ho - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

ho

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"ho" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 13 sonuç

İngilizce Türkçe
General
ho i. holmiyumun simgesi
ho i. ho halkı
ho i. ho halkından olan kimse
ho i. azılı suçlu
ho i. mükerrer suçlu
ho i. kaltak
ho ünl. şaşkınlık veya keyif ifade etmek, dikkat çekmek veya harekete geçirmek için kullanılan bir ifade
ho exclam. dur
ho exclam. kes
Trade/Economic
ho i. vietnam dongu'nun onda birine eşit olan para birimi
Linguistics
ho i. ho halkının konuştuğu munda dili
Slang
ho i. fahişe
ho i. orospu

"ho" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 186 sonuç

İngilizce Türkçe
General
heave-ho i. işten atılma
tally-ho i. avcıların avı görünce bağırması
billy-ho i. inanılmaz boyut
billy-ho i. çok fazla miktar
heave ho i. kovma
heave ho i. reddetme
heave-ho i. kovma narası
ho-chunk i. hoçank
tally-ho f. tallyho diyerek tazılara komut vermek
heigh-ho f. senkron tutturmak için "heigh-ho" demek
ho [dialect] [uk] f. homurdanıp sızlanmak
ho [dialect] [uk] f. yanıp tutuşmak
ho [dialect] [uk] f. burnunda tütmek
gee ho f. dehlemek
gee ho f. sağa veya sola dönmek
gee ho f. (koşum hayvanı) sahibin verdiği yön talimatlarına uymak
gung ho s. fazlasıyla istekli
gung ho s. hevesli
gung ho s. dünden hazır
ho hum s. yavan
ho hum s. çekici olmayan
heave ho! ünl. heyamola!
heigh-ho! ünl. uff!
tally-ho ünl. haydi!
yo-ho-ho ünl. tamamen saçma
hey-ho ünl. bıkkınlık, hayal kırıklığı, şaşkınlık veya mutluluk belirten bir ünlem
ho-ho ünl. haha
ho-ho ünl. kahkaha sesi ifade eden bir ünlem
ho-hum ünl. öff
ho-hum ünl. aman ya
ho-hum ünl. yav he he
yo-ho-ho ünl. dikkat çekmek için kullanılan bir ünlem
right-ho ünl. pekala
right-ho ünl. tamam
right-ho ünl. tamam bakalım
heigh-ho ünl. oley
heigh-ho ünl. hayda
heigh-ho ünl. yehu
heigh-ho ünl. aman
ho hum ünl. bıkkınlık, bezginlik veya küçümseme belirten bir ifade
gee ho exclam. deh!
gee ho exclam. yürü!
gee ho exclam. (kare dansta) sağa dön!
Colloquial
the heave-ho i. kovma
the heave-ho i. atma
the heave-ho i. kapı önüne koyma
the old heave-ho i. kovma
the old heave-ho i. atma
the old heave-ho i. kapı önüne koyma
ho-jo i. howard jonson's restoranı veya oteli
ho-jo i. howard johnson restoranı veya oteli
ho-jo’s i. howard jonson's restoranı veya oteli
ho-jo’s i. howard johnson restoranı veya oteli
heave ho i. kovma narası
heave ho f. zorla çekmek
heave-ho f. zorla çekmek
ho-hum s. sıkıcı ve sıradan
ho-hum s. ilgisiz
ho-hum s. ilginç olmayan
ho-hum s. sıkılmış
ho-hum s. kayıtsız
ho-hum s. umursamaz
gung-ho s. içten bir şekilde coşkulu ve sadık
gung-ho s. istekli
gung-ho s. hevesli
gung-ho s. dünden hazır
gung-ho s. hevesli
gung-ho s. fazlasıyla istekli
what-ho [old-fashioned] ünl. selamlama ifadesi
what-ho [old-fashioned] ünl. dikkat çekme ifadesi
tally-ho expr. hadi yallah
righty-ho expr. pekala
righty-ho expr. tamam
righty-ho expr. tamam bakalım
ho there [obsolete] expr. hey, sen
ho there [obsolete] expr. baksana
ho there [obsolete] expr. hu hu
ho there [obsolete] expr. selam
ho, ho, ho expr. derinden bir gülme sesi taklidi yaparken kullanılan ifade
ho, ho, ho expr. genellikle noel babayla özdeşleşen bir gülme şekli
Idioms
give someone the old heave-ho f. (arkadaşlık teklifini) burun kıvırarak reddetmek/geri çevirmek
give someone the old heave-ho f. (arkadaşlık teklifini) hor görerek reddetmek
give someone the old heave-ho f. (arkadaşlık teklifini) elinin tersiyle itmek
give someone the old heave-ho f. (arkadaşlık teklifini) hakir görerek geri çevirmek
give someone the old heave-ho f. ilişkiyi/arkadaşlığı kesmek/bitirmek
give someone the old heave-ho f. evlenmekten vazgeçmek
give someone the old heave-ho f. nişanı atmak/bozmak
give someone the old heave-ho f. (çalışanını) işten çıkarmak
give someone the old heave-ho f. (çalışanını) kapı dışarı etmek
give someone the old heave-ho f. (çalışanını) kapı önüne koymak
give someone the old heave-ho f. (çalışanına) tekmeyi basmak
give someone the old heave-ho f. (çalışanına) kapıyı göstermek
give someone the old heave-ho f. (çalışanıyla) ilişkiyi kesmek/bitirmek
give someone the old heave-ho f. (çalışanının) işine son vermek
get the old heave-ho f. reddedilmek
get the old heave-ho f. kapı önüne konulmak
give the (old) heave-ho f. birini işten çıkarmak
give somebody the old heave ho f. birini işten çıkarmak
give (one) the heave-ho f. (birini) işten çıkarmak/kovmak
give (one) the heave-ho f. (birini) reddetmek
give (one) the heave-ho f. (birini) geri çevirmek
give (one) the heave-ho f. (birini) kapı dışarı etmek
give (one) the heave-ho f. (birine) tekmeyi basmak
give (one) the heave-ho f. (birini) yollamak
give (one) the old heave-ho f. (birini) işten çıkarmak/kovmak
give (one) the old heave-ho f. (birini) reddetmek
give (one) the old heave-ho f. (birini) geri çevirmek
give (one) the old heave-ho f. (birini) kapı dışarı etmek
give (one) the old heave-ho f. (birine) tekmeyi basmak
give (one) the old heave-ho f. (birini) yollamak
give something/someone the old heave-ho f. birinden/bir şeyden kurtulmak
give something/someone the old heave-ho f. birine/bir şeye tekmeyi basmak
give something/someone the old heave-ho f. birini/bir şeyi başından atmak
give something/someone the old heave-ho f. birini/bir şeyi başından savmak
give something/someone the old heave-ho f. birini/bir şeyi kovmak
give something/someone the old heave-ho f. birini/bir şeyi defetmek
give somebody the (old) heave-ho f. birini işten çıkarmak/kovmak
give somebody the (old) heave-ho f. birini kapı dışarı etmek
give somebody the (old) heave-ho f. birine tekmeyi basmak
give somebody the (old) heave-ho f. birini yollamak
give somebody the (old) heave-ho f. biriyle ilişkisini bitirmek
give somebody the (old) heave-ho f. birini bırakmak
give somebody the heave-ho f. birini işten çıkarmak/kovmak
give somebody the heave-ho f. birini kapı dışarı etmek
give somebody the heave-ho f. birine tekmeyi basmak
give somebody the heave-ho f. birini yollamak
give somebody the heave-ho f. birini bırakmak
give something/someone the heave-ho f. birinden/bir şeyden kurtulmak
give something/someone the heave-ho f. birine/bir şeye tekmeyi basmak
give something/someone the heave-ho f. birini/bir şeyi başından atmak
give something/someone the heave-ho f. birini/bir şeyi başından savmak
give something/someone the heave-ho f. birini/bir şeyi kovmak
give something/someone the heave-ho f. birini/bir şeyi defetmek
give something/someone the old heave-ho f. birinden/bir şeyden kurtulmak
give something/someone the old heave-ho f. birine/bir şeye tekmeyi basmak
give something/someone the old heave-ho f. birini/bir şeyi başından atmak
give something/someone the old heave-ho f. birini/bir şeyi başından savmak
give something/someone the old heave-ho f. birini/bir şeyi kovmak
give something/someone the old heave-ho f. birini/bir şeyi defetmek
give the heave-ho f. tekmeyi basmak
give the heave-ho f. başından atmak
give the heave-ho f. başından savmak
give the heave-ho f. kovmak
give the heave-ho f. defetmek
give the heave-ho f. işten çıkarmak
give the heave-ho f. kapıyı göstermek
give the heave-ho f. kapı dışarı etmek
give the heave-ho f. işine son vermek
ho-hum expr. sıkıcı
Aeronautic
tally-ho i. uçak göründü
Marine
heave ho i. vira salpa
heave ho i. yisa salpa
yo-heave-ho ünl. (eskiden) gemicilerin kürek veya yelken çekerken birlikte söylediği bir nida
yo-ho-ho ünl. (eskiden) gemicilerin kürek veya yelken çekerken birlikte söylediği bir nida
heave-ho ünl. heyamola!
heave-ho ünl. yisa!
land, ho! expr. kara göründü!
Gastronomy
tong ho (chrysanthemum coronarium spatiosum) i. dağlama
tong ho (chrysanthemum coronarium spatiosum) i. asya yemeklerinde kullanılan, etli yaprakları yenebilen bir bitki
Marine Biology
ho lighting i. yüksek verimli floresan lamba
Linguistics
yo-he-ho theory i. zorlamacı dil kökeni kuramı
ho-chunk i. hoçankça
Geography
ho-ho-kus i. new jersey eyaletinde yerleşim yeri
lake ka-ho i. illinois eyaletinde yerleşim yeri
hwang ho i. sarı ırmak
hwang ho i. çin'de bir nehir
hwang ho i. çin'den akan bir nehir
ta yün ho i. çin'de bir kanal sistemi
ho chi minh i. ho chi minh kenti
ho chi minh city i. ho chi minh kenti
ho chi minh trail i. ho chi minh ikmal yolu
Military
gung ho s. askeri savaşa katılmaya hevesli
Ornithology
heigh-ho i. altın ağaçkakan
Slang
slut ho i. yosma
ho stro i. fahişelerin uğrak caddesi/sokağı
ho stro i. fahişelerin mekan edindiği cadde/sokak
ho stro i. fahişelerin iş tuttuğu cadde/sokak
ho stro i. fahişelerin müşteri beklediği cadde/sokak
heave-ho i. kovma
heave-ho i. atma
heave-ho i. kapı dışarı etme
skanky-ho [new zealand] i. uçkuruna düşkün kadın
skanky-ho [new zealand] i. edepsiz kadın
skanky-ho [new zealand] i. hafifmeşrep kadın
tally ho f. saldır
tally ho expr. hücum