Geçmiş

zamanı gelince

"zamanı gelince" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 19 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	zamanı gelince	in due time zf.
2	Genel	zamanı gelince	in due course zf.
3	Genel	zamanı gelince	all in good time zf.
4	Genel	zamanı gelince	belive [scotland] zf.
Phrases
5	İfadeler	zamanı gelince	due course of time expr.
Colloquial
6	Konuşma Dili	zamanı gelince	in due course expr.
7	Konuşma Dili	zamanı gelince	in time expr.
8	Konuşma Dili	zamanı gelince	in due season expr.
9	Konuşma Dili	zamanı gelince	in due time expr.
10	Konuşma Dili	zamanı gelince	when the time is right expr.
11	Konuşma Dili	zamanı gelince	in good time expr.
Idioms
12	Deyim	zamanı gelince	in the fullness of time expr.
13	Deyim	zamanı gelince	when the time comes expr.
14	Deyim	zamanı gelince	in due time expr.
15	Deyim	zamanı gelince	in due season expr.
16	Deyim	zamanı gelince	in good time expr.
17	Deyim	zamanı gelince	in due course expr.
Speaking
18	Konuşma	zamanı gelince	when the time is ripe expr.
19	Konuşma	zamanı gelince	when the time comes expr.

"zamanı gelince" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 11 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Phrasals
1	Öbek Fiiller	zamanı gelince yapmak	get around f.
Proverb
2	Atasözü	zamanı gelince düşünürsün	don't cross that bridge till you come to it
Colloquial
3	Konuşma Dili	o işi de/onu da zamanı gelince hallederiz	cross that bridge when you come to it expr.
Idioms
4	Deyim	o sorunu/konuyu daha sonra/zamanı gelince düşünmek	cross that bridge later f.
5	Deyim	o sorunla da/konuyla da sonra zamanı gelince uğraşmak	cross that bridge later f.
6	Deyim	zamanı gelince bakmak/harekete geçmek	cross abridge when you come to it f.
7	Deyim	zamanı gelince bakmak/harekete geçmek	cross your bridges when you come to them f.
8	Deyim	zamanı gelince bakmak/harekete geçmek	cross that bridge when (one) comes to it f.
9	Deyim	zamanı gelince bakmak/harekete geçmek	cross that bridge when (one) gets there f.
10	Deyim	zamanı gelince bakmak/harekete geçmek	cross that bridge when (one) gets to it f.
11	Deyim	zamanı gelince bakmak/harekete geçmek	cross that bridge when one comes to it f.