemek/bırakmamak be glued to (someone or something) f.
kuşkuya mahal bırakmamak be beyond suspicion f.
evde temizlenmedik/silinmedik yer bırakmamak bottom the house [antiquated] f.
ortalıkta hiçbir şey bırakmamak pick something clean f.
geride hiçbir şey bırakmamak pick something clean f.
açık kapı bırakmamak close (one's) mind (to) (something) f.
açık kapı bırakmamak close your mind (to something) f.
arkasında iz bırakmamak cover someone's tracks up f.
birisine demediğini bırakmamak call someone every name in the book f.
bakmadık yer bırakmamak look high and low for someone or something f.
bırakmamak uzere sımsıkı sarılmak grab on to someone f.
bakmadık yer bırakmamak look high and low (for someone or something) f.
birinin yanına kar bırakmamak get one's own back f.
bakmadık yer bırakmamak search high and low (for someone or something) f.
bakmadık yer bırakmamak look for someone or something high and low f.
bakmadık yer bırakmamak hunt high and low (for someone or something) f.
beş kuruş miras bırakmamak cut off with a shilling f.
bakmadık yer bırakmamak search high and low for something f.
çalmadık kapı bırakmamak go through the card f.
çalınmadık kapı bırakmamak leave no avenue unexplored f.
çalmadık kapı bırakmamak leave no stone unturned f.
çalmadık kapı bırakmamak move heaven and earth f.
çalmadık kapı bırakmamak strain every nerve f.
hiçbir işi yarım bırakmamak not do anything by halves f.
hiçbir işi yarım bırakmamak not do things by halves f.
işi bitirmeden bırakmamak go the distance f.
işi bitirmeden bırakmamak go the full distance f.
ihtiyatı elden bırakmamak err on the side of caution f.
peşini bırakmamak follow hard after f.
peşini bırakmamak follow hard on f.
peşini bırakmamak follow hard behind f.
peşini bırakmamak dog one's footsteps f.
pabuç bırakmamak grab the bull by the horns f.
pabuç bırakmamak take the bull by the horns f.
peşini bırakmamak hang on f.
peşini bırakmamak follow hard upon f.
tedbiri elden bırakmamak err on the side of caution f.
tabağında yemek bırakmamak clean up one's plate f.
tabağında yemek bırakmamak clean one's plate f.
temkini elden bırakmamak stand on one's dignity f.
yakasını bırakmamak go someone through the wringer f.
yanına bırakmamak get one's own back f.
ucunu bırakmamak hang on f.
yakasını bırakmamak put someone through the wringer f.
sonuna kadar bırakmamak stick it to the end f.
tutkularının peşini bırakmamak find (one's) calling f.
yerini boş bırakmamak man the fort f.
bırakıyorum deyip bırakmamak do a melba [australia] f.
sonuna kadar sürdürmek/peşini bırakmamak stay the distance f.
(birini) rahat bırakmamak give (one) the gears f.
yanına bırakmamak not let someone get away with something f.
(birini) rahat bırakmamak (doğa üstü varlıklar) come back to haunt (one) f.
(birinin) peşini bırakmamak (doğa üstü varlıklar) come back to haunt (one) f.
(birini) rahat bırakmamak (doğa üstü varlıklar) return to haunt (one) f.
(birinin) peşini bırakmamak (doğa üstü varlıklar) return to haunt (one) f.
gururu elden bırakmamak sit tall in the saddle f.
gururu elden bırakmamak sit tall in one's saddle f.
kontrolü elden bırakmamak keep (one's) head right f.
(birine) çıkar yol bırakmamak box (someone) into a corner f.
çok açık giyinip hayal gücüne bir şey bırakmamak leave little to the imagination f.
hayal gücüne bir şey bırakmamak leave little to the imagination f.
kuşkuya mahal bırakmamak be beyond suspicion f.
kuşkuya mahal bırakmamak be above suspicion f.
hiç düşman bırakmamak take no prisoners f.
yarı yolda bırakmamak/kalmamak take a licking and keep on ticking f.
tedbiri elden bırakmamak always be on (one's) guard f.
tedbiri elden bırakmamak always be on (one's) guard f.
kuşkuya mahal bırakmamak be above suspicion f.
kuşkuya mahal bırakmamak be beyond suspicion f.
(bir şeyi) elinden düşürmemek/bırakmamak be glued to (something) f.
bir şeyi elinden düşürmemek/bırakmamak be glued to something f.
meydan okumaya pabuç bırakmamak buy a wolf ticket f.
palavraya pabuç bırakmamak buy a wolf ticket f.
meydan okumaya pabuç bırakmamak buy one's wolf ticket f.
palavraya pabuç bırakmamak buy one's wolf ticket f.
meydan okumaya pabuç bırakmamak buy someone's woof ticket f.
palavraya pabuç bırakmamak buy someone's woof ticket f.
meydan okumaya pabuç bırakmamak buy wolf ticket f.
palavraya pabuç bırakmamak buy wolf ticket f.
meydan okumaya pabuç bırakmamak buy wolf tickets f.
palavraya pabuç bırakmamak buy wolf tickets f.
birinin hilesine/aldatmacasına pabuç bırakmamak call someone's bluff f.
tabağında yemek bırakmamak clean (one's) plate (up) f.
kendini bırakmamak için zor dayanmak cling on by (one's) fingernails f.
açık kapı bırakmamak close your mind f.
'-e açık kapı bırakmamak close your mind to f.
arkasında iz bırakmamak cover (one's) tracks (up) f.
arkasında iz bırakmamak cover one's tracks f.
arkasında iz bırakmamak cover tracks f.
(birine) mirastan beş kuruş/zırnık bırakmamak cut (one) off without a penny f.
(birine) beş kuruş miras bırakmamak cut (one) off with a cent f.
hiçbir işi yarım bırakmamak do nothing by halves f.
hiçbir işi yarım bırakmamak not do anything by halves f.
birinin peşini bırakmamak dog somebody's footsteps f.
(bir şeyi) tamamen bırakmamak get (one's) hand in (something) f.
(birinin) yanına kar bırakmamak get your own back (on somebody) f.
(birini) rahat bırakmamak give (one) grief f.
(birini bir konuda) rahat bırakmamak give somebody grief (about/over something) f.
birini rahat bırakmamak give someone grief f.
(bir şeyi) elinden düşürmemek/bırakmamak be glued to (something) f.
pabuç bırakmamak grab the bull by its horns f.
pabuç bırakmamak grasp the bull by its/the horns f.
bakmadık yer bırakmamak hunt high and low f.
(bir konuda birinin) peşini bırakmamak keep at (one) about (something) f.
(birini) rahat bırakmamak keep harping on (someone) f.
(birinin/bir şeyin) yakasını bırakmamak/yakasından düşmek leave (someone or something) in peace f.
yakasını bırakmamak leave in peace f.
çok açık giyinip hayal gücüne bir şey bırakmamak leave nothing to the imagination f.
hayal gücüne bir şey bırakmamak leave nothing to the imagination f.
bakmadık yer bırakmamak look for high and low f.
bakmadık yer bırakmamak look high and low f.
(birini) rahat bırakmamak prey on (one's) mind f.
birini merakta bırakmamak put somebody out of their misery f.
peşini bırakmamak return to haunt f.
rahat bırakmamak return to haunt f.
temkini elden bırakmamak stand on dignity f.
pabuç bırakmamak take the bull by its horns f.
(bir şeyi) ucu açık bırakmamak tie (something) up in a bow f.
(bir şeyi) ucu açık bırakmamak tie (something) up in a neat little bow f.
(bir işin, görevin) sonunu getirene kadar bırakmamak/yapmak work (one's) way through (something) f.
bir işin, görevin sonunu getirene kadar bırakmamak/yapmak work your way through something f.
gecikmeye mahal bırakmamak cut fine f.
Law
hiçbir delil bırakmamak leave no trace of evidence f.
hiçbir kanıt bırakmamak leave no trace of evidence f.
Politics
açık kapı bırakmamak mend one's fence f.
Social Sciences
(birtakım orta avustralya aborjin kabilelerinde) kurdaitcha'nın intikam görevi sırasında yerde ayak izi bırakmamak için giydiği devekuşu tüyünden yapılmış ayakkabılar kurdaitcha shoes i.
Sport
rakibin peşini bırakmamak dog f.
(sayı kazanarak) bilardo masasında top bırakmamak run f.
Archaic
delil bırakmamak demark f.
(aşırı otlatma nedeniyle) otlatma alanı bırakmamak depasture f.
Slang
(birinin) peşini bırakmamak be on (one's) ass [us] f.
bir şeyden geriye hiçbir şey bırakmamak wipe something out f.
peşini bırakmamak (kötü bir şey) dogg f.
peşini bırakmamak dogg f.
rahat bırakmamak (bir isteğin üstüne düşerek) dogg f.