Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
lead
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
"lead"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 192 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
lead
i.
kurşun
2
Yaygın Kullanım
lead
f.
yol göstermek
3
Yaygın Kullanım
lead
f.
rehberlik etmek
4
Yaygın Kullanım
lead
f.
sürmek
5
Yaygın Kullanım
lead
f.
önderlik etmek
6
Yaygın Kullanım
lead
f.
öncülük etmek
7
Yaygın Kullanım
lead
f.
öncülük yapmak
8
Yaygın Kullanım
lead
f.
öncülüğünü yapmak
General
9
Genel
lead
i.
ileride bulunma
10
Genel
lead
i.
öncülük
11
Genel
lead
i.
öncü
12
Genel
lead
i.
yol
13
Genel
lead
i.
kılavuzluk
14
Genel
lead
i.
örnek
15
Genel
lead
i.
kurşundan yapılmış
16
Genel
lead
i.
ara kablosu
17
Genel
lead
i.
önde olma
18
Genel
lead
i.
önderlik
19
Genel
lead
i.
başta olma
20
Genel
lead
i.
kılavuz
21
Genel
lead
i.
saçma
22
Genel
lead
i.
rehberlik
23
Genel
lead
i.
uç (versatil kalem için)
24
Genel
lead
i.
önde gelme
25
Genel
lead
i.
(iskambilde) ilk oynama hakkı
26
Genel
lead
i.
önde bulunma
27
Genel
lead
i.
kablo
28
Genel
lead
i.
kalem kurşunu
29
Genel
lead
i.
bağlantı kablosu
30
Genel
lead
i.
tasma kayışı
31
Genel
lead
i.
ipucu
32
Genel
lead
i.
sözleşme
33
Genel
lead
i.
öncelik
34
Genel
lead
i.
birincilik
35
Genel
lead
i.
önde gelme
36
Genel
lead
i.
başta gelme
37
Genel
lead
i.
birinci gelme
38
Genel
lead
i.
önder
39
Genel
lead
i.
rehber
40
Genel
lead
i.
kılavuz
41
Genel
lead
i.
yular
42
Genel
lead
i.
tasma
43
Genel
lead
i.
köpek kayışı
44
Genel
lead
i.
işaret
45
Genel
lead
i.
emare
46
Genel
lead
i.
delil
47
Genel
lead
i.
gösterge
48
Genel
lead
i.
liderlik
49
Genel
lead
i.
kılavuzluk
50
Genel
lead
i.
liderlik
51
Genel
lead
i.
kılavuzluk
52
Genel
lead
i.
kalem kurşunu
53
Genel
lead
i.
iz
54
Genel
lead
i.
emsal
55
Genel
lead
i.
elebaşı
56
Genel
lead
i.
boksörlerin yaptığı ilk vuruş serisi
57
Genel
lead
i.
caz grubunda lider
58
Genel
lead
i.
helke
59
Genel
lead
i.
bakraç
60
Genel
lead
i.
çekül
61
Genel
lead
f.
varmak
62
Genel
lead
f.
önde gitmek
63
Genel
lead
f.
çekmek
64
Genel
lead
f.
liderlik etmek
65
Genel
lead
f.
idare etmek
66
Genel
lead
f.
başı olmak
67
Genel
lead
f.
başlamak
68
Genel
lead
f.
başta gelmek
69
Genel
lead
f.
etkilemek
70
Genel
lead
f.
gitmek
71
Genel
lead
f.
yedmek
72
Genel
lead
f.
başlatmak
73
Genel
lead
f.
yönlendirmek
74
Genel
lead
f.
bozmak
75
Genel
lead
f.
başı çekmek
76
Genel
lead
f.
sürmek (yaşam)
77
Genel
lead
f.
başını çekmek
78
Genel
lead
f.
götürmek
79
Genel
lead
f.
yönetmek
80
Genel
lead
f.
sürdürmek
81
Genel
lead
f.
sürüklemek
82
Genel
lead
f.
sonuçlanmak
83
Genel
lead
f.
başında olmak
84
Genel
lead
f.
neden olmak
85
Genel
lead
f.
yol açmak
86
Genel
lead
f.
sevk ve idare etmek
87
Genel
lead
f.
iletmek
88
Genel
lead
f.
götürmek
89
Genel
lead
f.
sevk etmek
90
Genel
lead
f.
getirmek
91
Genel
lead
f.
almak
92
Genel
lead
f.
üstün olmak
93
Genel
lead
f.
ileride olmak
94
Genel
lead
f.
üstünlük sağlamak
95
Genel
lead
f.
üstün gelmek
96
Genel
lead
f.
başta gitmek
97
Genel
lead
f.
başta olmak
98
Genel
lead
f.
önderlik yapmak
99
Genel
lead
f.
geçirmek
100
Genel
lead
f.
sürdürmek
101
Genel
lead
f.
birinci gelmek
102
Genel
lead
f.
başına geçmek
103
Genel
lead
f.
başa geçmek
104
Genel
lead
f.
önden gitmek
105
Genel
lead
f.
ön ayak olmak
106
Genel
lead
f.
peşi sıra/arkasından götürmek
107
Genel
lead
f.
ulaşmak
108
Genel
lead
f.
ulaştırmak
109
Genel
lead
f.
çevirmek
110
Genel
lead
f.
(geçit/koridor/yol) gitmek
111
Genel
lead
f.
pencere camını kurşunla sabitlemek
112
Genel
lead
f.
satır arasını kurşun cetvelle açmak
113
Genel
lead
f.
yedeğinde götürmek
114
Genel
lead
f.
yöneltmek
115
Genel
lead
f.
(görgü tanığına) yönlendirici soru sormak
116
Genel
lead
f.
kurşun eklemek
117
Genel
lead
f.
kurşunla karıştırmak
118
Genel
lead
f.
kurşunla derinlik ölçümü yapmak
119
Genel
lead
s.
öncü
120
Genel
lead
s.
önemli
121
Genel
lead
s.
baş
122
Genel
lead
s.
kurşun
123
Genel
lead
s.
kurşundan yapılmış
124
Genel
lead
s.
kurşunlu
125
Genel
lead
s.
kurşundan
Irregular Verb
126
Irregular Verb
lead
f.
led - led
Colloquial
127
Konuşma Dili
lead
i.
mermi
Trade/Economic
128
Ticaret/Ekonomi
lead
i.
müşteri adayı
129
Ticaret/Ekonomi
lead
i.
potansiyel/hedef müşteri
Law
130
Hukuk
lead
f.
sevk etmek
Media
131
Medya
lead
i.
dergi başyazısı
132
Medya
lead
i.
girizgah
133
Medya
lead
i.
giriş
134
Medya
lead
i.
girişlik
135
Medya
lead
i.
söz girişi
136
Medya
lead
i.
başyazı
137
Medya
lead
i.
özet yazısı
138
Medya
lead
i.
manşet
Advertising
139
Reklam
lead
i.
müşteri yaratma
Technical
140
Teknik
lead
i.
kutup
141
Teknik
lead
i.
kurşun
142
Teknik
lead
i.
sarmal eksen boyu
143
Teknik
lead
i.
uç
144
Teknik
lead
i.
taşıma mesafesi
145
Teknik
lead
i.
piston vuruş mesafesi
146
Teknik
lead
f.
kurşunlamak
147
Teknik
lead
f.
kurşunla kaplamak
Electric
148
Elektrik
lead
i.
bağlama teli
Construction
149
İnşaat
lead
i.
pencere kurşunu
150
İnşaat
lead
f.
kurşunla tutturmak
Dyeing
151
Boyacılık
lead
i.
kurşun rengi
Automotive
152
Otomotiv
lead
i.
adım
153
Otomotiv
lead
i.
iletken
154
Otomotiv
lead
i.
kablo
155
Otomotiv
lead
i.
kurşun
156
Otomotiv
lead
f.
liderlik etmek
Marine
157
Denizcilik
lead
i.
iskandil
158
Denizcilik
lead
i.
iskandil kurşunu
159
Denizcilik
lead
i.
zincir doğrultusu
160
Denizcilik
lead
f.
iskandil etmek
Mining
161
Maden
lead
i.
eski bir nehir yatağındaki cevher katmanı
162
Maden
lead
i.
maden damarı
163
Maden
lead
i.
maden damarı
164
Maden
lead
i.
eski nehir yatağındaki altınlı birikinti
165
Maden
lead
i.
maden yatağı
Chemistry
166
Kimya
lead
i.
kurşun
Forestry
167
Ormancılık
lead
i.
kılavuz bloğu
168
Ormancılık
lead
i.
kılavuz makarası
Geography
169
Coğrafya
lead
i.
güney dakota eyaletinde şehir
Hunting
170
Silah/Atıcılık
lead
i.
önleme
171
Silah/Atıcılık
lead
f.
hareket eden hedefe nişan almak
172
Silah/Atıcılık
lead
f.
kurşunla tıkanmak
173
Silah/Atıcılık
lead
nişan noktasının hedefe olan mesafesi
174
Silah/Atıcılık
lead
önüne nişan alma
Baseball
175
Beysbol
lead
i.
ilerleme
176
Beysbol
lead
i.
önde koşma
Boxing
177
Boks
lead
i.
yumruk
178
Boks
lead
f.
rakibe atılan yumruk
Card
179
İskambil
lead
i.
ilk oynama hakkı
180
İskambil
lead
i.
ilk oynanan kart
181
İskambil
lead
i.
ilk oynama hakkı
182
İskambil
lead
i.
oyuna başlama
183
İskambil
lead
f.
oyunu açmak
184
İskambil
lead
f.
oyuna başlamak
185
İskambil
lead
f.
kartlarını açmak
Music
186
Müzik
lead
i.
koroda baş ses
187
Müzik
lead
i.
ikinci tenor
188
Müzik
lead
koroda baş ses
Theatre
189
Tiyatro
lead
i.
başoyuncu
190
Tiyatro
lead
i.
başrol oyuncusu
191
Tiyatro
lead
s.
başrol
Printery
192
Matbaa
lead
i.
satır arası cetveli
"lead"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
lead actor
i.
başaktör
2
Yaygın Kullanım
lead actress
i.
başaktris
General
3
Genel
lead shot
i.
kurşun saçma
4
Genel
lead out groove
i.
çıkış yivi
5
Genel
white lead
i.
üstübeç
6
Genel
juvenile lead
i.
jönprömiye
7
Genel
lead pencil
i.
kurşun kalem
8
Genel
negative lead
i.
eksi uç
9
Genel
lead pencil
i.
kurşunkalem
10
Genel
power lead
i.
elektrik fişi
11
Genel
affixing lead
i.
tutturucu uç
12
Genel
black lead
i.
grafit
13
Genel
sheet lead
i.
kurşun levha
14
Genel
red lead
i.
sülüğen
15
Genel
dog lead
i.
tasma kayışı
16
Genel
sounding lead
i.
iskandil kurşunu
17
Genel
lead foil
i.
kurşun kağıdı
18
Genel
lead in
i.
giriş
19
Genel
lead ram
i.
kösemen
20
Genel
power lead
i.
elektrik kablosu
21
Genel
lead singer
i.
müzik grubunun solisti
22
Genel
lead tree
i.
kurşun ağacı
23
Genel
sounding lead
i.
iskandil
24
Genel
lead goat
i.
kösemen
25
Genel
lead designer
i.
baş tasarımcı
26
Genel
lead acid
i.
kurşun asidi
27
Genel
lead time
i.
teslim süresi
28
Genel
lead industry and trade
i.
kurşun endüstrisi ve ticareti
29
Genel
lead alloys
i.
kurşun alaşımları
30
Genel
lead poisoning
i.
kurşun zehirlenmesi
31
Genel
lead-in
i.
giriş
32
Genel
lead-in
i.
besleme
33
Genel
lead-off
i.
başlangıç
34
Genel
lead-free petrol
i.
kurşunsuz benzin
35
Genel
lead acetate
i.
kurşun asetat
36
Genel
lead tack
i.
yaka
37
Genel
lead tack
i.
kulak
38
Genel
lead white
i.
kurşun beyazı
39
Genel
pencil lead
i.
kurşunkalem ucu
40
Genel
sugar of lead
i.
kurşun asetat
41
Genel
black lead
i.
siyah kalem ucu
42
Genel
lead writer
i.
başyazar
43
Genel
lead author
i.
başyazar
44
Genel
lead guitar
i.
solo gitar
45
Genel
extension lead
i.
uzatma kablosu
46
Genel
lead article
i.
baş makale
47
Genel
lead article
i.
başyazı
48
Genel
female lead
i.
kadın başrol
49
Genel
krems lead
i.
tabletler halinde satılan katışıksız bir beyaz kurşun çeşidi
50
Genel
lead weight [uk]
i.
kurşundan yapılan ağırlık
51
Genel
lead-off
i.
giriş
52
Genel
lead-off
i.
başlangıç faaliyeti
53
Genel
lead-off
i.
ilk oyuncu
54
Genel
lead-off
i.
başlangıç yapan oyuncu
55
Genel
lead-off
i.
başlama
56
Genel
lead-off
i.
açma
57
Genel
lead-off
i.
açılış
58
Genel
lead actor
i.
başaktör
59
Genel
lead actress
i.
başaktris
60
Genel
coasting lead
i.
ağırlığı el iskandili ile derin su iskandili arasında olan bir tür iskandil
61
Genel
pencil lead
i.
grafit kalem ucu
62
Genel
lead consultant
i.
baş danışman
63
Genel
lead somebody a dog's life
f.
süründürmek
64
Genel
lead on
f.
kandırmak
65
Genel
lead up to
f.
sözü getirmeye çalışmak
66
Genel
lead a life of pleasure
f.
keyif sürmek
67
Genel
cover with lead
f.
kurşunlamak
68
Genel
lead a bohemian life
f.
bohem yaşamı sürmek
69
Genel
lead the way
f.
önayak olmak
70
Genel
lead to trouble
f.
dert açmak
71
Genel
lead on
f.
götürmek
72
Genel
lead a dog's life
f.
dünya zindan olmak
73
Genel
lead someone a merry chase
f.
birini çok zahmete sokmak
74
Genel
lead a fast life
f.
hızlı yaşamak
75
Genel
take the lead
f.
başı çekmek
76
Genel
lead away from
f.
ayrılmak
77
Genel
lead someone a dance
f.
birini çok yormak
78
Genel
lead by the nose
f.
parmağında oynatmak
79
Genel
lead someone a dance
f.
birini çok zahmete sokmak
80
Genel
lead a poor life
f.
aç susuz kalmak
81
Genel
lead a life
f.
yaşam sürmek
82
Genel
lead astray
f.
aklını çelmek
83
Genel
lead the way
f.
rehberlik etmek
84
Genel
lead to
f.
götürmek
85
Genel
lead a life of luxury
f.
lüks içinde yaşamak
86
Genel
lead a comfortable life
f.
elini sıcak sudan soğuk suya sokmamak
87
Genel
lead up to
f.
yol açmak
88
Genel
lead off
f.
başlatmak
89
Genel
lead astray
f.
bozmak
90
Genel
lead into error
f.
yanıltmak
91
Genel
lead off
f.
yol göstermek
92
Genel
lead someone a merry chase
f.
birini çok uğraştırmak
93
Genel
lead a carefree life
f.
tasasız bir hayat yaşamak
94
Genel
lead away from
f.
sapmak
95
Genel
lead someone a merry chase
f.
birini çok yormak
96
Genel
lead astray
f.
azdırmak
97
Genel
lead someone a dance
f.
birini çok uğraştırmak
98
Genel
be in the lead
f.
başta gelmek
99
Genel
lead on
f.
inandırmak
100
Genel
lead to
f.
sebep olmak
101
Genel
lead to the altar
f.
evlenmek
102
Genel
lead a dog's life
f.
çok sıkıntı çekmek
103
Genel
lead off
f.
başlamak
104
Genel
lead somebody on
f.
yutturmak
105
Genel
lead to
f.
sürüklemek
106
Genel
lead up to
f.
kapısını yapmak
107
Genel
lead to
f.
yol açmak
108
Genel
lead away
f.
başlatmak
109
Genel
lead astray
f.
ayartmak
110
Genel
lead away
f.
saptırmak
111
Genel
lead the way
f.
öne düşmek
112
Genel
lead someone a dog’s life
f.
hayatını zindan etmek
113
Genel
lead a life of a privation
f.
mahrumiyet içinde yaşamak
114
Genel
take the lead
f.
yönetimi ele almak
115
Genel
take the lead
f.
başa geçmek
116
Genel
have a big lead
f.
çok önde olmak
117
Genel
lead a happy life
f.
mutlu bir yaşam sürmek
118
Genel
lead someone astray
f.
birini ayartmak
119
Genel
lead a life of pleasure
f.
zevk ve sefa sürmek
120
Genel
follow the lead of someone
f.
birinin ardından gitmek
121
Genel
lead up to
f.
zemin hazırlamak
122
Genel
lead the way
f.
kılavuzluk etmek
123
Genel
lead up to
f.
demeye çalışmak
124
Genel
lead somebody a dog's life
f.
dünyayı zindan etmek
125
Genel
lead astray
f.
baştan çıkarmak
126
Genel
lead to the right path
f.
doğru yolu göstermek
127
Genel
lead someone astray
f.
birini kötü yola saptırmak
128
Genel
lead a dog's life
f.
sürünmek
129
Genel
take the lead
f.
önayak olmak
130
Genel
lead on
f.
ayartmak
131
Genel
lead a solitary life
f.
yalnız yaşamak
132
Genel
lead someone by the nose
f.
birinin yuları elinde olmak
133
Genel
lead up to
f.
yolunu yapmak
134
Genel
lead the way
f.
yol göstermek
135
Genel
take the lead in
f.
önayak olmak
136
Genel
lead to
f.
neden olmak
137
Genel
lead to a stalemate
f.
açmaza düşmek
138
Genel
lead to a stalemate
f.
açmaza girmek
139
Genel
lead to a stalemate
f.
açmaza sürüklemek
140
Genel
lead to a stalemate
f.
açmaza getirmek
141
Genel
lead into a dead end
f.
açmaza getirmek
142
Genel
lead into a dead end
f.
açmaza sürüklemek
143
Genel
lead into a dead end
f.
çıkmaza sokmak
144
Genel
lead to a stalemate
f.
çıkmaza sokmak
145
Genel
lead somebody a dance
f.
üzmek
146
Genel
lead someone a dance
f.
kişisel çıkarı için zorluk çıkarmak
147
Genel
lead someone a dance
f.
canından bezdirmek
148
Genel
lead someone a dance
f.
eziyet etmek
149
Genel
lead somebody a dance
f.
eziyet etmek
150
Genel
lead someone a dance
f.
üzmek
151
Genel
give somebody a lead
f.
yol göstermek
152
Genel
give somebody a lead
f.
yol açmak
153
Genel
lead somebody up the garden path
f.
kötü yola sevk etmek
154
Genel
lead a cat and dog life
f.
(eşler/karı koca) geçinememek
155
Genel
lead astray
f.
hedefi şaşırtmak
156
Genel
lead astray
f.
yanlış yönlendirmek
157
Genel
lead astray
f.
hedef şaşırtmak
158
Genel
lead to success
f.
başarıyla sonuçlanmak
159
Genel
lead to trouble
f.
sıkıntıya sokmak
160
Genel
lead someone on
f.
gelecek vaadiyle kandırmak
161
Genel
lead to a breakdown
f.
arızaya neden olmak
162
Genel
lead the way
f.
bir ilke imza atmak
163
Genel
lead to one's extinction
f.
soyunu tüketmek
164
Genel
lead to one's extinction
f.
neslini kurutmak
165
Genel
lead to one's extinction
f.
soyunu kurutmak
166
Genel
lead to one's extinction
f.
neslini tüketmek
167
Genel
lead to disorder
f.
karışıklığa yol açmak
168
Genel
lead to an addiction
f.
bağımlılık yaratmak
169
Genel
lead to confusion
f.
karışıklığa yol açmak
170
Genel
lead an operation
f.
operasyon yürütmek
171
Genel
lead to disturbance
f.
huzursuzluk çıkarmak
172
Genel
lead to confusion
f.
şaşkınlık yaratmak
173
Genel
lead to confusion
f.
şaşkınlığa sebebiyet vermek
174
Genel
lead to confusion
f.
şaşkınlığa sebep olmak
175
Genel
lead to depression
f.
bunalıma sokmak
176
Genel
lead to depression
f.
depresyona sokmak
177
Genel
lead a happy life
f.
mutlu bir hayat sürmek
178
Genel
lead to destruction
f.
tahribat yapmak
179
Genel
lead to success
f.
başarıya götürmek
180
Genel
lead to the same result as another
f.
aynı yola çıkmak
181
Genel
take the lead
f.
öncülüğünü yapmak
182
Genel
lead to success
f.
başarıya taşımak
183
Genel
lead to
f.
-e gitmek
184
Genel
lead to crisis
f.
krize sebep olmak
185
Genel
lead to crisis
f.
krize yol açmak
186
Genel
lead to crisis
f.
krize neden olmak
187
Genel
lead on
f.
yutturmak
188
Genel
lead up to
f.
sözü belli bir noktaya getirmek
189
Genel
to lead away
f.
alıp götürmek
190
Genel
lead to change
f.
değişikliğe sebep olmak
191
Genel
lead a sedentary life
f.
yerleşik hayata geçmek
192
Genel
lead a modest life
f.
mütevazı bir yaşam sürmek
193
Genel
lead a modest life
f.
mütevazı bir hayat yaşamak
194
Genel
lead to visual pollution
f.
görüntü kirliliğine neden olmak
195
Genel
lead to visual pollution
f.
görüntü kirliliği yaratmak
196
Genel
lead to an expectation
f.
beklenti oluşturmak
197
Genel
lead to an expectation
f.
beklenti yaratmak
198
Genel
lead something to be
f.
hal almasını sağlamak
199
Genel
lead to the conclusion
f.
sonuca götürmek
200
Genel
lead to
f.
sonucunu doğurmak
201
Genel
lead a life
f.
yaşam sürdürmek
202
Genel
play the lead
f.
başrol oynamak
203
Genel
lead forth
f.
liderlik etmek
204
Genel
lead forth
f.
yol göstermek
205
Genel
lead someone to believe something
f.
inanmasına neden olmak
206
Genel
lead us to success
f.
bizi başarıya götürmek
207
Genel
lead someone to success
f.
başarıya götürmek
208
Genel
lead someone to believe
f.
inanmasına neden olmak
209
Genel
lead to a sanction
f.
yaptırıma yol açmak
210
Genel
lead to changes
f.
değişikliklere neden olmak
211
Genel
lead to death
f.
ölüme sebep olmak
212
Genel
lead to death
f.
ölüme neden olmak
213
Genel
lead to a chaos
f.
kaos yaratmak
214
Genel
lead to a chaos
f.
kaosa neden olmak
215
Genel
lead someone to believe something
f.
birini bir şeye inandırmak
216
Genel
take the lead
f.
liderlik yapmak
217
Genel
take the lead
f.
liderliği/önderliği almak
218
Genel
take the lead
f.
önderlik etmek
219
Genel
take the lead
f.
liderlik etmek
220
Genel
lead to the deaths of three people
f.
üç kişinin ölümüne neden olmak
221
Genel
lead the field
f.
lider konumda olmak
222
Genel
have a commanding lead over
f.
ezici/bariz üstünlüğe sahip olmak
223
Genel
lead astray
f.
dalalete düşürmek
224
Genel
lead to shock
f.
şoka yol açmak
225
Genel
lead to public indignation
f.
kamuoyunda infial yaratmak
226
Genel
lead to public indignation
f.
kamuoyunda infiale neden olmak
227
Genel
lead into the second scene
f.
ikinci sahneye geçmek
228
Genel
lead down to something/somewhere
f.
(merdiven) (bodruma/alt kata) inmek
229
Genel
lead someone to do something
f.
birine bir şey yaptırmak/yapmasına neden olmak
230
Genel
be in the lead
f.
birinci sırada olmak
231
Genel
be in the lead
f.
ilk sırada olmak
232
Genel
lead or contribute to (a result)
f.
bir şeye vesile olmak
233
Genel
lead the drive for
f.
...çabasına öncülük etmek
234
Genel
have a six-point lead over his opponents
f.
rakiplerine karşı altı puan önde olmak
235
Genel
have a three-point lead over his opponents
f.
rakiplerine karşı üç puan önde olmak
236
Genel
lead by example
f.
davranışlarıyla örnek olmak
237
Genel
lead the way
f.
başı çekmek
238
Genel
lead to happiness
f.
mutluluk saglamak
239
Genel
lead to inflation
f.
enflasyona neden olmak/yol açmak
240
Genel
take the lead
f.
kılavuzluk etmek
241
Genel
take the lead
f.
rehber olmak
242
Genel
lead to
f.
beraberinde getirmek
243
Genel
lead to
f.
etken olmak
244
Genel
pour lead (to repel evil eye)
f.
kurşun dökmek
245
Genel
lead to a nervous breakdown
f.
sinir krizine yol açmak
246
Genel
lead to terrible consequences
f.
korkunç sonuçlar doğurmak
247
Genel
lead a life of virtue
f.
erdemli bir hayat yaşamak
248
Genel
take the lead
f.
(maçta) öne geçmek
249
Genel
lead captive
f.
esaret altına almak
250
Genel
lead the way
f.
önden giderek yolu göstermek
251
Genel
lead captive
f.
hapse koymak
252
Genel
lead the way
f.
önce davranmak
253
Genel
extend lead
f.
farkı açmak
254
Genel
extend lead
f.
aradı farkı açmak
255
Genel
black lead
f.
siyah kurşunla boyamak
256
Genel
black lead
f.
siyah kurşunla ovmak
257
Genel
without lead
s.
kurşunsuz
258
Genel
lead lined
s.
kurşun gömlekli
259
Genel
containing lead
s.
kurşunlu
260
Genel
lead-covered
s.
kurşunlu
261
Genel
lead-free
s.
kurşunsuz
262
Genel
lead-footed
s.
uyuşuk
263
Genel
lead-footed
s.
hızlı
264
Genel
lead-footed
s.
hızlı araba kullanan
265
Genel
lead-colored
s.
kurşun rengi
266
Genel
lead-coloured
s.
kurşun rengi
267
Genel
in the lead
s.
yarışmada lider konumda
268
Genel
in the lead
s.
yarışmada daha yüksek skora sahip
269
Genel
in the lead
zf.
yarışmada önde
Phrasals
270
Öbek Fiiller
lead off
f.
başı çekmek
271
Öbek Fiiller
lead by
f.
belli bir tutumla yönetmek/idare etmek
272
Öbek Fiiller
lead by
f.
belli bir tutumla iş yaptırmak/yol göstermek
273
Öbek Fiiller
lead by
f.
belli bir tutumla yönlendirmek/yön vermek
274
Öbek Fiiller
lead by
f.
(birini/bir grubu) belli bir tutumla yönetmek/idare etmek
275
Öbek Fiiller
lead by
f.
(birini/bir grubu) belli bir yönlendirmek
276
Öbek Fiiller
lead by
f.
(birine/bir gruba) belli bir tutumla iş yaptırmak/yol göstermek
277
Öbek Fiiller
lead by
f.
(birini/bir şeyi/bir hayvanı) bir yerinden tutarak/çekerek idare etmek
278
Öbek Fiiller
lead by
f.
(birini/bir şeyi/bir hayvanı) bir yerinden tutarak/çekerek yönlendirmek
279
Öbek Fiiller
lead by
f.
bir yerinden tutarak/çekerek (birine/bir şeye/bir hayvana) yol göstermek
280
Öbek Fiiller
lead by
f.
davranışlarını kontrol etmek
281
Öbek Fiiller
lead by
f.
her dediğini yaptırmak
282
Öbek Fiiller
lead by
f.
kontrolü altına almak
283
Öbek Fiiller
lead by
f.
elinden tutmak
284
Öbek Fiiller
lead by
f.
yardım etmek
285
Öbek Fiiller
lead by
f.
yardım elini uzatmak
286
Öbek Fiiller
lead someone by something
f.
(birini) bir yerinden tutarak/çekerek yönlendirmek
287
Öbek Fiiller
lead someone by something
f.
(birini) bir yerinden tutarak/çekerek götürmek
288
Öbek Fiiller
lead someone by something
f.
bir yerinden tutarak/çekerek (birine) yol göstermek
289
Öbek Fiiller
lead someone by something
f.
elinden tutup gezdirmek
290
Öbek Fiiller
lead someone by something
f.
ne yapacağını bir bir söylemek
291
Öbek Fiiller
lead someone to something
f.
birine yolu göstermek
292
Öbek Fiiller
lead in
f.
bir şeye girmek/girişmek/başlamak
293
Öbek Fiiller
lead someone back to somewhere
f.
bir yere dönmesinde birine rehberlik etmek
294
Öbek Fiiller
lead off
f.
başlamak
295
Öbek Fiiller
lead someone down something
f.
birinin bir yerden (merdiven/sandalye) inmesine yardımcı olmak
296
Öbek Fiiller
lead someone off
f.
birini bir yerden uzaklaştırmak/ bir yerin dışına çıkarmak
297
Öbek Fiiller
lead someone down to something
f.
birinin bir yere inmesine yardımcı olmak/rehberlik etmek
298
Öbek Fiiller
lead back to some place
f.
bir yerin dönüş yolu olmak
299
Öbek Fiiller
lead around
f.
bir yere getirmek
300
Öbek Fiiller
lead someone to something
f.
birini bir yere götürmek
301
Öbek Fiiller
lead around
f.
dolaştırmak
302
Öbek Fiiller
lead out
f.
dışarı çıkartmak
303
Öbek Fiiller
lead around
f.
gezdirmek
304
Öbek Fiiller
lead off
f.
işe koyulmak
305
Öbek Fiiller
lead off
f.
işe başlamak
306
Öbek Fiiller
lead off
f.
işe girişmek
307
Öbek Fiiller
lead in
f.
konuya girmek
308
Öbek Fiiller
lead in
f.
konuya giriş yapmak
309
Öbek Fiiller
lead up
f.
neden olmak
310
Öbek Fiiller
lead up
f.
önünü açmak
311
Öbek Fiiller
lead up
f.
sonrasını hazırlamak
312
Öbek Fiiller
lead up to something
f.
(yol) bir yere/şeye gitmek
313
Öbek Fiiller
lead up to something
f.
(bir yere) açılmak
314
Öbek Fiiller
lead with something
f.
(maça/oyuna) bir şey ile başlamak
315
Öbek Fiiller
lead up
f.
yolunu yapmak
316
Öbek Fiiller
lead with someone
f.
(maça/oyuna) biriyle başlamak
317
Öbek Fiiller
lead someone against someone
f.
-e karşı birilerine liderlik etmek
318
Öbek Fiiller
lead into (something)
f.
(bir şeye) yönlendirmek
319
Öbek Fiiller
lead into (something)
f.
(bir şeye) dönüşmek
320
Öbek Fiiller
lead into (something)
f.
(bir şey) halini almak
321
Öbek Fiiller
lead into (something)
f.
(bir şeye) dönüşerek devam etmek
322
Öbek Fiiller
lead into (something)
f.
gittikçe (bir şeye) dönüşmek
323
Öbek Fiiller
lead into (something)
f.
gittikçe (bir şey) halini almak
324
Öbek Fiiller
lead someone into something
f.
birini bir şeye yönlendirmek
325
Öbek Fiiller
lead someone into something
f.
birine yolu göstermek
326
Öbek Fiiller
lead someone into something
f.
birini bir şeye/yere götürmek
327
Öbek Fiiller
lead someone into something
f.
birine bir şeye doğru rehberlik/liderlik etmek
328
Öbek Fiiller
lead someone in
f.
birini bir şeye yönlendirmek
329
Öbek Fiiller
lead someone in
f.
birine yolu göstermek
330
Öbek Fiiller
lead someone in
f.
birini bir şeye/yere götürmek
331
Öbek Fiiller
lead someone in
f.
birine bir şeye doğru rehberlik/liderlik etmek
332
Öbek Fiiller
lead into
f.
yönlendirmek
333
Öbek Fiiller
lead into
f.
yolu göstermek
334
Öbek Fiiller
lead into
f.
-e götürmek
335
Öbek Fiiller
lead into
f.
-e doğru rehberlik/liderlik etmek
336
Öbek Fiiller
lead into
f.
dönüşmek
337
Öbek Fiiller
lead into
f.
halini almak
338
Öbek Fiiller
lead into
f.
gittikçe bir şeye dönüşmek
339
Öbek Fiiller
lead into
f.
gittikçe bir şey halini almak
340
Öbek Fiiller
lead into
f.
dönüşerek devam etmek
341
Öbek Fiiller
lead up
f.
-e varmak
342
Öbek Fiiller
lead up
f.
'-e gitmek
343
Öbek Fiiller
lead up
f.
'-de bitmek
344
Öbek Fiiller
lead up
f.
çıkmasına yardım etmek
345
Öbek Fiiller
lead up
f.
yukarı çıkarmak
346
Öbek Fiiller
lead up
f.
tırmanmasına yardım etmek
347
Öbek Fiiller
lead up
f.
yukarı doğru yol göstermek
348
Öbek Fiiller
lead up
f.
yukarı doğru yönlendirmek
349
Öbek Fiiller
lead up
f.
yukarı götürmek
350
Öbek Fiiller
lead someone up something
f.
birini bir şeyden yukarı götürmek
351
Öbek Fiiller
lead someone up something
f.
birini bir şeyin yukarısına yönlendirmek
352
Öbek Fiiller
lead someone up something
f.
birine bir şeyden yukarı doğru yol göstermek
353
Öbek Fiiller
lead someone up something
f.
birine yukarı doğru rehberlik etmek
354
Öbek Fiiller
lead (one) in
f.
(birini) içeri almak
355
Öbek Fiiller
lead (one) in
f.
(birini) içeri yönlendirmek
356
Öbek Fiiller
lead out of (something or some place)
f.
(bir şeyin/yerin) çıkışına gitmek
357
Öbek Fiiller
lead out of (something or some place)
f.
(bir şeyin/yerin) dışına gitmek
358
Öbek Fiiller
lead out of (something or some place)
f.
(bir şeyin/yerin) çıkışına götürmek
359
Öbek Fiiller
lead out of (something or some place)
f.
(bir şeyin/yerin) dışına götürmek
360
Öbek Fiiller
lead out of (something or some place)
f.
(bir şeyin/yerin) çıkışına doğru götürmek
361
Öbek Fiiller
lead out of (something or some place)
f.
(bir şeyin/yerin) dışına doğru götürmek
362
Öbek Fiiller
lead out of (something or some place)
f.
(bir şeyin/yerin) dışına doğru devam etmek
363
Öbek Fiiller
lead out of (something or some place)
f.
(bir şeyden/yerden) çıkarmak
364
Öbek Fiiller
lead out of (something or some place)
f.
(bir şeyden/yerden) tahliye etmek
365
Öbek Fiiller
lead out of (something or some place)
f.
(bir şeyden/yerden) dışarı yönlendirmek
366
Öbek Fiiller
lead (someone or an animal) out of something
f.
(birini/bir hayvanı) bir şeyden/yerden çıkarmak
367
Öbek Fiiller
lead (someone or an animal) out of something
f.
(birini/bir hayvanı) bir şeyden/yerden tahliye etmek
368
Öbek Fiiller
lead (someone or an animal) out of something
f.
(birini/bir hayvanı) bir şeyden/yerden dışarı yönlendirmek
369
Öbek Fiiller
lead (someone or something) against (someone or something else)
f.
(birine/bir şeye) karşı (birine/bir şeye) liderlik etmek
370
Öbek Fiiller
lead (someone or something) against (someone or something else)
f.
(biri/bir şey) karşısında (birinin/bir şeyin) lideri olmak
371
Öbek Fiiller
lead (someone or something) away
f.
(birini/bir şeyi) alıp götürmek
372
Öbek Fiiller
lead (someone or something) away
f.
(birini/bir şeyi) uzaklaştırmak
373
Öbek Fiiller
lead against
f.
-e karşı birilerine liderlik etmek
374
Öbek Fiiller
lead back
f.
geri (bir yere) götürmek/döndürmek
375
Öbek Fiiller
lead back
f.
tekrar (bir yere) doğru yöneltmek/gitmek
376
Öbek Fiiller
lead back
f.
geri dönmesini sağlamak
377
Öbek Fiiller
lead back
f.
geri dönmesi için rehberlik etmek
378
Öbek Fiiller
lead back
f.
geri döndürmek
379
Öbek Fiiller
lead back
f.
geri iletmek
380
Öbek Fiiller
lead back
f.
başladığı yere geri döndürmek
381
Öbek Fiiller
lead down
f.
-e inmek
382
Öbek Fiiller
lead down
f.
yol (bir yere) inmek/indirmek
383
Öbek Fiiller
lead down
f.
yol aşağıdaki (bir yere) götürmek
384
Öbek Fiiller
lead down
f.
aşağı indirmek
385
Öbek Fiiller
lead down
f.
inmesine yardım/rehberlik etmek
386
Öbek Fiiller
lead down
f.
aşağı götürmek
387
Öbek Fiiller
lead down
f.
aşağı yönlendirmek
388
Öbek Fiiller
lead down to
f.
-e inmek/indirmek
389
Öbek Fiiller
lead down to
f.
'-e inmesine yardımcı olmak/rehberlik etmek
390
Öbek Fiiller
lead down to (something or some place)
f.
(bir şeye/yere) inmek
391
Öbek Fiiller
lead down to (something or some place)
f.
yol (bir şeye/yere) inmek/indirmek
392
Öbek Fiiller
lead down to (something or some place)
f.
yol aşağıdaki (bir şeye/yere) götürmek
393
Öbek Fiiller
lead down to (something or some place)
f.
aşağıdaki (bir şeye/yere) götürmek
394
Öbek Fiiller
lead down to (something or some place)
f.
(bir şeye/yere) indirmek
395
Öbek Fiiller
lead down to (something or some place)
f.
aşağıdaki (bir şeye/yere) yönlendirmek
396
Öbek Fiiller
lead down to (something or some place)
f.
aşağı (bir şeye/yere) doğru yönlendirmek/rehberlik etmek
397
Öbek Fiiller
lead down to (something or some place)
f.
(bir yere) inmesini sağlamak
398
Öbek Fiiller
lead down to (something or some place)
f.
(bir yere) inmesi için yönlendirmek
399
Öbek Fiiller
lead out of
f.
-in çıkışına doğru götürmek
400
Öbek Fiiller
lead out of
f.
'-den çıkarmak
401
Öbek Fiiller
lead out of
f.
'-in çıkışına gitmek
402
Öbek Fiiller
lead out of
f.
'-in çıkışına götürmek
403
Öbek Fiiller
lead out of
f.
'-den tahliye etmek
404
Öbek Fiiller
lead out of
f.
'-den dışarı yönlendirmek
405
Öbek Fiiller
lead out of
f.
'-in dışına doğru devam etmek
406
Öbek Fiiller
lead out of
f.
'-in dışına gitmek
407
Öbek Fiiller
lead out of
f.
'-in dışına doğru götürmek
408
Öbek Fiiller
lead to (something)
f.
(bir şeye) götürmek
409
Öbek Fiiller
lead to (something)
f.
(bir şeye) yönlendirmek
410
Öbek Fiiller
lead to (something)
f.
(bir şeye) doğru rehberlik etmek
411
Öbek Fiiller
lead to (something)
f.
(bir şeye) yol açmak
412
Öbek Fiiller
lead to (something)
f.
(bir şeyle) sonuçlanmak
413
Öbek Fiiller
lead to (something)
f.
(bir şeye) neden olmak
Phrases
414
İfadeler
this may lead to misunderstandings
expr.
bu yanlış anlamaya neden olabilir
415
İfadeler
this may lead to misunderstandings
expr.
bu yanlış anlamaya sebebiyet verebilir
416
İfadeler
this may lead to misunderstandings
expr.
bu yanlış anlamalara neden olabilir
417
İfadeler
this may lead to misunderstandings
expr.
bu yanlış anlamalara sebebiyet verebilir
418
İfadeler
hard times always lead to better days
expr.
zor zamanlar her zaman daha iyi günlere yol açar
Proverb
419
Atasözü
you can lead a horse to water, but you can't make it drink
birine şans verebilirsin ama o şansı kullanması için zorlayamazsın
420
Atasözü
crosses are ladders that lead to heaven
cennete giden yol imandan geçer
421
Atasözü
crosses are ladders that lead to heaven
güçlüklere göğüs geren kişi erdemlidir
422
Atasözü
all roads lead to rome
her yol roma'ya çıkar
423
Atasözü
you can lead a horse to water but you can't make it drink
zorla güzellik olmaz
424
Atasözü
you can lead a horse to water but you can't make him drink
zorla güzellik olmaz
425
Atasözü
you can lead a horse to water but you can't make him drink
birine şans verebilirsin ama o şansı kullanması için zorlayamazsın
Colloquial
426
Konuşma Dili
lead actor
i.
başrol oyuncusu
427
Konuşma Dili
lead-up
i.
bir olayın nedeni
428
Konuşma Dili
take the lead
f.
başa geçmek
429
Konuşma Dili
take the lead
f.
liderliği almak
430
Konuşma Dili
take the lead
f.
önderliği almak
431
Konuşma Dili
lead police on chase
f.
polisi peşine takmak
432
Konuşma Dili
lead someone up the garden path
f.
üçkağıda getirmek
433
Konuşma Dili
shake the lead out
expr.
acele et
434
Konuşma Dili
get the lead out
expr.
acele et
435
Konuşma Dili
get the lead out!
expr.
acele edin!
436
Konuşma Dili
shake the lead out!
expr.
acele edin!
437
Konuşma Dili
get the lead out
expr.
çabuk ol
438
Konuşma Dili
shake the lead out!
expr.
çabuk olun!
439
Konuşma Dili
shake the lead out
expr.
çabuk ol
440
Konuşma Dili
get the lead out!
expr.
çabuk olun!
441
Konuşma Dili
get the lead out!
expr.
elinizi çabuk tutun!
442
Konuşma Dili
shake the lead out!
expr.
elinizi çabuk tutun!
443
Konuşma Dili
get the lead out!
expr.
kıçınızı kaldırın!
444
Konuşma Dili
lead on
expr.
önden buyur
445
Konuşma Dili
shake the lead out!
expr.
kıçınızı kaldırın!
446
Konuşma Dili
all roads lead here
expr.
tüm yollar buraya çıkıyor
Idioms
447
Deyim
lead-pipe cinch
i.
çantada keklik
448
Deyim
lead-pipe cinch
i.
kolayca yapılan bir şey
449
Deyim
lead in (one's) pencil
i.
cinsel gücünde artış
450
Deyim
lead in (one's) pencil
i.
dinçleşme
451
Deyim
lead in (one's) pencil
i.
enerjik/aktif hale gelme
452
Deyim
lead in (one's) pencil
i.
zinde olma
453
Deyim
lead in (one's) pencil
i.
gücü/kuvveti yerine gelme
454
Deyim
lead (as a bride) to the altar
f.
(bir kadınla) evlenmek
455
Deyim
lead astray
f.
yanlışa sevk etmek
456
Deyim
lead by the nose
f.
parmağında oynatmak
457
Deyim
lead one a dance
f.
birini çok zahmete sokmak
458
Deyim
strike a lead
f.
zengin olmak için bir yol bulmak
459
Deyim
lead by the nose
f.
birine istediğini yaptırmak
460
Deyim
strike a lead
f.
köşeyi dönmek
461
Deyim
lead with (one's) chin
f.
rakibe, çeneyi öne uzatarak yaklaşmak
462
Deyim
lead with (one's) chin
f.
(boksör) rakibe gardını düşürerek yaklaşmak
463
Deyim
lead a charmed existence
f.
kolay bir hayatı olmak
464
Deyim
lead a charmed existence
f.
rahat bir yaşam sürdürmek
465
Deyim
lead a charmed existence
f.
bir eli yağda bir eli balda olmak
466
Deyim
lead a charmed existence
f.
sıkıntısız, dertsiz tasasız bir hayat yaşamak
467
Deyim
lead (one) up the aisle
f.
biriyle evlenmek
468
Deyim
lead astray
f.
aklını çelmek
469
Deyim
lead the field
f.
alanında lider/önde olmak
470
Deyim
lead the field
f.
alanında öncü olmak veya liderlik/önderlik yapmak
471
Deyim
lead someone down the garden path
f.
aldatmak
472
Deyim
lead down the garden path
f.
aldatmak
473
Deyim
lead someone up the garden path
f.
aldatmak
474
Deyim
follow someone's lead
f.
birinin izinden gitmek
475
Deyim
lead a person a merry dance
f.
başına çorap örmek
476
Deyim
lead someone up the garden path
f.
birisine karşı dürüst olmamak
477
Deyim
lead someone down the garden path
f.
birisini kandırmak
478
Deyim
lead the life of riley
f.
bir eli yağda bir eli balda olmak
479
Deyim
lead someone to believe something
f.
birini bir şeye inandırmak
480
Deyim
lead by the nose
f.
birine istediğini yaptırmak
481
Deyim
lead the field
f.
başı çekmek
482
Deyim
lead with one's chin
f.
burnunun dikine gitmek
483
Deyim
lead someone down the garden path
f.
birisine karşı dürüst olmamak
484
Deyim
lead somebody a merry dance
f.
birini çok uğraştırmak
485
Deyim
lead the charge
f.
başı çekmek
486
Deyim
lead a person a merry pretty dance
f.
başına çorap örmek
487
Deyim
lead someone up the garden path
f.
birisini kandırmak
488
Deyim
lead to the downfall
f.
başarısızlığa sürüklemek
489
Deyim
lead astray
f.
baştan çıkartmak
490
Deyim
follow one's lead
f.
birini örnek almak
491
Deyim
lead the pack
f.
başı çekmek
492
Deyim
lead by the nose
f.
birini parmağında oynatmak
493
Deyim
lead down the garden path
f.
boş vaatlerle kandırmak
494
Deyim
lead a charmed life
f.
çok şanslı olmak
495
Deyim
put lead in your pencil
f.
cinsel gücünü arttırmak
496
Deyim
lead someone a pretty dance
f.
canından bezdirmek
497
Deyim
lead a dog's life
f.
dünyası zindan olmak
498
Deyim
lead a dog's life
f.
dünyası başına yıkılmak
499
Deyim
lead someone a merry dance
f.
canından bezdirmek
500
Deyim
lead someone a fine dance
f.
canından bezdirmek
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of lead
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy