dükkan - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

dükkan



"dükkan" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 18 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
dükkan shop i.
dükkan store i.
General
dükkan salon i.
dükkan workplace i.
dükkan saloon i.
dükkan shoppe i.
dükkan shebang i.
dükkan emporium i.
dükkan shop i.
dükkan workshop i.
dükkan joint i.
dükkan counter i.
dükkan apothece i.
Trade/Economic
dükkan tienda [spanish] i.
dükkan store i.
dükkan shop i.
dükkan duka [east africa] i.
Automotive
dükkan shop i.

"dükkan" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 184 sonuç

Türkçe İngilizce
General
hırsız (dükkan) shoplifter i.
köşebaşı dükkan corner shop i.
dükkan (perakende satış yapılan) shoppe i.
dükkan işleten kimse storekeeper i.
dükkan (perakende satış yapılan) shop i.
başka yerde yenilmek üzere sıcak yemekleri paketlenmiş olarak satan dükkan takeaway i.
dükkan sahibi owner of a shop i.
yazıcı hizmeti veren dükkan print shop i.
alet edevat satan dükkan toolshed i.
dükkan kapatma hartal i.
ucuzcu dükkan cut-price shop i.
sıcak yemeklerin paket halinde satıldığı (dükkan) take-out i.
içki satılan dükkan off-license i.
(dükkan vb) işletme keeping i.
cadde üzerindeki dükkan high street shop i.
özellikle ispanyolca konuşulan ülkelerde hizmet veren şarap ve meyve-sebze satan dükkan bodega i.
dükkan sahibi shop owner i.
yeni dükkan/mağaza new shop i.
küçük yerlerde her şeyin satıldığı dükkan/mağaza corner store i.
balık avı araç gereçlerinin satıldığı dükkan tackle store i.
ucuzcu dükkan cheap jack i.
indirimli ürünler satan dükkan discount store i.
ucuzcu dükkan dime store i.
içki satılan dükkan off-licence i.
tek tip ürün satan veya bir alanda hizmet sunan dükkan/işyeri parlour i.
tek tip ürün satan veya bir alanda hizmet sunan dükkan/işyeri parlor i.
dükkan tabelası shop sign i.
dükkan sahibi storeowner i.
köşe başı dükkan, bakkal café [south african] i.
başka yerde yenilmek üzere sıcak yemekleri paketlenmiş olarak satan dükkan take-away i.
don/iç yağı mumu ticareti yapılan dükkan tallow chandlery i.
çay ve hafif yiyeceklerin servis edildiği dükkan tea parlor i.
çay ve hafif yiyeceklerin servis edildiği dükkan tea parlour i.
çay ve hafif yiyeceklerin servis edildiği dükkan teashop i.
çay ve hafif yiyeceklerin servis edildiği dükkan teahouse i.
çay ve hafif yiyeceklerin servis edildiği dükkan tearoom i.
çay ve hafif yiyeceklerin servis edildiği dükkan tea shop i.
ucuz mal satan dükkan ya da seyyar satıcı cheapjack i.
ucuz mal satan dükkan ya da seyyar satıcı cheap-jack i.
ufak tefek hediyelik eşyalar satan dükkan novelty shop i.
şekerleme satan dükkan ates i.
geleneksel fiziki mağaza/dükkan işletmeleri traditional brick and mortar businesses i.
dükkan tabelası storefront sign i.
gemi levazımının satıldığı dükkan marine store i.
(orta doğu'da) ev veya dükkan gibi yapıların duvarlarına taştan inşa edilen geniş oturma sırası mastaba i.
dükkan vitrinlerini düzenleyen kimse window trimmer i.
(özellikle santeria diniyle bağlantılı olarak) bitki ve dinsel ürünlerin satıldığı dükkan botanica i.
uzak veya ücra yerde bulunan dükkan hole in the wall i.
uzak veya ücra yerde bulunan dükkan hole-in-the-wall i.
(belirtilen şeyin satıldığı) dükkan repository i.
bahçe malzemeleri satan dükkan garden centre i.
yaşam alanı bulunmayan dükkan lockup [uk] i.
yaşam alanı bulunmayan dükkan lock-up [uk] i.
içki satılan bir dükkan gillhouse i.
standart çalışma saatlerinin dışında açık kalan dükkan dairy [new zealand] i.
dükkan çırağı delivery boy i.
deri işçisi malzeme ve araçlarının satıldığı dükkan grindery warehouse i.
ıvır zıvır satan dükkan odditorium i.
artık parça satılan dükkan odditorium i.
(dükkan dışında) alkollü içki satma ruhsatı off-licence i.
(abd'nin bazı güney eyaletlerinde) içki satılan fakat müessese dahilinde tüketilemeyen dükkan dispensary i.
tıbbi marihuana satılan dükkan dispensary i.
(abd'nin bazı güney eyaletlerinde) içki satılan fakat müessese dahilinde tüketilemeyen dükkan işletmecisi dispenser i.
hırsızlık (dükkan) shoplifting i.
yünlü kumaş satılan dükkan duddery i.
süs eşyaları satan dükkan fancy store i.
seks ürünleri satan dükkan porn shop i.
şık dükkan salon i.
balık kroket ve patates kızartması satılan dükkan fish-and-chip shop [uk] i.
pasta ve meşrubat satan küçük dükkan parlour [uk] i.
baskı veya grafiklerin satıldığı dükkan print shop i.
grafik sanat eserlerinin satıldığı dükkan printshop i.
yönetimi sendika üyelerine çeşitli alanlarda imtiyaz sunan bir dükkan türü preferential shop i.
(dükkan kapılarında) müşteri geldi zili shop bell i.
dükkan hırsızı shopbreaker i.
dükkan hırsızlığı shopbreaking i.
dükkan dolusu shopful i.
erkek dükkan elemanı shopman i.
sinek avlamak (dükkan) have no customers f.
dükkan açmak open a shop f.
dükkan açmak set up shop f.
sahibi olmak (dükkan) keep f.
dükkan açmak set up a shop f.
dükkan kurmak set up a shop f.
(dükkan vb.) işletmek keep f.
Phrasals
(işyeri, dükkan) kepenkleri indirmek close up f.
(işyeri, dükkan) kapıya kilit vurmak close up f.
(işyeri, dükkan) kapısına kilit vurmak close up f.
(işyeri, dükkan) kapatmak close up f.
Proverb
gülmeyi bilmeyen dükkan açmasın a man without a smiling face must not open a shop
gülümsemeyi bilmeyen dükkan açmasın a man without a smiling face must not open a shop
güler yüzlü olmayan dükkan açmasın a man without a smiling face must not open a shop
Colloquial
yerel dükkan bodega i.
her şeyin satıldığı küçük dükkan bodega i.
içki satan dükkan filling station i.
ucuzcu dükkan five-and-ten [us] i.
içki satan dükkan leeky store i.
ucuz fiyatla birçok çeşit ürün satılan dükkan variety shop i.
dükkan camının kırılıp içeridekilerin çalınması şeklinde yapılan soyguna ait smash-and-grab s.
dükkan camının kırılıp içeridekilerin çalınması şeklinde yapılan soygun ile ilişkili smash-and-grab s.
olsa dükkan senin would if i could expr.
Idioms
küçük dükkan/oda hole in the wall i.
küçük/karanlı dükkan veya lokanta a hole in the wall i.
tek göz oda/dükkan hole in the wall i.
küçük ve yerel dükkan a mom-and-pop business i.
küçük ve yerel dükkan mom-and-pop shop i.
iyi yere dükkan açmak know which side one's bread is buttered on f.
iyi yere dükkan açmış olmak be well placed f.
iyi yere dükkan açmış olmak be well, ideally, better placed for something/to do something f.
iyi yere dükkan açmak know on which side your bread is buttered f.
iyi yere dükkan açmak know which side of (one's) bread is buttered f.
iyi yere dükkan açmak know which side of one's bread is buttered f.
iyi yere dükkan açmak know which side your bread is buttered f.
bir yere tezgah/dükkan açmak set up shop somewhere f.
iyi yere dükkan açmış onto a good thing s.
iyi yere dükkan açmış on to a good thing expr.
Speaking
dükkan nerede? where is the shop? expr.
Trade/Economic
taksitle satış yapan dükkan tallyshop i.
anlaşmalı dükkan contracted store i.
anlaşmalı dükkan contracted shop i.
çapa dükkan anchor store i.
dükkan düzenleyicisi shop fitter i.
dükkan hırsızı shoplifter i.
dükkan vitrini store window (usa) i.
dükkan kiraları building rentals i.
dükkan hırsızlığı shoplifting i.
dükkan hırsızı shop lifter i.
dükkan vitrini shop window (brit) i.
dükkan çırağı footboy i.
dükkan satışı retail sale i.
dükkan sahibi shop keeper i.
fiziki bir faaliyet yeri olmaksızın internet kanalıyla online hizmet veren işletmelerin aksine belirli bir işyerinden (bina veya dükkan) faaliyet gösteren geleneksel işletmeleri tanımlamak için kullanılan bir terim brick and mortar business i.
fiziki bir faaliyet yeri olmaksızın internet kanalıyla online hizmet veren işletmelerin aksine belirli bir işyerinden (bina veya dükkan) faaliyet gösteren geleneksel işletmeleri tanımlamak için kullanılan bir terim brick and mortar shop i.
gezici dükkan runaway shop i.
kürk satan dükkan furrier i.
küçük ve yerel dükkan mom-and-pop store i.
mobil dükkan runaway shop i.
perakendeci dükkan retail shop i.
perakendeci dükkan retail outlet i.
rakip dükkan rival shop i.
süt ve süt ürünleri satan dükkan milk bar i.
taksitle satış yapan dükkan tally shop i.
toptancı dükkan wholesale shop i.
ufak dükkan stall i.
yerel dükkan local shop i.
belirli bir ürünü satan dükkan market i.
kişisel eşyaların rehin alınması karşılığında borç veren dükkan loan office i.
kişisel eşyaların rehin alınması karşılığında borç veren dükkan pawnbroker's shop i.
imalathaneden çıkan ürünleri perakende olarak satan dükkan mill outlet i.
imalathaneden çıkan ürünleri perakende olarak satan dükkan mill store i.
ilaçların yanında kişisel hijyen malzemeleri, kozmetik ürünleri, kırtasiye malzemesi, meşrubat ve hafif yemek de satılabilen dükkan drugstore i.
(barbados'ta) mesai saatleri sonrası ev eşyaları satan küçük dükkan first aid i.
pasta ve meşrubat satan küçük dükkan parlor i.
dükkan açmak set up shop f.
dükkan ile ilgili emporetic s.
Law
dükkan hırsızlığı commercial burglary i.
dükkan hırsızlığı shoplifting i.
dükkan hırsızlığı shop lifting i.
ab'nin metrik sistemi dayatmasına karşın imparatorluk birimlerini kullanmaya devam ettiği için yargılanmayı göze alan dükkan sahibi veya tüccar metric martyr [uk] i.
dükkan soymak shoplift f.
Technical
kilitlenebilen dükkan luckenbooth i.
Construction
üzerinde ev, dükkan ve restoranlar bulunan nehir kıyısı riverfront i.
Pharmaceutics
ilaç ve gazete, şeker, sabun gibi ürünlerin satıldığı dükkan chemist's [brit] i.
ilaç ve gazete, şeker, sabun gibi ürünlerin satıldığı dükkan chemist's shop [brit] i.
Gastronomy
etlerin pişirilerek satıldığı dükkan rotisserie i.
mutfak malzemeleri satan dükkan cook shop [uk] i.
Abbreviation
yurt içi veya yurt dışındaki ingiliz askeri personeli için kantin, dükkan vb. hizmet sağlayan kurum naafi (navy, army, and air force institutes) i.
Archaic
içki ve şarap satan dükkan cabaret i.
şarap ve içki satan dükkan cabaret i.
Slang
al-götür yiyecekleri satan dükkan milk bar i.
dükkan hırsızlığı five finger discount i.
dükkan hırsızlığı five-finger discount i.
dükkan hırsızlığı five fingered discount i.
ne alacağını bilip dükkan/vitrin gezmeden alışveriş yapan kişi power shopper i.
satılan ikinci el malların gelirini yardım amaçlı kullanan dükkan opportunity shop i.
satılan ikinci el malların gelirini yardım amaçlı kullanan dükkan op shop i.
ucuz elbiseler satan hayır kurumu mantığıyla çalışan dükkan oxfam i.
içki satan dükkan liq i.
alkol satan dükkan oasis i.
yasadışı uyuşturucuları kullanım amaçlı eşyalar satan dükkan head shop i.
dükkan dışında tüketim için içki satan dükkan offie [uk] i.
dükkan açık kalmış your fly is open expr.
dükkan açık kalmış your fly's open expr.
olsa dükkan senin i would if i could expr.