ileri - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

ileri



"ileri" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 38 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
ileri advanced s.
ileri forward s.
General
ileri front part i.
ileri the future part i.
ileri future i.
ileri the part to come i.
ileri forward part i.
ileri sophisticate s.
ileri sophisticated s.
ileri higher s.
ileri high s.
ileri fast s.
ileri progressive s.
ileri advance s.
ileri over s.
ileri puisne s.
ileri forwardly s.
ileri forwards zf.
ileri forth zf.
ileri along with zf.
ileri further zf.
ileri up zf.
ileri along zf.
ileri onward zf.
ileri on zf.
ileri onwards zf.
ileri ahead zf.
ileri forward zf.
ileri next zf.
ileri forrard zf.
ileri alongst [dialect] zf.
ileri roomer [obsolete] zf.
ileri pro- ök.
Trade/Economic
ileri advanced s.
Technical
ileri advanced s.
Computer
ileri advance expr.
ileri forward to expr.
ileri forward expr.

"ileri" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
ileri sürmek bring forward f.
ileri sürmek assert f.
ileri sürmek allege f.
ileri sürmek propound f.
daha ileri further zf.
General
ileri sürme allegation i.
ileri gelen magnate i.
ileri dönem finansal piyasalar financial futures i.
ileri sürme (fikir) suggestion i.
ileri sürme profession i.
ileri karakol picket i.
ileri gelenler establishment i.
ümitsizlikten ileri gelen dengesizlik desperation i.
kısıtlamadan ileri gelen zor durum squeeze i.
ileri görüşlülük longsightedness i.
ileri görüşlülük farsightedness i.
hintli yönetici veya ileri geleni rajah i.
ileri gitme progression i.
ileri sayısal imalat advanced digital manufacturing i.
ileri yaş eld i.
ileri atılma burst i.
en ileri safha (bir olayda) white heat i.
ileri sürülen fikir observation i.
bir şeyin sahtesini yapıp orijinal olduğunu ileri süren kimse forger i.
kanat ileri çıkıklığı negative sweep i.
ileri doğru izleme forward trace i.
ileri gelen kimse person of rank i.
ileri gitme advancing i.
ileri harekat forward operating i.
ileri bir tarihe atma stalling i.
ileri gelen kimse notable i.
ileri doğru uzanan dar kara parçası panhandle i.
ileri geri sözler inappropriate words i.
ileri sürülen fikir contention i.
ileri sürülerek savunulan düşünce claim i.
ileri atılma dart i.
daha ileri sevk edilmek üzere for onward transmission i.
ileri besleme feedforward i.
ileri görüş prescience i.
ileri gelenlerden biri worthy i.
en ileri öncelik top priority i.
ileri sürme enunciation i.
safran örtü ile örtünen ve nefsine çoğu zaman ileri derecede zorluk çektiren hintli duacı sadhu i.
bir şeyin sahtesini yapıp orijinal olduğunu ileri sürme forgery i.
ileri düşünceli kimse progressive i.
ileri sürülen fikir suggestion i.
ileri görüş foresight i.
ileri safha later stage i.
ileri vites forward speed i.
kıtlıktan ileri gelen zor durum squeeze i.
ileri fırlama (at) plunge i.
genç kadınlarda kansızlıktan ileri gelen bir hastalık greensickness i.
ileri dönem kambiyo foreign exchange futures i.
ileri karakol mevki outpost i.
ileri gitme extravagation i.
içkiden ileri gelen çılgınca cesaret dutch courage i.
ileri gelen dignitary i.
ileri gelenler notables i.
araba kazasında kafa ve omurganın şiddetle sarsılmasından ileri gelen travma whiplash i.
ileri karakol outpost i.
ileri gelen topliner i.
ileri atılma dash i.
ileri sürme induction i.
abd savunma bakanlığı ileri araştırma projeleri ajansı darpa i.
ileri alan oyuncusu striker i.
ileri saat fast watch i.
tereddüt (vicdanın elvermemesinden ileri gelen) scruple i.
yanık (kaynar sıvı veya buhardan ileri gelen) scald i.
çürüme (pas veya kimyasal maddeden ileri gelen) corrosion i.
ileri yeraltı suyu planlama ve projelendirme advanced groundwater planning and project i.
ileri gitme exorbitance i.
ileri gitme advance i.
ileri itme propelling i.
tarafgirlikten ileri gelen haksızlık partiality i.
çok ileri giden exceeder i.
ileri gelen doctor i.
ileri sürme propounding i.
ileri eğitim further education i.
ileri geri hareket etme seesawing i.
ileri geri işleme shuttling i.
ileri tarih koyma dating forward i.
ileri düzey advanced skill i.
ileri sürme alleging i.
vicdanın elvermemesinden ileri gelen tereddüt scruple i.
ileri beceri advanced skill i.
ileri düzey advanced level i.
ileri teknoloji advanced technology i.
ileri mikrobilgisayar advanced microcomputer i.
saati ileri alarak zaman kazanma daylight saving time i.
ileri teknoloji leading-edge technology i.
ileri görüşlülük latitudinarianism i.
ileri gelen/saygın kişi notable i.
ileri karakol outstation i.
ileri sevk edici şey propellant i.
ileri gitme proceeding i.
ileri teknoloji cutting-edge high technology i.
tam yol ileri full speed ahead i.
ileri zeka genius i.
ileri zeka superior intelligence i.
(ileri derecede akıl hastalarının konulduğu) duvarları yastıklı hücre padded cell i.
ileri falso force follow i.
ileri tecrübe further experience i.
ileri mühendislik advanced engineering i.
ileri teknoloji oyuncakları hi-tech toys i.
ileri sürücülük advanced driving i.
insanlığın adem-öncesi bir başlangıcı olduğunu ileri süren dini görüş preadamism i.
ileri yaşam desteği kursları advanced life support courses i.
ileri zenginleştirme further enrichment i.
ileri zenginleştirme advanced enrichment i.
ileri düzey temsilci high commissioner i.
ileri zincirleme forward chaining i.
ileri üs airhead i.
ileri ingilizce advanced english i.
ileri süren kimse assertor i.
kilise ileri geleni doctor of the church i.
(bir parçanın) ileri/fazla gitme miktarı/uzaklığı overtravel i.
ileri tetkik further study i.
ileri tetkik further examination i.
dudakları büzüp hafif ileri çıkararak oluşturulan yüz ifadesi duckface i.
ileri analiz advanced analysis i.
ileri analiz further analysis i.
daha fazla/ileri geliştirilmesi further development i.
(ileri yıllarda yok olacak olan) bebeğin vücundaki yağ baby fat i.
atın ön ayaklarını yerden kaldırırarak eşit biçimde kendine toplaması ve yere değmeden ileri doğru sıçraması courbette i.
ileri sürme actuation i.
(kanıt) ileri süren kişi adducer i.
ileri yetişkinlik late adulthood i.
ileri evre advanced stage i.
ileri geri gitme transcurrence i.
ileri sürme urge i.
ileri görüşlü olmama unexpectation [obsolete] i.
ileri yaş years i.
sağ kolunu yukarı kaldırıp elini ileri doğru uzatarak verilen selam sieg heil i.
yerliler tarafından brezilya ve bolivya'nın amazon ormanlarında yaşadığı ileri sürülen insan boyutunda tembel hayvana benzer kırmızı kürklü bir yaratık mapinguari i.
yerliler tarafından brezilya ve bolivya'nın amazon ormanlarında yaşadığı ileri sürülen insan boyutunda tembel hayvana benzer kırmızı kürklü bir yaratık mapinguary i.
sarsılarak ileri geri sallanma wiggliness i.
çok hızlı gelişmekte olan ileri teknoloji megatechnology i.
aniden ileri atılma brattle [scotland] i.
doğadaki hareketin çeşitli biçimlerinin tek bir gücün tezahürleri olduğunu ileri süren kuram monodynamism i.
(çan) ileri geri salınma hunt i.
(eskrimde olduğu gibi) ileri doğru ani hamle lunger i.
ileri doğru ani sıçrayış lunger i.
doğaüstü kişi veya olayların insanın hayal gücünden kaynaklandığını ileri süren görüşe bağlı kimse mythicist i.
mazeret olarak ileri sürme obtension i.
karşılık olarak ileri sürme obtension i.
kurutulmaktan veya kurumaktan ileri gelen canlılık kaybı desiccation i.
ileri yaş grandevity [obsolete] i.
bir öğretmen veya profesyonel danışman tarafından öğrencilere ders seçme, mesleğe hazırlanma, ileri eğitim ve kişisel sorunlar konusunda verilen tavsiye guidance i.
ileri vadeli etkenleri göz önüne alarak bir sorunu inceleme long view i.
ileri aşama old [obsolete] i.
aşırı ileri olma overfreedom i.
golf sopasını ileri ve aşağı doğru sallama downswing i.
maddenin doğasının tüm fenomenlerin kaynağı olduğunu ileri süren doktrin pamphysicism i.
ileri geri gidip gelme pacing i.
ileri yaş old age i.
sivri cisim batmasından ileri gelen acı prick i.
sivri uç batmasından ileri gelen acı prickle i.
hızla ileri geri dalgalanma fluttering i.
en ileri konum outpost i.
ileri karakolda konuşlanmış askerler outpost i.
anlamadan mekanik olarak ileri sürülen sav parrot-cry i.
doğruluğu şüpheli savlar ileri sürme plinyism i.
ileri doğru uzanma pull i.
ileri düzey ders seminar i.
bir ileri bir geri giden şey shittlecock i.
ileri geri hareket eden şey shuttlecork [obsolete] i.
ileri yaştaki adam sire [obsolete] i.
haksız iddia ileri sürme pretense i.
ileri sürme pretension i.
ileri sıçrama prosiliency [rare] i.
ileri görüşlülük prospicience i.
ileri doğru uzatma protension i.
ileri düzey yapay zeka superbrain i.
ileri gelen rank i.
ileri gitmek make one's way f.
ileri sürmek present f.
ileri gitmek exaggerate f.
ileri almak set forward f.
ileri sürmek drive on f.
daha ileri gitmek outreach f.
ileri sürmek introduce f.
ileri sürmek (fikir) submit f.
saatini ileri almak put something forward f.
ileri gitmek walk on f.
ileri gitmek go forward f.
ileri almak (saati) put forward f.
saati ileri almak put the watch forward f.
ileri almak take forward f.
çok ileri gitmek overstep the mark f.
toplantı saatini ileri almak put something forward to f.
ileri gitmek go on f.
ileri götürmek advance f.
ileri sürmek propel f.
randevu tarihini ileri almak put something forward to f.
ileri gitmek (saat) gain f.
ileri almak (saat) put something forward f.
ileri gitmek exceed f.
ileri sürmek affirm f.
ileri sürmek interpose f.
ileri sürmek bring something forward f.
görüşmeyi veya tartışmayı ileri bir tarihe bırakmak (bir tasarı/mesele hakkındaki) table f.
ileri sürmek put forward f.
randevu saatini ileri almak put something forward to f.
ileri sürmek publish f.
ileri çıkmak rush forward f.
ileri gelmek advance f.
ileri sürmek put forth f.
ileri geri gitmek go back and forth f.
çok ileri gitmek go too far f.
toplantı tarihini ileri almak put something forward to f.
ileri sürmek pronounce f.
ileri sürmek raise f.
ileri gelmek proceed from f.
ileri almak bring forward f.
ileri sürmek propound f.
ileri gitmek proceed f.
ileri sürmek (emin bir şekilde) assert f.
ileri sürmek contend f.
ileri gitmek progress f.
ileri sürmek suggest f.
ileri almak put forward f.
ileri sürmek enunciate f.
ileri atılmak lunge at f.
ileri gelmek stem from f.
ileri sürmek lay f.
ileri sürmek hold forth f.
ileri sürmek press home f.
ileri gelmek arise from f.
ileri sürmek observe f.
daha ileri gitmek outstrip f.
ileri götürmek pass the limit f.
ileri sürmek profess f.
ileri sürmek hold out f.
ileri gelmek result from f.
ileri gitmek advance f.
ileri sürmek propose f.
söylecek denli ileri gitmek go on to claim f.
ileri sürmek prefer f.
ileri almak put something forward f.
tartışılması ileri bir tarihe bırakılmış olmak (tasarının/meselenin) be on the table f.
ileri sürmek advance f.
ileri geçmek pass forward f.
ileri sürmek come up with f.
mitlerin gerçek olay veya kişiler üzerine kurulduğunu ileri süren teoriyle açıklamak euhemerize f.
üzerine ileri tarih yazmak postdate f.
ileri gitmek move f.
geri/ileri olmak be off f.
görüşülmesi ileri bir tarihe bırakılmış olmak (tasarının/meselenin) be on the table f.
(fikir) ileri sürmek suggest f.
emin bir şekilde ileri sürmek aver f.
ileri sürmek set up f.
ileri götürmek carry too far f.
ileri almak put something on f.
ileri sürmek throw out f.
ileri atılmak rush forward f.
ileri gitmek pass f.
ileri sürmek plead f.
ileri sürmek put something forward f.
ileri sürmek set forward f.
ileri sürmek urge f.
ileri gitmek move on f.
ileri sürmek broach f.
ileri sürmek set forth f.
ileri gitmek go fast f.
ileri gitmek extravagate f.
ileri almak advance f.
üzerine ileri bir tarih atmak postdate f.
ileri gitmek go too far f.
ileri gitmek (saat) gain time f.
tekrar ileri sürmek reassert f.
ileri sürmek bring about f.
ileri geri konuşmak sound off f.
en önemli dayanakları ileri sürmek bring up one's big guns f.
sebep ileri sürmek come up with a reason f.
ileri almak (saat) put forward f.
sebep ileri sürmek show cause f.
ileri bir tarih atmak postdate f.
ileri gelmek be based on f.
ileri sürmek wheel out f.
ileri sürmek weigh in with f.
daha da ileri gitmek progress further f.
daha da ileri gitmek go further f.
bir konu ileri sürmek bring up an issue f.
bir konu ileri sürmek raise an issue f.
fikir ileri sürmek bring forward an idea f.
fikir ileri sürmek put forward an idea f.
saatini ileri almak put one's watch forward f.
ileri sürmek propone f.
ileri sürmek argue f.
ileri gelmek result f.
ileri gitmek encroach f.
(saat) ileri gitmek gain f.
ileri aktarmak forward f.
-den ileri gelmek be due to f.
-den ileri gelmek proceed f.
ulaşılamayacak kadar ileri gitmek get out of reach f.
bir adım ileri götürmek take (it) a step further f.
çok ileri gitmek overstep f.
daha ileri gitmek outdistance f.
gerekçe ileri sürmek put forward a reason f.
(üzerine) ileri bir tarih yazmak postdate f.
ileri doğru sürmek propel f.
ileri sürmek submit f.
ileri sürmek weave f.
fazla ileri gitmek go to extremes f.
fazla ileri gitmek go too far f.
fazla ileri gitmek cross the line f.
saati ileri almak put the clock forward f.
(kanıt) ileri sürmek adduce f.
kanıt ileri sürmek adduce evidence f.
saatleri ileri almak spring forward f.
saatleri ileri almak set the clock ahead f.
bir adım daha ileri gitmek go a step further f.
ileri doğru zıplamak jump forward f.
birisini ileri doğru hareket etmesi için cesaretlendirmek urge someone forward f.
ileri doğru zıplamak leap forward f.
zamanda ileri geri gitmek move forward or backward in time f.
saat ileri gitmek watch to gain f.
(hakkında) ileri geri konuşmak speak ill of f.
ileri geri bükmek twist back and forth f.
mitlerin gerçek olay veya kişiler üzerine kurulduğunu ileri süren teoriyle açıklamak euhemerise f.
ileri taşımak carry one step further f.
ileri taşımak move something forward f.
ileri taşımak carry onward f.
bir ileri bir geri yürüyerek birşeyi atmak veya ondan kurtulmak walk off f.
yalan söylemede/yalancılıkta ileri gitmek outlie f.
delil ileri sürmek provide evidence f.
(ileri bir tarihe) bilet kestirmek book a ticket f.
rezervasyonu ileri bir tarihe ertelemek push the reservation f.
ileri dönüştürmek upcycle f.
ileri gelmek be due to f.
ileri gelmek be because of f.
yeniden ileri sürmek reallege f.
ileri geri sallanmak teeter f.
ileri geri koşmak transcur [obsolete] f.
ileri geri gitmek transcur [obsolete] f.
ileri atılmak rake [dialect] f.
(ani bir güçle) ileri doğru itmek uncork f.
ileri ve yukarı doğru mücadele etmek ert [dialect] [uk] f.
ileri gitmek exceed [obsolete] f.
ileri sürmek lege [obsolete] f.
ileri gitmeye zorlamak hark [uk] f.
büyük bir grup halinde ileri götürmek herd f.
ileri atılmak breenge f.
ileri atılmak breinge f.
pervasızca ileri atılmak breenge [scotland] f.
aceleyle ileri atılmak breenge [scotland] f.
ileri sürmek bring f.
ileri sürmek hold f.
ileri geri zıplamak hopscotch f.
ileri dönem faaliyetlerinde gücünü pekiştireceği şekilde yeniden düzenlemek retrench f.
ileri geri hareket etmek move back and forth f.
karşı çıkmak gerekçesi olarak ileri sürmek object f.
ileri geri hareket etmek gig f.
mazeret olarak ileri sürmek obtend f.
karşılık olarak ileri sürmek obtend f.
zorla ileri sürmek obtrude f.
ileri sürmek depose f.
karşıt fikir ileri sürmek deprecate f.
ileri gitmek overblow f.
ileri gitmek overcolour f.
üzerine ileri tarih yazmak overdate f.
üzerine ileri bir tarih atmak overdate f.
fazla ileri gitmek overexaggerate f.
hesapsızca ileri gitmek overlash [obsolete] f.
(yarışmada) ileri götürmek overpress f.
ritmik ileri geri hareketle yerinden çıkarmak rock f.
ileri geri hareket etmek rock f.
sallanan sandalyede ileri geri hareket etmek rock f.
ileri sürmek vend [rare] f.
ileri almak distance f.
ileri sürmek infer [obsolete] f.
haklı olarak ileri sürmek command f.
ok gibi ileri atılmak drive f.
hızla ileri geri hareket etmek diddle f.
ileri doğru sürmek paddle f.
ileri doğru itmek paddle f.
ileri geri gidip gelmek parade f.
ileri geri hareket ettirmek ping-pong f.
ileri geri gitmek ping-pong f.
ileri dürmek feign f.
ileri dürmek feine f.
ileri sürmek pose f.
ileri geri hareket edip durmak dartle f.
ileri bakmak forelook f.
ileri sıçramak outleap f.
ileri karakolun gözetimine verilmek outpost f.
çok ileri gitmek outreach f.
daha ileri gitmek outsail f.
şart olarak ileri sürmek premiss f.
zamanaşımı ile kazanılmış talep ileri sürmek prescribe f.
dengini ileri sürmek second [obsolete] f.
(çalışılan parça üzerinde) ileri geri hareket eden bir alet aracılığıyla düz yüzey oluşturmak shape f.
ileri geri sallamak shoogle f.
ileri geri sallamak shoogie f.
ileri geri gidip gelmek shuttlecock f.
(kaset, dijital kayıt) ileri sarmak forward f.
hak ileri sürmek pretend f.
hakkında ileri geri konuşmak becall f.
ileri doğru uzatmak protend f.
ileri sürmek start f.
ileri atılmak strike f.
ileri sürmek submonish f.
ileri sürmek suborn f.
ileri gelmek sue [obsolete] f.
ileri seviyede rötuşlamak superrefine f.
depremden ileri gelen seismical s.
ileri görüşlü longsighted s.
ileri görüşlü farseeing s.
psikozdan ileri gelen psychotic s.
bilgisizlikten ileri gelen ignorant s.
amipten ileri gelen amoebic s.
gelgitten ileri gelen tidal s.
hüsrandan ileri gelen frustrated s.
ileri geri offensive s.
ileri (saat) fast s.
ileri sürülen propounded s.
daha ileri farther s.
ileri sürülen asserted s.
ileri iten propellant s.
ileri gelen notable s.
depremden ileri gelen seismal s.
ileri görüşlü farsighted s.
ileri iten propelling s.
ileri görüşlü foresighted s.
ileri gelen leading s.
ileri görüşlü foreseeing s.
depremden ileri gelen seismic s.
ileri sürülen propounding s.
ileri görüşlü prescient s.
saygıdan ileri gelen reverential s.
ileri düşünceli progressive s.
ileri geri hareket etmiş seesawed s.
ileri düzey advanced s.
ileri düzeyde advanced s.
memuriyet veya mevkiden ileri gelen (üyelik vb) exofficio s.
en ileri headmost s.
ileri sürülen alleging s.
ileri görüşlü forward looking s.
ileri (teknoloji) sophisticated s.
ileri görüşlü latitudinarian s.
en ileri farthest s.
en ileri (teknoloji vb) cutting-edge s.
ileri gelen high-up s.
ileri giden progressive s.
ileri teknoloji hi-tech s.
ileri derece advanced s.
ileri derecede advanced s.
-den ileri gelen originated from s.
selden ileri gelen diluvial s.
ileri düşünceli forward thinking s.
amipten ileri gelen amebic s.
ileri yaşlı elderly s.
ileri görüşlü far-seeing s.
(kanıt) ileri sürülebilir adducible s.
ileri geri hareketli reciprocative s.
ileri geri hareketli reciprocatory s.
değişimli olarak ileri ve geri hareket etmeyen nonreciprocating s.
ileri görüşlü prudent s.
ileri sürülmemiş undelivered s.
rekabetten ileri gelen emulous s.
ileri giden encroaching s.
ileri görüşlü olmayan unforesightful s.
ileri görüşlü olmayan unforethoughtful s.
daha ileri uttermore [obsolete] s.
ileri gelen main s.
derin düşmanlıktan ileri gelen bitter s.
hamileliğin ileri evresinde olan (kadın) with child s.
nefretten ileri gelen hate s.
ileri fikirli highbrow s.
ileri fikirli highbrowed s.
ileri seviye higher s.
itiraz olarak ileri sürülebilir objectable s.
ileri teknoloji ile ilgili hi-tech s.
ileri teknolojiye ait hi-tech s.
ileri teknolojiye benzeyen hi-tech s.
ileri geri sallanan dingle-dangle [obsolete] s.
aşırı ileri overfree s.
doğru karar verebilme becerisi ve sağduyudan ileri gelen commonsensible s.
veya ile birbirine bağlanmış ayrışık seçenekleri ileri süren disjunctive s.
ileri sürülmeyen dormant s.
ileri dönük paper s.
ileri yaşta olan inveterate [obsolete] s.
ileri geri giden pendular s.
ileri-geri hareket sağlayan cihaz ile ilgili positive s.
(cihaz) ileri-geri hareket sunan positive s.
hızlı şekilde ileri geri dalgalanmaya meyilli fluttery s.
doğruca ileri foreright s.
ileri sürülen predicate s.
ileri görüşe ait veya ilişkin prescient s.
ileri görüşlü prescious [obsolete] s.
ileri geri giden seesaw s.
ileri geri gidip gelen shuttlecock s.
daha ileri forwarder s.
boş inançtan ileri gelen freity [scotland] s.
ileri görüşlü prevoyant s.
çürümeden ileri gelen putredinous s.
alkolden ileri gelen alcoholic s.
saradan ileri gelen epileptic s.
ileri teknoloji olan high-tech s.