take - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

take

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"take" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 183 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
take f. almak
take f. (fotoğraf) çekmek
take f. götürmek
General
take i. alıntı
take i. kabul etme (vücut)
take i. kavrama
take i. alma
take i. reaksiyon
take i. hasat
take i. alış
take i. tepki
take i. hasılat (para olarak)
take i. tutma
take i. avlanan hayvan miktarı
take i. tutuş
take i. pay
take i. tutulan balık miktarı
take i. çekim (fotoğraf)
take i. deneme
take i. katık
take i. kar
take i. kazanç
take i. avanta
take i. vurgun
take i. (film) çekim
take i. kayıt (müzik)
take i. tutmuş aşı
take i. girişim
take i. teşebbüs
take i. fikir
take i. görüş
take i. bir seferde avlanan av miktarı
take i. (görsel/mental) cevap
take i. değerlendirme
take i. düşünce
take i. yaklaşım
take i. yöntem
take f. seçmek
take f. anlamak
take f. almak
take f. almak (bir virajı)
take f. tutuşmak
take f. çekmek
take f. icap etmek
take f. ele almak
take f. yazmak
take f. yakalamak
take f. etkili olmak
take f. kavramak
take f. kabul edilmek
take f. ele geçirmek
take f. kaldırmak
take f. sürmek (iş/yolculuk vb belirli bir zaman)
take f. dayanmak
take f. indirmek
take f. olmak
take f. gerekmek
take f. tahammül etmek
take f. sapmak (belirli bir yöne doğru)
take f. fethetmek
take f. tedavi etmek
take f. uğramak
take f. kapsamak
take f. acıya katlanmak
take f. dinlemek
take f. dönmek (bir köşeyi)
take f. sıkmak (bir yemeğe tat verebilecek bir madde)
take f. katmak (bir yemeğe tat verebilecek bir madde)
take f. kaplamak
take f. hissetmek
take f. yanmak
take f. yapmak
take f. kapmak
take f. sanmak
take f. ahzetmek
take f. başlamak
take f. çıkarmak (bir sayıyı)
take f. oltaya vurmak
take f. koymak (bir yemeğe tat verebilecek bir madde)
take f. aşırmak
take f. kullanmak (bir taşıtı)
take f. kiralamak
take f. almak (elle/ellerle)
take f. gezmek
take f. gibi anlamak
take f. faydalanmak
take f. kaydetmek
take f. çekmek (foto)
take f. geçmek (bir engelin üstünden)
take f. çıkarmak
take f. karşılamak
take f. etmek
take f. içine sığmak
take f. ölçmek
take f. daraltmak
take f. kandırmak
take f. yutturmak
take f. kabul etmek
take f. çatmak
take f. saymak
take f. çalmak
take f. almak (ders)
take f. alçaltmak
take f. istemek
take f. gerektirmek
take f. acıya dayanmak
take f. çıkartmak
take f. sökmek
take f. gerekmek (bir şeyin çalıştırılması veya tamamlanması için belirli bir şey)
take f. kenetlenmek
take f. tutmak
take f. koparmak
take f. ölçerek elde etmek
take f. alışmak
take f. kazanmak
take f. karışmak
take f. atlatmak
take f. kullanmak
take f. katlanmak
take f. elde etmek
take f. tutmak (aşı)
take f. -e almak
take f. dinleyip ona göre hareket etmek
take f. -e sahip olmak
take f. ile gitmek
take f. binmek
take f. (sınava) girmek
take f. çıkartmak
take f. gasp etmek
take f. zapt etmek
take f. (silaha/kitaba/gırtlağına) sarılmak
take f. abone olmak
take f. üye olmak
take f. (canına) kıymak
take f. (canına) kastetmek
take f. (zaman) almak
take f. işgal etmek
take f. (zaman/süre) sürmek
take f. (zamanını) doldurmak
take f. harcamak (enerji)
take f. tüketmek (enerji/benzin)
take f. sarf etmek
take f. istifade etmek
take f. faydalanmak
take f. yazmak
take f. kaleme almak
take f. öğrenmek
take f. ders almak
take f. (film) çekmek
take f. (film) çevirmek
take f. (ciddi/önemli) saymak
take f. (göreve) geçmek
take f. (nabza) bakmak
take f. muayene etmek
take f. (nabız vb) kontrol etmek
take f. (gurur vb) duymak
take f. hissetmek
take f. (bir manaya) çekmek
take f. (hasta) olmak
take f. satın almak
take f. birbirine geçmek
take f. kenetlenmek
take f. cinsel ilişkiye girmek
take f. işe yaramak
take f. göreve gelmek
take f. (güven, gurur vb) duymak
take f. (yanına) almak
take f. (telefon vb.) bakmak
take f. (ders) almak
take f. (sınava girmek
take f. (araç vb. içine kişi) almak
take f. toplamak
take f. (ciddiye) almak
take f. (gurur) duymak
take f. (bir yeri) almak
take f. (ilaç) almak
take f. (üst seviyeye) taşımak
take f. (not) almak
take f. (işlem) çıkarmak
Irregular Verb
take f. took - taken
Trade/Economic
take f. almak
Sport
take f. karşılaşmayı kazanmak
Cinema
take i. çekim

"take" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
take off one's clothes f. soyunmak
take shape f. biçimlenmek
take by surprise f. gafil avlamak
take a nap f. kestirmek
take care of f. ilgilenmek
take offence f. darılmak
take offence f. alınmak
take shelter f. barınmak
take advantage of f. yararlanmak
take an exam f. sınava girmek
take back f. geri almak
take off f. havalanmak
take over f. devralmak
take out f. çıkarmak
take a rest f. dinlenmek
take advantage of f. faydalanmak
take offense f. alınmak
take an oath f. ant içmek
take away f. götürmek
take place f. meydana gelmek
take measures f. tedbir almak
take the liberty f. izin istemeden yapmak
take it easy ünl. sakin ol
General
give and take i. uzlaşma
double take i. bir durumun anlamını sonradan kavrama
take your time i. acele etme
aborted take off i. kalkıştan önce uçuştan vazgeçme
take in i. hayal kırıklığı
points to take into consideration i. dikkat edilmesi gereken hususlar
points to take into account i. dikkat edilmesi gereken hususlar
double-take i. geç anlama
give-and-take i. karşılıklı özveri
give-and-take i. uyuşma
give-and-take i. uzlaşma
take-over i. devir
take-in i. dolandırıcılık
take-off i. başlangıç
take-out menu i. eve servis menüsü
take-off i. kalkış
take-off i. atlama
take-off i. sıçrama
take-over i. devralma
take-off i. start
take-out menu i. paket menü
take-out i. paketlenmiş olarak hazırlanan (sıcak yemek)
take-home pay i. net maaş
take-off i. karikatür
take-in i. sahtekarlık
take-off i. havalanma
take-out i. sıcak yemeklerin paket halinde satıldığı (dükkan)
take-off point i. kalkış noktası
take-off point i. uçağın pistte burnunu kaldırdığı nokta
take off i. uçağın kalkması
take-away i. paket servis
willingness to take risks i. risk alma eğilimi
things to take into consideration i. dikkat edilmesi gereken şeyler
things to take into account i. dikkat edilmesi gereken şeyler
take-away cup i. termos
take-aways i. bir hikaye ya da makaleden çıkarılacak sonuçlar
take home messages i. bir etkinlikten veya tecrübeden öğrenilen şeyler/alınan mesajlar
take something seriously i. ciddiye almak
take home message i. bu olaydan çıkarılacak ders
take home message i. kıssadan hisse
take home message i. son/nihai söz
take home message i. sözün/lafın/sunumun özü
take home message i. buradan çıkaracağımız ders
take-home lessons i. bir dersin sonunda öğrendiğin ve seninle birlikte bu ders devam etmese bile gelecek şeyler
take-home lessons i. okuldan öğrenilen hayat dersleri
take-away i. paket servisi
take-away i. başka yerde yenilmek üzere sıcak yemekleri paketlenmiş olarak satan dükkan
take-away i. ana fikir
take-away i. bir hikayeden çıkarılan ders
take-away i. sözleşme görüşmeleri sırasında sendika verdiği taviz
take-away i. sendika ödünü
take-over zone i. bayrak yarışında batonun el değiştirildiği alan
give and take i. canlı fikir alışverişi
give and take i. beyin fırtınası
give and take i. canlı sohbet
give and take i. eşit şartlarda yapılan fikir alışverişi
give and take i. eşit şartlarda yapılan laf yarışı
give and take i. hazırcevap sözlerle dolu konuşma
give and take i. hazırcevap
give and take i. hazırcevaplık
give and take i. şakalaşma
give-and-take i. iyi niyetli fikir alışverişi
double take i. ikinci kez bakma
double-take i. ikinci kez bakma
pee (take) i. işeme
pee (take) i. çiş yapma
stock-take i. stok sayımı
stock-take i. durum değerlendirmesi
take-off i. taklit etme
take ground f. karaya oturmak
take a devious route f. dolana dolana gelmek
take a joke f. şaka kaldırmak
take a turn for the worse f. durumu kötüye gitmeye başlamak
take part in f. katılmak
take out f. içerden çıkartmak
take one's hat off to somebody f. şapka çıkarmak
take shelter f. siper almak
take the advantage of f. avantajdan faydalanmak
take someone's place f. yerini doldurmak (birinin)
take someone unawares f. birini gafil avlamak
take advantage of f. istismar etmek
take form f. şekil almak
take a walk f. yürüyüş yapmak
take a census f. sayım yapmak
take over f. yönetimi ele almak
take photos f. fotoğraf çekmek
take the edge off f. körletmek
take time off f. izne çıkmak
be quick to take advantage of an opportunity f. açıkgözlük etmek
take visa f. vize almak
take stock of f. envanter yapmak
take one's life into one's hands f. kelleyi koltuğa almak
take one's revenge f. öcünü almak
take away weapons f. silah bırakmak
take pride in f. ile iftihar etmek
take stock of f. sayım yapmak
take to f. götürmek
take something out f. bir şeyi bir yerden çıkarmak
take effect f. etkisini göstermek
take care of f. halletmek (bir meseleyi)
take a look at f. bakmak
take cover f. sığınmak
take issue with somebody f. münakaşa etmek
take a swipe at f. bir şeye doğru şöyle bir sallamak
take (someone's) testimony f. ifadesini almak
take a break f. mola vermek
take out f. yola çıkmak
take heed of f. kulak asmak
take stock f. durumu değerlendirmek
take notice of f. dikkate almak
take home f. arkadaşını eve bırakmak
take stock of f. kendisini değerlendirmek
take into consideration f. düşünmek
take up seriously f. benimsemek
take for a walk f. dolaştırmak
take away f. uzaklaştırmak
take someone aback f. birini çok şaşırtmak
take into account f. nazara almak
take in f. anlamak
take precedence of f. üstün olmak
take refuge in f. iltica etmek
take heart f. cesaret almak
take it easy f. ağırdan almak
take one's vacation f. iznini kullanmak
take someone to one side f. birini bir yana çekmek
not to take any notice f. dikkate almamak
take a decision f. karar almak
take something naturally f. doğal karşılamak
take a note f. not almak
take place f. geçmek
take precedence of f. önce gelmek
take serious f. ciddiye almak
not to take any notice f. umursamamak
take pen in hand f. kaleme sarılmak
take care of f. gözetmek
take up f. tamamlamak
take into f. içeri almak
take leave f. ayrılmak
take someone at her word f. birine inanmak
take shape f. işler yoluna girmek
take up comprehensively f. bütün boyutlarıyla ele almak
take fire f. alevlenmek
take one's medicine f. çekmek
take apart f. koparmak
take an example by f. taklit etmek
take somebody's pulse f. nabzına bakmak
take a breath f. soluk almak
take wing f. tüymek
take to one's heels f. tabanları yağlamak
take a short break f. nefes almak
take one's time on f. bir iş için istediği kadar zaman harcamak
take something in f. bir şeyi anlamak
take advantage of f. faydalanmak
take the hills f. dağa çıkmak
take in tow f. yedeğe almak
take an oath f. söz vermek
take a heavy toll f. büyük bir kayba sebep olmak
take off f. kalkışa geçmek
take root f. ağaç olmak
take advantage of f. zaafından faydalanmak
take kindly to f. hoş karşılamak
take charge f. sorumluluğu üstüne almak
take something lying down f. sineye çekmek
take control f. dizginleri ele almak
take a turn for the worse f. kötü olmak
take up f. kısaltmak
take precautions f. tedbir almak
take measure f. tedbir almak
take hold f. ele geçirmek
take up time f. meşgul etmek
take an examination f. imtihan olmak
take the rap f. sorumluluğu üstlenmek
take notice f. farkına varmak
take somebody seriously f. kaale almak
take great care f. içi titremek
cannot take something f. tahammül edememek
take one's medicine f. katlanmak
take into account f. hesaba almak
take office f. resmi olarak göreve başlamak
take it f. dayanmak
take steps in the direction f. girişimde bulunmak
take care f. gayret etmek
take heart f. kendine güveni artmak
take a stand f. bir olay karşısında belirli bir tavır almak
take space f. alan kaplamak
take cognizance of f. önem vermek
take upon oneself f. yüklenmek
take a stroll f. dolaşmak
take over f. devralmak (nöbeti)
take a statement down f. tutanak tutmak
take a small space f. az yer kaplamak
take firm steps forward f. emin adımlarla ilerlemek
take place f. cereyan etmek
take part f. rol almak
take the air f. hava almak
take into custody f. tutuklamak
take a bath f. yıkanmak
take someone by storm f. belirli bir alanda aniden çok başarılı olmak
take into f. sokmak
take revenge on f. hıncını çıkarmak
take to flight f. kaçmak
take out a summons against somebody f. mahkemeye vermek
take back f. eskiyi hatırlatmak
take wing f. uçmak
take up in detail f. bütün boyutlarıyla ele almak
take a shine to somebody f. hoşlanmak
take a breath f. nefes almak
take no notice f. dikkate almamak
take an interest in f. ilgi göstermek
take shape f. bir şeyin çizgileri belli olmaya başlamak
take something for granted f. bir şeyi bir hak gibi görmek
take someone at his word f. birine inanmak
take up f. spor aktivitesine başlamak
take up f. kaldırmak
take off f. öldürmek
take up f. tutmak
take off f. kaldırmak
take umbrage at f. gücenmek
take turns f. sırayla yapmak
take something lying down f. hiç karşı gelmeden bir şeyi kabul etmek
take root f. kök salmak (bitki)
take the bit between one's teeth f. söz dinlememek
take an oath f. ahdetmek
take a shine to f. birine tutulmak
take hold of f. tutmak
take offence at f. gocunmak
take somebody up short f. sözünü kesmek
take a bath f. banyo almak
take into f. getirmek
take somebody's advice f. tavsiye almak
take down f. yazmak
take chances f. kendini riske atmak
take note of f. önem vermek
take up f. kaplamak
take by handfuls f. avuçlamak
take someone in f. birini ihtiva etmek
take heart f. morali yükselmek
take an aversion f. sevmemek
take someone in f. aldatmak (birini)
take stock of f. değerlendirmesini yapmak
take the witness stand f. tanıklık etmek üzere tanık kürsüsüne çıkmak
take aim at f. nişan almak
take on f. yapmaya başlamak
take something upon oneself f. bir işi kendiliğinden yapmak
take someone in f. barındırmak
take flight f. uçmaya başlamak
take pity f. insaf etmek
take something in f. görmek (oyun/müze vb'ni)
take stock of f. durumunu değerlendirmek
take advantage f. avantaj elde etmek
take one's life into one's hands f. kellesini koltuğuna almak
take out f. takip etmek
take time off f. zaman ayırmak
take the road f. yolunu tutmak
take its course f. olacağına varmak
take prisoner f. tevkif etmek
take care of f. özen göstermek
take under one's arm f. koltuklamak
take in f. kandırmak
take up f. işgal etmek (yer/zaman)
take up someone's time f. birinin vaktini almak
take snuff f. enfiye çekmek
take down f. sökmek
take on f. vuruşmak
take to f. gitmek
take somebody's arm f. koluna girmek
take an interest f. alaka göstermek
take a vow f. yemin etmek
take a look f. bakmak
take turns f. keşikleşe yapmak
take care f. özen göstermek
take the road f. yola çıkmak
take on f. edinmek
take an order f. birinden emir almak
take something over f. devralmak
take to heart f. içlenmek
take a heavy toll f. bir şeye çok zarar vermek
take upon oneself f. üstlenmek
take as an example f. pay biçmek
take it personally f. üzerine alınmak
take an examination f. imtihana girmek
take sight f. nişan almak
take a trip f. seyahate gitmek
take turns at something f. sırayla yapmak
take a stand f. durum almak
take orders f. direktif almak
take the air f. dışarıya çıkmak
take long f. uzun sürmek
take a bend f. virajı dönmek
take something lying down f. bir şeyi alttan almak
take up the slack f. azaltmak
take a trip f. yolculuk etmek
take stock of f. enine boyuna düşünmek
take something apart f. sökmek
take offense f. incinmek
take time f. sürmek
take a shine to somebody f. kanı ısınmak
take a brief look at f. şöyle bir bakmak
take statement f. ifade almak
take shape f. oluşmak
take up with f. meşgul etmek
take a joke f. şakaya gelmek
take stage f. ilgiyi kendi üzerine çekmek
take the initiative f. ilk adımı atmak
take care of f. bakımını üstlenmek
take effect f. yürürlüğe girmek
take somebody to the cleaners f. mahvetmek
take the right steps f. doğru adımlar atmak
take someone off f. götürmek
take notes f. not almak
take care of f. bakmak
take in f. küçültmek
take notice f. dikkate almak
take out f. bankadan para çekmek
take a look at f. bir göz atmak
take apart f. ayırmak
take somebody off f. taklit etmek
take down f. devirmek
take the pledge f. yemin etmek
take one's own way f. bildiğini okumak
take the chance f. riske girmek
take criminal action against f. cezai işlem uygulamak
take something on oneself f. bir işi kendiliğinden yapmak
take down f. yıkmak
take off f. taklit etmek
take possession of f. ele geçirmek
take a break f. paydos etmek
take cover f. gizlenmeye çalışmak
take forward f. ileri almak
take somebody under one's protection f. himayesine almak
take the edge off f. kapamak (iştahı)
take away f. kaldırmak
take on f. heyecanlanmak
take a shower f. duş almak
take a fancy to f. gözü tutmak
take notice of f. ile ilgilenmek
not take offense f. kusura bakmamak
take the trouble of f. zahmet etmek
take courage f. cesaretlenmek
take a risk f. riske girmek
take somebody unawares f. gafil avlamak
take sick f. hastalanmak
take off f. götürmek
take something off f. kaldırmak (oyunu/bir taşıtın seferini/vergiyi/sınırlamayı)
take wing f. sıvışmak
take forward f. ilerletmek
take pot luck f. razı olmak
take someone up on her offer f. birinin teklifini kabul etmek
take something down f. kaydetmek
take a breather f. mola vermek
take flight f. firar etmek
take in f. geçirmek
take back to f. götürmek (geçmişte bir zamana)
take the mickey out of somebody f. alay etmek
take a stroll f. gezinmek
take a stand f. tuttuğu tarafı belli etmek
take a handful of f. apazlamak
take a puff f. nefes çekmek
take on supplies f. ikmal yapmak
take into custody f. gözaltına almak
take drugs f. uyuşturucu kullanmak
take an active role in f. aktif rol üstlenmek
take something up f. merak sarmak
take the law into one's own hands f. hakkını kendi eliyle almak
take after f. çekmek
take stock f. hesaplamak
take somebody's blood pressure f. tansiyonunu ölçmek
take it for granted f. bir şeyi sorgusuz sualsiz kabul etmek
take a step f. adım atmak
take chances f. riski göze almak
take an example by f. örnek almak
take somebody for a walk f. yürüyüşe çıkarmak
take statements f. ifade almak
take exception to f. kabul etmemek
take on f. benzemek
take off f. hareket etmek
take a swing f. sallanmak
take off f. palamarı çözmek
take the helm of f. kontrolü ele geçirmek
take root f. kökleşmek
take action f. el koymak
take the place of f. yerini almak
take on f. benimsemek
take to f. kanı kaynamak
take something to heart f. altüst olmak
take responsibility f. mesuliyet almak
take a holiday f. tatil yapmak
take after f. birisine çekmek
take an aversion f. hoşlanmamak
take a long deep breath f. soluklanmak
take in f. tongaya bastırmak
take vengeance on f. öç almak
take courage f. yüreklenmek
take the vote f. oylama yapmak
take care of f. bakımıyla meşgul olmak
take cognizance of f. göz önüne almak
take a decision f. karara varmak
take from f. indirmek
take something off f. götürmek
take hold f. tutunmak
take a cab f. taksi tutmak
take care of f. göz kulak olmak
take on a gray colour f. bozarmak
take an examination in f. imtihan olmak
take it kindly f. hoşuna gitmek
take into one's service f. yanına almak
take someone over f. birini tekeline almak
take the helm f. yönetimi üstlenmek
take something to heart f. ağırına gitmek
take away f. çıkarmak (matematik)
take over f. yönetimi ele geçirmek
take under surveillance f. nezaret altına almak
take a word in the wrong sense f. ters anlamak
take a bite of something f. bir şeyden bir lokma ısırmak
take heed of f. aldırmak
take over f. yüklenmek
take possession f. ele geçirmek
take kindly to f. ısınmak
take away from f. gölge düşürmek
take aback f. şaşırtmak
take root f. kök bağlamak
take an exam f. imtihan olmak
take over f. üstlenmek
take one's advice f. danışmak
take long steps f. pergelleri açmak
take away f. çekmek (desteği)
take a cab f. taksi ile gitmek
take the floor f. mecliste söz almak
take from f. düşürmek
take advantage of f. kullanmak
take someone by surprise f. birini çok şaşırtmak
take something on faith f. kanıt olmadan bir şeye inanmak
take shape f. şekillenmek
take time off f. izin almak
take a taxi f. taksi tutmak
take into operation f. ameliyata almak
take up arms f. silaha sarılmak
take off from work f. geçici olarak işi bırakmak
take something in the right spirit f. bir şeyin ardındaki iyi niyeti kavrayarak kızmamak
take an oath f. yemin etmek
take pains f. özenmek
take ill f. hastalanmak
take to f. sığınmak
take somebody's breath away f. nefesini kesmek
take the pledge f. söz vermek
take somebody in f. kandırmak
take action f. şikayet etmek
take a chance f. riski göze almak
take charge f. idareyi ele geçirmek
take someone in f. birini içeriye almak
take something off f. bir şeyi çıkarmak
take pride in f. iftihar etmek
take something on f. üstlenmek
take measures f. tedbir almak
take away f. elinden almak (bir hakkı)
take hold of f. tutunmak
take wing f. uçmaya başlamak
take stock of f. farkına varmak
take wing f. kanatlanmak
take advantage of f. fırsat bilmek
take sides with somebody f. tarafını tutmak
take the piss f. makaraya sarmak
take it kindly f. kabullenmek
take cover f. gizlenmek
take up f. giysiyi kısaltmak
take somebody for f. yerine koymak
take an order f. birinden sipariş almak
take exception to f. için gücenmek
take the part of f. taraf çıkmak
take someone in f. kapsamak (birini)
take a bite of something f. bir şeyden bir ısırık almak
take a shine to f. birinden hoşlanmak
take the initiative f. inisiyatifini kullanmak
take hold of f. elle tutmak
take on f. yarışmak (biriyle/bir takımla)
take (someone's) livelihood away f. ekmeğini elinden almak
take an aversion to f. sevmemek