olduğu zaman - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

olduğu zaman



"olduğu zaman" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 2 sonuç

Türkçe İngilizce
General
olduğu zaman everytime bağ.
olduğu zaman when (something to happen) bağ.

"olduğu zaman" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 48 sonuç

Türkçe İngilizce
General
iş gününde trafiğin en yoğun olduğu zaman rush hour i.
bir kimsenin etkili olduğu zaman floruit i.
satılık ya da kiralık bir mekanın insanların görüşüne açık olduğu zaman aralığı open house i.
tanrının her zaman ve her yerde olduğu ilkesi immanency i.
talebin en yoğun olduğu zaman peak i.
sessizliğin hakim olduğu zaman aralığı silent [obsolete] i.
piyasanın durgun olduğu zaman kullanılan hizmetlere ait veya ilgili off-peak s.
vakti olduğu zaman at one's leisure zf.
her zaman olduğu gibi as usual zf.
her zaman olduğu gibi as things run zf.
Phrases
bir işte en iyi olduğu zaman on one's day expr.
çoğu zaman olduğu gibi as is often the case expr.
her zaman olduğu gibi as it always has been expr.
her zaman olduğu gibi same as it ever was expr.
işinde başarılı olduğu zaman on one's day expr.
her zaman olduğu gibi in the ordinary way expr.
Colloquial
birahanelerin öğleden sonra kanunen kapanmak zorunda olduğu zaman dilimi holy hour [ireland] i.
gün doğumundan kısa bir süre sonraki ve gün batımından kısa bir süre önceki, gökyüzünün kırmızı olduğu zaman golden hour i.
Idioms
kişinin hayatında en mutlu/başarılı olduğu zaman/dönem one's finest hour i.
yatma saatinden hemen önce çocukların çok aktif/huysuz olduğu zaman the witching hour i.
hayatında en mutlu/başarılı olduğu zaman/dönem your finest hour i.
(bir şeyi) vaktinden önce ve ucuz olduğu zaman almak buy straw hats in winter f.
zor/stresli bir şeyin yapılmak zorunda olduğu zaman the evil moment/hour/day f.
(biri) zengin olduğu zaman (one's) ship comes in expr.
(biri) başarılı olduğu zaman (one's) ship comes in expr.
gerçekten yardıma ihtiyacın olduğu/ihtiyaç duyduğun zaman in your hour of need expr.
annenin kim olduğu kesindir ama babanın kim olduğu her zaman kesin olmayabilir mama's baby, papa's maybe [us] expr.
Trade/Economic
bir sektörün en faal olduğu zaman veya mevsim high season i.
gecikmeli değişkenin zaman serisi modelinde bağlı değişkenin ait olduğu zaman döneminin bir öncesinin değerini alan değişken lagged variable i.
iktisadi faaliyetlerin en düşük olduğu zaman all-time bottom i.
iktisadi faaliyetlerin en canlı olduğu zaman all-time high s.
Tourism
talebin düşük olduğu zaman off-peak i.
talebin düşük olduğu zaman off-season i.
Media
(yayın akışlarında) pek çok insanın işe gidip gelirken arabada olduğu zaman dilimi drive-time i.
Technical
arıza olduğu zaman bakım breakdown maintenance i.
talebin az olduğu zaman off-peak i.
Marine
gemi her zaman olduğu gibi yüklenecek veya boşaltılacaktır ship to be loaded or discharged as customary expr.
Chemistry
saf olduğu zaman kokusuz bir organik madde acetamide i.
Astronomy
parlaklığı zaman içinde değişen yıldızın en parlak olduğu an maximum i.
Botanic
kimi zaman zambakgiller sınıfında olduğu düşünülen bir bitki alt familyası ruscaceae i.
kimi zaman zambakgiller sınıfında olduğu düşünülen bir bitki alt familyası family ruscaceae i.
Military
mermi kovanının her zaman dolu olduğu hazır mühimmat fixed ammunition i.
Music
her barda iki dörtlük notanın olduğu basit ikili zaman two-four time i.
her barda iki dörtlük notanın olduğu basit ikili zaman two-four i.
ölçü başına vuruşun üçün katı olduğu (zaman) compound s.
Engineering
proje için uygun hava koşullarının mevcut olduğu zaman aralığı weather window i.
Slang
… olduğu zaman yüz ifadem mrw (my reaction when) expr.
British Slang
kişinin sinirli olduğu zaman squeaky-bum time i.