Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | özendirmek | encourage f. | ||
Social media encourages us to share our private lives more. Sosyal medya bizi özel hayatlarımızı daha fazla paylaşmaya özendiriyor. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | özendirmek | tempt f. | ||
The sunshine tempted people out. Güneş ışığı insanları dışarı çıkmaya özendirdi. More Sentences |
||||
Genel | özendirmek | motivate f. | ||
Tom's success motivated me. Tom'un başarısı beni özendirdi. More Sentences |
||||
Genel | özendirmek | support f. | ||
Genel | özendirmek | prod f. | ||
Genel | özendirmek | accelerate f. | ||
Genel | özendirmek | stimulate f. | ||
Genel | özendirmek | incent f. | ||
Genel | özendirmek | incentivize f. | ||
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | özendirmek | excite (one) about (something) f. | ||
Öbek Fiiller | özendirmek | excite someone about something f. | ||
Archaic | ||||
Eski Kullanım | özendirmek | attempt f. |
Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
General | ||
Genel | özendirmek (suç) | abet f. |
Genel | aşırı özendirmek | overencourage f. |
Trade/Economic | ||
Ticaret/Ekonomi | işçileri daha çok üretime özendirmek için verilen ikramiye | incentive premiums i. |
Ticaret/Ekonomi | malı satın almaya özendirmek için aşama aşama tam ve ayrıntılı bilgi sunma temeline dayalı bir satış biçimi | formula selling presentation i. |
Ticaret/Ekonomi | yatırımları veya genel olarak ekonomik faaliyetleri özendirmek için vergi oranlarında yapılan indirim | incentive taxation i. |