yol açmak - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

yol açmak



"yol açmak" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 79 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
yol açmak cause f.
General
yol açmak open a road f.
yol açmak lie behind f.
yol açmak spark off f.
yol açmak make way for f.
yol açmak create f.
yol açmak involve f.
yol açmak elicit f.
yol açmak tend f.
yol açmak breed f.
yol açmak beat f.
yol açmak produce f.
yol açmak provoke f.
yol açmak beget f.
yol açmak invite f.
yol açmak raise f.
yol açmak beat a path f.
yol açmak make way f.
yol açmak carry with it f.
yol açmak gap f.
yol açmak entail f.
yol açmak result in f.
yol açmak set forward f.
yol açmak lead to f.
yol açmak evoke f.
yol açmak generate f.
yol açmak lead up to f.
yol açmak give rise to f.
yol açmak cut f.
yol açmak call forth f.
yol açmak bring about f.
yol açmak cause f.
yol açmak give somebody a lead f.
yol açmak pave the way f.
yol açmak pave the way for f.
yol açmak excite f.
yol açmak conduce f.
yol açmak elbow f.
yol açmak lead f.
yol açmak make inroads into f.
yol açmak bring with it f.
yol açmak catalyse f.
yol açmak catalyze f.
yol açmak tend f.
yol açmak make f.
yol açmak engender f.
yol açmak equate f.
yol açmak go f.
yol açmak occasionate [obsolete] f.
yol açmak inroad f.
yol açmak invoke f.
yol açmak outlead f.
yol açmak prepare f.
yol açmak secure f.
yol açmak see f.
yol açmak shear f.
yol açmak slice f.
yol açmak bear f.
yol açmak prompt f.
Phrasals
yol açmak whomp up f.
yol açmak bring with f.
yol açmak cut through f.
yol açmak bring about
yol açmak call forth
yol açmak make inroad into
Idioms
yol açmak break new paths f.
yol açmak cut a path f.
yol açmak blaze a trail f.
yol açmak blaze the trail f.
yol açmak blaze the trail f.
yol açmak blaze a trail f.
yol açmak give a lead f.
yol açmak blaze the trail
yol açmak blaze a trail
yol açmak give birth to
yol açmak give cause for
yol açmak culminate in
Technical
yol açmak cause
Marine
yol açmak work a passage f.

"yol açmak" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 189 sonuç

Türkçe İngilizce
General
kristalize olmasına yol açmak cause to crystallize f.
arızalanıp stop etmesine yol açmak (motorun) stall f.
bozulmasına yol açmak disrupt f.
sonuçlanmasına yol açmak cause to result f.
devam etmesine yol açmak cause to continue f.
seyahat etmesine yol açmak cause to travel f.
paniğe yol açmak cause to panic f.
kargaşaya yol açmak riot f.
kılıçla yol açmak slash f.
olmasına yol açmak cause to occur f.
bir grubun çılgınca kaçışmasına yol açmak stampede f.
birinin kendi nefsiyle mücadele etmesine yol açmak tempt f.
sessiz olmasına yol açmak cause to be silent f.
kesilmesine yol açmak (toplantının) disrupt f.
-e yol açmak create f.
zarara yol açmak cause harm to f.
açmak (yol) wind f.
birinin (bir başkasından) hoşlanmamasına yol açmak put someone off f.
birinin düşünmesine yol açmak give someone pause f.
ite kaka yol açmak elbow f.
kendine yol açmak worm one's way f.
karışıklığa yol açmak lead to disorder f.
karışıklığa yol açmak cause confusion f.
karışıklığa yol açmak lead to confusion f.
kazaya yol açmak cause an accident f.
-i değiştirerek bozulmasına yol açmak tamper with f.
yol açmak (bir kimsenin bir şey yapmasına) prompt to f.
krize yol açmak result in crisis f.
krize yol açmak cause crisis f.
krize yol açmak lead to crisis f.
-e yol açmak trigger f.
-e yol açmak prompt f.
-e yol açmak occasion f.
-e yol açmak set f.
aksamalara yol açmak cause hitches f.
yanlış anlaşılmaya yol açmak cause misunderstanding f.
aksamalara yol açmak cause impediments f.
probleme yol açmak cause a problem f.
soruna yol açmak cause a trouble f.
yaptırıma yol açmak lead to a sanction f.
hastanın ölümüyle sonuçlanan krize yol açmak cause the crisis which led to patient’s death f.
bir patlamaya yol açmak cause an explosion f.
huzursuzluğa yol açmak cause discontent f.
huzursuzluğa yol açmak cause dissatisfaction f.
şoka yol açmak lead to shock f.
enflasyona neden olmak/yol açmak cause inflation f.
enflasyona neden olmak/yol açmak lead to inflation f.
(zarara vb) yol açmak wreak f.
sinir krizine yol açmak lead to a nervous breakdown f.
paniğe yol açmak affrighten [obsolete] f.
karmaşık sonuç veya akıbetlere yol açmak ramify f.
inanılmamasına yol açmak uncredit f.
zarara yol açmak wreke [obsolete] f.
travmaya yol açmak harrow f.
yanlış eğilime sahip olmasına yol açmak misincline f.
(bir şeyin) yeniden geçip gitmesine yol açmak repass f.
yakarak yol açmak burn (into) f.
gürültüye yol açmak claik [scotland] f.
(zilli müzik aleti çalarken) şıngırtıya yol açmak clam f.
senkronizasyonunun bozulmasına yol açmak desynchronize [us] f.
senkronizasyonunun bozulmasına yol açmak desynchronise [uk] f.
aptalca davranmasına yol açmak idiotise f.
ahmak gibi davranmasına yol açmak idiotise f.
aptalca davranmasına yol açmak idiotize f.
ahmak gibi davranmasına yol açmak idiotize f.
aptalca davranmasına yol açmak idiotise f.
ahmak gibi davranmasına yol açmak idiotise f.
eğilmesine yol açmak overbend f.
aşırı basınca yol açmak overpressure f.
hataya yol açmak oversimplify f.
çürümeye yol açmak russet f.
kararmaya yol açmak russet f.
patlamaya yol açmak implode f.
apseye yol açmak imposthumate f.
apseye yol açmak imposthumate f.
dengesizliğe yol açmak disequilibrate f.
kimliğini kaybetmesine yol açmak disorient f.
başarısızlığına yol açmak beguile [obsolete] f.
(bir şeyin) içinden yol açmak pierce f.
kayba yol açmak injure f.
kayba yol açmak injury [obsolete] f.
kan toplanmasına yol açmak cork [australia] f.
hematoma yol açmak cork [australia] f.
patlamasına yol açmak fire f.
öncül olmasına yol açmak precede f.
yıkılmasına yol açmak crumple f.
tortuya yol açmak sludge f.
(bir şeyin) çıkıntı yapmasına yol açmak poke out f.
(bir gözün) kısılmasına yol açmak squint f.
kıtlığa yol açmak strap f.
beklenmedik bir duruma yol açmak surprise f.
beklenmedik bir duruma yol açmak surprize f.
olmasına yol açmak anlamı veren ön ek en- ök.
olmasına yol açmak anlamı veren son ek -en snk.
Phrasals
iterek yol açmak sweep aside f.
(bir şeye) yol açmak become grounds for (something) f.
bir dedikodunun yayılmasına yol açmak bandy about f.
(birinde bir tepkiye, duyguya) yol açmak elicit (something) from (someone) f.
(birinin) bir şey yapmasına neden olmak/yol açmak provoke (one) to f.
(bir duruma) yol açmak stir to (something) f.
bir ruh haline girmesine/kapılmasına yol açmak work into (something) f.
bir ruh haline girmesine/kapılmasına yol açmak work into f.
itip kendine yol açmak push by f.
bir şeye yol açmak bring something on f.
(bir şeye) yol açmak culminate in (something) f.
(bir şey) arasında yol açmak cut through (something) f.
(birinde bir tepkiye, duyguya) yol açmak elicit from f.
atın düşmesine yol açmak ride down f.
kaçmaya yol açmak rout out f.
(bir şeye) yol açmak lead to (something) f.
(bir şeye) yol açmak make for (something) f.
(bir şeye) yol açmak result in (something) f.
(birinin/bir şeyin) olumsuz değerlendirilmesine yol açmak weigh against (someone or something) f.
(birinde/bir şeyde bir zarara) yol açmak wreak (something) upon (someone or something) f.
Colloquial
paniğe yol açmak cause a panic f.
itip kakarak yol açmak elbow (one's) way f.
iterek yol açmak push past f.
Idioms
onaylamamaya yol açmak raise an eyebrow f.
infaala yol açmak frighten the horses f.
kuşkulanmasına/şüphelenmesine yol açmak throw (something) into question f.
ümitlenmesine/umutlanmasına yol açmak build up (one's) hopes f.
heyecanla beklemesine yol açmak build up (one's) hopes f.
ümitlenmesine/umutlanmasına yol açmak build up somebody’s hopes f.
heyecanla beklemesine yol açmak build up somebody’s hopes f.
ümitlenmesine/umutlanmasına yol açmak raise somebody’s hopes f.
heyecanla beklemesine yol açmak raise somebody’s hopes f.
endişeye/kaygıya yol açmak cause (one) qualms f.
duraksamasına yol açmak cause (one) qualms f.
endişeye/kaygıya yol açmak cause qualms f.
duraksamasına yol açmak cause qualms f.
birinin düşünmesine yol açmak give pause to somebody f.
büyük bir felakete yol açmak cause a disaster of epic proportions f.
bir çağrışıma yol açmak strike a chord with someone f.
birinin düşünmesine yol açmak give somebody pause f.
birinin düşünmesine yol açmak give someone pause for thought f.
diğerlerini iterek kendine yol açmak push past someone or something f.
felakete yol açmak/götürmek spell trouble f.
kavgaya yol açmak cause a scene or disturbance f.
kavgaya yol açmak make the fur fly f.
kavgaya yol açmak make a fuss of f.
zorla yol açmak break into f.
zorla yol açmak break in f.
(bir şeyin) gerekçesi olmak (bir şeye) yol açmak be grounds for (something) f.
(bir hastalık) atağına/krizine yol açmak produce an attack (of some illness) f.
bir atağa/krize yol açmak produce an attack f.
yeni bir yol açmak/bulmak blaze a trail f.
yeni bir yol açmak/bulmak blaze the trail f.
birinin umutlanmasına/ümitlenmesine yol açmak build up/raise somebody's hopes f.
kavgaya yol açmak cause a scene f.
için yol açmak clear the way for f.
büyük yıkıma/değişime yol açmak cut a swathe through f.
(birinin) düşünmesine yol açmak give (one) pause f.
(birinin) düşünmesine yol açmak give (one) pause for thought f.
(birinin) düşünmesine yol açmak give (somebody) pause for thought f.
(birinin) düşünmesine yol açmak give (somebody) pause f.
(bir konuda) yol açmak give a lead (on something) f.
düşünmesine yol açmak give pause f.
düşünmesine yol açmak give pause for thought f.
(birinin) düşünmesine yol açmak give pause to (one) f.
birinin düşünmesine yol açmak give pause to someone f.
birinin düşünmesine yol açmak give pause to someone (for thought) f.
birinin düşünmesine yol açmak give someone pause (for thought) f.
bir şeye yol açmak give rise to something f.
(birine/bir şeye) yol açmak make way for (someone or something) f.
(bir şeye) yol açmak/neden olmak play a part (in something) f.
(bir şeye) yol açmak/neden olmak play your part (in something) f.
kalabalığın arasından kendine yol açmak shove (one's) way f.
kalabalığın arasından kendine yol açmak shove way f.
savaşarak kendine yol açmak shoot one's way f.
Trade/Economic
ekonomik buhrana yol açmak squeeze f.
Law
hasara yol açmak damnify f.
temel hakların ihlaline yol açmak lead to a violation of fundamental rights f.
Politics
ya yol açmak lead up f.
Technical
güney afrika ve batı hint adaları'nda kamış kesmek ve yol açmak için kullanılan büyük ve ağır bir bıçak curtal ax i.
Medical
ölüme yol açmak lead to death f.
rüptüre yol açmak rupture f.
apseye yol açmak imposthume [obsolete] f.
apseye yol açmak impostumate [obsolete] f.
apseye yol açmak impostume [obsolete] f.
Pathology
(damarda) tıkanıklığa yol açmak embolise f.
(damarda) tıkanıklığa yol açmak embolize f.
(damar veya organda) fazla kan birikimine yol açmak congest f.
doku birikimine yol açmak congest f.
enfeksiyona yol açmak infect f.
Veterinary
(at) tırnak iltihabına yol açmak founder f.
Gastronomy
istenmeyen aromaya yol açmak revert f.
Biology
gebeliğe yol açmak distend f.
Astronomy
tutulmasına yol açmak eclipse f.
Archaic
muhalefete yol açmak atone f.