blaze - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

blaze

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"blaze" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 88 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
blaze f. alevlenmek
General
blaze i. ışıltı
blaze i. alevler
blaze i. aydınlık
blaze i. atın alnındaki beyazlık
blaze i. pırıltı
blaze i. yanan şey
blaze i. atın alnındaki beyaz leke
blaze i. yangın
blaze i. köpürme
blaze i. sakar
blaze i. öfkelenme
blaze i. parlak ışık
blaze i. parlak alev
blaze i. ateş
blaze i. parlaklık
blaze i. alev
blaze i. alaz
blaze i. öfkeli parlama
blaze i. alevlenme
blaze i. akıtma
blaze i. yol bulmak için ağaçlara çizilen işaret
blaze i. zorluk kaynağı
blaze i. ızdırap kaynağı
blaze i. gürültülü ve zapt edilmeyen yaramazlık
blaze i. öne atılma
blaze i. kendini gösterme
blaze i. bazı kedilerde iki farklı rengin burundan aşağıya doğru bir çizgide buluştuğu desen
blaze i. saçın önündeki belirgin beyaz veya gri saç tutamı
blaze i. işaretli yol
blaze i. (izlenecek yolu gösteren) ipucu
blaze i. ısıtıcı ışık
blaze i. yüksek görünürlükte bir turuncu rengi
blaze f. parlamak (alev)
blaze f. alevlendirmek
blaze f. tutuşmak
blaze f. alev alev yanmak
blaze f. ışımak
blaze f. öfkeyle parlamak
blaze f. yıldızı parlamak
blaze f. parlamak
blaze f. ağacı işaretlemek
blaze f. yolu işaretlemek
blaze f. öncülük yapmak
blaze f. dikkat çekici olmak
blaze f. göze çarpmak
blaze f. duyurmak
blaze f. yayınlamak
blaze f. ilan etmek
blaze f. bildirmek
blaze f. uçarmışçasına hızlı hareket etmek
blaze f. tutkuyla yanıp tutuşmak
blaze f. (yiyecek) yüzeyini alevlendirmek
blaze f. ilan etmek
blaze f. duyurmak
blaze f. (bir şeye veya kimseye) dikkat çekmek
blaze f. (yol) bitkilerle kesmek
blaze f. (yol) bitkilerle işaretlemek
blaze f. öncülük yapmak
blaze f. yalazlamak
Technical
blaze i. akıtma
blaze i. alev
blaze i. ateş
blaze i. parlak ışık
blaze i. sakar
blaze i. yalaz
blaze i. yangın
blaze f. alazlamak
blaze f. alev alev yanmak
blaze f. parlayarak yanmak
blaze f. parıldamak
blaze f. parlamak
blaze f. tutuşmak
blaze f. tutuşmak
Military
blaze i. arma
blaze i. askeri arma
Card
blaze i. yalnızca resimli kağıtların olduğu bir iskambil eli
blaze i. yalnızca resimli kağıtların olduğu poker kombinasyonu
Slang
blaze f. esrardan kafa bulmak
blaze f. kafası dumanlı olmak
blaze f. kafası güzel olmak
blaze f. esrar kullanmak
blaze f. ot içmek
blaze f. ot çekmek
blaze f. üflemek
blaze f. esrardan kafayı bulmak
blaze f. kafası güzelleşmek
British Slang
blaze f. yakmak/ateşlemek

"blaze" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 134 sonuç

İngilizce Türkçe
General
blaze away i. ateşin tutuşması
the blaze of the fire i. yangının alevleri
two-alarm apartment blaze i. alarm iki seviyesindeki daire yangını
blaze of glory i. zafer parıltısı
blaze orange i. (bir şeyin göze çarpması için kullanılan) çok parlak bir turuncu rengi
blaze-up i. tutuşma
blaze-up i. parlama
blaze-up i. ani patlama
blaze-up i. çıkışma
blaze-up i. patlak verme
blaze-up i. kızgınlık patlaması
blaze-up i. kızışma
blaze away at f. hararetle yapmak
blaze with anger f. sinirinden kudurmak
blaze a trail f. ağaçların gövdelerinde çentikler açarak yeni bir yolun geçiş yerini işaretlemek
blaze out f. alevlenmek
blaze up f. birden parlamak
blaze a trail f. yol yapmak (yol olmayan bir yerde)
blaze up f. alevlenmek
blaze away at f. ateşe tutmak
blaze abroad f. ilan etmek
blaze a trail f. çığır açmak
blaze away at f. ateş etmek
blaze out f. alazlanmak
blaze up f. alazlanmak
blaze a trail f. (yol olmayan bir yerde) yol yapmak
blaze a trail f. bir ilke imza atmak
tackle a blaze f. yangınla mücadele etmek
blaze up f. yeniden alevlenmek
blaze out f. yeniden alevlenmek
blaze [obsolete] f. (hanedan arması) teknik bir şekilde betimlemek
blaze [obsolete] f. (hanedan arması) çizmek
blaze [obsolete] f. (trompete) üflemek
blaze away f. (rol) çok iyi ve hızlı şekilde yapmak
blaze out f. uçarmışçasına hızlı hareket etmek
blaze out f. uçarak gitmek
in a blaze expr. yanan
in a blaze expr. alevler içinde yanan
in a blaze expr. ışıkla dolu
in a blaze expr. ışık veren
in a blaze expr. ışık yansıtan
in a blaze expr. heyecanlı
in a blaze expr. sinirli
Phrasals
blaze with (something) f. … ile yanmak
blaze with (something) f. ile parıldamak
blaze with (something) f. alev alev yanmak
blaze with something f. … ile yanmak
blaze with something f. ile parıldamak
blaze with something f. alev alev yanmak
blaze with something f. cayır cayır yanmak
blaze away f. hararetli bir biçimde konuşmak
blaze away f. sürekli ateş etmek
blaze away (at someone) f. yaylım ateşine tutmak
blaze down on (someone or something) f. yoğun güneş veya ışığın altında kalmak
blaze down on (someone or something) f. yoğun güneş veya ışığa maruz kalmak
blaze down (on someone or something) f. (birinin veya bir şeyin) üzerine vurup yakmak (güneş veya ışık)
blaze away f. büyük bir yangında yok etmek
blaze away f. alevler içinde yok etmek
blaze away f. yakıp kül etmek
blaze away f. büyük bir yangında tahrip etmek
blaze away f. yakıp ortadan kaldırmak
blaze away f. büyük bir yangında yok edilmek/olmak
blaze away f. alevler içinde yok edilmek/olmak
blaze away f. yanıp kül edilmek/olmak
blaze away f. büyük bir yangında tahrip edilmek/olmak
blaze away f. yakılıp ortadan kaldırılmak
blaze away f. arka arkaya ateş etmek
blaze away f. silahla taramak
blaze away f. deli gibi ateş etmek
blaze away f. silahını arka arkaya ateşlemek
blaze away f. kafasına göre ateş etmek
blaze away at (someone or something) f. (birine/bir şeye) arka arkaya ateş etmek
blaze away at (someone or something) f. (birine/bir şeye) tekrar tekrar ateş etmek
blaze away at (someone or something) f. (birini/bir şeyi) silahla taramak
blaze down f. -in üzerine vurup/gelip yakmak (güneş/ışık)
blaze down f. -in üstünde ışıl ışıl parlamak
blaze with f. ile yanmak
blaze with f. ile parıldamak
blaze with f. alev alev/cayır cayır yanmak
Idioms
blaze down on (someone or something) f. (güneş veya ışık için) yukarından yoğun bir şekilde üstüne vurmak
blaze down on (someone or something) f. (üstünde) ışıl ışıl parlamak
blaze down on (someone or something) f. … yakmak
blaze down on (someone or something) f. alev alev yanmak
blaze a trail f. başı çekmek
blaze the trail f. başı çekmek
blaze a trail f. çığır açmak
blaze a trail f. öncülük etmek
blaze the trail f. öncülük etmek
blaze a way f. öncülük yapmak
blaze a way f. yön belirlemek
blaze a way f. rota belirlemek
blaze a trail f. çığır açmak
blaze a trail f. bir ilke imza atmak
blaze a trail f. yol açmak
blaze a trail f. öncülük etmek
blaze a trail f. yeni bir girişimi başlatmak
blaze a trail f. yeni bir yol açmak/bulmak
blaze the trail f. çığır açmak
blaze the trail f. bir ilke imza atmak
blaze the trail f. yol açmak
blaze the trail f. öncülük etmek
blaze the trail f. yeni bir girişimi başlatmak
blaze the trail f. yeni bir yol açmak/bulmak
blaze the trail f. patika yapmak
blaze the trail f. ağaçları işaretleyerek yürüyüş yolu/rota oluşturmak
blaze the trail f. başı çekmek
blaze the trail f. çığır açmak
blaze the trail f. öncülük etmek
blaze the trail f. yol açmak
blaze the trail f. yolu açmak
blaze a trail f. patika yapmak
blaze a trail f. ağaçları işaretleyerek yürüyüş yolu/rota oluşturmak
blaze a trail f. başı çekmek
blaze a trail f. çığır açmak
blaze a trail f. öncülük etmek
blaze a trail f. yol açmak
blaze a trail f. yolu açmak
in a blaze of glory zf. zafer parıltıları içinde
in a blaze of glory zf. ihtişamla
in a blaze of glory zf. tüm görkemi/ihtişamıyla
i̇n a blaze of publicity expr. geniş bir yankıyla (basının ilgisiyle)
blaze the trail yol açmak
blaze a trail yol açmak
Dyeing
blaze orange i. çok parlak turuncu tonu
blaze orange i. fosforlu turuncu
Medical
blaze-up i. alevlenme
Zoology
white-blaze i. nişane
white-blaze i. akıtma
white-blaze i. atın alın bölgesinde bulunan beyaz kıllar
Slang
blaze away f. sürekli marihuana/ot içmek
blaze away f. sık sık marihuana/ot içmek
blaze away f. istediği zaman marihuana/ot içmek
blaze away f. marihuana/ot içip durmak
Star Wars
haven's blaze i. sığınağın alevi