ciddi - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

ciddi



"ciddi" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 82 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
ciddi serious s.
ciddi critical s.
General
ciddi gut s.
ciddi capital s.
ciddi eventful s.
ciddi sober s.
ciddi critical s.
ciddi businesslike s.
ciddi heavy s.
ciddi nasty s.
ciddi bad s.
ciddi in earnest s.
ciddi austere s.
ciddi demure s.
ciddi devout s.
ciddi lenten s.
ciddi unsmiling s.
ciddi momentous s.
ciddi sedate s.
ciddi important s.
ciddi significant s.
ciddi staid s.
ciddi real s.
ciddi forbidding s.
ciddi earnest s.
ciddi owlish s.
ciddi solemn s.
ciddi serious s.
ciddi grave s.
ciddi straight s.
ciddi deep s.
ciddi sober-minded s.
ciddi weighty s.
ciddi severe s.
ciddi no-nonsense s.
ciddi tight s.
ciddi earnestful [obsolete] s.
ciddi earthshaking s.
ciddi earth-shaking s.
ciddi earthshattering s.
ciddi earthshattering s.
ciddi uncomic s.
ciddi unfrivolous s.
ciddi epochal s.
ciddi ernestful [obsolete] s.
ciddi laughterless s.
ciddi king-size s.
ciddi major-league s.
ciddi literal s.
ciddi matronlike s.
ciddi high s.
ciddi rigorous s.
ciddi hard-core s.
ciddi inexorable s.
ciddi inficete s.
ciddi good s.
ciddi cothurnate s.
ciddi douce [scotland] s.
ciddi prayerful s.
ciddi scarifying s.
ciddi scrutinous s.
ciddi self-contained s.
ciddi sharp [obsolete] s.
ciddi cruel s.
ciddi pressing s.
ciddi solid s.
ciddi sobersided s.
ciddi starch s.
ciddi stocky s.
ciddi strange s.
ciddi intense s.
ciddi mortally zf.
ciddi earnestly zf.
ciddi mortal [dialect] zf.
Colloquial
ciddi earth-shattering s.
ciddi button-down s.
ciddi hard-core s.
Idioms
ciddi of consequence s.
Technical
ciddi serious s.
ciddi severe s.
Art
ciddi hard s.
Modern Slang
ciddi ain't no joke exclam.

"ciddi" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
General
ciddi müzik serious music i.
grup halinde sözde ciddi bir maksatla seyahat etme junketing i.
ciddi düşünme serious mindedness i.
ciddi tehlike serious danger i.
ciddi yenilgi body-blow i.
ciddi ve komedi içeriği olan oyun ya da roman seriocomic i.
ciddi durum plight i.
ciddi ilişki committed relationship i.
ciddi hata serious mistake i.
ciddi şirket serious company i.
ciddi ifade serious look i.
ciddi ifade serious expression i.
ciddi hukuki sonuç serious legal result i.
ciddi bir uyuşturucu alışkanlığı a serious drug habit i.
ilk ciddi atak first serious attack i.
ilk ciddi saldırı first serious attack i.
ciddi bir soru a serious question i.
ciddi mesele serious matter i.
ciddi kavga serious fight i.
ciddi uyarı serious warning i.
ciddi uyarı stern warning i.
ölümcül/ciddi yara fatal wound i.
ölümcül/ciddi yara mortal wound i.
ciddi konular grave matters i.
ciddi konular important matters i.
ciddi artış substantial increase i.
ciddi yanık severe burn i.
bir kişinin genellikle sağlıklı ve ciddi bir hastalığı olmadan geçirdiği yaşam süresi healthspan i.
ciddi olmayan kimse toyer i.
ciddi yanlış anlama embroglio i.
çok ciddi önlem extremity i.
ciddi hassasiyet jugular i.
ciddi sakatlık maim [obsolete] i.
ciddi yenilgi black eye i.
ciddi tiyatro legit i.
ciddi sahne legit i.
ciddi drama tiyatrosu legitimate i.
ciddi olarak görülen kimse legitimate i.
ciddi aksilik whammy i.
abd ve kanada'da 2015'ten sonra opioid bazlı uyuşturucu kullanımının/bağımlılığının/doz aşımı vakalarının ciddi derecede artması opioid epidemic i.
ciddi hata gutzer i.
ciddi gaf gutzer i.
ciddi yüz ifadesi long face i.
ciddi muamele rough i.
(sağlık, servet, onur, umut) tam hasara veya ciddi bozulmaya sebep olan şey ruination i.
ciddi tavırlı kimse owl i.
ciddi kimse oyster i.
diplomatik konularda ciddi sonuçlara yol açabilecek hareket incident i.
ciddi yiyecek kıtlığı famine i.
ciddi zihinsel yetersizlik feeblemindedness i.
ciddi ve ayrıntılı yazı discourse i.
aşırı ciddi olma primness i.
ciddi bir karar gerektiren durum scale i.
çok ciddi olan kadın schoolmarm [uk] i.
ciddi azarlama scold i.
ciddi husus serious i.
ciddi ve başarılı amatör simon-pure i.
ciddi kimse solemnizer [us] i.
ciddi kimse solemniser [uk] i.
ciddi sebep grave reason i.
ciddi başarısızlık severe failure i.
bakış açısı veya muamele bakımından tümüyle ciddi olma sobersidedness i.
ciddi ve vakur tavır somberness i.
ciddi ve vakur tavır sombreness i.
ciddi ve ayrıntılı bir şekilde yazmak discourse f.
ciddi bir hal almak (hastalık) become severe (illness) f.
ile ciddi bir şekilde ilgilenmek come to grips with f.
ciddi bir hal almak (hastalık) become serious (illness) f.
ciddi olmak mean business f.
ciddi olarak işe koyulmak get down to work f.
çok ciddi davranmak prim f.
çok ciddi olmak mean business f.
ciddi olmamak not to be serious f.
yarı ciddi bir şekilde düşünmek toy with f.
ciddi sonuçlara sahip olmak have serious consequences f.
ciddi biçimde vurulmak be fatally shot f.
ciddi bir hastalığa yakalanmak contract a serious illness f.
ciddi bir hastalığa yakalanmak contract a serious disease f.
ciddi kalmak keep a straight face f.
ciddi durmak keep a straight face f.
ciddi olarak düşünmek cogitate f.
ciddi bir rahatsızlığı olmak have a serious disorder f.
ciddi bir rahatsızlık geçirmek have a serious disorder f.
ciddi bulmak find something serious f.
daha ciddi yaklaşmak approach more seriously f.
daha ciddi yaklaşmak approach something more seriously f.
ciddi/gerçek bir salgına dönüşmek escalate into a real epidemic f.
ciddi bir şekilde sakatlanmak be seriously injured f.
ciddi bir ilişki istemek want a serious relationship f.
ciddi oranda sekteye uğratmak seriously cripple f.
ciddi olmak mean f.
(ciddi/önemli) saymak take f.
ciddi şekilde kınamak rark up f.
ciddi çaba sarf etmek do one's diligence f.
ciddi olmayan bir biçimde değerlendirmek toy f.
ciddi olmak mean f.
ciddi tartışmaya girmek wrestle f.
(niyet, ruh hali, tavır) ciddi bir şekilde değişmek break f.
(at) topuk eklemini destekleyen bağ dokuları veya kemikleri ciddi şekilde zedelemek break down f.
ciddi rol oynamak heavy f.
ciddi davranmak deadpan f.
ciddi tavır takınmak prim f.
ciddi giyinmek prim f.
ciddi yüz ifadesine bürünmek prim f.
kadar ciddi as grave as s.
aşırı ciddi as stiff as a ramrod s.
çok ciddi solemn s.
çok ciddi prim s.
ciddi (bakış) straight s.
aşırı ciddi prim s.
en ciddi most serious s.
çok ciddi somber s.
ciddi olmayan frivolous s.
ciddi olan (kimse) intense s.
kısmen ciddi semiserious s.
çok ciddi desperate s.
ciddi olmayan nonserious s.
ciddi olmayan unserious s.
gayri ciddi unserious s.
ölümcül/ciddi yaralı fatally wounded s.
ölümcül/ciddi yaralı mortally wounded s.
çok ciddi sombre s.
gayri ciddi light-minded s.
ciddi görünen taciturn s.
arada ciddi bir bağlılık sözünün olmadığı (seks, ilişki) casual s.
ciddi derecede terrific s.
aşırı ciddi trig s.
aşırı ciddi ultracritical s.
aşırı ciddi ultraserious s.
ciddi bir biçimde sakatlanmış maim [obsolete] s.
yarı şaka yarı ciddi half-joking s.
yarı ciddi half-serious s.
aşırı ciddi ve resmi olan (şey) wiggy s.
soğuk ve ciddi harsh s.
(tıpta) ciddi veya hayati tehlikesi olmayan minor s.
aşırı ciddi şekilde teklif edilen humorless s.
aşırı ciddi şekilde teklif edilen humourless s.
etkisi ciddi olmayan moderate s.
aşırı ciddi olan mortal s.
ciddi hasar almış busted s.
ciddi şekilde yaralanmış busted s.
çok ciddi davranan governessy s.
ciddi dramatik rol ile ilgili heavy s.
çok ciddi heavy-duty s.
ciddi bir şekilde yaralanmamış ok s.
ciddi bir şekilde yaralanmamış okay s.
fazlasıyla ciddi overearnest s.
çok ciddi overrigorous s.
aşırı ciddi overserious s.
son derece ciddi overserious s.
çok ciddi overstrict s.
ciddi olmayan insincere s.
soğuk ve ciddi clinical s.
çok ciddi sonuçları olan fateful s.
ciddi ve kararlı deadly s.
ciddi görünen deadpan s.
en ciddi first-degree s.
hem ciddi hem komik olan seriocomic s.
hem ciddi hem eğlenceli seriocomic s.
(güldürü amaçlı) ciddi taklidi yapan seriocomic s.
(eğlence amaçlı) ciddi gibi görünen seriocomic s.
hem ciddi hem komik olan seriocomical s.
hem ciddi hem eğlenceli seriocomical s.
(güldürü amaçlı) ciddi taklidi yapan seriocomical s.
(eğlence amaçlı) ciddi gibi görünen seriocomical s.
hem ciddi hem komik olan serio-comic s.
hem ciddi hem eğlenceli serio-comic s.
ciddi bir anlamı olmayan silly s.
bakış açısı veya muamele bakımından tümüyle ciddi olan sobersided s.
niyetinde ciddi solid s.
karakteri ciddi olan solid s.
aşırı ciddi strict s.
ciddi olarak in earnest zf.
ciddi bir şekilde sedately zf.
ciddi olarak devoutly zf.
ciddi biçimde seriously zf.
ciddi olarak in sober earnest zf.
ciddi olarak seriously zf.
ciddi bir şekilde staidly zf.
ciddi bir şekilde severely zf.
ciddi olarak severely zf.
ciddi olarak critically zf.
ciddi bir şekilde unsmilingly zf.
ciddi olarak profoundly zf.
ciddi derecede critically zf.
ciddi olmayarak airily zf.
ciddi biçimde (yaralanmak vb.) gravely zf.
ciddi bir şekilde seriously zf.
ciddi bir şekilde acutely zf.
ciddi manada substantially zf.
ciddi anlamda substantially zf.
oldukça ciddi bir biçimde in all seriousness zf.
ciddi olarak substantially zf.
ciddi ciddi seriously zf.
yarı şaka yarı ciddi half-jokingly zf.
ciddi ölçüde seriously zf.
ciddi ölçüde heavily zf.
ciddi bir şekilde in a businesslike manner zf.
yarı şaka yarı ciddi bir biçimde seriocomically zf.
şaka ile ciddi unsurları karıştırarak seriocomically zf.
yarı ciddi yarı komik şekilde seriocomically zf.
ciddi olarak agood zf.
ciddi derecede bad zf.
biraz ciddi a bit serious zf.
ciddi bir şekilde earnest [obsolete] zf.
ciddi bir şekilde earnestfully [obsolete] zf.
ciddi bir şekilde earth-shakingly zf.
ciddi bir şekilde earthshatteringly zf.
ciddi bir şekilde earth-shatteringly zf.
ciddi bir biçimde austerely zf.
ciddi olmayan bir şekilde facetiously zf.
ciddi olarak literally zf.
ciddi anlamda materially zf.
ölçülü ve ciddi bir tavırla gravely zf.
aşırı derecede ciddi biçimde gravely zf.
ciddi bir şekilde grievously zf.
aşırı ciddi bir şekilde overseriously zf.
ciddi şekilde ill [dialect] [uk] zf.
ciddi olmayan manada impalpably zf.
ciddi olmaksızın in joke zf.
ciddi bir şekilde down zf.
ciddi bir şekilde down zf.
ciddi görünerek deadpan zf.
ciddi bir şekilde starchedly zf.
ciddi bir şekilde starchly zf.
ciddi bir şekilde stiff zf.
ciddi ol get serious ünl.
Phrasals
daha ciddi bir hal almasını sağlamak precipitate into something f.
ciddi çaba sarf etmek hunker down f.
ani/ciddi düşüş yaşamak plummet (down) to (something or some place) f.
ciddi ölçüde gerilemek plummet (down) to (something or some place) f.
ani/ciddi düşüş yaşamak plummet to something f.
ciddi ölçüde gerilemek plummet to something f.
(bir şeyi) pek ciddi olmadan düşünmek flirt with (something) f.
daha ciddi bir hal almak precipitate into (something) f.
daha ciddi (bir şeye) dönüşmek precipitate into (something) f.
daha ciddi (bir şeye) dönüştürmek precipitate into (something) f.
bir şeyi ciddi bir şeye dönüştürmek precipitate something into something f.
bir şeyi ciddi bir şey haline getirmek precipitate something into something f.
ciddi hasara uğratmak take out f.
güldüğü/dalga geçtiği/ciddi olmadığı için (bir fırsatı) kaybetmek laugh out of f.
ani/ciddi düşüş yaşamak plummet to f.
ciddi ölçüde gerilemek plummet to f.
daha ciddi bir hal almak precipitate into f.
daha ciddi (bir şeye) dönüşmek precipitate into f.
daha ciddi (bir şeye) dönüştürmek precipitate into f.
ciddi ciddi/adamakıllı aramak scratch around f.
Phrases
normalden daha büyük, ciddi, yoğun bir şey/kimse and a half expr.
Colloquial
ciddi bir kaos a serious chaos i.
ciddi bir mesaj a sobering message i.
ciddi bakış steely gaze i.
ciddi ilişkisi olan çift hot item i.
ciddi yüreklilik some nerve i.
ciddi olmayan (bir şey/hastalık, kırgınlık) a touch of (something) i.
ciddi olmayan bir hastalık, kırgınlık, rahatsızlık touch of something i.
ciddi gazete heavy i.
ciddi iş heavy lifting i.
ciddi olmayan şey light stuff i.
biriyle ciddi düşünmek be serious about her/him f.
ciddi bir iş konuşmak talk some serious business f.
ciddi olmak mean business f.
işinde çok ciddi olmak be all business f.
niyeti ciddi olmak mean business f.
ciddi olmak get serious f.
ciddi bir şekilde odaklanmak get serious f.
ciddi bir şekilde odaklan get serious f.
ciddi bir problemle uğraşmak be put to it f.
ciddi bir problemle uğraşmak put to it f.
ciddi kayıplara uğramak take a hammering f.
ciddi yenilgiye uğramak take a hammering f.
ciddi yenilgi almak take a hammering f.
ciddi zarar görmek take a hammering f.
ciddi oranda gerilemek/geri kalmak take a hammering f.
ciddi anlamda sekteye uğramak take a hammering f.
ciddi olmak play it straight f.
ciddi bir şekilde yapmak play it straight f.
ciddi davranmak play it straight f.
bombalayarak ciddi hasar vermek plaster f.
ciddi derecede terminal s.
çok ciddi dead serious s.
son derece ciddi chronic s.
tamamen ciddi no nonsense s.
ile ciddi serious about s.
hakkında ciddi serious about s.
konusunda ciddi serious about s.
(biriyle) ciddi serious about (someone) s.
biriyle ciddi serious about someone s.
ciddi bir şekilde right out zf.
ciddi misin? are you having a laugh? expr.
ciddi ol quit the funny stuff expr.
ciddi olmayan with a light heart expr.
ciddi ölçüde içen on a tear expr.
ciddi olamazsın (are) you kidding (me)? expr.
ciddi ol act your age expr.
ciddi ol be your age expr.
ciddi olamazsın you have got to be kidding (me) expr.
ciddi olamazsın you must be kidding (me) expr.
ciddi olamazsın what are you on? exclam.
ciddi misin? no kidding exclam.
ciddi söylüyorum upon my word exclam
Idioms
ciddi bağırsak enfeksiyonları summer complaints i.
başlangıçta iyi olup sonradan ciddi sorunlara neden olan şey a poisoned chalice i.
ciddi bir ilişkiden yaklaşık yedi sene sonra başlayan aldatmaya meyilli olma durumu the seven year itch i.
ciddi kavga knock-down i.
ciddi sonuçlar the devil to pay i.
ciddi sorun vexed issue i.
ciddi/kötü bir darbe a body blow i.
ciddi bir ilişkiden yaklaşık yedi sene sonra başlayan aldatmaya meyilli olma durumu seven-year itch i.
ciddi kavga drag-out fight i.
ciddi olmayan ama kolay bulaşan hastalık the dreaded lurgy (brit) i.
ciddi kapışma knock-down i.
ciddi sorun vexed question i.
ciddi kavga bust-up i.
ciddi sorun fine kettle of fish i.
ciddi kapışma drag-out fight i.
çok ciddi kişi/durum five-alarm fire i.
çok ciddi kişi/durum three-alarm fire i.
ciddi vaziyet/durum heavy scene i.
birine çok miktarda/ciddi eleştiri getirecek iş/dava hospital pass i.
ciddi bakış steely look i.
ciddi pazarlık a hard bargain i.
(birinin) önünde büyük/ciddi bir engel a millstone about (one's) neck i.
önünde büyük/ciddi bir engel a millstone around your neck i.
önünde büyük/ciddi bir engel a millstone round your neck [uk] i.
birinin önünde büyük/ciddi bir engel a millstone around somebody's neck i.
birinin önünde büyük/ciddi bir engel a millstone round somebody's neck i.
güçlü/ciddi bir yükseliş rising tide [cliché] i.
ciddi surat a straight face i.
ciddi ve resmi kimse a stuffed shirt i.
önemsiz/ciddi olmayan bir hastalık touch of something i.
ciddi sorun a vexed question i.
ciddi bir gelişme/düzelme a world of difference i.
ciddi iş heavy lifting i.
önünde büyük/ciddi bir engel millstone about neck i.
bir şeyi olduğundan daha ciddi/korkunç gösteren bir hikaye/söylenti scare story i.
ciddi bela devil to pay i.
ciddi adam sobersides i.
ciddi zorluklara rağmen devam etmek walk through the fire f.
bir şey hakkında ciddi ve açık bir biçimde düşündürtmek concentrate the mind f.
biriyle ilişkisi ciddi olmak be serious about someone f.
bir şeyi olduğundan daha önemli/ciddi imiş gibi göstermek make a song and dance about something f.
biriyle ciddi olmak be serious about someone f.
başı ciddi şekilde belada olmak have got one's ass in a sling f.
birini ciddi anlamda azarlamak/paylamak take someone to task f.
birisini ciddi manada düşünmeye sevk etmek give somebody food for thought f.
birini ciddi anlamda azarlamak/paylamak call/bring someone to task f.
başı ciddi şekilde belada olmak have one's ass in a sling f.
birini ciddi/ağır biçimde kesmek cut someone to ribbons f.
ciddi itirazda bulunmak have a beef with someone/something f.
ciddi/büyük oranda kesilmek be cut to the bone f.
ciddi bir anlaşmazlık içinde olmak be on a collision course f.
ciddi bir tehlikeyi atlatmak dodge the bullet f.
ciddi bir sorunu (başarıyla) atlatmak dodge the bullet f.
ciddi durmak have a straight face f.
ciddi biçimde uyarmak get one's ears pinned back f.
ciddi ciddi düşünmek put one's thinking cap on f.
ciddi durmak keep a straight face f.
çok ciddi durmak keep a straight face f.
güç bir işle ciddi olarak uğraşmak get to grips with f.
güç bir işle ciddi olarak uğraşmak come to grips with f.
(bir işte) ciddi olmak play for keeps f.
(ciddi olarak) düşünmeye başlamak put on one's thinking cap f.
(bir şey için) iyi/ciddi bir şansı olmak have a fighting chance f.
(özellikle ciddi sorunlardan sonra) tekrar/yeniden başlamak pick up the threads of something f.
(ufukta) ciddi bir olasılık olarak belirmek loom large on the horizon f.
ciddi bir hastalıktan kurtulmak be off the danger list f.
ciddi ciddi düşünmeye başlamak get (one's) thinking cap on f.
ciddi ciddi düşünmek get (one's) thinking cap on f.
ciddi olarak düşünmek have one's thinking cap on f.
(bir şeye) ciddi zarar vermek play old harry with (something) f.
ciddi bir konuyla alay etmek make a joke of something f.
ciddi bir konuda şaka yapıp gülmek make a joke of something f.
ciddi bir şeye gülmek make a joke of something f.
birine ciddi bir bilgi açıklamak lay a (heavy) trip on someone f.
(birini) ciddi şekilde yakmak (güneş) burn (someone) to a crisp f.
(birinde) ciddi güneş yanığı oluşturmak burn (someone) to a crisp f.
ciddi kayıplar yaşamak/vermek take a punishing f.
ciddi engellerle karşılaşmak take a punishing f.
ciddi bir hastalığı olmak be on the danger list f.
ciddi bir hastalıktan kurtulmak be off the danger list f.
(biriyle bir konuda) ciddi bir tartışma/çekişme içerisinde olmak be at loggerheads with (one) (over something) f.
ciddi şekilde sarsılmak be knocked sideways [uk] f.
başı ciddi/büyük belada olmak be toast f.
ciddi olmak be beyond a joke f.
ciddi olmak get beyond a joke f.
ciddi olmak go beyond a joke f.
birini ciddi benzetmek beat someone to a pulp f.
birini ciddi benzetmek smash someone to a pulp f.
(birini) ciddi benzetmek beat the (living) daylights out of (one) f.
(birini) ciddi benzetmek beat the hell out of (one) f.
(birini) ciddi benzetmek beat the living daylights out of f.
(birini) ciddi anlamda azarlamak/paylamak call (one) to task f.
(birini/bir şeyi) ciddi biçimde kesmek cut (someone or something) to ribbons f.
bir şeyi ciddi biçimde kesmek cut something to ribbons f.
bir şeyi ciddi biçimde kesmek tear something to ribbons f.
ciddi biçimde uyarılmak get ears pinned back f.
ciddi biçimde uyarılmak get one's ears pinned back f.
(biriyle) ciddi bir ilişkisi olmak go steady (with somebody) [old-fashioned] f.
(biri/bir şey hakkında) ciddi itirazda bulunmak/itirazı olmak have a beef with (someone or something) f.
ciddi bir yüz ifadesine sahip olmak have a long face f.
fazla ciddi olmamak keep (something) light f.
(ciddi bir şeyle) alay etmek make (a) nonsense of (something) f.
(ciddi bir şeye) alaycı bir şekilde yaklaşmak make (a) nonsense of (something) f.
(ciddi olarak) düşünmeye başlamak put on your thinking cap f.
ciddi ciddi düşünmek put thinking cap on f.
ciddi ciddi düşünmek put your thinking cap on f.
ciddi ciddi düşünmek get your thinking cap on f.
(bir şeyi) daha ciddi bir aşamaya getirmek/taşımak take (something) further f.
ciddi gerileme yaşamak take a drubbing f.
ciddi/büyük ölçüde gerilemek take a drubbing f.
ciddi kayba uğramak take a drubbing f.
ciddi eleştiriler almak take a drubbing f.
ciddi ve tehditkar bir durumda on the chopping block s.
bundan sonra iş ciddi the kid gloves are off expr.
bundan sonra iş ciddi gloves are off expr.
ciddi olmayarak with one's tongue in one's cheek expr.
ciddi ol! act your age! expr.
ciddi olmaksızın for fun expr.
çok ciddi iş no laughing matter expr.
ciddi bir zarar yoksa sorun da yoktur no harm no foul expr.
daha hafif/az ciddi bir konu olarak on a lighter note expr.
(ve) bu ciddi bir miktar (para) (and) that ain't hay expr.
ciddi olmayarak (with) tongue in cheek expr.
ciddi anlaşmazlık içinde at daggers drawn [uk/australia] expr.
(biriyle bir konuda) ciddi bir tartışma/çekişme içerisinde at loggerheads (with somebody) (over something) expr.
(bir konuda) ciddi bir tartışma/çekişme içerisinde at loggerheads over (something) expr.
(biriyle) ciddi bir tartışma/çekişme içerisinde at loggerheads with (someone) expr.
ciddi bir zarar yoksa sorun da yoktur nhnf (no harm, no foul) expr.
ciddi bir anlaşmazlık içinde on a collision course expr.
Speaking
başımız ciddi belada we're in some real shit expr.
başımızda ciddi bir bela var we're in some real shit expr.
ciddi olamazsın you can't mean i·t expr.
ciddi bir şey değil it's nothing serious expr.
ciddi olamazsın you're joking expr.
ciddi olamazsın you can't be serious expr.
ciddi misin? are you serious? expr.
ciddi misiniz? are you serious? expr.
ciddi olamazsın you are joking expr.
ciddi olamazsın you gotta be kidding me expr.
çok ciddi söylüyorum I could not be more serious expr.
ciddi olmazsın! you can't be serious! expr.
ciddi bir sorunumuz var we have a serious problem expr.
ciddi olamazsın you have got to be kidding expr.
ciddi olamazsın you must be kidding expr.
gitme konusunda ciddi misin? are you serious about going? expr.
onun ne kadar ciddi olduğunu bilmiyorum I don't know how serious he is expr.
sanırım bu sefer ciddi I think he's serious this time expr.
sen ciddi misin? are you serious? expr.
Trade/Economic
borsa fiyatlarındaki ciddi düşüş sliding trend i.
ciddi rekabet serious competition i.
ciddi resesyon bust i.
sahibine ciddi zarar ettirme olasılığı olan (finansal varlık) toxic s.
sahibine ciddi zarar ettirme olasılığı olan (finansal varlık) toxical s.
Law
ciddi olayları yargılama yetisi sense of proportion i.
ciddi yemin corporal oath i.
ciddi bedeni hasar great bodily harm i.
çok ciddi bir suç işlemiş kişi (suçlu) felon i.
ciddi bedeni hasar great bodily injury i.
ciddi ceza hefty sentence i.
ciddi yaralanma serious injury i.
eski ingiliz yasaları uyarınca krala veya yargı yetkisine sahip bir makama ciddi suçlar için ödenen para cezası wite i.
eski ingiliz yasaları uyarınca krala veya yargı yetkisine sahip bir makama ciddi suçlar için ödenen para cezası wite i.
ciddi şekilde yaralanma veya ölüme sebep olan fakat ihmal, haksız amaç veya yasadışı fiil içermeyen kaza misadventure i.
ciddi bedensel zarar tehdidi altında yapılan eyleme ilişkin cezai savunma duress i.
(eski ingiliz hukukunda) maddi varlıklara el koyma ve benzeri ciddi yaptırımları olan suçlar sınıfı felony i.
daha ciddi suçlamaların reddedilmesi karşılığında daha az ceza gerektiren bir suçlamayı kabul etmek plea bargain f.
daha ciddi bir suçlamanın düşmesi karşısında daha az ceza gerektiren bir suçu kabul etmek plea-bargain f.
Politics
ciddi davranış hardball i.
Industry
ürün veya sözleşmeyi geçersiz kılacak kadar ciddi kusur vice i.
işten çıkarılmayı gerektirecek kadar ciddi (suç, ihlal) sackable s.
Insurance
ciddi veya uzun süreli hastalıklardan kaynaklı olup belirlenen tutarın üzerinde gelen hastane faturalarının çoğunu veya tamamını kapsayan sigorta major medical i.
Media
ciddi konular ve olaylarla ilgilenen araştırmacı gazetecilik hard news i.
ciddi konuları ele almayan haberler soft news i.
ciddi haberlere odaklanmış hard s.
Advertising
ciddi ve hevesli tüketicileri hedefleyen prosumer s.
Technical
ciddi kısıtlamalar severe constraints i.
manyetik fırtınaların şiddetli aşamalarında görülen ciddi radyo sinyali kaybı blackout i.
Telecom
ciddi arıza catastrophic failure i.
Radio
iyonosferdeki dalgalanmalardan ötürü telsiz irtibatında meydana gelen ciddi bir hata twilight effect i.
Traffic
ciddi yaralanma serious injury i.
Medical
ciddi omurilik yaralanması ile oluşan durum railway spine i.
gen mutasyonuna bağlı ciddi kombine bağışıklık yetmezliği ada-scid i.
motor hiperaktivitesi ile karakterize ciddi zihinsel bozukluk acromania i.
yaralanması ciddi olmayan ya da hastaneye yatırılması gerekmeyen bir hastanın tıbbi statüsü not seriously injured i.
stafilokokla ilişkilendirilen ciddi akut (bazen ölümcül) enfeksiyondan kaynaklanan bir sendrom toxic shock i.
beden dokularında ölüm veya ağır hasara yol açabilen ciddi oranda oksijen eksikliği anoxia i.
birden gelen ve ciddi seyreden hastalık fulminant i.
ciddi rahatsızlık serious ailment i.
ciddi sağlık problemi serious health problem i.
ciddi kardiovasküler yan etkileri serious cardiovascular adverse effects i.
ciddi semptom serious symptom i.
ciddi sağlık problemi serious ailment i.
ciddi cilt kayıpları severe skin losses i.
ciddi sağlık problemi serious health impairment i.
ciddi hastalık serious illness i.
ciddi sistemik hastalıklarda ve cerrahi prosedürler sonrası oluşan tiroid fonksiyon değişiklikleri sick euthyroid syndrome i.
ciddi solunum sıkıntısı severe respiratory distress i.
ciddi bir komplikasyon a serious complication i.
ciddi koroner arter hastalığı severe coronary artery disease i.
ciddi nörolojik kayıp severe neurological deficit i.