Geçmiş

dürüst

"dürüst" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 108 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	dürüst	fair s.
2	Yaygın Kullanım	dürüst	honest s.
General
3	Genel	dürüst	upfront i.
4	Genel	dürüst	faithful s.
5	Genel	dürüst	moral s.
6	Genel	dürüst	soothsaying s.
7	Genel	dürüst	sincere s.
8	Genel	dürüst	scrupulous s.
9	Genel	dürüst	truthful s.
10	Genel	dürüst	upstanding s.
11	Genel	dürüst	level s.
12	Genel	dürüst	correct s.
13	Genel	dürüst	frank s.
14	Genel	dürüst	open s.
15	Genel	dürüst	candid s.
16	Genel	dürüst	straight as a die s.
17	Genel	dürüst	downright s.
18	Genel	dürüst	jonnock s.
19	Genel	dürüst	conscionable s.
20	Genel	dürüst	dinkum s.
21	Genel	dürüst	aboveboard s.
22	Genel	dürüst	regular s.
23	Genel	dürüst	direct s.
24	Genel	dürüst	christian s.
25	Genel	dürüst	straightforward s.
26	Genel	dürüst	sporting s.
27	Genel	dürüst	plain s.
28	Genel	dürüst	upright s.
29	Genel	dürüst	single hearted s.
30	Genel	dürüst	righteous s.
31	Genel	dürüst	incorruptible s.
32	Genel	dürüst	guileless s.
33	Genel	dürüst	square s.
34	Genel	dürüst	honest s.
35	Genel	dürüst	virtuous s.
36	Genel	dürüst	straight s.
37	Genel	dürüst	just s.
38	Genel	dürüst	conscientious s.
39	Genel	dürüst	above-board s.
40	Genel	dürüst	dove-like s.
41	Genel	dürüst	right-minded s.
42	Genel	dürüst	straight-out s.
43	Genel	dürüst	up-front s.
44	Genel	dürüst	single-minded s.
45	Genel	dürüst	single-hearted s.
46	Genel	dürüst	decent s.
47	Genel	dürüst	well- s.
48	Genel	dürüst	right s.
49	Genel	dürüst	respectable s.
50	Genel	dürüst	straight forward s.
51	Genel	dürüst	open and aboveboard s.
52	Genel	dürüst	honest and aboveboard s.
53	Genel	dürüst	uncorrupt s.
54	Genel	dürüst	rectitudinous s.
55	Genel	dürüst	aefauld s.
56	Genel	dürüst	transparent s.
57	Genel	dürüst	transparent s.
58	Genel	dürüst	true s.
59	Genel	dürüst	truthy [rare] s.
60	Genel	dürüst	uncorruptible s.
61	Genel	dürüst	unguarded s.
62	Genel	dürüst	unguarded s.
63	Genel	dürüst	unnooked [obsolete] s.
64	Genel	dürüst	unperplexed s.
65	Genel	dürüst	unreserved s.
66	Genel	dürüst	virtuous s.
67	Genel	dürüst	white s.
68	Genel	dürüst	veracious s.
69	Genel	dürüst	faithed [obsolete] s.
70	Genel	dürüst	honourable s.
71	Genel	dürüst	rightwise s.
72	Genel	dürüst	clean s.
73	Genel	dürüst	dinky-di [australia] s.
74	Genel	dürüst	open-hearted s.
75	Genel	dürüst	rude s.
76	Genel	dürüst	compunctive [obsolete] s.
77	Genel	dürüst	incorrupt s.
78	Genel	dürüst	incorrupted s.
79	Genel	dürüst	plain-hearted s.
80	Genel	dürüst	semple [scotland] s.
81	Genel	dürüst	single s.
82	Genel	dürüst	free-hearted s.
83	Genel	dürüst	freely s.
84	Genel	dürüst	saint s.
85	Genel	dürüst	on the square s.
86	Genel	dürüst	soothful s.
87	Genel	dürüst	on the square zf.
88	Genel	dürüst	on the level zf.
Colloquial
89	Konuşma Dili	dürüst	squeaky-clean s.
90	Konuşma Dili	dürüst	on the level expr.
91	Konuşma Dili	dürüst	straight as a die expr.
92	Konuşma Dili	dürüst	above board expr.
93	Konuşma Dili	dürüst	in there expr.
Idioms
94	Deyim	dürüst	squeaky clean s.
95	Deyim	dürüst	fair and square expr.
96	Deyim	dürüst	in good faith expr.
97	Deyim	dürüst	as good as (one's) word expr.
98	Deyim	dürüst	on the up-and-up expr.
Trade/Economic
99	Ticaret/Ekonomi	dürüst	right i.
100	Ticaret/Ekonomi	dürüst	conscientious i.
Law
101	Hukuk	dürüst	upright i.
Religious
102	Dini	dürüst	just s.
Archaic
103	Eski Kullanım	dürüst	feal s.
104	Eski Kullanım	dürüst	sooth s.
Slang
105	Argo	dürüst	fair dinkum i.
106	Argo	dürüst	conch i.
107	Argo	dürüst	in-yer-face s.
Modern Slang
108	Modern Argo	dürüst	a buck fifty expr.

"dürüst" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 288 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	doğru dürüst	properly zf.
General
2	Genel	dürüst olmama	deviousness i.
3	Genel	doğru dürüst	straight i.
4	Genel	dürüst kişi	salt of the earth i.
5	Genel	dürüst pazarlık	fair deal i.
6	Genel	dürüst pazarlık	square deal i.
7	Genel	dürüst oyun	fair play i.
8	Genel	dürüst iş	honest work i.
9	Genel	dürüst işçi	honest worker i.
10	Genel	dürüst adam	honest man i.
11	Genel	dürüst olmama	dishonesty i.
12	Genel	dürüst gerçeklik	honest truth i.
13	Genel	dürüst olmayan davranış	underhandedness i.
14	Genel	fazlaca dürüst ve adil olma	religiousness i.
15	Genel	bir insanın nazik, dürüst, cömert, yardımsever olan yanı	the good i.
16	Genel	dürüst olmama	unrighteousness i.
17	Genel	doğru ve dürüst kimse	zaddik i.
18	Genel	değerini doğru dürüst anlayamama	misappreciation i.
19	Genel	dürüst olmama	obliquity i.
20	Genel	bilge ve dürüst kimse	daniel i.
21	Genel	prensipte dürüst olmama	dishonesty i.
22	Genel	dürüst olmayan davranış	dishonesty i.
23	Genel	dürüst olmama	crookedness i.
24	Genel	dürüst tüccar	plain dealer i.
25	Genel	dürüst ve açık olmak	lay the cards on the table f.
26	Genel	doğru dürüst düşünebilmek	have one's wits about one f.
27	Genel	dürüst ve açık olmak	put the cards on the table f.
28	Genel	birini doğru dürüst haberdar etmemek	keep someone guessing f.
29	Genel	dürüst davranmak	act honestly f.
30	Genel	dürüst davranmak	behave honestly f.
31	Genel	dürüst olmak	be honest f.
32	Genel	dürüst davranmak	treat honestly f.
33	Genel	dürüst olmak	be on the level f.
34	Genel	açık olmak (dürüst)	be aboveboard with f.
35	Genel	dürüst olmayan yollarla para kazanmak	make money for oneself in a dishonest way f.
36	Genel	birisine dürüst olmak	be honest with somebody f.
37	Genel	birisine karşı dürüst olmak	be honest with somebody f.
38	Genel	dürüst bir söz vermek	bid fair f.
39	Genel	dürüst olmayan veya şaibeli yollarla elde etmek	maverick [dialect] f.
40	Genel	değerini doğru dürüst anlayamamak	misappreciate f.
41	Genel	doğru dürüst haberdar etmemek	keep (a person) guessing f.
42	Genel	dürüst olmayan	dishonorable s.
43	Genel	doğru dürüst	real s.
44	Genel	dürüst olmayan	devious s.
45	Genel	dürüst olmayan	dishonest s.
46	Genel	dürüst olmayan	hinky s.
47	Genel	dürüst olmayan	unsavory s.
48	Genel	doğru dürüst	proper s.
49	Genel	doğru dürüst	decent s.
50	Genel	dürüst olmayan	unhonest s.
51	Genel	dürüst görünen	honest-looking s.
52	Genel	dürüst olamayan	devious s.
53	Genel	dürüst olmayan	dishonourable s.
54	Genel	dürüst olmayan	unsavoury s.
55	Genel	tam olarak dürüst olmayan	underhonest s.
56	Genel	tamamen dürüst olmayan	underhonest s.
57	Genel	dürüst olmayan	unfaithful [obsolete] s.
58	Genel	dürüst bir şekilde	man-to-man s.
59	Genel	(birinin) dürüst olduğunu düşündüren (görünüş)	honest s.
60	Genel	doğru ve dürüst	dinkum [australia] s.
61	Genel	dürüst ifadeli	open-faced s.
62	Genel	çok dürüst	overrighteous s.
63	Genel	aşırı dürüst	overscrupulous s.
64	Genel	dürüst olmayan şekilde elde edilmiş	ill-got s.
65	Genel	dürüst olmayan	insincere s.
66	Genel	dürüst olmayan	crook [australia] s.
67	Genel	dürüst ve ödünsüz	flat-footed s.
68	Genel	doğru dürüst	straight s.
69	Genel	dürüst bir şekilde	aboveboard zf.
70	Genel	dürüst zihniyetle	by the book zf.
71	Genel	dürüst olarak	honestly zf.
72	Genel	dürüst şekilde	by fair means zf.
73	Genel	dürüst olmak gerekirse	honestly zf.
74	Genel	doğru dürüst	decently zf.
75	Genel	dürüst bir biçimde	straightly zf.
76	Genel	dürüst bir biçimde	godlily zf.
77	Genel	dürüst bir şekilde	incorruptibly zf.
78	Genel	dürüst bir şekilde	guilelessly zf.
79	Genel	doğru dürüst	aright zf.
80	Genel	doğru dürüst	duly zf.
81	Genel	dürüst bir şekilde	single-mindedly zf.
82	Genel	dürüst bir biçimde	fairly zf.
83	Genel	dürüst biçimde	squarely zf.
84	Genel	dürüst bir şekilde	uprightly zf.
85	Genel	dürüst olmayarak	unrighteously zf.
86	Genel	dürüst bir biçimde	virtuously zf.
87	Genel	doğru dürüst	white zf.
88	Genel	dürüst olarak	honest zf.
89	Genel	dürüst bir biçimde	rightfully zf.
90	Genel	dürüst bir şekilde	rightfully zf.
91	Genel	dürüst olarak	dinkum [australia] zf.
92	Genel	doğru dürüst	comme il faut zf.
93	Genel	dürüst bir şekilde	foursquare zf.
Phrasals
94	Öbek Fiiller	birisine dürüst olmak	come clean (with someone) (about something) f.
95	Öbek Fiiller	birisine karşı dürüst olmak	come clean (with someone) (about something) f.
96	Öbek Fiiller	-e dürüst olmak	square with f.
97	Öbek Fiiller	birine dürüst olmak	square with someone f.
98	Öbek Fiiller	birine karşı dürüst olmak	square with someone f.
99	Öbek Fiiller	doğru dürüst bir şey olmak/haline gelmek	come to something f.
100	Öbek Fiiller	birine karşı dürüst olmak	give it to someone (straight) f.
101	Öbek Fiiller	(birine) dürüst olmak	level with (one) f.
102	Öbek Fiiller	birine dürüst olmak	level with someone f.
Phrases
103	İfadeler	dürüst olmak gerekirse	to be honest with you expr.
104	İfadeler	dürüst olmak gerekirse	to be honest expr.
105	İfadeler	dürüst olmak gerekirse	tbh (to be honest) expr.
106	İfadeler	dürüst olmak gerekirse	quite honestly expr.
107	İfadeler	dürüst olmak gerekirse	to be quite honest expr.
108	İfadeler	dürüst olmak gerekirse	frankly speaking expr.
109	İfadeler	(birine/bir şeye) karşı dürüst olmak gerekirse	to be fair (to someone or something) expr.
Proverb
110	Atasözü	yapacaksan doğru dürüst yap	if a thing is worth doing it's worth doing well
111	Atasözü	doğru dürüst bir soru doğru dürüst bir cevabı hak eder	a civil question deserves a civil answer
112	Atasözü	doğru dürüst bir soru sorulduysa doğru dürüst cevap verilir	a civil question deserves a civil answer
Colloquial
113	Konuşma Dili	bay dürüst	mr clean i.
114	Konuşma Dili	dürüst bir soru	an honest question i.
115	Konuşma Dili	dürüst olmayan iş	dirty work i.
116	Konuşma Dili	dürüst olmayan faaliyetler	ducking and diving i.
117	Konuşma Dili	dürüst olmayan davranış	breach of faith i.
118	Konuşma Dili	dürüst kişi	square shooter i.
119	Konuşma Dili	dürüst ve güvenilir insan	a good egg i.
120	Konuşma Dili	dürüst kişi	straight arrow i.
121	Konuşma Dili	dürüst kişi	straight shooter i.
122	Konuşma Dili	besleyici/adamakıllı/doğru dürüst yemek	square meal i.
123	Konuşma Dili	çok dürüst kişi	cube i.
124	Konuşma Dili	dürüst kimse	regular fellow i.
125	Konuşma Dili	doğru dürüst adam	right guy i.
126	Konuşma Dili	doğru dürüst kimse	square i.
127	Konuşma Dili	birisine karşı başından beri dürüst olmak	be honest with someone from the beginning f.
128	Konuşma Dili	dürüst ol bana karşı	be honest to me f.
129	Konuşma Dili	dürüst davranmak	fly right f.
130	Konuşma Dili	dürüst konuşmak	tell it how it is f.
131	Konuşma Dili	dürüst konuşmak	tell it how/like it is f.
132	Konuşma Dili	açık sözlü/dürüst olmak	play it straight f.
133	Konuşma Dili	dürüst ve saygılı olmak	be on the up and up f.
134	Konuşma Dili	dürüst olmak	be out f.
135	Konuşma Dili	(birine) karşı dürüst olmak	give it to (one) straight f.
136	Konuşma Dili	son derece dürüst	brutally honest s.
137	Konuşma Dili	dürüst ol bana	be honest to me expr.
138	Konuşma Dili	dürüst olmayan	down-and-dirty (us) expr.
139	Konuşma Dili	dürüst olmak gerekirse	to be fair expr.
140	Konuşma Dili	dürüst şekilde	hand on heart expr.
141	Konuşma Dili	dürüst olmak gerekirse	if I'm honest expr.
142	Konuşma Dili	son derece dürüst	on the up and up [us] expr.
143	Konuşma Dili	dürüst olalım	lbh (let’s be honest) expr.
144	Konuşma Dili	dürüst olmak gerekirse	(if the) truth be known expr.
145	Konuşma Dili	dürüst olmak gerekirse	(if the) truth be told expr.
146	Konuşma Dili	dürüst olmak gerekirse	tbf (to be fair) expr.
147	Konuşma Dili	dürüst olmak gerekirse	tbqh (to be quiet honest) expr.
148	Konuşma Dili	dürüst olmak gerekirse	tell you the truth expr.
Idioms
149	Deyim	dürüst devlet adamı	statesman of integrity i.
150	Deyim	dürüst/doğru sözlü kadın	a woman of her word i.
151	Deyim	dürüst yaşam ilkesi	the straight and narrow i.
152	Deyim	dürüst olmayan yollarla para kazanmaya çalışan kimse	a wide boy i.
153	Deyim	dürüst olmayan kişi	a bad egg i.
154	Deyim	dürüst ve iyi niyetli adam	mr. nice guy i.
155	Deyim	dürüst adam	a man friday i.
156	Deyim	dürüst/açık sözlü kişi	straight shooter i.
157	Deyim	dürüst kimse	a straight arrow i.
158	Deyim	dobra/dürüst konuşma	straight talk i.
159	Deyim	dürüst, güvenilir, doğru insanlardan oluşan jüri	twelve good people and true i.
160	Deyim	dürüst kimse/karakter	white hat i.
161	Deyim	dürüst bir pazarlık	a fair deal i.
162	Deyim	insanın yüzüne karşı yapılan dürüst eleştiri	a home truth i.
163	Deyim	doğru dürüst bir yemek/öğün	a square meal i.
164	Deyim	dürüst arabulucu	an honest broker i.
165	Deyim	dürüst arabulucu	an honest broker i.
166	Deyim	(boksta) eldiven takma, maçın rauntlara bölünmesi, nakavt ilan etmeden önce on saniye sayılması gibi birtakım dürüst dövüşme kuralları	the queensberry rules i.
167	Deyim	bir şeyi yapmayacak kadar ahlaklı/dürüst/iyi biri olmamak	be not above (doing something) f.
168	Deyim	bir şeyi yapmayacak kadar ahlaklı/dürüst/iyi biri olmamak	not be above f.
169	Deyim	(bir şeyi) dürüst/hilesiz yollardan elde etmek/kazanmak	come by (something) honestly f.
170	Deyim	(bir şeyi) dürüst/hilesiz yollardan elde etmek/kazanmak	come by something honestly f.
171	Deyim	birine (bir konu hakkında) dürüst olmak	level with someone about something f.
172	Deyim	birisine karşı dürüst olmamak	lead someone down the garden path f.
173	Deyim	birisine karşı dürüst olmamak	lead someone up the garden path f.
174	Deyim	birine karşı dürüst olmak	give it to somebody straight f.
175	Deyim	dürüst biçimde para kazanmak	turn an honest penny f.
176	Deyim	dürüst olmayan yollarla para kazanmak	line one's own pockets f.
177	Deyim	dürüst ve onurlu olmak	play the game f.
178	Deyim	dürüst konuşmamak	speak with forked tongue f.
179	Deyim	dürüst konuşmak	speak one's own mind f.
180	Deyim	dürüst olmak	play a straight bat f.
181	Deyim	dürüst konuşmamak	speak with a forked tongue f.
182	Deyim	dürüst ve onurlu davranışlarda bulunmak	play a straight bat f.
183	Deyim	çok dürüst olmak	be as honest as the day is long f.
184	Deyim	güvensizlik sergilemeden biriyle dürüst bir şekilde konuşmak	look someone in the eye f.
185	Deyim	iyi ve dürüst bir insan olmak	be the salt of the earth f.
186	Deyim	(dürüst olmayan yollardan) kendi cebini doldurmak	line one's pockets f.
187	Deyim	(dürüst olmayan yollardan) kendi cebini doldurmak	line one's own pockets f.
188	Deyim	dürüst oynamak/davranmak	play straight f.
189	Deyim	(birine) dürüst ve adil davranmak	play fair/straight (with somebody) f.
190	Deyim	(bir şeyi) doğru dürüst hatırlamamak	not put (one's) finger on (something) f.
191	Deyim	(birine) dürüst davranmak	be open with (one) f.
192	Deyim	(birine) karşı dürüst davranmak	be open with (one) f.
193	Deyim	dürüst kalmak	stay gold f.
194	Deyim	(birinin) dürüst davranmasını sağlamak	keep (one) honest f.
195	Deyim	birinin dürüst davranmasını sağlayabilmek	keep someone honest f.
196	Deyim	bir şeyi doğru dürüst yerleştirmek	put something straight f.
197	Deyim	dürüst olmak	shoot square f.
198	Deyim	dürüst/doğru sözlü bir kadın/adam olmak	be a man/woman of his/her word f.
199	Deyim	dürüst/doğru sözlü biri olmak	be as good as (one's) word f.
200	Deyim	dürüst/doğru sözlü biri olmak	be as good as your word f.
201	Deyim	çok dürüst olmak	be as straight as a die [uk/australia] f.
202	Deyim	dürüst olmamak	be economical with the truth f.
203	Deyim	dürüst olmamak	be not playing with a full deck f.
204	Deyim	dürüst ve açık olmak	lay one's cards on the table f.
205	Deyim	dürüst ve açık olmak	put one's cards on the table f.
206	Deyim	dürüst/hilesiz yollardan elde etmek/kazanmak	come by honestly f.
207	Deyim	(birine karşı bir konuda) dürüst olmak	come clean (with somebody) (about something) f.
208	Deyim	(birini) doğru dürüst haberdar etmemek	keep (one) guessing f.
209	Deyim	(birini) doğru dürüst haberdar etmemek	keep (one) hanging (in midair) f.
210	Deyim	dürüst davranmak	keep honest f.
211	Deyim	dürüst ve açık olmak	lay your cards on the table f.
212	Deyim	dürüst ve açık olmak	put your cards on the table f.
213	Deyim	(birine) karşı dürüst olmamak	lead (one) down the garden path f.
214	Deyim	(birine) karşı dürüst olmamak	lead (one) up the garden path f.
215	Deyim	dürüst olmayan yollarla para kazanmak	line own pocket f.
216	Deyim	dürüst olmayan yollarla para kazanmak	line pockets f.
217	Deyim	dürüst olmayan yollarla para kazanmak	line one's own pocket f.
218	Deyim	dürüst olmayan yollarla para kazanmak	line one's own pockets f.
219	Deyim	dürüst/gerçekçi bir bakış açısı olmak	not be whistling dixie [us] f.
220	Deyim	bir şeyi adil/dürüst bir hale getirmek	set straight f.
221	Deyim	dürüst olmak	shoot straight f.
222	Deyim	dürüst olmayan	ethically challenged s.
223	Deyim	çok dürüst	honest as the day is long [old-fashioned] s.
224	Deyim	sonuna kadar dürüst	honest to a fault s.
225	Deyim	fazlasıyla dürüst	honest to a fault s.
226	Deyim	kaypak ve dürüst olmayan	slippery as an eel s.
227	Deyim	dürüst olmak gerekirse	speaking quite frankly expr.
228	Deyim	çok dürüst	as honest as the day is long expr.
229	Deyim	dürüst ve gerçekçi olarak	on the level expr.
230	Deyim	çok dürüst	as clean as a hound's tooth expr.
231	Deyim	çok dürüst	clean as a hound's tooth expr.
232	Deyim	çok dürüst	straight as an arrow expr.
233	Deyim	çok dürüst	as straight as an arrow expr.
234	Deyim	çok dürüst	as straight as a pin expr.
235	Deyim	çok dürüst	as straight as a die expr.
236	Deyim	dürüst olmayan	crooked as a barrel of fish hooks expr.
237	Deyim	dürüst olmayan	crooked as a fish hook expr.
238	Deyim	doğru ve dürüst	fair and square expr.
239	Deyim	dürüst olmayan	crooked as a dog's hind leg expr.
240	Deyim	dürüst bir şekilde	fair and square expr.
241	Deyim	dürüst ve gerçekçi bir biçimde	on the level expr.
242	Deyim	fakir ama temiz/dürüst	poor but clean expr.
243	Deyim	gizli kapaklı ve dürüst olmayan yollarla	by the back door expr.
244	Deyim	gizli kapaklı ve dürüst olmayan yollarla	through the back door expr.
245	Deyim	hiç dürüst değil	couldn't lie straight in bed expr.
246	Deyim	kaypak ve dürüst olmayan	as slippery as an eel expr.
247	Deyim	rahatsız edecek kadar dürüst	close to the bone expr.
248	Deyim	dürüst şekilde	with (one's) hand on (one's) heart expr.
249	Deyim	dürüst şekilde	with your hand on your heart expr.
Speaking
250	Konuşma	bana dürüst ol	be honest to me expr.
251	Konuşma	bana karşı dürüst ol	be honest to me expr.
252	Konuşma	dürüst ol	let's face it expr.
253	Konuşma	dürüst olalım	let's be honest expr.
254	Konuşma	sana karşı dürüst olayım mı?	can I be honest with you? expr.
255	Konuşma	senin dürüst biri olduğunu düşünmüştüm	I thought you were an honest person expr.
256	Konuşma	sana dürüst olacağım	I will be honest with you expr.
257	Konuşma	size karşı dürüst olacağım	I'm going to be honest with you expr.
258	Konuşma	sana dürüst olayım mı?	can I be honest with you? expr.
259	Konuşma	size dürüst olacağım	I will be honest with you expr.
260	Konuşma	sana karşı dürüst olabilir miyim?	can I be honest with you? expr.
Trade/Economic
261	Ticaret/Ekonomi	dürüst kullanım sözleşmesi	fair use policy i.
262	Ticaret/Ekonomi	dürüst ticaret	fair trade i.
263	Ticaret/Ekonomi	dürüst reklamcılık	ethic advertising i.
264	Ticaret/Ekonomi	işçi haklarına saygılı ve çevresel zararı en aza indirgeyen adil ve dürüst ticaret	fair trade i.
Law
265	Hukuk	dürüst resim ilkesi	true and fair view i.
266	Hukuk	dürüst resim ilkesi	fair presentation i.
267	Hukuk	dürüst kimse	man of honour i.
268	Hukuk	yatırımcıların dürüst olmayan teşebbüslere para yatırmalarını önlemek için çıkarılmış kanunlar	blue sky law i.
269	Hukuk	dürüst olma	conscionableness i.
270	Hukuk	dürüst olma	conscionability i.
Politics
271	Siyasal	dürüst kullanım	fair use i.
272	Siyasal	dürüst seçim	fair election i.
273	Siyasal	dürüst iş yapma	fair dealing i.
Sport
274	Spor	dürüst oyun	fairplay i.
275	Spor	(boksta) eldiven takma, maçın raundlara bölünmesi, nakavt ilan etmeden önce on saniye sayılması gibi birtakım dürüst dövüşme kuralları	marquis of queensberry rules i.
276	Spor	herhangi bir dövüşte dürüst dövüşme kuralları	marquis of queensberry rules i.
Boxing
277	Boks	boksta dürüst dövüşme kuralları	queensberry rules i.
Latin
278	Latince	dürüst bir çevirmen kelimesi kelimesine çevirmemelidir	nec verbum verbo curabis reddere fidus interpres i.
Archaic
279	Eski Kullanım	dürüst olmayan	unjust s.
280	Eski Kullanım	dürüst bir şekilde	soothfastly zf.
Slang
281	Argo	doğru dürüst bilgi	the (hot) skinny i.
282	Argo	dürüst kimse	squarehead [australia] i.
283	Argo	dürüst/gerçekçi bir bakış açısı olmak	be not whistling dixie f.
284	Argo	dürüst olmamak	short-change f.
285	Argo	dürüst olmayan	back-door s.
286	Argo	dürüst (L.A Argosu)	proba expr.
287	Argo	doğru dürüst çalışmayan	on the blink expr.
288	Argo	doğru dürüst çalışmayan	tits up expr.