canlı - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

canlı



"canlı" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 227 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
canlı living creature i.
canlı living being i.
canlı living s.
canlı alive s.
canlı lively s.
canlı vivacious s.
canlı vivid s.
General
canlı drama i.
canlı life i.
canlı living thing i.
canlı thing i.
canlı the live i.
canlı cant [dialect] i.
canlı eager s.
canlı lifelike s.
canlı chipper s.
canlı active s.
canlı airy s.
canlı dewy s.
canlı livelier s.
canlı invigorating s.
canlı alive s.
canlı expressive s.
canlı merry s.
canlı swinging s.
canlı springy s.
canlı gay s.
canlı vivacious s.
canlı spiritoso s.
canlı invigorated s.
canlı spirituel s.
canlı crisp s.
canlı feeling s.
canlı graphic s.
canlı beany s.
canlı fresh s.
canlı zestful s.
canlı animate s.
canlı crispy s.
canlı hearty s.
canlı sprightly s.
canlı colourful s.
canlı dynamic s.
canlı dashing s.
canlı bouncy s.
canlı ginger s.
canlı mercurial s.
canlı sporty s.
canlı graphical s.
canlı rousing s.
canlı full of life s.
canlı keen s.
canlı bustling s.
canlı peppy s.
canlı smart s.
canlı glowing s.
canlı green s.
canlı perky s.
canlı gamesome s.
canlı as fresh as a daisy s.
canlı lightsome s.
canlı brisk s.
canlı spry s.
canlı exoterical s.
canlı dramatic s.
canlı organic s.
canlı gingery s.
canlı humming s.
canlı vibrant s.
canlı zippy s.
canlı colorful s.
canlı speaking s.
canlı sappy s.
canlı riproaring s.
canlı bright s.
canlı smacking s.
canlı vivace s.
canlı warm s.
canlı sparkling s.
canlı quick s.
canlı lusty s.
canlı inspired s.
canlı exhilarated s.
canlı forcible s.
canlı breezy s.
canlı mettlesome s.
canlı mettled s.
canlı snappy s.
canlı exuberant s.
canlı animated s.
canlı racy s.
canlı frolic s.
canlı driving s.
canlı buxom s.
canlı corky s.
canlı picturesque s.
canlı spirited s.
canlı vital s.
canlı buoyant s.
canlı live s.
canlı tittuppy s.
canlı gleamy s.
canlı heartsome s.
canlı high-spirited s.
canlı lively s.
canlı walking s.
canlı feisty s.
canlı living s.
canlı zappy s.
canlı cant [scotland/northern england] s.
canlı alacrious s.
canlı alacritous s.
canlı tittupy s.
canlı vivid s.
canlı trotty s.
canlı youth s.
canlı effervescent s.
canlı yare s.
canlı juicy s.
canlı unjaded s.
canlı excited s.
canlı kedgy [dialect] s.
canlı kicky s.
canlı kipper [uk] s.
canlı lifeful s.
canlı jivey s.
canlı jivy s.
canlı vegete s.
canlı vegetous s.
canlı -lived s.
canlı wick s.
canlı wick s.
canlı bouncing s.
canlı brilliant s.
canlı bristling s.
canlı high-colored s.
canlı hoiden s.
canlı mouvementé s.
canlı gallant s.
canlı bushy-tailed s.
canlı gamely s.
canlı gimpy s.
canlı golden s.
canlı chirk s.
canlı chirrupy s.
canlı open s.
canlı rosier s.
canlı ruddy s.
canlı rumbunctious s.
canlı rumbustical s.
canlı gone s.
canlı cobby [dialect] [uk] s.
canlı cocket [dialect] [uk] s.
canlı popping s.
canlı crouse [scotland/ireland] s.
canlı crouse [scotland/ireland] s.
canlı fell s.
canlı fess [dialect] s.
canlı peaches-and-cream s.
canlı peart [dialect] s.
canlı pacey s.
canlı cocktail s.
canlı fit s.
canlı flesh and blood s.
canlı flesh-and-blood s.
canlı roscid s.
canlı rose-colored s.
canlı rose-coloured s.
canlı scintillating s.
canlı slashing s.
canlı sleekit s.
canlı sleeky s.
canlı sprack [dialect] [uk] s.
canlı sprightful s.
canlı spruce s.
canlı sprunt [obsolete] s.
canlı spunky s.
canlı genially zf.
canlı debonairly zf.
canlı in the flesh zf.
canlı brightly zf.
canlı with ed.
canlı vivi- ök.
Colloquial
canlı yauld [scot] s.
canlı zingy s.
canlı pizzazzy s.
canlı spicy s.
Idioms
canlı hard-charging s.
canlı fresh as a daisy s.
canlı on the ball expr.
canlı on the boil expr.
canlı as fit as a flea expr.
canlı as fit as a fiddle expr.
canlı full of beans expr.
canlı with it expr.
Trade/Economic
canlı buoyant s.
Media
canlı unrecorded s.
Technical
canlı live s.
Computer
canlı vivid s.
Medical
canlı organism i.
canlı viable s.
canlı sthenic s.
Food Engineering
canlı vibrant s.
Biology
canlı individual s.
canlı zoetic [rare] s.
Biochemistry
canlı bio- ök.
Literature
canlı ovidian s.
Linguistics
canlı animate s.
Music
canlı vigoroso s.
canlı brilliant s.
canlı brilliante s.
canlı giocoso s.
canlı allegro con spirito zf.
Mythology
canlı yale i.
Abbreviation
canlı an i.
Archaic
canlı janty s.
canlı brag s.
canlı galliard s.
canlı deliver s.
canlı inexhausted s.
canlı sprag s.
Slang
canlı money i.
canlı charged up s.
canlı charged (up) s.
canlı happening s.
canlı buzzy s.
British Slang
canlı stomping s.

"canlı" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
canlı bomba suicide bomb i.
canlı bomba suicide bomber i.
General
canlı program live programme i.
canlı şekilde dans etme jigging i.
hem karada hem de denizde yaşayan canlı amphibian i.
canlı model live model i.
canlı olma livingness i.
tek hücreli canlı cinsi protist genus i.
canlı çalınan bölüm scherzo i.
meyve ile beslenen canlı fruitarian i.
canlı yumurtası ovum i.
canlı doğum live birth i.
canlı pembe hot pink i.
canlı ve dinamik kimse devil i.
uçan canlı flier i.
canlı varlık living creature i.
canlı olma özelliği animacy i.
canlı ve dinç kimse hearty i.
tarak (istiridye benzeri canlı) scollop i.
canlı yük live load i.
tek hücreli canlı protistan i.
canlı hayvan koleksiyonu menagerie i.
soyu tükenmekte olan canlı relict i.
canlı hücreler living cells i.
bir canlı türünde aynı karakteri taşıyan canlıların oluşturduğu alt bölüm race i.
canlı cenaze skinny i.
canlı kütle biomass i.
canlı tablo living picture i.
canlı varlık organism i.
seyyar canlı hayvanlar sergisi menagerie i.
cansızdan canlı oluşumu abiogenesis i.
tarak (istiridye benzeri canlı) scallop i.
canlı ve uyumlu materyaller biocompatible materials i.
arkadaş canlı olma amiableness i.
tek hücreli canlı protist i.
canlı stüdyo programı live studio program i.
hayvan koleksiyonu (canlı) menagerie i.
canlı bomba human bomb i.
tek hücreli canlı familyası protist family i.
canlı varlık living being i.
canlı balık tutan tekne smack i.
canlı sözlük walking dictionary i.
melez canlı crossbreed i.
canlı yük movable load i.
canlı gibi görünen lifelikeness i.
canlı resim animated film i.
canlı hayvan livestock i.
canlı dans jig i.
ortama uyum sağlamış canlı denizen i.
özgün canlı original i.
bir yıl içinde bin kişiye düşen canlı doğum sayısı natality i.
tarak (istridye benzeri canlı) toplama eylemi scalloping i.
tarak (istridye benzeri canlı) toplayan kimse scalloper i.
canlı televizyon programları live television programs i.
dünya dışı canlı extra terrestrial i.
canlı bilimi life science i.
canlı yem fresh bait i.
canlı yem live bait i.
canlı renkler vibrant colours i.
(canlı) hayvan koleksiyonu menagerie i.
canlı hayat lively life i.
canlı yorum running commentary i.
canlı yer süzgeci bell trap i.
etçil canlı carnivore i.
canlı al carmine i.
canlı anı ember i.
canlı türü species i.
canlı organizma living organism i.
canlı yaratıklar living creatures i.
canlı doku living tissue i.
canlı örnek personification i.
düşünen canlı reasonable creature i.
canlı yayın akışı a live broadcast streaming i.
canlı bitkiler the live plants i.
canlı yayın akışı a live broadcast stream i.
canlı yayın a live broadcast i.
canlı dondurma bilimi cryonics i.
canlı müzik live music i.
canlı yayın konuğu on-air guest i.
canlı destek live support i.
canlı salyangoz live snail i.
canlı yayın arabası outside broadcast truck i.
canlı yayında küfür etme cursing on air i.
canlı yayın röportajı on-air interview i.
renkli/canlı/hareketli gece hayatı vibrant nightlife i.
türdeş canlı congener i.
canlı kanıt living proof i.
canlı hedef human target i.
canlı gösteri live show i.
canlı hücre living cell i.
birden çok canlı türünün soyunun aynı zaman aralığı içinde tükenmesi mass extinction i.
birden çok canlı türünün soyunun aynı zaman aralığı içinde tükenmesi biotic crisis i.
birden çok canlı türünün soyunun aynı zaman aralığı içinde tükenmesi extinction event i.
birden çok canlı türünün soyunun aynı zaman aralığı içinde tükenmesi extinction-level event (ele) i.
canlı eğlence live entertainment i.
canlı sohbet live chat i.
canlı şehir vivid city i.
canlı bomba yeleği suicide vest i.
buruşuk-boynuzlu hırgür (hayali canlı) crumple-horned snorkack i.
canlı müzik gösterisi live music show i.
canlı renkler vibrant colors i.
canlı oturum live session i.
canlı performans live session i.
canlı olma animateness i.
canlı olma animation i.
hızlı ve canlı dans edilen gece kulübü à gogo i.
hayvan postu doldurma, hayvan postunu doldurup canlı gibi saklama taxidermy i.
hayvan postu doldurma, hayvan postunu doldurup canlı gibi saklama taxidermy i.
hayvan postu doldurma, hayvan postunu doldurup canlı gibi saklama taxidermy i.
canlı tablo tableau vivant i.
dünyada yaşayan canlı terrestrial i.
canlı ve enerji dolu olma hali pizzazz i.
insan denen canlı the human animal i.
cansız maddeden canlı organizma oluşumu archebiosis i.
düşünmeden rutin bir şekilde hareket eden canlı automaton i.
canlı ve enerji dolu olma hali zing i.
canlı ve enerji dolu olma hali pizzaz i.
canlı örnek embodiment i.
(bir şeyi) daha canlı, çekici hale getirme zhoosh i.
daha canlı çekici ve şık olma zhoosh i.
(bir şeyi) daha canlı, çekici hale getirme zhuzh i.
daha canlı çekici ve şık olma zhuzh i.
canlı şey zinger i.
canlı (varlık) life i.
canlı ruh jiva i.
canlı madde jiva i.
canlı organizma machine i.
canlı organizmanın fonksiyonel sistemlerinden biri machine i.
sarının parlak ve canlı bir tonu daffodil i.
canlı manyetizmasının etkisi altına giren kimse magnetizee i.
bir şeyin en faal, üretken, canlı, işlek olan kısmı mainstream i.
canlı ve hareketli huy vitality i.
canlı hayvanların yiyecek olarak tutulduğu yer vivary i.
canlı olma vividity i.
canlı varlık vividity i.
canlı canlı gömme vivisepulture i.
kanatları olan canlı volatic i.
canlı doğa bios i.
canlı bir organizmadan dışarı atılmış veya atılan dışkı, idrar gibi madde matter i.
balık ve diğer su altı hayvanlarını canlı olarak tutmak için su ile doldurulmuş tekne, havuz veya hazne marine museum i.
canlı sirke quick vinegar i.
canlı ve gürültülü şenlikler whoop-de-do i.
canlı ve gürültülü şenlikler whoop-de-doo i.
canlı müzik yapılan küçük gece kulübü veya restoran boîte i.
canlı ve açıklayıcı anlatımı olan yazar word-painter i.
fani canlı mortal i.
zihinsel özelliklerin canlı örneği olan bölge sakinleri mind i.
canlı bir amerikan folk dansı breakdown i.
keşiş yengecine benzeyen canlı hermit crab i.
canlı parti hooley [ireland/new zealand] i.
tüylerini döken canlı molter i.
deri değiştiren canlı molter i.
canlı bir fransız ve italyan dansı gailliarde i.
çevik ve canlı kimse galliard [dated] i.
canlı veya güçlü aktivite galvanism i.
1920'lerin sonunda ortaya çıkmış, çift olarak yapılan canlı bir caz dansı lindy i.
1920'lerin sonunda ortaya çıkmış, çift olarak yapılan canlı bir caz dansı lindy hop i.
su canlılarını canlı tutmak için suya yerleştirilen kutu live box i.
canlı kuştan koparılan tüyler live feathers i.
hayvanları canlı yakalamak için kullanılan tuzak live trap i.
hayvanları canlı yakalamak için kullanılan tuzak livetrap i.
şekli bozuk canlı lusus naturae i.
şekli bozuk canlı lusus i.
kanlı canlı erkek çocuğu buster i.
canlı fikir alışverişi give and take i.
canlı sohbet give and take i.
iki ayrı türe ait canlının özelliklerini kendinde toplayan canlı dimorphic i.
karada yaşayan canlı groundling i.
mikroskobik oluşumu suda canlı tutmaya yarayan bir cihaz growing cell i.
yapısal canlı hücre birimi idioblast i.
dinleyicilerin veya izleyicilerin telefonla canlı yayına katılabildiği bir radyo veya televizyon programı open-line [canada] i.
(kişi, canlı aşırı güç kullanarak öldürme overkill i.
canlı al ruby i.
tez canlı kimse rusher i.
tez canlı kimse rustler i.
bir şeyi canlı bir şekilde tasvir eden kimse imager i.
canlı mikrobun içinde daha sonraki nesillerin yetiştiği yuva incasement i.
minik boyuttaki canlı midge i.
bir robotun veya insan olmayan bir aygıtın insana, canlı bir varlığa çok benzer olmasına karşın hissedilen huzursuzluk hissi uncanny valley i.
düşünmeden rutin bir şekilde hareket eden canlı golem i.
evrenin canlı olduğu teorisi cosmozoism i.
serbestçe çoğalan canlı increaser i.
ince duvarlı canlı hücrelerden oluşan damarlı bitki dokusu parenchyme i.
her şeyi tüketen canlı pantophagist [obsolete] i.
hem etçil hem otçul canlı pantophagist [obsolete] i.
hepçil canlı pantophagist [obsolete] i.
cıvıldayan canlı peeper i.
dünyada yaşayan canlı formları planet i.
hazırlanmış besi ortamında iki tür canlı madde büyütme süreci coculture i.
hazırlanmış besi ortamında iki tür canlı madde büyütme süreci co-culture i.
sıkça karşılaşılan canlı veya nesneleri tespit etmeye yarayan betimlemelerin bulunduğu resimli kitap field guide i.
kısa süren canlı deneyim flashing i.
kanlı canlı olma fleshhood i.
geceleri uçan canlı fly-by-night i.
festivallerde canlı hayvanları ısırmak gibi vahşet içeren gösteriler yapan kimse geek i.
yapısı veya işlevi canlı organizmaya benzeyen sistem organism i.
partenogenez ile oluşmuş canlı parthenote i.
canlı gösteri performance i.
fenokopik özellik gösteren canlı phenocopy i.
değişen fenotipi gen kaynaklı fenotipi ile aynı olan canlı phenocopy i.
canlı domuz rooter i.
dikkatli ve canlı olma sharp-sightedness i.
kumarhanede müşteri gibi görünüp ortamı canlı tutla görevli kimse shill i.
değersiz canlı shot [dialect] [uk] i.
değersiz canlı shott [dialect] [uk] i.
canlı renk şeridi slash i.
gelişmemiş canlı slink i.
canlı yayında gerçekleşen uygunsuz olay livestream fail i.
her işe atlayan tez canlı tip beaver i.
canlı hücre içeriği protoplast i.
kırmızının mora çalan canlı bir tonu spring beauty i.
kısıtlı canlı renk gösterimi stab i.
karnavalda ortamı canlı tutan kimse stick i.
doğal habitatı dışında bulunan canlı stray i.
insanımsı canlı subhuman i.
yer altında yaşayan canlı subterranean i.
toprak altında yaşayan canlı subterrestrial i.
canlı bir örneği olmak personify f.
bir şeyi daha canlı bir hale getirmek liven something up f.
canlı tutmak keep alive f.
canlı hale getirmek make lively f.
ilgiyi canlı tutmak keep the interest alive f.
ruhunu canlı tutmak keep the spirit of something alive f.
canlı kurtulmak escape with one's life f.
canlı canlı ölmek be buried alive f.
canlı yayınlanmak be broadcasted live f.
canlı izlemek watch live f.
kanlı canlı olmak be full of beans f.
canlı yayınlamak broadcast live f.
canlı dinlemek listen live f.
canlı yayın konuğu olarak katılmak appear as an on-air guest f.
canlı yayın konuğu olmak appear as an on-air guest f.
canlı canlı yenmek be eaten alive f.
bir yerden canlı çıkmak make it out of somewhere alive f.
canlı canlı gömmek bury alive f.
birini canlı tutmak keep someone alive f.
bir olaydan canlı kurtulmak get out alive f.
canlı çıkmak get out alive f.
kalplerimizde ateşi canlı tutmak keep the flame alive in our hearts f.
canlı canlı gömülmek be buried alive f.
canlı çıkmak come out alive f.
canlı yayınlamak live-stream f.
canlı yayın yapmak broadcast a live feed f.
balığı henüz canlı iken kesip hazırlamak calver [old-fashioned] f.
bir şey yapmakta tez canlı davranmak be faster than a speeding bullet with something f.
canlı, hareketli bir şekilde (eylemi) gerçekleştirmek rattle f.
canlı tutmak nourish f.
canlı örneği olmak embody f.
(canlı türü) sınıflandırmak key f.
(bir şeyi) daha canlı, çekici hale getirmek zhoosh f.
(bir şeyi) daha canlı, çekici hale getirmek zhuzh f.
canlı olmak live f.
canlı hareket etmek hurrah f.
canlı blog yazmak liveblog f.
tez canlı olmak muggle [obsolete] f.
hızlı ve canlı bir tempoda şarkı söylemek rock f.
canlı renge boyamak ingrain [obsolete] f.
canlı olmak firk f.
canlı, parlak veya neşeli hale getirmek gay f.
(oyunda) canlı ve gayriresmi bir şekilde rol almak romp f.
canlı tutmak subsist [obsolete] f.
internetten canlı yayınlamak webcast f.
dokuz canlı very strong s.
kanlı canlı hale and hearty s.
canlı gibi lifelike s.
kanlı canlı lusty s.
daha önce yaşamadığı bir iklim ve doğa ortamına getirilen ve orada yaşamaya devam eden (canlı) naturalized s.
tez canlı impetuous s.
canlı (renk) rich s.
kanlı canlı full of health s.
tez canlı impatient s.
canlı ve açık seçik bir şekilde yazan graphic s.
daha canlı livelier s.
canlı canlı alive s.
tez canlı hustling s.
en canlı liveliest s.
canlı (renk) vibrant s.
canlı (yayın) live s.
çok canlı ve neşeli exuberant s.
tez canlı fast s.
diğer bir canlı içinde yaşayan endobiotic s.
canlı ve neşeli bright and breezy s.
kanlı canlı sanguine s.
canlı gibi görünen lifelike s.
canlı (dişil) spirituelle s.
kanlı canlı ruddy s.
tez canlı swift s.
tez canlı sharp s.
tez canlı restless s.
canlı ve net graphic s.
en tez canlı sharpest s.
canlı olmayan unanimated s.
canlı olmayan non-living s.
kanlı canlı red-blooded s.
canlı doğan born alive s.
çok canlı overexuberant s.
canlı/koyu/acı (renk) violent s.
kanlı canlı red blooded s.
daha önce yaşamadığı bir iklim ve doğa ortamına getirilen ve orada yaşamaya devam eden (canlı) naturalised s.
canlı renklere sahip high-colored s.
canlı renklere sahip high-coloured s.
canlı organizmadan olan organic s.
son derece canlı renk acid s.
tez canlı raucle [scottish] s.
tez canlı redheaded s.
canlı gibi three-dimensional s.
canlı olmayan unalive s.
canlı olmayan unbouncy s.
canlı olmayan unfired s.
canlı gibi durmayan unlifelike s.
canlı olmayan unlively s.
canlı varlık bulunmayan lifeless s.
her zaman taze ve canlı kalan evergreen s.
kanlı canlı juicy s.
(hayvan) kanlı canlı in blood [obsolete] s.
canlı ve dinç buckish s.
çok canlı ve neşeli hopped-up s.
olağanüstü derecede canlı hyperreal s.
canlı şekilde koşan light-heeled s.
çok canlı ve neşeli demonstrative s.
kavgada istekli ve canlı desirous [obsolete] s.
canlı ve net şekilde betimleyen graphical s.
tez canlı long-winded s.
aşırı canlı hareket eden on s.
aşırı canlı overlusty s.
fazla canlı overvivid s.
kanlı canlı rosy s.
tez canlı rushing s.
(canlı organizmada kısım) şişmiş incrassate s.
(canlı organizmada kısım) şişmiş incrassated s.
tez canlı feathered s.
tez canlı pellmell s.
tez canlı fikish s.
çok canlı firecracker s.
kanlı canlı flesh and blood s.
kanlı canlı flesh-and-blood s.
canlı büyümesine benzer şekilde ortaya çıkıp gelişen organic s.
(topluluk) canlı karakterlere sahip olarak yorumlayan organic s.
canlı yeşil prasinous s.
tez canlı precipitant s.
canlı tutulan preserved s.
kanlı canlı rose-colored s.
kanlı canlı rose-coloured s.
yarı canlı olan semivif s.
kanlı canlı fresh s.
tez canlı snell s.
daha canlı sprier s.
en canlı spriest s.
tez canlı stickle [dialect] [uk] s.
insan düzeyinde olmayan canlı grubuna ait subhuman s.
insan düzeyinde olmayan canlı grubuna özgü subhuman s.
insan düzeyinde olmayan canlı grubu ile ilgili subhuman s.
kısmen canlı olan subvitalized s.
aşırı canlı superreal s.
canlı bir şekilde briskly zf.
canlı bir şekilde colorfully zf.
canlı biçimde vividly zf.
canlı bir şekilde sappily zf.
canlı bir biçimde buxomly zf.
canlı bir şekilde gaily zf.
canlı olarak rousingly zf.
canlı bir şekilde animately zf.
canlı bir şekilde burbly zf.
canlı bir şekilde picturesquely zf.
en canlı ve heyecanlı durumunda in a full swing zf.
canlı bir şekilde livingly zf.
canlı bir biçimde chipperly zf.
canlı bir şekilde buoyantly zf.
canlı bir şekilde bouncily zf.
canlı bir biçimde colourfully zf.
canlı bir biçimde breezily zf.
canlı bir şekilde perkily zf.
canlı bir biçimde (ses) vibrantly zf.
canlı müzik eşliğinde accompanied by live music zf.
canlı müzik eşliğinde accompanied with live music zf.
canlı bir şekilde spryly zf.
canlı bir biçimde colorfully zf.
canlı bir şekilde colourfully zf.
canlı/açık/net/detaylı graphically zf.
hızlı ve canlı şekilde à gogo zf.
canlı bir şekilde alacriously zf.
canlı bir şekilde rattlingly zf.
canlı bir şekilde vively zf.
canlı bir şekilde vividly zf.
canlı olarak live zf.
canlı şekilde lifely zf.
canlı bir şekilde lively zf.
(radyo veya televizyon istasyonunda) canlı yayında on-air zf.
canlı bir şekilde rosily zf.
canlı bir biçimde rousingly zf.
canlı bir şekilde inexhaustedly zf.
canlı müzik yaparak in concert zf.
canlı rock müzik çalarak in concert zf.
canlı bir şekilde feistily zf.
canlı bir organizma gibi organically zf.
canlı biçimde freshly zf.
canlı bir şekilde sprightfully zf.
canlı bir şekilde spritefully zf.
canlı anlamı veren ön ek ont- ök.
canlı anlamı veren ön ek ont- ök.
canlı madde anlamı veren ön ek plasm- ök.
canlı renk anlamı veren ön ek pyr- ök.
canlı renk anlamı veren ön ek pyro- ök.
çok sayıda kas yapısına sahip canlı anlamı veren son ek -mya snk.
çok düzenli kas yapısına sahip canlı anlamı veren son ek -mya snk.
Phrasals
iki canlı şeyi (bitki, insan dokusu) birbiriyle birleştirmek graft (something) on f.
(birine/bir şeye) bir şeyin canlı örneği olmak represent to (someone or something) f.
yaşadığı (bir şeyi) canlı bir şekilde tekrar hatırlamak live (something) over again f.
yaşadığı (bir şeyi) canlı bir şekilde tekrar hatırlamak play (something) over f.
iki canlı şeyi (bitki, insan dokusu) birbiriyle birleştirmek graft on f.
yaşadığı (bir şeyi) canlı bir şekilde tekrar hatırlamak play over f.
-e (bir şeyin) canlı örneği olmak represent to f.
Phrases
her canlı bir gün ölümü tadacaktır every living thing will die one day expr.
Proverb
ölü bir kahraman olmaktansa, canlı bir korkak olmayı yeğlerim better a live coward than a dead hero
Colloquial
amatörlerin barlarda şarkı söyledikleri veya komedyenlik yaptıkları canlı gösteri open-mike i.
amatörlerin barlarda şarkı söyledikleri veya komedyenlik yaptıkları canlı gösteri open mic i.
amatörlerin barlarda şarkı söyledikleri veya komedyenlik yaptıkları canlı gösteri open mike i.
ağır veya sarsak hareket eden canlı galumpher i.
canlı hareket etmek look alive f.
bir şeyi twitter'da canlı yayınlamak live-tweet f.
twitter'da bir etkinliği canlı paylaşmak live-tweet f.
canlı ve enerjik pizazzy s.
en son nisan ayında canlı görüldü last seen alive in april expr.
(birinin) bir tek (birini) canlı canlı yemediği kaldı (one) did everything (one) could 'cept eat (someone) expr.
(biri) neredeyse (birini) canlı canlı yiyecekti (one) did everything (one) could 'cept eat (someone) expr.
biraz parlaklık, canlı renk a pop of color expr.
Idioms
canlı hedef a live one i.
canlı/hareketli bright young thing i.
canlı/hareketli bright young thing i.
bir şeyin canlı örneği a walking (something) i.
canlı (bir şey) a walking (something) i.
bir şeyin canlı örneği a walking i.
canlı ansiklopedi a walking encyclopedia i.
canlı ve coşkulu the cut and thrust of something i.
canlı cenaze a bag of bones i.
kedi gibi dokuz canlı a cat has nine lives i.
tez canlı a live wire i.
bir kadın oyuncuyla flört edebilmek için sık sık tiyatroya veya canlı performanslara giden adam stage-door johnny i.
canlı/enerjik görünen kimse image of health i.
canlı renkleri olan banknot monopoly money i.
bir para biriminin canlı renklere sahip banknotları monopoly money i.
monopoly oyununda kullanılan paralar gibi canlı renkleri olan banknotlar monopoly money i.
kanlı canlı insan vücudu flesh and blood i.
hareketli/canlı bir yer a hive of activity i.
bir şeyin canlı örneği (very) picture of something i.
canlı sözlük a walking dictionary i.
canlı ansiklopedi a walking encyclopedia i.
canlı sözlük a walking thesaurus i.
-in canlı kanıtı living proof that i.
'-in canlı örneği living proof that i.
-in canlı kanıtı (the) living proof that i.
'-in canlı örneği (the) living proof that i.
-in canlı kanıtı (the) living proof of i.
'-in canlı örneği (the) living proof of i.
hayatın en canlı/güzel evresi the flower of youth i.
dokuz canlı nine lives i.
ateşi harsız fakat canlı tutmak için kömür veya közleri külle kaplamak bank a fire f.
ilgiyi canlı tutmak keep the pot boiling f.
canlı ve enerjik hissetmek feel one's oats f.
dikkatli/uyanık/açıkgöz/canlı olmak be on the ball f.
dikkatli/uyanık/açıkgöz/canlı olmak have something on the ball f.
canlı performans vermek go live f.
dikkatli/uyanık/açıkgöz/canlı olmak have on the ball f.
canlı yayına bağlanmak go live f.
ilgisini canlı tutmak keep someone's attention f.
ilgisini canlı tutmak hold someone's attention f.
ilgiyi canlı tutmak keep the pot boiling f.
kanlı canlı olmak be full of beans f.
canlı bir başlangıç yapmak go off at score f.
bir şeyi daha canlı, çekici hale getirmek zhoosh something up f.
canlı olmak be a box of birds [australia/new zealand] f.
(bir şeyin) canlı kanıtı olmak be living proof of (something) f.
bir şeyin canlı kanıtı/örneği olmak be living proof of something f.
(bir şeyin) canlı örneği olmak be the picture of (something) f.
canlı ve enerjik hissetmek feel oats f.
dikkatli/uyanık/açıkgöz/canlı olmak have something/a lot on the ball [us] f.
(birinin) ilgisini canlı tutmak hold (one's) attention f.
ilgisini canlı tutmak hold attention f.
yeteneklerini canlı tutmak keep your hand in f.
çok canlı merry as a grig s.
çok canlı lively as a grig s.
kanlı canlı big as life s.
neşeli ve canlı bright-eyed and bushy-tailed s.
bizi bir (canlı canlı) yemediği kaldı did everything he could 'cept eat us expr.
çok canlı as fresh as a daisy expr.
canlı ve azimli the cut and thrust of something expr.
çok neşeli ve canlı brighteyed and bushy tailed expr.
canlı bir şekilde up a storm expr.
çok neşeli ve canlı bright-eyed and bushy tailed expr.
kedi gibi dokuz canlı like a cat with nine lives expr.
canlı (büyükbaş hayvan) on the hoof expr.
canlı (besi/çiftlik hayvanı) on the hoof expr.
kanlı canlı large as life expr.
(biri) dokuz canlı (someone) has nine lives expr.
(biri) kedi gibi dokuz canlı (someone) has nine lives expr.
canlı örneği a picture of expr.
canlı örneği the picture of expr.
çok canlı at fever pitch expr.
kanlı canlı bigger than life and twice as ugly expr.
en enerjik/canlı dönemde in prime expr.