|
- It's obviously not the ideal weather to play soccer, but we are still getting paid.
- Açıkçası futbol oynamak için ideal bir hava değil ama yine de paramızı alıyoruz.
- Mr Prodi has to leave early to return to Brussels because of the weather.
- Sayın Prodi hava muhalefeti nedeniyle Brüksel'e dönmek üzere erken ayrılmak zorunda kaldı.
- What would happen in the event of weather hazards in the Americas?
- Amerika'da hava tehlikesi olması durumunda ne olur?
- That is why it is absolutely essential to deal with the fallen timber before the warmer weather arrives.
- Bu nedenle, sıcak havalar gelmeden önce düşen kerestelerle ilgilenmek kesinlikle elzemdir.
- What would happen in the event of weather hazards in the Americas?
- Amerika kıtasında hava tehlikesi olması durumunda ne olacaktır?
- This is due to reduced 2001 cereal harvests caused by adverse weather and reduced planting.
- Bunun nedeni, olumsuz hava koşulları ve azalan ekim nedeniyle 2001 tahıl hasadının azalmasıdır.
- This is due to reduced 2001 cereal harvests caused by adverse weather and reduced planting.
- Bu durum, olumsuz hava koşulları ve ekimlerin azalması nedeniyle 2001 tahıl hasadının düşmesinden kaynaklanmaktadır.
- The monitoring of space weather is important.
- Ortamdaki havanın kontrolü önemlidir.
- The monitoring of space weather is important.
- Ortamdaki havanın denetimi önemlidir.
- The monitoring of space weather is important.
- Ortam havasının izlenmesi önemli.
- Let's take a chance on the weather.
- Havaya bir şans verelim.
- The weather was rainy.
- Hava yağmurluydu.
- There was a sudden change in the weather.
- Havada ani bir değişiklik oldu.
- The weather here is very mild.
- Buradaki hava çok ılıman.
- I hope the weather will clear up on Sunday.
- Havanın pazar günü açacağını umuyorum.
- For the most part the weather has been nice this summer.
- Hava bu yaz çoğunlukla güzeldi.
- This kind of hot weather is something I'm not used to.
- Bu tür sıcak hava alışkın olmadığım bir şey.
- What is the weather like?
- Hava nasıl?
- If the weather is good, I'll go.
- Hava iyi olursa, giderim.
- The weather's been very good ever since.
- O zamandan beri hava çok güzel.
- Wouldn't it be nice if this warm weather could last?
- Bu sıcak hava devam etse hoş olmaz mıydı?
- I am hating this weather!
- Bu havadan hoşlanmıyorum!
- If the weather is good, I'll go out tomorrow.
- Hava güzel olursa yarın çıkacağım.
- The weather seemed favorable for the test flight.
- Hava test uçuşu için uygun görünüyordu.
- The weather is beautiful.
- Hava güzel.
- Tom always complains about the weather.
- Tom her zaman havadan şikayet eder.
- Cold and dry, splendid sunshine, what beautiful winter weather!
- Soğuk ve kuru, parlak güneş, ne güzel kış havası!
- The weather was fine, so we went fishing.
- Hava güzeldi, biz de balık tutmaya gittik.
- One thing that I didn't like about Boston was the weather.
- Boston hakkında sevmediğim tek şey havaydı.
- Don't blame it on the weather!
- Havayı bahane etme!
- The weather turned bad.
- Hava kötüleşti.
- Isn't this weather just great!
- Bu hava harika değil mi?
- The weather was perfect.
- Hava mükemmeldi.
- The weather will be good tonight for sure.
- Bu gece havanın güzel olacağı kesin.
- It is bonkers to go out in this weather.
- Bu havada dışarı çıkmak çılgınlık.
- If the weather is good, I'll leave tomorrow.
- Hava iyi olursa, yarın gideceğim.
- The weather is cold all year here.
- Burada tüm sene boyunca hava soğuktur.
- What awful weather!
- Ne berbat bir hava!
- We must trust women as much as we can trust the weather.
- Kadınlara havaya güvendiğimiz kadar güvenmeliyiz.
- What's the weather like in the summer in your country?
- Ülkenizde yazın hava nasıl olur?
- The weather is changeable here.
- Burada hava değişkendir.
- The weather is beautiful today.
- Bugün hava çok güzel.
- It all depends on the weather.
- Tamamen havaya bağlı.
- The weather is a little chilly this morning.
- Bu sabah hava biraz serin.
- In my opinion, the weather is nice.
- Bence hava güzel.
- It will be fine weather tomorrow, perhaps.
- Belki yarın hava güzel olur.
- Do you think we'll have good weather tomorrow?
- Sence yarın hava güzel olacak mı?
- The weather is just perfect.
- Hava mükemmel.
- What will the weather be like?
- Hava nasıl olacak?
- Weather permitting, I'll start tomorrow.
- Hava güzel olursa, yarın başlayacağım.
- The weather has been good until today.
- Hava bugüne kadar iyiydi.
- The weather has been good until today.
- Bugüne kadar hava güzeldi.
- The weather is fine today!
- Bugün hava güzel!
- I hope we have better weather tomorrow.
- Umarım yarın hava daha güzel olur.
- Who cares about the weather?
- Hava kimin umurunda?
- The weather's nice and it's my day off; I want to go somewhere.
- Hava güzel ve bugün izin günüm; bir yerlere gitmek istiyorum.
- The weather is terrible.
- Hava korkunç.
- The weather is more changeable in mountain regions than in any other district.
- Hava, dağlık bölgelerde diğer bölgelerden daha değişkendir.
- The weather won't be fine.
- Hava güzel olmayacak.
- I hope the weather is going to be dry.
- Havanın kuru olacağını umuyorum.
- Whether we go hiking or not depends on the weather.
- Yürüyüşe gidip gitmeyeceğimiz havaya bağlı.
- The weather being fine, we went on a picnic.
- Hava güzel olduğundan, pikniğe gittik.
- What's your favorite hot weather drink?
- Sıcak havalarda en sevdiğin içecek nedir?
- They will go to the woods to pick mushrooms, weather permitting.
- Hava güzel olursa, onlar mantar toplamak için ormana gidecek.
- New York weather is hot and humid in the summer.
- New York'ta hava yazın, sıcak ve nemlidir.
- The weather is stormy.
- Hava fırtınalı.
- The weather is rainy.
- Hava yağmurlu.
- Even though the weather was bad, I decided to go out.
- Hava kötü olmasına rağmen dışarı çıkmaya karar verdim.
- It will be interesting to see whether this weather continues.
- Bu havanın devam edip etmeyeceğini görmek ilginç olacak.
- I wonder whether the weather will hold.
- Havanın nasıl olacağını merak ediyorum.
- The weather was cold that day, and besides, it was raining.
- O gün hava soğuktu ve ayrıca yağmur yağıyordu.
- There is usually good weather in November throughout Japan.
- Kasım ayında Japonya'da hava genellikle güzel olur.
- We took advantage of the sunny weather to go on a picnic.
- Pikniğe gitmek için güneşli havadan yararlandık.
- If you go out in weather like this, you risk frostbite.
- Böyle bir havada dışarı çıkarsan donma riski geçirirsin.
- The weather was beautiful and we stayed on the beach all day.
- Hava güzeldi ve bütün gün plajda kaldık.
- If the weather clears up, we'll go for a walk in the forest.
- Hava açarsa, ormanda yürüyüşe çıkarız.
- You are an idiot to go out in this weather.
- Bu havada dışarı çıkacak kadar aptalsın.
- Tom said that he isn't used to this kind of weather.
- Tom bu tür havalara alışık olmadığını söyledi.
- The weather is extremely hot.
- Hava aşırı sıcak.
- Isn't the weather good?
- Hava iyi değil mi?
- The weather's so good I think I'll hang the laundry out to dry.
- Hava o kadar güzel ki, sanırım çamaşırları kuruması için asacağım.
- I just can't stand this hot weather anymore.
- Artık bu sıcak havaya dayanamıyorum.
- Young plants should be protected in frosty weather.
- Genç bitkiler soğuk havalarda korunmalıdır.
- Meat decays quickly in warm weather.
- Et sıcak havalarda çabuk bozulur.
- What's the weather like in the summer in your country?
- Ülkenizde yaz mevsiminde hava nasıl?
- Do you really need to go out in this kind of weather?
- Böyle bir havada gerçekten dışarı çıkman gerekiyor mu?
- For the most part the weather has been nice this summer.
- Bu yaz havalar çoğunlukla güzel geçti.
- Blame it on the weather.
- Havayı suçla.
- What's the weather like now?
- Şimdi hava nasıl?
- The weather is very hot.
- Hava çok sıcak.
- It is lucky that the weather should be so nice.
- Havanın bu kadar güzel olması büyük şans.
- I'll go if the weather's good.
- Hava güzel olursa gideceğim.
- The weather stayed hot for two weeks.
- Hava iki hafta boyunca sıcak kaldı.
- The weather changes very often in England.
- İngiltere'de hava çok sık değişir.
- How was the weather yesterday?
- Dün hava nasıldı?
- The weather was getting worse and worse as the day went on.
- Hava gün geçtikçe daha da kötüleşiyordu.
- How was the weather when you were in Boston?
- Boston'dayken hava nasıldı?
- How is the weather there?
- Orada hava nasıl?
- In hot weather, water evaporates more quickly.
- Su sıcak havada daha hızlı buharlaşır.
- The weather's bad, isn't it?
- Hava kötü, değil mi?
- What lovely weather!
- Ne güzel bir hava!
- It's been a long time since we've had such nice weather.
- Böyle güzel bir hava yaşadığımızdan beri uzun zaman oldu.
- Beautiful weather, isn't it?
- Hava güzel, değil mi?
- Unfortunately, Brian met with bad weather.
- Ne yazık ki Brian kötü bir havayla karşılaştı.
- Today the weather is much better than yesterday.
- Bugün hava dünden çok daha iyidir.
- Thanks to the nice weather, we were able to harvest all of the crops in a day.
- Güzel hava sayesinde, tüm ürünleri bir gün içinde hasat edebildik.
- Do you think the weather will be fine tomorrow?
- Yarın havanın iyi olacağını düşünüyor musun?
- The weather was going from bad to worse.
- Hava kötüden de daha kötüye gidiyordu.
- This really is great weather.
- Bu gerçekten muhteşem havadır.
- I will start, weather permitting.
- Hava güzel olursa başlayacağım.
- If the weather is fine, I'll go swimming in the river.
- Hava iyiyse nehre yüzmeye gideceğim.
- I hope the weather will clear up on Sunday.
- Umarım Pazar günü hava açık olur.
- I have no idea what the weather will be like tomorrow.
- Yarın havanın nasıl olacağı hakkında hiçbir fikrim yok.
- I'm hating this weather!
- Bu havadan nefret ediyorum!
- I'm getting used to the weather here.
- Buradaki havaya alışıyorum.
- Weather permitting, I'll go fishing in a river.
- Hava güzel olursa, nehirde balık tutmaya gideceğim.
- They chatted about the weather.
- Onlar hava hakkında sohbet ettiler.
- The weather varies from day to day.
- Hava günden güne değişir.
- Farmers always complain about the weather.
- Çiftçiler her zaman havadan şikayet ederler.
- If the weather had been nice yesterday, we would have gone to the zoo.
- Dün hava güzel olsaydı, hayvanat bahçesine gidecektik.
- Isn't the weather bad?
- Hava kötü değil mi?
- The weather won't be fine.
- Hava iyi olmayacak.
- Today's weather is sunny with occasional clouds.
- Bugün hava güneşli ve ara sıra bulutlu.
- Tom told Mary that she shouldn't go out in this kind of weather.
- Tom, Mary'ye bu havada dışarı çıkmaması gerektiğini söyledi.
- This morning the weather is frightful.
- Bu sabah hava korkunç.
- Today, the weather in Istanbul is really sunny.
- Bugün İstanbul'da hava çok güneşli.
- The weather getting worse, the departure was put off.
- Hava gittikçe kötüleştiği için kalkış ertelendi.
- Tom asked Mary what the weather had been like while he was away.
- Tom, Mary'ye o yokken havanın nasıl olduğunu sordu.
- What's the weather for the weekend?
- Hafta sonu hava nasıl olacak?
- The weather was perfect yesterday.
- Dün hava mükemmeldi.
- Nowadays, Tom carries a golf umbrella to keep social distancing, regardless of weather.
- Bugünlerde Tom, hava nasıl olursa olsun sosyal mesafeyi korumak için golf şemsiyesi taşıyor.
- The weather couldn't have been better.
- Hava daha iyi olamazdı.
- I'm going to mow the lawn tomorrow, weather permitting.
- Hava izin verirse yarın çimleri biçeceğim.
- How's the weather today?
- Bugün hava nasıl?
- I hope the weather will be good.
- Umarım hava güzel olur.
- I'd rather stay home than go out in this weather.
- Bu havada dışarıya gitmektense evde kalmayı tercih ederim.
- Weather permitting, we'll leave tomorrow morning.
- Hava güzel olursa, yarın sabah gideceğiz.
- The weather was balmy.
- Hava ılıktı.
- Tom says that he's fed up with this hot weather.
- Tom bu sıcak havadan usandığını söylüyor.
- Don't you just hate this weather?
- Bu havadan nefret etmiyor musun?
- What's your favorite kind of weather?
- En sevdiğiniz hava türü nedir?
- Tomorrow we expect variable weather with a likely chance of precipitation.
- Yarın yağış ihtimali olan değişken bir hava bekliyoruz.
- What kind of sports we play depends on the weather and the season.
- Ne tür spor yaptığımız, havaya ve mevsime bağlı.
- I guess it depends on the weather.
- Sanırım havaya bağlı.
- Tom does a pretty good job of forecasting the weather.
- Tom hava tahmininde oldukça iyi bir iş çıkarıyor.
- The weather stayed hot for a few days.
- Hava birkaç gün sıcak kaldı.
- We're going to have good weather in the next few days.
- Önümüzdeki birkaç gün bizde hava güzel olacak.
- We're going hiking tomorrow, weather permitting.
- Hava güzel olursa yarın yürüyüşe çıkacağız.
- The weather is cloudy.
- Hava bulutlu.
- The weather is threatening.
- Hava riskli.
- Winter weather is extremely hard in this area.
- Kış havası bu alanda son derece serttir.
- Surely the weather will become fine.
- Eminim hava güzelleşecektir.
- It was the end of winter, and the weather was very cold.
- Kış sonuydu ve hava çok soğuktu.
- Attendance should be good provided the weather is favorable.
- Hava güzel olması koşuluyla, katılım iyi olmalı.
- The weather is threatening.
- Hava tehditkar.
- We had nice weather yesterday.
- Dün hava çok güzeldi.
- We heard it was bad weather, so we decided to cancel the trip.
- Havanın kötü olduğunu duyduk, bu yüzden geziyi iptal etmeye karar verdik.
- The damp weather affects his health.
- Nemli hava sağlığını etkiliyor.
- I hope the weather will hold for another day.
- Havanın bir gün daha devam edeceğini umuyorum.
- The weather began to take a turn for the worse in the afternoon.
- Hava öğleden sonra kötüleşmeye başladı.
- Tom often goes fishing on Sundays if the weather is good.
- Tom hava güzelse Pazar günleri sık sık balığa çıkar.
- Weather permitting, we'll start on our trip tomorrow.
- Hava izin verirse yarın yola çıkacağız.
- Today the weather is much better than yesterday.
- Bugün hava dünden çok daha iyi.
- What awful weather!
- Ne korkunç bir hava!
- I know the weather there is very cold.
- Orada havanın çok soğuk olduğunu biliyorum.
- How's the weather in Iran?
- İran'da hava nasıl?
- The weather is sure to be wet.
- Havanın yağışlı olacağı kesin.
- The weather was cold and it rained a lot.
- Hava soğuktu ve çok yağmur yağdı.
- Because of the bad weather, I didn't go.
- Hava kötü olduğu için gidemedim.
- The weather was very good today.
- Bugün hava çok güzeldi.
- They went to the mountain, but the weather was not good.
- Onlar dağa gittiler fakat hava iyi değildi.
- Stop complaining about the weather.
- Havadan şikayet etmeyi bırak.
- In severe weather, it's best to stay indoors.
- Şiddetli havalarda, içeride kalmak en iyisidir.
- We had a long period of good weather.
- Uzun bir süre havalar iyi gitti.
- Isn't this weather just great!
- Bu hava harika değil mi!
- The weather is bad and it's the day before payday, so I won't go out today.
- Hava kötü ve maaş gününden bir gün önce, bu yüzden bugün dışarı çıkmayacağım.
- You can get a nice view from here when the weather is good.
- Hava güzel olduğunda buradan güzel bir manzara görebilirsiniz.
- Tom desperately warned the fisherman not to go fishing on such a bad weather.
- Tom böyle kötü bir havada balık tutmaya gitmemesi için balıkçıyı umutsuzca uyardı.
- Schools will be closed today due to the weather.
- Hava koşulları nedeniyle okullar bugün kapalı olacak.
- I came down here to Florida for the weather.
- Ben hava için Florida'ya geldim.
- If the weather is fine, I'll go swimming in the river.
- Hava güzel olursa nehirde yüzmeye gideceğim.
- New York weather is hot and humid in the summer.
- New York havası, yaz mevsiminde sıcak ve nemlidir.
- Meat decays quickly in warm weather.
- Et sıcak havalarda hızla çürür.
- I will start, weather permitting.
- Hava izin verirse başlayacağım.
- The weather was so cold that the lake froze over.
- Hava o kadar soğuktu ki, gölün üstü buz tuttu.
- Spring brings mild weather after the cold winter.
- Bahar, soğuk kıştan sonra ılıman havayı getirir.
- How's the weather?
- Hava nasıl?
- Except for the weather, it was a great picnic.
- Hava dışında, harika bir piknikti.
- The sky gives promise of fine weather.
- Gökyüzü güzel bir hava vaat ediyor.
- What beautiful weather!
- Ne güzel bir hava!
- I wear my old coat in weather like this.
- Böyle havalarda eski paltomu giyerim.
- This is unusual weather.
- Bu alışılmadık bir hava.
- Tom asked Mary what the weather had been like while he was away.
- Tom Mary'ye o uzaktayken havanın nasıl olduğunu sordu.
- The weather is usually hot in July.
- Hava Temmuz'da genellikle sıcaktır.
- How is the weather in Boston?
- Boston'da hava nasıl?
- It will soon stop snowing, and then the weather will improve.
- Yakında kar yağışı duracak ve sonra hava düzelecek.
- Tom and Mary plan to go hiking tomorrow if the weather improves.
- Tom ve Mary hava düzelirse yarın yürüyüşe çıkmayı planlıyorlar.
- The weather is exceptionally frigid.
- Hava son derece soğuk.
- It is bad weather.
- Hava kötü.
- The weather is bad today.
- Bugün hava kötü.
- We're not used to this kind of weather.
- Bu tür havada kullanılmıyoruz.
- According to climatologists, from tomorrow on the weather will be very hot.
- İklimbilimcilerine göre, yarından itibaren hava çok sıcak olacak.
- Milk goes bad quickly in hot weather.
- Süt sıcak havada çabuk bozulur.
- We can't control the weather.
- Biz havayı kontrol edemeyiz.
- The weather is good today.
- Hava bugün güzel.
- Weather permitting, we are going to get to the top of the mountain tomorrow.
- Hava izin verirse, yarın dağın tepesine çıkacağız.
- The period of hot weather is very short here.
- Sıcak hava dönemi burada çok kısadır.
- The wedding ceremony will be held regardless of the weather.
- Düğün töreni hava nasıl olursa olsun yapılacak.
- Everything was fine, except the weather.
- Hava dışında her şey iyiydi.
- I hope the weather will clear up tomorrow.
- Umarım yarın hava açık olur.
- It's been a long time since we've had such nice weather.
- Uzun zamandır böyle güzel bir hava görmemiştik.
- If the weather is good, I'll leave tomorrow.
- Hava güzelse, yarın yola çıkarım.
- It would be great if the weather got brighter tomorrow.
- Yarın hava daha aydınlık olursa harika olur.
- I hope this good weather continues.
- Umarım bu güzel hava devam eder.
- I'll go tomorrow if the weather is good.
- Hava iyi olursa yarın gideceğim.
- The weather is cold all year here.
- Burada hava bütün yıl soğuktur.
- I don't think it's safe to go out in this kind of weather.
- Bu havada dışarı çıkmanın güvenli olduğunu sanmıyorum.
- This warm weather is abnormal for February.
- Bu sıcak hava, Şubat ayı için anormal.
- Fortunately, the weather was good.
- Neyse ki hava güzeldi.
- I am hating this weather!
- Bu havadan nefret ediyorum!
- The weather will probably clear up tomorrow.
- Hava muhtemelen yarın düzelecek.
- What is our weather?
- Hava ne alemde?
- We've had all kinds of weather over the past few days.
- Son birkaç gündür her türlü hava koşulunu yaşadık.
- The newspaper boy delivers newspapers no matter what the weather is like.
- Gazeteci çocuk hava nasıl olursa olsun gazeteleri dağıtır.
- I'm getting used to the weather here.
- Buradaki havaya alışmaya başlıyorum.
- The weather can be very treacherous at this altitude.
- Bu irtifada hava çok tehlikeli olabilir.
- The weather was warm but rainy.
- Hava sıcaktı ama yağmurluydu.
- The change in weather was sudden.
- Havadaki değişiklik aniydi.
- The weather has been nice all week.
- Bütün hafta hava güzeldi.
- I don't mind hot weather.
- Sıcak havadan rahatsız olmam.
- The weather has been unusual this year.
- Hava bu yıl alışılmadıktı.
- We often talk about the weather.
- Çoğunlukla hava hakkında konuşuruz.
- The crocodile, which produces only male young in hotter weather, might die out too because there will be no females to breed.
- Sıcak havalarda sadece erkek yavru üreten timsahın nesli de, üreyecek dişi kalmayacağı için, tükenebilir.
- If the weather is nice tomorrow, we will have a picnic.
- Yarın hava güzel olursa piknik yaparız.
- I saw that the weather will be beautiful this weekend.
- Bu hafta sonu havanın güzel olacağını gördüm.
- My grandfather goes for walks on days when the weather is good.
- Büyük babam havanın iyi olduğu günlerde yürüyüşe gider.
- If the weather permits, they will go and pick mushrooms in the woods.
- Eğer hava izin verirse, onlar gidecekler ve ormanda mantar toplayacaklar.
- The weather stayed cold for three weeks.
- Hava üç hafta boyunca soğuk kaldı.
- I will go, provided the weather is clear.
- Hava açık olursa gideceğim.
- Generally speaking, the weather was mild last year.
- Genel olarak konuşursak, geçen yıl hava ılımandı.
- Tom asked Mary what the weather had been like while he was away.
- Tom, Mary'ye kendisi yokken havanın nasıl olduğunu sordu.
- This afternoon the weather is going to get worse.
- Bu öğleden sonra hava kötüye gidecek.
- What wonderful weather!
- Ne harika bir hava!
- We won't go for a walk if the weather's bad.
- Hava kötüyse yürüyüşe çıkmayız.
- If the weather's good tomorrow, let's go to the river to swim.
- Yarın hava güzel olursa, yüzmek için nehre gidelim.
- My mood depends totally on the weather.
- Ruh halim tamamen havaya bağlı.
- The weather was streaky.
- Hava değişkendi.
- Is the weather nice?
- Hava güzel mi?
- Due to the worsening weather, the departure was delayed.
- Havanın kötüleşmesi nedeniyle kalkış ertelendi.
- I'm getting used to this weather.
- Bu havaya alışmaya başlıyorum.
- Nice weather, isn't it?
- Güzel hava, değil mi?
- Today's weather is very cold that it makes us shiver.
- Bugün hava bizi titretecek kadar soğuk.
- Tom opened the door to see what the weather was like.
- Tom havanın nasıl olduğunu görmek için kapıyı açtı.
- The weather is very cool here because it rains often.
- Burada hava çok serin çünkü sık sık yağmur yağıyor.
- Today's weather is very cold that it makes us shiver.
- Bugünkü hava o soğuk ki bizi titretiyor.
- We're hoping for good weather.
- Havanın iyi olmasını umuyoruz.
- The newspaper boy delivers in all weather.
- Gazeteci çocuk her havada dağıtım yapar.
- The weather is snowy.
- Hava karlı.
- I am fed up with this wet weather.
- Bu yağışlı havadan bıktım.
- I will come, weather permitting.
- Hava izin verirse, gelirim.
- Surely the weather will become fine.
- Şüphesiz havalar düzelecektir.
- I'm fed up with this weather.
- Bu havadan bıktım.
- The weather here has been very unusual, but you know that's my cup of tea.
- Buradaki hava çok olağandışıydı ama biliyorsun ki bu tam bana göre.
- The weather is cold now.
- Hava şimdi soğuk.
- How do you prepare for weather like that?
- Böyle bir hava için nasıl hazırlanıyorsun?
- Wild weather is forecast for our region today.
- Bugün bölgemizde sert bir hava bekleniyor.
- If the weather is good tomorrow, let's have picnic.
- Yarın hava güzel olursa piknik yapalım.
- If the weather is nice, I'll go swimming.
- Hava güzel olursa yüzmeye gideceğim.
- Do you think the weather will be fine tomorrow?
- Sence yarın hava güzel olacak mı?
- Beautiful weather, isn't it?
- Güzel hava, değil mi?
- The weather has settled at last.
- Hava, sonunda sakinleşti.
- I hope the weather will be dry.
- Umarım hava kuru olur.
- The weather stayed hot for a few days.
- Birkaç gün hava sıcak kaldı.
- What's your favorite hot weather food?
- Sıcak havalarda en sevdiğin yemek nedir?
- We had bad weather yesterday.
- Dün hava çok kötüydü.
- Tom isn't used to this kind of hot weather.
- Tom bu tür sıcak havalara alışık değil.
- Weather permitting, I'll go fishing in a river.
- Hava izin verirse, nehirde balık tutmaya gideceğim.
- I hope we have good weather for the next few days.
- Umarım önümüzdeki birkaç gün hava güzel olur.
- In clear weather one can see Mount Fuji from here.
- Açık bir havada birisi buradan Fuji Dağını görebilir.
- Wouldn't it be nice if this warm weather could last?
- Bu sıcak hava sürse güzel olmaz mıydı?
- We stayed home because of bad weather.
- Hava kötü olduğu için evde kaldık.
- The weather is good today.
- Bugün hava güzeldir.
- The weather varies quite often.
- Hava çok sık değişiyor.
- Everything was fine, except the weather.
- Hava hariç her şey güzeldi.
- If you go out in weather like this, you risk frostbite.
- Böyle bir havada dışarı çıkarsan, donma riskiyle karşı karşıya kalırsın.
- Being at the office at such a weather is a real torture.
- Böyle bir havada ofiste olmak gerçek bir işkence.
- After days of warm weather, it became cold.
- Sıcak geçen günlerin ardından hava soğudu.
- The weather was miserable yesterday.
- Dün hava çok kötüydü.
- We have had a long spell of hot weather.
- Uzun bir sıcak hava dönemi geçirdik.
- The weather's so good I think I'll hang the laundry out to dry.
- Hava çok iyi, kuruması için çamaşırlarımı dışarıya asmayı düşünüyorum.
- What is the weather for tomorrow?
- Yarın hava nasıl olacak?
- This is unusual weather.
- Bu olağan dışı bir hava.
- Let's hope the weather is good tomorrow.
- Yarın havanın iyi olmasını umalım.
- The newspaper boy delivers newspapers no matter what the weather is like.
- Gazeteci çocuk hava nasıl olursa olsun gazete dağıtıyor.
- Tom always complains about the weather.
- Tom her zaman hava hakkında şikayet ediyor.
- The weather had been hot.
- Hava sıcak olmuştu.
- I wonder whether the weather will be good tomorrow.
- Havanın yarın güzel olup olmayacağını merak ediyorum.
- What was the weather like?
- Hava nasıldı?
- He came even though the weather was bad.
- Hava kötü olduğu halde geldi.
- We'll go out tomorrow if the weather permits.
- Hava müsait olursa yarın dışarı çıkacağız.
- Today, the weather in Istanbul is really sunny.
- Bugün İstanbul'da hava gerçekten güneşli.
- The weather is very windy.
- Hava çok rüzgarlı.
- This really is great weather.
- Bu gerçekten harika bir hava.
- It is lucky that the weather should be so nice.
- Havanın o kadar iyi olması tesadüftür.
- In hot weather, water evaporates quickly.
- Sıcak havada, su hızla buharlaşır.
- The weather yesterday was horrible.
- Dün hava korkunçtu.
- The weather is snowy today.
- Bugün hava karlı.
- There is bad weather in the north.
- Kuzeyde kötü bir hava var.
- The weather is warming up in Boston.
- Boston'da havalar ısınıyor.
- In the afternoon the weather became wet and foggy.
- Öğleden sonra hava yağışlı ve sisli oldu.
- If the weather is good, we'll get there tomorrow.
- Hava güzel olursa yarın oraya varırız.
- Compared to yesterday, the weather is better today.
- Düne kıyasla bugün hava daha iyi.
- We've had beautiful weather all week.
- Bütün hafta hava çok güzeldi.
- If the weather is good, I'll go.
- Hava güzelse, giderim.
- The weather is nice tonight.
- Bu gece hava güzel.
- What is the weather for tomorrow?
- Yarın için hava nasıl?
- The weather is a shade better today.
- Bugün hava biraz daha iyi.
- Farmers always complain about the weather.
- Çiftçiler sürekli havadan şikayet eder.
- He came even though the weather was bad.
- O, hava kötü olmasına rağmen geldi.
- Looks like the weather's gotten worse, eh?
- Görünüşe göre hava daha da kötüleşti, değil mi?
- Yesterday's weather wasn't very good.
- Dünkü hava pek iyi değildi.
- The weather changed quickly.
- Hava hızla değişti.
- The weather became warm.
- Hava ılık oldu.
- The captain will go to the meteorological office to get a weather briefing.
- Kaptan hava brifingi almak için meteoroloji ofisine gidecek.
- You should not climb the mountain in such bad weather.
- Böyle kötü bir havada dağa tırmanmamalısın.
- I haven't yet gotten used to weather here.
- Buradaki havaya henüz alışamadım.
- The weather was very bad yesterday.
- Dün hava çok kötüydü.
- According to climatologists, from tomorrow on the weather will be very hot.
- Klimatologlara göre yarından itibaren hava çok sıcak olacak.
- We've had nice weather for a while now.
- Şimdi bir süredir güzel bir hava yaşıyoruz.
- The weather is bad, isn't it?
- Hava kötü, değil mi?
- Yesterday, the weather was very nice.
- Dün hava çok güzeldi.
- This morning the weather is dreadful.
- Bu sabah hava çok kötü.
- The weather is unusually cold.
- Hava alışılmadık derecede soğuk.
- It is terrible weather today.
- Bugün hava berbat.
- I have some doubts about his coming in this weather.
- Onun bu havada gelmesi hakkında bazı şüphelerim var.
- The weather will probably clear up tomorrow.
- Hava yarın muhtemelen düzelecek.
- The weather became warm.
- Hava ısındı.
- He often went fishing on Sundays when the weather was good.
- Pazar günleri hava güzel olduğunda sık sık balığa giderdi.
- It was the end of winter, and the weather was very cold.
- Kışın sonuydu ve hava çok soğuktu.
- What marvelous weather.
- Ne harika bir hava.
- The weather was terrible.
- Hava korkunçtu.
- It will be fine weather tomorrow, perhaps.
- Yarın hava güzel olacak, belki de.
- The weather is just right today.
- Bugün hava çok güzel.
- The crocodile, which produces only male young in hotter weather, might die out too because there will be no females to breed.
- Sıcak havalarda sadece erkek yavru doğuran timsahın da üreyecek dişi olmayacağı için nesli tükenebilir.
- You should take advantage of the good weather to paint the fence.
- Çitleri boyamak için güzel havadan yararlanmalısın.
- Let's hope the weather is good tomorrow.
- Umalım da yarın hava güzel olsun.
- The weather is getting cold.
- Hava soğuyor.
- My grandfather goes for walks on days when the weather is good.
- Büyükbabam havanın güzel olduğu günlerde yürüyüşe çıkar.
- The weather is fine in London.
- Londra'da hava güzel.
- I'm enjoying this warm weather.
- Bu sıcak havanın tadını çıkarıyorum.
- Winter is here, and the weather's getting cold.
- Kış geldi ve hava soğuyor.
- The weather is so hot.
- Hava çok sıcak.
- Tom said he isn't used to this kind of weather.
- Tom bu tür havalara alışık olmadığını söyledi.
- The weather was streaky.
- Hava düzensizdi.
- The weather will definitely be good tomorrow.
- Yarın hava kesinlikle iyi olacak.
- Whether we play tennis tomorrow depends on the weather.
- Yarın tenis oynayıp oynamayacağımız havaya bağlı.
- Did Tom say how the weather was in Boston?
- Tom Boston'da havanın nasıl olduğunu söyledi mi?
- It would seem that the weather is improving.
- Görünüşe göre hava düzeliyor.
- People always complain about the weather.
- İnsanlar hep havadan şikayet eder.
- Judging by the sky, we'll have beautiful weather.
- Gökyüzüne bakılırsa, hava çok güzel olacak.
- If the weather is bad, we won't go out for a walk.
- Eğer hava kötüyse yürümek için dışarı çıkmayacağız.
- What is our weather?
- Havamız nasıldı?
- The weather is looking good.
- Hava iyi görünüyor.
- The weather varies quite often.
- Hava oldukça sık değişir.
- Food decays quickly in hot weather.
- Yiyecek sıcak havada çabuk bozulur.
- Tomorrow we expect variable weather with a likely chance of precipitation.
- Yarın biz yağış ihtimali olan değişken bir hava bekliyoruz.
- Hot and humid weather makes us lazy.
- Sıcak ve nemli hava bizi tembelleştirir.
- How's the weather in Boston?
- Boston'da hava nasıl?
- Even though the weather was fine, I gave him my coat as he was going out.
- Hava güzel olmasına rağmen, dışarı çıkarken ona montumu verdim.
- What do you think the weather looks like?
- Hava sence nasıl?
- If the weather is nice tomorrow, we will have a picnic.
- Yarın hava güzel olursa, piknik yapacağız.
- The weather was miserable yesterday.
- Hava dün çok kötüydü.
- After rain comes fair weather.
- Yağmurdan sonra hava açılır.
- We took advantage of the good weather to play tennis.
- Tenis oynamak için güzel havadan faydalandık.
- I don't like hot weather.
- Sıcak havayı sevmiyorum.
- I hope that the weather will be dry.
- Umarım hava kuru olur.
- She came even though the weather was bad.
- Hava kötü olmasına rağmen geldi.
- I love this weather.
- Bu havayı seviyorum.
- Weather permitting, let's go on a picnic.
- Hava güzel olursa, pikniğe gidelim.
- It is bad weather.
- Kötü bir hava.
- It looks like we might have good weather today.
- Bugün bizde hava güzel olacak gibi görünüyor.
- Regardless of the bad weather, I decided to go out.
- Hava ne kadar kötü olursa olsun, dışarı çıkmaya karar verdim.
- If the weather's good tomorrow, let's go to the river to swim.
- Yarın hava iyi olursa, nehre yüzmeye gidelim.
- Hopefully the weather will be just like today.
- Umarım hava bugünkü gibi olur.
- Whether or not beer gardens get a lot of customers depends on the weather.
- Bira bahçelerinin çok müşteri çekip çekmemesi havaya bağlıdır.
- What's the weather like outside?
- Dışarıda hava nasıl?
- I wonder whether or not the weather will hold.
- Havanın iyi olup olmayacağını merak ediyorum.
- No, I don't think the weather will clear up.
- Hayır, havanın açacağını sanmıyorum.
- After waiting all day, the workers were still looking for a break in the weather so they could resume the search.
- Bütün gün bekledikten sonra, işçiler hala aramaya devam edebilmek için havanın düzelmesini bekliyorlardı.
- The weather being rainy, the baseball game was cancelled.
- Hava yağmurlu olduğu için beyzbol maçı iptal edildi.
- If the weather hadn't been bad, I would have started my journey.
- Eğer hava kötü olmasaydı, yolculuğuma başlayacaktım.
- The weather in April is unstable.
- Nisan ayında hava dengesiz.
- The weather was cold that day, and besides, it was raining.
- Hava o gün soğuktu, ve bunun yanı sıra, yağmur yağıyordu.
- I hope this good weather will hold till then.
- Umarım bu güzel hava o zamana kadar devam eder.
- The weather got cold.
- Hava soğudu.
- What is the weather like today?
- Bugün hava nasıl?
- The weather has been nice all week.
- Hava bütün hafta boyunca güzeldi.
- The weather remained rainy.
- Hava yağmurlu kaldı.
- I have some doubts about his coming in this weather.
- Bu havada gelmesi konusunda bazı şüphelerim var.
- When the weather is clear one can see the island.
- Hava açık olduğunda adayı görmek mümkün.
- The weather here is getting cold and I really do not like that.
- Burada hava gittikçe soğuyor ve ben bundan gerçekten hoşlanmıyorum.
- The weather is fine today!
- Bugün hava çok güzel!
- Tom doesn't like hot weather.
- Tom sıcak havayı sevmez.
- The weather can be very treacherous at this altitude.
- Hava bu rakımda çok tehlikeli olabilir.
- Will the weather be good tomorrow?
- Yarın hava güzel olacak mı?
- The weather was bad this weekend.
- Bu hafta sonu hava kötüydü.
- The weather getting worse, the departure was put off.
- Hava kötüleştiği için, kalkış ertelendi.
- I'll go tomorrow if the weather is reasonable.
- Hava uygun olursa yarın gideceğim.
- This horrible hot weather is killing me.
- Bu korkunç sıcak hava beni öldürüyor.
- The weather is getting nice again.
- Hava yine güzelleşiyor.
- Isn't the weather lovely?
- Hava çok güzel değil mi?
- We shall leave tomorrow morning, weather permitting.
- Hava izin verirse yarın sabah yola çıkacağız.
- The weather was fantastic.
- Hava harikaydı.
- Luckily, the weather was good.
- Allah'tan hava iyiydi.
- Beer sales are at the mercy of the weather.
- Bira satışları, havanın insafına kalmıştır.
- The weather is uncertain at this time of year.
- Yılın bu zamanında hava değişkendir.
- Apart from the weather, it was a good picnic.
- Havayı bir kenara bırakırsak, güzel bir piknik oldu.
- I enjoy warm weather, but this heat is too much for me!
- Sıcak havayı severim, ama bu sıcak bana fazla geliyor!
- The Met Office has issued a severe weather warning.
- Met Office şiddetli hava uyarısı yaptı.
- We'll have a picnic on Sunday, weather permitting.
- Pazar günü piknik yapacağız, hava izin verirse.
- This kind of weather isn't that unusual.
- Bu tür hava olağandışı değil.
- The weather is perfect today.
- Bugün hava mükemmel.
- This kind of weather makes me want to stay indoors.
- Böyle havalarda içeride kalmak istiyorum.
- The weather is terrible.
- Hava berbat.
- I'm fed up with this wet weather.
- Bu yağışlı havadan bıktım.
- You had better not go out in this bad weather.
- Bu berbat havada dışarı çıkmasan iyi olur.
- The weather has settled at last.
- Sonunda hava düzeldi.
- The weather was getting worse and worse.
- Hava gittikçe daha da kötüleşiyordu.
- What do you think the weather looks like?
- Sence hava nasıl?
- I don't mind hot weather.
- Sıcak havaya aldırmam.
- The weather was delightful.
- Hava çok güzeldi.
- The weather yesterday was horrible.
- Dünkü hava berbattı.
- Isn't the weather great?
- Hava harika değil mi?
- Today, the weather is very nice.
- Bugün hava çok güzel.
- Tom told Mary that she shouldn't go out in this kind of weather.
- Tom Mary'ye bu tür havalarda dışarıya çıkmaması gerektiğini söyledi.
- He came even though the weather was bad.
- Hava kötü olmasına rağmen geldi.
- Hopefully the weather will be good.
- Umarım hava güzel olur.
- Don't expect this good weather to last.
- Bu güzel havanın sürmesini beklemeyin.
- This kind of hot weather is something I'm not used to.
- Bu tür sıcak havalara alışık değilim.
- Tom said that he isn't used to this kind of hot weather.
- Tom bu tür sıcak havalara alışık olmadığını söyledi.
- The weather didn't clear.
- Hava açılmadı.
- The weather wasn't so nice yesterday.
- Dün hava pek güzel değildi.
- Everybody talks about the weather, but nobody does anything about it.
- Herkes havadan bahsediyor, ama kimse bu konuda bir şey yapmıyor.
- Tom asked Mary what the weather had been like while he was away.
- Tom Marry'e, o uzaktayken havanın nasıl olduğunu sordu.
- It's beautiful weather, isn't it?
- Güzel hava, değil mi?
- The weather is hot.
- Hava sıcak.
- How's the weather out there?
- Orada hava nasıl?
- When the weather was nice, Tom always left his windows open.
- Hava güzel olduğunda, Tom pencerelerini hep açık bırakırdı.
- The beautiful weather added to our pleasure.
- Güzel hava, keyfimize keyif kattı.
- Unusually warm weather caused problems for the apple harvest.
- Olağandışı sıcak hava elma hasadında sorunlara neden oldu.
- If the weather is good, we'll get there tomorrow.
- Hava güzel olursa yarın oraya varacağız.
- People always complain about the weather.
- İnsanlar her zaman hava hakkında şikayet ediyor.
- What do you think the weather looks like?
- Sence hava nasıl görünüyor?
- It is fortunate that the weather is so nice.
- Havanın bu kadar güzel olması büyük şans.
- Whether we go or not depends on the weather.
- Gidip gitmeyeceğimiz havaya bağlı.
- How's the weather right now?
- Şu anda hava nasıl?
- We'll leave tomorrow, weather permitting.
- Yarın yola çıkacağız, hava izin verirse.
- I hope the weather will be dry.
- Havanın kuru olacağını umuyorum.
- We can't control the weather.
- Havayı kontrol edemeyiz.
- The weather was very good.
- Hava çok iyiydi.
- Spring brings mild weather after the cold winter.
- Bahar soğuk kıştan sonra ılıman hava getirir.
- We have had fine weather this week.
- Bu hafta hava çok güzeldi.
- The weather didn't clear.
- Hava açık değildi.
- We'll have a good crop if this good weather keeps up.
- Bu güzel hava devam ederse, iyi bir ürün elde edeceğiz.
- The good weather sent the price of vegetables down.
- Havanın iyi gitmesi sebze fiyatlarını düşürdü.
- You can't expect good weather here at this time of year.
- Yılın bu zamanında burada havanın iyi olmasını bekleyemezsiniz.
- If by some chance the weather is good, I'll go.
- Eğer şans eseri hava güzelse, gideceğim.
- I hope this nice weather will last.
- Bu güzel havanın süreceğini umuyorum.
- The weather was not only cold, but also wet.
- Hava sadece soğuk değil, aynı zamanda yağışlıydı.
- We've had such good weather lately.
- Son zamanlarda havalar çok güzeldi.
- The weather is better today than yesterday.
- Hava bugün dünden daha iyi.
- How's the weather today?
- Bugün hava nasıldır?
- I'll go if the weather is nice.
- Hava güzelse giderim.
- We're expecting lousy weather today.
- Bugün kötü bir hava bekliyoruz.
- She came even though the weather was bad.
- O, hava kötü olmasına rağmen geldi.
- Well, the one thing that I really disliked about Chicago was the weather.
- Chicago'da sevmediğim tek şey havasıydı.
- The weather is getting worse.
- Hava gittikçe kötüleşiyor.
- The weather's been great.
- Hava harikaydı.
- We're going to have good weather for awhile.
- Bir süreliğine daha havalar güzel olacak.
- The weather here can change quickly.
- Burada hava çok çabuk değişebiliyor.
- I hope this lovely weather will continue.
- Umarım bu güzel hava devam eder.
- We may as well stay here till the weather improves.
- Hava düzelene kadar burada kalabiliriz.
- I hope this lovely weather will continue.
- Bu güzel havanın devam edeceğini umuyorum.
- When the weather had cleared, the children began to play baseball again.
- Hava açılınca çocuklar tekrar beyzbol oynamaya başladı.
- What horrible weather!
- Ne korkunç hava!
- I'll go tomorrow if the weather is good.
- Hava güzel olursa yarın giderim.
- Have you ever wondered how fish survive in cold winter weather, or where they go when lakes and ponds freeze over?
- Balıkların soğuk kış havasında nasıl hayatta kaldıklarını ya da göller ve göletler donduğunda nereye gittiklerini hiç merak ettiniz mi?
- We'll have a picnic tomorrow, weather permitting, of course.
- Yarın piknik yapacağız, tabii hava izin verirse.
- I stayed home because of the weather.
- Hava yüzünden evde kaldım.
- We'll go hiking tomorrow if the weather's good.
- Hava güzel olursa yarın yürüyüşe çıkacağız.
- Autumn weather is changeable.
- Sonbahar havası değişkendir.
- I haven't yet gotten used to weather here.
- Henüz buradaki havaya alışmadım.
- What marvelous weather.
- Ne muhteşem bir hava.
- Luckily, the weather was good.
- İyi ki hava iyiydi.
- Don't blame it on the weather!
- Suçu havaya atma!
- Fortunately, the weather was good.
- Neyse ki, hava iyiydi.
- Our conversation opened, as usual, upon the weather.
- Konuşmamız her zamanki gibi hava üzerine açıldı.
- Weather's been strange the past few years.
- Hava son birkaç yıldır garip.
- Tom says that he can't imagine going out in this weather.
- Tom bu havada dışarı çıkmayı hayal bile edemediğini söylüyor.
- The weather is perfect today.
- Hava bugün mükemmel.
- I've kind of gotten used to the weather.
- Havaya alıştım sayılır.
- Mother told me that I had better not go out in such bad weather.
- Annem bana böyle kötü bir havada dışarı çıkmasam iyi olacağını söyledi.
- The weather was terrific.
- Hava çok güzeldi.
- How is the weather in Germany?
- Almanya'da hava nasıl?
- The weather today is great, but lately it's been raining all the time.
- Bugün hava harika ama son zamanlarda sürekli yağmur yağıyor.
- Winter weather is extremely hard in this area.
- Bu bölgede kış havası çok sert geçer.
- It would be great if the weather got brighter tomorrow.
- Hava yarın daha parlak olursa harika olur.
- If the weather is fine, I'll go swimming in the river.
- Hava iyiyse ırmağa yüzmeye gideceğim.
- It is no use complaining about the weather.
- Havadan şikayet etmenin faydası yok.
- The weather is fine in London.
- Londra'da hava iyi.
- The weather will delay the start of the race.
- Hava yarışın başlamasını geciktirecek.
- Since the weather is so good, can I open a window?
- Hava bu kadar güzel olduğuna göre, pencereyi açabilir miyim?
- When the weather is clear one can see the island.
- Hava açık olduğunda ada görülebilir.
- The weather is foggy.
- Hava sisli.
- The weather stayed cold for three weeks.
- Hava üç hafta soğuk kaldı.
- The weather is terrible today.
- Bugün hava berbattır.
- The weather is good today.
- Bugün hava güzel.
- Weather permitting, we will go on a picnic tomorrow.
- Hava güzel olursa, yarın pikniğe gideceğiz.
- I don't think it's safe to go out in this kind of weather.
- Bu tür havalarda dışarı çıkmanın güvenli olduğunu düşünmüyorum.
- The weather was as fine as it could be.
- Hava olabildiğince güzeldi.
- The weather was getting worse and worse as the day went on.
- Gün geçerken, hava gittikçe kötüleşiyordu.
- Nice weather, isn't it?
- Hava güzel, değil mi?
- The weather had been hot.
- Hava çok sıcaktı.
- The weather will be good tonight for sure.
- Hava bu gece kesinlikle iyi olacak.
- The weather was very good today.
- Bugün hava çok iyiydi.
- The weather is just right today.
- Bugün hava oldukça güzeldir.
- The weather is uncertain at this time of year.
- Yılın bu zamanında hava belirsizdir.
- We've had all kinds of weather over the past few days.
- Geçtiğimiz birkaç gün boyunca her türlü hava koşulunu yaşadık.
- Recently, the weather has been bad.
- Son zamanlarda hava kötü.
- This year's weather isn't very typical.
- Bu yılki hava pek tipik değil.
- I wonder if the weather will hold.
- Acaba hava böyle devam eder mi?
- If the weather is good, I'll go out tomorrow.
- Hava iyi olursa, yarın dışarı çıkacağım.
- Tom says that he's fed up with this hot weather.
- Tom bu sıcak havadan bıktığını söylüyor.
- You'll get used to the weather.
- Havaya alışacaksın.
- What'll tomorrow's weather be like?
- Yarın hava nasıl olacak?
- I don't mind if the weather is hot.
- Havanın sıcak olması umurumda değil.
- The weather is really great!
- Hava gerçekten harika!
- Perhaps the weather will get better tomorrow.
- Belki yarın hava daha iyi olur.
- How is the weather where you are?
- Bulunduğunuz yerde hava nasıl?
- What's the weather like now?
- Şu anda hava nasıl?
- The weather's been really bad.
- Hava gerçekten çok kötü.
- It depends on the weather.
- Havaya bağlı.
- Luckily, the weather was good.
- Neyse ki hava güzeldi.
- My mood depends totally on the weather.
- Benim ruh halim tamamen havaya bağlıdır.
- The weather was very good.
- Hava çok güzeldi.
- I mean to go tomorrow if the weather is fine.
- Eğer hava iyi olursa yarın gitmeye niyetliyim.
- I like to complain about the weather.
- Havadan şikayet etmeyi severim.
- The weather was going from bad to worse.
- Hava kötüden daha kötüye gidiyordu.
- The success of our business depends on the weather.
- İşimizin başarısı havaya bağlıdır.
- It's beautiful weather, isn't it?
- Hava çok güzel, değil mi?
- If the weather permits, they will go and pick mushrooms in the woods.
- Hava izin verirse, gidip ormanda mantar toplayacaklar.
- We shall leave tomorrow, weather permitting.
- Yarın yola çıkacağız, hava izin verirse.
- The weather is as fine as can be.
- Hava, olabileceği kadar iyi.
- The weather's getting worse and worse.
- Hava gitgide bozuyor.
- I hate the weather here.
- Buradaki havadan nefret ediyorum.
- The weather has been unusual this year.
- Hava bu yıl farklıydı.
- Do you think we'll have good weather?
- Sence hava güzel olacak mı?
- I came down here to Florida for the weather.
- Florida'ya hava için geldim.
- What wonderful weather!
- Ne harika hava!
- The weather was ideal.
- Hava idealdi.
- It was summer and the weather was warm.
- Yaz mevsimiydi ve hava sıcaktı.
- If the weather clears up, we'll go for a walk in the forest.
- Eğer hava açarsa, ormanda yürüyüşe gideceğiz.
- They went to the mountains, but the weather wasn't nice.
- Onlar dağlara gitti ama hava güzel değildi.
- The weather's getting worse and worse.
- Hava gittikçe kötüleşiyor.
- The weather has been bad for two weeks.
- Hava iki haftadır kötü.
- How's the weather?
- Hava nasıl mı?
- Tom isn't used to this weather.
- Tom bu havaya alışık değil.
- They went to the mountains, but the weather wasn't nice.
- Dağlara gittiler ama hava güzel değildi.
- The weather stayed hot for two weeks.
- Hava iki hafta sıcak kaldı.
- The weather is beautiful, so we can go for a walk, can't we?
- Hava güzel, yani yürüyüşe gidebiliriz, değil mi?
- The weather is beautiful, so we can go for a walk, can't we?
- Hava çok güzel, o yüzden yürüyüşe çıkabiliriz, değil mi?
- The weather in April is unstable.
- Nisan ayında hava dengesizdir.
- There was a sudden change in the weather.
- Havada ani bir değişiklik vardı.
- How much beer people drink depends mostly on the weather.
- İnsanların ne kadar bira içtikleri havaya bağlıdır.
- The weather's not as good today as it was yesterday.
- Hava bugün dün olduğu kadar iyi değil.
- Thanks to the nice weather, we were able to harvest all of the crops in a day.
- Güzel hava sayesinde tüm mahsulü bir günde hasat edebildik.
- Since the weather is so good, can I open a window?
- Hava çok iyi olduğu için bir pencere açabilir miyim?
- Due to the worsening weather, the departure was delayed.
- Kötüleşen hava nedeniyle kalkış ertelendi.
- We'll go hiking tomorrow if the weather's good.
- Hava iyi olursa yarın yürüyüşe çıkacağız.
- When the weather had cleared, the children began to play baseball again.
- Hava açtığında çocuklar tekrar beyzbol oynamaya başladılar.
- The weather has been pleasant all week.
- Hava bütün hafta güzeldi.
- The weather is terrible today.
- Bugün hava berbat.
- The weather is as fine as can be.
- Hava olabildiğince güzel.
- The sky promises fair weather.
- Gökyüzü güzel hava vadediyor.
- The weather will remain cold for several days.
- Hava birkaç gün soğuk olmaya devam edecek.
- Perhaps the weather is fine.
- Belki de hava güzeldir.
- I hope the weather stays this way.
- Ben havanın bu şekilde kalacağını umuyorum.
- The weather is very bad.
- Hava çok kötü.
- I don't like hot weather, but Tom does.
- Ben sıcak havayı sevmiyorum ama Tom seviyor.
- I'm getting used to this weather.
- Bu havaya alışıyorum.
- We needed this weather.
- Bu havaya ihtiyacımız vardı.
- We took advantage of the sunny weather to go on a picnic.
- Güneşli havadan yararlanıp pikniğe gittik.
- I can't put up with this hot weather.
- Bu sıcak havaya dayanamıyorum.
- Luckily, the weather was good.
- Bereket versin ki hava iyiydi.
- The beautiful weather added to our pleasure.
- Güzel hava, keyfimizi artırdı.
- How is the weather in Thessaloniki?
- Selanik'te hava nasıl?
- In severe weather, it's best to stay indoors.
- Şiddetli havalarda, evde kalmak en iyisidir.
- How is the weather outside?
- Dışarıda hava nasıl?
- The pond dried up in hot weather.
- Gölet sıcak havada kurudu.
- The flowers are protected against the weather.
- Çiçekler hava koşullarına karşı korunaklı durumda.
- The weather was ideal.
- Hava ideal idi.
- I hope the weather will hold for another day.
- Umarım hava bir gün daha böyle devam eder.
- The weather being rainy, the baseball game was cancelled.
- Hava yağmurlu olduğundan dolayı, beyzbol oyunu iptal edildi.
- Have you ever wondered how fish survive in cold winter weather, or where they go when lakes and ponds freeze over?
- Soğuk kış havalarında balıkların nasıl hayatta kaldıklarını veya göller ve göletler donduğunda nereye gittiklerini hiç merak ettiniz mi?
- The weather is good.
- Hava güzel.
- We've had nice weather for a while now.
- Bir süredir havalar güzel.
- The weather was as fine as it could be.
- Hava olabileceği kadar güzeldi.
- Great weather, isn't it?
- Harika bir hava, değil mi?
- It is fortunate that the weather is so nice.
- Havanın çok güzel olması şanstır.
- The weather has a great deal to do with our health.
- Havanın sağlığımızla büyük bir ilgisi var.
- How long will this nice weather last?
- Bu güzel hava ne kadar sürecek?
- What horrible weather!
- Ne korkunç bir hava!
- The wedding ceremony will be held regardless of the weather.
- Düğün töreni hava koşullarından bağımsız olarak düzenlenecek.
- The weather is changeable.
- Hava değişkendir.
- Cold and dry, splendid sunshine, what beautiful winter weather!
- Soğuk ve kuru, muhteşem güneş ışığı, ne güzel bir kış havası!
- The weather in Florida is generally moderate.
- Florida'da hava genellikle ılımandır.
- This kind of weather makes me want to stay inside.
- Bu tür havalar bende içeride kalma isteği uyandırıyor.
- The weather is getting nice again.
- Hava yine güzel oluyor.
- Is the weather beautiful?
- Hava güzel mi?
- They were lost at sea, at the mercy of wind and weather.
- Denizde kayboldular, rüzgârın ve havanın merhametine kaldılar.
- The weather was lovely when I left home.
- Evden ayrıldığımda hava güzeldi.
- Great weather, isn't it?
- Hava harika, değil mi?
- Tom doesn't like hot weather.
- Tom sıcak havayı sevmiyor.
- The weather today is wonderful.
- Bugün hava harika.
- The weather is more changeable in mountain regions than in any other district.
- Dağlık bölgelerde hava diğer bölgelere göre daha değişkendir.
- I will come, weather permitting.
- Hava izin verirse geleceğim.
- In spite of the sunny weather, the air was rather chilly.
- Güneşli havaya rağmen, hava oldukça serindi.
- The weather is almost always hot.
- Hava neredeyse her zaman sıcaktır.
- You are an idiot to go out in this weather.
- Bu havada dışarı çıkmakla aptallık ediyorsun.
- I saw that the weather will be beautiful this weekend.
- Bu haftasonu havanın güzel olacağını gördüm.
- The weather is turning nasty.
- Hava kötüleşiyor.
- Weather permitting, we will go on a picnic tomorrow.
- Hava izin verirse yarın pikniğe gideriz.
- Tom isn't used to this kind of weather.
- Tom bu tür havalara alışık değil.
- I hate this weather.
- Bu havadan nefret ediyorum.
- This weather is depressing.
- Bu hava iç karartıcı.
- The weather in Boston today is great.
- Bugün Boston'da hava çok güzel.
- We had fine weather on that day.
- O gün hava güzeldi.
- This kind of weather isn't that unusual.
- Bu tür havalar o kadar da alışılmadık değil.
- Winter is here, and the weather's getting cold.
- Burada mevsim kış ve hava soğuyor.
- How was the weather when you were in Boston?
- Sen Boston'dayken hava nasıldı?
- I'm fed up with this wet weather.
- Bu yağışlı havadan usandım.
- I hope this nice weather will last.
- Umarım bu güzel hava sürer.
- Do you really need to go out in this kind of weather?
- Böyle bir havada dışarı çıkmak zorunda mısın?
- I will go regardless of the weather.
- Hava nasıl olursa olsun gideceğim.
- I can't put up with this hot weather.
- Bu sıcak havaya katlanamam.
- The period of hot weather is very short here.
- Burada sıcak hava dönemi çok kısadır.
- How's the weather where you are?
- Bulunduğunuz yerde hava nasıl?
- The change in weather was sudden.
- Havadaki değişiklik ani oldu.
- Tom intends to go regardless of the weather.
- Tom hava nasıl olursa olsun gitmeye niyetli.
- What's your favorite kind of weather?
- Favori hava türünüz nedir?
- She says that she's fed up with this hot weather.
- Bu sıcak havadan bıktığını söylüyor.
- In a month, the weather won't be as hot as it is now.
- Bir ay içinde hava şimdiki kadar sıcak olmayacak.
- I hope the weather stays this way.
- Umarım hava böyle devam eder.
- You'll get hypothermia if you try to swim in this weather.
- Bu havada yüzmeye çalışırsan hipotermi olursun.
- If the weather is good tomorrow, let's go on a hike.
- Yarın hava güzel olursa, yürüyüşe çıkalım.
- Don't blame it on the weather!
- Havayı suçlama!
- How is the weather where you are?
- Bulunduğun yerde hava nasıl?
- The weather was terrible.
- Hava çok kötüydü.
- The weather was going from bad to worse.
- Hava daha da kötüye gidiyordu.
- The weather is bad.
- Hava kötü.
- The weather varies with seasons.
- Hava mevsimlere göre değişir.
- In hot weather, water evaporates more quickly.
- Sıcak havalarda su daha çabuk buharlaşır.
- The weather is warming up in Boston.
- Boston'da hava ısınıyor.
- The weather is windy.
- Hava rüzgarlı.
- Nobody goes outside in this kind of weather.
- Bu havada kimse dışarı çıkmaz.
- I don't like this weather.
- Bu havayı sevmiyorum.
- They went to the mountain, but the weather was not good.
- Dağa gittiler ama hava iyi değildi.
- How's the weather where you are?
- Bulunduğun yerde hava nasıl?
- Do you think tomorrow's weather will be good?
- Yarınki havanın iyi olacağını düşünüyor musun?
- Generally speaking, the weather was mild last year.
- Genel anlamda, geçen yıl hava ılımandı.
- The weather was delightful.
- Hava güzeldi.
- We're going to have good weather for awhile.
- Bir süre güzel bir havamız olacak.
- I prefer warmer weather.
- Daha sıcak havaları tercih ederim.
- The artificial lake dried up in hot weather.
- Yapay göl sıcak havada kurudu.
- In this kind of weather, it's best to stay home and not go outside.
- Bu tür havalarda evde kalıp dışarı çıkmamak en iyisi.
- I can't stand this hot weather.
- Bu sıcak havaya dayanamıyorum.
- I hope the weather is going to be dry.
- Umarım hava kuru olur.
- The weather will remain cold for several days.
- Hava birkaç gün daha soğuk olacak.
- Was the weather nice?
- Hava güzel miydi?
- The weather is fickle.
- Hava değişken.
- I'm so sick of you complaining about the weather.
- Havadan şikayet etmenden bıktım.
- The damp weather affects his health.
- Nemli hava, onun sağlığını etkiler.
- Hopefully the weather will be just like today.
- Umarım hava aynı bugünkü gibi olur.
- The weather is beautiful.
- Hava çok güzel.
- This afternoon the weather is going to get worse.
- Bu öğleden sonra hava kötüleşecek.
- He goes jogging in every kind of weather.
- Her türlü havada koşu yapmaya gider.
- Do you think we'll have good weather tomorrow?
- Yarın havanın iyi olacağını düşünüyor musun?
- The weather was terrific.
- Hava müthişti.
- With a little luck the weather will be good.
- Biraz şansla hava güzel olacak.
- Tom goes jogging in every kind of weather.
- Tom her türlü havada koşmaya gider.
- The weather is unusual today.
- Bugün hava alışılmadık.
- I mean to go tomorrow if the weather is fine.
- Hava güzel olursa yarın gitmeyi düşünüyorum.
- The weather changed quickly.
- Hava çabuk değişti.
- The weather is beautiful today.
- Hava bugün güzel.
- If the weather had been nice yesterday, we would have gone to the zoo.
- Dün hava güzel olsaydı hayvanat bahçesine giderdik.
- Hot weather will continue, so please watch out for food poisoning.
- Sıcak hava devam edecek, bu nedenle lütfen gıda zehirlenmesine karşı dikkatli olun.
- How's the weather in New York?
- New York'ta hava nasıl?
- The weather has improved.
- Hava düzeldi.
- The weather isn't so nice today.
- Bugün hava pek güzel değil.
- The weather has a great deal to do with our health.
- Hava şartlarının sağlığımızla ilgisi vardır.
- Will there be wet weather today?
- Bugün hava yağışlı olacak mı?
- I would rather stay at home than go out in this hot weather.
- Bu sıcak havada dışarıya gitmektense evde kalmayı tercih ederim.
- I don't want to talk about the weather.
- Hava hakkında konuşmak istemiyorum.
- Tom said he isn't used to this kind of hot weather.
- Tom bu tür sıcak havalara alışık olmadığını söyledi.
- He goes jogging in every kind of weather.
- Her türlü havada koşuya çıkıyor.
- What's the weather in your country now?
- Ülkenizde şu anda hava nasıl?
- If the weather is good, I'll go to the park.
- Hava güzel olursa, parka gideceğim.
- Attendance should be good provided the weather is favorable.
- Hava elverişli olduğu sürece katılım iyi olacaktır.
- The weather here is very unpredictable.
- Burada havanın nasıl olacağı belli olmaz.
- The weather here is the same as in France.
- Burada hava Fransa'yla aynıdır.
- The weather was warm but rainy.
- Hava sıcaktı ama yağışlıydı.
- I'm sick of this hot weather.
- Bu sıcak havadan bıktım.
- We postponed our picnic pending a change in the weather.
- Havada beklenen değişikliklikten pikniğimizi erteledik.
- The weather today is worse than yesterday.
- Bugün hava dünden daha kötü.
- He says that he can't imagine going out in this weather.
- Bu havada dışarı çıkmayı aklından bile geçirmediğini söylüyor.
- Luckily, the weather turned out fine.
- Neyse ki hava güzeldi.
- The weather is beautiful today.
- Bugün hava güzel.
- The weather varies from hour to hour.
- Hava saatten saate değişir.
- How much beer people drink largely depends on the weather.
- İnsanların ne kadar bira içtiği, genelde havaya bağlıdır.
- The weather is very cold in Istanbul.
- İstanbul'da hava çok soğuk.
- The weather was magnificent.
- Hava muhteşemdi.
- I wonder if the weather will hold.
- Acaba hava böyle devam edecek mi?
- We've been having strange weather the past few years.
- Son birkaç yıldır garip havalar yaşıyoruz.
- The weather seemed favorable for the test flight.
- Hava test uçuşu için elverişli görünüyordu.
- Severe weather frightens people.
- Şiddetli hava insanları korkutur.
- We took advantage of the day's nice weather to play tennis.
- Tenis oynamak için günün güzel havasından yararlandık.
- Food spoils quickly in hot weather.
- Yiyecekler sıcak havada hızlıca bozulur.
- I prefer warmer weather.
- Daha sıcak havayı tercih ediyorum.
- We'll have our picnic inside if the weather doesn't improve.
- Hava düzelmezse pikniğimizi içeride yaparız.
- I wonder whether the weather will be good tomorrow.
- Yarın havanın iyi olup olmayacağını merak ediyorum.
- This morning the weather was so bad that I had to take a taxi.
- Bu sabah hava o kadar kötüydü ki taksi çağırmak zorunda kaldım.
- How is the weather?
- Hava nasıl?
- The weather is cold all year round here.
- Burada tüm sene boyunca hava soğuktur.
- What'll the weather be like tomorrow?
- Yarın hava nasıl olacak?
- I'll come, weather permitting.
- Hava izin verirse geleceğim.
- I often wear sandals during warm weather.
- Sıcak havalarda genellikle sandalet giyerim.
- The weather is cold.
- Hava soğuk.
- I hope we have fine weather tomorrow.
- Umarım yarın hava güzel olur.
- I hope the weather will clear up tomorrow.
- Yarın havanın açık olacağını ümit ediyorum.
- The weather was going from bad to worse.
- Hava gittikçe kötüleşiyordu.
- I don't like this kind of weather, but Tom does.
- Ben böyle havaları sevmem ama Tom sever.
- The weather will definitely be good tomorrow.
- Yarın hava kesinlikle güzel olacak.
- Weather's pretty nice tonight.
- Hava bu gece oldukça güzel.
- What's the weather like where you are?
- Olduğun yerde hava nasıl?
- Tom goes jogging in every kind of weather.
- Tom her türlü hava koşulunda koşuya çıkar.
- What kind of sports we play depends on the weather and the season.
- Ne tür sporlar yaptığımız havaya ve mevsime göre değişir.
- I'll leave tomorrow, weather permitting.
- Hava izin verirse yarın gideceğim.
- Milk does not keep long in hot weather.
- Süt sıcak havada uzun süre dayanmaz.
- Near the equator, the weather is hot and humid year-round.
- Ekvatorun yakınında, hava yıl boyunca sıcak ve nemlidir.
- The weather is cold all year round here.
- Burada hava tüm yıl boyunca soğuktur.
- This morning the weather is dreadful.
- Bu sabah hava berbat.
- The weather changed suddenly.
- Hava aniden değişti.
- Hopefully, the weather will be good.
- Umarım hava iyi olur.
- If by some chance the weather is good, I'll go.
- Şans eseri hava iyi olursa, giderim.
- The weather is quite lovely.
- Hava oldukça güzel.
- Judging by the sky, we'll have beautiful weather.
- Gökyüzüne bakarsak, bugün hava güzel olacak.
- In spite of the sunny weather, the air was rather chilly.
- Güneşli havaya rağmen hava oldukça soğuktu.
- Tom said he wasn't used to this kind of weather.
- Tom bu tür havalara alışık olmadığını söyledi.
- How is the weather today?
- Bugün hava nasıl?
- Weather permitting, we will enjoy the beautiful scenery.
- Hava izin verirse, güzel manzaranın tadını çıkaracağız.
- It's ideal weather for a picnic.
- Piknik için ideal bir hava.
- I hope this good weather lasts.
- Umarım bu güzel hava sürer.
- Weather permitting, I'll start tomorrow.
- Hava izin verirse, yarın başlayacağım.
- Do you think tomorrow's weather will be good?
- Sence yarın hava güzel olacak mı?
- It will be interesting to see whether this weather continues.
- Bu havanın devam edip etmeyeceğini görmek ilginç olacaktır.
- After the rain, fair weather.
- Yağmurdan sonra, güzel hava.
- They will go to the woods to pick mushrooms, weather permitting.
- Mantar toplamak için ormana gidecekler, hava müsaade ederse.
- Food decays quickly in hot weather.
- Sıcak havalarda yiyecekler çabuk bozulur.
- The weather became warm.
- Hava ılıdı.
- I'll go if the weather's good.
- Hava iyi olursa gideceğim.
- We'll go out tomorrow if the weather permits.
- Hava izin verirse yarın dışarı çıkacağız.
- The weather began to take a turn for the worse in the afternoon.
- Hava öğleden sonra daha da kötüye gitmeye başladı.
- The weather here is the same as in France.
- Burada hava Fransa'dakiyle aynı.
- People often complain about the weather.
- İnsanlar genelde havadan şikayet eder.
- Except for the weather, it was a great picnic.
- Hava hariç, harika bir piknikti.
- He says that he's fed up with this hot weather.
- Bu sıcak havadan bıktığını söylüyor.
- It is no use complaining about the weather.
- Havadan şikâyet etmen bir işe yaramaz.
- This morning the weather is cloudy.
- Bu sabah hava bulutlu.
- We were rerouted because of weather.
- Hava koşulları yüzünden rotamız değiştirildi.
- What was the weather like when you went out this morning?
- Bu sabah dışarı çıktığında hava nasıldı?
- It's hard to say what the weather will be like tomorrow.
- Yarın havanın nasıl olacağını söylemek zor.
- In this kind of weather it's best if I stay at home and don't go outside.
- Böyle havalarda en iyisi evde kalıp dışarı çıkmamak.
- The natives were tormented by a long spell of dry weather.
- Yerliler uzun süren kurak hava yüzünden eziyet çekiyordu.
- What's the weather like?
- Hava nasıl?
- What's the weather like where you are?
- Bulunduğunuz yerde hava nasıl?
- It's dangerous to climb a mountain in bad weather.
- Kötü bir havada dağa tırmanmak tehlikelidir.
- In a month, the weather won't be as hot as it is now.
- Bir ay içinde, hava şimdi olduğu kadar sıcak olmayacak.
- With a little luck the weather will be good.
- Biraz şansla hava iyi olacak.
- Weather permitting, let's go on a picnic.
- Hava izin verirse, pikniğe gidelim.
- I'd rather stay home than go out in this weather.
- Bu havada dışarı çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.
- Spring brings warm weather and beautiful flowers.
- Bahar sıcak hava ve güzel çiçekleri getirir.
- This afternoon the weather is going to get worse.
- Bu öğleden sonra hava daha da kötüleşecek.
- This weather is not good for the crops.
- Bu hava ekinler için iyi değil.
- This morning the weather was so bad that I had to take a taxi.
- Bu sabah hava o kadar kötüydü ki taksiye binmek zorunda kaldım.
- We will start tomorrow, weather permitting.
- Hava izin verirse yarın başlayacağız.
- The weather was fine, so we went fishing.
- Hava güzeldi, bu yüzden balık tutmaya gittik.
- We won't go for a walk if the weather's bad.
- Hava kötüyse yürüyüşe çıkmayacağız.
- I just can't stand this hot weather anymore.
- Bu sıcak havaya daha fazla katlanamıyorum.
- The weather is sure to be wet.
- Hava kesin yağışlı olacak.
- The weather was so cold that the lake froze over.
- Hava o kadar soğuktu ki, göl, donmuştu.
- Schools will be closed today due to the weather.
- Okullar hava nedeniyle bugün kapalı olacak.
- Spring brings warm weather and beautiful flowers.
- Bahar sıcak hava ve güzel çiçekler getiriyor.
- The weather has been bad for two weeks.
- Hava iki haftadır kötüydü.
- Hopefully, the weather will be good.
- Umarım hava güzel olur.
- The weather today is great, but lately it's been raining all the time.
- Bugün hava harika fakat bu günlerde hep yağmur yağdı.
- In hot weather, water evaporates quickly.
- Sıcak havalarda su çabuk buharlaşır.
- After waiting all day, the workers were still looking for a break in the weather so they could resume the search.
- Bütün gün bekledikten sonra işçiler araştırmayı sürdürebilmek için hâlâ havanın düzelmesini bekliyorlardı.
- Meat decays quickly in warm weather.
- Et sıcak havada çabuk çürür.
- Tom said he wasn't used to this kind of hot weather.
- Tom bu tür sıcak havalara alışık olmadığını söyledi.
- What was the weather like when you went out this morning?
- Bu sabah dışarı çıkarken hava nasıldı?
- I'll go for a walk if the weather improves.
- Hava düzelirse yürüyüşe çıkacağım.
- The weather here is very mild.
- Burada hava çok ılımandır.
- He says that he can't imagine going out in this weather.
- Bu havada dışarı çıkmayı hayal bile edemediğini söylüyor.
- Hot and humid weather makes us lazy.
- Sıcak ve nemli hava bizi tembelleştiriyor.
- The weather in Boston today is great.
- Bugün Boston'da hava harika.
- Apart from the weather, it was a good picnic.
- Hava dışında, iyi bir piknikti.
- The weather has become warmer.
- Havalar ısındı.
- If the weather is fine, I'll go swimming in the river.
- Hava güzel olursa, nehirde yüzmeye giderim.
- Isn't the weather lovely?
- Hava güzel değil mi?
- I hope we have good weather tomorrow.
- Umarım yarın bizde hava güzel olur.
- How's the weather out there?
- Dışarıda hava nasıl?
- The weather is a shade better today.
- Hava bugün biraz daha iyi.
- If the weather is good, I'll go to the park.
- Hava iyi olursa, parka giderim.
- Near the equator, the weather is hot and humid year-round.
- Ekvator yakınında, hava yıl boyunca sıcak ve nemlidir.
- The weather has started to change.
- Hava değişmeye başladı.
- The weather is good.
- Hava iyi.
- Today's weather is sunny with occasional clouds.
- Bugünkü hava, ara sıra bulutlu güneşli.
- What will the weather be like tomorrow?
- Yarın hava nasıl olacak?
- The weather was perfect yesterday.
- Hava dün harikaydı.
- Weather's pretty nice tonight.
- Bu gece hava oldukça güzel.
- If the weather is good tomorrow, let's go on a hike.
- Yarın hava güzel olursa yürüyüşe çıkalım.
- We had nice weather yesterday.
- Dün hava hoştu.
- During the final days the weather was infernally hot.
- Son günlerde hava cehennem sıcağıydı.
- If the weather is good tomorrow, let's have picnic.
- Yarın hava güzel olursa pikniğe çıkalım.
- The weather's been very good ever since.
- Hava o zamandan beri iyi.
- They were lost at sea, at the mercy of wind and weather.
- Onlar rüzgar ve havanın elinde, denizde kayboldular.
- Food spoils quickly in hot weather.
- Sıcak havada yiyecekler çabuk bozulur.
- After rain comes fair weather.
- Yağmurdan sonra güzel hava gelir.
- I can't imagine going out in this weather.
- Bu havada dışarı çıkmayı hayal bile edemiyorum.
- I hope that the weather will be dry.
- Havanın kuru olacağını umuyorum.
- I often wear sandals during warm weather.
- Sıcak havalarda sık sık sandalet giyerim.
- The weather was beautiful and we stayed on the beach all day.
- Hava çok güzeldi ve bütün gün sahilde kaldık.
- The weather is usually hot in July.
- Temmuz ayında hava genellikle sıcak olur.
- Enjoy the mild weather before the snow comes.
- Kar gelmeden önce ılıman havanın tadını çıkarın.
- The weather varies from day to day.
- Hava günden güne değişiyor.
- We're lucky that the weather is so nice.
- Hava çok güzel olduğu için şanslıyız.
- The weather was very bad yesterday.
- Hava dün çok kötüydü.
- The weather's not as good today as it was yesterday.
- Hava bugün dünkü kadar güzel değil.
- Tom likes talking about the weather.
- Tom hava hakkında konuşmayı seviyor.
- A glass of cold water is very refreshing in hot weather.
- Bir bardak soğuk su sıcak havada çok ferahlatıcıdır.
- I hope we have better weather tomorrow.
- Umarım hava yarın daha güzel olur.
- A glass of cold water is very refreshing in hot weather.
- Sıcak havalarda bir bardak soğuk su çok ferahlatıcıdır.
- We postponed our picnic pending a change in the weather.
- Havanın değişmesi beklendiği için pikniğimizi erteledik.
- I don't like hot weather, but Tom does.
- Sıcak havayı sevmiyorum ama Tom sever.
- I will go, provided the weather is clear.
- Hava açık olursa, giderim.
- The weather here is very unpredictable.
- Buradaki hava çok öngörülemez.
- The weather is very cool here because it rains often.
- Burada hava çok serindir çünkü sık sık yağmur yağar.
- Yesterday the weather was pretty bad.
- Dün hava oldukça kötüydü.
- The weather being fine, we went on a picnic.
- Hava güzel olduğu için pikniğe gittik.
- The hot weather was followed by several days of rain.
- Sıcak havanın ardından birkaç gün yağmur yağdı.
- We're not used to this kind of weather.
- Bu tür havalara alışık değiliz.
- The weather was lovely when I left home.
- Evden çıktığımda hava güzeldi.
- The weather is sunny.
- Hava güneşli.
- Weather's been strange the past few years.
- Hava son birkaç yıldır garipti.
- I don't want to go out in this kind of weather.
- Böyle bir havada dışarı çıkmak istemiyorum.
- Tom complained about the weather.
- Tom havadan şikayet etti.
- How's the weather right now?
- Hava şu an nasıl?
- Luckily, the weather was good.
- Neyse ki hava iyiydi.
- The weather stayed bad.
- Hava kötü kaldı.
- You always complain about the weather.
- Her zaman havadan şikayet ediyorsun.
- I also hope for sunny weather at the weekend.
- Ayrıca hafta sonunda güneşli bir hava olmasını umuyorum.
- If the weather is bad, we won't go out for a walk.
- Hava kötüyse, yürüyüşe çıkmayız.
Show More (869)
|
