Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
General | ||
Genel | hüküm veren | adjudicating s. |
Genel | hüküm veren | ordinant s. |
Genel | hüküm veren | provisory s. |
Idioms | ||
Deyim | hüküm veren | on the bench expr. |
Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
General | ||
Genel | hüküm veren kimse | sentencer i. |
Genel | keyfe göre hüküm veren | high-handed s. |
Genel | keyfe göre hüküm veren | highhanded s. |
Trade/Economic | ||
Ticaret/Ekonomi | şirket alımında alıcının bir miktarı peşin ödeyip gerisini belli şartlar oluştuğunda ödeyeceğine hüküm veren sözleşme tipi | earn out agreement i. |
Law | ||
Hukuk | karara hüküm veren yorum | customary interpretation i. |
Hukuk | mahkemeye hüküm verme yetkisi veren karar | special verdict i. |
Politics | ||
Siyasal | lordlar kamarası'nın lordlar hakkında hüküm veren üyelerinden her biri | trier i. |
Siyasal | lordlar kamarası'nın lordlar hakkında hüküm veren üyelerinden her biri | lord trier i. |
Insurance | ||
Sigortacılık | varış limanının buzlanma nedeniyle malın boşaltılmasına elverişli olmaması dolayısıyla geminin en yakın bir diğer limanda malı boşaltabilmesi için yön değiştirmesine izin veren hüküm | ice deviation clause i. |
Latin | ||
Latince | hüküm veren yetkili | ipse dixit i. |