| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | be locked up f. | kilitlenmek | ||
|
Over 68 percent of Earth's freshwater is locked up in ice and glaciers; and another 30 percent is in groundwater. Dünyanın tatlı suyunun %68'inden fazlası buzda ya da buzullarda kilitlidir; ve diğer %30'u yeraltı suyudur. More Sentences |
||||
| Genel | be locked up f. | hapse atılmak | ||
|
Tom has been locked up for three years. Tom üç yıldır hapse atıldı. More Sentences |
||||
| Genel | be locked up f. | hapse girmek | ||
|
Tom is going to be locked up. Tom hapse girecek. More Sentences |
||||
| Genel | be locked up f. | hapsolmak | ||
|
Over 68 percent of Earth's freshwater is locked up in ice and glaciers; and another 30 percent is in groundwater. Dünya'daki tatlı suyun yüzde 68'inden fazlası buz ve buzullarda; yüzde 30'u ise yeraltı sularında hapsolmuş durumdadır. More Sentences |
||||
| Genel | be locked up f. | hapsedilmek | ||
|
Tom is going to be locked up. Tom hapsedilecek. More Sentences |
||||
| Genel | be locked up and sealed f. | mühürlenmek | ||
| Genel | be locked up and sealed f. | mühür yemek | ||
| Speaking | ||||
| Konuşma | the computer locked up expr. | bilgisayar kilitlendi | ||
| Konuşma | my hammies locked up expr. | dizlerim tutulmuş | ||
| Law | ||||
| Hukuk | locked-up list i. | sabıka kaydı | ||
