1 |
alienate |
uzaklaştırmak |
v. |
|
- His veto alienated him from the party.
- Vetosu onu partiden uzaklaştırdı.
- Promoting European political parties will only further alienate the citizen from European politics.
- Avrupalı siyasi partileri teşvik etmek, vatandaşları Avrupa siyasetinden daha da uzaklaştıracaktır.
- His coolness has alienated his friends.
- Soğukkanlılığı arkadaşlarını uzaklaştırdı.
Show More (0)
|
2 |
alienate |
yabancılaştırmak |
v. |
|
- His comments have alienated a lot of young voters.
- Yorumları pek çok genç seçmeni yabancılaştırdı.
- Such an approach alienates the citizens and increases their suspicion instead of bringing them closer.
- Böyle bir yaklaşım vatandaşları yakınlaştırmak yerine yabancılaştırır ve kuşkularını arttırır.
Show More (-1)
|
3 |
alienate |
soğutmak |
v. |
|
- His coolness has alienated his friends.
- Onun soğukluğu arkadaşlarını soğuttu.
Show More (-2)
|