dışarıya - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

dışarıya



"dışarıya" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 9 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
dışarıya outside zf.
General
dışarıya abroad s.
dışarıya outdoors zf.
dışarıya outwards zf.
dışarıya out of doors zf.
dışarıya outward zf.
dışarıya out zf.
dışarıya off zf.
dışarıya aff zf.

"dışarıya" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 198 sonuç

Türkçe İngilizce
General
dışarıya hücum sally i.
dışarıya ödünç kitap veren kütüphane circulating library i.
dışarıya vermeme (sıvıyı) retention i.
kalelerde dışarıya doğru üçgen oluşturacak şekilde inşa edilen siperler ravelin i.
damarlardan dışarıya kan akıtma veya akma extravasating i.
dışarıya akan miktar outflow i.
dışarıya doğru akış outward flow i.
dışarıya ödünç kitap veren kitaplık lending library i.
dışarıya bakan ön diş bucktooth i.
kağıt tomarından dışarıya dağılmış kağıtlar casse paper i.
dışarıya akış effluxion i.
dışarıya akan şey effluxion i.
dışarıya ait olan şeylere duyulan ilgi externalism i.
maddenin oksijenle tepkimeye girerek dışarıya ısı ve ışık verme süreci burning i.
dışarıya içki satışı off-sales [uk] i.
manastırın dışarıya kapalı bölümü inclosure i.
manastırın dışarıya kapalılığını belirleyen kurallar inclosure i.
dışarıya açıklık inclusiveness i.
dışarıya akma discharge i.
dışarıya akma outflowing i.
dışarıya hücum outleap i.
dışarıya görünüş şekli seeming i.
dışarıya taşımak carry out f.
dışarıya çıkmak take the air f.
otlatmak için dışarıya çıkarmak turn out f.
dışarıya radyasyon vermek give off radiation f.
dışarıya itelemek crowd out f.
dışarıya mal göndermek export f.
dışarıya çıkıp dolaşmak take the air f.
dışarıya fırlamak sally out f.
dışarıya vermemek (sıvıyı) retain f.
dışarıya çıkmak go out f.
dışarıya bırakmak let out f.
dışarıya fırlamak sally forth f.
dışarıya akmak flow out f.
dışarıya düşmek fall out f.
dışarıya çıkmak fall out f.
dışarıya aktarmak export f.
dışarıya çıkarmak take away f.
dışarıya çıkarmak take out f.
dışarıya vermek export f.
dışarıya yollamak export f.
(köpek vb.) birisini kovalayarak dışarıya çıkarmak chase off f.
bir evcil hayvanı dışarıya çıkarmak put an animal out f.
dışarıya doğru tütmek/çıkmak billow out f.
dışarıya adımını atmak set foot outside f.
dışarıya bilgi sızdırmak leak information out f.
dışarıya bilgi sızdırmak let information out f.
dışarıya yaptırmak contract out f.
dışarıya yöneltmek exteriorize f.
dışarıya yöneltmek exteriorise f.
(dini binayı veya alanı) belirli kurallar dahilinde dışarıya kapatmak inclose f.
dışarıya doğru akmak outrush f.
dışarıya kaymak outslide f.
dışarıya giden outward s.
bir merkezden dışarıya her yöne doğru hareket eden ve gerçekleşen quaquaversal s.
dışarıya doğru gelişen enate s.
dışarıya doğru gelişen enatic s.
dışarıya ait exterraneous s.
dışarıya çıkmaya zorlanan extrusile s.
dışarıya bağımlı gelişen intervenient s.
dışarıya akan outflowing s.
dışarıya doğru forth zf.
dışarıya doğru outward zf.
dışarıya doğru outwards zf.
-den dışarıya out ed.
dışarıya doğru anlamına gelen ön ek extro- ök.
Phrasals
(bombayla) dışarıya çıkartmak bomb (someone or something) out f.
(bombayla) dışarıya çıkartmak bomb out f.
(grubu bir yerden) dışarıya çağırmak turn out f.
dışarıya kadar eşlik etmek conduct someone out of something f.
birini bir yerden dışarıya atmak throw someone out of some place f.
birine dışarıya çıkmasını söylemek/emretmek order someone out f.
birini bir yerden dışarıya atmak toss someone out of something f.
birini bir yerden dışarıya atmak discard someone f.
birini bir yerden dışarıya atmak toss someone out f.
birine dışarıya çıkmasını söylemek/emretmek order someone out of some place f.
birisini dışarıya yemeğe vb. davet etmek ask out f.
Birini dışarıya bir şey (yemek vb.) için davet etmek ask someone out to something f.
birine dışarıya kadar eşlik etmek walk someone out f.
dışarıya çıkarmak/atmak put (someone or an animal) out f.
dışarıya çıkarmak/götürmek cart away from f.
dışarıya atmak/fırlatmak pitch away f.
dışarıya kaçmak/akın etmek rush outside f.
dışarıya davet etmek invite out f.
dışarıya bakmak look outside f.
dışarıya çıkarmak bustle someone off f.
dışarıya çıkarmak/atmak put (someone or an animal) out of something f.
dışarıya atmak/fırlatmak pitch something away f.
dışarıya vurmamak bottle up f.
dışarıya süpürmek sweep out f.
dışarıya süpürmek sweep out of f.
tırmıkla dışarıya süpürmek rake something off f.
tırmıkla dışarıya süpürmek rake something out of something f.
tırmıkla dışarıya süpürmek rake something off (of) something f.
tırmıkla dışarıya süpürmek rake something out f.
(bir şeyden dışarıya doğru) sızmak/sızdırmak leach out of something f.
bir şeyi dışarıya yaptırmak contract something out f.
(birini/bir şeyi bir şeyden) dışarıya itelemek crowd (someone or something) out of (something) f.
'-den dışarıya itelemek crowd out of f.
'-den dışarıya doğru sızmak/sızdırmak leach out of f.
(bir şeyi) tırmıkla (bir şeyden) dışarıya süpürmek rake (something) out of (something else) f.
tırmıkla dışarıya süpürmek rake out of f.
dışarıya salmak vent out f.
dışarıya (bir yere) çıkmak step out into (some place) f.
dışarıya bırakmak vent out f.
Phrases
dışarıya yolculuk sırasında on the voyage out expr.
Colloquial
kocaya verilen gece arkadaşlarıyla dışarıya çıkma izni hall pass i.
(bir şey) için dışarıya çıkmak be out for (something) f.
kapıdan dışarıya koşmak run out the door f.
yemek için dışarıya çıkmış out to (some meal) zf.
yemek için dışarıya çıkmış out to (a meal) zf.
yemeğe dışarıya gitme dinner outing expr.
için dışarıya çıkmış out to expr.
Idioms
ders sırasında öğrencinin dışarıya çıkma izni hall pass i.
bir evcil hayvanı dışarıya salmak put an animal out f.
dışarıya bilgi/veri vb sızdırmak let something out f.
dışarıya bilgi/veri vb sızdırmak leak something out f.
dışarıya belli etmemek keep up appearances f.
dışarıya bilgi/veri vb sızdırmak let something get out f.
(dışarıya çıkıp) iş aramak get on one's bike f.
duygularını dışarıya vurmamak bottle up feelings f.
genellikle başparmağı üst dişlerin arkasından dışarıya doğru hızla itme hareketiyle yapılan arkaik bir hakaret bite (one's) thumb at f.
dışarıya çıkmasını söylemek/emretmek order out of some place f.
Speaking
dışarıya daha sık çıkmalısın you need to go out more often expr.
dışarıya fazla çıkmam I don't get out much expr.
Trade/Economic
bir ülkeden dışarıya sermaye çıkışı capital outflow i.
dışarıya/iletişime kapalı (bilgi sistemi) silo mentality i.
dışarıya ihraç olunan bir malı üreten ülke country of origin i.
dışarıya/iletişime kapalı (bilgi sistemi) silo thinking i.
dışarıya yaptırılan araştırma giderleri outside research expenses i.
dışarıya akan outflow i.
dışarıya/iletişime kapalı (bilgi sistemi) silo vision i.
dışarıya iş verme out-tasking i.
dışarıya iş yaptıran outsourcer i.
dışarıya/iletişime kapalı (bilgi sistemi) information silo i.
dışarıya mal ve hizmet ihracı ile dışarıdan ithal edilen toplam mal ve hizmetler arasındaki denge balance on current account i.
dışarıya dönük yatırım outward investment i.
işletmenin durumunu dışarıya karşı iyi göstermek için hesaplarda yapılan şişirme window dressing i.
ülkenin dışarıya ihraç ettiği mal ve hizmetler toplamı ile dışarıdan ithal ettiği mal ve hizmetlerin değeri arasındaki fark balance on goods and services i.
(kar, masraf) dışarıya yöneltmek externalize f.
(kar, masraf) dışarıya yöneltmek externalise f.
Law
dışarıya kapalı bir mahkemede olan in chambers s.
dışarıya açık olmayan bir mahkemede in chambers zf.
Politics
içerden dışarıya göç emigration i.
dışarıya kredi vermek foreign lending f.
Tourism
dışarıya yapılan uçuş outbound flight i.
Technical
dışarıya akma efflux i.
dışarıya boşaltma waste outlet i.
dışarıya yuvarlama roll-out i.
dışarıya kaydırma shift out i.
dışarıya akma out flow i.
dışarıya doğru akış outward flow i.
dışarıya doğru akan effluent i.
dışarıya okuma readout i.
dışarıya ısı verme heat output i.
dışarıya sızıntı affluent seepage i.
dışarıya akış veren emniyet valfi outflow safety valve i.
içerideki sesin dışarıya iletimi transmission of indoor sound to the outside i.
Computer
dışarıya bağlaçlar external links i.
dışarıya okuma readout i.
Telecom
dışarıya erişimi kapalı kullanıcı grubu closed user group with outgoing access i.
dışarıya arama imkanı dialout facility i.
Architecture
mimari bir süsleme olarak inşa edilen, yapından dışarıya doğru çıkma yapan küçük kemer dizisi machicolation i.
(mağribi mimarisinde) ikinci katta bulunup dışarıya doğru çıkma yapan ve çit örgü ile kapatılan pencere veya balkon moucharaby i.
(mağribi mimarisinde) ikinci katta bulunup dışarıya doğru çıkma yapan ve çit örgü ile kapatılan pencere veya balkon mouchrabieh i.
(mağribi mimarisinde) ikinci katta bulunup dışarıya doğru çıkma yapan ve çit örgü ile kapatılan pencere veya balkon meshrabiyeh i.
(mağribi mimarisinde) ikinci katta bulunup dışarıya doğru çıkma yapan ve çit örgü ile kapatılan pencere veya balkon mushrebiyeh i.
Automotive
kesici takımlarda talaşın dışarıya taşınarak atıldığı oyuk flute i.
Aeronautic
dışarıya akış veren emniyet valvi outflow safety valve i.
yolcuların ve havaalanı personelinin dışarıya çıkmadan havaalanı terminal kapısı ile hava taşıtı arasında yürümesine olanak sağlayan araç passenger boarding bridge i.
yolcuların ve havaalanı personelinin dışarıya çıkmadan havaalanı terminal kapısı ile hava taşıtı arasında yürümesine olanak sağlayan araç boarding bridge i.
Marine
sintine sularını dışarıya atmak bilge f.
Medical
dışarıya akmak (damardan kan) extravasate i.
dışarıya çıkık göbek deliği bulging belly button i.
dışarıya akıtmak (damardan kan) extravasate i.
gazın rektumdan geçerek dışarıya atılması flatus i.
bağırsakların ve omentumun fıtıktan dışarıya doğru yaptığı çıkıntı omphalocele i.
sıvıyı (organ veya dokudan) dışarıya akıtmak perfuse f.
damarlardan dışarıya kan akıtmak veya akmak extravasate f.
dışarıya doğru bükmek extort f.
patojen organizmaları dışarıya saçmayan closed s.
Anatomy
uyarıları beyinden veya omurilikten dışarıya ileten sinir hücresi motor nerve fiber i.
dışarıya uzatmak protract f.
Psychology
(hislerini) dışarıya yönlendirmek externalize f.
(hislerini) dışarıya yönlendirmek externalise f.
(hislerini) dışarıya yönlendirmek exteriorize f.
(hislerini) dışarıya yönlendirmek exteriorise f.
Pharmaceutics
içerdiği yapıştırıcı, ilaç gibi maddeyi parçalandığında, eridiğinde veya çözündüğünde dışarıya veren çok küçük kapsül microcapsule i.
Marine Biology
bazı köpekbalıklarının çenelerini dışarıya fırlatarak avlarını yakalaması slingshot feeding i.
Botanic
eskiden müshil olarak kullanılan, çiçekli dişbudak gibi bazı bitkilerin gözeneklerinden dışarıya çıkan maddenin kurutulmuş hali manna i.
Religious
kardinallerin yeni papayı seçmek için toplandığı dışarıya kapalı mekanlar conclave i.
Geology
bir merkezden dışarıya her yöne doğru gerçekleşen periclinal s.
Military
üçgen oluşturacak şekilde dışarıya doğru açılan, alttan destekli siper tenaillon i.
Slang
dışarıya yapılmış tuvalet dunny i.
dışarıya boşalmak do a pull and pray f.
dışarıya gel knuck if you buck expr.
British Slang
zorla dışarıya atmak turf f.