yargı - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

yargı



"yargı" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 39 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
yargı jurisdiction i.
yargı judgement i.
General
yargı provision i.
yargı justice i.
yargı decree i.
yargı bar i.
yargı verdict i.
yargı decision i.
yargı deliverance i.
yargı ruling i.
yargı attitude i.
yargı conclusion i.
yargı estimation i.
yargı judgment i.
yargı impression i.
yargı judgment i.
yargı eyes i.
yargı verge [obsolete] i.
yargı inference i.
yargı fancy i.
yargı juridical s.
yargı judicial s.
Trade/Economic
yargı consideration i.
yargı judgement i.
yargı sentence i.
Law
yargı judge i.
yargı position i.
yargı judiciary i.
yargı jurisdiction i.
yargı ruling i.
yargı jewise i.
yargı juise i.
yargı jurdiccion i.
yargı juwise i.
yargı jus (justice) kısalt.
Psychology
yargı judgment i.
Archaic
yargı censure i.
yargı verdit i.
Star Wars
yargı judiciary i.

"yargı" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 400 sonuç

Türkçe İngilizce
General
yargı ahlakı judicial ethics i.
yerel yargı hakkı soke i.
ahlaki yargı ethical judgement i.
son yargı final judgment i.
yargı kararı ruling i.
yargı örgütü judicial council i.
yargı gücü judgement i.
idari fiillerde yargı kontrolü judicial review of administrative acts i.
yargı gücü judgment i.
yargı yetkisi jurisdiction i.
yargı gerekçeleri judicial opinions i.
yargı uygulamaları trial practice i.
yargı bağımsızlığı independence of judiciary i.
idari yargı administrative procedure i.
peşin yargı prejudice i.
ön yargı preconception i.
ön yargı bias i.
yargı hatalarında tazminat compensation for judicial error i.
yargı gücü judicial power i.
yargı hataları judicial error i.
bozma (yasa/yargı/sözleşme vb'ni) annulment i.
yargı yetkisi judicial districts i.
yargı kontrolü judicial review i.
hukuki yargı legal judgement i.
yargı gücü discretion i.
yargı kontrölü judicial review i.
gerekçeli yargı reasoned judgement i.
yargı tasarrufu judicial disposition i.
kesin yargı final judgement i.
kesin yargı definite judgement i.
kesin yargı absolute judgment/decision i.
kalıp yargı stereotype i.
yasama/yargı organı camara i.
ön yargı affection [obsolete] i.
ön yargı affection [obsolete] i.
peşin yargı affection [obsolete] i.
deneyim, yargı gücü ve bilgeliği nedeniyle saygı duyulan kadın wise woman i.
yargı hakkına sahip saray mensubu marshall i.
gözlemle varılan yargı observation i.
yargı yetkisi bail [obsolete] i.
yargı yetkisi tanımı dicealolgy [obsolete] i.
(e-posta adresinde) eski moda alan adı kullananlara duyulan ön yargı domainism i.
asayişi sağlayıp bazı ufak yargı görevleri bulunan devlet memuru constable i.
ön yargı parti pris i.
dini mahkemede yargı yetkisini kullanmak üzere atanan kimse principal i.
ön yargı ply i.
ön yargı preapprehension i.
(mormon kilisesi'nde) yargı yetkisine sahip üç kişilik konsey presidency i.
amerika'nın eski hollanda kolonilerinde yerel yargı işlevlerini yerine getiren kimse schout i.
duygunun sebep olduğu tutum, düşünce veya yargı sentiment i.
gezici mahkeme ve jürili mahkeme gibi üst yargı yetkisi bulunan bir mahkemeye sahip kasaba shire town [dialect] i.
başka bir kimsenin yerel yargı yetkisine tabi kimse socager i.
hatalı yargı subreption i.
(new york'ta) yerel yargı görevlisi surrogate i.
konsil yargı yetkisini destekleyen kimse synodist i.
yargı sürecine saygı göstermek respect the judicial process f.
yargı yetkisi vermek confer jurisdiction f.
(yargı) güçsüzleştirmek obscure f.
yargı yoluyla incelemede bulunmak discuss [obsolete] f.
yasal yargı alanından çıkarmak outlaw f.
yargı yeteneğine sahip judicative s.
hakimin savcı rolü üstlendiği (ceza yargı sistemi) inquisitorial s.
bağımsız kilise yargı gücüne ait peculiar s.
bağımsız kilise yargı gücü ile ilgili peculiar s.
papanın yargı yetkisini kralınkinin üzerinde tutma suçuna ait veya ilişkin praemunitory [obsolete] s.
hatalı yargı bildiren subreptitious s.
yargı yetkisi bulunan komiteye ait veya ilgili syndical s.
yargı dışı yoldan extrajudicially zf.
yargı yetkisi anlamında kullanılan son ek -ric snk.
Colloquial
bir şirketin kendi üretimi olmayan parçaların, o şirketin ürünlerine uymayacağına dair ön yargı not-invented-here syndrome i.
Idioms
üstünkörü varılan yargı a horseback opinion i.
yalap şalap varılan yargı a horseback opinion i.
gelişigüzel varılan yargı a horseback opinion i.
yüzeysel varılan yargı a horseback opinion i.
hükümlerini yazılı kanunlardan ziyade kişisel ideolojilerine göre veren yargıç/yargı activist judge [us/south africa] i.
iyi düşünmeden varılan fikir/yargı a horseback opinion i.
dikkatlice düşünmeden varılan fikir/yargı a horseback opinion i.
hükümleri yazılı kanunlardan ziyade kişisel ideolojilere göre verilen adalet/yargı activist justice i.
kişisel kararların alındığı yargı/adalet activist justice i.
yargı kararlarının mevcut hukuk yerine kişisel veya siyasi hususlara dayalı olduğundan şüphelenilmesi durumu activist justice i.
tüm yargı ve ceza sisteminin hakimi kimse judge, jury, and executioner i.
tüm yargı ve ceza sistemini tek elinde bulunduran kimse judge, jury, and executioner i.
insanlara yersiz ön yargı ile bakmak having groundless preconceptions about people f.
Speaking
yargı bağımsız değil judiciary is not independent expr.
Trade/Economic
adli yargı judiciary i.
mali yargı fiscal jurisdiction i.
şirketin kurulu bulunduğu yargı dairesi jurisdiction of incorporation i.
yargı hakkı jurisdiction i.
yargı yetkisi jurisdiction i.
yargı harçları judgement fees i.
yargıtayın yargı yetkisi appellate jurisdiction i.
yasama, yürütme ve yargı güçlerinin birbirinden ayrılması separation of powers i.
yargı hakkı justice i.
yargı fonksiyonu judicial function i.
yargı yetkisine sahip mahkeme court of competent jurisdiction i.
yargı yetkisinin alanı jurisdiction i.
yetkili yargı makamı governing jurisdiction i.
yetkili yargı mercii governing jurisdiction i.
Law
idari yargı adjudgment i.
idari yargı adjudicature i.
kesin yargı recovery i.
(amerikan yargı sisteminde) nisfet mahkemesi chancery i.
bir kişinin ülkeyi veya yargı yetkisinin alanını terk etmesini engellemek için kullanılan adli karar ne exeat i.
yargı yetkisi kapsamındaki bölge territory [scottish] i.
yargı yetkisi olan makam tribunal i.
adli yargı ilk derece mahkemesi court of original jurisdiction i.
adli yargı mahkemesi judicial court i.
adil yargı natural justice i.
adli yargı judicial justice i.
adli yargı jurisdiction i.
adli yargı civil and criminal jurisdiction i.
adli yargı ordinary justice i.
alt mahkemenin yargı yetkisi original jurisdiction i.
askeri idari yargı military administrative justice i.
askeri yargı military justice i.
askeri yargı military criminal justice i.
belgeler üzerine yargı a judgement based on concrete documents i.
bağımsız yargı judicial independence i.
bidayet mahkemesi yargı hakkı original jurisdiction i.
büyük daire lehine yargı yetkisinden feragat relinquishment in favour of the grand chamber i.
çekişmesiz yargı yetkisi non-contentious jurisdiction i.
cezai yargı yetkisi criminal jurisdiction i.
ceza davaları yargı yetkisi criminal jurisdiction i.
çekişmesiz yargı ex parte proceeding i.
deniz mahkemeleri yargı yetkisi admiralty jurisdiction i.
eyalet yargı sistemi state court system i.
eyalet yargı sistemi the state court system i.
federal yargı sistemi the federal court system i.
genel yargı yetkisi general jurisdiction i.
istinaf mahkemesinin yargı yetkisi appellate jurisdiction i.
idari yargı administrative jurisdiction i.
idari yargı administrative justice i.
idari yargı hukuku administrative procedural law i.
idari yargı yetkisi administrative jurisdiction i.
ihtilaflı yargı yetkisi contentious jurisdiction i.
ihtiyari yargı yetkisi optional jurisdiction i.
iki dereceli yargı two-level jurisdiction i.
idari yargı administrative justice i.
idari yargı hukuku administrative jurisdiction law i.
idari yargı adalet komisyonları justice commissions for administrative jurisdiction i.
ilk derece mahkemesi adli yargı adalet komisyonları justice commissions of first instance court for jurisdiction i.
ilk yargı yetkisi original jurisdiction i.
idari yargı adjudication i.
karışık yargı mixed jurisdictions i.
kilise yargı gücü ecclesiastical jurisdiction i.
mahkemelerinin yargı yetkisi equity jurisdiction i.
münhasır yargı hakkı exclusive jurisdiction i.
mütedahil yargı hakkı concurrent jurisdiction i.
münhasır yargı yetkisi exclusive jurisdiction i.
münhasır yargı hakkı ve yetkisi exclusive jurisdiction i.
nizasız yargı ex parte proceeding i.
normal yargı yetkisi ordinary jurisdiction i.
olağan yargı görevi ordinary jurisdiction i.
nihai yargı yetkisi final jurisdiction i.
sınır aşan yargı yetkisi long arm statute i.
temyiz mahkemesinin yargı yetkisi appellate jurisdiction i.
tam yargı davası full remedy action i.
tartışmasız yargı yetkisi non-contentious jurisdiction i.
tam yargı davası full remedy action i.
tali yargı hakkı ancillary jurisdiction i.
uzamsal yargı spatial judgment i.
uygun olmayan yargı yeri forum non conveniens i.
uluslararası yargı yetkisi international jurisdiction i.
ülkesel yargı yetkisi territorial jurisdiction i.
vesayet mahkemesi yargı yetkisi probate jurisdiction i.
yargı kararıyla müsadere confiscation i.
yargı sistemi judicature i.
yargı süreci due process i.
yargı makamı judicial authority i.
yargı birimi judicial unit i.
yargı yetkisi cognizance i.
yargı gücü judiciary i.
yargı organı judiciary i.
yargı organı judicial branch i.
yargı yetkisi juridical power i.
yargı kararı dijudication i.
yabancı ülke mahkemesi yargı yetkisi foreign jurisdiction i.
yargı gücünden yoksulluk want of reason i.
yargı süreci judicial procedure i.
yargı hakkı jurisdiction i.
yargı sorunu judicial question i.
yargı bağımsızlığı judicial independence i.
yargı denetimi judicial review i.
yargı bağışıklığı immunity from jurisdiction i.
yargı teşkilatı judiciary i.
yargı yetkisi jurisdiction i.
yargı düzeni judicial system i.
yargı çevresi judicial locality i.
yargı denetimi judicial control i.
yargı organı judicial body i.
yargı düzeni judicature i.
yargı bağımsızlığı judicial independence i.
yargı işlemlerinin durdurulması stay of proceedings i.
yargı kararları judicial decisions i.
yargı işlemleri jurisdictional transactions i.
yargı yetkisi judiciary power i.
yargı reformu paketi judicial reform package i.
yargı idaresi administration of justice i.
yargı süreci legal procedure i.
yargı gücü judiciary power i.
yargı gücü juridical power i.
yargı mensubu member of the judiciary i.
yargı yetkisi cognisance i.
yargı mercii jurisdiction i.
yargı gücünden yoksulluk want of mental faculties i.
yargı normları hiyerarşisi hierarchy of juridical norms i.
yargı erki juridical power i.
yargı yetkisi jurisdiction i.
yargı kuvveti judicial power i.
yargı yolu judicial remedy i.
yargı yolları judicial remedy i.
yargı yetkisinin kullanılması execution of judicial duty i.
yargı kararları jurisdictional decisions i.
yargı gücü judicial power i.
yargı makamı judicial office i.
yargı düzeni judiciary i.
yargı sistemi judicial system i.
yargı yetkisi judicial power i.
yargı mercii judicial authority i.
yargı reformu legal reform i.
yargı hakkına sahip saray mensubu knight marshal i.
yargı organı judicial organ i.
yargı erki judiciary power i.
yargı erki judiciary i.
yargı sistemi judiciary i.
yargı organları judicial bodies i.
yargı kolu branches of judiciary i.
yargı süreci judicial process i.
yargı kurumu judicial institution i.
yüksek yargı organları higher judicial bodies i.
yetkili yargı yeri place of jurisdiction i.
yerel yargı local judge i.
zorunlu yargı yetkisi compulsory jurisdiction i.
hukukçuları ve tanıkları korumak, mahkumları taşımak gibi görevleri olan yargı sisteminin etkili bir şekilde işlemesini sağlayan kuruluş united states marshals service i.
hukukçuları ve tanıkları korumak, mahkumları taşımak gibi görevleri olan yargı sisteminin etkili bir şekilde işlemesini sağlayan kuruluş marshals i.
hukukçuları ve tanıkları korumak, mahkumları taşımak gibi görevleri olan yargı sisteminin etkili bir şekilde işlemesini sağlayan kuruluş us marshals service i.
yargı idaresi judicatory i.
yargı eylemciliği judicial activism i.
yargı eylemciliği broad interpretation i.
yasal yargı alanı legal jurisdiction i.
eski ingiliz yasaları uyarınca krala veya yargı yetkisine sahip bir makama ciddi suçlar için ödenen para cezası wite i.
eski ingiliz yasaları uyarınca krala veya yargı yetkisine sahip bir makama ciddi suçlar için ödenen para cezası wite i.
yargı idaresi justicement i.
güney afrika'nın yargı başkenti bloemfontein i.
(yeni ingiltere kolonisinde) hem yasama hem yargı yetkisine sahip yerel meclis general court i.
ek yargı kararı rider [uk] i.
yabancı bir kimsenin özel amaçla bir siyasi yargı alanına girme hakkı right of entry i.
yargı tarafsızlığı impartiality of judiciary i.
yargı bağımsızlığı independence of judiciary i.
yargı yetkisi danger i.
yargı alanı danger i.
kraliyet yargı yetkisine tabi bir kasaba veya bölge royalty [scotland] i.
(ingiliz hukukunda) krallığın münhasır yargı hakkı iddia etmediği davalar veya edimler common pleas i.
nihai yargı kararı disposition i.
yarı-yargı kararı disposition i.
ganimet davaları haricinde tüm denizcilik sözleşmeleri ve haksız fiilden doğan zararlar üzerinde yargı yetkisi olan bir deniz mahkemesi kolu instance court i.
(yargı bölgesinde) genel yetkisi bulunan mahkeme district court [us] i.
abd'de bir adli yargı bölümü circuit i.
yasal olarak belirlenmiş yargı bölgesi circuit i.
mahkemenin davayı başka bir yargı alanına ait mahkemeye devretmesi comity i.
yargı yetkisi olan kimse dignitary prebend i.
davanın yargı yetkisi olan makamca görülmesi consideration i.
rodos adası'nda yargı bölgesi county i.
federal yargı sistemi federal judiciary i.
eskiden kral antlaşmasını etkilediği için kraliyetin özel yargı yetkisi istediği davalar pleas of the crown i.
anayasal yargı denetimi judicial review i.
yargı gücü discretion i.
mahkeme veya yarı-yargı organının duruşma listesi docket i.
(iskoç hukukunda) kendi yargı yetkisi olan yargıç ordinary i.
papanın yargı yetkisini kralınkinin üzerinde tutma suçu praemunire i.
papanın yargı yetkisini kralınkinin üzerinde tutmaktan alınan ceza praemunire i.
ortak bir hususta federal kanunun eyalet kanunu yerine geçmesine ilişkin yargı ilkesi pre-emption i.
(veraset kanunu) feragat edilmiş bir hakkın vasiyetçinin arzu edeceği şekilde dağıtılması için yargı kontrolüne verilmesi sequestration i.
hususun birden fazla yargı merci önünde dile getirilmesi litispendence i.
yargı yetkisinin alanı forum i.
(barış zamanında) devletin açık denizde seyahat eden gemileri üzerinde sahip olduğu münhasır yargı yetkisi freedom of the seas i.
yerel yargı hakkı soc i.
(eski ingiliz hukukunda) tımar veya derebeylikte tam yargı yetkisi soc and sac i.
akıl hastası olduğu için yargı gücünden yoksun bulunduğunu iddia etmek stultify f.
mahkemelerinin ve icra dairelerinin yargı yetkisini tanımak ve kabul etmek accept and acknowledge the jurisdiction of the courts and enforcement offices f.
yargı yetkisini kullanmak exercise the judicial power f.
yargı yoluyla incelemede bulunmak try f.
yargı kararını desteklemek sist f.
yargı ya da yasama mahkemesi ile ilgili cameral s.
yargı yoluna ait adjective s.
mahkemenin yargı yetkisi dışında extra judicial s.
mahkemenin yargı yetkisi dışında extrajudicial s.
yargı sürecinde (dava) on trial s.
yargı yoluna başvurulabilen remediable s.
yargı ile ilgili judicial s.
yargı benzeri quasi-legal s.
yargı hakkına ait jurisdictional s.
yargı yoluna ait remedial s.
yargı yoluyla sağlanabilen remediable s.
yargı yetkisine ait /ilişkin jurisdictional s.
yargı sürecinde olan up s.
yargı ile ilgili judicatory s.
yargı yetkisi olan jurisdictive s.
yargı idaresi ile ilgili justiciary s.
yargı idaresine ait justiciary s.
sınır aşan (yargı yetkisi) long-arm s.
belirli bir konu veya sorun üzerinde yargı yetkisi bulunan competent s.
mahkemenin yargı yetkisine tabi olan cognizable s.
mahkemenin yargı yetkisine tabi olan cognisable s.
yargı yetkisi olan cognizant s.
yargı yetkisi olan cognisant [uk] s.
doğrudan yargı yetkisi oluşturan ordinary s.
yargı makamında çalışan sitting s.
vigilantist (yargı organı) star-chamber s.
kanunsuz yaptırım yürüten (yargı organı) star-chamber s.
(yasal işlem, yargı yetkisi) uzun yargı prosedürlerinden etkilenmeyen summary s.
yargı çevresi içinde in judicial locality expr.
Politics
yargı kararı adjudgment i.
yargı kararı adjudicature i.
iskandinav ülkelerinde yasama veya yargı meclisi thing i.
iskandinav ülkelerinde yasama veya yargı meclisi ting i.
iskandinavya'da yasama veya yargı meclisinin bir üyesi thingman i.
bağımsız yargı independent judiciary i.
bağlayıcı yargı compulsory jurisdiction i.
bölgesel yargı yetkisi territorial jurisdiction i.
devletin kendi ülkesi üzerindeki yargı yetkisi territorial jurisdiction i.
devletin yargı dokunulmazlığı sovereign immunity i.
deniz davaları yargı hakkı maritime jurisdiction i.
deniz davaları yargı yetkisi maritime jurisdiction i.
devletin yargı dokunulmazlığı crown immunity i.
diplomatik temsilcinin yargı bağışıklığı jurisdictional immunity of diplomatic representative i.
hava yargı yetkisi jurisdiction over air i.
iç yargı yetkisi domestic jurisdiction i.
siyasal yargı political judgement i.
siyasi yargı political judgement i.
yargı bağımsızlığı judicial independence i.
yargı reformu justice reform i.
yargı alanı jurisdiction i.
yargı bağımsızlığı independence of the judiciary i.
yargı yetkisi ihtilafı conflict of jurisdiction i.
yargı kararı adjudication i.
yargı yetkisinden bağışıklık jurisdictional immunity i.
yargı iktidarı krytocracy i.
yargı mahkemeleri judicial courts i.
yargı denetimi judicial review i.
yargı iktidarı juristocracy i.
yargı yetkisi jurisdiction i.
yargı bağışıklığı jurisdictional immunity i.
yargı makamınca karara bağlanmış meselenin gücü force of res judicata i.
yasama, yürütme ve yargı erkleri executive, legislative and judicial powers i.
yargı reformu judicial reform i.
yargı eylemciliği ve özkısıtlama judicial activism and self-restraint i.
ingiltere ile galler arasındaki sınır bölgesi üzerinde yargı yetkisi bulan ve kraliyetin özgürlüklerinde faydalanan ingiliz lordu lord marcher i.
özellikle balıkçılık ve denizciliğin düzenlenmesi konusunda yargı yetkisi bulunan kurul conservancy [uk] i.
yargı bölgesi division i.
Institutes
avrupa yargı ağı european judicial network i.
Technical
ortalama yargı değeri mean opinion score i.
Computer
ortalama yargı değeri mean opinion score i.
Informatics
ulusal yargı ağı bilişim sistemi (uyap) national judiciary informatics system i.
ulusal yargı ağı projesi national judiciary network project i.
Telecom
ortalama yargı değeri mean opinion score i.
Medical
klinik yargı clinical judgement i.
Psychology
yargı bozukluğu impaired judgement i.
Logic
ayrık yargı alternative i.
ayrık yargı disjunctive i.
ayrık yargı alternant i.
analitik yargı analytic judgment i.
öngörülen şeyin önceden yapılan bir tahminin öznesinde ima edildiği yargı analytic judgment i.
özne, yüklem ve bağdan oluşan ve tek yargı bildiren (önerme) categorial s.
özne, yüklem ve bağdan oluşan ve tek yargı bildiren (önerme) categoric s.
özne, yüklem ve bağdan oluşan ve tek yargı bildiren (önerme) categorical s.
Social Sciences
kalıp yargı. stereotype i.
History
baron veya lordun yargı yetkisi dahilinde olan şey thanedom i.
kralın yargı toplantıları sırasında oturduğu taht bed of justice i.
(geç roma imparatorluğu'nda) yüksek yargı yetkisine sahip kont count palatine i.
roma katolik kilisesine ait bir yargı kurumu inquisition i.
(kilise hukukuna göre) kendinden alt kademedeki bir rahibin yetkisine bırakılmış meselelere ilişkin yargı yetkisi prevention i.
Religious
papalıkla ilişkili yetki, yargı ve hükümet işlevleri holy see i.
(papalık mahkemesinde) yargı yetkisi bulunan makam rota i.
belirli bir bölge üzerine fiili dini yargı yetkisini kullanan piskopos ordinary i.
en yüksek piskopos olarak papanın yargı yetkisi primacy i.
ruhani yargı yetkisi bulunan piskopos, rahip, başdiyakoz gibi birinin atadığı bir dini yargıçla ilgili official s.
kilise zümrelerinin kademeli yasama ve yargı sistemine sahip olan presbyterian s.
Philosophy
özne, yüklem ve bağdan oluşup tek yargı bildirme categoricalness i.
bitiştirici yargı conjunctive i.
bireşimsel yargı synthetic judgement i.
koşulsuz yargı categorical judgment i.
koşullu yargı hypothetical judgment i.
sorunsal yargı problematic proposition i.
yargı bildiren bir ifadenin salt olgusal olan önermelerden çıkarılamayacağı öğretisi hume's law i.
gözlemlenebilir olgulara dayanıp duygulardan veya kişisel önyargılardan etkilenmeyen yargı objectiveness i.
yargı belirten evaluative s.
(çocuk gelişiminde) ahlaki yargı gelişmeden önceki döneme ait veya ilişkin pre-ethical s.
(çocuk gelişiminde) ahlaki yargı gelişmeden önceki döneme özgü pre-ethical s.
Military
genelkurmay başkanının gücü, bölgesi ve yargı yetkisi captaincy general i.
askeri otorite ve yargı military authority and jurisdiction i.
askeri yargı military justice i.
askeri yargı military jurisdiction i.
Mythology
(yunan mitolojisinde) adalet, düzen ve yargı tanrıçası dike i.
Archaic
yargı süreci doom i.
yargı günü doomsday i.
papanın yargı yetkisini kralınkinin üzerinde tutmaktan yargılamak praemunire [uk] f.
kilise zümrelerinin kademeli yasama ve yargı sistemine sahip olan presbyterial s.
Star Wars
yargı departmanı judicial department i.
yargı güçleri judicial forces i.