bring down - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

bring down

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"bring down" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 44 sonuç

İngilizce Türkçe
General
bring down f. düşürmek
bring down f. indirmek
bring down f. aşağıya indirmek
bring down f. azaltmak
bring down f. değerini düşürmek
bring down f. yaralamak
bring down f. devirmek
bring down f. vurup indirmek
bring down f. (yönetimi) düşürmek
bring down f. yıkmak
bring down f. aşağı getirmek
bring down f. coşturmak
Phrasals
bring down f. aşağılamak
bring down f. aşağı çekmek
bring down f. alt etmek
bring down f. batırmak (iş/şirket)
bring down f. çökertmek
bring down f. üzmek
bring down f. modunu düşürmek
bring down f. başarısızlığa uğratmak
bring down f. bozguna uğratmak
bring down f. işlerini bozmak
bring down f. parçalamak
bring down f. parçalara ayırmak
bring down f. kırmak
bring down f. kafasını düşürmek
bring down f. uyuşturucunun etkisinden çıkarmak
bring down f. uyuşturucunun etkisini yok etmek
bring down f. normale döndürmek
bring down f. (fiyatını) düşürmek
bring down f. (fiyatını) aşağı çekmek
bring down f. (fiyatını) indirmek
bring down f. indirim yapmak
bring down f. yere sermek
bring down f. öldürmek
bring down f. hayal kırıklığına uğratmak
bring down f. moralini bozmak
bring down f. (kötü bir şey) empoze etmek
bring down f. cezalandırmak
Colloquial
bring down f. dize getirmek
Trade/Economic
bring down f. (hesap bakiyesi) nakletmek
Sport
bring down f. rakibi mücadele sonrası düşürmek
Slang
bring down f. (uyuşturucu) bir an mutlu edip hemen sonra mutsuz etmek
bring down f. (uyuşturucu) düşüş yaşatmak

"bring down" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 315 sonuç

İngilizce Türkçe
General
come or bring down to the ground f. alana inmek
bring the house down f. kahkahadan kırıp geçirmek
bring down the house f. çok alkışlanmak
bring down the house f. kırıp geçirmek
bring down the house f. çok alkış toplamak
bring down the rate of inflation f. enflasyonu aşağı çekmek
bring down the fever f. ateşini düşürmek
bring down the fever f. ateş düşmek
bring down one's price f. fiyatını indirmek
bring down the price f. fiyatı indirmek
bring down the price f. fiyatı düşürmek
bring down one's price f. fiyatını düşürmek
bring down the cost f. maliyeti düşürmek
bring down the cost f. maliyet azaltmak
bring down the cost f. maliyeti azaltmak
bring down the prices f. fiyatları düşürmek
bring down the price f. fiyatı aşağı çekmek
bring down the prices f. fiyatları aşağı çekmek
bring down the cost f. maliyet düşürmek
bring the house down f. seyredenleri coşturmak
bring the house down f. herkesi gülmekten kırıp geçirmek
bring down the price f. fiyatı (aşağı) çekmek
bring down a gang f. çete çökertmek
bring the house down f. evi yıkmak
bring the swelling down f. şişliği indirmek
bring the fever down f. ateşi düşürmek
bring down in ruins f. yerle bir etmek
bring down in ruins f. yıkmak
Phrasals
bring someone down f. birini makamından indirmek
bring something crashing down (around one) f. (bir şeyi) yerle bir etmek
bring something crashing down (around one) f. (bir şeyin) yıkılmasına sebep olmak
bring something crashing down (around one) f. (bir şeyi) göçürtmek
bring something crashing down (around one) f. (bir yapının) çökmesine sebep olmak
bring something crashing down (around one) f. hayatını derinden etkileyecek (bir şeye) sebep olmak
bring something crashing down (around one) f. hayatını alt üst etmek
bring someone down f. birinin ziyaretini kabul etmek
bring someone down f. birinin kafasını düşürmek
bring someone down f. birini ayıltmak
bring someone down f. birini normale döndürmek
bring someone down f. birini uyuşturucunun etkisinden çıkarmak
bring something down f. bir şeyi aşağı indirmek/taşımak/getirmek
bring something down f. (fiyatı, ücreti, vergiyi) düşürmek
bring something down f. (fiyatı, ücreti, vergiyi) aşağı çekmek
bring something down f. (fiyatı, ücreti, vergiyi) indirmek
bring something down f. indirim yapmak
bring something down f. (hükümeti) düşürmek
bring something down f. (hükümeti) yıkmak/devirmek
bring something down f. (düşmanı) yenmek
bring something down f. (düşmanın) üstesinden gelmek
bring something down f. bir şeyi alt etmek
bring something down f. bir şeyi bozguna uğratmak
bring down on f. üstüne/tepesine inmesine neden olmak
bring down on f. üstüne/başına düşürmek
bring down on f. tepesine/tepesinden aşağı indirmek
bring down on f. başına dert açmak/almak
bring down on f. başını belaya/derde sokmak
bring down to f. -e inmek
bring down to f. -e indirmek
bring down to f. -e indirgemek
bring something down to something f. bir şeyi bir şeye indirgemek
bring something down to something f. bir şeyi basite indirgemek
bring something down to something f. bir şeyi daha basit bir seviyeye indirmek
bring something down to something f. bir şeyi bir şey seviyesine indirmek/indirgemek
bring someone down f. birinin moralini bozmak
bring someone down f. birinin canını sıkmak
bring someone down f. birinin içini karartmak
bring someone down f. birinin keyfini kaçırmak
Colloquial
bring your shoulders down expr. omuzlarını indir
Idioms
bring-down i. yıkım
bring-down i. üzüntü sebebi
bring-down i. hüsran
bring-down i. moral bozukluğu yaratan şey
bring-down i. can sıkıcı şey
bring-down i. gerçeklerle yüzleşme
bring (something) crashing down (around) (one) f. yakıp yıkmak
bring (something) crashing down (around) (one) f. mahvetmek
bring something crashing down (around one) f. yakıp yıkmak
bring something crashing down (around one) f. mahvetmek
bring (something) crashing down (around) (one) f. yere devirmek
bring (something) crashing down (around) (one) f. yerle bir etmek
bring something crashing down (around one) f. yere devirmek
bring something crashing down (around one) f. yerle bir etmek
bring (something) crashing down (around) (one) f. yıkıp geçmek
bring something crashing down (around one) f. yıkıp geçmek
bring (something) crashing down (around) (one) f. darmaduman etmek
bring something crashing down (around one) f. darmaduman etmek
bring (something) (down) about (one's) ears f. başına dert açmak/almak
bring (something) (down) about (one's) ears f. başını belaya/derde sokmak
bring (something) (down) about (one's) ears f. başına belalı bir iş açmak
bring something (down) about your ears f. kendi başına dert açmak/almak
bring something (down) about your ears f. kendi başını belaya/derde sokmak
bring something (down) about your ears f. kendi başına belalı bir iş açmak
bring (something) crashing down (around) (one) f. yıkmak
bring (something) crashing down (around) (one) f. yerle bir etmek
bring (something) crashing down (around) (one) f. yerle yeksan etmek
bring (something) crashing down (around) (one) f. hâk ile yeksan etmek
bring (something) crashing down (around) (one) f. (birinin) hayatını mahvetmek
bring (something) crashing down (around) (one) f. (birinin) hayatını cehenneme çevirmek
bring (something) crashing down (around) (one) f. (birinin) hayatını yerle bir etmek
bring (something) crashing down (around) (one) f. (birinin) hayatını darmaduman etmek
bring (something) crashing down (around) (one) f. (birinin) hayatını duman etmek
bring (something) crashing down (around) (one) f. (birinin) hayatını kaydırmak
bring (something) crashing down (around) (one) f. (birinin) dünyasını başına/tepesine yıkmak
bring (something) crashing down (around) (one) f. (birine) dünyayı zindan etmek
bring (something) crashing down (around) (one) f. (birine) dünyayı zehir etmek
bring (something) crashing down (around) (one) f. dünyayı (birinin) başına dar etmek
bring something crashing down (around one) f. kendi üstüne yıkılmasına neden olmak
bring something crashing down (around one) f. (birinin) hayatını mahvetmek
bring something crashing down (around one) f. (birinin) hayatını cehenneme çevirmek
bring something crashing down (around one) f. (birinin) hayatını yerle bir etmek
bring something crashing down (around one) f. (birinin) hayatını darmaduman etmek
bring something crashing down (around one) f. (birinin) hayatını duman etmek
bring something crashing down (around one) f. (birinin) hayatını kaydırmak
bring something crashing down (around one) f. (birinin) dünyasını başına/tepesine yıkmak
bring something crashing down (around one) f. (birine) dünyayı zindan etmek
bring something crashing down (around one) f. (birine) dünyayı zehir etmek
bring something crashing down (around one) f. dünyayı (birinin) başına dar etmek
bring (something) down on (one's) head f. (birinin) üstüne/tepesine inmesine neden olmak
bring (something) down on (one's) head f. (birinin) üstüne/başına düşürmek
bring (something) down on (one's) head f. (birinin) tepesine/tepesinden aşağı indirmek
bring (something) down on (one's) head f. başına dert açmak/almak
bring (something) down on (one's) head f. başını belaya/derde sokmak
bring (something) down on (one's) head f. başına belalı bir iş açmak
bring (something) down on (oneself) f. üstüne/tepesine inmesine neden olmak
bring (something) down on (oneself) f. üstüne/başına düşürmek
bring (something) down on (oneself) f. tepesine/tepesinden aşağı indirmek
bring (something) down on (oneself) f. başına dert açmak/almak
bring (something) down on (oneself) f. başını belaya/derde sokmak
bring (something) down on (oneself) f. başına belalı bir iş açmak
bring something down on f. üstüne/tepesine inmesine neden olmak
bring something down on f. üstüne/başına düşürmek
bring something down on f. tepesine/tepesinden aşağı indirmek
bring something down on f. başına dert açmak/almak
bring something down on f. başını belaya/derde sokmak
bring something down on f. başına belalı bir iş açmak
bring (something) down to (one's) level f. (birinin) seviyesine indirmek/düşürmek
bring (something) down to (one's) level f. (birinin) anlayacağı bir dille anlatmak
bring (something) down to (one's) level f. (birinin) anlayacağı şekilde anlatmak
bring (something) down to (one's) level f. (birinin) seviyesinde anlatmak
bring something down to something f. (birinin) seviyesine indirmek/düşürmek
bring something down to something f. (birinin) anlayacağı bir dille anlatmak
bring something down to something f. (birinin) anlayacağı şekilde anlatmak
bring something down to something f. (birinin) seviyesinde anlatmak
bring down the shutters f. (bir şeyin) üstüne perde çekmek
bring down the shutters f. (bir şey) hakkındaki duygularını/düşüncelerini gizlemek
bring down the shutters f. (bir şey) hakkında düşünmeyi/konuşmayı bırakmak
bring down the shutters f. (bir şeyin) üstüne perde indirmek/kapatmak
bring (something) (down) about (one's) ears f. başına bela/dert/iş açmak
bring (something) (down) about (one's) ears f. kendini zora sokmak
bring (something) (down) about (one's) ears f. kendini ateşe atmak
bring something (down) about your ears f. başına bela/dert/iş açmak
bring something (down) about your ears f. kendini zora sokmak
bring something (down) about your ears f. kendini ateşe atmak
bring somebody down a peg or two f. ağzının payını vermek
bring down the house f. alkış koparmak
bring the house down f. alkış toplamak
bring the house down f. alkış tufanı koparmak
bring the house down f. alkış tufanına neden olmak
bring the house down f. alkıştan yıkılmak
bring somebody down a peg or two f. ayağının yere basmasını sağlamak
bring down to earth f. ayaklarının yere basmasını sağlamak
bring someone down to earth f. ayaklarının yere basmasını sağlamak
bring the house down f. başarılı performans göstermek
bring the curtain down on something f. bir dönemi bitirmek/sona erdirmek
bring the curtain down f. bitirmek
bring somebody down a peg or two f. birinin burnunu sürtmek
bring somebody/something down a peg (or two) f. birinin ne mal olduğunu göstermek
bring the house down f. başarılı oyun çıkartmak
bring someone down to earth f. gerçeklerle yüzleştirmek
bring down to earth f. gerçeklerle yüzleştirmek
bring somebody/something down a peg (or two) f. fiyakasını bozmak
bring down to earth f. hayal aleminden uyandırmak
bring someone down to earth f. hayal aleminden uyandırmak
bring somebody down a peg or two f. fiyakasını bozmak
bring somebody/something down a peg (or two) f. ipliğini pazara çıkarmak
bring the house down f. kahkahadan kırıp geçirmek
bring somebody down a peg or two f. karizmasını çizmek
bring somebody down a peg or two f. maskesini düşürmek
bring somebody/something down a peg (or two) f. karizmasını çizmek
bring somebody down a peg or two f. layık olduğu yere oturtmak
bring the curtain down f. kepenkleri indirmek
bring the house down f. ortalığı kırıp geçirmek
bring the curtain down f. perdeyi kapatmak
bring the curtain down f. son vermek
bring the curtain down on something f. (oyunun sonunda) perdeyi indirmek
bring down the shutters f. üstüne sünger çekmek
bring down the shutters f. aklından silmek
bring down the shutters f. unutmak
bring (someone) down a notch (or two) f. (birinin) havasını söndürmek
bring (someone) down a notch (or two) f. (birinin) egosunu indirmek
bring (someone) down a notch (or two) f. (birinin) kibrini kırmak
bring (someone) down a notch (or two) f. (birini) rezil etmek
bring (someone) down a notch (or two) f. (birini) morartmak
bring (someone) down a notch (or two) f. (birini) bozum etmek
bring (someone) down a notch (or two) f. (birinin) ağzının payını vermek
bring (someone) down a notch (or two) f. (birine) haddini bildirmek
bring (someone) down a notch (or two) f. (birine) dersini vermek
bring (one) back (down) to earth f. (birini) gerçeklerle tekrar yüzleştirmek
bring (one) back (down) to earth f. (birinin) ayaklarını tekrar yere bastırmak
bring (one) back (down) to earth f. (birini) hayal aleminden uyandırmak
bring (one) back (down) to earth f. (birini) gerçek dünyaya döndürmek
come back (down) to earth (or bring someone back (down) to earth) f. gerçeklerle tekrar yüzleşmek (birini gerçeklerle tekrar yüzleştirmek)
come back (down) to earth (or bring someone back (down) to earth) f. ayakları tekrar yere basmak (birinin ayaklarını tekrar yere bastırmak)
come back (down) to earth (or bring someone back (down) to earth) f. hayal aleminden uyanmak (birini hayal aleminden uyandırmak)
come back (down) to earth (or bring someone back (down) to earth) f. gerçek dünyaya dönmek (birini gerçek dünyaya döndürmek)
bring (one) down a peg (or two) f. (birinin) ağzının payını vermek
bring (one) down a peg (or two) f. (birinin) burnunu sürtmek
bring (one) down a peg (or two) f. (birinin) fiyakasını bozmak
bring (one) down a peg (or two) f. (birinin) karizmasını çizmek
bring (one) down a peg (or two) f. (birini) rezil etmek
bring (one) down a peg (or two) f. (birinin) maskesini düşürmek
bring (one) down to earth f. (birini) gerçeklerle yüzleştirmek
bring (one) down to earth f. (birinin) ayaklarını yere bastırmak
bring (one) down to earth f. (birini) hayal aleminden uyandırmak
bring (one) down to earth f. (birini) gerçek dünyaya döndürmek
bring crashing down f. yerle bir etmek
bring crashing down f. yıkılmasına sebep olmak
bring crashing down f. göçürtmek
bring crashing down f. çökmesine sebep olmak
bring crashing down f. alt üst etmek
bring down the curtain f. bitirmek
bring down the curtain f. kepenkleri indirmek
bring down the curtain f. son vermek
bring down the curtain f. perdeyi kapatmak
bring down the curtain f. (oyunun sonunda) perdeyi indirmek
bring down the curtain f. sona erdirmek
bring down the curtain (on something) f. (bir şeyi) bitirmek
bring down the curtain (on something) f. (bir şeyi) sona erdirmek
bring down the curtain (on something) f. (bir şeyin sonunda) perdeyi indirmek
bring down the curtain (on something) f. (oyunun sonunda) perdeyi indirmek
bring down the curtain (on something) f. (oyunun sonunda) perdeyi kapatmak
bring down the curtain (on something) f. (bir işte) kepenk kapatmak
bring down the curtain (on something) f. (bir işte) kepenkleri indirmek
bring down the curtain (on something) f. (bir şeyi) sona erdirmek
bring down the curtain (on something) f. (bir şeyi) sonlandırmak/bitirmek
bring down the curtain on f. -i sonlandırmak/bitirmek
bring down the curtain on f. -i sona erdirmek
bring down the curtain on f. perdeyi indirmek/kapatmak
bring down the curtain on f. kepenk indirmek/kapatmak
bring down the house f. seyirciyi yıkıp geçirmek
bring down the house f. alkış koparmak
bring down the house f. seyirciyi coşturmak
bring down the house f. gülmekten/kahkahadan kırıp geçirmek
bring down the house f. alkış tufanı koparmak
bring down the house f. alkıştan ortalığı yıkmak
bring down the house f. ortalığı kırıp geçirmek
bring down the house f. başarılı oyun çıkarmak/performans sergilemek
bring down the house f. salonu yıkıp geçirmek
bring down the house f. çok alkışlanmak
bring down the house f. çok alkış toplamak
bring down the house f. ayakta alkışlatmak
bring somebody down to earth (with a bang, bump) f. (bir anda) gerçeklerle yüzleştirmek
bring somebody down to earth (with a bang, bump) f. birini eşekten düşmüşe döndürmek
bring somebody down to earth (with a bang, bump) f. birini (bir anda) gerçeğe döndürmek
bring somebody/come down to earth f. ayaklarının yere basmasını sağlamak
bring somebody/come down to earth f. gerçeklerle yüzleştirmek/yüzleşmek
bring somebody/come down to earth f. hayal aleminden uyandırmak/uyanmak
bring the curtain down on something f. bir şeyi bitirmek
bring the curtain down on something f. bir dönemi bitirmek/sona erdirmek/kapatmak
bring the curtain down on something f. bir şeyi sona erdirmek
bring down the curtain on something f. bir şeyi bitirmek
bring down the curtain on something f. bir dönemi bitirmek/sona erdirmek/kapatmak
bring down the curtain on something f. bir şeyi sona erdirmek
bring/put down the shutters f. üstüne perde çekmek
bring/put down the shutters f. duygularını/düşüncelerini gizlemek/içine atmak
bring/put down the shutters f. üstüne sünger çekmek
bring/put down the shutters f. aklından silmek
bring/put down the shutters f. unutmak
bring/ring down the curtain f. bitirmek
bring/ring down the curtain f. kepenkleri indirmek
bring/ring down the curtain f. son vermek
bring/ring down the curtain f. perdeyi kapatmak
bring/ring down the curtain f. (oyunun sonunda) perdeyi indirmek
bring/ring down the curtain f. sona erdirmek
bring/ring down the curtain (on something) f. (bir şeyi) bitirmek
bring/ring down the curtain (on something) f. (bir şeye) son vermek
bring/ring down the curtain (on something) f. (bir şeyi) sona erdirmek
bring/ring the curtain down (on something) f. (bir şeyi) bitirmek
bring/ring the curtain down (on something) f. (bir şeye) son vermek
bring/ring the curtain down (on something) f. (bir şeyi) sona erdirmek
bring/take somebody down a peg f. birini küçük düşürmek
bring/take somebody down a peg f. birinin burnunu kırmak
bring/take somebody down a peg f. birinin fiyakasını bozmak
bring/take somebody down a peg f. birinin ipliğini pazara çıkarmak
bring/take somebody down a peg f. birinin karizmasını çizmek
bring/take somebody down a peg f. birinin ne mal olduğunu göstermek
bring/take somebody down a peg f. birinin kibrini kırmak
bring/take somebody down a peg f. birine haddini bildirmek
bring/take somebody down a peg f. birinin façasını almak
bring/take somebody down a peg f. birinin façasını alaşağı etmek
bring/take somebody down a peg (or two) f. birini küçük düşürmek
bring/take somebody down a peg (or two) f. birinin fiyakasını bozmak
bring/take somebody down a peg (or two) f. birinin ipliğini pazara çıkarmak
bring/take somebody down a peg (or two) f. birinin karizmasını çizmek
bring/take somebody down a peg (or two) f. birinin ne mal olduğunu göstermek
bring/take somebody down a peg (or two) f. birinin kibrini kırmak
bring/take somebody down a peg (or two) f. birine haddini bildirmek
bring/take somebody down a peg (or two) f. birinin façasını almak
bring/take somebody down a peg (or two) f. birinin façasını alaşağı etmek
bring someone back (down) to earth f. birini dünyaya geri döndürmek
bring someone back (down) to earth f. birini rüyadan uyandırmak
bring someone back (down) to earth f. birini hayal dünyasından çıkarıp gerçek dünyaya geri döndürmek
bring someone back (down) to earth f. birini bir anda tekrar gerçeklerle yüzleştirmek
bring the curtain down (on something) f. perdeyi indirmek/kapatmak
bring the curtain down (on something) f. sona erdirmek
bring the curtain down (on something) f. son vermek
bring the curtain down (on something) f. bitirmek
bring the curtain down (on something) f. kepenkleri indirmek
bring the curtain down (on something) f. perdeyi kapatmak
Trade/Economic
bring prices down f. fiyatları indirmek
bring down unemployment f. işsizliği azaltmak
bring down the costs f. maliyetleri azaltmak
Politics
bring down the cabinet f. hükümeti düşürmek
bring down the cabinet f. kabineyi düşürmek
bring down the government f. hükümeti düşürmek