| 1 |
induce |
ikna etmek |
v. |
|
- We do not intend to make vegetarians of them, any more than we can induce carrion-eating birds to stop eating carrion.
- Onları vejetaryen yapmaya niyetimiz yok, tıpkı leş yiyen kuşları leş yemeyi bırakmaya ikna edemeyeceğimiz gibi.
- The discussions now being conducted within the Arab world to induce Saddam Hussein to resign are extremely interesting.
- Şu anda Arap dünyasında Saddam Hüseyin'i istifaya ikna etmek için yürütülen tartışmalar son derece ilginçtir.
- Nothing could induce him to change his mind.
- Hiçbir şey onu fikrini değiştirmeye ikna edemezdi.
- Nothing could induce him to change his mind.
- Hiçbir şey onun fikrini değiştirmek için onu ikna edemez.
Show More (1)
|
| 2 |
induce |
neden olmak |
v. |
|
- The length of the periods of time leading up to implementation is such as to induce paralysis.
- Uygulamaya kadar geçen sürenin uzunluğu felce neden olacak niteliktedir.
- We must not induce, however unintentionally, any more closures in that vital area.
- İstemeden de olsa, bu hayati alanda daha fazla kapanmaya neden olmamalıyız.
Show More (-1)
|
| 3 |
induce |
teşvik etmek |
v. |
|
- Strong and combined international pressure of this kind is the only thing that can induce him to respond.
- Bu türden güçlü ve birleşik uluslararası baskı, onu yanıt vermeye teşvik edebilecek tek şeydir.
Show More (-2)
|
