plump - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
plump tombul adj.
  • They have a cute plump daughter.
  • Sevimli, tombul bir kızları var.
  • I may be plump, but I'm vigorous.
  • Tombul olabilirim ama dinçimdir.
  • The world's greatest singers and most of its famous musicians have been fat or at least decidedly plump.
  • Dünyanın en büyük şarkıcıları ve ünlü müzisyenlerinin çoğu şişman ya da en azından kesinlikle tombul olmuştur.
Show More (2)
plump (yastık vb.) doldurmak v.
  • The man plumped the pillows before lying down.
  • Adam yatmadan önce yastıkları doldurdu.
Show More (-2)
plump dolgunlaştırmak v.
  • Plump up the dried figs by soaking them before adding them to the pot.
  • Kuru incirleri tencereye eklemeden önce ıslatıp dolgunlaştırın.
Show More (-2)
plump dolgun adj.
  • The watermelon was big and plump.
  • Karpuz büyük ve dolgundu.
Show More (-2)
plump küt diye bırakmak v.
  • He plumped the books on the table.
  • Kitapları masanın üzerine küt diye bıraktı.
Show More (-2)
plump tombullaşmak v.
  • Every day grandfather and grandmother gave the kitten plenty of milk, and soon the kitten grew nice and plump.
  • Büyükbaba ve büyükanne her gün yavru kediye bol bol süt verdiler, kısa sürede yavru kedi güzelce büyüdü ve tombullaştı.
Show More (-2)