dinlemek - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

dinlemek



"dinlemek" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 27 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
dinlemek listen to f.
dinlemek listen f.
General
dinlemek listen to f.
dinlemek audit f.
dinlemek hear f.
dinlemek pay attention to f.
dinlemek regard f.
dinlemek give ear to f.
dinlemek entendre (fr) f.
dinlemek lend an ear f.
dinlemek follow f.
dinlemek lend one's ear f.
dinlemek attend f.
dinlemek take f.
dinlemek hark f.
dinlemek heed f.
dinlemek obey f.
dinlemek list f.
Phrasals
dinlemek hear from f.
Colloquial
dinlemek take to heart f.
Idioms
dinlemek give audience f.
Law
dinlemek hear f.
Medical
dinlemek auscultate f.
Archaic
dinlemek tend f.
dinlemek lithe f.
dinlemek hearken f.
dinlemek harken f.

"dinlemek" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 199 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
birisini veya birilerini gizlice dinlemek eavesdrop f.
General
konuşmaları gizlice dinlemek için telefon hattına takılan aygıt wiretap i.
konuşmaları gizlice dinlemek için telefon hattına tel bağlama wiretap i.
kız arkadaşın anlattıklarını dinlemek için oynanan oyunu durdurma girlfriend button i.
duvarların arkasını dinlemek için kullanılan kontak mikrofon spike mike i.
başkasının konuşmasını dinlemek listen in f.
telefon hattına tel bağlayarak birinin konuşmalarını gizlice dinlemek wiretap f.
tel bağlayarak konuşmalarını gizlice dinlemek (telefon hattına) wiretap f.
gizlice dinlemek spy on somebody f.
başını dinlemek live quietly f.
ağzı açık dinlemek hang on somebody's words f.
can kulağı ile dinlemek breathe in f.
dikkatle dinlemek be all ears f.
sözünü dinlemek mind f.
gizlice dinlemek eavesdrop f.
söz dinlemek listen to advice f.
laf dinlemek listen to advice f.
telefon dinlemek monitor a phone call f.
gizlice dinlemek spy on f.
birinin sözünü dinlemek take someone's advice f.
dinlemek amacıyla birinin telefon hattına tel bağlamak tap f.
can kulağı ile dinlemek be all ears f.
laf dinlemek listen to reason f.
sonuna kadar dinlemek hear out f.
gizlice dinlemek spy upon f.
konuşmaları gizlice dinlemek için telefon hattına tel bağlamak wiretap f.
birinin sözünü dinlemek follow someone's advice f.
büyük bir zevkle dinlemek drink in f.
can kulağıyla dinlemek breathe in f.
büyük bir zevkle dinlemek slaver over f.
itiraf edilen günahları dinlemek shrive f.
söz dinlemek obey f.
can kulağıyla dinlemek hang on somebody's lips f.
can kulağıyla dinlemek hang on someone's every word f.
can kulağı ile dinlemek listen very carefully f.
dikkatle dinlemek pay close attention f.
müzik dinlemek listen to music f.
dinlemek istememek not want to listen f.
şahit dinlemek interview the witness f.
şarkı dinlemek listen to a song f.
şikayet dinlemek listen to the complaint f.
kafasını dinlemek rest one's head f.
kafa dinlemek rest one's head f.
vicdanının sesini dinlemek listen to the voice of conscience f.
dikkatle dinlemek pay attention to f.
haber dinlemek listen to the news f.
canlı dinlemek listen live f.
telefon dinlemek wiretap f.
birini gizlice dinlemek eavesdrop on someone f.
telefonunu dinlemek tap one's telephone f.
telefonlarını dinlemek tap one's telephone f.
dersi dinlemek listen to the teacher f.
ders dinlemek listen to the teacher f.
öğretmeni dinlemek listen to the teacher f.
konuşmaları dinlemek için uzaktan kumandalı bir casus yazılım yüklemek install a spyware to remotely monitor calls f.
telefon konuşmalarını/görüşmelerini dinlemek listen in on phone calls f.
telefonları dinlemek wiretap phones f.
tüm benliği ile dinlemek give someone an undivided attention f.
hava durumunu dinlemek listen to the weather forecast f.
telefon hattını gizlice dinlemek için tertibat takmak tap f.
gizli bağlantı yaparak telefonu dinlemek tap f.
anne sözü dinlemek listen to one's mother f.
annenin sözünü dinlemek listen to one's mother f.
yeniden dinlemek rehear f.
vicdanının sesini dinlemek make conscience of f.
dikkatle dinlemek take heed to f.
gizlice dinlemek evesdrop f.
telsiz/yayın dinlemek listen in f.
onaylayarak dinlemek hear f.
ders dinlemek hear f.
gizlice dinlemek dark [dialect] [uk] f.
telefon dinlemek bug f.
şahit dinlemek hear the witness f.
mecburen dinlemek sit through f.
sıkılarak dinlemek sit through f.
gizlice dinlemek stag [uk] f.
gizlice dinlemek monitor f.
Phrasals
gizlice dinlemek listen in on f.
kafayı dinlemek switch off f.
sabırla dinlemek bear with f.
bir şeyi izlemek ya da dinlemek için hazırlamak cue up f.
(bir şeyi) dinlemek hear from (someone or something) f.
sunulan bir şeyi dinlemek hear from (someone or something) f.
sunulan bir şeyi dinlemek hear from f.
(bir şeyin/terin) içinde dinlemek/enerjisini toplamak rest in (something) f.
çalışırken (bir şey dinlemek work to (something) f.
bir kanalı izlemek/dinlemek tune into (someone or something) f.
bir kanalı izlemek/dinlemek tune into f.
birini dinlemek attend to someone f.
bir şeyi gizlice dinlemek eavesdrop on something f.
(birini/bir şeyi) gizlice dinlemek eavesdrop on (someone or something) f.
dikkatlice dinlemek hang on f.
(birini) dinlemek hark at (someone) f.
birini sonuna kadar dinlemek hear someone out f.
hikayeyi birinin açısından dinlemek hear someone out f.
birinin söyleyeceklerini duymak/dinlemek hear someone out f.
sonuna kadar dinlemek hear through f.
(birini/bir şeyi) dışarıdan dinlemek listen in (on someone or something) f.
(birini/bir şeyi) misafir olarak dinlemek listen in (on someone or something) f.
(birini/bir şeyi) gizlice dinlemek listen in (on someone or something) f.
ilgiyle müzik dinlemek rock out f.
Colloquial
müzik dinlemek boom f.
taşınabilir/kablosuz hoparlörlerle müzik dinlemek boom f.
şevkle dinlemek eat up f.
hevesle dinlemek eat up f.
(birini bir şeyi) dinlemek zorunda bırakmamak spare (one) (something) f.
(mecliste) yayında konuşmacıya yaklaşıp etrafını çevreleyerek dinlemek doughnut f.
(mecliste) yayında konuşmacıya yaklaşıp etrafını çevreleyerek dinlemek donut f.
dinlemek bile istemiyor he, she, isn’t having any (of it) expr.
Idioms
büyülenmişçesine dinlemek hang on the lips f.
can kulağıyla dinlemek lend one's ears f.
ağzının içine bakarak dinlemek hang on one's words f.
başkalarının konuşmalarını dinlemek have big ears f.
bir şeyi sonuna kadar dinlemek hear something through f.
can kulağıyla dinlemek hang on someone's every word f.
can kulağıyla dinlemek hang on one's words f.
can kulağıyla dinlemek be all ears f.
can kulağı ile dinlemek hang on the lips of f.
gizlice dinlemek eavesdrop on f.
iyi dinlemek pin back one's ears f.
kafasını dinlemek get away from it all f.
kalbinin sesini dinlemek follow one's heart f.
kulağını dört açıp dinlemek hang on somebody's every word f.
pür dikkat dinlemek be all ears f.
tüm dikkatini vererek dinlemek be all ears f.
tüm dikkatini vererek dinlemek hang on one's words f.
kulağını açıp dinlemek pin back (one's) ears f.
dikkatle dinlemek pin back (one's) ears f.
pür dikkat dinlemek cock an ear at somebody/something f.
dikkatle dinlemek pin back (one's) ears [uk] f.
içinden gelen sesi dinlemek reck (one's) own rede f.
iç sesini dinlemek search (one's) soul f.
can kulağıyla dinlemek bend an ear f.
iyi dinlemek keep (one's) ears open f.
(birini/bir şeyi) yarım dinlemek listen (to someone or something) with half an ear f.
(birini/bir şeyi) yarım kulak dinlemek listen (to someone or something) with half an ear f.
(birini/bir şeyi) kesik kesik dinlemek listen (to someone or something) with half an ear f.
(birini/bir şeyi) yarım yarım dinlemek listen (to someone or something) with half an ear f.
(birini/bir şeyi) ara ara dinlemek listen (to someone or something) with half an ear f.
yarım dinlemek listen with half an ear f.
yarım kulak dinlemek listen with half an ear f.
kesik kesik dinlemek listen with half an ear f.
yarım yarım dinlemek listen with half an ear f.
ara ara dinlemek listen with half an ear f.
can kulağıyla dinlemek be all ears f.
dikkatle dinlemek be all ears f.
pür dikkat dinlemek be all ears f.
can kulağıyla dinlemek be all ears f.
dikkatle dinlemek be all ears f.
pür dikkat dinlemek be all ears f.
(birini/bir şeyi) pür dikkat dinlemek cock an ear at (someone or something) f.
dikkatle dinlemek cock your ear f.
gizlice dinlemek ear hustle f.
kalbinin sesini dinlemek follow heart f.
(birini/bir şeyi) dinlemek get a load of (someone or something) f.
bir şeyi/birini dinlemek get a load of something/someone f.
birini/bir şeyi dinlemek give (an) ear to someone or something f.
birini/bir şeyi dinlemek give one's ear to someone or something f.
(birini) dinlemek give an ear (to one) f.
(birini/bir şeyi) dinlemek give ear to (someone or something) f.
(bir şeyi) dikkatle dinlemek give heed to (something) f.
(birini/bir şeyi) dikkatle dinlemek give/pay heed (to somebody/something) f.
(birini/bir şeyi) dikkatle dinlemek take heed (of somebody/something) f.
(birini) can kulağıyla dinlemek hang on (one's) every word f.
(birini) kulağını dört açıp dinlemek hang on (one's) every word f.
birini can kulağıyla dinlemek hang on somebody's words f.
birini kulağını dört açıp dinlemek hang on somebody's words f.
birini can kulağıyla dinlemek hang on somebody's every word f.
birini kulağını dört açıp dinlemek hang on somebody's every word f.
birini can kulağıyla dinlemek hang on someone's words f.
birini kulağını dört açıp dinlemek hang on someone's words f.
sözünü dinlemek pay heed to someone f.
(birini/bir şeyi) dikkatlice dinlemek lend (one's) ear (to someone or something) f.
(birini/bir şeyi) can kulağıyla dinlemek lend (one's) ear (to someone or something) f.
(birini) dikkatlice dinlemek lend (someone) (one's) ear f.
(birini) can kulağıyla dinlemek lend (someone) (one's) ear f.
(birini) dinlemek lend an ear (to one) f.
kalbinin sesini dinlemek let (one's) heart rule (one's) head f.
yüreğinin sesini dinlemek let (one's) heart rule (one's) head f.
iyi dinlemek read lips f.
Speaking
hikayeyi/olayı bir de benden dinlemek istemez misin? don't you want to hear my side of the story expr.
sen dinlemek istemiyorsun you just don't want to hear expr.
Hobilerim arasında kitap okumak müzik dinlemek ve futbol oynamak var my hobbies include reading, listening to music and playing soccer expr.
Law
şahit dinlemek hear a witness f.
şahidi dinlemek hear the witness f.
şahidi dinlemek hear a witness f.
tanığı dinlemek hear the witness f.
tanığı dinlemek hear a witness f.
tanık dinlemek hear the witness f.
tanık ifadesi dinlemek hear the witness testimony f.
Politics
temel amacı yabancı hükümetleri ve yurtdışındaki terörist grupları gizlice dinlemek olan, birleşik krallık'ın denizaşırı istihbarat servisi sis (secret intelligence service) kısalt.
Music
müzik dinlemek amacıyla bir araya gelinen suare musical soiree i.
Archaic
dikkatle dinlemek hearken f.
itirafları dinlemek shrive f.
Slang
yüksek sesle müzik dinlemek blast music f.
rap müzik dinlemek bump [us] f.
-i dinlemek get a load of f.
British Slang
gizlice dinlemek tab-hang f.
gizlice dinlemek earwig f.