Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
flat
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
"flat"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 143 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
flat
i.
daire
2
Yaygın Kullanım
flat
s.
yassı
3
Yaygın Kullanım
flat
s.
düz
General
4
Genel
flat
i.
düz şey
5
Genel
flat
i.
geniş düz yer
6
Genel
flat
i.
bemol
7
Genel
flat
i.
apartman katı
8
Genel
flat
i.
apartman dairesi
9
Genel
flat
i.
kumsal
10
Genel
flat
i.
düz yüzey
11
Genel
flat
i.
düzlük
12
Genel
flat
i.
sığlık
13
Genel
flat
i.
yavanlık
14
Genel
flat
i.
platform vagon
15
Genel
flat
i.
tatsızlık
16
Genel
flat
i.
ova
17
Genel
flat
i.
düz arazi
18
Genel
flat
i.
bataklık
19
Genel
flat
i.
daire
20
Genel
flat
i.
apartman
21
Genel
flat
i.
kat
22
Genel
flat
i.
düz yüzey
23
Genel
flat
f.
yassılmak
24
Genel
flat
f.
düzeltmek
25
Genel
flat
f.
düşmek
26
Genel
flat
f.
yassıltmak
27
Genel
flat
f.
düzleşmek
28
Genel
flat
f.
düzleştirilmek
29
Genel
flat
f.
düz bir yüzeye batmak
30
Genel
flat
f.
düz bir yüzeye düşmek
31
Genel
flat
s.
gazı kaçmış (içecek)
32
Genel
flat
s.
kesat
33
Genel
flat
s.
gazı kaçmış
34
Genel
flat
s.
inik
35
Genel
flat
s.
yıkık
36
Genel
flat
s.
monoton
37
Genel
flat
s.
tatsız
38
Genel
flat
s.
yavan
39
Genel
flat
s.
hareketsiz
40
Genel
flat
s.
havası inmiş
41
Genel
flat
s.
yatay
42
Genel
flat
s.
patlak
43
Genel
flat
s.
kısık
44
Genel
flat
s.
boğuk
45
Genel
flat
s.
kati
46
Genel
flat
s.
müstevi
47
Genel
flat
s.
gazı gitmiş (içecek)
48
Genel
flat
s.
harap
49
Genel
flat
s.
bitmiş (pil)
50
Genel
flat
s.
faizsiz
51
Genel
flat
s.
sabit
52
Genel
flat
s.
kesin
53
Genel
flat
s.
sönük
54
Genel
flat
s.
yayvan
55
Genel
flat
s.
boş
56
Genel
flat
s.
tam
57
Genel
flat
s.
tekdüze
58
Genel
flat
s.
değişmez
59
Genel
flat
s.
durgun
60
Genel
flat
s.
(lastik) havasız
61
Genel
flat
s.
düzgün
62
Genel
flat
s.
donuk
63
Genel
flat
s.
(pil) bitik
64
Genel
flat
s.
(içki) gazı gitmiş
65
Genel
flat
s.
gazsız
66
Genel
flat
s.
mat
67
Genel
flat
s.
tek
68
Genel
flat
s.
(lastik) patlak
69
Genel
flat
s.
kabarmamış
70
Genel
flat
s.
(müzik) bemol
71
Genel
flat
s.
düz (ayakkabı)
72
Genel
flat
s.
soluk (ışık)
73
Genel
flat
zf.
düz olarak
74
Genel
flat
zf.
sırtüstü
75
Genel
flat
zf.
tamamıyla
76
Genel
flat
zf.
tam olarak
77
Genel
flat
zf.
yatay biçimde
78
Genel
flat
zf.
kesin olarak
79
Genel
flat
zf.
bütünüyle
80
Genel
flat
zf.
açık olarak
81
Genel
flat
zf.
açıkça
82
Genel
flat
zf.
(sırt) üstü
83
Genel
flat
zf.
monoton
Trade/Economic
84
Ticaret/Ekonomi
flat
zf.
faiz işletmeden
85
Ticaret/Ekonomi
flat
zf.
faiz ödemeden
86
Ticaret/Ekonomi
flat
zf.
birikmiş faizi ödemeksizin
Technical
87
Teknik
flat
i.
mat
88
Teknik
flat
i.
lastik patlağı
89
Teknik
flat
i.
patlak lastik
90
Teknik
flat
i.
sönmüş lastik
91
Teknik
flat
i.
alıcıyla yığın halinde gönderilen demonte konteyner
92
Teknik
flat
i.
imalat makinesinin kesici kenarının düz kısmı
93
Teknik
flat
i.
dikdörtgen ve düzgün bir kesite sahip haddelenmiş metal çubuk
94
Teknik
flat
i.
bazı vida dişlerinin en alt veya en üstünde bulunan tesviye eğrisinin silindirik kısmı
95
Teknik
flat
s.
basık
96
Teknik
flat
s.
donuk
97
Teknik
flat
s.
havasız
98
Teknik
flat
s.
yassı
Textile
99
Tekstil
flat
i.
çırçır makinesinin silindirinin üzerindeki zincire yerleştirilip ipliğin taraklanmasını kolaylaştıran dişli çıta
100
Tekstil
flat
s.
düz
Architecture
101
Mimarlık
flat
i.
yatay platform şeklindeki mimari eleman
Construction
102
İnşaat
flat
i.
daire
103
İnşaat
flat
i.
kat
Dyeing
104
Boyacılık
flat
f.
(yüzeyi) düz boya tabakası ile kaplamak
105
Boyacılık
flat
f.
(boyalı veya cilalı yüzeyin) zımparalama ile parlaklığını almak
106
Boyacılık
flat
f.
(boyaya) terebentin ekleyerek parlamasını engellemek
Automotive
107
Otomotiv
flat
s.
yassı
Marine
108
Denizcilik
flat
zf.
düz yelkenle
Mining
109
Maden
flat
i.
maden damarının yatay kapsamı
110
Maden
flat
i.
yatay ve düz cevher katmanı
111
Maden
flat
i.
düşük kalite ham elmas
Anatomy
112
Anatomi
flat
i.
el ayası
113
Anatomi
flat
i.
elin iç yüzeyi
Geometry
114
Geometri
flat
i.
öklid uzayı
115
Geometri
flat
i.
üç boyutlu uzay
Botanic
116
Botanik
flat
i.
olgunlaşmış mantar
Agriculture
117
Tarım
flat
i.
fidelerin konulduğu sığ kutu
118
Tarım
flat
i.
sığ çukurlarına yumurta yerleştirilen sıkıştırılmış kağıt bölme
119
Tarım
flat
f.
(soğanları) sığ kutuya koymak
120
Tarım
flat
f.
(fideleri) bir yerden çıkarıp sığ bir kutuya dikmek
Linguistics
121
Dilbilim
flat
i.
bemolleşme
122
Dilbilim
flat
s.
bemolleşmiş
123
Dilbilim
flat
s.
düz
Geography
124
Coğrafya
flat
i.
teksas eyaletinde şehir
Meteorology
125
Meteoroloji
flat
s.
düz
Military
126
Askeri
flat
s.
soluk
Hunting
127
Silah/Atıcılık
flat
i.
gövde
128
Silah/Atıcılık
flat
i.
silah gövde çerçevesi
Sport
129
Spor
flat
i.
teniste topa düz vuruş
130
Spor
flat
i.
engelsiz yarış parkuru
131
Spor
flat
i.
futbol sahasının her iki takımın kanatlarına bitişik kısmı
132
Spor
flat
i.
patenin iki kenarıyla birden kayma
133
Spor
flat
i.
patenin iki kenarıyla kayılınca buzda oluşan çift iz
Wagering
134
Bahisçilik
flat
i.
şekli kusurlu olduğu için bir yüzü diğer yüzlerinden daha sık üste gelen defolu zar
Art
135
Sanat
flat
i.
keskin kenarlı uzun ve düz fırça
Music
136
Müzik
flat
i.
bemol
137
Müzik
flat
i.
ayak tabanının tamamının kullanıldığı dans adımı
138
Müzik
flat
f.
(notayı) pesten okumak
139
Müzik
flat
f.
yarım ses pesleştirmek
140
Müzik
flat
f.
doğru veya amaçlanan perdeden aşağı düşmek
Theatre
141
Tiyatro
flat
i.
ahşap çerçeve ile boyalı kumaştan oluşan sahne dekoru
Photography
142
Fotoğrafçılık
flat
i.
fotoğraf klişesi yaparken negatif filmlerin üzerine yerleştirildiği kalın cam
143
Fotoğrafçılık
flat
i.
foto ofset klişesinin yapıldığı negatif veya pozitif filmler topluluğu
"flat"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
flat-footed
s.
düztaban
General
2
Genel
bachelor's flat
i.
garsoniyer
3
Genel
flat round stone
i.
kaydırak
4
Genel
furnished flat
i.
mobilyalı daire
5
Genel
flat cap
i.
kasket
6
Genel
flat foot
i.
düztabanlık
7
Genel
flat for land
i.
kat karşılığı
8
Genel
flat tyre
i.
patlak lastik
9
Genel
flat surface
i.
tahta
10
Genel
flat for land method
i.
kat karşılığı
11
Genel
flat place
i.
düzlük
12
Genel
flat bottom boat
i.
tongarto
13
Genel
flat to be let
i.
kiralık kat
14
Genel
flat surface
i.
tabla
15
Genel
flat arch
i.
basık kemer
16
Genel
flat with sea view
i.
denize nazır ev
17
Genel
flat glass
i.
düz cam
18
Genel
freehold flat
i.
kat mülkiyeti
19
Genel
flat for old persons
i.
yaşlı apartmanları
20
Genel
flat rate
i.
tek fiyat
21
Genel
flat for land basis
i.
kat karşılığı
22
Genel
flat tire
i.
inik teker
23
Genel
salt flat
i.
tuzlu çanak
24
Genel
flat bottom
i.
dibi düz
25
Genel
round and flat bread
i.
pide
26
Genel
flat battery
i.
boşalmış akü
27
Genel
flat battery
i.
boşalmış pil
28
Genel
flat tire
i.
patlak lastik
29
Genel
flat roof
i.
düz çatı
30
Genel
flat iron
i.
ütü
31
Genel
garden floor flat
i.
bahçe katı apartman dairesi
32
Genel
optical flat
i.
optik düzlük
33
Genel
flat surface
i.
düz zemin
34
Genel
housekeeper's flat
i.
kapıcı dairesi
35
Genel
mud flat
i.
(gelgitle oluşan) çamur alanı
36
Genel
flat country
i.
düz arazi
37
Genel
flat ground
i.
düz arazi
38
Genel
flat screen
i.
yassı ekran
39
Genel
flat country
i.
düzlük
40
Genel
flat screen
i.
düz ekran
41
Genel
flat-footedness
i.
düztabanlık
42
Genel
flat-mate
i.
ev arkadaşı
43
Genel
flat-heeled shoe
i.
yemeni
44
Genel
lay-flat hose
i.
yassı hortum
45
Genel
one-roomed flat
i.
tek odalı daire
46
Genel
flat rate
i.
herkes için aynı fiyat
47
Genel
flat rate
i.
sabit fiyat
48
Genel
studio flat
i.
stüdyo daire
49
Genel
flat earth society
i.
dünyanın düz olduğuna inanan topluluk
50
Genel
flat earther
i.
dünyanın düz olduğuna inanan kimse
51
Genel
flat for rent
i.
kiralık daire
52
Genel
flat for sale
i.
satılık daire
53
Genel
flat terrain
i.
düz arazi
54
Genel
f double flat
i.
f çift bemol
55
Genel
bosphorus view flat
i.
boğaz manzaralı daire
56
Genel
flat-screen television
i.
düz-ekran televizyon
57
Genel
flat-screen tv
i.
düz-ekran televizyon
58
Genel
flat-trim toothbrush
i.
düz kesimli diş fırçası
59
Genel
flat tummy
i.
düz karın
60
Genel
run-flat tyres
i.
patlamış halde bile giden lastikler
61
Genel
basement flat
i.
bodrum dairesi
62
Genel
ground floor flat
i.
giriş kat dairesi/zemin (kat) dairesi
63
Genel
flat-twin engine
i.
yatık çift motor
64
Genel
show flat
i.
örnek daire
65
Genel
flat shoes
i.
düz ayakkabı
66
Genel
flat shoes
i.
babet
67
Genel
flat tire
i.
patlak teker
68
Genel
flat peak [uk]
i.
Snapback şapka
69
Genel
flat cap
i.
Snapback şapka
70
Genel
two bedroom flat
i.
iki odalı daire
71
Genel
flat beer
i.
gazsız bira
72
Genel
flat earther
i.
düz dünyacı
73
Genel
flat position
i.
düz pozisyon
74
Genel
flat race
i.
engelsiz at yarışı
75
Genel
clam-flat [new england]
i.
yumuşak gel-git düzlüğünde midyelerin gizlendiği bölüm
76
Genel
ownership flat [new zealand]
i.
içinde sahibinin yaşadığı daire
77
Genel
ownership flat [new zealand]
i.
mülk sahibi tarafından işgal edilen daire
78
Genel
flat-earther
i.
düz dünyacı
79
Genel
flat-earthist
i.
düz dünyacı
80
Genel
council flat
i.
yerel meclise ait olup halka ucuza kiralanan daire
81
Genel
flat bone
i.
bonfilenin takoz kemiğine bitişik kısmı
82
Genel
flat foot
i.
düztaban ayak
83
Genel
flat foot
i.
düztaban kimse
84
Genel
flat hoop
i.
iki tarafı da düzleştirilmiş ahşap kasnak
85
Genel
flat paper
i.
katlanmamış kağıt
86
Genel
flat solid
i.
uzunluk ve genişliğine göre ince olan düz eşya
87
Genel
flat spin
i.
karmaşa
88
Genel
flat spin
i.
kararsızlık
89
Genel
flat spin
i.
karışıklık
90
Genel
flat spin
i.
telaş
91
Genel
flat top
i.
tepedeki saçların kısa kesilip dik durmalarının sağlandığı, tepeden düz görünen bir saç stili
92
Genel
flat-earther
i.
saçma ve saygınlığı olmayan bir teoriye inanan veya bu teoriyi savunan kimse
93
Genel
flat-earther
i.
açık kanıtlara rağmen gerçeği reddeden kimse
94
Genel
flat-hunting
i.
apartman dairesi arama
95
Genel
flat-share
i.
paylaşımlı daire
96
Genel
flat-share
i.
dairede oturanların imkanları ve harcamaları paylaştığı yaşam şekli
97
Genel
service flat [uk]
i.
servisli daire
98
Genel
service flat [uk]
i.
ev işçiliği hizmetlerinin sağlandığı daire türü
99
Genel
serviced flat
i.
servisli daire
100
Genel
serviced flat
i.
ev işçiliği hizmetlerinin sağlandığı daire türü
101
Genel
flat character
i.
sığ karakter
102
Genel
flat character
i.
derinliği olmayan ve hikaye boyunca değişime uğramayan karakter
103
Genel
fall flat
f.
başarı sağlayamamak
104
Genel
fall flat
f.
başarısız olmak
105
Genel
become flat
f.
yatmak
106
Genel
become flat
f.
düzleşmek
107
Genel
lay flat
f.
sermek
108
Genel
fall flat
f.
umulan rağbeti hiç görmemek
109
Genel
flat hat
f.
çok alçaktan uçmak
110
Genel
fall flat on one's face
f.
kapaklanmak
111
Genel
lay flat
f.
yere sermek
112
Genel
be flat broke
f.
meteliğe kurşun sıkmak
113
Genel
stand flat
f.
düz durmak
114
Genel
go flat
f.
gazı kaçmak (içecek vb)
115
Genel
go flat
f.
asidi kaçmak
116
Genel
flat-hammer
f.
çekiçle düzlemek
117
Genel
be caught flat footed
f.
kontrpiyede kalmak
118
Genel
rent a flat
f.
ev kiralamak
119
Genel
run flat
f.
telefonunun şarjı bitmek
120
Genel
one's battery to go flat
f.
telefonunun şarjı bitmek
121
Genel
become flat
f.
telefonunun şarjı bitmek
122
Genel
get a place in no time flat
f.
soluğu (bir yerde) almak
123
Genel
be found dead in her/his flat
f.
dairesinde ölü bulunmak
124
Genel
be found dead at her/his flat
f.
dairesinde ölü bulunmak
125
Genel
get (somewhere) in no time flat
f.
soluğu (bir yerde) almak
126
Genel
lie flat
f.
düz yatmak
127
Genel
lie flat
f.
sırt üstü uzanmak
128
Genel
live in a small flat
f.
küçük bir dairede oturmak
129
Genel
fall flat
f.
yanıt vermemek
130
Genel
fall flat
f.
sonuç vermemek: amaçlanan etkiyi yaratamamak
131
Genel
flat [obsolete ]
f.
donuklaştırmak
132
Genel
flat [obsolete ]
f.
cansızlaştırmak
133
Genel
flat [obsolete ]
f.
sıkıcı hale getirmek
134
Genel
flat-hat
f.
çalım satmak
135
Genel
flat-hat
f.
gösteriş yapmak
136
Genel
flat-share
f.
akraba olunmayan kimselerle bir daireyi paylaşmak
137
Genel
flat-share
f.
paylaşımlı dairede yaşamak
138
Genel
become flat
f.
solgunlaşmak
139
Genel
become flat
f.
hoş kokusunu yitirmek
140
Genel
become flat
f.
yavanlaşmak
141
Genel
flat footed
s.
azimli
142
Genel
flat enough
s.
yeterince düz
143
Genel
very flat
s.
yamyassı
144
Genel
as flat as
s.
kadar dümdüz
145
Genel
flat broke
s.
meteliksiz
146
Genel
flat broke
s.
beş parasız
147
Genel
flat footed
s.
düztaban
148
Genel
flat on one's back
s.
yatalak
149
Genel
quite flat
s.
düzce
150
Genel
flat bottomed
s.
dibi düz
151
Genel
gone flat
s.
gazı kaçmış (içecek vb)
152
Genel
flat-footed
s.
kararlı
153
Genel
flat-footed
s.
değişmez
154
Genel
flat-footed
s.
sabit
155
Genel
flat-footed
s.
sağlam
156
Genel
flat-heeled
s.
topuksuz
157
Genel
flat-footed
s.
azimli
158
Genel
flat-bottomed
s.
altı düz
159
Genel
flat broke
s.
beş kuruşsuz
160
Genel
out of flat
s.
düzgünsüz
161
Genel
flat-out
s.
dolambaçsız
162
Genel
flat-out
s.
direkt
163
Genel
flat-out
s.
tamamen
164
Genel
flat-out
s.
doğrudan doğruya
165
Genel
flat-out
s.
adamakıllı
166
Genel
flat-out
s.
dosdoğru ve bütünüyle
167
Genel
flat-top
s.
üstü yassı
168
Genel
flat-topped
s.
üstü yassı
169
Genel
very flat
s.
çok düz
170
Genel
flat-topped
s.
düz tepeli
171
Genel
flat-bellied
s.
düz karınlı
172
Genel
flat-bellied
s.
karnı çıkıntılı olmayan
173
Genel
flat-bottom
s.
düz tabanı olan
174
Genel
flat-footed
s.
koşulsuz
175
Genel
flat-footed
s.
tereddütsüz
176
Genel
flat-footed
s.
dürüst ve ödünsüz
177
Genel
flat-footed
s.
düz bir tabanı olan
178
Genel
flat-headed
s.
başının tepesi düzleştirilmiş olan
179
Genel
flat-out
s.
son süratle yapılan
180
Genel
flat-water
s.
sakin akan su kanalına ait
181
Genel
flat-water
s.
sakin akan su kanalının üzerinde giden
182
Genel
flat out
zf.
gayretle
183
Genel
flat out
zf.
son hızla
184
Genel
in two minutes flat
zf.
tam iki dakikada
185
Genel
in ten seconds flat
zf.
tam on saniyede
186
Genel
in nothing flat
zf.
hızla
187
Genel
in nothing flat
zf.
süratle
188
Genel
flat out hell-for-leather
zf.
hızla
189
Genel
flat out hell-for-leather
zf.
süratle
190
Genel
flat out
zf.
adamakıllı
191
Genel
flat out
zf.
doğrudan doğruya
192
Genel
flat out
zf.
direkt
193
Genel
flat out
zf.
tamamen
194
Genel
flat out
zf.
dolambaçsız
195
Genel
flat out
zf.
dosdoğru ve bütünüyle
196
Genel
flat out
zf.
açıkça
197
Genel
flat out
zf.
dobra dobra
198
Genel
flat-out [us]
zf.
son derece
199
Genel
flat-out [us]
zf.
en üst dereceye kadar
200
Genel
flat-footed
zf.
açıkça ve kesin olarak
201
Genel
flat-footed
zf.
düz olarak
202
Genel
flat-footed
zf.
ayakları yere dümdüz basar halde
203
Genel
the battery is flat
expr.
şarj bitti
Phrasals
204
Öbek Fiiller
flat out
f.
başaramamak
205
Öbek Fiiller
flat out
f.
başarısız olmak
206
Öbek Fiiller
flat out
f.
kötü sonlanmak
207
Öbek Fiiller
flat out
f.
beklentileri boşa çıkarmak
Phrases
208
İfadeler
the market is flat
expr.
piyasa durgun
209
İfadeler
in (an amount of time) flat
expr.
sadece (belli bir zaman) içinde
210
İfadeler
in (an amount of time) flat
expr.
tam (belli bir zaman) içinde
211
İfadeler
in two minutes flat
expr.
sadece iki dakika içinde
212
İfadeler
in two minutes flat
expr.
tam iki dakika içinde
Colloquial
213
Konuşma Dili
flat denial
i.
kesin inkar
214
Konuşma Dili
flat denial
i.
kesin yadsıma
215
Konuşma Dili
flat contradiction
i.
kesin inkar
216
Konuşma Dili
flat contradiction
i.
kesin yadsıma
217
Konuşma Dili
a flat-out liar
i.
tam bir yalancı
218
Konuşma Dili
flat out
f.
bitap düşmek
219
Konuşma Dili
flat out
f.
dobra dobra konuşmak
220
Konuşma Dili
lay flat
f.
dümdüz etmek
221
Konuşma Dili
lay flat
f.
mahvetmek
222
Konuşma Dili
lay flat
f.
yıkmak
223
Konuşma Dili
lay flat
f.
yerle bir etmek
224
Konuşma Dili
be caught flat-footed
f.
hazırlıksız yakalanmak
225
Konuşma Dili
be caught flat-footed
f.
gafil avlanmak
226
Konuşma Dili
be caught flat-footed
f.
habersiz yakalanmak
227
Konuşma Dili
catch flat-footed
f.
hazırlıksız yakalamak
228
Konuşma Dili
catch flat-footed
f.
gafil avlamak
229
Konuşma Dili
catch flat-footed
f.
habersiz yakalamak
230
Konuşma Dili
flat-chested
s.
tahta göğüslü
231
Konuşma Dili
flat-footed
s.
geç tepki veren
232
Konuşma Dili
flat-footed
s.
basireti bağlanmış
233
Konuşma Dili
flat-footed
s.
hazırlıksız yakalanmış
234
Konuşma Dili
flat-footed
s.
gafil avlanmış
235
Konuşma Dili
flat-footed
s.
beceriksiz
236
Konuşma Dili
flat-footed
s.
sakar
237
Konuşma Dili
flat-footed
s.
hantal
238
Konuşma Dili
flat-footed
s.
biçimsiz
239
Konuşma Dili
flat-footed
s.
garip
240
Konuşma Dili
flat-footed
s.
uygunsuz
241
Konuşma Dili
flat out
expr.
alelacele
242
Konuşma Dili
flat out
expr.
bütün gücüyle
243
Konuşma Dili
flat out
expr.
çabucak
244
Konuşma Dili
flat out
expr.
çok çabuk
245
Konuşma Dili
flat out
expr.
son sürat
246
Konuşma Dili
flat out
expr.
son hızla
247
Konuşma Dili
flat out
expr.
tüm gücünü harcayarak
248
Konuşma Dili
flat out
expr.
tüm hızıyla
249
Konuşma Dili
and that's flat! [old-fashioned] [uk]
expr.
o kadar!
250
Konuşma Dili
and that's flat! [old-fashioned] [uk]
expr.
işte o kadar!
251
Konuşma Dili
and that's flat! [old-fashioned] [uk]
expr.
bitmiştir!
252
Konuşma Dili
and that's flat! [old-fashioned] [uk]
expr.
konu kapanmıştır!
253
Konuşma Dili
and that's flat! [old-fashioned] [uk]
expr.
açık ve kesin!
254
Konuşma Dili
and that's flat! [old-fashioned] [uk]
expr.
ve bu son sözüm!
255
Konuşma Dili
and that's flat! [old-fashioned] [uk]
expr.
ve son sözüm bu!
256
Konuşma Dili
and that's flat! [old-fashioned] [uk]
expr.
ve son kararım bu!
257
Konuşma Dili
in two minutes flat
expr.
tam iki dakikada
258
Konuşma Dili
in two minutes flat
expr.
tam iki dakika içinde
Idioms
259
Deyim
granny flat
i.
evin yaşlanan ebeveynlere ayrılmış alanı/bölümü
260
Deyim
granny flat
i.
evin büyük ebeveynler için ayrılmış bölümü
261
Deyim
granny flat
i.
evde büyük ebeveynlerin yaşaması için ayrılmış daire
262
Deyim
granny flat
i.
evin yaşlı anne babası için ayrılmış olan bölümü
263
Deyim
granny flat
i.
evde yaşlı anne baba için ayrılan daire
264
Deyim
be caught flat-footed
f.
umulmadık bir anda yakalanmak
265
Deyim
be caught flat-footed
f.
beklenmedik bir anda yakalanmak
266
Deyim
be caught flat-footed
f.
hazırlıksız yakalanmak
267
Deyim
be caught flat-footed
f.
habersiz yakalanmak
268
Deyim
be caught flat-footed
f.
şaşakalmak
269
Deyim
be caught flat-footed
f.
zor/müşkül duruma düşmek/girmek
270
Deyim
be caught flat-footed
f.
gafil avlanmak
271
Deyim
be caught flat-footed
f.
ters tarafa yatmak
272
Deyim
catch flat-footed
f.
umulmadık bir anda yakalamak
273
Deyim
catch flat-footed
f.
beklenmedik bir anda yakalamak
274
Deyim
catch flat-footed
f.
hazırlıksız yakalamak
275
Deyim
catch flat-footed
f.
habersiz yakalamak
276
Deyim
catch flat-footed
f.
gafil avlamak
277
Deyim
catch flat-footed
f.
zor/müşkül duruma düşürmek/sokmak
278
Deyim
catch someone flat-footed
f.
birini iş üstünde yakalamak
279
Deyim
fall flat
f.
başarısız olmak
280
Deyim
fall flat on one's face
f.
başarısız olmak
281
Deyim
fall flat on one's/its face
f.
bir işte (fena şekilde) başarısız olmak/başarısızlığa uğramak
282
Deyim
flat on one's ass
f.
bitap düşmek
283
Deyim
leave someone flat
f.
beş parasız bırakmak
284
Deyim
fall flat on one's/its face
f.
bozum olmak
285
Deyim
catch someone flat-footed
f.
birini suçüstü yakalamak
286
Deyim
fall flat on its face
f.
başarısız olmak
287
Deyim
fall flat on one's/its face
f.
çuvallamak
288
Deyim
leave someone flat
f.
dımdızlak ortada bırakmak
289
Deyim
fall flat on one's face
f.
çuvallamak
290
Deyim
fall flat on its face
f.
çuvallamak
291
Deyim
work flat out
f.
canla başla çalışmak
292
Deyim
be in a flat spin
f.
çılgına dönmek
293
Deyim
flat on one's ass
f.
dara düşmek
294
Deyim
fall flat
f.
çuvallamak
295
Deyim
fall flat
f.
fos çıkmak
296
Deyim
flat on one's back
f.
hasta yatmak
297
Deyim
fall flat
f.
güme gitmek
298
Deyim
catch flat-footed
f.
gafil avlamak
299
Deyim
catch flat-footed
f.
hazırlıksız yakalamak
300
Deyim
fall flat
f.
istediğini elde edememek
301
Deyim
flat on one's back
f.
meteliksiz kalmak
302
Deyim
lay flat
f.
kendini yere atmak
303
Deyim
be flat broke
f.
meteliğe kurşun atmak
304
Deyim
flat on one's back
f.
kötü duruma düşmek
305
Deyim
fall flat on one's face
f.
sırtı yere gelmek
306
Deyim
flat on one's ass
f.
parasız kalmak
307
Deyim
catch flat-footed
f.
suçüstü yakalamak
308
Deyim
lay somebody/something flat
f.
yere sermek
309
Deyim
flat on one's back
f.
zil olmak
310
Deyim
be flat on one's back
f.
yatağa düşmek
311
Deyim
be flat on one's back
f.
yataklara düşmek
312
Deyim
leave someone flat
f.
yüzüstü bırakmak
313
Deyim
fall flat
f.
yüzüstü düşmek
314
Deyim
flat on one's back
f.
yorgan döşek yatmak
315
Deyim
fallen flat on its face
f.
(bir gösteride vb) başarısız olmak
316
Deyim
fallen flat on its face
f.
yüzüstü kapaklanmak
317
Deyim
be flat on one's back
f.
yatalak olmak
318
Deyim
be fallen flat on its face
f.
yere serilmek
319
Deyim
fall flat on the ground
f.
yere kapaklanmak
320
Deyim
rain like a cow pissing on a flat rock
f.
bardaktan boşanırcasına yağmak
321
Deyim
rain like a cow pissing on a flat rock
f.
çok şiddetli yağmur yağmak
322
Deyim
rain like a cow pissing on a flat rock
f.
yoğun bir şekilde yağmur yağmak
323
Deyim
rain like a cow pissing on a flat rock
f.
aşırı yağmur yağmak
324
Deyim
be caught flat-footed
f.
ürkütülmek
325
Deyim
leave someone flat-footed
f.
birini ortada bırakmak
326
Deyim
leave someone flat-footed
f.
birini dımdızlak bırakmak
327
Deyim
be (flat) on (one's) back
f.
ayağa kalkacak gücü olmamak
328
Deyim
be flat-footed
f.
hazırlıksız olmak
329
Deyim
be flat-footed
f.
şaşakalmak
330
Deyim
be flat-footed
f.
gafil avlanmak
331
Deyim
be flat-footed
f.
habersiz olmak
332
Deyim
be flat-footed
f.
geç tepki vermek
333
Deyim
be flat-footed
f.
basireti bağlanmak
334
Deyim
be flat-footed
f.
düztaban olmak
335
Deyim
be flat-footed
f.
sakar olmak
336
Deyim
be flat-footed
f.
beceriksiz olmak
337
Deyim
be flat-footed
f.
biçimsiz olmak
338
Deyim
be flat-footed
f.
garip olmak
339
Deyim
be flat-footed
f.
uygunsuz olmak
340
Deyim
catch (one) flat-footed
f.
(birini) gafil avlamak
341
Deyim
catch (one) flat-footed
f.
(birini) şaşırtmak
342
Deyim
catch (one) flat-footed
f.
(birini) hazırlıksız yakalamak
343
Deyim
catch (one) flat-footed
f.
(birini) beklemediği bir anda yakalamak
344
Deyim
catch (one) flat-footed
f.
(birini) suçüstü yakalamak
345
Deyim
catch (one) flat-footed
f.
(birini) iş üstünde yakalamak
346
Deyim
fall (flat) on (one's) face
f.
yüz üstü düşmek
347
Deyim
fall (flat) on (one's) face
f.
yüzünün üstüne düşmek
348
Deyim
fall (flat) on (one's) face
f.
yüz üstü yere yapışmak
349
Deyim
fall (flat) on (one's) face
f.
yüz üstü kapaklanmak
350
Deyim
fall (flat) on its face
f.
yüz üstü düşmek
351
Deyim
fall (flat) on its face
f.
yüzünün üstüne düşmek
352
Deyim
fall (flat) on its face
f.
yüz üstü yere yapışmak
353
Deyim
fall (flat) on its face
f.
yüz üstü kapaklanmak
354
Deyim
fall flat
f.
komik olmamak
355
Deyim
fall flat
f.
güldürücü olmamak
356
Deyim
fall flat on your face
f.
başarısız olmak
357
Deyim
fall flat on your face
f.
çuvallamak
358
Deyim
fall flat on your face
f.
bir işte (fena şekilde) başarısız olmak/başarısızlığa uğramak
359
Deyim
fall flat on your face
f.
yüz üstü düşmek
360
Deyim
fall flat on your face
f.
yüzünün üstüne düşmek
361
Deyim
fall flat on your face
f.
yüz üstü yere yapışmak
362
Deyim
fall flat on your face
f.
yüz üstü kapaklanmak
363
Deyim
flat-hatting
f.
(uçağı) alçaktan ve dikkatsizce uçurma
364
Deyim
leave (one) flat
f.
(birini) hiç eğlendirmemek
365
Deyim
leave (one) flat
f.
(birini) güldürmemek
366
Deyim
leave (one) flat
f.
(birini) sıkmak
367
Deyim
leave (one) flat
f.
(birini) yüzüstü bırakmak
368
Deyim
leave (one) flat
f.
(birini) öylece terk etmek
369
Deyim
leave (one) flat
f.
(birini) bir anda/beklenmedik bir şekilde terk etmek
370
Deyim
leave (one) flat
f.
(birini) ortada bırakmak
371
Deyim
leave (one) flat
f.
(birini) dımdızlak bırakmak
372
Deyim
leave (one) flat
f.
(birini) beş parasız ortada bırakmak
373
Deyim
leave flat
f.
dımdızlak ortada bırakmak
374
Deyim
leave flat
f.
yüzüstü bırakmak
375
Deyim
leave flat
f.
bir anda terk etmek
376
Deyim
flat chat
s.
çok meşgul
377
Deyim
flat chat
s.
aşırı yoğun
378
Deyim
flat chat
s.
çok dolu
379
Deyim
flat chat
s.
boğazına kadar işe vs. gömülmüş durumda
380
Deyim
flat busted
s.
cebi delik
381
Deyim
flat broke
s.
cebidelik
382
Deyim
flat broke
s.
cebi delik
383
Deyim
flat as a strap [australia]
s.
ok gibi hızlı
384
Deyim
flat broke
s.
meteleksiz
385
Deyim
flat busted
s.
meteliksiz
386
Deyim
flat broke
s.
meteliğe kurşun atan
387
Deyim
flat broke
s.
parasız kalmış
388
Deyim
flat busted
s.
parasız kalmış
389
Deyim
flat out like a lizard drinking [australia]
s.
çok meşgul
390
Deyim
flat out like a lizard drinking [australia]
s.
kafası dolu/meşgul
391
Deyim
flat out like a lizard drinking [australia]
s.
yoğun
392
Deyim
(as) flat as a strap
s.
çok meşgul
393
Deyim
(as) flat as a strap
s.
kafası birçok şeyle meşgul/dolu
394
Deyim
caught flat-footed
s.
gafil avlanmış
395
Deyim
caught flat-footed
s.
hazırlıksız yakalanmış
396
Deyim
caught flat-footed
s.
boş bir anında yakalanmış
397
Deyim
caught flat-footed
s.
savunmasız yakalanmış
398
Deyim
flat as a board
s.
yamyassı
399
Deyim
flat as a board
s.
tahta gibi dümdüz
400
Deyim
flat as a board
s.
dümdüz
401
Deyim
flat as a board
s.
küçük memeli
402
Deyim
flat as a board
s.
tahta göğüslü
403
Deyim
flat as a pancake
s.
yamyassı
404
Deyim
flat as a pancake
s.
tahta gibi dümdüz
405
Deyim
flat as a pancake
s.
dümdüz
406
Deyim
flat as a pancake
s.
küçük memeli
407
Deyim
flat as a pancake
s.
tahta göğüslü
408
Deyim
flat on back
s.
yatalak
409
Deyim
flat on back
s.
yorgan döşek yatan
410
Deyim
flat on back
s.
kalkamaz halde
411
Deyim
flat on back
s.
başını kaldıramaz halde
412
Deyim
flat on one's back
s.
yatalak
413
Deyim
flat on one's back
s.
yorgan döşek yatan
414
Deyim
flat on one's back
s.
kalkamaz halde
415
Deyim
flat on one's back
s.
başını kaldıramaz halde
416
Deyim
flat on one's back
s.
çaresiz
417
Deyim
flat on one's back
s.
aciz
418
Deyim
flat on one's back
s.
sırtı yere gelmiş
419
Deyim
flat on one's back
s.
eli ayağı bağlanmış
420
Deyim
flat-strap [australia]
s.
aşırı meşgul
421
Deyim
flat-strap [australia]
s.
aşırı yoğun
422
Deyim
flat-chested
s.
küçük memeli (kadın)
423
Deyim
flat chat
zf.
son hızla
424
Deyim
flat chat
zf.
son sürat
425
Deyim
flat chat
zf.
tam gaz
426
Deyim
flat chat
zf.
canla başla
427
Deyim
flat chat
zf.
var gücüyle
428
Deyim
flat chat
zf.
deli gibi
429
Deyim
flat out like a lizard drinking [australia]
zf.
hız sınırında
430
Deyim
flat out like a lizard drinking [australia]
zf.
olabilecek en yüksek hızda/güçte
431
Deyim
flat out like a lizard drinking [australia]
zf.
son hız
432
Deyim
flat out like a lizard drinking [australia]
zf.
tam güç
433
Deyim
and that's flat
expr.
açık ve kesindir işte o kadar
434
Deyim
and that's flat
expr.
açık ve kesindir
435
Deyim
flat as a strap [australia]
expr.
aşırı hızlı
436
Deyim
as flat as a strap [australia]
expr.
aşırı hızlı
437
Deyim
as flat as a strap
expr.
aşırı meşgul
438
Deyim
flat as a strap
expr.
aşırı meşgul
439
Deyim
as flat as a tack
expr.
aşırı moralsiz
440
Deyim
flat as a tack
expr.
aşırı moralsiz
441
Deyim
flat as a strap
expr.
aşırı yoğun
442
Deyim
as flat as a strap
expr.
aşırı yoğun
443
Deyim
flat busted
expr.
beş parasız
444
Deyim
and that's flat
expr.
benim son kararım
445
Deyim
as flat as a pancake
expr.
dümdüz
446
Deyim
in no time flat
expr.
çabucak
447
Deyim
in nothing flat
expr.
çabucak
448
Deyim
flat as a pancake
expr.
dümdüz
449
Deyim
flat as a strap
expr.
dümdüz
450
Deyim
as flat as a strap
expr.
dümdüz
451
Deyim
as flat as a board
expr.
dümdüz
452
Deyim
as flat as a tack
expr.
çok üzgün
453
Deyim
flat as a tack
expr.
çok üzgün
454
Deyim
in no time flat
expr.
hızla
455
Deyim
in nothing flat
expr.
hızla
456
Deyim
and that's flat
expr.
işte o kadar
457
Deyim
flat as a strap [australia]
expr.
jet gibi hızlı
458
Deyim
as flat as a strap [australia]
expr.
jet gibi hızlı
459
Deyim
as flat as a strap [australia]
expr.
ok gibi hızlı
460
Deyim
as flat as a pancake
expr.
pide gibi
461
Deyim
in nothing flat
expr.
süratle
462
Deyim
in no time flat
expr.
süratle
463
Deyim
and that's flat
expr.
son sözüm bu
464
Deyim
and that's flat
expr.
son kararım bu
465
Deyim
as flat as a board
expr.
tahta gibi dümdüz
466
Deyim
as flat as a strap
expr.
tam gaz
467
Deyim
flat as a strap
expr.
tam gaz
468
Deyim
as flat as a pancake
expr.
yamyassı
469
Deyim
in nothing flat
expr.
yıldırım gibi
470
Deyim
as flat as a board
expr.
yamyassı
471
Deyim
as flat as a tack
expr.
üzüntüden mecali kalmamış
472
Deyim
flat as a tack
expr.
üzüntüden mecali kalmamış
473
Deyim
flat strap
expr.
tam gaz
474
Deyim
flat strap
expr.
son hız
475
Deyim
flat strap
expr.
tam güç
476
Deyim
flat strap
expr.
dümdüz
477
Deyim
flat strap
expr.
hız kesmeden
478
Deyim
in a flat spin
expr.
sıkıntıya girmiş
479
Deyim
in a flat spin
expr.
sallantıya/çalkantıya girmiş
480
Deyim
into a flat spin
expr.
kontrolden çıkmaya
481
Deyim
into a flat spin
expr.
panik haline
482
Deyim
into a flat spin
expr.
karışıklık/bunalım içine
483
Deyim
into a flat spin
expr.
galeyana
484
Deyim
into a flat spin
expr.
gözü dönmeye
485
Deyim
on the flat
expr.
düzlüğe
486
Deyim
on the flat
expr.
düzlükte
487
Deyim
on the flat
expr.
düz alanda/alana
488
Deyim
on the flat
expr.
engelsiz at yarışında
Speaking
489
Konuşma
that's flat
expr.
açık ve katidir
490
Konuşma
I'll tell you flat
expr.
açık söyleyeceğim
491
Konuşma
that's flat
expr.
açık ve katidir şüphesiz
492
Konuşma
we live in the same flat [uk]
expr.
aynı dairede yaşıyoruz
493
Konuşma
we live in the same flat [uk]
expr.
aynı evde yaşıyoruz
494
Konuşma
in nothing flat
expr.
çok geçmeden
495
Konuşma
did you find a flat?
expr.
ev/daire buldun mu?
496
Konuşma
on which floor is your flat?
expr.
evin/dairen kaçıncı katta?
497
Konuşma
that's flat
expr.
şüphesiz
498
Konuşma
I'm moving into a new flat
expr.
yeni bir daireye taşınıyorum
499
Konuşma
i'lltell you flat
açık söyleyeceğim
Trade/Economic
500
Ticaret/Ekonomi
flat tax
i.
bütün vergi dilimlerine aynı oranda uygulanan vergi
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of flat
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy