|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
kızarmış ekmek (dilim halinde) |
toast i.
|
|
2 |
Yaygın Kullanım |
ekmek somunu |
loaf i.
|
|
3 |
Yaygın Kullanım |
ekmek kabuğu |
crust i.
|
|
4 |
Yaygın Kullanım |
muzlu ekmek |
banana bread i.
|
|
General |
|
5 |
Genel |
küçük yuvarlak ekmek |
cob i.
|
|
|
6 |
Genel |
ekmek parası |
living i.
|
|
7 |
Genel |
yemeğe doğranmış ekmek |
sippet i.
|
|
8 |
Genel |
ekmek kapısı |
bread and butter i.
|
|
9 |
Genel |
ekmek kuyruğu |
bread line i.
|
|
10 |
Genel |
elektrikli ekmek kızartıcısı |
electric toaster i.
|
|
11 |
Genel |
komünyonda kullanılan kutsanmış ekmek |
the sacrament i.
|
|
12 |
Genel |
tereyağlı ekmek |
bread and butter i.
|
|
13 |
Genel |
kutsanmış ekmek |
host i.
|
|
14 |
Genel |
ekmek kırıntısı |
bread crumb i.
|
|
15 |
Genel |
ekmek tahtası |
breadboard i.
|
|
16 |
Genel |
yuvarlak ve tuzlu bir ekmek türü |
corn muffin i.
|
|
17 |
Genel |
ekmek kızartıcı |
toaster i.
|
|
18 |
Genel |
ekmek parası |
bread and butter i.
|
|
19 |
Genel |
ekmek kapısı |
one's job i.
|
|
20 |
Genel |
ekmek kızartıcısı (elektrikli) |
toaster i.
|
|
21 |
Genel |
ekmek getiren |
breadwinning i.
|
|
22 |
Genel |
sadece ekmek ve su ile beslenme |
xerophagy i.
|
|
23 |
Genel |
ekmek kabı |
bread bin i.
|
|
24 |
Genel |
ekmek kapısı |
place where one earns his living i.
|
|
25 |
Genel |
kızarmış ekmek |
toast i.
|
|
26 |
Genel |
eve ekmek getiren |
breadwinner i.
|
|
27 |
Genel |
yumurtaya batırılıp tavada kızartılmış ekmek |
french toast i.
|
|
28 |
Genel |
ekmek kavgası |
fight for bread i.
|
|
29 |
Genel |
ekmek ağacı |
breadfruit i.
|
|
30 |
Genel |
banılmış ekmek lokması (yemeğin suyuna vb'ne) |
sop i.
|
|
31 |
Genel |
ekmek kırıntısı |
crumb i.
|
|
32 |
Genel |
çifte pişirilmiş ekmek |
twice baked bread i.
|
|
33 |
Genel |
komünyonda kullanılan kutsanmış ekmek |
the blessed sacrament i.
|
|
34 |
Genel |
küp biçiminde doğranmış kızarmış ekmek (çorbaya konulan) |
crouton i.
|
|
35 |
Genel |
şamkurabiyesine benzeyen bir tür ufak ekmek |
muffin i.
|
|
36 |
Genel |
eve ekmek parası getiren |
breadwinning i.
|
|
37 |
Genel |
ekmek parçası |
sippet i.
|
|
38 |
Genel |
ekmek sepeti |
breadbasket i.
|
|
39 |
Genel |
hamursuz ekmek |
matzo i.
|
|
40 |
Genel |
kalın dilim (ekmek/kek için) |
slab i.
|
|
41 |
Genel |
kuşüzümlü ekmek |
brownie i.
|
|
42 |
Genel |
ekmek somunu |
loaf of bread i.
|
|
43 |
Genel |
ekmek kıtırı |
crust i.
|
|
44 |
Genel |
ekmek içi |
crumb i.
|
|
45 |
Genel |
ekmek teknesi |
the place where one earns one's bread i.
|
|
|
46 |
Genel |
sarımsaklı ekmek |
garlic bread i.
|
|
47 |
Genel |
küçük ekmek |
scone i.
|
|
48 |
Genel |
ekmek kapısı |
situation i.
|
|
49 |
Genel |
ekmek endüstrisi |
bread industry i.
|
|
50 |
Genel |
ekmek fırını |
bakehouse i.
|
|
51 |
Genel |
ekmek teknesi |
the place where one earns one's livelihood i.
|
|
52 |
Genel |
kuru ekmek |
dry bread i.
|
|
53 |
Genel |
ekmek kapısı |
subsistence i.
|
|
54 |
Genel |
bir fırın ekmek |
batch i.
|
|
55 |
Genel |
kepekli ekmek |
wholewheat bread i.
|
|
56 |
Genel |
ekmek teknesi |
bread and butter i.
|
|
57 |
Genel |
ekmek kırıntısı |
breadcrumb i.
|
|
58 |
Genel |
ekmek parası |
one's bread and butter i.
|
|
59 |
Genel |
kuru ekmek |
crust i.
|
|
60 |
Genel |
ekmek kabuğu |
crust i.
|
|
61 |
Genel |
ekmek kabı |
bread box i.
|
|
62 |
Genel |
ekmek kutusu |
breadbox i.
|
|
63 |
Genel |
ekmek kızartma makinesi |
toaster i.
|
|
64 |
Genel |
kilisede kutsal ekmek kutusu |
pyx i.
|
|
65 |
Genel |
küçük ekmek |
roll i.
|
|
66 |
Genel |
ekmek somunları |
loaves i.
|
|
67 |
Genel |
ekmek bıçağı |
bread knife i.
|
|
68 |
Genel |
sıcak bir ekmek |
a hot bread i.
|
|
69 |
Genel |
sıcak ekmek |
hot bread i.
|
|
70 |
Genel |
taze ekmek |
fresh bread i.
|
|
71 |
Genel |
ekmek poşeti |
bread bag i.
|
|
72 |
Genel |
kepekli ekmek |
wholemeal bread i.
|
|
73 |
Genel |
bayat ekmek |
stale bread i.
|
|
74 |
Genel |
mayasız ekmek |
unleavened bread i.
|
|
75 |
Genel |
baget ekmek |
baguette i.
|
|
76 |
Genel |
kızarmış ekmek |
toasted bread i.
|
|
77 |
Genel |
siyah ekmek |
brown bread i.
|
|
78 |
Genel |
ekmek küfü |
bread mould i.
|
|
79 |
Genel |
taze ekmek |
freshly-baked bread i.
|
|
80 |
Genel |
taze ekmek kokusu |
smell of freshly-baked bread i.
|
|
81 |
Genel |
kızarmış ekmek üzerine kırılmış iki yumurta |
adam and eve on a raft i.
|
|
82 |
Genel |
mayasız ekmek |
wafer i.
|
|
83 |
Genel |
eve ekmek parası getirme |
breadwinning i.
|
|
84 |
Genel |
eve ekmek getiren |
breadwinning i.
|
|
85 |
Genel |
kutsal ekmek kabı |
monstrance i.
|
|
86 |
Genel |
ekmek fırını |
bakery oven i.
|
|
87 |
Genel |
ahşap ekmek kutusu |
wooden bread box i.
|
|
88 |
Genel |
ekmek unu |
bread flour i.
|
|
89 |
Genel |
bayatlamaz ekmek |
non-staling bread i.
|
|
90 |
Genel |
bayatlamayan ekmek |
non-staling bread i.
|
|
91 |
Genel |
ekmek kuyruğu |
bread queue i.
|
|
92 |
Genel |
kepekli ekmek |
whole-wheat bread i.
|
|
93 |
Genel |
kızartılmış ekmek |
toast i.
|
|
94 |
Genel |
ekmek ve pasta dükkanı |
bakery i.
|
|
95 |
Genel |
ekmek fırını |
bakeshop i.
|
|
96 |
Genel |
ekmek fırını |
bread bakery i.
|
|
97 |
Genel |
ekmek fırını |
bakery i.
|
|
98 |
Genel |
ekmek fırınları |
bread bakeries i.
|
|
99 |
Genel |
ekmek kızartma makinesi kolu |
bread carriage handle i.
|
|
100 |
Genel |
kızarmış ekmek |
fried bread i.
|
|
101 |
Genel |
testereli ekmek bıçağı |
saw edge bread knife i.
|
|
102 |
Genel |
ekmek yapma makinesi |
breadmaker i.
|
|
103 |
Genel |
ekmek yapma makinesi |
bread making machine i.
|
|
104 |
Genel |
testere ağızlı ekmek bıçağı |
saw edge bread knife i.
|
|
105 |
Genel |
ekmek yapma makinesi |
bread maker i.
|
|
106 |
Genel |
iki dilimli ekmek kızartma makinesi |
two-slice toaster i.
|
|
107 |
Genel |
dörtlü ekmek kızartma makinesi |
four-slice toaster i.
|
|
108 |
Genel |
ikili ekmek kızartma makinesi |
two-slice toaster i.
|
|
109 |
Genel |
dört dilimli ekmek kızartma makinesi |
four-slice toaster i.
|
|
110 |
Genel |
evde pişirilmiş ekmek |
bannock i.
|
|
111 |
Genel |
ufalanmış ekmek |
bread crumb i.
|
|
112 |
Genel |
tereyağlı ekmek |
bread and scrape i.
|
|
113 |
Genel |
ekmek ve şarap |
bread and wine i.
|
|
114 |
Genel |
ekmek kutusu |
bread bin i.
|
|
115 |
Genel |
iri taneli ekmek |
cobloaf i.
|
|
116 |
Genel |
kutsanmış ekmek kabı |
ciborium i.
|
|
117 |
Genel |
ekmek ve su hapsi |
bread and water diet i.
|
|
118 |
Genel |
ekmek kırıntıları |
breading i.
|
|
119 |
Genel |
ekmek kırıntıları |
crispies i.
|
|
120 |
Genel |
ekmek kırıntıları |
bread crumbs i.
|
|
121 |
Genel |
bir tür ekmek |
barmcake i.
|
|
122 |
Genel |
yanmış ekmek |
burnt bread i.
|
|
123 |
Genel |
ekmek kırıntıları |
breadcrumbs i.
|
|
124 |
Genel |
genellikle ekmek peynir ve turşudan oluşan bir öğün |
ploughman's i.
|
|
125 |
Genel |
genellikle ekmek peynir ve turşudan oluşan bir öğün |
ploughman's lunch i.
|
|
126 |
Genel |
bir dilim ekmek |
a slice of bread i.
|
|
127 |
Genel |
ibranilere özgü hamursuz bayramı'da yenilen mayasız ekmek |
matzoh i.
|
|
128 |
Genel |
donmuş ekmek hamuru |
frozen bread dough i.
|
|
129 |
Genel |
(katolik kilisesinde) kutsal ekmek kabı |
ciborium i.
|
|
130 |
Genel |
küflü ekmek |
moldy bread i.
|
|
131 |
Genel |
küflü ekmek |
mouldy bread i.
|
|
132 |
Genel |
hintlilerin çapata (bir tür ekmek) yapmak için kullandıkları tava |
tava i.
|
|
133 |
Genel |
bir parça ekmek |
toke [brit] i.
|
|
134 |
Genel |
kızarmış ekmek dilimi |
toss [scottish] i.
|
|
135 |
Genel |
yuvarlak kalın bir somun ekmek |
fade [scotland] i.
|
|
136 |
Genel |
patatesli kek veya ekmek |
fade [ireland] i.
|
|
137 |
Genel |
gemi mürettebatı için hazırlanan yemeklerde kullanılan ekmek kutusu |
barge i.
|
|
138 |
Genel |
beyaz ekmek |
white i.
|
|
139 |
Genel |
bir ekmek çeşidi |
vastel i.
|
|
140 |
Genel |
ekmek fırınını temizlemek için kullanılan bir ucuna çaput bağlı sopa |
malkin [dialect] [uk] i.
|
|
141 |
Genel |
ekmek ve tereyağı |
bread and butter i.
|
|
142 |
Genel |
kamp ateşinde pişirilen ekmek |
billy-bread [new zealand] i.
|
|
143 |
Genel |
ekmek kutusu |
bin i.
|
|
144 |
Genel |
bir ucunda paçavralar bulunan, ekmek fırınını temizlemek için kullanılan sırık |
maukin [uk] i.
|
|
145 |
Genel |
bir ucunda paçavralar bulunan, ekmek fırınını temizlemek için kullanılan sırık |
mawkin [dialect] i.
|
|
146 |
Genel |
ekmek arası köfte |
burger i.
|
|
147 |
Genel |
efkaristiya ayininde kullanılan mayasız küçük ekmek parçası |
bread i.
|
|
148 |
Genel |
hububat ve bakliyat karışımından oluşan bir tür ekmek |
mislen [obsolete] i.
|
|
149 |
Genel |
hububat ve bakliyat karışımından oluşan bir tür ekmek |
mislin i.
|
|
150 |
Genel |
ekmek parası |
daily bread i.
|
|
151 |
Genel |
ekmek şarap ayini unsurlarından biri |
gift i.
|
|
152 |
Genel |
ekmek kırıntıları ile kaplanıp üstten ızgarayla veya fırında eritip çıtır hale getirilmiş yemeğin üstünde oluşan kahverengi kabuk |
gratin i.
|
|
153 |
Genel |
kızarmış ekmek dilimi |
rouse [obsolete] i.
|
|
154 |
Genel |
aşai rabbani ayinindeki kutsanmış ekmek parçasını kutsanmış şarap bulunan kadehin içine koyma |
commixtion [obsolete] i.
|
|
155 |
Genel |
aşai rabbani ayinindeki kutsanmış ekmek parçasını kutsanmış şarap bulunan kadehin içine koyma |
commixture i.
|
|
156 |
Genel |
askıda ekmek |
bread on a hanger i.
|
|
157 |
Genel |
askıda ekmek |
suspended bread i.
|
|
158 |
Genel |
(ekmek kırıntısında) ipeksi görünüm ve yapı |
pile i.
|
|
159 |
Genel |
isa'nın bedeni ve kanının komünyondaki ekmek ve şarabın özüyle aynı anda var olduğu öğretisini benimsemiş kimse |
consubstantialist i.
|
|
160 |
Genel |
ekmek dilimi |
pan i.
|
|
161 |
Genel |
(kilisede) kutsal ekmek kutusu |
pix i.
|
|
162 |
Genel |
ekmek taşıma bezi |
portpane i.
|
|
163 |
Genel |
ekmek yoğurulan tekne |
shaul i.
|
|
164 |
Genel |
(eskiden ingiltere'de) küçük bir bahşiş karşılığında merhumun göğsünden ekmek parçası yiyerek o kişinin günahlarını üzerine aldığı düşünülen kimse |
sin eater i.
|
|
165 |
Genel |
(eskiden ingiltere'de) küçük bir bahşiş karşılığında merhumun göğsünden ekmek parçası yiyerek o kişinin günahlarını üzerine aldığı düşünülen kimse |
sin-eater i.
|
|
166 |
Genel |
ekmek kapısı |
livelihood i.
|
|
167 |
Genel |
aşai rabbani ayini için ekmek ve şarabın hazırlanması |
prothesis i.
|
|
168 |
Genel |
ekmek ve şarap hazırlığının yapıldığı bölge |
prothesis i.
|
|
169 |
Genel |
ekmek ile yenilen şey |
sowl i.
|
|
170 |
Genel |
ekmek-şarap ayini |
supper i.
|
|
171 |
Genel |
ekmek ve şarabı dini sembol olarak gören kimse |
symbolist i.
|
|
172 |
Genel |
ekmek vb ufaltmak |
crumble f.
|
|
173 |
Genel |
ekmek kızartmak |
toast f.
|
|
174 |
Genel |
tohum ekmek |
drill f.
|
|
175 |
Genel |
kızarmak (ekmek dilimi vb) |
toast f.
|
|
176 |
Genel |
nefret tohumları ekmek |
plant seeds of hate f.
|
|
177 |
Genel |
peynir ekmek gibi gitmek |
go like hot cakes f.
|
|
178 |
Genel |
çim ekmek |
turf f.
|
|
179 |
Genel |
ekmek (ağaç vb) |
plant f.
|
|
180 |
Genel |
üstüne tuz biber ekmek |
rub salt in the wound f.
|
|
181 |
Genel |
üstüne tuz biber ekmek |
be the last straw f.
|
|
182 |
Genel |
dönüşümlü olarak ekmek |
rotate f.
|
|
183 |
Genel |
fide kazığı ile tohum ekmek |
dibble f.
|
|
184 |
Genel |
tuz biber ekmek |
be the last straw f.
|
|
185 |
Genel |
ekmek (tohum vb) |
broadcast f.
|
|
186 |
Genel |
tohum ekmek |
seed f.
|
|
187 |
Genel |
makine ile tohum ekmek |
drill f.
|
|
188 |
Genel |
eli ekmek tutmak |
earn one's bread f.
|
|
189 |
Genel |
tohum ekmek |
sow f.
|
|
190 |
Genel |
üzerine biber ekmek |
pepper f.
|
|
191 |
Genel |
kabarmak (ekmek/hamur vb) |
rise f.
|
|
192 |
Genel |
ekmek (tohum) |
plant f.
|
|
193 |
Genel |
dibine darı ekmek |
squander f.
|
|
194 |
Genel |
nifak tohumu ekmek |
sow discord among f.
|
|
195 |
Genel |
dibine darı ekmek |
use up f.
|
|
196 |
Genel |
ekmek (tohum vb) |
sow f.
|
|
197 |
Genel |
eve ekmek getirmek |
bring home the bacon f.
|
|
198 |
Genel |
tohum ekmek |
seminate f.
|
|
199 |
Genel |
ekmek parasını kazanmak |
earn one's keep f.
|
|
200 |
Genel |
ekmek yapmak |
bake bread f.
|
|
201 |
Genel |
ekmek yapmak |
make bread f.
|
|
202 |
Genel |
saç ekmek |
transplant hair f.
|
|
203 |
Genel |
çevresindeki bitkilere kıyasla daha küçük ve bodur olan bitkiler ekmek |
underplant f.
|
|
204 |
Genel |
sebze ekmek |
plant vegetable f.
|
|
205 |
Genel |
(tohum) ekmek |
inseminate f.
|
|
206 |
Genel |
sürüp ekmek |
farm f.
|
|
207 |
Genel |
birini ekmek |
stand somebody up f.
|
|
208 |
Genel |
birini ekmek |
sell out someone f.
|
|
209 |
Genel |
okulu ekmek |
skip the school f.
|
|
210 |
Genel |
birisini ekmek |
stand someone up f.
|
|
211 |
Genel |
eve ekmek getirmek |
bring home the bread f.
|
|
212 |
Genel |
tohum ekmek |
sow seed f.
|
|
213 |
Genel |
bitkileri kuma gömmek/ekmek |
root the plants in sand f.
|
|
214 |
Genel |
tohum ekmek |
disseminate f.
|
|
215 |
Genel |
ekmek kırıntılarını takip etmek |
follow the bread crumbs f.
|
|
216 |
Genel |
ekmek üretilmek |
bread to be produced f.
|
|
217 |
Genel |
çiçek ekmek |
plant a flower f.
|
|
218 |
Genel |
ekmek dilimlemek |
slice the bread f.
|
|
219 |
Genel |
köküne kibrit suyu ekmek |
destroy f.
|
|
220 |
Genel |
ikna ekmek |
get f.
|
|
221 |
Genel |
tohum ekmek |
till f.
|
|
222 |
Genel |
ekmek ve şarap ayini yapmak |
mass [obsolete] f.
|
|
223 |
Genel |
ekmek vermek |
bread f.
|
|
224 |
Genel |
çalı çit ekmek |
hedge f.
|
|
225 |
Genel |
(ekili alana) tohum ekmek |
oversow f.
|
|
226 |
Genel |
fazla ekmek |
oversow f.
|
|
227 |
Genel |
toprağa (çiçek, bitki) ekmek |
imbed f.
|
|
228 |
Genel |
tohumu arasına ekmek |
interseminate f.
|
|
229 |
Genel |
içine tohum ekmek |
interseminate f.
|
|
230 |
Genel |
(şekil verilmiş ekmek hamurunu) tavaya yerleştirmek |
pan f.
|
|
231 |
Genel |
birlikte ekmek |
coculture f.
|
|
232 |
Genel |
ortaklaşa ekmek |
coculture f.
|
|
233 |
Genel |
tohum ekmek |
plough f.
|
|
234 |
Genel |
tohum ekmek |
plow f.
|
|
235 |
Genel |
(ekmek, kek) kabarmak |
rise f.
|
|
236 |
Genel |
makineyle tohum ekmek |
drill f.
|
|
237 |
Genel |
mayasız (ekmek) |
unleavened s.
|
|
238 |
Genel |
içi iyi pişmemiş (ekmek vb) |
sodden s.
|
|
239 |
Genel |
ekmek vb´ne kolayca sürülen |
spread s.
|
|
240 |
Genel |
(ekmek) mayasız |
unleavened s.
|
|
241 |
Genel |
fermente olmamış (ekmek) |
therf [obsolete] s.
|
|
242 |
Genel |
mayasız (ekmek) |
therf [obsolete] s.
|
|
243 |
Genel |
ekmek görünümünde |
bready s.
|
|
244 |
Genel |
ekmek yapısında |
bready s.
|
|
245 |
Genel |
ekmek yiyen |
panivorous s.
|
|
246 |
Genel |
ekmek ile beslenen |
panivorous s.
|
|
247 |
Genel |
(ekmek içi gibi) yumuşak |
crumby s.
|
|
248 |
Genel |
ekmek ve su |
bw (bread and water) kısalt.
|
|
Phrasals |
|
249 |
Öbek Fiiller |
çim tohumu ekmek |
seed down f.
|
|
250 |
Öbek Fiiller |
toprağa ekmek |
put in f.
|
|
251 |
Öbek Fiiller |
birisini ekmek |
stand someone up f.
|
|
252 |
Öbek Fiiller |
birini son anda ekmek |
flake out on someone f.
|
|
253 |
Öbek Fiiller |
peynir ekmek gibi satılmak |
take off f.
|
|
254 |
Öbek Fiiller |
peynir ekmek gibi gitmek |
take off f.
|
|
255 |
Öbek Fiiller |
(birine karşı) (birilerine) nifak tohumları ekmek |
poison someone against someone or something f.
|
|
256 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin) içine (bir şey) ekmek |
plant (something) in (something else) f.
|
|
257 |
Öbek Fiiller |
bir şeyin içine bir şey ekmek |
plant something in something f.
|
|
258 |
Öbek Fiiller |
bir şeyin üstüne tuz biber ekmek |
top something off f.
|
|
259 |
Öbek Fiiller |
bir kaynağın dibine darı ekmek |
deplete something of something f.
|
|
260 |
Öbek Fiiller |
-in dibine darı ekmek |
deplete of f.
|
|
261 |
Öbek Fiiller |
tohum ekmek |
sow in f.
|
|
Phrases |
|
262 |
İfadeler |
ekmek elden su gölden yaşam |
a life of leisure i.
|
|
263 |
İfadeler |
bir parça ekmek, peynir istemez |
a little bit of bread and no cheese [uk] expr.
|
|
Proverb |
|
264 |
Atasözü |
ne kadar ekmek o kadar köfte |
you get what you pay for
|
|
265 |
Atasözü |
ne kadar köfte o kadar ekmek |
you get what you pay for
|
|
266 |
Atasözü |
aça kuru ekmek bal helvası gibi gelir |
hunger is the best spice
|
|
267 |
Atasözü |
ekmek yemek isteyen elini hamura bulaştırır |
the cat would eat fish, but would not wet her feet
|
|
268 |
Atasözü |
ekmek yemek isteyen elini hamura bulaştırır |
the cat would eat fish, but would not wet her feet
|
|
Colloquial |
|
269 |
Konuşma Dili |
hamburgerin üst tarafındaki ekmek |
top bun i.
|
|
270 |
Konuşma Dili |
peynir ekmek gibi satılan şey/ürün |
hot item i.
|
|
271 |
Konuşma Dili |
ekmek arası sosis |
pig in a blanket i.
|
|
272 |
Konuşma Dili |
ekmek teknesi |
livelihood i.
|
|
273 |
Konuşma Dili |
ekmek teknesi |
rice bowl i.
|
|
274 |
Konuşma Dili |
kabarmamış ekmek |
sod [australia] i.
|
|
275 |
Konuşma Dili |
rafadan yumurtaya bandırılan ekmek parçası |
soldier i.
|
|
276 |
Konuşma Dili |
birini ekmek |
dog someone f.
|
|
277 |
Konuşma Dili |
üstüne tuz biber ekmek |
add insult to injury f.
|
|
278 |
Konuşma Dili |
üstüne tuz biber ekmek |
top off f.
|
|
279 |
Konuşma Dili |
bir fırın ekmek yemesi gerekmek |
have to go some f.
|
|
280 |
Konuşma Dili |
insanın ekmek ve suyu |
someone's bread and butter expr.
|
|
281 |
Konuşma Dili |
ekmek musaf çarpsın ki |
cross my heart (and point to god/hope to die) expr.
|
|
282 |
Konuşma Dili |
ne kadar ekmek o kadar köfte |
ygwypf (you get what you pay for) expr.
|
|
Idioms |
|
283 |
Deyim |
bir şeyin peynir ekmek gibi satılması |
a run on (something) i.
|
|
284 |
Deyim |
(bütün) bir ekmek/francala arasına yapılan sandviç |
submarine (sandwich) i.
|
|
285 |
Deyim |
(bütün) bir ekmek/francala arasına yapılan sandviç |
hoagie i.
|
|
286 |
Deyim |
(bütün) bir ekmek/francala arasına yapılan sandviç |
submarine i.
|
|
287 |
Deyim |
(bütün) bir ekmek/francala arasına yapılan sandviç |
hoagy i.
|
|
288 |
Deyim |
(bütün) bir ekmek/francala arasına yapılan sandviç |
torpedo i.
|
|
289 |
Deyim |
(bütün) bir ekmek/francala arasına yapılan sandviç |
grinder i.
|
|
290 |
Deyim |
(bütün) bir ekmek/francala arasına yapılan sandviç |
poor boy i.
|
|
291 |
Deyim |
(bütün) bir ekmek/francala arasına yapılan sandviç |
hero i.
|
|
292 |
Deyim |
(bütün) bir ekmek/francala arasına yapılan sandviç |
hero sandwich i.
|
|
293 |
Deyim |
ekmek teknesi |
a meal ticket i.
|
|
294 |
Deyim |
ekmek parası |
bread and butter i.
|
|
295 |
Deyim |
ekmek ve su |
bread and water i.
|
|
296 |
Deyim |
ekmek kapısı |
someone's bread and butter i.
|
|
297 |
Deyim |
ekmek teknesi |
breadwinner i.
|
|
298 |
Deyim |
(üzüntüye vb) tuz biber (ekmek) |
a turn/twist of the knife i.
|
|
299 |
Deyim |
ekmek elden su gölden |
a free ride i.
|
|
300 |
Deyim |
ekmek kapısı |
a meal ticket i.
|
|
301 |
Deyim |
ekmek arası reçel |
jam sandwich [uk] i.
|
|
302 |
Deyim |
ekmek parası |
your bread and butter i.
|
|
303 |
Deyim |
ekmek teknesi |
your bread and butter i.
|
|
304 |
Deyim |
ekmek parası kazanmak/kazandırmak |
keep food on the table f.
|
|
305 |
Deyim |
ekmek elden su gölden yaşamak |
live at rack and manger f.
|
|
306 |
Deyim |
birini ekmek |
give one the slip f.
|
|
307 |
Deyim |
ekmek elden su gölden yaşamak |
eat the bread of idleness f.
|
|
308 |
Deyim |
(ders, toplantı) kırmak/asmak/ekmek |
blow the coop f.
|
|
309 |
Deyim |
birisini ekmek |
stand somebody up f.
|
|
310 |
Deyim |
bir parça ekmek kazanmak için kendinden geçmek |
be out earning a crust f.
|
|
311 |
Deyim |
birini ekmek |
stand somebody up f.
|
|
312 |
Deyim |
birini ekmek |
make away with f.
|
|
313 |
Deyim |
birinin yarasına tuz biber ekmek |
rub salt into someone's wounds f.
|
|
314 |
Deyim |
çok/peynir ekmek gibi satmak |
sell like gangbusters f.
|
|
315 |
Deyim |
dibine darı ekmek |
pour down the drain f.
|
|
316 |
Deyim |
eve ekmek götürmek |
earn a living for the family f.
|
|
317 |
Deyim |
ekmek parası ile oynamak |
quarrel with one's bread and butter f.
|
|
318 |
Deyim |
ekmek parası kazanmak |
bring home the bacon f.
|
|
319 |
Deyim |
eve ekmek götürmek |
bring home the bacon f.
|
|
320 |
Deyim |
evine ekmek götürmek |
bring home the bread f.
|
|
321 |
Deyim |
eve ekmek götürmek |
bring home the bread f.
|
|
322 |
Deyim |
evine ekmek götürmek |
earn a living for the family f.
|
|
323 |
Deyim |
kin ve nefret tohumları ekmek |
breed bad blood f.
|
|
324 |
Deyim |
nifak tohumları ekmek |
breed bad blood f.
|
|
325 |
Deyim |
nifak tohumları ekmek |
make mischief f.
|
|
326 |
Deyim |
peynir ekmek gibi satılmak |
sell like hotcakes f.
|
|
327 |
Deyim |
peynir ekmek gibi satılmak |
sell like hot cakes f.
|
|
328 |
Deyim |
peynir ekmek gibi gitmek |
sell like hot cakes f.
|
|
329 |
Deyim |
peynir ekmek gibi gitmek/satılmak |
go like hot cakes f.
|
|
330 |
Deyim |
peynir ekmek gibi gitmek |
go like hot cakes f.
|
|
331 |
Deyim |
peynir ekmek gibi satmak |
sell like hot cakes f.
|
|
332 |
Deyim |
peynir ekmek gibi satılmak |
go like hot cakes f.
|
|
333 |
Deyim |
tohum ekmek |
plant the seeds f.
|
|
334 |
Deyim |
tuz biber olmak/ekmek |
put the boot in f.
|
|
335 |
Deyim |
tuz biber ekmek |
add insult to injury f.
|
|
336 |
Deyim |
tohum ekmek |
plant a seed f.
|
|
337 |
Deyim |
tohum ekmek |
sow the seeds of something f.
|
|
338 |
Deyim |
taş atana ekmek atmak |
heap coals of fire on someone's head f.
|
|
339 |
Deyim |
yaraya tuz biber ekmek |
rub salt into the wound f.
|
|
340 |
Deyim |
nifak tohumu ekmek |
sow dragon's teeth f.
|
|
341 |
Deyim |
tuz biber ekmek |
pour fuel on the fire f.
|
|
342 |
Deyim |
tuz biber ekmek |
pour gas/gasoline on the fire f.
|
|
343 |
Deyim |
üstüne tuz biber ekmek |
pile on the agony [uk] f.
|
|
344 |
Deyim |
(bir şeyi yapmak) için bir fırın ekmek yemesi gerekmek |
have to go some to (do something) f.
|
|
345 |
Deyim |
eve ekmek getirmek |
take home the bacon f.
|
|
346 |
Deyim |
eve ekmek götürmek |
take home the bacon f.
|
|
347 |
Deyim |
ekmek parası kazanmak |
take home the bacon f.
|
|
348 |
Deyim |
ekmek elden su gölden devam edeceğini sanmak |
think the world owes (one) a living f.
|
|
349 |
Deyim |
ekmek elden su gölden devam edeceğini sanmak |
think the world owes you a living f.
|
|
350 |
Deyim |
40 fırın ekmek yemesi gerekmek |
be 100 years too early f.
|
|
351 |
Deyim |
üstüne tuz biber ekmek |
add insult to injury f.
|
|
352 |
Deyim |
peynir ekmek gibi olmak (?) |
be meat and drink f.
|
|
353 |
Deyim |
ekmek/ekmeğini kazanmak |
earn a crust [uk] f.
|
|
354 |
Deyim |
ekmek/ekmeğini kazanmak |
earn your crust [uk] f.
|
|
355 |
Deyim |
ekmek parası kazanmak |
earn keep f.
|
|
356 |
Deyim |
(birini) ekmek |
give the slip f.
|
|
357 |
Deyim |
kırk fırın ekmek yemesi gerekmek |
have a long way to go f.
|
|
358 |
Deyim |
taş atana ekmek atmak |
heap coals of fire on (one's) head f.
|
|
359 |
Deyim |
eve ekmek götürmek |
put food on the table f.
|
|
360 |
Deyim |
tuz biber olmak/ekmek |
put/stick the boot in [uk] f.
|
|
361 |
Deyim |
bir şeyin tohumlarını ekmek |
sow the seed of f.
|
|
362 |
Deyim |
bir şeyin tohumlarını ekmek |
sow the seeds of f.
|
|
363 |
Deyim |
kırk fırın ekmek yemen lazım |
(you've) got to get up pretty early in the morning to (do something) expr.
|
|
364 |
Deyim |
kırk fırın ekmek yemen lazım |
gotta get up pretty early in the morning to (do something) expr.
|
|
365 |
Deyim |
ne kadar ekmek o kadar köfte |
(there) ain't no free lunches expr.
|
|
366 |
Deyim |
ne kadar ekmek o kadar köfte |
(there) ain't no free lunch expr.
|
|
367 |
Deyim |
ekmek aslanın ağzında |
money doesn't grow on trees expr.
|
|
368 |
Deyim |
ekmek mushaf çarpsın ki |
cross my heart (and hope to die) expr.
|
|
369 |
Deyim |
ekmek elden su gölden |
living a life of ease expr.
|
|
370 |
Deyim |
kırk fırın ekmek yemen lazım |
gotta get up pretty early in the morning to do something expr.
|
|
371 |
Deyim |
ne kadar ekmek o kadar köfte |
if you pay peanuts you get monkeys expr.
|
|
372 |
Deyim |
peynir ekmek gibi |
sell something to beat the band expr.
|
|
373 |
Deyim |
peynir ekmek yer gibi |
like shooting fish in a barrel expr.
|
|
374 |
Deyim |
peynir ekmek gibi |
like hot cakes expr.
|
|
375 |
Deyim |
ekmek elden su gölden geçinme |
someone or something owes you a living expr.
|
|
376 |
Deyim |
için kırk fırın ekmek yemen lazım |
gotta get up pretty early in the morning to expr.
|
|
377 |
Deyim |
ekmek elden su gölden devam edebilirim (sanmak) |
(think) the world owes you a living expr.
|
|
Speaking |
|
378 |
Konuşma |
birini ekmek |
bail on f.
|
|
379 |
Konuşma |
eve gelmeden ekmek al |
get bread on the way home expr.
|
|
380 |
Konuşma |
eve gelirken ekmek al |
get bread on the way home expr.
|
|
381 |
Konuşma |
ekmek al |
buy a bread expr.
|
|
382 |
Konuşma |
ekmek musaf çarpsın! |
I swear to god! expr.
|
|
383 |
Konuşma |
kırk fırın ekmek yemen lazım |
you have a long way to go expr.
|
|
Trade/Economic |
|
384 |
Ticaret/Ekonomi |
artan işsizlik karşısında aileye ekmek getirenler işlerini kaybettikçe ailenin gelirindeki düşmeyi önlemek üzere başka aile bireylerinin de emek piyasalarına girmeye başlamaları görüşü |
added worker hypothesis i.
|
|
385 |
Ticaret/Ekonomi |
ekmek kuponu |
bread coupon i.
|
|
386 |
Ticaret/Ekonomi |
abd'de adını bir başkan yardımcısının koyduğu bir ekmek markası |
wonder bread i.
|
|
387 |
Ticaret/Ekonomi |
bir şeyi ekmek |
blow of f.
|
|
Law |
|
388 |
Hukuk |
sanığa kutsanmış ekmek parçası yedirilerek yapılan yargılama şekli |
corsned [obsolete] i.
|
|
Tourism |
|
389 |
Turizm |
küçük ekmek, kahve, tost vs'den oluşan hafif kahvaltı |
continental breakfast i.
|
|
Technical |
|
390 |
Teknik |
beyaz ekmek |
light bread i.
|
|
391 |
Teknik |
mayasız ekmek |
azyme i.
|
|
392 |
Teknik |
sırayla değişik ekin ekmek |
rotate f.
|
|
Computer |
|
393 |
Bilgisayar |
ekmek somunu |
loaf i.
|
|
Construction |
|
394 |
İnşaat |
tuğla şeklindeki bir ekmek somunu |
brick loaf i.
|
|
Marine |
|
395 |
Denizcilik |
gemi ekmek kompartımanı |
breadroom i.
|
|
396 |
Denizcilik |
gemicilerin yediği ekmek somunu |
sea biscuit i.
|
|
Food Engineering |
|
397 |
Gıda |
ekmek içi |
crumb i.
|
|
398 |
Gıda |
ekmek mayası |
baker’s yeast i.
|
|
399 |
Gıda |
ekmek kabuğu |
crust i.
|
|
400 |
Gıda |
ekmek katkı maddesi |
bread improver i.
|
|
401 |
Gıda |
ekmek içi gözeneği |
crumb grain i.
|
|
402 |
Gıda |
ekmek mayası |
saccharomyces cerevisiae i.
|
|
403 |
Gıda |
ekmek hamuru |
bread dough i.
|
|
404 |
Gıda |
ekmek hamuru yoğurma makinesi |
moulder i.
|
|
405 |
Gıda |
glütenli ekmek |
gluten bread i.
|
|
406 |
Gıda |
ağartılmamış veya tam buğdaylı undan yapılan (ekmek) |
brown s.
|
|
Gastronomy |
|
407 |
Mutfak |
ev yapımı sert bir somun ekmek |
tammie i.
|
|
408 |
Mutfak |
hamuruna karbonik asit gazı eklenerek yapılan ekmek |
aerated bread i.
|
|
409 |
Mutfak |
yanmaz seramik kaplarda pişirilen ve servis edilen peynir, yumurta ve ekmek kırıntıları ile yapılan bir yemek |
ramekin i.
|
|
410 |
Mutfak |
yanmaz seramik kaplarda pişirilen ve servis edilen peynir, yumurta ve ekmek kırıntıları ile yapılan bir yemek |
ramequin i.
|
|
411 |
Mutfak |
kuru üzümlü ekmek |
raisin bread i.
|
|
412 |
Mutfak |
frenk kimyonlu ekmek |
caraway seed bread i.
|
|
413 |
Mutfak |
yiyecekleri kızartmadan önce çıtır hale getirmek için üzerine kaplanan kızartılmış ekmek kırıntıları |
raspings i.
|
|
414 |
Mutfak |
hindistan'a özgü lavaş benzeri ekmek |
chapatti i.
|
|
415 |
Mutfak |
pandispanya veya pane ekmek, meyve, krem şanti ile yapılan bir tatlı |
charlotte i.
|
|
416 |
Mutfak |
normal undan daha iyi elenmiş undan yapılan ekmek |
temse bread i.
|
|
417 |
Mutfak |
kızarmış ekmek dilimi koyma aparatı |
toast rack i.
|
|
418 |
Mutfak |
pilav, ekmek eşliğinde servis edilen bir miktar et veya sebze yemeğinden oluşan öğün |
thali [indian] i.
|
|
419 |
Mutfak |
ekmek veya bisküviye benzeyen hamuru olan, içine tatlı veya tuzlu malzeme konulan turta |
torta i.
|
|
420 |
Mutfak |
ekmek veya bisküviye benzeyen hamuru olan, içine tatlı veya tuzlu malzeme konulan turta |
tourte i.
|
|
421 |
Mutfak |
örgü ekmek |
twist i.
|
|
422 |
Mutfak |
hamurların birbirine sarılmasıyla yapılan ekmek |
twist i.
|
|
423 |
Mutfak |
bayat ekmek |
stale bread i.
|
|
424 |
Mutfak |
baget ekmek |
baguet i.
|
|
425 |
Mutfak |
beyaz ekmek |
white bread i.
|
|
426 |
Mutfak |
bir dilim ekmek |
a slice of bread i.
|
|
427 |
Mutfak |
çorba ile sunulan küçük kızarmış ekmek parçası |
crouton i.
|
|
428 |
Mutfak |
buğday ekmek |
wheat bread i.
|
|
429 |
Mutfak |
çeyrek ekmek |
quarter of a loaf of bread i.
|
|
430 |
Mutfak |
baget ekmek |
baguette i.
|
|
431 |
Mutfak |
çok tahıllı ekmek |
multigrain bread i.
|
|
432 |
Mutfak |
çok tahıllı ekmek |
multi-grain bread i.
|
|
433 |
Mutfak |
bir tür minik ekmek |
popover i.
|
|
434 |
Mutfak |
ekmek kesme tahtası |
bread board i.
|
|
435 |
Mutfak |
ekmek arası balık |
grilled fish sandwich i.
|
|
436 |
Mutfak |
ekmek kesme makinesi |
bread slicing machine i.
|
|
437 |
Mutfak |
ekmek tatlısı |
bread pudding i.
|
|
438 |
Mutfak |
esmer ekmek |
brown bread i.
|
|
439 |
Mutfak |
ekmek fırını |
bakery i.
|
|
440 |
Mutfak |
ekmek tahtası |
breadboard i.
|
|
441 |
Mutfak |
ekmek dilimi |
slice of bread i.
|
|
442 |
Mutfak |
ekmek arası balık |
fried fish sandwich i.
|
|
443 |
Mutfak |
ekmek kutusu |
bread box i.
|
|
444 |
Mutfak |
ekmek dilimleme makinesi |
bread slicing machine i.
|
|
445 |
Mutfak |
ekmek mayası |
bread yeast i.
|
|
446 |
Mutfak |
ekmek tavası |
bread pan i.
|
|
447 |
Mutfak |
ekmek mayası |
yeast i.
|
|
448 |
Mutfak |
ekmek kabuğu |
bread crust i.
|
|
449 |
Mutfak |
ekmek böreği |
oven baked stale bread with melted kaşar cheese i.
|
|
450 |
Mutfak |
ekmek peynir |
bread and cheese i.
|
|
451 |
Mutfak |
ekmek arası |
sandwich i.
|
|
452 |
Mutfak |
ekmek kırıntılarıyla yapılan baharatlı bir yemek (kızarmış hindi ile yenilen) |
dressing i.
|
|
453 |
Mutfak |
ekmek sepeti |
breadbasket i.
|
|
454 |
Mutfak |
ekmek arası patates kızartması |
chip butty i.
|
|
455 |
Mutfak |
ekmek kırıntıları, balık yumurtası, zeytinyağı ve limonla yapılan bir yunan yemeği |
taramasalata i.
|
|
456 |
Mutfak |
ekmek arası köfte |
meatball sandwich i.
|
|
457 |
Mutfak |
ekmek sepeti |
bread basket i.
|
|
458 |
Mutfak |
ekmek kadayıfı |
crumpets in thick syrup i.
|
|
459 |
Mutfak |
ekmek saklama kabı |
bread box i.
|
|
460 |
Mutfak |
eritilmiş peynirli, haşlanmış patates veya ekmek üzerinde servis edilen bir isviçre yemeği. |
raclette i.
|
|
461 |
Mutfak |
ekmek mayası |
baker's yeast i.
|
|
462 |
Mutfak |
ekmek tavası |
loaf pan i.
|
|
463 |
Mutfak |
ekmek kırıntısı |
bread crumbs i.
|
|
464 |
Mutfak |
ekmek somunu |
a loaf of bread i.
|
|
465 |
Mutfak |
ekmek balığı |
french toast i.
|
|
466 |
Mutfak |
ekmek bıçağı |
bread knife i.
|
|
467 |
Mutfak |
ekmek çorbası |
bread soup i.
|
|
468 |
Mutfak |
ekmek tahtası |
bread board i.
|
|
469 |
Mutfak |
ekmek kızartma makinesi |
toaster i.
|
|
470 |
Mutfak |
ekmek küfü |
rhizopus i.
|
|
471 |
Mutfak |
fransız usulü kızarmış ekmek |
french toast i.
|
|
472 |
Mutfak |
evde yapılan ekmek |
home-made bread i.
|
|
473 |
Mutfak |
fransız usulü yumurtalı ekmek |
french toast i.
|
|
474 |
Mutfak |
etli ekmek |
quickbread with ground meat layer on top i.
|
|
475 |
Mutfak |
hindistan ve pakistan’a özgü pide ekmek |
chapati i.
|
|
476 |
Mutfak |
hamburger köftesi, eritilmiş peynir ve iki dilim ekmek arasında karamelize soğan ile servis edilen bir burger |
patty melt i.
|
|
477 |
Mutfak |
hem yemek hem de ekmek yapımında kullanılan buğday unu |
all purpose flour i.
|
|
478 |
Mutfak |
haşhaşlı ekmek |
bread with poppy seeds i.
|
|
479 |
Mutfak |
italyan usulü kızarmış ekmek |
crostini i.
|
|
480 |
Mutfak |
iç harç olarak kullanılan doğranmış et, ekmek vb |
salpicon i.
|
|
481 |
Mutfak |
kara ekmek |
brown bread i.
|
|
482 |
Mutfak |
kamut ekmek |
kamut bread i.
|
|
483 |
Mutfak |
kepekli ekmek |
bran bread i.
|
|
484 |
Mutfak |
kepekli ekmek |
wholemeal bread i.
|
|
485 |
Mutfak |
kızarmış ekmek |
toasted bread i.
|
|
486 |
Mutfak |
kızarmış ekmek üzerine fırnda kızartılmış fasulye |
baked beans on toast i.
|
|
487 |
Mutfak |
kızarmış ekmek üzerine fırnda kızartılmış fasulye |
beans on toast i.
|
|
488 |
Mutfak |
kızarmış ekmek dilimi |
toast i.
|
|
489 |
Mutfak |
kıtır ekmek |
crouton i.
|
|
490 |
Mutfak |
kızarmış küçük ekmek parçası |
crouton i.
|
|
491 |
Mutfak |
kepekli unlu ekmek |
whole wheat bread i.
|
|
492 |
Mutfak |
köfte ekmek |
meatball hero i.
|
|
493 |
Mutfak |
mayasız ekmek |
unleavened bread i.
|
|
494 |
Mutfak |
mayalı ekmek |
yeast cake i.
|
|
495 |
Mutfak |
lavaş ekmek |
thin crispy pita like bread i.
|
|
496 |
Mutfak |
küçük yuvarlak ekmek |
bread roll i.
|
|
497 |
Mutfak |
meksika usulü ekmek arası balık |
fish taco i.
|
|
498 |
Mutfak |
nohutlu ekmek |
bread with chickpea i.
|
|
499 |
Mutfak |
siyah ekmek |
brown bread i.
|
|
500 |
Mutfak |
sıcak ekmek |
warm bread i.
|
|