sular - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

sular



"sular" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 2 sonuç

Türkçe İngilizce
General
sular water i.
sular aquae i.

"sular" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 151 sonuç

Türkçe İngilizce
General
özellikle kuzeybatı ispanya'da akarsu vadilerinin sular altında kalmasıyla oluşan dar ve uzun koylar ria i.
iç sular inland waters i.
herhangi bir ülkenin egemenliğinde olmayan sular high seas i.
alçak veya sulak kesimler yahut sığ sular üzerinden geçen yükseltilmiş yol causeway i.
bulanık sular troubled waters i.
farklı ısılardaki sular arasındaki sınır thermocline i.
atık sular wastewater i.
termal sular thermal waters i.
sıçrayan sular splashes of water i.
tarımdan dönen sular agricultural run-off i.
küçük kayıkların seyrine uygun nispeten küçük nehir ve sular boatable waters i.
durulmayan sular unsettled waters i.
azgın sular treacherous waters i.
sakin sular still waters i.
köpekbalıklı sular shark infested waters i.
sular altında bırakmak ingulfment i.
sular altında kalma ingulfment i.
baştan aşağı kaynar sular dökülmesi pang i.
çekilmeye başlamak (selle gelen sular) subside f.
taşımak (sular) wash f.
sular altında kalmak submerge f.
sular altında olmak be awash f.
sular (bir yeri) kaplamak submerge f.
akan sular durmak be indisputable f.
çekilmek (selle gelen sular) subside f.
sular altında bırakmak submerge f.
inmek (şiş/sular) go down f.
sular seller gibi konuşmak speak fluently f.
sular altında bırakmak ingulf f.
sular altında bırakmak surround [obsolete] f.
sular altında kalmak flood f.
Proverb
durgun sular derinden akar still waters run deep
Colloquial
başından kaynar sular dökülme a rude awakening i.
ayaklarına kara sular inmek be worn to a frazzle f.
sular kesildi water stopped working expr.
tehlikeli sular here be dragons expr.
sular duruldu the waters appear to have calmed expr.
Idioms
sular seller gibi yağan yağmur a (real) frog-choker i.
sular seller gibi yağan yağmur a (real) toad-choker i.
bilinmedik sular/bölge/alan unfamiliar territory i.
tehlikeli sular murky waters i.
tehlikeli sular uncharted waters i.
bilinmeyen sular murky waters i.
tehlikeli sular dangerous ground i.
bilinmedik sular/bölge/alan unfamiliar waters i.
bilinmedik sular/bölge/alan untested waters i.
altından çok sular akmak be water under the bridge f.
altından çok sular akmak be water over the dam f.
ayaklarına kara sular inmek walk someone's feet off f.
ayaklarına kara sular inmek be worn to the bone f.
başından aşağı kaynar sular dökülmek a chill ran down one's back f.
sular seller gibi bilmek learn something down pat f.
sular seller gibi bilmek have something down pat f.
sular seller gibi bilmek learn something off pat f.
bir şeyi sular seller gibi bilmek have/know/get something off pat f.
bir şeyi sular seller gibi ezberlemek have/know/get something off pat f.
bir şeyi sular seller gibi bilmek have something off pat f.
bir şeyi sular seller gibi ezberlemek have something off pat f.
bir şeyi sular seller gibi bilmek have something down pat f.
bir şeyi sular seller gibi ezberlemek have something down pat f.
başından kaynar sular dökülmek be in for a rude awakening f.
sular seller gibi öğrenmek/ezberlemek have down cold f.
(bir şeyi) sular seller gibi bilmek get (something) down pat f.
(bir şeyi) sular seller gibi bilmek have (something) down pat f.
(biri/bir şey) hakkında her şeyi/neredeyse her şeyi sular seller gibi bilmek know (someone or something) inside out f.
(bir şeyi) sular seller gibi bilmek know (something) backward [us] f.
(bir şeyi) sular seller gibi bilmek know (something) backward and forward [us] f.
(bir şeyi) sular seller gibi bilmek know (something) forward and backward [us] f.
(bir şeyi) sular seller gibi bilmek know (something) inside and out f.
sular seller gibi bilmek know backwards and forwards f.
sular seller gibi bilmek know forwards and backwards f.
yürümekten ayaklarına kara sular inmek walk (one's) feet off f.
ayaklarına kara sular inmek walk feet off f.
sular seller gibi öğrenilmiş/ezberlenmiş down cold s.
sular seller gibi öğrenilmiş/ezberlenmiş down to a fine art s.
sular seller gibi off pat s.
köprünün altından çok sular akması misali büyüdüğün yer de değiştirmiştir you can't go home again expr.
durgun sular derin olur still waters run deep expr.
köprünün altından çok sular geçti water under the bridge expr.
köprünün altından çok sular geçti all water under the bridge expr.
köprünün altından çok sular geçti water under the bridge now expr.
köprünün altından çok sular aktı water under the bridge now expr.
köprünün altından çok sular geçti it's all water under the bridge expr.
köprünün altından çok sular aktı a lot of water has flowed beneath the bridge expr.
köprünün altından çok sular aktı that's all water over the dam expr.
köprünün altından çok sular geçti water over the dam expr.
köprünün altından çok sular geçti a lot of water has gone under the bridge expr.
sular kesildi (kötü mazeret/yalan) the dog ate my homework expr.
Speaking
ayaklarına kara sular inmek my dogs are barking f.
ayaklarıma kara sular indi my dogs are barking expr.
köprünün altından çok sular aktı that's all water under the bridge now expr.
köprünün altından çok sular geçti that's all water under the bridge now expr.
sular kesik water supply has been cut off expr.
Trade/Economic
deniz taşımacılığına uygun sular navigable waters i.
iç sular konşimentosu inland waterway bill of lading i.
iç sular inland waterway i.
iç sular inland waters i.
vakıf sular arıtma daire başkanı head of department of purification of foundation waters i.
vakıf sular müdürü director of foundation waters i.
Law
bir barajın gerisinde biriken sular backwater i.
ihtilaflı sular disputed waters i.
istanbul sular idaresi teşkili hakkındaki kanun law on organization of istanbul water administration i.
iç sular forbidden waters i.
iç sular inland waters i.
uluslararası sular international waters i.
Politics
iç sular internal waters i.
insani tüketim amaçlı sular water intended for human consumption i.
insani tüketim amaçlı sular yönetmeliği regulation concerning water intended for human consumption i.
iç sular national waters i.
sınır aşan sular transboundary waters i.
uluslararası sular international waters i.
kıyıları ve sınırlarından yaklaşık 22 km uzaklığa kadar abd'nin yönetimi altında olan sular united states waters i.
Institutes
sular idaresi directorate of waters i.
Construction
dışkı ihtiva eden atık sular için terfi tesisleri lifting plants for wastewater containing faecal matter i.
kullanılmış sular used waters i.
Aeronautic
kapalı bir fan veya pervane tarafından itilen sığ sular ve bataklıklarda kullanılan tekne air-boat i.
Marine
açık sular open seas i.
açık sular high seas i.
bir ülkenin hükümranlığı altındaki sular territorial waters i.
uluslararası sular international waters i.
uluslararası sular trans-boundary waters i.
hızlı yol alan geminin başında oluşan sular feather spray i.
derin olmayan sular gibi yeşil sea-green s.
Chemistry
aktif çamur mikroorganizmalarının nitrifikasyonunun kimyasallar ve atık sular ile engellenmesi inhibition of nitrification of activated sludge micro-organisms by chemicals and waste water i.
Marine Biology
açık sular offshore waters i.
ılıman sular temperate waters i.
su tatlı sular shallow fresh waters i.
Botanic
hareketli sularda yaşayan veya hareketli sular ile ilgili olan lotic s.
Agriculture
yer altı sular ground water i.
Environment
az kirlenmiş sular water with low contamination i.
az kirli sular water with low contamination i.
dışkı ihtiva etmeyen atık sular faecal-free wastewater i.
engin sular head waters i.
içilebilir sular potable waters i.
kirli sular waste waters i.
kendi kendine temizlenen, hızla akan sular lenitic i.
sular tarafından meydana getirilmiş birikintiler water-formed deposits i.
sular tarafından meydana getirilmiş depozitler water-formed deposits i.
düzenli gelgitlerle sular altında kalan arazi salting [uk] i.
Geography
alıcı sular receiving waters i.
iç sular inland waterd i.
iç sular inland water i.
sular ile ilgili bilgi veren denizcilik haritası hydrographic chart i.
gelgit sonucunda sular altında kalan tideful s.
Military
dahili iç sular trafiği intercoastal traffic i.
iç sular trafiği intercoastal traffic i.
mayınlanabilir sular mineable waters i.
tehlike teşkil eden sular dangerously exposed waters i.
Sport
ulusal kaplıca (termal sular) national spa and poll institute (nspi) i.
British Slang
ayaklarıma kara sular indi (one's) dogs are barking expr.
Star Wars
yaşayan sular living waters i.