ortaya koymak - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

ortaya koymak



"ortaya koymak" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 32 sonuç

Türkçe İngilizce
General
ortaya koymak exhibit f.
ortaya koymak present f.
ortaya koymak prove f.
ortaya koymak propound f.
ortaya koymak set forth f.
ortaya koymak reveal f.
ortaya koymak execute f.
ortaya koymak produce f.
ortaya koymak put forward f.
ortaya koymak manifest f.
ortaya koymak expose f.
ortaya koymak put forth f.
ortaya koymak exert f.
ortaya koymak centre f.
ortaya koymak assert f.
ortaya koymak suggest f.
ortaya koymak deliver f.
ortaya koymak center f.
ortaya koymak put down to the fact f.
ortaya koymak cast f.
ortaya koymak evocate f.
ortaya koymak ostend [obsolete] f.
ortaya koymak argue f.
ortaya koymak demonstrate f.
Phrasals
ortaya koymak throw in f.
ortaya koymak hold up f.
ortaya koymak turn in f.
ortaya koymak turn off f.
ortaya koymak set out f.
Technical
ortaya koymak introduce f.
Archaic
ortaya koymak discover f.
Slang
ortaya koymak make with f.

"ortaya koymak" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 100 sonuç

Türkçe İngilizce
General
değersizliğini ortaya koymak puncture f.
açıkça ortaya koymak lay bare f.
anlamsızlığını ortaya koymak puncture f.
bir şeyin doğruluğunu ortaya koymak verify f.
kendini ortaya koymak make one’s case f.
farkını ortaya koymak exhibit one's difference f.
farkını ortaya koymak show one's difference f.
performans ortaya koymak give performance f.
performans ortaya koymak put in performance f.
performans ortaya koymak deliver performance f.
performans ortaya koymak perform f.
kuram ortaya koymak theorize f.
kuram ortaya koymak theorise f.
mücadele ortaya koymak wage a struggle f.
doğruluğunu ortaya koymak establish f.
plan ortaya koymak set out a plan f.
yeniden ortaya koymak reassert f.
performans ortaya koymak record f.
yeniden ortaya koymak reexhibit f.
yeniden ortaya koymak re-exhibit f.
(bir şeyin) kalitesini ortaya koymak reflect f.
(bir konuyu) açık yüreklilikle ortaya koymak face (a thing) out f.
ne düşündüğünü açıkça ortaya koymak declare one's self f.
irade ortaya koymak demonstrate a will f.
(bir şeyi) davranışlarıyla ortaya koymak witness [obsolete] f.
yeni bir şey ortaya koymak ideate f.
açıkça ortaya koymak communicate f.
gözle görünür kanıtlarla ortaya koymak cipher [obsolete] f.
net biçimde ortaya koymak pitch [obsolete] f.
karakterini ve görüşünü net bir şekilde ortaya koymak plank down f.
ortaya para koymak post f.
Phrasals
haklılığını ortaya koymak account for f.
mimiklerle ortaya koymak act out f.
davranışlarıyla göstermek/mimiklerle ortaya koymak act something out f.
birdenbire çıkartıp ortaya koymak yank out f.
ortaya sürmek/koymak draw forth f.
(bir kimsenin veya şeyin) hatalarını ortaya koymak write up f.
pokerde başlangıçta/girişte ortaya para koymak ante in f.
(birine/bir şeye) karşı olduğunu ortaya koymak come out against (someone or something) f.
varını yoğunu ortaya koymak fall over f.
(biri/bir şey) hakkında (bir şeyi) anlatmak/ortaya koymak say (something) about (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin bir özelliğini) ortaya koymak show (someone or something) up as (something) f.
Colloquial
tüm gayretini/çabasını ortaya koymak go eyes out f.
varını yoğunu ortaya koymak/akıtmak pour it on f.
açıkça ortaya koymak be out f.
Idioms
yeteneğini tamamen ortaya koymak bring (one's) pigs to market f.
bütün gücünü ortaya koymak not bring it weak f.
açıkça ortaya koymak lay one's card on the table f.
ayan beyan ortaya koymak speak volumes f.
aykırılıkları/karşıtlıkları ortaya koymak draw the battle lines f.
bir şeyi net/bariz bir biçimde ortaya koymak throw something into sharp relief f.
biri için hayatını ortaya koymak lay down one's life for f.
karşı olduğunu ortaya koymak come out against f.
onaylamadığını ortaya koymak take exception to f.
kellesini ortaya koymak risk one's neck f.
tavrını ortaya koymak take up a position f.
yüreğini ortaya koymak set one's heart on f.
varını yoğunu ortaya koymak lean over backwards f.
varını yoğunu ortaya koymak fall over backwards f.
varlığını ortaya koymak lay down one's existence f.
varını yoğunu ortaya koymak bend over backwards f.
varını yoğunu ortaya koymak do the hard yards f.
varını yoğunu ortaya koymak bend (one's) efforts f.
bir şey için varını yoğunu ortaya koymak bend your mind/efforts to something f.
varını yoğunu ortaya koymak do (one's) damndest f.
ağırlığını ortaya koymak put your foot down f.
(bir şeyi) net/bariz bir biçimde ortaya koymak bring (something) into sharp relief f.
bir iş için her şeyini ortaya koymak be all in f.
tüm gücünü/çabasını ortaya koymak add oil f.
işe yarar (bir şey) ortaya koymak bring (something) to the table f.
ağırlığını/gücünü ortaya koymak come on (too) strong f.
varını yoğunu ortaya koymak fall over backward f.
(bir şey yapmak için) varını yoğunu ortaya koymak fall over backwards (to do something) f.
(bir şey yapmak için) varını yoğunu ortaya koymak bend over backwards (to do something) f.
(bir şey yapmak için) varını yoğunu ortaya koymak lean over backwards (to do something) f.
(bir şey için) her şeyini ortaya koymak give (something) (one's) all f.
hayatını ortaya koymak lay down life f.
hayatını ortaya koymak lay down your life f.
(biri/bir şey için/uğruna) hayatını ortaya koymak lay down your life (for somebody/something) f.
duruşunu/tarafını açıkça ortaya koymak/belirtmek make (one's) position clear f.
fikrini/görüşünü/niyetini açıkça ortaya koymak make (one's) position clear f.
tüm güzelliğini/çekiciliğini ortaya koymak/göstermek make the most of oneself f.
kimi/neyi desteklediğini açıkça ortaya koymak nail your colours to the mast [uk] f.
ağırlığını ortaya koymak put foot down f.
kellesini ortaya koymak risk your neck f.
yüreğini ortaya koymak set heart on f.
niyetini açıkça ortaya koymak set out your stall [uk] f.
varını yoğunu ortaya koymak strain every nerve and muscle f.
gerçeği göstermek/ortaya koymak tell the tale f.
net/bariz bir biçimde ortaya koymak throw into sharp relief f.
Law
yalan beyan gibi sebeplerle tanığın yetkisiz kılınması veya kabul edilmemesi gerektiğini ortaya koymak adına yapılan işlem reprobator i.
haklılığını ortaya koymak justify f.
Biology
özelliklerini ve diğer türlerden nasıl ayrıştığını bilimsel olarak izah ederek yeni bir türün varlığını ortaya koymak describe f.
Wagering
ortaya bahis koymak shoot f.
Archaic
görünüşle ortaya koymak look f.
detaylarını ortaya koymak item f.
Slang
her şeyini ortaya koymak go all in f.
ortaya para koymak (kumar) get down f.
apart topar ortaya bir şey (yazılı materyal, yazı, belge) koymak hack out f.
her şeyini ortaya koymak boss up f.