vermek (para) - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

vermek (para)



"vermek (para)" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

Türkçe İngilizce
General
vermek (para) place f.

"vermek (para)" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 84 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
(para) geri vermek repay f.
General
para üstü tutup vermek için kullanılan bir alet money changer i.
para üstü tutup vermek için kullanılan bir alet moneychanger i.
para vermek ante f.
para vermek give money f.
para cezası vermek fine f.
az para vermek underpay f.
para vermek chip in f.
hak ettiğinden az para vermek underpay f.
para vermek cough up f.
para vermek pay f.
ödemek üzere para vermek tender f.
para cezası vermek mulct f.
vermek (sahte para, karşılıksız çek) pass f.
özellikle faiz karşılığında ödünç para vermek loan f.
vermek (zamanını, para vb'ni) spare f.
para vermek (bir işi finanse etmek için) put up f.
bağışlamaya söz vermek (belirli bir miktar para) pledge f.
para cezası vermek assess f.
istemeye istemeye vermek (para) pony up f.
para vermek pony up f.
artırma ile satılan bir şey için önce bir miktar para vermek ya da önermek submit a bid f.
-e para vermek put into f.
eksik para üzeri vermek short-change f.
eksik para üstü vermek short-change f.
para vermek subsidize f.
para vermek subsidise f.
beş dolar para üstü vermek give 5 dollars back in change f.
para üstü olarak beş dolar vermek give 5 dollars back in change f.
para cezası vermek check f.
yeniden ödünç para vermek reloan f.
para vermek emburse f.
para cezası vermek unlaw f.
para cezası vermek wite f.
para cezası vermek merce [obsolete] f.
(bir şeye) para değeri vermek monetize f.
(bir şeye) para değeri vermek monetise f.
para vermek money f.
para vermek gild f.
para vermek spring f.
Phrasals
para vermek put down f.
para vermek fork out f.
(bir şeyi yapmak için) para vermek pay to (do something) f.
(birine) para vermek stake (one) to (something) f.
birine borç para vermek stake someone to something f.
birine bir şey alması için para vermek stake someone to something f.
(bir şeye) kaynak, para, zaman ayırmak/vermek/akıtmak channel (something) in (something) f.
(bir şeye) kaynak, para, zaman ayırmak/vermek/akıtmak channel (something) into (something) f.
para vermek chip something in something (for someone) f.
para vermek chip something on something (for someone) f.
(birine) para vermek/ödemek fork something over (to someone) f.
'-e para vermek stake to f.
Colloquial
(birine bir miktar para) ödünç vermek spot (one) (some amount of money) f.
(birine bir miktar para) vermek spot (one) (some amount of money) f.
para vermek/ödemek fork something over f.
yapmak için para vermek pay to do f.
Idioms
eksik para üstü vermek short-change f.
(birinin gösterdiği emek/sergilediği çaba için) bahşiş/para vermek make it worth someone's while f.
çok para ödemek/vermek/bayılmak pay top dollar f.
çok para vermek cost/pay/charge the earth [uk] f.
(birine) para vermek/ödeme yapmak cross (one's) palm f.
(birine) para vermek/ödeme yapmak cross (one's) palm with silver f.
para vermek/ödeme yapmak cross palm f.
para vermek/ödeme yapmak cross palm with silver f.
para vermek/harcamak put your hand in your pocket [uk] f.
para vermek/harcamak put your hand into your pocket [uk] f.
Trade/Economic
ceza vermek (para cezası) impose a fine f.
iane olarak para vermek subsidize f.
iane olarak para vermek subsidise f.
para cezası vermek impose a fine f.
faizle çok borç para vermek overlend f.
Law
borç karşılığı mal/para vermek tender f.
para cezası vermek fine f.
Politics
rüşvet vermek için toplanan para slush fund i.
rüşvet olarak vermek üzere toplanan para slush fund i.
History
(birine) gümüş para vermek testern f.
Military
para cezası vermek forfeit f.
Slang
büyük para vermek pay big f.
iyi para vermek pay big f.
kendinden taviz vererek para karşılığı hizmet vermek whore out f.
para için prensiplerinden taviz vermek whore out f.
para için kendinden taviz vermek whore out f.
(para) vermek cough something up f.
(para) vermek heel f.