|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
suç ortağı |
accomplice i.
|
|
2 |
Yaygın Kullanım |
suç ortağı |
confederate i.
|
|
3 |
Yaygın Kullanım |
suç ortağı |
abettor i.
|
|
4 |
Yaygın Kullanım |
suç işleyen |
perpetrator i.
|
|
5 |
Yaygın Kullanım |
işlemek (suç vb) |
commit f.
|
|
6 |
Yaygın Kullanım |
suç işlemek |
commit an offense f.
|
|
7 |
Yaygın Kullanım |
işlemek (suç vb) |
perpetrate f.
|
|
General |
|
8 |
Genel |
suç anında başka yerde olduğu iddiası |
alibi i.
|
|
9 |
Genel |
suç ortağı |
cohort i.
|
|
10 |
Genel |
suç ortağı |
accessory before the fact i.
|
|
11 |
Genel |
suç sosyolojisi |
criminal sociology i.
|
|
12 |
Genel |
suç mahallinden başka yerde |
alibi i.
|
|
13 |
Genel |
küçük suç |
peccadillo i.
|
|
14 |
Genel |
suç durumundan çıkarma |
decriminalization i.
|
|
15 |
Genel |
suç unsurları |
criminal provisions i.
|
|
16 |
Genel |
suç işleyen (çocuk) |
delinquent i.
|
|
17 |
Genel |
suç kurbanları araştırmaları |
victims of crimes surveys i.
|
|
18 |
Genel |
organize suç soruşturması |
organized crime investigation i.
|
|
19 |
Genel |
suç ortaklığı |
partner in crime i.
|
|
20 |
Genel |
uyuşturucular ve suç |
narcotics and crime i.
|
|
21 |
Genel |
suç önleme |
crime prevention i.
|
|
22 |
Genel |
suç işleme (çocuklarda) |
delinquency i.
|
|
23 |
Genel |
failini ölüm cezasına çarptırabilen suç |
capital crime i.
|
|
24 |
Genel |
suç araştırmaları |
criminal investigation i.
|
|
25 |
Genel |
suç analizi |
crime analysis i.
|
|
26 |
Genel |
kumar oynama ve suç |
gambling and crime i.
|
|
27 |
Genel |
askeri suç |
military offense i.
|
|
28 |
Genel |
suç psikolojisi |
criminal psychology i.
|
|
|
29 |
Genel |
hapishane idaresi ve suç rehabilitasyonu ile ilgilenen araştırma dalı |
penology i.
|
|
30 |
Genel |
suç ortaklığı |
complicity i.
|
|
31 |
Genel |
suç (latince) |
crimen i.
|
|
32 |
Genel |
çocuğun suç işlemesi |
juvenile delinquency i.
|
|
33 |
Genel |
suç ikrarı |
plea bargaining i.
|
|
34 |
Genel |
affedilebilir suç |
venial sin i.
|
|
35 |
Genel |
affetme (günah/suç vb'ni) |
remittance i.
|
|
36 |
Genel |
kusursuz suç |
perfect crime i.
|
|
37 |
Genel |
suç kurbanları |
victims of crimes i.
|
|
38 |
Genel |
meşhut suç |
flagrans crimen i.
|
|
39 |
Genel |
ağır suç türünden |
flagitiousness i.
|
|
40 |
Genel |
suç önleme ve mimari tasarım |
crime prevention and architectural design i.
|
|
41 |
Genel |
ağır suç |
felony i.
|
|
42 |
Genel |
suç ortaklığı |
connivance i.
|
|
43 |
Genel |
suç mahallinde araştırma |
crime scene searches i.
|
|
44 |
Genel |
ateşli silahlar ve suç |
firearms and crime i.
|
|
45 |
Genel |
tekrar suç işleyen sabıkalı |
repeater i.
|
|
46 |
Genel |
suç ortaklığı |
abetment i.
|
|
47 |
Genel |
yeniden suç işleme eğilimi |
recidivism i.
|
|
48 |
Genel |
adi suç |
ordinary crime i.
|
|
49 |
Genel |
alkolizm ve suç |
alcoholism and crime i.
|
|
50 |
Genel |
ağır/suç oluşturan ihmal |
criminal neglect i.
|
|
51 |
Genel |
itiyadi suç |
recidivism i.
|
|
52 |
Genel |
organize suç örgütü içinde olma |
gangsterism i.
|
|
53 |
Genel |
hafif suç |
peccadillo i.
|
|
54 |
Genel |
suç işleyen kimse |
wrongdoer i.
|
|
55 |
Genel |
suç ortakları |
accomplices i.
|
|
56 |
Genel |
suç ortağı |
stiff i.
|
|
57 |
Genel |
bir suç veya başarısızlığın sorumluluğu |
blame i.
|
|
58 |
Genel |
tekrar suç işleyen sabıkalı |
recidivist i.
|
|
59 |
Genel |
büyük suç |
major offense i.
|
|
60 |
Genel |
suç işleme |
perpetration i.
|
|
61 |
Genel |
suç ortağı |
joint offender i.
|
|
62 |
Genel |
suç delili |
criminal evidence i.
|
|
63 |
Genel |
cezai suç |
criminal act i.
|
|
64 |
Genel |
hapishane idaresi ve suç rehabilitasyonu ile ilgilenen araştırma dalı |
poenology i.
|
|
65 |
Genel |
suç batağı |
tough i.
|
|
66 |
Genel |
hapishane idaresi ve suç rehabilitasyonu uzmanı |
penologist i.
|
|
67 |
Genel |
hafif suç |
summary offence i.
|
|
68 |
Genel |
suç aleti (cinayet) |
murder weapon i.
|
|
69 |
Genel |
suç atan |
traducer i.
|
|
70 |
Genel |
suç üzerine film |
noir i.
|
|
71 |
Genel |
örgütlü suç |
organized crime i.
|
|
72 |
Genel |
suç örgütü |
crime syndicate i.
|
|
73 |
Genel |
suç dalgası |
crime wave i.
|
|
74 |
Genel |
suç mahallinde yapılan tetkik |
crime scene investigation i.
|
|
75 |
Genel |
suç mahallinde yapılan inceleme |
crime scene investigation i.
|
|
76 |
Genel |
suç laboratuvarı |
crime laboratory i.
|
|
77 |
Genel |
suç unsuru |
crime element i.
|
|
78 |
Genel |
suç unsuru |
crime factor i.
|
|
79 |
Genel |
suç olgusu |
crime phenomenon i.
|
|
80 |
Genel |
suç olarak kabul etme |
criminalisation i.
|
|
81 |
Genel |
suç olarak sayma |
criminalization i.
|
|
82 |
Genel |
suç olarak sayma |
criminalisation i.
|
|
83 |
Genel |
suç olarak kabul etme |
criminalization i.
|
|
84 |
Genel |
suç öğeleri |
criminal elements i.
|
|
85 |
Genel |
suç faaliyeti |
criminal activity i.
|
|
86 |
Genel |
suç faaliyeti |
crime activity i.
|
|
87 |
Genel |
suç işlendiğinde başka yerde olduğunu kanıtlama |
alibi i.
|
|
88 |
Genel |
suç mahalli |
crime scene i.
|
|
89 |
Genel |
suç yeri |
crime scene i.
|
|
90 |
Genel |
küçük suç |
petty crime i.
|
|
91 |
Genel |
suç geçmişi |
criminal past i.
|
|
92 |
Genel |
suç işleme |
delinquency i.
|
|
93 |
Genel |
suç ortağı |
bottle holder i.
|
|
94 |
Genel |
hafif suç |
misdemeanour i.
|
|
95 |
Genel |
iğrenç suç |
heinous crime i.
|
|
96 |
Genel |
suç cenneti |
crime (safe) haven i.
|
|
97 |
Genel |
suç cenneti |
crime heaven i.
|
|
98 |
Genel |
suç haritası |
crime map i.
|
|
99 |
Genel |
suç işleyen kimse |
perpetrator i.
|
|
100 |
Genel |
suç bilimi |
criminology i.
|
|
101 |
Genel |
suç bilimi |
crime science i.
|
|
102 |
Genel |
suç patlaması |
crime boom i.
|
|
103 |
Genel |
suç patlaması |
crime explosion i.
|
|
104 |
Genel |
suç mağduru |
crime victim i.
|
|
105 |
Genel |
suç mahalli tutanağı |
crime scene report i.
|
|
106 |
Genel |
suç işlemeye eğilimli/meyilli |
a criminal mind i.
|
|
107 |
Genel |
suç işlemeye yatkınlığı olan |
a criminal mind i.
|
|
108 |
Genel |
bir suç araştırması |
a crime investigation i.
|
|
109 |
Genel |
suç oranlarındaki artış |
increase in crime rates i.
|
|
110 |
Genel |
suç oranlarındaki artış |
the rising tide of crime i.
|
|
111 |
Genel |
taksirli suç |
negligent crime i.
|
|
112 |
Genel |
suç dünyası |
the world of crime i.
|
|
113 |
Genel |
suç evi |
house of crime i.
|
|
114 |
Genel |
mağduru/kurbanı olmayan suç |
victimless crime i.
|
|
115 |
Genel |
artan suç oranları |
rising crime rates i.
|
|
116 |
Genel |
suç ortağı |
coconspirator i.
|
|
117 |
Genel |
suç işleme |
committal i.
|
|
118 |
Genel |
hafif suç |
misdemeanor i.
|
|
119 |
Genel |
suç durumundan çıkarma |
decriminalisation i.
|
|
120 |
Genel |
suç ortağı |
co-conspirator i.
|
|
121 |
Genel |
suç no. |
crime no. i.
|
|
122 |
Genel |
suç laboratuvarı |
crime lab i.
|
|
123 |
Genel |
suç şüphesi |
criminal suspicion i.
|
|
124 |
Genel |
askeri suç işlemiş asker |
defaulter i.
|
|
125 |
Genel |
suç oluşturan davranış |
criminal conduct i.
|
|
126 |
Genel |
italyan menşeli organize suç örgütü mensubu |
made man i.
|
|
127 |
Genel |
suç patronu |
crime boss i.
|
|
128 |
Genel |
suç hayatı |
life of crime i.
|
|
129 |
Genel |
suç işlemekten caydırma |
incapacitation i.
|
|
130 |
Genel |
suç draması |
crime drama i.
|
|
131 |
Genel |
suç tarihi |
crime history i.
|
|
132 |
Genel |
bir suç şebekesinin başındaki kimse |
mob boss i.
|
|
133 |
Genel |
suç lordu |
mob boss i.
|
|
134 |
Genel |
suç istatistikleri |
crime statistics i.
|
|
135 |
Genel |
suç ortaklığı |
accomplicity i.
|
|
136 |
Genel |
suç atma |
calumny i.
|
|
137 |
Genel |
kuran-ı kerim'de adı geçmeyen suç |
tazir crime i.
|
|
138 |
Genel |
yeniden (suç, kabahat vb.) işleme |
recommitment i.
|
|
139 |
Genel |
yeraltı suç dünyası |
nether world i.
|
|
140 |
Genel |
yeraltı suç dünyası |
netherworld i.
|
|
141 |
Genel |
yeraltı suç dünyası |
netherworld i.
|
|
142 |
Genel |
italya'da gizli bir suç örgütü |
the mafia i.
|
|
143 |
Genel |
suç ortağı |
allower i.
|
|
144 |
Genel |
suç yuvası haline gelmiş kalabalık şehir |
asphalt jungle i.
|
|
145 |
Genel |
motorlu bir aracı içeren suç |
autocrime i.
|
|
146 |
Genel |
suç dünyası |
underworld i.
|
|
147 |
Genel |
suç işleyen kimseler |
underworld i.
|
|
148 |
Genel |
suç örgütleri |
underworld i.
|
|
149 |
Genel |
toplumun suç işleyen kısmı |
underworld i.
|
|
150 |
Genel |
suç atan kimse |
upbraider i.
|
|
151 |
Genel |
bir suç nedeniyle hüküm giymiş veya ihtar almış genç kimse |
young offender i.
|
|
152 |
Genel |
başkalarına suç işlemeyi öğreten kimse |
fagin i.
|
|
153 |
Genel |
abd'de ailelerin etrafında organize olan ve sicilya mafyası ile ilişkili olduğu düşünülen suç örgütü |
maffia i.
|
|
154 |
Genel |
italya'da şantaj ve şiddet uygulayan gizli bir suç örgütü |
black hand i.
|
|
155 |
Genel |
ısrarla suç işleyen kimse |
hard case i.
|
|
156 |
Genel |
ısrarla suç işleyen kimse |
hardcase i.
|
|
157 |
Genel |
suç üzerine yıkılan kimse |
fall guy i.
|
|
158 |
Genel |
suç çetesi üyesi |
henchman i.
|
|
159 |
Genel |
suç ortağı |
henxman [obsolete] i.
|
|
160 |
Genel |
yan kesicinin suç ortağı |
hustler i.
|
|
161 |
Genel |
suç ortağı |
louk i.
|
|
162 |
Genel |
suç ortağı |
lowk i.
|
|
163 |
Genel |
çete ve organize suç dünyası |
gangdom i.
|
|
164 |
Genel |
suç çetesi üyesi |
gangsman i.
|
|
165 |
Genel |
toplumsal bir kargaşayı, komployu veya suç çetesini başlatan kimse |
ringleader i.
|
|
166 |
Genel |
suç işleme |
dereliction i.
|
|
167 |
Genel |
suçluların suç mahallinden çabuk kaçabilmesi için çalışır durumda bırakılan araba |
getaway car i.
|
|
168 |
Genel |
suç işleme |
offending i.
|
|
169 |
Genel |
(suç örgütünde, çetede) belirli faaliyetler hakkında konuşmayı veya bilgi ifşa etmeyi yasaklayan kural |
omerta i.
|
|
170 |
Genel |
(suç örgütü, çete) belirli faaliyetler hakkında konuşmayı veya bilgi ifşa etmeyi yasaklayan yasa |
omerta i.
|
|
171 |
Genel |
işlenen suç |
commission i.
|
|
172 |
Genel |
suç işleme |
commitment i.
|
|
173 |
Genel |
suç işleyen kimse |
committer i.
|
|
174 |
Genel |
suç ortağı |
competitor [obsolete] i.
|
|
175 |
Genel |
suç ortaklığı |
connivancy [obsolete] i.
|
|
176 |
Genel |
suç ortaklığı |
connivency i.
|
|
177 |
Genel |
suç dehası |
criminal mastermind i.
|
|
178 |
Genel |
suç delili |
goods i.
|
|
179 |
Genel |
suç delili |
goods i.
|
|
180 |
Genel |
suç ve soruşturma psikolojisi |
investigative psychology i.
|
|
181 |
Genel |
yerel, bağımsız organize suç birimi |
family i.
|
|
182 |
Genel |
suç faaliyetlerinin araştırılması |
police work i.
|
|
183 |
Genel |
suç oluşturan unsur sürdükçe ortadan kalkmayan illegal muamele |
continuing trespass i.
|
|
184 |
Genel |
suç işleyen kimse |
faulter i.
|
|
185 |
Genel |
suç faili |
faulter i.
|
|
186 |
Genel |
suç ortağı |
fedarie i.
|
|
187 |
Genel |
suç ortağı |
federary i.
|
|
188 |
Genel |
suç çetesi |
posse i.
|
|
189 |
Genel |
balistik ve tıp gibi çeşitli bilimlerden elde edilen bilgi ve tekniklerin suç soruşturmasında kullanılması |
forensic i.
|
|
190 |
Genel |
suç atma |
preaccusation i.
|
|
191 |
Genel |
suç teşkil eden bir olaya müdahele eden kişi |
upstander i.
|
|
192 |
Genel |
(mafya veya suç örgütünde) ayak takımından kimse |
soldier i.
|
|
193 |
Genel |
(mafya veya suç örgütünde) önemsiz kimse |
soldier i.
|
|
194 |
Genel |
(yankesicinin) kurbanı etkisiz hale getiren suç ortağı |
stall i.
|
|
195 |
Genel |
suç organize eden kimse |
stinger i.
|
|
196 |
Genel |
suç bölgesi |
street i.
|
|
197 |
Genel |
hafif suç |
subincusation i.
|
|
198 |
Genel |
büyük suç |
supercharge i.
|
|
199 |
Genel |
azılı suç çetesi |
desperado i.
|
|
200 |
Genel |
suç işlemek |
commit an offence f.
|
|
201 |
Genel |
affetmek (suç vb'ni) |
remit f.
|
|
202 |
Genel |
suç işlemek |
commit f.
|
|
203 |
Genel |
suç işlemek |
offend f.
|
|
204 |
Genel |
suç işlemek |
commit an illegal act f.
|
|
205 |
Genel |
ağır suç işlemek |
commit a serious offense f.
|
|
206 |
Genel |
yüklemek (suç) |
lay f.
|
|
207 |
Genel |
ilişiği olduğunu göstermek (suç vb) |
implicate f.
|
|
208 |
Genel |
suç işlemek |
perpetrate f.
|
|
209 |
Genel |
suç işlemek |
break the law f.
|
|
210 |
Genel |
suç yüklemek |
inculpate f.
|
|
211 |
Genel |
suç atmak |
calumniate f.
|
|
212 |
Genel |
iade etmek (suçluyu suç işlediği ülkeye) |
extradite to f.
|
|
213 |
Genel |
özendirmek (suç) |
abet f.
|
|
214 |
Genel |
suç işlemeyi bırakmak |
go straight f.
|
|
215 |
Genel |
iade ettirmek (suçluyu suç işlediği ülkeye) |
extradite to f.
|
|
216 |
Genel |
suç işlemek |
fall from grace f.
|
|
217 |
Genel |
suç işlemek |
sin f.
|
|
218 |
Genel |
ağır suç işlemek |
commit a serious crime f.
|
|
219 |
Genel |
suç duyurusunda bulunmak |
denunciate f.
|
|
220 |
Genel |
yeniden suç işlemek |
relapse f.
|
|
221 |
Genel |
suç ortaklığı yapmak |
aid and abet f.
|
|
222 |
Genel |
suç örgütü kurmak |
form a crime syndicate f.
|
|
223 |
Genel |
(suç) yüklemek |
impute f.
|
|
224 |
Genel |
suç ortağı yapmak |
abet f.
|
|
225 |
Genel |
suç sayılmak |
be counted as an offense f.
|
|
226 |
Genel |
(suç vb) birisinin üzerine yüklemek |
lay to one's charge f.
|
|
227 |
Genel |
suç oluşturmak |
constitute a crime f.
|
|
228 |
Genel |
suç unsuru oluşturmak |
constitute a crime f.
|
|
229 |
Genel |
suç teşkil etmek |
constitute a crime f.
|
|
230 |
Genel |
suç sabıkası olmamak |
have no criminal record f.
|
|
231 |
Genel |
suç işlemek |
perpetrate a crime f.
|
|
232 |
Genel |
bir suç ihbarı yapmak |
report a crime f.
|
|
233 |
Genel |
bir suç ihbarında bulunmak |
report a crime f.
|
|
234 |
Genel |
olay yerini/suç mahallini araştırmak |
investigate the crime scene f.
|
|
235 |
Genel |
olay yerini/suç mahallini incelemek |
investigate the crime scene f.
|
|
236 |
Genel |
suç sayılmak |
be considered a crime f.
|
|
237 |
Genel |
suç örtmek/gizlemek |
hide a crime f.
|
|
238 |
Genel |
suç örtmek/gizlemek |
cover up a crime f.
|
|
239 |
Genel |
suç oranını düşürmek |
decrease the rate of crime f.
|
|
240 |
Genel |
suç oranını düşürmek |
decrease the crime rate f.
|
|
241 |
Genel |
suç oranını düşürmek |
reduce the crime rate f.
|
|
242 |
Genel |
biri hakkında suç duyurusunda bulunmak |
file a criminal complaint against someone f.
|
|
243 |
Genel |
suç ortağı olmak |
connive f.
|
|
244 |
Genel |
suç ortaklığı yapmak |
abet f.
|
|
245 |
Genel |
suç isnat etmek |
accuse f.
|
|
246 |
Genel |
suç işlemek |
aguilt f.
|
|
247 |
Genel |
yeniden (suç, kabahat vb.) işlemek |
recommit f.
|
|
248 |
Genel |
suç işlemek |
pull f.
|
|
249 |
Genel |
(suç, dürüstlük) başkasına atfetmek |
impute f.
|
|
250 |
Genel |
suç yüklemek |
inculpate f.
|
|
251 |
Genel |
hırsını almak için suç atmak |
scapegoat f.
|
|
252 |
Genel |
suç isnat etmek |
becall f.
|
|
253 |
Genel |
bir yan kesicinin suç ortağı olmak |
stall f.
|
|
254 |
Genel |
suç kapsamına almak |
criminalize f.
|
|
255 |
Genel |
(suç vb.) işlemek |
commit f.
|
|
256 |
Genel |
suç işlemenize sebep olmuş |
contributed to your offending s.
|
|
257 |
Genel |
suç teşkil eden |
transgressive s.
|
|
258 |
Genel |
pervasız (suç işleyen kimse) |
flagrant s.
|
|
259 |
Genel |
suç ortaklığı eden |
accessory s.
|
|
260 |
Genel |
suç oluşturan |
criminal s.
|
|
261 |
Genel |
suç oluşturan |
transgressive s.
|
|
262 |
Genel |
dince suç sayılan |
wrong s.
|
|
263 |
Genel |
suç işlemesine sebep olmuş |
contributed to one's offending s.
|
|
264 |
Genel |
suç işleyen |
transgressive s.
|
|
265 |
Genel |
suç kapsamında olmayan |
nonincriminating s.
|
|
266 |
Genel |
suç teşkil etmeyen |
noncriminal s.
|
|
267 |
Genel |
suç dosyası kabarık |
criminous s.
|
|
268 |
Genel |
işlenmiş (suç) |
perpetrated s.
|
|
269 |
Genel |
suç oluşturmayan |
intransgressible s.
|
|
270 |
Genel |
suç ortağı |
accessary s.
|
|
271 |
Genel |
suç ortağı olan |
accessary s.
|
|
272 |
Genel |
suç ile ilgili |
criminalistic s.
|
|
273 |
Genel |
suç yüklü |
guilt-laden s.
|
|
274 |
Genel |
suç ortağı |
complicitous s.
|
|
275 |
Genel |
(suç örgütü/siyasi hareket) uyuyan |
dormant s.
|
|
276 |
Genel |
(suç örgütü/siyasi hareket) faaliyetini gizleyen |
dormant s.
|
|
277 |
Genel |
(suç örgütü/siyasi hareket) uyuyan |
dormant s.
|
|
278 |
Genel |
(suç örgütü/siyasi hareket) faaliyetini gizleyen |
dormant s.
|
|
279 |
Genel |
suç üstü yakalanmış |
rapped s.
|
|
280 |
Genel |
suç atılamaz |
unaccusable s.
|
|
281 |
Genel |
(suç) ilişiği olduğu gösterilmemiş |
unimplicate s.
|
|
282 |
Genel |
işlenmemiş (suç) |
unperpetrated s.
|
|
283 |
Genel |
bir kimsenin yasaklanabileceği (suç) |
bannable s.
|
|
284 |
Genel |
son derece ve bariz suç olan |
heinous s.
|
|
285 |
Genel |
suç içeren |
guilty s.
|
|
286 |
Genel |
suç işlemek amacıyla silah taşıyıp kullanan |
gun-toting s.
|
|
287 |
Genel |
suç teşkil eden |
offending s.
|
|
288 |
Genel |
suç oluşturan |
offending s.
|
|
289 |
Genel |
suç teşkil eden |
offensive [obsolete] s.
|
|
290 |
Genel |
suç oluşturan |
offensive [obsolete] s.
|
|
291 |
Genel |
(bir suç ile) ilgili |
implicated s.
|
|
292 |
Genel |
suç teşkil etmeyen |
dispunishable s.
|
|
293 |
Genel |
(çocuk) sürekli suç işleyen |
incorrigible s.
|
|
294 |
Genel |
suç planlayan |
conspirant s.
|
|
295 |
Genel |
utanç verici suç işlemiş |
flagitious s.
|
|
296 |
Genel |
suç dünyasından olan |
flash s.
|
|
297 |
Genel |
bilimse bilginin özellikle suç delilleriyle ilgili olan hukuki problemlere uygulanması ile ilişkili |
forensic s.
|
|
298 |
Genel |
bilimsel bilginin özellikle suç delilleriyle ilgili olan hukuki problemlere uygulanmasını ele alan |
forensic s.
|
|
299 |
Genel |
suç duygusuyla |
guiltily zf.
|
|
300 |
Genel |
suç mahalinde |
at the scene of the crime zf.
|
|
301 |
Genel |
suç ortağı olacak şekilde |
complicitly zf.
|
|
302 |
Genel |
suç ortaklığı yaratacak şekilde |
complicitly zf.
|
|
303 |
Genel |
suç üstü |
flagrante delicto zf.
|
|
304 |
Genel |
günah benim, suç benim |
peccavi expr.
|
|
Phrasals |
|
305 |
Öbek Fiiller |
suç işlemek |
offend against f.
|
|
306 |
Öbek Fiiller |
suç atmak |
lay on f.
|
|
307 |
Öbek Fiiller |
suç (birinin) üzerine kalmak |
chalk up f.
|
|
308 |
Öbek Fiiller |
suç (birinin) üzerine kalmak |
chalk something up f.
|
|
309 |
Öbek Fiiller |
birine karşı suç duyurusunda bulunmak |
take out (something) against (one) f.
|
|
310 |
Öbek Fiiller |
birine karşı suç duyurusunda bulunmak |
take (something) out against (one) f.
|
|
311 |
Öbek Fiiller |
(bir suç yüzünden) sallandırılmak |
swing for something f.
|
|
312 |
Öbek Fiiller |
birinin daha hafif bir suç işlediğini resmi olarak kabul ve beyan etmek |
plead down to (something) f.
|
|
313 |
Öbek Fiiller |
(bir suç) yanına kâr kalmak |
get away f.
|
|
314 |
Öbek Fiiller |
cinsel suç işlemek |
offend against f.
|
|
315 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye karşı bir suç işlemek |
transgress against someone or something f.
|
|
316 |
Öbek Fiiller |
'-e suç atmak |
assign (something) to f.
|
|
317 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye/yere) hırsızlık/suç işlemek amacıyla girmek |
break in (to something or some place) f.
|
|
318 |
Öbek Fiiller |
üzerine suç yıkmak |
charge against f.
|
|
319 |
Öbek Fiiller |
birinin üzerine bir suç atmak |
charge someone with something f.
|
|
320 |
Öbek Fiiller |
(biriyle) suç ortağı olmak |
connive with (one) f.
|
|
321 |
Öbek Fiiller |
(birine) suç atmak |
set (someone) up f.
|
|
322 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin bir suç işlediğinden) şüphelenmek |
suspect (someone or something) of (something) f.
|
|
323 |
Öbek Fiiller |
(birinin) bir suç işlediğine dair/bir suç işlediği iddiasını doğrulayan bir ifade vermek |
swear out (something) against (one) f.
|
|
324 |
Öbek Fiiller |
(birinin) bir suç işlediğine dair/bir suç işlediği iddiasını doğrulayan bir ifade vermek |
swear out against f.
|
|
325 |
Öbek Fiiller |
-e karşı bir suç işlemek |
transgress against f.
|
|
Phrases |
|
326 |
İfadeler |
ortada işlenen fiili bir suç yok |
no actual crimes committed expr.
|
|
327 |
İfadeler |
suç işlemek amacıyla |
with felon intent expr.
|
|
328 |
İfadeler |
suç mahalli geçmeyin |
crime scene do not pass expr.
|
|
329 |
İfadeler |
(bir şey yapmak) suç değil |
it's no crime to (do something) expr.
|
|
330 |
İfadeler |
suç değil ya |
it's no crime to (do something) expr.
|
|
Proverb |
|
331 |
Atasözü |
fakir olmak suç değil |
poverty is not a crime
|
|
332 |
Atasözü |
hiçbir suç cezasız kalmaz |
the weed of crime bears bitter fruit
|
|
333 |
Atasözü |
hiçbir suç cezasız kalmaz |
the weed of crime bears bitter fruit
|
|
334 |
Atasözü |
suç otu acı meyve verir |
the weed of crime bears bitter fruit
|
|
335 |
Atasözü |
fakir olmak suç değil |
poverty is no crime
|
|
Colloquial |
|
336 |
Konuşma Dili |
suç başkenti |
crime capital i.
|
|
337 |
Konuşma Dili |
suç yatağı |
den of iniquity i.
|
|
338 |
Konuşma Dili |
üzerine suç atılması kolay bir hedef |
easy target for a frame i.
|
|
339 |
Konuşma Dili |
suç çetesi üyesi |
gun i.
|
|
340 |
Konuşma Dili |
yeni suç dosyaları |
hot sheet i.
|
|
341 |
Konuşma Dili |
bir suç planında/soygunda kaçmak için kullanılan arabayı kullanan kişi |
wheel man i.
|
|
342 |
Konuşma Dili |
suç/soygun planında kaçış arabasının sürücüsü |
wheel man i.
|
|
343 |
Konuşma Dili |
suç planının şoförü |
wheel man i.
|
|
344 |
Konuşma Dili |
suç planında şoför olan kişi |
wheel man i.
|
|
345 |
Konuşma Dili |
suç planının şoförü |
wheel man i.
|
|
346 |
Konuşma Dili |
suç planında şoför olan kişi |
wheel man i.
|
|
347 |
Konuşma Dili |
(özellikle suç soruşturması sırasında ortaya çıkan) bir dizi bağlantılı finansal işlem ve takas |
money trail i.
|
|
348 |
Konuşma Dili |
suç işlememiş kimse |
straight goer i.
|
|
349 |
Konuşma Dili |
üzerinde silah/suç aleti bulundurma |
going equipped [uk] i.
|
|
350 |
Konuşma Dili |
yanında/üzerinde silah/suç aleti taşıma |
going equipped [uk] i.
|
|
351 |
Konuşma Dili |
suç işleyen |
perp i.
|
|
352 |
Konuşma Dili |
suç alanı/bölgesi |
crime beat i.
|
|
353 |
Konuşma Dili |
suç örgütünün güvenilir ortağı |
crony i.
|
|
354 |
Konuşma Dili |
suç yüklemek |
throw the book of rules at someone f.
|
|
355 |
Konuşma Dili |
suç işleyip yakalanmak |
fall f.
|
|
356 |
Konuşma Dili |
bir suç yüzünden ceza almak |
fall f.
|
|
357 |
Konuşma Dili |
(birinin/bir şeyin) yanlış yaptığına/suç işlediğine dair kanıtı olmamak |
not have anything on (someone or something) f.
|
|
358 |
Konuşma Dili |
(biri) hakkında bir suç, kabahat işlediğine dair kanıt olmak |
have (something) on (one) f.
|
|
359 |
Konuşma Dili |
birinin bir suç işlediğine, yanlış yaptığına, uygunsuz davrandığına dair kanıtı olmak |
have (something) on (one) f.
|
|
360 |
Konuşma Dili |
birine bir şey hakkında suç atmak |
lay something on someone f.
|
|
361 |
Konuşma Dili |
ne yapacağını görmek için (birine) suç atmak |
put it to (one) f.
|
|
362 |
Konuşma Dili |
suç atmak |
put it to f.
|
|
363 |
Konuşma Dili |
inkar edip etmeyeceğini görmek için birine suç atmak |
put it to someone f.
|
|
364 |
Konuşma Dili |
(birine) suç atmak |
put it to (someone) f.
|
|
365 |
Konuşma Dili |
suç işlemek |
make a score f.
|
|
366 |
Konuşma Dili |
suç teşkil eden bir şey yapmak |
make a score f.
|
|
367 |
Konuşma Dili |
uyuşturucu alım satımı, birini soyma, dolandırıcılık suç teşkil eden bir şey yapmak |
make a score f.
|
|
368 |
Konuşma Dili |
birinin ne suç/hata işlediğini bilmek |
be onto somebody f.
|
|
369 |
Konuşma Dili |
(birine) suç/çamur atmak |
frame (one) f.
|
|
370 |
Konuşma Dili |
üzerinde suç aletleri taşımak |
go equipped [uk] f.
|
|
371 |
Konuşma Dili |
birinin işlediği bir suç hakkında elinde kanıt olmak |
have something on somebody f.
|
|
372 |
Konuşma Dili |
üstüne suç atılmış |
pinned s.
|
|
373 |
Konuşma Dili |
suç üstüne kalmış |
pinned s.
|
|
374 |
Konuşma Dili |
ne yapsam suç |
excuse me for breathing! expr.
|
|
375 |
Konuşma Dili |
nefes almak bile suç |
excuse me for breathing! expr.
|
|
376 |
Konuşma Dili |
ne yapsam suç |
excuse me for living! expr.
|
|
377 |
Konuşma Dili |
yaşamak bile suç |
excuse me for living! expr.
|
|
378 |
Konuşma Dili |
ne yapsam suç |
(well,) pardon me for existing! expr.
|
|
379 |
Konuşma Dili |
varlığım bile suç |
(well,) pardon me for existing! expr.
|
|
380 |
Konuşma Dili |
varlığım suç oldu |
(well,) pardon me for existing! expr.
|
|
381 |
Konuşma Dili |
bir suç daha işlerse bu onun sonu olur |
one more strike and (one's) out expr.
|
|
382 |
Konuşma Dili |
bir hata daha yaparsa/bir suç daha işlerse kovulur |
one more strike and (one's) out expr.
|
|
383 |
Konuşma Dili |
bir suç işlersen sonun olur |
one strike, (and) you're out expr.
|
|
384 |
Konuşma Dili |
bir hata yaparsan/bir suç işlersen kovulursun |
one strike, (and) you're out expr.
|
|
385 |
Konuşma Dili |
varlığım bile suç |
pardon me for doing something expr.
|
|
386 |
Konuşma Dili |
ne yapsak suç |
pardon me for doing something expr.
|
|
387 |
Konuşma Dili |
varlığım bile suç |
(well,) pardon me for breathing! exclam.
|
|
388 |
Konuşma Dili |
nefes almak bile suç |
(well,) pardon me for breathing! exclam.
|
|
389 |
Konuşma Dili |
ne yapsak suç |
(well,) pardon me for breathing! exclam.
|
|
390 |
Konuşma Dili |
varlığım bile suç!, nefes almak bile suç! |
(well,) pardon me for living! exclam.
|
|
391 |
Konuşma Dili |
ne yapsak suç! |
(well,) pardon me for living! exclam.
|
|
Idioms |
|
392 |
Deyim |
suç işleyen kimse |
bad guy i.
|
|
393 |
Deyim |
adamı ipe götürecek suç/hata/yersizlik |
hanging offense i.
|
|
394 |
Deyim |
adamı ipe götürecek suç/hata/yersizlik |
a hanging offence i.
|
|
395 |
Deyim |
idam cezası gerektiren hata/suç/yersizlik |
hanging offense i.
|
|
396 |
Deyim |
idam cezası gerektiren hata/suç/yersizlik |
a hanging offence i.
|
|
397 |
Deyim |
çok suç işlenen yer |
a black spot i.
|
|
398 |
Deyim |
suç atma/yıkma |
bogus beef i.
|
|
399 |
Deyim |
suç atma/yıkma |
bum beef i.
|
|
400 |
Deyim |
çetenin/suç örgütünün başındaki adam/lideri |
mr big i.
|
|
401 |
Deyim |
suç yatağı |
a den of iniquity i.
|
|
402 |
Deyim |
suç ortakları |
partners in crime i.
|
|
403 |
Deyim |
suç dosyası |
dirt file i.
|
|
404 |
Deyim |
adamı ipe götürecek suç/hata/yanlışlık |
hanging offense i.
|
|
405 |
Deyim |
idam cezası gerektiren suç/hata/yanlışlık |
hanging offense i.
|
|
406 |
Deyim |
bir sürü suç/günah |
a multitude of sins i.
|
|
407 |
Deyim |
(birine) suç işleme cesareti |
an open invitation (to somebody) i.
|
|
408 |
Deyim |
(birine) suç işleme kolaylığı |
an open invitation (to somebody) i.
|
|
409 |
Deyim |
her şeyin açıkça ortada olduğu bir dava/suç |
an open-and-shut case i.
|
|
410 |
Deyim |
kriz veya suç unsuru oluşturabilecek bir durumu kanıksama ve mağdur kişiye yardım etmeme durumu |
bystander apathy i.
|
|
411 |
Deyim |
adamı ipe götürecek suç/hata |
a hanging offence i.
|
|
412 |
Deyim |
idam cezası gerektiren hata/suç |
a hanging offence i.
|
|
413 |
Deyim |
içeriden işlenen suç |
inside job i.
|
|
414 |
Deyim |
bir şeyi çalıp oradan koşarak kaçacak olan suç ortağına/ortaklarına verme |
running smobble [obsolete] i.
|
|
415 |
Deyim |
kendi iradesiyle değil başkasının emirleriyle suç işlediğini ve suçlu bulunmaması gerektiğini belirten savunma |
superior orders i.
|
|
416 |
Deyim |
birini suç üstü yakalamak |
catch someone with his hand in the cookie jar f.
|
|
417 |
Deyim |
birini suç üstü yakalamak |
catch someone with his pants down f.
|
|
418 |
Deyim |
(suç) birinin üzerinde olmak |
lie at the door of f.
|
|
419 |
Deyim |
bir suç için azami cezayı vermek |
throw the book at f.
|
|
420 |
Deyim |
suç ortağı aleyhine delil sunmak |
turn king's evidence f.
|
|
421 |
Deyim |
suç duyurusunda bulunmak |
lay a charge f.
|
|
422 |
Deyim |
biri hakkında suç duyurusunda bulunmak |
swear something out against someone f.
|
|
423 |
Deyim |
mahkemede kralın/kraliçenin/devletin safında yer alarak suç ortağı aleyhine ifade vermek |
turn state's evidence f.
|
|
424 |
Deyim |
mahkemede kralın/kraliçenin/devletin safında yer alarak suç ortağı aleyhine ifade vermek |
turn queen's evidence f.
|
|
425 |
Deyim |
mahkemede kralın/kraliçenin/devletin safında yer alarak suç ortağı aleyhine ifade vermek |
turn king's evidence f.
|
|
426 |
Deyim |
suç işlemek |
fall from grace f.
|
|
427 |
Deyim |
suç yüklemek |
throw the book at f.
|
|
428 |
Deyim |
suç delillerini elde etmek |
have the goods on someone f.
|
|
429 |
Deyim |
suç delillerini elde etmek |
get the goods on someone f.
|
|
430 |
Deyim |
üzerine suç yıkmak |
bring a charge against f.
|
|
431 |
Deyim |
(radar/kamera vb) (birisini bir suç vb işlerken) uluorta yakalamak |
have somebody bang to rights f.
|
|
432 |
Deyim |
(radar/kamera vb) (birisini bir suç vb işlerken) uluorta yakalamak |
catch somebody bang to rights f.
|
|
433 |
Deyim |
(radar/kamera vb) (birisini bir suç vb işlerken) uluorta yakalamak |
catch somebody dead to rights f.
|
|
434 |
Deyim |
(radar/kamera vb) (birisini bir suç vb işlerken) uluorta yakalamak |
have somebody dead to rights f.
|
|
435 |
Deyim |
birine/bir şeye suç atmak |
drag someone or something through the dirt f.
|
|
436 |
Deyim |
birine/bir şeye suç atmak |
drag someone or something through the mud f.
|
|
437 |
Deyim |
(bir suç) yanına kâr kalmak |
walk away scot-free f.
|
|
438 |
Deyim |
suç/sorumluluk üzerine kalmak |
hold the bag f.
|
|
439 |
Deyim |
suç/sorumluluk üstüne kalmak |
hold the bag f.
|
|
440 |
Deyim |
suç/sorumluluk üstüne yıkılmak |
hold the bag f.
|
|
441 |
Deyim |
(birinin) suç işlediğine dair kanıtı olmamak |
have got nothing on (someone or something) f.
|
|
442 |
Deyim |
(bir şey, suç, hata yaptığı/işlediği) için yakalanmak |
get done for (something) f.
|
|
443 |
Deyim |
yalan söylerken ceza almayacağına/suç olmayacağına inanarak parmaklarını çapraz yapmak |
cross one's fingers f.
|
|
444 |
Deyim |
(sorumluluk, suç) üstüne kalmak |
hold the bag f.
|
|
445 |
Deyim |
(sorumluluk, suç) üstüne kalmak |
hold the sack f.
|
|
446 |
Deyim |
(bölge/şehir) çok fazla suç olmak |
be wide open f.
|
|
447 |
Deyim |
suç yuvası olmak |
be wide open f.
|
|
448 |
Deyim |
biri/bir şey hakkında suç duyurusunda bulunmak |
bring a charge against someone or something f.
|
|
449 |
Deyim |
birini suç üst yakalamak |
catch someone with their hand in the cookie jar [us] f.
|
|
450 |
Deyim |
(suç) üstüne kalmak |
get pinned for (something) f.
|
|
451 |
Deyim |
(suç) üstüne yıkılmak |
get pinned for (something) f.
|
|
452 |
Deyim |
suç delillerini elde etmek |
get the goods on f.
|
|
453 |
Deyim |
(radar/kamera) (birisini bir suç işlerken) uluorta yakalamak |
have (one) bang to rights f.
|
|
454 |
Deyim |
biri hakkında bir suç/kabahat işlediğine dair kanıt olmak |
have on one f.
|
|
455 |
Deyim |
(bir şey) için (birine/bir şeye) suç bulmak |
place the blame for (something) on (someone or something) f.
|
|
456 |
Deyim |
-e suç bulmak |
place the blame on f.
|
|
457 |
Deyim |
(birine/bir şeye) suç bulmak |
place the blame on (someone or something) f.
|
|
458 |
Deyim |
(bir şey) için (birine/bir şeye) suç bulmak |
place the blame on (someone or something) for (something) f.
|
|
459 |
Deyim |
iki veya daha fazla afro american arasındaki suç ya da şiddet olaylarına ilişkin olarak kullanılan deyim |
black on black s.
|
|
460 |
Deyim |
bir suç işlediğinden şüphelenilen |
in the frame s.
|
|
461 |
Deyim |
ona yapılanların yanında/karşısında onun yaptıkları suç sayılmayan |
more sinned against than sinning expr.
|
|
462 |
Deyim |
ona yapılanlara bakınca yaptıkları pek de suç sayılmayan |
more sinned against than sinning expr.
|
|
463 |
Deyim |
işlenen suç kimsenin yanına kalmaz |
crime does not pay expr.
|
|
Speaking |
|
464 |
Konuşma |
suç mu bu? |
is that a crime? expr.
|
|
465 |
Konuşma |
suç mahallinden çıkın |
get off the crime scene expr.
|
|
Trade/Economic |
|
466 |
Ticaret/Ekonomi |
adi suç |
petty offence i.
|
|
467 |
Ticaret/Ekonomi |
çıkar amaçlı suç örgütleriyle mücadele kanunu |
prevention of benefit-oriented criminal organizations law i.
|
|
468 |
Ticaret/Ekonomi |
ikinci derecede suç ortağı |
accessory i.
|
|
469 |
Ticaret/Ekonomi |
mesleki suç |
occupational crime i.
|
|
470 |
Ticaret/Ekonomi |
suç ortağı |
associate in crime i.
|
|
471 |
Ticaret/Ekonomi |
suç ortağı |
associate in guilt i.
|
|
Law |
|
472 |
Hukuk |
suç ortaklığı |
accomplicity i.
|
|
473 |
Hukuk |
suç isnadı |
accusal i.
|
|
474 |
Hukuk |
suç ortağı olma |
accessariness i.
|
|
475 |
Hukuk |
suç ortağı olma |
accessoriness i.
|
|
476 |
Hukuk |
suç gelirleri |
proceeds of crime i.
|
|
477 |
Hukuk |
tekrar suç işleme |
recidivation i.
|
|
478 |
Hukuk |
örf ve adet hukukundan ziyade yazılı kanunlarla belirtilen suç |
regulatory offence i.
|
|
479 |
Hukuk |
örf ve adet hukukundan ziyade yazılı kanunlarla belirtilen suç |
regulatory offense i.
|
|
480 |
Hukuk |
suç teşkil etmeyen eylem |
noncrime i.
|
|
481 |
Hukuk |
ceza hükmünün işlenen suç karşısında yetersizliğinin mahkeme başkanı tarafından kabul edilmesi |
nonsentence i.
|
|
482 |
Hukuk |
organize suç örgütü |
organized crime group i.
|
|
483 |
Hukuk |
organize suç örgütü |
organised crime group i.
|
|
484 |
Hukuk |
avrupa suç sorunları komitesi |
european committee on crime problems (cdcp) i.
|
|
485 |
Hukuk |
aynı kişinin eylemlerinin birbirinden bağımsız suç teşkil etmesi halinde verilen mahkeme kararı |
consecutive sentence i.
|
|
486 |
Hukuk |
aynı kişinin eylemlerinin birbirinden bağımsız suç teşkil etmesi halinde verilen mahkeme kararı |
overlapping punishment i.
|
|
487 |
Hukuk |
aynı kişinin eylemlerinin birbirinden bağımsız suç teşkil etmesi halinde verilen mahkeme kararı |
concurrent sentence i.
|
|
488 |
Hukuk |
adi suç |
summary offence i.
|
|
489 |
Hukuk |
adi suç |
ordinary offence i.
|
|
490 |
Hukuk |
adi suç |
petty crime i.
|
|
491 |
Hukuk |
adi suç |
simple offence i.
|
|
492 |
Hukuk |
ağır adi suç |
serious non-political crime i.
|
|
493 |
Hukuk |
ağır suç |
felony i.
|
|
494 |
Hukuk |
ağır suç |
indictable offence i.
|
|
495 |
Hukuk |
ağır suç |
gross misconduct i.
|
|
496 |
Hukuk |
ağır suç |
grave crime i.
|
|
497 |
Hukuk |
aleni suç |
flagrant offense i.
|
|
498 |
Hukuk |
aleni suç |
flagrant offence i.
|
|
499 |
Hukuk |
amme intizamına karşı suç |
crimes against public order i.
|
|
500 |
Hukuk |
ammenin selameti aleyhinde suç |
felony against public welfare i.
|
|