kötülük - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

kötülük



"kötülük" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 94 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
kötülük evil i.
General
kötülük malignancy i.
kötülük disservice i.
kötülük misdeed i.
kötülük malignment i.
kötülük misdoing i.
kötülük malignity i.
kötülük ill i.
kötülük malfeasance i.
kötülük beastliness i.
kötülük iniquity i.
kötülük wrongdoing i.
kötülük evilness i.
kötülük a bad turn i.
kötülük darkness i.
kötülük enormity i.
kötülük egregiousness i.
kötülük miserableness i.
kötülük villainy i.
kötülük vice i.
kötülük grievousness i.
kötülük harm i.
kötülük deviltry i.
kötülük belial i.
kötülük badness i.
kötülük wickedness i.
kötülük bad action i.
kötülük malignite i.
kötülük perversity i.
kötülük diskindness i.
kötülük wrong i.
kötülük iniquitousness i.
kötülük venom i.
kötülük mischief i.
kötülük seaminess i.
kötülük bad i.
kötülük malice i.
kötülük nefariousness i.
kötülük bane i.
kötülük devilry i.
kötülük adharma i.
kötülük terribleness i.
kötülük the bad i.
kötülük ugliness i.
kötülük vengeance [obsolete] i.
kötülük unholiness i.
kötülük unpleasingness i.
kötülük unrightfulness i.
kötülük unskill [obsolete] i.
kötülük unvirtue i.
kötülük malevolence i.
kötülük malevolency i.
kötülük viciousness i.
kötülük villainousness i.
kötülük villainy i.
kötülük malefeasance [obsolete] i.
kötülük vilany i.
kötülük villanage i.
kötülük malicho [obsolete] i.
kötülük mallecho i.
kötülük malum i.
kötülük low-mindedness i.
kötülük harmfulness i.
kötülük miscreancy i.
kötülük mistreading [obsolete] i.
kötülük gloat i.
kötülük objectionableness i.
kötülük damnability i.
kötülük dere i.
kötülük rottenness i.
kötülük illness [obsolete] i.
kötülük devilry i.
kötülük deviltry i.
kötülük diablerie i.
kötülük diablerie i.
kötülük disvalue i.
kötülük corruption [dialect] [uk] i.
kötülük scabbedness i.
kötülük scoundreldom i.
kötülük scoundrelism i.
kötülük foulness i.
kötülük egregious s.
kötülük nought [obsolete] zm.
Colloquial
kötülük no good i.
Trade/Economic
kötülük malice i.
Law
kötülük mischief i.
kötülük malfeasance i.
kötülük malice i.
kötülük malfaisance i.
Medical
kötülük malignance i.
kötülük malignancy i.
Religious
kötülük devil i.
Archaic
kötülük bale i.
kötülük livor i.

"kötülük" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 160 sonuç

Türkçe İngilizce
General
kötülük eden kimse mischiefmaker i.
kötülük etme malefaction i.
kötülük yuvası hotbed i.
kötülük eden evildoer i.
kötülük eden kimse evildoer i.
kaynak (fesat/kötülük/huzursuzluk) hotbed i.
kötülük eden kimse rascal i.
yuva (fesat/kötülük/huzursuzluk) hotbed i.
yatak (fesat/kötülük/huzursuzluk) hotbed i.
büyük kötülük enormity i.
kötülük eden kimse malefactor i.
kötülük dolu balefulness i.
kökleşmiş kötülük malignity i.
çok kötülük awfulness i.
kötülük belirtisi portent i.
kötülük eden kimse wrongdoer i.
kötülük alameti harbinger of doom i.
kötülük isteyen kimse ill-wisher i.
kötülük eden kimse rascaille i.
büyük kötülük bale i.
aşırı kötülük facinorousness i.
kötülük yapan kimse maligner i.
kötülük yapan kimse evildoing i.
kötülük eden kadın malefactress i.
zarar verme veya kötülük yapma maleficence i.
kötülük yapan wronger i.
yaklaşan kötülük menace i.
daha yüksek dereceli kötülük worse i.
yapılabilecek en büyük kötülük worst i.
kötülük eden kimse wronger i.
kötülük yeri hell i.
kötülük yapan kimse misdoer i.
kötülük korkusu misdread i.
aşırı kötülük immanity [obsolete] i.
yaklaşan kötülük imminence i.
kötülük eden kimse faulter i.
kötülük diyarı pandaemonium i.
başkasının kötülük arzusuna hizmet eden kimse pander i.
kötülük yuvası sinkhole i.
(kötülük) yuva sump i.
kötülük yapmak harm f.
intikam almak (kötülük yapan birinden) pay someone back f.
kötülük etmek wrong f.
kötülük etmek harm f.
kötülük etmek get at f.
kötülük yapmak misdo f.
kötülük beslemek wish harm on another f.
kötülük yapmak do wrong f.
kötülük etmek do somebody harm f.
hakkından gelmek (kötülük yapan birinin) pay someone back f.
birinden kötülük gelmek get injured by f.
birinden kötülük gelmek be harmed f.
birinden kötülük gelmek be damaged by f.
kötülük yapmak do evil f.
kötülük getirmek bring evil f.
kötülük görmek suffer evil f.
kötülük etmek aguilt f.
kötülük yapmak maleficiate [obsolete] f.
kötülük barındırmak malice [obsolete] f.
kötülük yapmak wrong f.
cezalandırmak için kötülük yapmak hang f.
kötülük etmek wrang [scotland] f.
kötülük peşinde olan wicked s.
ruhunda kötülük besleyen wicked s.
kötülük habercisi ominous s.
kötülük dolu baleful s.
kötülük yapmış unholy s.
kötülük peşinde olan unpitious s.
kötülük yapan maleficient s.
kötülük habercisi bodeful s.
kötülük yapan miscreative s.
kötülük habercisi doomful s.
kötülük habercisi olan fatal [obsolete] s.
kötülük getiren fateful s.
kötülük habercisi oracular s.
Phrasals
birine kötü davranmak/zarar vermek/kötülük etmek mess someone over f.
ödeşmek (kötülük yapan biriyle) pay someone back f.
(biri için) kötülük dilemek call something down f.
Phrases
şeytan dünyaya gelip ilk aşkını bulduğunda kötülük serbest kalacak when the devil walks the earth and finds his first love evil shall be released expr.
iyiler bir şey yapmadıkça kötülük kazanır evil triumphs when good men do nothing expr.
hiçbir kötülük gütmeden in all innocence expr.
kötülük alışkanlık yapar evil becomes a habit expr.
Proverb
kötülük cezasız kalmaz mills of god grind slowly yet they grind exceeding small
kötülük eninde sonunda cezasını bulur mills of god grind slowly yet they grind exceeding small
kötülük eden kötülük bulur the biter gets bit
kötülük eden kötülük bulur the weed of crime bears bitter fruit
tanrıdan iyilik şeytandan kötülük gelir god sends meat and the devil sends cooks
tanrı iyilik şeytan kötülük verir god sends meat and the devil sends cooks
iyilik eden iyilik bulur kötülük eden kötülük bulur what goes over the devil's back comes under his belly
kötülükten uzak durana kötülük de bulaşmaz avoid evil and it will avoid thee
Colloquial
kötülük yapmayı seven kimse sinnerman i.
kötülük dehası evil genius i.
kötülük yuvası sink of iniquity i.
kötülük yuvası sink of corruption i.
birine kötülük etmeye çalışmak be out to get someone f.
birine iyilik, kötülük etmek do somehow by someone f.
-e iyilik, kötülük etmek do somehow by f.
birine kötülük etmek/yapmak do someone dirt f.
kötülük etmeye çalışan out to get expr.
kötülük etmeye çalışan out to get (one) expr.
Idioms
kötülük okunan bakış the evil eye i.
içinde kötülük olan kimse a rotten egg i.
birisine kötülük etmek do one an ill turn f.
iyilikten çok kötülük yapmak do more harm than good f.
içinde hiç kötülük olmamak pure in heart f.
karşılığında kötülük yapmak do evil in return f.
kötülük etmek screw up f.
kötülük yapana iyilik ederek onun suçluluk duymasını sağlamak heap coals of fire on someone's head f.
kızgınlıkla kendi kendine kötülük etmek cut off one's nose to spite one's face f.
birine kötülük yapmak do somebody no favours f.
birine kötülük yapmak not do somebody any favours f.
(birine) kötülük/fenalık yapmak do (someone) a bad turn f.
(birine) kötülük etmek do (one) a disservice f.
(birine) bir kötülük yapmak do (one) a mischief [uk/australia] f.
(birine) kötülük etmek do (one) a mischief [uk/australia] f.
(kendine/birine) kötülük etmek do (oneself or someone) an injustice f.
birine kötülük etmek/yapmak do someone dirt f.
birine kötülük etmek/yapmak do someone dirty f.
birine kötülük etmek do somebody a disservice f.
birine kötülük etmek do somebody no service f.
kendine kötülük yapmak/etmek do yourself a mischief f.
birine kötülük yapmak/etmek do somebody a mischief f.
birine kötülük yapmak/etmek do someone a mischief f.
birine kötülük etmek/yapmak do the dirt on someone [us] f.
kötülük yapana iyilik ederek onun suçluluk duymasını sağlamak heap coals of fire on (one's) head f.
içi kötülük dolu bad to the bone s.
kötülük iliklerine işlemiş kişi bad to the bone s.
iliklerine kadar kötülük işlemiş evil to the core s.
(birinin) damarlarında bir damla bile kötülük/kıskançlık bulunmaz doesn't have a (certain kind of) bone in (one's) body expr.
iyilikten çok kötülük more kicks than halfpence [obsolete] expr.
(birinin) kalbinde kötülük yok (one's) heart is in the right place expr.
Law
açık kötülük malice in fact i.
bariz kötülük niyeti express malice i.
bariz kötülük malice in fact i.
fiilen kötülük express malice i.
kötülük eden malefactor i.
kötülük etme malefaction i.
Psychology
kötülük görme sanrısı delusion of persecution i.
kötülük görme sanrısı delusions of persecution i.
Astronomy
kötülük belirtisi disaster [obsolete] i.
Social Sciences
kötülük doktrini ile ilgilenen bir teoloji alanı ponerology i.
Literature
kötülük dolu zaman night i.
robert louis setevenson'un "the strange case of dr. jekyll and mr. hyde" romanında, gençliğinde bazı pis işlere karışmış saygıdeğer bir doktor olan ve iyilikle kötülük arasında gidip gelen karakter jekyll i.
History
ortaçağ'da kötülük yerine iyi amaçlar uğruna büyü yaptığına inanılan cadılar white witch i.
ortaçağ'da kötülük yerine iyi amaçlar uğruna büyü yaptığına inanılan cadılar cunning folk i.
ortaçağ'da kötülük yerine iyi amaçlar uğruna büyü yaptığına inanılan cadılar cunni̇ng folk i.
Religious
zerdüştlük dininde karanlık ve kötülük tanrısı ahriman i.
hindu inanışına göre kötülük tanrıları asura i.
zerdüştlük dininde karanlık ve kötülük tanrısı ariman i.
özden gelen kötülük depravity i.
(jainizmde) kötülük papa i.
kötülük peşinde olan ungodly s.
Mythology
kötülük yapan cadı bad fairy i.
(iskandinav mitolojisinde) kötülük ve kurnazlık tanrısı lok i.
Archaic
büyük kötülük devil i.
Slang
etrafına kötülük saçan kimse typhoid mary i.
-e kötülük yapmak do a number on f.
Star Wars
kötülük mağarası cave of evil i.
kötülük gözünü sana dikti evil has its eyes on you i.
pislik ve kötülük yuvası wretched hive of scum and villany i.