|
- This will be the position after this legislation comes into place.
- Bu mevzuat yürürlüğe girdikten sonra durum bu olacaktır.
- I have no special quarrel with the Spanish, French or British fishermen who come into what are natural waters.
- Doğal sulara giren İspanyol, Fransız ya da İngiliz balıkçılarla özel bir sorunum yok.
- In this respect, the coming into being of the constitution will be crucial to the European citizens.
- Bu bağlamda, anayasanın yürürlüğe girmesi Avrupa vatandaşları için çok önemli olacaktır.
- The other five or ten countries coming into the European Union will demand structural funding for their countries.
- Avrupa Birliği'ne girecek diğer beş ya da on ülke, ülkeleri için yapısal fon talep edecektir.
- Well, none of us want people coming into our houses.
- Hiçbirimiz insanların evlerimize girmesini istemiyoruz.
- In this respect, the coming into being of the constitution will be crucial to the European citizens.
- Bu bakımdan anayasanın yürürlüğe girmesi Avrupa vatandaşları için hayati önem taşıyacaktır.
- Because we are coming into this late, there is no excuse for not getting it right.
- Bu işe geç girdiğimiz için, doğru yapmama konusunda hiçbir mazeretimiz yok.
- General interest or solidarity often does not come into the equation.
- Genel ilgi veya dayanışma çoğu zaman denklemin içine girmez.
- The fact that a directive is coming into being was suddenly more important than its exact content.
- Bir direktifin yürürlüğe girmekte olduğu gerçeği bir anda tam içeriğinden daha önemli hale geldi.
- This will be the position after this legislation comes into place.
- Bu mevzuat yürürlüğe girdikten sonra durum bu olacak.
- Now we have a new travel agency coming into takeover, maybe to save the Community a few pounds.
- Şimdi devreye giren yeni bir seyahat acentemiz var, belki de Topluluğa birkaç sterlin kazandırmak için.
- We see in many quarters how great powers come into conflict with population groups with different national identities.
- Büyük güçlerin farklı ulusal kimliklere sahip nüfus gruplarıyla nasıl çatışma içine girdiğini pek çok yerde görüyoruz.
- Come into my heart, make me a new person.
- Kalbime gir, beni yeni bir insan yap.
- Nothing ticked off my mom more than having people come into the house with dirty shoes.
- İnsanların eve kirli ayakkabılarla girmesi kadar annemi kızdıran başka bir şey yoktur.
- Some things come into our lives and then pass away.
- Bazı şeyler hayatımıza giriyor ve sonra yok olup gidiyor.
- The girl came into the room and burst into tears.
- Kız odaya girdi ve gözyaşlarına boğuldu.
- After a while, the man came into the room.
- Bir süre sonra adam odaya girdi.
- Tom came into the kitchen carrying two grocery bags.
- Tom iki market torbası taşıyarak mutfağa girdi.
- Tom came into the room, followed by John and Mary.
- Tom odaya girdi, ardından John ve Mary geldi.
- She knelt down as she came into the church.
- Kiliseye girince dizlerinin üstüne çöktü.
- Take your shoes off before you come into the room.
- Odaya girmeden önce ayakkabılarınızı çıkarın.
- Tom came into the room wearing a bathrobe.
- Tom odaya bornozla girdi.
- Can't you keep your dog from coming into my garden?
- Köpeğinizin bahçeme girmesini engelleyemez misiniz?
- Just come into the house.
- Hadi eve girin.
- Tom came into the room.
- Tom odaya girdi.
- I never let anyone come into my apartment.
- Asla kimsenin daireme girmesine izin vermiyorum.
- If a burglar came into my room, I would throw something at him.
- Odama bir hırsız girse, ona bir şey fırlatırdım.
- Sami came into the US from Mexico.
- Sami ABD'ye Meksika'dan girdi.
- She came into the garden and looked at the trees for a long time.
- Bahçeye girdi ve uzun süre ağaçlara baktı.
- I saw the train come into the station.
- Trenin istasyona girdiğini gördüm.
- I never let anyone come into my apartment.
- Daireme kimsenin girmesine izin vermem.
- The bride came into the room with lowered eyes and with everyone staring at her.
- Gelin, herkesin gözleri üzerindeyken yere bakan gözlerle odaya girdi.
- Tom came into the room, crying.
- Tom ağlayarak odaya girdi.
- Tom came into my room without knocking.
- Tom kapıyı çalmadan odama girdi.
- If a burglar came into my room, I would throw something at him.
- Eğer odama hırsız girseydi, ona bir şey fırlatırdım.
- I saw a dirty dog coming into the garden.
- Bahçeye giren kirli bir köpek gördüm.
- A stranger came into the building.
- Binaya bir yabancı girdi.
- Tom stopped talking when Mary came into the room.
- Mary odaya girdiğinde Tom konuşmayı kesti.
- They stopped talking as soon as I came into the room.
- Ben odaya girer girmez onlar konuşmaktan vazgeçtiler.
- Tom came into the house, carrying his skateboard.
- Tom kaykayını taşıyarak eve girdi.
- Just come into the house.
- Şu eve gir artık.
- Don't come into my room without knocking.
- Kapıyı çalmadan odama girme.
- Tom came into the classroom three minutes after the bell had rung.
- Tom zil çaldıktan üç dakika sonra sınıfa girdi.
- Please come into my home.
- Lütfen evime girin.
- She grinned at me when she came into the room.
- Odaya girdiğinde bana sırıttı.
- Come into the room.
- Odaya gir.
- When I came into the room, I found Tom unconscious on the floor.
- Odaya girdiğimde, Tom'u yerde baygın buldum.
- Tom came into the room carrying three bottles of wine.
- Tom elinde üç şişe şarapla odaya girdi.
- Take off your hat when you come into a room.
- Odaya girerken şapkanı çıkar.
- Tom stopped talking as soon as Mary came into the room.
- Mary odaya girer girmez Tom konuşmayı kesti.
- Tom came into the house.
- Tom eve girdi.
- She came into the room.
- Odaya girdi.
- Tom came into the building, carrying a heavy box.
- Tom ağır bir kutu taşıyarak binaya girdi.
- This law came into existence in 1918.
- Bu kanun 1918 yılında yürürlüğe girmiştir.
- Tom came into the room without knocking on the door.
- Tom kapıyı çalmadan odaya girdi.
- A mouse came into the room.
- Odaya bir fare girdi.
- Linda came into the building.
- Linda, binaya girdi.
- Immediately after the bell rang the teacher came into the classroom.
- Zil çaldıktan hemen sonra öğretmen sınıfa girdi.
- I came into the room to find him watching TV.
- Odaya girdiğimde onu televizyon seyrederken buldum.
- Sami came into Layla's life in 2006.
- Sami, Layla'nın hayatına 2006'da girdi.
- Take off your hat when you come into a room.
- Odaya girdiğinde şapkanı çıkar.
- Come into the house.
- Eve girin.
- You must not come into the kitchen.
- Mutfağa girmemelisin.
- Tom was making a sandwich when Mary came into the kitchen.
- Mary mutfağa girdiğinde Tom sandviç yapıyordu.
- Tom and Mary stopped talking as soon as John came into the room.
- John odaya girer girmez Tom ve Mary konuşmayı bıraktı.
- As soon as the bell rang the teacher came into the classroom.
- Zil çalar çalmaz öğretmen sınıfa girdi.
- Tom came into the room quietly.
- Tom sessizce odaya girdi.
- Immediately after the bell rang the teacher came into the classroom.
- Öğretmen zil çaldıktan hemen sonra sınıfa girdi.
- When I came into the room, I found Tom unconscious on the floor.
- Odaya girdiğimde Tom'u yerde baygın buldum.
- Please come into the room.
- Lütfen odama girin.
- You came into my room.
- Odama girdin.
- Tom didn't hear Mary come into the room.
- Tom Mary'nin odaya girdiğini duymadı.
- She came into the room with her hat on.
- Odaya şapkasıyla girdi.
- I came into the room to find him watching TV.
- Odaya girdiğimde onu televizyon izlerken buldum.
- Tom didn't hear Mary come into the room.
- Tom, Mary'nin odaya girdiğini duymadı.
- She knelt down as she came into the church.
- Kiliseye girerken diz çöktü.
- He came into the room with his eyes shining.
- Parlayan gözleriyle odaya girdi.
- Just then she came into my room.
- Tam o sırada, odama girdi.
- He spoke to whoever came into the room.
- Odaya giren kişiyle konuştu.
- Search everyone who comes into this room.
- Bu odaya giren herkesi arayın.
- Tom came into the room wearing a bathrobe.
- Tom üzerinde bornozla odaya girmiş.
- Tom and Mary were sitting together on the couch when I came into the room.
- Ben odaya girdiğimde Tom ve Mary kanepede birlikte oturuyorlardı.
- They stopped talking as soon as I came into the room.
- Ben odaya girer girmez konuşmayı kestiler.
- Every time Tom and Mary were about to kiss, someone came into the room.
- Tom ve Mary ne zaman öpüşecek olsalar, odaya biri giriyordu.
- A new woman came into Sami's life.
- Sami'nin hayatına yeni bir kadın girdi.
- I heard someone come into the room.
- Birinin odaya girdiğini duydum.
- No sooner had the bell rung than the teacher came into the classroom.
- Zil çalar çalmaz öğretmen sınıfa girdi.
- Tom smiled at Mary when she came into the room.
- Mary odaya girdiğinde Tom ona gülümsedi.
- Don't come into my room.
- Odama girme.
Show More (86)
|
