Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
hole
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
"hole"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 91 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
hole
i.
çukur
2
Yaygın Kullanım
hole
i.
delik
General
3
Genel
hole
i.
derin yer
4
Genel
hole
i.
in
5
Genel
hole
i.
boşluk
6
Genel
hole
i.
zorluk
7
Genel
hole
i.
deşik
8
Genel
hole
i.
kovuk
9
Genel
hole
i.
hücre
10
Genel
hole
i.
zor durum
11
Genel
hole
i.
kodes
12
Genel
hole
i.
kusur
13
Genel
hole
i.
delik
14
Genel
hole
i.
yuva
15
Genel
hole
i.
oyuk
16
Genel
hole
i.
çirkin, pis veya kasvetli bir konut
17
Genel
hole
i.
garip bir durum
18
Genel
hole
i.
çıkmaz
19
Genel
hole
i.
ilk turda kapalı olarak dağıtma (poker)
20
Genel
hole
i.
küçük liman
21
Genel
hole
i.
açıklık
22
Genel
hole
i.
yuva
23
Genel
hole
i.
yer
24
Genel
hole
i.
bilardo masası deliği
25
Genel
hole
i.
zeminde yumuşak malzeme ile dolmuş oyuk
26
Genel
hole
i.
toprağa kazılmış maden veya kuyu
27
Genel
hole
i.
doldurulmamış alan
28
Genel
hole
i.
boş alan
29
Genel
hole
i.
kayıp duygusu
30
Genel
hole
i.
kaybedilen şey için sürekli duyulan özlem
31
Genel
hole
i.
zayıf nokta
32
Genel
hole
i.
tutarsızlık
33
Genel
hole
i.
yasada boşluk
34
Genel
hole
i.
bilye oyunlarında bilyenin oynanacağı küçük boşluk
35
Genel
hole
i.
sakıncalı yer
36
Genel
hole
i.
tehlikeli yer
37
Genel
hole
i.
kaybeden konumu
38
Genel
hole
i.
havuz
39
Genel
hole
f.
köşesine çekilmek
40
Genel
hole
f.
deliğe girmek
41
Genel
hole
f.
delmek
42
Genel
hole
f.
kapanmak
43
Genel
hole
f.
delik açmak
44
Genel
hole
f.
yuvasına girmek
45
Genel
hole
f.
kazmak
46
Genel
hole
f.
deliğe sokmak
47
Genel
hole
f.
(hayvanı) deliğe yönlendirmek
Colloquial
48
Konuşma Dili
hole
i.
ağız
Trade/Economic
49
Ticaret/Ekonomi
hole
i.
borçlu olma
Technical
50
Teknik
hole
i.
çukur
51
Teknik
hole
i.
oyuk
Electric
52
Elektrik
hole
i.
(tel çekme) bir bölümün eksiltilmesi
53
Elektrik
hole
i.
(tel çekme) bir bölümün indirilmesi
Textile
54
Tekstil
hole
i.
delik
Construction
55
İnşaat
hole
f.
(tünel, geçit) delmek
56
İnşaat
hole
f.
(tünel, geçit) açmak
Automotive
57
Otomotiv
hole
i.
çukur
58
Otomotiv
hole
i.
delik
Railway
59
Demiryolu
hole
i.
demiryolunun ana hattından ayrılan yan hat
60
Demiryolu
hole
f.
karşıdan gelen trenin ana raydan geçebilmesi için yan raya geçmek (tren)
Aeronautic
61
Havacılık
hole
i.
uçağın aniden düşmesine neden olan hava boşluğu
Marine
62
Denizcilik
hole
i.
gemi ambarı
63
Denizcilik
hole
i.
gemi deposu
Mining
64
Maden
hole
f.
kömür yatağının altını kesmek
Dentistry
65
Diş Hekimliği
hole
i.
diş çürüğü
Physics
66
Fizik
hole
i.
bir değerlik elektronunun yokluğundan dolayı atomdaki boşluk
67
Fizik
hole
i.
fermiyonların negatif enerjisinin kuantum durumlarının neredeyse tam sürekliliğinde boşluk
68
Fizik
hole
i.
kristalde normal örgü konumundaki bir atom veya iyonun eksik olması nedeniyle kusur
Zoology
69
Zooloji
hole
i.
hayvan çukuru
Geography
70
Coğrafya
hole
i.
su kütlesindeki derin yer
71
Coğrafya
hole
i.
koy
Sport
72
Spor
hole
i.
(golf) oynama süresi
73
Spor
hole
i.
savunma düzenindeki açıklık
74
Spor
hole
i.
golf sahasında hedeften deliğe kadar olan bölümler
75
Spor
hole
i.
topu hedeften deliğe atınca kazanılan puan
76
Spor
hole
i.
topa hedeften karşılık gelen deliğe göndermek için yapılan vuruş sayısı
77
Spor
hole
f.
(golf topunu) deliğe sokmak
Football
78
Futbol
hole
i.
(amerikan futbolu) savunma diziliminde hücum oyuncusunun topu ilerletmesine fırsat sunan boşluk
Slang
79
Argo
hole
i.
gözaltı hücresi
80
Argo
hole
i.
nezaret hücresi
81
Argo
hole
i.
anüs
82
Argo
hole
i.
göt deliği
83
Argo
hole
i.
kıç deliği
84
Argo
hole
i.
aşağılık herif
85
Argo
hole
i.
dallama
86
Argo
hole
i.
götveren
87
Argo
hole
i.
göt lalesi
88
Argo
hole
i.
götlek
89
Argo
hole
i.
hergele
90
Argo
hole
i.
hıyar
91
Argo
hole
i.
lavuk
"hole"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
single hole
i.
tek delik
2
Genel
bullet hole
i.
mermi deliği
3
Genel
watering hole
i.
ingilizce'de bar veya pub anlamında argo sözcük
4
Genel
mouse hole
i.
fare deliği
5
Genel
nail hole
i.
tırnak hücresi
6
Genel
watering hole
i.
boşboğaz
7
Genel
watering hole
i.
söz taşıyan
8
Genel
watering hole
i.
hayvanların su içtikleri taş veya ağaçtan oyma kap
9
Genel
watering hole
i.
laf taşıyan
10
Genel
observation hole
i.
gözetleme deliği
11
Genel
watering hole
i.
doğal bir su kaynağı
12
Genel
watering hole
i.
hayvanların su içmesine elverişli yer
13
Genel
watering hole
i.
yalak
14
Genel
lamp hole
i.
lamba deliği
15
Genel
gopher hole
i.
sincap yuvası
16
Genel
hand hole
i.
el deliği
17
Genel
oven made in a hole in the earth
i.
tandır
18
Genel
moth hole
i.
güve yeniği
19
Genel
lubrication hole
i.
yağlama çukuru
20
Genel
smoke hole
i.
baca
21
Genel
button hole
i.
ilik
22
Genel
watering hole
i.
suvat
23
Genel
inspection hole
i.
muayene deliği
24
Genel
a round peg in a square hole
i.
bulunduğu yere hiç uygun olmayan kimse
25
Genel
sprocket hole
i.
perforasyon
26
Genel
hole in a toilet fixture
i.
kubur
27
Genel
drainage hole
i.
drenaj deliği
28
Genel
hole in the ground
i.
yerdeki delik
29
Genel
worm hole
i.
kurt yeniği
30
Genel
bullet hole
i.
kurşun deliği
31
Genel
water hole
i.
küçük göl
32
Genel
designation hole
i.
tanıtma deliği
33
Genel
leakage hole
i.
sızıntı deliği
34
Genel
black hole
i.
kara delik
35
Genel
hole puncher
i.
delgeç
36
Genel
vent hole
i.
hava boşaltma deliği
37
Genel
vent hole
i.
havalandırma deliği
38
Genel
vent hole
i.
havalık
39
Genel
vent hole
i.
hava alma deliği
40
Genel
cargo hole
i.
yük ambarı
41
Genel
cleanout hole
i.
temizleme deliği
42
Genel
key-hole
i.
anahtar deliği
43
Genel
coal-hole
i.
kömürlük
44
Genel
peep-hole
i.
gözetleme deliği
45
Genel
pigeon-hole
i.
yazı masası çekmecesi
46
Genel
peep hole
i.
kontrol deliği
47
Genel
peep hole
i.
gözetleme deliği
48
Genel
ear hole
i.
kulak deliği
49
Genel
ear hole
i.
küpe deliği
50
Genel
nine-hole golf course
i.
dokuz delikli golf sahası
51
Genel
two hole paper perforator
i.
iki delikli delgi makinesi
52
Genel
two hole paper perforator
i.
iki delikli zımba makinesi
53
Genel
tree hole
i.
ağaç kovuğu
54
Genel
huge hole
i.
büyük delik
55
Genel
blind hole
i.
kör kuyu
56
Genel
small hole
i.
küçük delik
57
Genel
rabbit hole
i.
tavşan deliği
58
Genel
coal hole
i.
kömürlük
59
Genel
dene hole
i.
yapay mağara
60
Genel
judas hole
i.
gözetleme deliği
61
Genel
cubby-hole
i.
küçük oda
62
Genel
cubby-hole
i.
hücre
63
Genel
cubby-hole
i.
önü açık ufak göz (yazıhanede/dolapta)
64
Genel
cubby-hole
i.
göz
65
Genel
cubby-hole
i.
odacık
66
Genel
cubby-hole
i.
gizlenecek yer
67
Genel
wrong hole
i.
yanlış delik
68
Genel
bolt hole
i.
sığınak
69
Genel
bolt hole
i.
kaçış yeri
70
Genel
bolt hole
i.
farenin vb kaçtığı delik
71
Genel
cubby-hole
i.
çocukların korunma odası olarak kullanıldığı oda/yer
72
Genel
hole punch
i.
delgeç
73
Genel
hidey-hole
i.
sığınak
74
Genel
hidey-hole
i.
gizlenme yeri
75
Genel
hidey-hole
i.
saklanma yeri
76
Genel
teaze-hole
i.
ocak veya fırınlarda yakıt koyulan delik
77
Genel
bogey hole [australia]
i.
doğal yüzme havuzu
78
Genel
bolt-hole [uk]
i.
kaçış yeri
79
Genel
bolt-hole [uk]
i.
sığınma yeri
80
Genel
bolt-hole [uk]
i.
hayvan kaçış deliği
81
Genel
hand-hole plate
i.
el deliği kapağı
82
Genel
bolt-hole
i.
hayvan kaçış deliği
83
Genel
bore-hole
i.
(genellikle keşif amacıyla açılan) sondaj deliği
84
Genel
hole in one
i.
nadir başarı
85
Genel
hole in one
i.
harika iş
86
Genel
hole in one
i.
dikkate değer başarı
87
Genel
hole in the wall
i.
küçük restoran
88
Genel
hole in the wall
i.
kuytu restoran
89
Genel
hole in the wall
i.
küçük ve kuytu oda
90
Genel
hole in the wall
i.
uzak veya ücra yerde bulunan dükkan
91
Genel
hole-in-one
i.
nadir başarı
92
Genel
hole-in-one
i.
harika iş
93
Genel
hole-in-one
i.
dikkate değer başarı
94
Genel
hole-in-the-wall
i.
küçük restoran
95
Genel
hole-in-the-wall
i.
kuytu restoran
96
Genel
hole-in-the-wall
i.
küçük ve kuytu oda
97
Genel
hole-in-the-wall
i.
uzak veya ücra yerde bulunan dükkan
98
Genel
mouth hole
i.
(kayak maskesinde) ağız için bırakılmış açıklık
99
Genel
chuck hole
i.
vagon tekerlek izindeki derin delik
100
Genel
cradle hole
i.
yolda oluşan çukur
101
Genel
pigeon hole
i.
güvercin yuvalarındaki giriş deliği
102
Genel
pigeon hole
i.
eski bir ingiliz oyunu
103
Genel
pit-hole
i.
çukur
104
Genel
pit-hole
i.
çopur
105
Genel
post hole
i.
direk çukuru
106
Genel
post hole
i.
direk sabitlemek için açılan çukur
107
Genel
pritchel hole
i.
nalda çivi deliği
108
Genel
shot hole
i.
(böceğin açtığı) ahşap deliği
109
Genel
sight-hole
i.
gözetleme deliği
110
Genel
sight-hole
i.
kapı dürbünü
111
Genel
sink hole
i.
gider kapağı
112
Genel
sink hole
i.
foseptik
113
Genel
sink hole
i.
lağım çukuru
114
Genel
sink hole
i.
pislik yuvası
115
Genel
spile hole
i.
varildeki küçük hava deliği
116
Genel
spile hole
i.
hava deliği
117
Genel
spile hole
i.
özsuyunu çıkarmak için akçaağaca açılan delik
118
Genel
make a hole in
f.
delik açmak
119
Genel
bore a hole in
f.
delik açmak
120
Genel
have an ace in the hole
f.
elinde kozu olmak
121
Genel
hole up
f.
saklanmak
122
Genel
make a hole
f.
delik açmak
123
Genel
dig a hole
f.
çukur kazmak
124
Genel
make a hole in
f.
delmek
125
Genel
hole up
f.
kapanmak
126
Genel
hole up
f.
köşesine çekilmek
127
Genel
bore a hole in
f.
azıcık çürütmek (bir fikri)
128
Genel
cover a hole
f.
delik kapatmak
129
Genel
bore a hole in something with a nail
f.
çivi ile delmek
130
Genel
fall into a hole
f.
çukura düşmek
131
Genel
make a hole
f.
delik delmek
132
Genel
make a hole in something with a nail
f.
çivi ile delmek
133
Genel
pierce a hole in something with a nail
f.
çivi ile delmek
134
Genel
pierce a hole
f.
delik delmek
135
Genel
drill a hole
f.
delik delmek
136
Genel
go down into a hole
f.
çukura inmek
137
Genel
bore a hole
f.
delik delmek
138
Genel
drill a hole on the surface
f.
yüzeye delik açmak
139
Genel
be half dead with a bullet hole in one's shoulder
f.
omzunda bir kurşun deliğiyle yarı ölü bir halde olmak
140
Genel
have a hole in one's budget of
f.
bütçesinde ...'lık açık olmak
141
Genel
dig a hole
f.
delik açmak
142
Genel
dig a hole
f.
çukur açmak
143
Genel
darn hole
f.
delik yamamak
144
Genel
without a hole
s.
deliksiz
145
Genel
hole-and-corner
s.
gizli
146
Genel
hole-and-corner
s.
sinsi
147
Genel
hole-and-corner
s.
el altından
148
Genel
top-hole
s.
en iyi
149
Genel
top-hole
s.
seçkin
150
Genel
hole and corner
s.
önemsiz
151
Genel
hole and corner
s.
değersiz
152
Genel
hole and corner
s.
yaşamdaki çevresel ve önemsiz olaylara ait olan
153
Genel
hole-and-corner
s.
önemsiz
154
Genel
hole-and-corner
s.
değersiz
155
Genel
hole-and-corner
s.
yaşamdaki çevresel ve önemsiz olaylara ait olan
156
Genel
hole-in-corner
s.
el altından yapılan
157
Genel
hole-in-corner
s.
gizli yapılan
158
Genel
hole-in-corner
s.
gizli kapaklı
159
Genel
hole-in-corner
s.
önemsiz
160
Genel
hole-in-corner
s.
değersiz
Phrasals
161
Öbek Fiiller
hole up
f.
sığınağa yerleştirmek
162
Öbek Fiiller
hole up
f.
saklanma yerine yerleştirmek
163
Öbek Fiiller
hole up
f.
hapsetmek
164
Öbek Fiiller
hole up
f.
uzun süre alıkoymak
165
Öbek Fiiller
hole up
f.
uzun süre bekletmek
Proverb
166
Atasözü
mouse that has but one hole is quickly taken
işini sağlama al
167
Atasözü
mouse that has but one hole is quickly taken
her zaman ikinci bir seçeneğin olsun
168
Atasözü
mouse that has but one hole is quickly taken
eşeğini sağlam kazığa bağla
169
Atasözü
if you're in a hole, stop digging
eğer kötü bir duruma düştüysen durumu daha da kötüleştirecek hamlelerden kaçın
170
Atasözü
if you're in a hole, stop digging
çukura düştüysen kazmayı bırakacaksın
Colloquial
171
Konuşma Dili
hole digger
i.
hamburgerleri pişiren/çeviren kişi
172
Konuşma Dili
hole digger
i.
hamburgercide köfte çevirmek kadar basit
173
Konuşma Dili
hole digger
i.
az maaşlı bir işte çalışan kişi
174
Konuşma Dili
hole digger
i.
vasıfsız/niteliksiz işçi
175
Konuşma Dili
gaping hole
i.
boşluk
176
Konuşma Dili
gaping hole
i.
eksiklik
177
Konuşma Dili
top hole
i.
güzel
178
Konuşma Dili
top hole
i.
hoş
179
Konuşma Dili
top hole
i.
harika
180
Konuşma Dili
top hole
i.
mükemmel
181
Konuşma Dili
black hole of calcutta [uk]
i.
sıkış tıkış yer
182
Konuşma Dili
hidey-hole
i.
kuytu saklanma yeri
183
Konuşma Dili
hidy-hole
i.
barınak
184
Konuşma Dili
hidy-hole
i.
saklanma yeri
185
Konuşma Dili
hole [us]
i.
küçük liman
186
Konuşma Dili
hole card
i.
avantajlı kullanılabilene kadar yedekte tutulan şey
187
Konuşma Dili
hole-in-the-wall [uk]
i.
bankamatik
188
Konuşma Dili
fraidy hole
i.
kasırga sığınağı
189
Konuşma Dili
shit-hole
i.
bok çukuru
190
Konuşma Dili
shit-hole
i.
berbat yer
191
Konuşma Dili
shit-hole
i.
iğrenç yer
192
Konuşma Dili
be in a hole
f.
açmazda olmak
193
Konuşma Dili
make a hole in
f.
başarıya atılan ilk adımı atmak
194
Konuşma Dili
be in a hole
f.
çıkmazda olmak
195
Konuşma Dili
be in a hole
f.
zor durumda olmak
196
Konuşma Dili
in the hole
s.
parası veya başka bir kaynağı yok
197
Konuşma Dili
in the hole
s.
paranın veya başka bir kaynağın eksik
198
Konuşma Dili
in the hole
s.
borçlu
199
Konuşma Dili
in the hole
s.
borca girmiş
200
Konuşma Dili
in the hole
s.
borca batmış
201
Konuşma Dili
in the hole
s.
borç batağına/çukuruna düşmüş
202
Konuşma Dili
in the hole
s.
skor olarak geride
203
Konuşma Dili
in the hole
s.
spor müsabakasında dezavantajlı durumda
204
Konuşma Dili
in the hole
s.
iskambilde puanı sıfırın altında kalmış
205
Konuşma Dili
in the hole
s.
iskambilde sıfırın puanı altına düşmüş
206
Konuşma Dili
in the hole
s.
maddi sıkıntıda
207
Konuşma Dili
in the hole
s.
maddi zorluğa düşmüş
208
Konuşma Dili
in the hole
s.
(spor müsabakasında) sıkıntılı/zor duruma düşmüş
209
Konuşma Dili
in the hole
s.
(spor müsabakasında) başı dertte
210
Konuşma Dili
in the hole
s.
(spor müsabakasında) içinden çıkılması zor duruma düşmüş
211
Konuşma Dili
in the hole
s.
(spor müsabakasında) kazanma şansını sıkıntıya sokmuş
212
Konuşma Dili
in the hole [uk]
s.
içeride (kişi veya kurumun borçlu olması anlamında)
213
Konuşma Dili
in the hole [uk]
s.
belirli bir miktar içeri girmiş (kişi veya kurumun borçlu olması anlamında)
214
Konuşma Dili
in the hole
s.
zararda
215
Konuşma Dili
in the hole
s.
hesaplarında açık olan
216
Konuşma Dili
in the hole
s.
hesaplarında eksik olan
217
Konuşma Dili
in the hole
s.
mali açığı olan
218
Konuşma Dili
in the hole
s.
kasa açığı olan
219
Konuşma Dili
in the hole
s.
bütçe açığı olan
220
Konuşma Dili
in the hole
s.
hesap açığı olan
221
Konuşma Dili
doesn't know his ass from a hole in the ground
expr.
bir bok bilmez
222
Konuşma Dili
doesn't know his ass from a hole in the ground
expr.
hiçbir şey bilmez
223
Konuşma Dili
hole-and-corner(a)
expr.
gizli kapaklı
224
Konuşma Dili
shut your cake hole!
expr.
kapa çeneni!
225
Konuşma Dili
shut your pie hole!
expr.
kes sesini!
226
Konuşma Dili
shut your cake hole!
expr.
kes sesini!
227
Konuşma Dili
shut your pie hole!
expr.
kapa çeneni!
228
Konuşma Dili
make a hole
expr.
(polis anonsu vs. için) yolu açın!
Idioms
229
Deyim
nineteenth hole
i.
lokal bar
230
Deyim
nineteenth hole
i.
kulüp barı
231
Deyim
nineteenth hole
i.
golf kulübü barı
232
Deyim
black hole
i.
bir şeyin geri dönüşü olmaz bir şekilde kaybolduğu bir yer/bölge ya da şey
233
Deyim
black hole
i.
hücre
234
Deyim
black hole
i.
çukur
235
Deyim
black hole
i.
zindan
236
Deyim
word hole
i.
ağız
237
Deyim
word hole
i.
gaga
238
Deyim
cake hole
i.
ağız
239
Deyim
cake hole
i.
gaga
240
Deyim
pie hole
i.
ağız
241
Deyim
pie hole
i.
gaga
242
Deyim
watering hole
i.
bar/taverna
243
Deyim
square peg in a round hole
i.
bulunduğu yere ait olmayan kimse
244
Deyim
rabbit hole
i.
çıkmaz
245
Deyim
a square peg in a round hole
i.
dam üstünde saksağan
246
Deyim
a square peg in a round hole
i.
duruma uygunsuz şey
247
Deyim
hole-in-the-corner activities
i.
gizli faaliyetler
248
Deyim
a hole card
i.
gizli koz/avantaj
249
Deyim
hole-and-corner activities
i.
gizli faaliyetler
250
Deyim
someone's ace in the hole
i.
insanın gizli silahı
251
Deyim
an ace in the hole
i.
insanın gizli silahı
252
Deyim
square peg in a round hole
i.
kalıbının adamı olmayan kişi
253
Deyim
a square peg in a round hole
i.
kel başa şimşir tarak
254
Deyim
a hole in the wall
i.
küçük/karanlı dükkan veya lokanta
255
Deyim
hole in the wall
i.
küçük dükkan/oda
256
Deyim
square peg in a round hole
i.
mevkiine uygun olmayan kimse
257
Deyim
an ace in the hole
i.
son koz olarak saklanan as
258
Deyim
an ace in the hole
i.
son koz
259
Deyim
someone's ace in the hole
i.
son koz
260
Deyim
someone's ace in the hole
i.
son koz olarak saklanan as
261
Deyim
hole-in-the-wall
i.
tek göz ofis
262
Deyim
hole-in-the-wall
i.
tek göz ev
263
Deyim
hole in one
i.
tek/ilk seferde başarma
264
Deyim
hole in the wall
i.
tek göz oda/dükkan
265
Deyim
hole-in-the-wall
i.
(içinde yaşanılan) küçük yer
266
Deyim
hole digger
i.
basit işleri yapan işçi
267
Deyim
hole digger
i.
basit bir işçi
268
Deyim
hole digger
i.
ikinci sınıf bir işçi
269
Deyim
white hole
i.
beyaz delik
270
Deyim
white hole
i.
ak delik
271
Deyim
white hole
i.
bir meselenin gün yüzüne çıktığı yer
272
Deyim
white hole
i.
bir meseleyi/şeyi gün yüzüne çıkaran şey
273
Deyim
white hole
i.
bir meseleyi/şeyi açığa çıkaran yer
274
Deyim
white hole
i.
kaybolup gitmiş bir şeyi/meseleyi gün yüzüne çıkaran şey
275
Deyim
white hole
i.
bir şeye/meseleye ışık tutan şey
276
Deyim
hole card
i.
pokerde oyuncuya kapalı olarak dağıtılan/verilen kart
277
Deyim
a round peg in a square hole
i.
dam üstünde saksağan
278
Deyim
a round peg in a square hole
i.
bulunduğu ortama/yaptığı işe uygun olmayan kimse
279
Deyim
a round peg in a square hole
i.
bulunduğu yere ait olmayan kimse
280
Deyim
rabbit hole
i.
kördüğüm
281
Deyim
need (something) (about) as much as (one) needs a hole in the head
f.
hiç ihtiyacı/gereği olmamak
282
Deyim
need (something) (about) as much as (one) needs a hole in the head
f.
hiçbir şekilde ihtiyaç/gerek/lüzum duymamak
283
Deyim
have money burning a hole in (one's) pocket
f.
para harcama isteği duymak
284
Deyim
have money burning a hole in (one's) pocket
f.
cebindeki/elindeki parayı tutamamak
285
Deyim
have money burning a hole in (one's) pocket
f.
cebindeki/elindeki parayı illa harcamak
286
Deyim
have money burning a hole in (one's) pocket
f.
cebinde para durmamak
287
Deyim
have money burning a hole in (one's) pocket
f.
har vurup harman savurmak
288
Deyim
have money burning a hole in (one's) pocket
f.
cebi delik olmak
289
Deyim
need (something) (about) as much as (one) needs a hole in the head
f.
bir şeye zerre kadar ihtiyacı olmamak
290
Deyim
need (something) (about) as much as (one) needs a hole in the head
f.
bir şeye hiçbir şekilde gereksinim duymamak
291
Deyim
need (something) (about) as much as (one) needs a hole in the head
f.
bir şeyin en ufak eksikliğini çekmemek
292
Deyim
need (something) (about) as much as (one) needs a hole in the head
f.
bir şeye kesinlikle lüzum duymamak
293
Deyim
be out of the hole
f.
borçsuz olmak
294
Deyim
put somebody in a hole
f.
birini zor/güç bir duruma sokmak
295
Deyim
get out of the hole
f.
borçtan kurtulmak
296
Deyim
go in the hole
f.
borca girmek
297
Deyim
be in the hole
f.
borca girmek
298
Deyim
poke a hole in something
f.
bir yerde bir delik açmak
299
Deyim
get in the hole
f.
borca girmek
300
Deyim
punch a hole in something
f.
bir yerde bir delik açmak
301
Deyim
poke a hole through something
f.
bir yerde bir delik açmak
302
Deyim
put someone in the hole
f.
birini borca sokmak
303
Deyim
put somebody in a hole
f.
birini sıkıntıya sokmak
304
Deyim
get out of the hole
f.
borcunu ödeyip düze çıkmak
305
Deyim
be out of the hole
f.
borçtan kurtulmuş olmak
306
Deyim
have something burning a hole in your pocket
f.
cebi delik olmak
307
Deyim
money burns a hole in someone's pocket
f.
cebi delik olmak
308
Deyim
need like a hole in the head
f.
hiçbir şekilde ihtiyaç duymamak
309
Deyim
money burns a hole in someone's pocket
f.
eline geçen parayı hemen harcayan birisi olmak
310
Deyim
make a hole in
f.
havasını söndürmek
311
Deyim
make a hole in
f.
gedik açmak
312
Deyim
try to fit a square peg into a round hole
f.
olmayacak bir işi yapmaya çalışmak
313
Deyim
be in a hole
f.
kapana kısılmak
314
Deyim
burn a hole in the pocket
f.
para suyunu çekmek
315
Deyim
get out of hole
f.
rahata ermek
316
Deyim
blow a hole in something
f.
(bütçede) delik açmak
317
Deyim
be in a hole
f.
zor durumda olmak
318
Deyim
be in the hole
f.
(miktar para kadar) borçlu olmak
319
Deyim
make a hole in something
f.
(bütçede) delik açmak
320
Deyim
blow a hole in something
f.
(fikirlerini/iddialarını) çürütmek
321
Deyim
get out of hole
f.
zor ve sıkıntılı bir durumdan kurtulmak
322
Deyim
go down the rabbit hole
f.
tavşan deliğine düşmek
323
Deyim
go down the rabbit hole
f.
kaosun içine düşmek
324
Deyim
go down the rabbit hole
f.
kurtlar sofrasına düşmek
325
Deyim
go down the rabbit hole
f.
kör kuyuya inmek
326
Deyim
dig (oneself) in a hole
f.
kendi kuyusunu kendi kazmak
327
Deyim
dig (oneself) in a hole
f.
kendini zor duruma düşürmek
328
Deyim
dig (oneself) in a hole
f.
kendini zora sokmak
329
Deyim
dig (oneself) in a hole
f.
kendini zarara sokmak
330
Deyim
dig (oneself) in a hole
f.
kendini istenmeyen bir duruma sokmak
331
Deyim
dig (oneself) into a hole
f.
kendi kuyusunu kendi kazmak
332
Deyim
dig (oneself) into a hole
f.
kendini zor duruma düşürmek
333
Deyim
dig (oneself) into a hole
f.
kendini zora sokmak
334
Deyim
dig (oneself) into a hole
f.
kendini zarara sokmak
335
Deyim
dig (oneself) into a hole
f.
kendini istenmeyen bir duruma sokmak
336
Deyim
dig yourself into a hole
f.
kendini utanç verici bir duruma düşürmek
337
Deyim
dig yourself into a hole
f.
kendi kendini sıkıntıya sokmak
338
Deyim
dig yourself into a hole
f.
kendi kendini dara sokmak
339
Deyim
dig yourself into a hole
f.
kendi başına çorap örmek
340
Deyim
dig yourself into a hole
f.
kendi başına iş açmak
341
Deyim
dig a hole for yourself
f.
kendi kendini sıkıntıya sokmak
342
Deyim
dig a hole for yourself
f.
kendi kendini dara sokmak
343
Deyim
dig a hole for yourself
f.
kendi başına çorap örmek
344
Deyim
dig a hole for yourself
f.
kendi başına iş açmak
345
Deyim
dig yourself a hole
f.
kendini kötü bir duruma sokmak
346
Deyim
dig yourself a hole
f.
kendini içinden çıkılması zor bir duruma sokmak
347
Deyim
dig yourself into a hole
f.
kendini kötü bir duruma sokmak
348
Deyim
dig yourself into a hole
f.
kendini içinden çıkılması zor bir duruma sokmak
349
Deyim
dig (someone) out of a hole
f.
(birinin) zor bir durumdan çıkmasına yardım etmek
350
Deyim
dig (someone) out of a hole
f.
(birinin) sıkıntılı bir durumdan kurtulmasına yardım etmek
351
Deyim
dig (someone) out of a hole
f.
(birini) kötü bir durumun içinden çıkarmak
352
Deyim
dig (someone) out of a hole
f.
(birini) içinden çıkılması güç bir durumdan kurtarmak
353
Deyim
dig (oneself) out of a hole
f.
(kendini) zor bir durumdan kurtarmak
354
Deyim
dig (oneself) out of a hole
f.
(kendini) sıkıntılı bir durumdan kurtarmak
355
Deyim
dig (oneself) out of a hole
f.
(kendini) kötü bir durumun içinden çıkarmak
356
Deyim
dig (oneself) out of a hole
f.
(kendini) içinden çıkılması güç bir durumdan kurtarmak
357
Deyim
make hole
f.
petrol kuyusu açmak
358
Deyim
want (something) like (one wants) a hole in the head
f.
(bir şeye) hiç ihtiyacı olmamak
359
Deyim
want (something) like (one wants) a hole in the head
f.
(bir şeye) hiçbir şekilde ihtiyaç/istek/lüzum duymamak
360
Deyim
want (something) like (one wants) a hole in the head
f.
(bir şeyi) zerre kadar istememek
361
Deyim
want (something) like (one wants) a hole in the head
f.
(bir şeye) hiçbir şekilde gereksinim duymamak
362
Deyim
want (something) like (one wants) a hole in the head
f.
(bir şeyin) en ufak eksikliğini çekmemek
363
Deyim
want (something) like (one wants) a hole in the head
f.
(bir şeye) kesinlikle lüzum/istek duymamak
364
Deyim
want (something) like (one wants) a hole in the head
f.
(bir şeye) karşı hiç istek duymamak
365
Deyim
want (something) like (one wants) a hole in the head
f.
(bir şeyi) hiç ama hiç istememek
366
Deyim
want (something) like (one wants) a hole in the head
f.
(bir şey) istediği/ihtiyaç duyduğu en son şey olmak
367
Deyim
make a hole in the water
f.
kendini suda boğmak
368
Deyim
make a hole in the water
f.
kendini suda boğarak öldürmek
369
Deyim
make a hole in the water
f.
suda intihar etmek
370
Deyim
poke a hole in (something)
f.
(bir şeyi) delmek
371
Deyim
poke a hole in (something)
f.
(bir yere/şeye) delik açmak
372
Deyim
poke a hole in (something)
f.
(bir şeyde) bir hata tespit etmek
373
Deyim
poke a hole in (something)
f.
(bir şeyin) zayıf noktasını bulmak
374
Deyim
poke a hole in (something)
f.
(bir şeyin) çürük noktasını bulmak
375
Deyim
poke a hole in (something)
f.
(bir şeyde) bir kusur tespit etmek
376
Deyim
poke a hole in (something)
f.
(bir şeyde) bir eksiklik tespit etmek
377
Deyim
poke a hole in (something)
f.
(bir şeyde) bir çatlak tespit etmek
378
Deyim
poke a hole in (something)
f.
(bir şeyde) bir aksaklık tespit etmek
379
Deyim
be a square peg (in a round hole)
f.
duruma uygunsuz hareket etmek
380
Deyim
be a square peg (in a round hole)
f.
bulunduğu yere hiç uygun olmamak
381
Deyim
be a square peg (in a round hole)
f.
bulunduğu yerle/çevreyle alakası olmamak
382
Deyim
be a square peg (in a round hole)
f.
bulunduğu yere ait olmamak
383
Deyim
be a square peg (in a round hole)
f.
bulunduğu ortama/yaptığı işe uygun olmamak
384
Deyim
be a square peg (in a round hole)
f.
farklı olduğu için bulunduğu ortama kolay uyum sağlayamamak
385
Deyim
be burning a hole in (one's) pocket
f.
cebi delik olmak
386
Deyim
be burning a hole in (one's) pocket
f.
cebinde durmamak
387
Deyim
be burning a hole in (one's) pocket
f.
çarçur olmak
388
Deyim
be burning a hole in (one's) pocket
f.
elinden/cebinden akıp gitmek
389
Deyim
be burning a hole in (one's) pocket
f.
elinden/cebinden uçup gitmek
390
Deyim
be burning a hole in (one's) pocket
f.
suyunu çekmek
391
Deyim
be burning a hole in (one's) pocket
f.
nereye harcayacağını şaşırmak
392
Deyim
be burning a hole in (one's) pocket
f.
harcamak için yanıp tutuşmak
393
Deyim
be burning a hole in your pocket
f.
cebi delik olmak
394
Deyim
be burning a hole in your pocket
f.
cebinde durmamak
395
Deyim
be burning a hole in your pocket
f.
çarçur olmak
396
Deyim
be burning a hole in your pocket
f.
elinden/cebinden akıp gitmek
397
Deyim
be burning a hole in your pocket
f.
elinden/cebinden uçup gitmek
398
Deyim
be burning a hole in your pocket
f.
suyunu çekmek
399
Deyim
be burning a hole in your pocket
f.
nereye harcayacağını şaşırmak
400
Deyim
be burning a hole in your pocket
f.
harcamak için yanıp tutuşmak
401
Deyim
blow a hole in
f.
-i çürütmek
402
Deyim
blow a hole in
f.
-in etkisini azaltmak
403
Deyim
blow a hole in something
f.
sistemde delik açmak
404
Deyim
blow a hole in something
f.
sistemi bozmak
405
Deyim
blow a hole in something
f.
bir şeyin etkinliğini azaltmak
406
Deyim
blow a hole in something
f.
bir şeyi sömürmek
407
Deyim
blow a hole in something
f.
bir şeyi azaltmak
408
Deyim
blow a hole in something
f.
bir şeyde sızıntı yaratmak
409
Deyim
burn a hole in (one's) pocket
f.
(birinin) parasını/elindekini avucundakini/cebindekini tüketmek
410
Deyim
burn a hole in (one's) pocket
f.
(birinin) ceplerini boşatmak
411
Deyim
burn a hole in (one's) pocket
f.
(birinin) parasının suyunu çektirmek
412
Deyim
dig (someone) out of a hole
f.
(birini) zor bir durumdan kurtarmak
413
Deyim
dig (someone) out of a hole
f.
(birini) zor bir durumdan çıkaracak bir yol bulmak
414
Deyim
dig (oneself) out of a hole
f.
durumunu kurtarmak
415
Deyim
dig (oneself) out of a hole
f.
yeniden ayağa kalkmak/kaldırmak
416
Deyim
money burns a hole in (one's) pocket
f.
cebi delik olmak
417
Deyim
money burns a hole in (one's) pocket
f.
eline geçen parayı hemen harcamak
418
Deyim
money burns a hole in (one's) pocket
f.
para cebinde durmamak
419
Deyim
money burns a hole in (one's) pocket
f.
para geldiği gibi gitmek
420
Deyim
money burns a hole in (one's) pocket
f.
parasının suyunu çektirmek
421
Deyim
money burns a hole in (one's) pocket
f.
eline geçen tüm parayı harcamadan duramamak
422
Deyim
money burns a hole in pocket
f.
cebi delik olmak
423
Deyim
money burns a hole in pocket
f.
eline geçen parayı hemen harcamak
424
Deyim
money burns a hole in pocket
f.
para cebinde durmamak
425
Deyim
money burns a hole in pocket
f.
para geldiği gibi gitmek
426
Deyim
money burns a hole in pocket
f.
parasının suyunu çektirmek
427
Deyim
money burns a hole in pocket
f.
eline geçen tüm parayı harcamadan duramamak
428
Deyim
money burns a hole in your pocket
f.
cebi delik olmak
429
Deyim
money burns a hole in your pocket
f.
eline geçen parayı hemen harcamak
430
Deyim
money burns a hole in your pocket
f.
para cebinde durmamak
431
Deyim
money burns a hole in your pocket
f.
para geldiği gibi gitmek
432
Deyim
money burns a hole in your pocket
f.
parasının suyunu çektirmek
433
Deyim
money burns a hole in your pocket
f.
eline geçen tüm parayı harcamadan duramamak
434
Deyim
need (something) like (one) needs a hole in the head
f.
(bir şeye) hiç ihtiyacı olmamak
435
Deyim
need (something) like (one) needs a hole in the head
f.
(bir şeyin) hiç gereği olmamak
436
Deyim
need (something) like (one) needs a hole in the head
f.
(bir şeye) hiçbir şekilde ihtiyaç/gerek/lüzum duymamak
437
Deyim
need (something) like (one) needs a hole in the head
f.
(bir şeye) zerre kadar ihtiyacı olmamak
438
Deyim
need (something) like (one) needs a hole in the head
f.
(bir şeye) hiçbir şekilde gereksinim duymamak
439
Deyim
need (something) like (one) needs a hole in the head
f.
(bir şeyin) en ufak eksikliğini çekmemek
440
Deyim
need (something) like (one) needs a hole in the head
f.
(bir şeye) kesinlikle lüzum duymamak
441
Deyim
need something like a hole in the head
f.
bir şeye hiç ihtiyacı olmamak
442
Deyim
need something like a hole in the head
f.
bir şeyin hiç gereği olmamak
443
Deyim
need something like a hole in the head
f.
bir şeye hiçbir şekilde ihtiyaç/gerek/lüzum duymamak
444
Deyim
need something like a hole in the head
f.
bir şeye zerre kadar ihtiyacı olmamak
445
Deyim
need something like a hole in the head
f.
bir şeye hiçbir şekilde gereksinim duymamak
446
Deyim
need something like a hole in the head
f.
bir şeyin en ufak eksikliğini çekmemek
447
Deyim
need something like a hole in the head
f.
bir şeye kesinlikle lüzum duymamak
448
Deyim
need something like you need a hole in the head
f.
bir şeye hiç ihtiyacı olmamak
449
Deyim
need something like you need a hole in the head
f.
bir şeyin hiç gereği olmamak
450
Deyim
need something like you need a hole in the head
f.
bir şeye hiçbir şekilde ihtiyaç/gerek/lüzum duymamak
451
Deyim
need something like you need a hole in the head
f.
bir şeye zerre kadar ihtiyacı olmamak
452
Deyim
need something like you need a hole in the head
f.
bir şeye hiçbir şekilde gereksinim duymamak
453
Deyim
need something like you need a hole in the head
f.
bir şeyin en ufak eksikliğini çekmemek
454
Deyim
need something like you need a hole in the head
f.
bir şeye kesinlikle lüzum duymamak
455
Deyim
poke a hole in
f.
-i delmek
456
Deyim
poke a hole in
f.
-e delik açmak
457
Deyim
poke a hole in
f.
-de bir hata tespit etmek
458
Deyim
poke a hole in
f.
-in zayıf noktasını bulmak
459
Deyim
poke a hole in
f.
-in çürük noktasını bulmak
460
Deyim
poke a hole in
f.
-de bir kusur tespit etmek
461
Deyim
poke a hole in
f.
-de bir eksiklik tespit etmek
462
Deyim
poke a hole in
f.
-in açığını bulmak/tespit etmek
463
Deyim
poke a hole in
f.
-de bir aksaklık tespit etmek
464
Deyim
poke a hole through (something)
f.
(bir şeyi) delmek
465
Deyim
poke a hole through (something)
f.
(bir şeyde) bir delik açmak
466
Deyim
poke a hole through (something)
f.
(bir şeyde) bir hata tespit etmek
467
Deyim
poke a hole through (something)
f.
(bir şeyin) zayıf noktasını bulmak
468
Deyim
poke a hole through (something)
f.
(bir şeyin) çürük noktasını bulmak
469
Deyim
poke a hole through (something)
f.
(bir şeyde) bir kusur tespit etmek
470
Deyim
poke a hole through (something)
f.
(bir şeyde) bir eksiklik tespit etmek
471
Deyim
poke a hole through (something)
f.
(bir şeyin) açığını bulmak/tespit etmek
472
Deyim
poke a hole through (something)
f.
(bir şeyde) bir aksaklık tespit etmek
473
Deyim
punch a hole in
f.
-de bir delik açmak
474
Deyim
put (someone or something) in a hole
f.
(birini/bir şeyi) zor/güç bir duruma sokmak
475
Deyim
put (someone or something) in a hole
f.
(birini/bir şeyi) sıkıntıya sokmak
476
Deyim
pick a hole in
f.
kusur bulmak
477
Deyim
pick a hole in
f.
lekelemek
478
Deyim
pick a hole in
f.
şaibeli hale getirmek
479
Deyim
pick a hole in
f.
açığını bulmak
480
Deyim
can't see a hole in a ladder
expr.
aptal
481
Deyim
like the black hole of calcutta
expr.
cehennem gibi
482
Deyim
like the black hole of calcutta
expr.
çok sıcak
483
Deyim
like the black hole of calcutta
expr.
havasız
484
Deyim
have something burning a hole in your pocket
expr.
harcanacak para cepte durmaz
485
Deyim
hole-in-the-corner
expr.
gizli
486
Deyim
can't see a hole in a ladder
expr.
önünü göremeyecek kadar sarhoş
487
Deyim
can't see a hole in a ladder
expr.
sarhoş
488
Deyim
out of the hole
expr.
borçtan kurtulmuş
489
Deyim
out of the hole
expr.
borçsuz
490
Deyim
out of the hole
expr.
borcunu ödeyip düze çıkmış
Speaking
491
Konuşma
fire in the hole
i.
bomba atıyorum
492
Konuşma
I'm five hundred dollars in the hole
expr.
beşyüz dolar içerdeyim
493
Konuşma
there's a hole in the wall to the next room
expr.
duvarda yan odaya bakan bir delik var
494
Konuşma
stay away from that hole
expr.
o delikten uzak dur
495
Konuşma
I'm gonna get you out of that hell hole
expr.
seni o cehennem deliğinden kurtaracağım
496
Konuşma
I'm gonna get you out of that hell hole
expr.
seni o cehennem deliğinden çıkaracağım
Trade/Economic
497
Ticaret/Ekonomi
black hole
i.
bir kuruma ait büyük miktarda borç
498
Ticaret/Ekonomi
hole puncher
i.
delgeç
499
Ticaret/Ekonomi
hole punch
i.
delgeç
500
Ticaret/Ekonomi
hole maker
i.
delgeç
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of hole
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy