contain - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

contain

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"contain" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 42 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
contain f. kapsamak
contain f. içermek
contain f. ihtiva etmek
General
contain f. içine almak
contain f. kontrol altına almak
contain f. sınırlamak
contain f. eşit olmak
contain f. frenlemek
contain f. tutmak
contain f. baskı altında tutmak
contain f. tespit etmek
contain f. içermek
contain f. çevirmek
contain f. almak
contain f. kapsamak
contain f. ihtiva etmek
contain f. havi olmak
contain f. bünyesinde bulundurmak
contain f. barındırmak
contain f. zapt etmek
contain f. (düşman kuvvetini) çevreleme ve kısıtlama politikasını başarıyla uygulamak
contain f. kontrol altında tutmak
contain f. (bir şeyi) yapacak kapasiteye sahip olmak
contain f. zapt edebilmek
contain f. denk olmak
contain f. ima etmek
contain f. zorunlu olarak içermek
contain f. gerektirmek
contain f. kendini tutmak
contain f. kendini frenlemek
contain f. bastırmak
contain f. önünü almak
contain f. (açı) oluşturmak
Law
contain f. havi olmak
Technical
contain f. içermek
contain f. ihtiva etmek
Math
contain f. (bir şeyin) katı olmak
contain f. (bir şeye) tam bölünebilmek
contain f. alt küme olarak içermek
Military
contain f. (düşmanı) kısıtlı alana hapsetmek
contain f. (düşmanın) cepheyi yarıp geçmesini önlemek
Ottoman Turkish
contain f. tazammun etmek

"contain" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 40 sonuç

İngilizce Türkçe
General
contain overtones f. izleri olmak
be unable to contain oneself for f. yerinde duramamak
contain overtones f. havası olmak
contain oneself f. kendini tutmak
contain overtones f. izleri taşımak
be unable to contain oneself f. içi içine sığmamak
contain error f. hata içermek
contain violence f. şiddet içermek
hardly contain oneself f. kendini zor tutmak
contain cholesterol f. kolesterol içermek
contain a message f. mesaj içermek
contain within itself f. içinde barındırmak
contain in itself f. bünyesinde barındırmak
contain in itself f. içinde barındırmak
contain within itself f. bünyesinde barındırmak
contain the damage to a small area f. zararı küçük bir alan(l)a sınırlamak
contain risk f. risk içermek
contain a fire f. yangını zaptetmek
contain a fire f. yangını kontrol altına almak
contain [obsolete] f. davranmak
contain [obsolete] f. davranış sergilemek
contain [obsolete] f. ölçülü yaşamak
self-contain s. kendine yeten
self-contain s. gereken herşeye sahip
self-contain s. eksiksiz
self-contain s. tam
Phrases
this review may contain spoilers expr. bu inceleme/eleştiri, film/konu hakkında ipuçları verebilir
this review may contain spoilers expr. bu eleştiri, filmde/dizide neler olacağı hakkında bilgiler verebilir
Idioms
not contain oneself for f. kendini alamamak
not contain oneself for f. kendine hakim olamamak
not contain oneself for f. kendini tutamamak
not contain oneself for f. kendini kontrol edememek
Speaking
he could not contain himself expr. kendini tutamadı
Computer
contain text i. içerilen metin
doesn't contain expr. içermez
not contain expr. içermez
your username can only contain letters a-z or numbers 0-9 expr. kullanıcı adınız sadece a'dan z'ye kadar olan harfleri ya da 0'dan 9'a kadar olan rakamları içerebilir
password must contain at least one letter expr. şifre en az bir harf içermelidir
Food Engineering
materials and articles which contain vinyl chloride monomer and are intended to come into contact with foodstuffs i. gıda maddeleri ile temas eden ve vinil klorür monomer içeren madde ve malzemeler
above mentioned product does not contain any animal diseases i. yukarıda belirtilen ürün hayvan hastalığından aridir