|
- All of us here in this room spend far more time than we would like on planes and at airports.
- Bu odada bulunan hepimiz uçaklarda ve havaalanlarında istediğimizden çok daha fazla zaman geçiriyoruz.
- Experience shows that it is no use trying to dry out a flooded room without turning off the taps.
- Tecrübeler, su basmış bir odayı muslukları kapatmadan kurutmaya çalışmanın faydası olmadığını göstermektedir.
- Those who voted for me can meet in room R31 at midday and decide when I am to withdraw.
- Bana oy verenler öğle saatlerinde R31 numaralı odada toplanarak ne zaman çekileceğime karar verebilirler.
- The other prisons should be converted to a room system with cells for 2, 4 or 6 prisoners, also by the end of 2000.
- Öteki cezaevleri ise, yine 2000 yılı sonuna kadar, 2, 4 veya 6 kişilik hücreler içeren oda sistemine dönüştürülecek.
- Room was clean and fine enough for one night's stay.
- Oda temizdi ve bir gecelik konaklama için yeterince iyiydi.
- There's a special room at the hospital for terminating.
- Hastanede sonlandırma için özel bir oda var.
- Then he heard the girl screaming in another room.
- Daha sonra başka bir odada kızın çığlık attığını duydu.
- I mean, you have a whole room for your shoes alone.
- Yani, sırf ayakkabıların için koca bir odan var.
- He came in and bought out a room for the whole month.
- Buraya geldi ve bir ay boyunca bir oda kiraladı.
- You want your bathroom to be just as nice and comfortable as every other room in your house.
- Banyonuzun da evinizdeki diğer odalar gibi şık ve rahat olmasını istersiniz.
- The truth is, hard surfaces bounce sound around the room.
- Gerçek şu ki, sert yüzeyler sesi odanın içinde yansıtır.
- Room was clean and fine enough for one night's stay.
- Oda temiz ve bir gecelik konaklama için yeterince iyi.
- If more than three people are in a room, I start a black market.
- Eğer bir odada üçten fazla kişi varsa, karaborsayı başlatırım.
- That's why I got a whole separate room.
- Bu yüzden tamamıyla ayrı bir odam var.
- Please come out of your room and talk with me.
- Lütfen odanızdan çıkın ve benimle konuşun.
- Then I looked across the room and there by another heater stood Tom Moto is his shorts.
- Sonra odaya göz gezdirdim ve öbür sobanın yanında Tom Moto şortuyla duruyordu.
- What happened in that room means nothing in the real world.
- O odada yaşananların gerçek dünyada hiçbir anlamı yok.
- Just think, you'll get the room all to yourself again.
- Bir düşün, odayı yeniden tamamen kendine alacaksın.
- There's a special room at the hospital for terminating.
- Sonlandırma için hastanede özel bir oda mevcut.
- Then I looked across the room and there by another heater stood Tom Moto is his shorts.
- Sonra odanın karşı tarafına baktım ve orada başka bir ısıtıcının yanında Tom Moto'nun şortu duruyordu.
- Room was clean and fine enough for one night's stay.
- Oda temizdi ve bir gece kalmak için yeterince güzeldi.
- What happened in that room means nothing in the real world.
- O odada olanların gerçek dünyada hiçbir anlamı yok.
- I mean, you have a whole room for your shoes alone.
- Yani, sadece ayakkabıların için bile kocaman bir odan var.
- A drug addict or a rapist broke into her room.
- Bir uyuşturucu bağımlısı ya da tecavüzcü odasına girmiş.
- That's why I got a whole separate room.
- Bu yüzden apayrı bir odam var.
- He came in and bought out a room for the whole month.
- Geldi ve bir ay boyunca bir oda satın aldı.
- There's a special room at the hospital for terminating.
- Sonlandırma için hastanede özel bir oda var.
- He came in and bought out a room for the whole month.
- Geldi ve bütün bir ay için bir oda satın aldı.
- Galardonne will show you to your room, so please come down when you're ready.
- Galardonne sana odanı gösterecek, hazır olduğunda lütfen aşağı gel.
- Then he heard the girl screaming in another room.
- Sonra kızın öbür odadan gelen çığlıklarını duydu.
- Then he heard the girl screaming in another room.
- Sonra başka bir odada kızın çığlıklarını duydu.
- Sir, that's the adjoining room, just like you requested.
- İşte bitişik oda, efendim, tıpkı istediğiniz gibi.
- I mean, you have a whole room for your shoes alone.
- Demek istediğim, sadece ayakkabıların için koca bir odan var.
- Besides that, nothing, except for a long exile to my room.
- Bunun dışında, hiçbir şey, odamda geçireceğim uzun sürgün haricinde.
- You want your bathroom to be just as nice and comfortable as every other room in your house.
- Banyonuzun evinizdeki diğer odalar kadar güzel ve konforlu olmasını istiyorsunuz.
- Besides that, nothing, except for a long exile to my room.
- Bunun dışında odama uzun bir sürgün dışında hiçbir şey olmadı.
- My mother locked herself in her room and cried for years.
- Annem kendini odasına kilitledi ve yıllarca ağladı.
- Besides that, nothing, except for a long exile to my room.
- Bunun dışında, odama uzun bir sürgün dışında hiçbir şey.
- What happened in that room means nothing in the real world.
- O odada olanların gerçek dünyada hiç anlamı yok ki.
- That's why I got a whole separate room.
- Bu yüzden tamamen ayrı bir odam var.
- Then I looked across the room and there by another heater stood Tom Moto is his shorts.
- Sonra odaya şöyle bir baktım ve orada başka bir ısıtıcının yanında Tom Moto şortuyla duruyordu.
- Just think, you'll get the room all to yourself again.
- Düşünsene, oda yine sana tamamen kalacak.
- Galardonne will show you to your room, so please come down when you're ready.
- Galardonne size odanızı gösterecek, lütfen hazır olduğunuzda aşağı inin.
- You want your bathroom to be just as nice and comfortable as every other room in your house.
- Banyonuzun evinizdeki diğer tüm odalar gibi şık ve rahat olmasını istersiniz.
- The truth is, hard surfaces bounce sound around the room.
- Gerçek şu ki, sert yüzeyler sesi odanın her yerine yansıtır.
- We complained that the room was cold.
- Odanın soğuk olduğundan şikayet ettik.
- Do you hear someone moving around in the next room?
- Bitişik odada birinin dolaştığını duyuyor musun?
- Tom told me not to go into that room.
- Tom bana o odaya gitmememi söyledi.
- You are to shut the door after you enter a room.
- Bir odaya girdikten sonra kapıyı kapatmalısınız.
- She just cleaned her room.
- Az önce odasını temizledi.
- He got out of the room in anger.
- Odadan öfkeyle dışarı çıktı.
- There was a feeling of constraint in the room; no one dared to tell the king how foolish his decision was.
- Odada bir kısıtlanmışlık hissi vardı; kimse krala kararının ne kadar aptalca olduğunu söylemeye cesaret edemiyordu.
- Do you always help Tom clean his room?
- Tom'un odasını temizlemesine her zaman yardım eder misin?
- The police found Tom's footprint in Mary's room.
- Polis Mary'nin odasında Tom'un ayak izini buldu.
- I saw a man enter the room.
- Odaya bir adamın girdiğini gördüm.
- I don't want Tom in this room.
- Tom'u bu odada istemiyorum.
- There was no furniture in that room.
- O odada hiç mobilya yoktu.
- Sami kept many drugs in his room.
- Sami, odasında birçok ilaç tutuyordu.
- I know you're hiding somewhere in this room.
- Bu odada bir yerde saklandığını biliyorum.
- He ran into the room with his hat and overcoat on.
- Üzerinde şapkası ve paltosuyla hızla odaya girdi.
- The cat ran away into the room.
- Kedi odaya kaçtı.
- Tom sneaked into the room.
- Tom odaya gizlice girdi.
- You need to redecorate your room.
- Odanı yeniden dekore etmelisin.
- You may not smoke in this room.
- Bu odada sigara içemezsiniz.
- It was a very big room.
- Çok büyük bir odaydı.
- From now on, we'll meet in this room.
- Şu andan itibaren bu odada buluşacağız.
- Tom built a room above the garage.
- Tom garajın üstüne bir oda inşa etti.
- Tom came into the room, crying.
- Tom ağlayarak odaya girdi.
- There are plenty of guests in the room.
- Odada bir sürü misafir var.
- Tom couldn't sleep well last night because it was noisy outside his room.
- Tom odasının dışında gürültü olduğu için iyi uyuyamadı.
- This room is full of sun.
- Bu oda güneş doludur.
- Tom swept every room in the house.
- Tom evdeki her odayı süpürdü.
- Her room is in the other house.
- Odası diğer evde.
- This room is hot.
- Bu oda çok sıcak.
- Tom and John roomed together at the academy.
- Tom ve John akademide aynı odadaydı.
- The atmosphere in the room was decidedly frosty.
- Odadaki atmosfer kesinlikle buz gibiydi.
- There's a lot of tension in this room.
- Bu odada çok gerginlik var.
- Tom dashed out of the room.
- Tom odadan dışarı fırladı.
- I had no idea what was in that room until recently.
- Yakın zamana kadar o odada ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu.
- Get the hell out of my room.
- Odamdan defol git.
- I don't like the color of my room.
- Odamın rengini beğenmiyorum.
- Can we go to your room?
- Odana gidebilir miyiz?
- Tom came back inside the room.
- Tom odaya döndü.
- Tom told Mary to clean her room.
- Tom Mary'ye odasını temizlemesini söyledi.
- I'm going to my room.
- Odama gidiyorum.
- I'll wait for you in the room.
- Seni odada bekleyeceğim.
- The baby crept into the room.
- Bebek sürünerek odaya girdi.
- Tom peeked into Mary's room, but she wasn't there.
- Tom Mary'nin odasına gizlice baktı ama o orada yoktu.
- Don't come in my room without knocking.
- Kapıyı çalmadan odama girme.
- No sooner had she entered her room than she began to cry.
- Daha odasına girer girmez ağlamaya başlamıştı.
- Tom heard a noise in the next room.
- Tom yan odada bir ses duydu.
- Fadil kept Layla locked in his room for two nights.
- Fadıl, Leyla'yı iki gece boyunca odasında kilitli tuttu.
- When I came into the room, I found Tom unconscious on the floor.
- Odaya girdiğimde Tom'u yerde baygın buldum.
- She came back in the room when we spoke ill of her.
- Hakkında kötü konuştuğumuz sırada odaya geri geldi.
- Is there someone in the next room?
- Yan odada biri mi var?
- There was no one in the room besides Tom and Mary.
- Odada Tom ve Mary'den başka kimse yoktu.
- There is no table in the room.
- Odada hiç masa yok.
- He carried the chairs out of the room.
- Sandalyeleri odadan dışarı taşıdı.
- This room is too hot.
- Bu oda çok sıcak.
- Both of them are in the room.
- İkisi de odada.
- The bellboy will show you to your room.
- Belboy sana odanı gösterecek.
- The room was empty except for a shabby bed.
- Oda, eski yatak dışında boştu.
- Tom is getting dressed in his room.
- Tom odasında giyiniyor.
- He came out of the room at last.
- O, sonunda odadan çıktı.
- I don't have a radio in my room.
- Odamda radyo yok.
- Don't let anybody in this room.
- Bu odaya kimsenin girmesine izin vermeyin.
- He let me leave the room.
- O bana odayı terkettirdi.
- Tom came into the room.
- Tom odaya geldi.
- We're going to need more room.
- Daha fazla odaya ihtiyacımız olacak.
- Tom just finished cleaning his room.
- Tom odasını temizlemeyi yeni bitirdi.
- I've already cleaned my room.
- Odamı zaten temizledim.
- I love the rain while I'm studying in my room.
- Odamda ders çalışırken yağmuru seviyorum.
- Do you know any of the children in the room?
- Odadaki çocuklardan herhangi birini tanıyor musun?
- We slept in the same room.
- Biz aynı odada uyuduk.
- Tom returned to his room.
- Tom odasına geri döndü.
- Tom and I shared a room.
- Tom ve ben aynı odayı paylaştık.
- Tom is in his room, watching TV.
- Tom odasında televizyon izliyor.
- Tom promised to clean his room.
- Tom odasını temizleyeceğine söz verdi.
- He keeps his room clean.
- Odasını temiz tutuyor.
- There wasn't even one book in the room.
- Odada bir tane bile kitap yoktu.
- Tom was the only one in the room.
- Odadaki tek kişi Tom'du.
- Go to your room!
- Odana git!
- How many people are in this room?
- Bu odada kaç kişi var?
- Tom and Mary left the room at the same time.
- Tom ve Mary odayı aynı anda terk etti.
- I am mopping my room.
- Ben odamı siliyorum.
- When I came into the room, I found Tom unconscious on the floor.
- Odaya girdiğimde, Tom'u yerde baygın buldum.
- Lisa's room needs to be cleaned.
- Lisa'nın odası temizlenmeli.
- He is listening to music in his room.
- Odasında müzik dinliyor.
- OK, are you going to return to your room or not?
- Tamam, odana dönecek misin yoksa dönmeyecek misin?
- Could you bring my breakfast to room 305?
- Oda 305'e kahvaltımı getirir misin?
- The air in this room is foul.
- Bu odanın havası kirli.
- This room gets a lot of sunshine.
- Bu oda bol güneş ışığı alır.
- I left my address book in my room.
- Adres defterimi odamda bıraktım.
- Tom scoured the room looking for Mary, but couldn't pick her out in the crowd.
- Tom odayı tarayarak Mary'yi aradı ama kalabalığın içinde onu seçemedi.
- I told Tom to clean his room.
- Tom'a odasını temizlemesini söyledim.
- Is there a clock in either room?
- İki odada da saat var mı?
- Would you mind if I searched through Tom's room?
- Tom'un odasını aramamın bir sakıncası var mı?
- I went off into my room as soon as I entered the house.
- Eve girer girmez odama gittim.
- She was left alone in the room.
- Odada yalnız kaldı.
- The room wasn't tidied by Rosa.
- Oda Rosa tarafından toplanmadı.
- I entered someone else's room by mistake.
- Yanlışlıkla başka birinin odasına girdim.
- Mr Johnson's was a large room.
- Bay Johnson'ınki büyük bir odaydı.
- He had the room to himself.
- Odayı kendine ayırmıştı.
- You will be allowed to use this room tomorrow.
- Yarın bu odayı kullanmana izin verilecek.
- My brother and I share the same room.
- Ağabeyim ve ben aynı odayı paylaşıyoruz.
- There wasn't even one book in the room.
- Odada bir kitap bile yoktu.
- All was quiet in the room.
- Odadaki herkes sessizdi.
- He expelled the students from the room.
- Öğrencileri odadan kovdu.
- We will keep the room warm.
- Odayı sıcak tutacağız.
- You mustn't enter this room without permission.
- İzin almadan bu odaya girmemelisin.
- She measured the length of the room.
- O, odanın uzunluğunu ölçtü.
- Tom left the room hurriedly.
- Tom odadan aceleyle çıktı.
- Dan wanted to see Linda's room.
- Dan, Linda'nın odasını görmek istedi.
- Tom is in the room.
- Tom odada.
- What is he doing in his room?
- O, odasında ne yapıyor?
- I looked around the room.
- Odaya baktım.
- Tom is asleep in the next room.
- Tom yan odada uyuyor.
- There wasn't anybody in that room.
- O odada kimse yoktu.
- She was crying in her room.
- Odasında ağlıyordu.
- Tom was locked up in a room.
- Tom bir odaya kilitlendi.
- We were made to stay in a small room.
- Küçük bir odada kalmak zorunda bırakıldık.
- He has the large room to himself.
- Kendisine büyük odayı aldı.
- Tom won't come out of his room.
- Tom odasından çıkmıyor.
- It is the first time I have seen such a gorgeous room.
- İlk defa bu kadar muhteşem bir oda görüyorum.
- Tom managed to escape from the room where his kidnappers had kept him locked up.
- Tom kendisini kaçıranların kilitli tuttuğu odadan kaçmayı başardı.
- Get out of this room.
- Bu odadan çık.
- Tom locked himself out of his room.
- Tom kendini odasının dışına kilitledi.
- The room was lit by candles.
- Oda mumlarla aydınlandı.
- Tom refused to allow Mary to enter his room.
- Tom, Mary'nin odasına girmesine izin vermeyi reddetti.
- Will you get me a room?
- Bana bir oda bulur musun?
- I went into Tom's room.
- Tom'un odasına girdim.
- I left everything in my room.
- Her şeyi odamda bıraktım.
- The policeman went over the room in search for evidence.
- Polis, kanıt aramak için odayı gözden geçirdi.
- You cannot smoke in this room.
- Bu odada sigara içemezsiniz.
- He came out of the room.
- Odadan çıktı.
- Tom came running into the room.
- Tom koşarak odaya girdi.
- This room is for individual use.
- Bu oda bireysel kullanım içindir.
- Don't let anyone in this room.
- Kimsenin bu odaya girmesine izin vermeyin.
- Your room's ready.
- Senin odan hazır.
- Tom helped Mary move the sofa to other side of the room.
- Tom, Mary'nin kanepeyi odanın diğer tarafına taşımasına yardım etti.
- Tom decorated his room.
- Tom odasını dekore etti.
- Tom was the oldest person in the room.
- Tom odadaki en yaşlı kişiydi.
- Tom barricaded himself in his room.
- Tom kendini odasına kapattı.
- Do you have a room that's a little cheaper?
- Biraz daha ucuz bir odanız var mı?
- Everyone was surprised when I went into the room.
- Odaya girdiğimde herkes şaşırdı.
- This room heats easily.
- Bu oda kolayca ısınıyor.
- You can stay in my room.
- Benim odamda kalabilirsin.
- Sami was in his room chatting.
- Sami odasında sohbet ediyordu.
- Don't leave library books in this room.
- Kütüphane kitaplarını bu odada bırakma.
- This is our room.
- Burası bizim odamız.
- Tom told Mary to stay out his room.
- Tom, Mary'ye odasından uzak durmasını söyledi.
- She always keeps her room in good order.
- Odasını her zaman tertipli tutar.
- He got up suddenly and walked out of the room.
- Birden kalkıp odadan çıktı.
- I like to clean my room.
- Odamı temizlemeyi severim.
- Tom wasn't the only one in the room.
- Tom odadaki tek kişi değildi.
- It was very crowded in the room.
- Oda çok kalabalıktı.
- She lit some candles in her room.
- Odasında birkaç mum yaktı.
- Tom opened his eyes and looked around the room.
- Tom gözlerini açtı ve odaya bakındı.
- She stood in the middle of the room.
- O, odanın ortasında durdu.
- What room in your house do you spend the most time in?
- Evinizde en çok hangi odada vakit geçiriyorsunuz?
- There's no table in the room.
- Odada masa yok.
- Emily is going to her room.
- Emily odasına gidiyor.
- Layla poked her head into Sami's room.
- Layla kafasını Sami'nin odasına soktu.
- Was anyone in the room?
- Odada kimse var mıydı?
- Tom has been spending a lot of time alone in his room.
- Tom odasında yalnız başına çok zaman geçiriyor.
- How on earth did you get into our room?
- Nasıl oldu da odamıza girdin?
- Tom's room isn't very clean.
- Tom'un odası çok temiz değil.
- Can you tell me where your room is?
- Odanın nerede olduğunu söyleyebilir misin?
- Can I go to my room now?
- Artık odama gidebilir miyim?
- I don't want Tom to be in the room while I'm on the phone.
- Ben telefondayken Tom'un odada olmasını istemiyorum.
- Tom and Mary were alone in the room.
- Tom ve Mary odada yalnızdılar.
- The perfume of roses filled the room.
- Güllerin kokusu odayı doldurdu.
- Does the price of the room include the service charges?
- Oda Fiyatına servis ücretleri dahil mi?
- At home I have a room of my own.
- Evde kendime ait bir odam var.
- We took turns cleaning the room.
- Odayı sırayla temizledik.
- Let's go talk in the other room.
- Hadi gidip diğer odada konuşalım.
- I need a room for two people.
- Bana iki kişilik bir oda lazım.
- Don't leave this room.
- Bu odadan ayrılma.
- I trust the room will be to your satisfaction.
- Odanın seni tatmin edeceğine inanıyorum.
- Tom shares a room with his older brother.
- Tom ağabeyi ile bir oda paylaşır.
- Tom is going to help me clean my room.
- Tom odamı temizlememe yardım edecek.
- Mary is studying in her room now.
- Mary şu an odasında ders çalışıyor.
- Every room in my house has two or more windows.
- Evimin her odasında iki ya da daha fazla pencere var.
- I really don't want to sit in that room.
- O odada gerçekten oturmak istemiyorum.
- She ordered the room to be swept.
- Odanın süpürülmesini emretti.
- The room was hot.
- Oda sıcaktı.
- Tom is in his room studying French.
- Tom odasında Fransızca çalışıyor.
- I noticed you entering my room.
- Odama girdiğini fark ettim.
- After you blow up those balloons, could you sweep the room?
- Şu balonları patlattıktan sonra odayı süpürür müsün?
- Tom is standing in the center of the room.
- Tom odanın ortasında duruyor.
- They'll tell me in my room.
- Onlar bana odamda söyleyecekler.
- I have to make the best of that small room.
- O küçük odayı en iyi şekilde değerlendirmek zorundayım.
- The number of pupils in this room is 25.
- Bu odadaki öğrenci sayısı 25.
- He says the room will be ready in twenty minutes, but I doubt it.
- Odanın yirmi dakika içinde hazır olacağını söylüyor, ama bundan şüpheliyim.
- How many people in this room do you think know Tom's last name?
- Bu odadaki kaç kişinin Tom'un soyadını bildiğini düşünüyorsun?
- We might need the extra room.
- Bize ekstra oda gerekebilir.
- Tom is in another room.
- Tom başka bir odada.
- Tom refused to let me in his room.
- Tom odasına girmeme izin vermedi.
- A candle lighted the room.
- Bir mum odayı aydınlattı.
- Tom heard a couple of people talking in the next room.
- Tom, yan odada birkaç kişinin konuştuğunu duydu.
- Somebody has ransacked my room.
- Birisi odamı yağmalamış.
- He put his room in order.
- O, odasını düzenledi.
- Please have the maid carry it to my room.
- Lütfen, hizmetçiye onu odama taşıt.
- A bad smell permeated the room.
- Odaya kötü bir koku yayıldı.
- Laurie is tidying her room.
- Laurie odasını toparlıyor.
- This room gets a lot of sunshine.
- Bu oda çok fazla güneş ışığı alıyor.
- You're not allowed in this room.
- Bu odaya giremezsin.
- Your room is ready.
- Odanız hazır.
- The light in Tom's room is on.
- Tom'un odasındaki lamba açık.
- Tom pushed open the door and walked into the room.
- Tom kapıyı iterek açtı ve odaya girdi.
- Tom's room is always neat.
- Tom'un odası her zaman temiz.
- The police searched Tom's room for three hours.
- Polis Tom'un odasını üç saat boyunca aradı.
- Tom refused to allow me to enter his room.
- Tom odasına girmeme izin vermedi.
- No one is in the room.
- Odada kimse yok.
- The room was bare.
- Oda bomboştu.
- She complained of the room being too hot.
- Odanın çok sıcak olmasından şikayet etti.
- Tom walked into the room, followed by John and Mary.
- Tom odaya girdi, onu John ve Mary izledi.
- He entered my room.
- Odama girdi.
- Quiet music was heard in the room we entered.
- Girdiğimiz odada sessiz bir müzik duyuluyordu.
- This is Room 839.
- Burası 839 nolu oda.
- Tom's not in his room.
- Tom odasında yok.
- A hush fell over the room.
- Odaya sessizlik hâkim olmuştu.
- Tom is in his room now, isn't he?
- Tom şu anda odasında, değil mi?
- There was a large audience in the room.
- Odada büyük bir dinleyici kitlesi vardı.
- The room is very gloomy.
- Oda çok kasvetli.
- Did you reserve a room at the hotel?
- Otelde bir oda ayırttın mı?
- Why don't you clean your room now?
- Neden odanı şimdi temizlemiyorsun?
- The moon lit the room.
- Ay odayı aydınlattı.
- I found the book easily though it was dark in the room.
- Oda karanlık olmasına rağmen kitabı kolayca buldum.
- Take your shoes off before you come into the room.
- Odaya girmeden önce ayakkabılarınızı çıkarın.
- Tom escorted Mary to her room.
- Tom, Mary'ye odasına kadar eşlik etti.
- Tom was sent to his room, because he made his sister cry.
- Kız kardeşini ağlattığı için Tom odasına gönderildi.
- He booked a room for me at the inn.
- Handa benim için bir oda ayırttı.
- Tom was left alone in the room.
- Tom odada yalnız bırakıldı.
- Return to your room.
- Odana dön.
- How could Tom and Mary even stay in the same room?
- Tom ve Mary nasıl aynı odada kalabildi?
- Tom and Mary can't be in the same room.
- Tom ve Mary aynı odada olamazlar.
- Tom walked across the room.
- Tom odanın karşısına geçti.
- I'm going to my room, so I can study.
- Odama gidiyorum, böylece ders çalışabilirim.
- May I borrow a duplicate key for Room 360?
- Oda 360 için bir yedek anahtar alabilir miyim?
- With the window broken, we could not keep the room warm.
- Pencere kırık olduğu için odayı sıcak tutamadık.
- He complains of the room being so small.
- Odanın çok küçük olmasından şikayet etti.
- Tom didn't recognize anyone in the room.
- Tom odadaki hiç kimseyi tanımadı.
- Tom said he wasn't interested in Mary, but he seemed to always be looking towards the side of the room where she was.
- Tom, Mary ile ilgilenmediğini söyledi, ama her zaman odanın Mary'nin olduğu tarafına bakıyor gibiydi.
- This room is the coldest in the house.
- Bu oda evde en soğuk oda.
- Tom wouldn't let me in his room.
- Tom odasına girmeme izin vermezdi.
- I'll make the room comfortable.
- Odayı konforlu hale getireceğim.
- Fighting is not permitted in the War Room.
- Savaş Odası'nda kavgaya izin verilmez.
- I'm going to go to my room.
- Odama gideceğim.
- She cleaned the room for me.
- Odayı benim için temizledi.
- I want everybody out of this room as soon as possible.
- En kısa sürede herkesin bu odadan çıkmasını istiyorum.
- Tom was standing in the middle of the room.
- Tom odanın ortasında duruyordu.
- Search every room.
- Her odayı arayın.
- I always lock my room.
- Odamı hep kilitlerim.
- I wish I had my own room.
- Keşke kendime ait bir odam olsaydı.
- The moment I walked into the room, I knew something was wrong.
- Odaya girdiğim anda bir şeylerin ters gittiğini anladım.
- I told her what he was doing in her room.
- Ona odasında ne yaptığını söyledim.
- Dan found Linda crying in her room.
- Dan Linda'yı odasında ağlarken buldu.
- Please come to my room to help me.
- Lütfen bana yardım etmek için odama gel.
- There was quiet in the room.
- Odada sessizlik vardı.
- Tom never cleans his room unless I tell him to.
- Ben yapmasını söylemedikçe Tom odasını hiç temizlemiyor.
- He ran into the room with his hat and overcoat on.
- Şapkası ve paltosuyla odaya koştu.
- The ceiling is very low in this room.
- Bu odanın tavanı çok alçak.
- She had the bigger room.
- Daha büyük bir odası vardı.
- The police searched Tom's room, but didn't find anything.
- Polis, Tom'un odasını aradı, ama hiçbir şey bulamadı.
- Tom is sitting all day in his room accomplishing nothing.
- Tom bütün gün odasında hiçbir şey yapmadan oturuyor.
- Mary is studying in her room.
- Mary, odasında çalışıyor.
- Do you have a room of your own?
- Senin kendi odan var mı?
- Did you have to share a room?
- Aynı odayı paylaşmak zorunda mıydınız?
- You aren't allowed to go into that room.
- O odaya girmene izin verilmez.
- Tom came into my room without knocking.
- Tom kapıyı çalmadan odama girdi.
- Tom has a desk and a bookcase in his room.
- Tom'un odasında bir masa ve bir kitaplık var.
- I feel at home in this room.
- Bu odada evdeymişim gibi hissediyorum.
- Do not read books in such a dim room.
- Böyle loş bir odada kitap okumayın.
- We might need the extra room.
- Bizim ekstra odaya ihtiyacımız olabilir.
- The room was empty except for a shabby bed.
- Eski püskü bir yatak dışında oda boştu.
- He quickly went out of the room.
- O, çabucak odadan çıktı.
- I am praying in my room.
- Odamda dua ediyorum.
- Were you in Tom's room last night?
- Dün gece Tom'un odasında mıydın?
- Tom's room is still empty.
- Tom'un odası hala boş.
- This room doesn't get much sun.
- Bu oda fazla güneş almıyor.
- Is Tom cleaning his room now?
- Tom şimdi odasını mı temizliyor?
- He quit school and started staying in his room.
- O okulu bıraktı ve odasında kalmaya başladı.
- They went out of the room, one after another.
- Onlar peşpeşe odadan çıktılar.
- The room commands a fine view of the lake.
- Oda güzel bir göl manzarasına sahip.
- Tom and Mary were told to stay in their room.
- Tom ve Mary'ye odalarında kalmaları söylendi.
- Charge it to my room.
- Onu benim oda hesabına yazın.
- You are not allowed to go into that room.
- O odaya girmene izin verilmez.
- I showed my room to Tom.
- Tom'a odamı gösterdim.
- Only three people were in the room.
- Odada sadece üç kişi vardı.
- The room seems awfully dark and spooky.
- Oda çok karanlık ve ürkütücü görünüyor.
- My room has only one window.
- Odamın sadece bir penceresi var.
- She left the room and went outside.
- O odadan ayrıldı ve dışarı çıktı.
- Layla found a big box of condoms in Sami's room.
- Leyla, Sami'nin odasında büyük bir prezervatif kutusu buldu.
- What room would you like to reserve?
- Hangi odayı ayırtmak istersiniz?
- We noticed the man enter her room.
- Adamın onun odasına girdiğini fark ettik.
- You're not going anywhere until your room is clean.
- Odan temizlenene kadar hiçbir yere gitmiyorsun.
- There's a radio in my room.
- Odamda bir radyo var.
- There are hardly any books in this room.
- Bu odada neredeyse hiç kitap yok.
- Tom went back to his room.
- Tom odasına geri döndü.
- Tom spent all day in his room.
- Tom tüm günü odasında geçirdi.
- A smell of lilies filled the room.
- Zambak kokusu, odayı doldurdu.
- Every room was searched thoroughly.
- Her oda didik didik arandı.
- You may use this room.
- Bu odayı kullanabilirsin.
- Tom was the only man in the room.
- Tom odadaki tek erkekti.
- Mary shut herself up in the room, with all the windows closed.
- Mary kendini odaya kapadı, tüm pencereler kapalıydı.
- He stood in the middle of the room.
- O, odanın ortasında duruyordu.
- I want this room sealed.
- Bu odanın mühürlenmesini istiyorum.
- Tom told us that the room was locked.
- Tom bize odanın kilitli olduğunu söyledi.
- Don't come into my room without knocking.
- Kapıyı çalmadan odama gelmeyin.
- Sami was in the police interrogation room.
- Sami polis sorgu odasındaydı.
- Tom introduced himself to everyone in the room.
- Tom odadaki herkese kendini tanıttı.
- Tom didn't go into the room right away.
- Tom hemen odaya girmedi.
- This would've been your room if you'd decided to stay with us.
- Bizimle kalmaya karar verseydin burası senin odan olacaktı.
- They stayed with me in the room all night.
- Onlar bütün gece odada benimle kaldılar.
- Tom entered the dark room and turned on the lights.
- Tom karanlık odaya girdi ve ışıkları açtı.
- I'd like a room with a good view.
- İyi manzaralı bir oda istiyorum.
- Did you tell Tom he's not allowed in this room?
- Tom'a bu odaya girmesinin yasak olduğunu söyledin mi?
- The room is extremely small.
- Oda son derece küçük.
- There was a modern-looking coffee table in the center of the room.
- Odanın ortasında modern görünümlü bir sehpa vardı.
- The room was too crowded.
- Oda çok kalabalıktı.
- I don't want to have anything that reminds me of you in this room.
- Bu odada bana seni hatırlatan hiçbir şey olmasını istemiyorum.
- Tom has a big closet in his room.
- Tom'un odasında büyük bir dolabı var.
- She went out of the room.
- Odadan dışarı çıktı.
- Tom's room is ready.
- Tom'un odası hazır.
- Tom wanted his own room.
- Tom kendi odasını istiyordu.
- Tom suddenly got happy when Mary walked into the room.
- Tom, Mary odaya girdiğinde aniden mutlu oldu.
- Tom is probably still in his room.
- Tom muhtemelen hala odasında.
- There were a number of students in the room.
- Odada birkaç öğrenci vardı.
- Mary is studying in her room.
- Mary, odasında ders çalışıyor.
- You really should be in your room.
- Gerçekten odanızda olmalısınız.
- The girl came into the room and burst into tears.
- Kız odaya girdi ve gözyaşlarına boğuldu.
- There's no air in this room.
- Bu odada hiç hava yok.
- They found the room empty.
- Odayı boş halde buldular.
- Don't come into my room.
- Odama gelme.
- Tom went into his room.
- Tom odasına gitti.
- Clean your room.
- Odanızı temizleyin.
- Please put my room in order while I am out.
- Lütfen ben dışarıdayken odamı düzene sokun.
- The people in the room all know one another.
- Odadakilerin hepsi birbirini tanır.
- Tom showed me every room.
- Tom bana her odayı gösterdi.
- It's roasting in this room.
- Bu oda kavruluyor.
- My dog sleeps in the same room that I do.
- Köpeğim benim yattığım odada uyuyor.
- I want a single room.
- Tek kişilik bir oda istiyorum.
- There's only room for one.
- Sadece bir kişilik oda var.
- Tom went into the room and slammed the door behind him.
- Tom odaya girdi ve kapıyı arkasından çarptı.
- I left my key in my room.
- Anahtarımı odamda bıraktım.
- Tom left the room angry.
- Tom odadan sinirle çıktı.
- Tom has painted his room white.
- Tom odasını beyaza boyadı.
- Don't be noisy in this room.
- Bu odada gürültü etmeyin.
- Each child has his own room.
- Her çocuğun kendi odası var.
- Show us the room.
- Odayı bize göster.
- It's impossible to work in a room this dim.
- Bu kadar loş bir odada çalışmak imkansız.
- Tom heard a noise in the next room.
- Tom bitişik odada bir gürültü duydu.
- I want this luggage taken to my room at once.
- Bu bavulun hemen odama götürülmesini istiyorum.
- I found a piece of paper in the room.
- Odada bir kâğıt buldum.
- Can you change the room for me?
- Benim için odayı değiştirebilir misin?
- I told Tom I'd help him clean his room.
- Tom'a odasını temizlemesine yardım edeceğimi söyledim.
- Tom looked around his room.
- Tom odasına baktı.
- His room was brightly lit.
- Onun odası aydınlıktı.
- I left my card in the room.
- Kartımı odada unuttum.
- We sat in the center of the room.
- Odanın ortasına oturduk.
- John felt the presence of a ghost in the dark room.
- John karanlık odada bir hayaletin varlığını hissetti.
- Why are there crickets in my room?
- Odamda niçin cırcır böcekleri var?
- Leave the room as it is.
- Odayı olduğu gibi bırak.
- It was very dark in Tom's room.
- Tom'un odası çok karanlıktı.
- I unlocked the door and walked into the room.
- Kapının kilidini açtım ve odaya girdim.
- Sami said the shahada all by himself in his room.
- Sami odasında tek başına kelime-i şehadet getirdi.
- I introduced myself to everyone in the room.
- Kendimi odadaki herkese tanıttım.
- Tom isn't the only man in the room.
- Odadaki tek adam Tom değil.
- He darkened the room.
- Odayı kararttı.
- Tom is in room three.
- Tom 3 numaralı odada.
- Tom is the only person in the room.
- Odadaki tek kişi Tom.
- Can you think of anyone who would want to rent my extra room?
- Fazladan odamı kiralamak isteyecek birini düşünebiliyor musun?
- The room was crowded with furniture.
- Oda mobilyalarla doluydu.
- Now, I'm going to my room.
- Şimdi ben odama gidiyorum.
- I'd like to change the way my room looks.
- Odamın görünüşünü değiştirmek istiyorum.
- Check this room while I check the adjacent one.
- Ben yan odaya bakarken sen de bu odayı kontrol et.
- She's singing in her room.
- Odasında şarkı söylüyor.
- He shares a room with his brother.
- Kardeşiyle aynı odayı paylaşıyor.
- Tom sat in the dimly-lit room, staring at the wall.
- Tom loş ışıklı odada oturarak duvara bakıyordu.
- Didn't I tell you not to leave your room?
- Sana odanı terk etmemeni söylemedim mi?
- When I was a child, I used to spend time reading alone in my room.
- Ben çocukken, odamda yalnız başıma okuyarak vakit geçirirdim.
- There was a large audience in the room.
- Odada büyük bir seyirci vardı.
- He came up to my room.
- Odama geldi.
- The room hasn't been made up.
- Oda henüz hazırlanmadı.
- Lisa's room needs to be cleaned.
- Lisa'nın odasının temizlenmesi gerekiyor.
- The walls of Tom's room are covered with posters.
- Tom'un odasının duvarları posterlerle kaplıydı.
- As soon as Tom walked into the room, I knew there would be trouble.
- Tom odaya girer girmez sorun çıkacağını anladım.
- Tom left Mary's room.
- Tom, Mary'nin odasından ayrıldı.
- I'd like to reserve a room in a hotel.
- Otelde bir oda ayırtmak istiyorum.
- How long would it take you to paint this room?
- Bu odayı boyamanız ne kadar zaman alır?
- They checked whether the room was empty.
- Odanın boş olup olmadığını kontrol ettiler.
- They were suddenly aware of a noise in the back of the room.
- Onlar aniden odanın arkasındaki bir gürültünün farkındaydılar.
- The room is very dark.
- Oda çok karanlık.
- I like to decorate my room with flowers.
- Odamı çiçeklerle süslemeyi severim.
- This room is well furnished.
- Bu oda iyi döşenmiş.
- Tom had a key to the room.
- Tom'da odanın anahtarı vardı.
- Go sleep in your own room.
- Git kendi odanda uyu.
- Tom rushed out of his room.
- Tom odasından aceleyle çıktı.
- Fix your room, Louie.
- Odanı topla, Louie.
- Tom needs to organize his room.
- Tom odasını düzenlemeli.
- Your room looks pretty.
- Odan güzel görünüyor.
- We alternated in cleaning the room.
- Biz odayı dönüşümlü olarak temizledik.
- Does your mother clean your room for you?
- Annen odanı senin için temizliyor mu?
- Can you change the room for me?
- Odayı benim için değiştirebilir misin?
- Tom didn't allow Mary to enter his room.
- Tom, Mary'nin odasına girmesine izin vermedi.
- I don't have enough space in my room for that desk.
- O masa için odamda yeterli yerim yok.
- A few years ago, our room had little furniture in it.
- Birkaç yıl önce, bizim odanın içinde az miktarda mobilya vardı.
- Tom looked into the rec room.
- Tom oyun odasını gözden geçirdi.
- She went out of the room with downcast eyes.
- Üzgün gözlerle odadan çıktı.
- When you leave the room, please make sure you turn off the lights.
- Odadan ayrıldığınız zaman ışıkları kapattığınızdan emin olun.
- Get a room, you two.
- Siz ikiniz bir oda tutun.
- There are no towels in room 15.
- Oda 15'te hiç havlu yok.
- Ten people were packed into the small room.
- On kişi küçük bir odaya tıkıştırıldı.
- Who lives in the room below?
- Aşağıdaki odada kim yaşıyor?
- Lisa's room needs to be cleaned again.
- Lisa'nın odasının tekrar temizlenmesi gerekiyor.
- I heard Tom snoring in the next room.
- Tom'un yan odada horladığını duydum.
- I want a room with two beds.
- İki yataklı bir oda istiyorum.
- I clean my room almost every day.
- Neredeyse her gün odamı temizlerim.
- The room needs to be painted.
- Oda boyanmalı.
- We cleaned up our room.
- Odamızı temizledik.
- Tom asked me to sweep the room.
- Tom benden odayı süpürmemi istedi.
- My brother and I shared the room.
- Kardeşim ve ben odayı paylaştık.
- I don't want you in this room.
- Seni bu odada istemiyorum.
- Sami never left his room.
- Sami odasını asla terk etmedi.
- Tom came into my room.
- Tom odama geldi.
- Tom closed the door quietly and tiptoed into the room.
- Tom sessizce kapıyı kapattı ve parmak uçlarına basarak odaya girdi.
- This room commands a fine view of the city.
- Bu oda güzel bir şehir manzarasına sahiptir.
- Tom's room is dirty.
- Tom'un odası pis.
- I have to buy a new rug for the room.
- Oda için yeni bir halı almalıyım.
- I knew there was somebody in the next room.
- Bitişik odada birisi olduğunu biliyordum.
- That desk does not fit in this room.
- Bu masa bu odaya sığmaz.
- People in the room didn't say anything.
- Odadaki insanlar bir şey söylemedi.
- I need help moving this table into my room.
- Bu masayı odama taşımak için yardıma ihtiyacım var.
- The boy came running into the room.
- Çocuk koşarak odaya girdi.
- She showed me her room.
- O, bana odasını gösterdi.
- She was the only person in the room at the time.
- O sırada odadaki tek kişi kendisiydi.
- She won't leave the room, because she doesn't want to catch another cold.
- O, başka bir soğuk algınlığına yakalanmak istemediğinden dolayı odadan ayrılmayacak.
- You are not to leave this room.
- Bu odadan ayrılmayacaksın.
- The room filled with laughter.
- Oda kahkahayla dolu.
- We eat dinner in the dining room.
- Akşam yemeğini yemek odasında yiyoruz.
- My mother doesn't like my room being untidy.
- Annem odamın dağınık olmasından hoşlanmaz.
- The room charge is $100 a night plus tax.
- Gecelik oda ücreti vergi dahil 100 dolar.
- Don't let them into this room.
- Onların bu odaya girmesine izin vermeyin.
- I would like to book a room.
- Bir oda ayırtmak istiyorum.
- What are you looking for in my room?
- Sen odamda ne arıyorsun?
- I didn't notice when he left the room.
- Odadan ne zaman çıktığını fark etmedim.
- He is always complaining about how small his room is.
- Her zaman odasının küçüklüğünden şikayet eder.
- Clean up your room.
- Odanı temizle.
- Does the room have a bath?
- Odada banyo var mı?
- Children filled the room.
- Çocuklar odayı doldurdu.
- We're going to need to clean out this room.
- Bu odayı temizlememiz gerekecek.
- Clean out the room in the morning.
- Sabahleyin odayı temizle.
- There was blood spatter everywhere in the room.
- Odada her yerde kan sıçraması vardı.
- Tom asked Mary to help him clean his room.
- Tom, Mary'den odasını temizlemesine yardım etmesini istedi.
- Tom stomped out of the room.
- Tom odadan dışarı çıktı.
- He had to look for his room by himself.
- Odasını kendi başına aramak zorundaydı.
- This room is cleaned by Tom.
- Bu oda Tom tarafından temizlenir.
- The air in this room's very stuffy.
- Bu odanın havası çok boğucu.
- The police found the politician dead in his room.
- Polis politikacıyı odasında ölü buldu.
- I want to let this room to a student.
- Bu odayı bir öğrenciye kiralamak istiyorum.
- Tom is still in his room.
- Tom hâlâ odasında.
- The odor in that room was vile.
- O odadaki koku iğrençti.
- Tom isn't in his room.
- Tom odasında yok.
- Many rich people have a safe room in their houses.
- Birçok zengin insanın evinde kasa odası vardır.
- Have you ever seen Tom and Mary in the same room together?
- Tom ve Mary'yi hiç aynı odada gördün mü?
- He looked around the room.
- O, odada etrafına bakındı.
- I want to move the furniture in the room.
- Odadaki mobilyaların yerini değiştirmek istiyorum.
- She doesn't want to go to her room by herself.
- Odasına tek başına gitmek istemiyor.
- Please turn out the light before leaving the room.
- Odadan ayrılmadan önce ışığı kapatın lütfen.
- Tom piled everything up in the center of the room.
- Tom her şeyi odanın ortasına yığdı.
- Both of them are in the room.
- Onların her ikisi de odadalar.
- He doesn't remember whether that room was empty or not.
- O odanın boş olup olmadığını hatırlamıyor.
- The party took place in a big room.
- Parti büyük bir odada yapıldı.
- She promised me to clean my room.
- Odamı temizleyeceğine söz verdi.
- The bed is in the room.
- Yatak odada.
- They lit candles in their room.
- Onlar odalarında mumlar yaktı.
- You'd better go back to your room.
- Odana dönsen iyi olur.
- Do you have a room?
- Odan var mı?
- Tom told Mary to go to her room.
- Tom Mary'ye odasına gitmesini söyledi.
- Tom came out of the room.
- Tom odadan çıktı.
- Tom came out of his room.
- Tom odasından dışarı çıktı.
- The curtains make this room beautiful.
- Perdeler bu odayı güzelleştiriyor.
- We have no room.
- Hiç odamız yok.
- The bookshelves are built into the walls of my room.
- Kitap rafları odamın duvarına montelidir.
- My sister has been studying in her room since this morning.
- Kız kardeşim bu sabahtan beri odasında çalışıyor.
- Tom followed Mary into the room.
- Tom, Mary'yi odaya kadar takip etti.
- The room is very comfortable.
- Oda çok rahat.
- I don't like the way Tom decorated his room.
- Tom'un odasını dekore etme şeklini beğenmedim.
- Tom slipped into the room.
- Tom odaya girdi.
- There was a modern-looking coffee table in the center of the room.
- Odanın ortasında modern görünümlü bir kahve sehpası vardı.
- I finally stopped trying to persuade Tom to clean his room.
- Sonunda Tom'u odasını temizlemeye ikna etmek için uğraşmaktan vazgeçtim.
- Mary is now studying in her room.
- Mary şimdi odasında ders çalışıyor.
- Get out of my room!
- Odamdan çık!
- I spent all yesterday afternoon cleaning my room.
- Dün bütün öğleden sonrayı odamı temizleyerek geçirdim.
- I asked Tom to clean his room.
- Tom'un odasını temizlemesini istedim.
- There is a sewing machine and an ironing board in the room where Tom used to sleep.
- Tom'un eskiden uyuduğu odada bir dikiş makinesi ve bir ütü masası var.
- Go to your room, young lady, and think about what you did!
- Odana git genç hanımefendi, ve yaptıklarını düşün!
- You should always knock before entering his room.
- Odasına girmeden önce her zaman kapıyı çalmalısın.
- The room didn't have a single window.
- Odanın tek bir penceresi bile yoktu.
- Tom is in the next room.
- Tom yandaki odada.
- The room is cold.
- Oda soğuk.
- Almost everybody in this room is taller than me.
- Bu odadaki neredeyse herkes benden uzun.
- Tom quietly turned the doorknob and tiptoed into the room.
- Tom sessizce kapı tokmağını çevirdi ve parmak uçlarında odaya girdi.
- There were many children in the room.
- Odada çok sayıda çocuk vardı.
- We have a spare room.
- Boş bir odamız var.
- There are many books in my room.
- Benim odamda bir sürü kitap var.
- He came into the room with his eyes shining.
- Gözleri parlayarak odaya geldi.
- Tom spends a lot of time in his room studying.
- Tom odasında ders çalışarak çok zaman geçirir.
- Bob has a lot of books in his room.
- Bob'un odasında bir sürü kitap var.
- This room is too small for us.
- Bu oda bizim için çok küçük.
- Tom was reading a letter when I walked into the room.
- Odaya girdiğimde Tom bir mektup okuyordu.
- She went into the room and lay on the bed.
- Odaya girdi ve yatağa uzandı.
- Where is Room 105?
- 105 numaralı oda nerede?
- Sami slept in that room.
- Sami o odada yattı.
- Tom called the students back into the room to tell them about the plane crash.
- Tom onlara uçak kazasından bahsetmek için öğrencileri odaya geri çağırdı.
- I introduced myself to everybody in the room.
- Odadaki herkese kendimi tanıttım.
- She came out of the room.
- O odadan dışarı çıktı.
- Tom is in his room sleeping.
- Tom odasında uyuyor.
- My sister and I take turns in cleaning our room.
- Ablam ve ben sırayla odamızı temizliyoruz.
- The smell of roses filled the room.
- Gül kokusu, odayı doldurdu.
- This room is very small, so it is impossible to put more furniture in it.
- Bu oda çok küçük, bu yüzden fazla mobilya koymak mümkün değil.
- There were books lying here and there in the room.
- Odada orada burada duran kitaplar vardı.
- My sister always keeps her room clean.
- Ablam odasını her zaman temiz tutar.
- Tom wants this room spotless.
- Tom bu odayı tertemiz istiyor.
- We ourselves decorated the room.
- Biz odayı kendimiz donattık.
- Tom had the room to himself.
- Tom'un kendine ait bir odası vardı.
- I have to make the best of that small room.
- O ufak odayı en iyi şekilde kullanmalıyım.
- Layla was the only girl in the room.
- Leyla odadaki tek kızdı.
- How was I supposed to know we weren't allowed in that room?
- O odaya girmemize izin verilmediğini nereden bilebilirdim ki?
- Many rich people have a safe room in their houses.
- Birçok zengin insanın evinde güvenli bir oda vardır.
- Is Tom still in his room?
- Tom hala odasında mı?
- Give me a room near the elevator.
- Bana asansöre yakın bir oda ver.
- Tom saw Mary walk in and take a seat in the back of the room.
- Tom, Mary'nin içeri girdiğini ve odanın arka tarafında bir yere oturduğunu gördü.
- Tom tiptoed across the room so he wouldn't wake up the baby.
- Tom bebeği uyandırmamak için parmak uçlarında odanın diğer tarafına geçti.
- Tom won't come out of his room.
- Tom odasından çıkmayacak.
- The room was bathed in sunshine.
- Odayı gün ışığı dolduruyordu.
- Tom is still asleep in his room.
- Tom hala odasında uyuyor.
- Tom suddenly realized that Mary wasn't in the room anymore.
- Tom aniden Mary'nin artık odada olmadığını fark etti.
- I want to go back to my room.
- Odama geri dönmek istiyorum.
- There wasn't a single book in the room.
- Odada tek bir kitap bile yoktu.
- Don't let anybody in this room.
- Kimsenin bu odaya girmesine izin verme.
- There's no space in the room for another bed.
- Odada başka bir yatak için yer yok.
- Why are there crickets in my room?
- Neden odamda cırcır böcekleri var?
- Tom is the only adult in the room.
- Tom odadaki tek yetişkin.
- Since the light in his room is on, he must have come home.
- Odasındaki lamba açık olduğuna göre eve gelmiş olmalı.
- Books are scattered around the room.
- Kitaplar odanın etrafına dağılmıştı.
- He ordered me to sweep the room.
- Odayı süpürmemi emretti.
- I was in the teacher's room.
- Öğretmenin odasındaydım.
- He lives in a rented room.
- O, kiralık bir odada yaşıyor.
- We were crowded into the small room.
- Küçük bir odaya tıkılmıştık.
- Tom shut the door to his room.
- Tom odasının kapısını kapattı.
- Mary lights the candles in her room.
- Mary odasındaki mumları yakar.
- Almost everybody in this room is taller than I am.
- Bu odadaki neredeyse herkes benden uzun.
- I stood in the middle of the room.
- Ben odanın ortasında durdum.
- Tom should be in his room.
- Tom odasında olmalı.
- I unlocked the door and walked into the room.
- Kapıyı açtım ve odaya girdim.
- Would you please not smoke in this room?
- Lütfen bu odada sigara içmez misiniz?
- He had his younger sister help him paint the wall of his room.
- O küçük kız kardeşine odasının duvarını boyamasına yardım ettirdi.
- There was nobody in the room.
- Odada kimse yoktu.
- We need to buy a new rug for this room.
- Bu oda için yeni bir halı almalıyız.
- I've got plenty of room.
- Bir sürü odam var.
- I put it in your room.
- Odana koydum.
- I heard a noise coming from the next room.
- Yan odadan gelen bir ses duydum.
- Tom is in the other room drinking vodka.
- Tom diğer odada votka içiyor.
- Tom quietly tiptoed out of the room.
- Tom sessizce odadan çıktı.
- He just cleaned his room.
- Az önce odasını temizledi.
- Tom's not in his room.
- Tom odasında değil.
- The people in the other room are speaking French.
- Diğer odadaki insanlar Fransızca konuşuyorlar.
- We alternated in cleaning the room.
- Odayı dönüşümlü olarak temizliyorduk.
- Everyone in the room turned to look at Tom.
- Odadaki herkes Tom'a bakmak için döndü.
- The room key, please.
- Oda anahtarı, lütfen.
- The bed is in the room.
- Yatak, odadadır.
- None of you are allowed in my room.
- Hiçbirinizin odama girmesine izin yok.
- We want a room for four nights.
- Dört gece için bir oda istiyoruz.
- It would take at least three hours to paint this room.
- Bu odayı boyamak en az üç saat sürer.
- The only time that Tom left the room was just before we ate dinner.
- Tom'un odadan ayrıldığı tek zaman tam öğle yemeği yememizden önceydi.
- There are ten people in this room.
- Bu odada 10 kişi var.
- He put the room in order.
- O, odayı düzenledi.
- I want you to go to your room and pack your things.
- Odana gitmeni ve eşyalarını toplamanı istiyorum.
- I liked the room overlooking the valley.
- Vadiye bakan odayı sevdim.
- Don't enter the room without permission.
- Odaya izinsiz girme.
- The room was locked.
- Oda kilitliydi.
- This room is cleaned by her.
- Bu oda onun tarafından temizlendi.
- There were many students in the room.
- Odada çok sayıda öğrenci vardı.
- His room is always out of order.
- Onun odası her zaman düzensizdir.
- Tom always keeps his room clean.
- Tom odasını her zaman temiz tutar.
- My brother leaves his room in a mess.
- Erkek kardeşim odasını karmaşa içinde bırakır.
- The room was cold.
- Oda soğuktu.
- He was going to clean up his room.
- O, odasını temizleyecekti.
- Layla came back to her room.
- Leyla odasına geri geldi.
- Everybody in the room was stunned by what happened.
- Odadaki herkes olanlar karşısında afallamıştı.
- What is Layla doing in Sami's room?
- Layla'nın Sami'nin odasında ne işi var?
- I wish I had a room of my own.
- Keşke kendime ait bir odam olsaydı.
- It is dark in that room.
- O oda karanlık.
- What's your favorite room in your house?
- Evinizde en sevdiğiniz oda hangisi?
- Tom is in his room packing up his stuff.
- Tom odasında eşyalarını topluyor.
- Please come to my room to help me.
- Lütfen odama gelip bana yardım edin.
- She made him clean his room.
- Ona odasını temizletti.
- Did you reserve a room at the hotel?
- Otelde bir oda ayırttınız mı?
- I don't have to clean my room.
- Odamı temizlemek zorunda değilim.
- Your room is neat.
- Sizin odanız temiz.
- This room is cold.
- Bu oda soğuk.
- I used to keep my room much cleaner.
- Ben odamı çok daha temiz tutardım.
- Tom isn't sure who's in the room.
- Tom odadakinin kim olduğundan emin değil.
- She's upstairs, crying in her room.
- O, üst katta odasında ağlıyor.
- I have to go to the little boys' room.
- Küçük çocukların odasına gitmeliyim.
- Tom should be in his room.
- Tom odasında olmalıydı.
- There are many students in the room.
- Odada birçok öğrenci var.
- The room was so dark that we could see nothing at all.
- Oda o kadar karanlıktı ki hiçbir şey göremedik.
- Tom wasn't the only one in the room.
- Odadaki tek kişi Tom değildi.
- Tom came into the room, crying.
- Tom ağlayarak odaya geldi.
- I have already cleaned my room.
- Çoktan odamı temizledim.
- John ran into the room.
- John koşarak odaya girdi.
- Once a week, the mother inspects her son's room.
- Haftada bir kez anne oğlunun odasını denetler.
- I use the room with my sister.
- Odayı kız kardeşimle birlikte kullanıyorum.
- I am not going out because I have to mop my room.
- Odamı paspaslamam gerektiği için dışarı çıkmıyorum.
- We might need the extra room.
- Ekstra odaya ihtiyacımız olabilir.
- Tom told me to stay in my room.
- Tom odamda kalmamı söyledi.
- The room in which the exam was being held was very hot.
- Sınavın yapıldığı oda çok sıcaktı.
- She reserved a room.
- O bir oda ayırttı.
- Tom came running into the room.
- Tom koşarak odaya geldi.
- The maid asked if we wanted the room cleaned.
- Hizmetçi odanın temizlenmesini isteyip istemediğimizi sordu.
- He got up suddenly and walked out of the room.
- Aniden ayağa kalktı ve odadan çıktı.
- Your fingerprints were all over Tom's room.
- Senin parmak izlerin Tom'un odasının her yerindeydi.
- Tom entered the room with his gun drawn.
- Tom odaya silahını çekmiş olarak girdi.
- The room is hot.
- Oda çok sıcak.
- Mary is in her room.
- Mary odasında.
- Tom cleaned his room quickly.
- Tom odasını çabucak temizledi.
- Tom didn't know anyone in the room.
- Tom odadaki hiç kimseyi tanımıyordu.
- The room was silent.
- Oda sessizdi.
- Tom remained in his room all day.
- Tom bütün gün odasında kaldı.
- There's a telephone in my room.
- Odamda bir telefon var.
- Your room is the first one on the left.
- Senin odan soldaki ilk oda.
- He confined himself to his room.
- Kendini odasına kapattı.
- This room doesn't get much sunlight.
- Bu oda fazla güneş ışığı almıyor.
- The rent is high, otherwise the room is satisfactory.
- Kira yüksek, bunun dışında oda tatmin edici.
- Sami took the shahada in the privacy of his own room.
- Sami odasında mahremiyet içinde şehadet getirdi.
- He got his sister to help him paint his room.
- Odasını boyaması için kız kardeşinden yardım aldı.
- I'll put the suitcases in Tom's room.
- Bavulları Tom'un odasına koyacağım.
- This room has fine ventilation.
- Bu odanın havalandırması iyi.
- A mouse is running around the room.
- Bir fare odanın etrafında koşuyor.
- They'll tell me in my room.
- Odamda bana anlatırlar.
- I want this room cleaned.
- Bu odanın temizlenmesini istiyorum.
- I think this room is bugged.
- Sanırım bu odaya böcek yerleştirilmiş.
- Many rich people have a safe room in their houses.
- Birçok zengin insanın evlerinde güvenli bir odası var.
- I should like to see the room.
- Odayı görmek istiyorum.
- In the room there were four boys, who were playing cards.
- Odada iskambil oynayan dört erkek vardı.
- Tom is shaving in his room.
- Tom odasında tıraş oluyor.
- Tom stood in the middle of the room.
- Tom odanın ortasında durdu.
- I want you to go to your room and pack your things.
- Odana gidip eşyalarını toplamanı istiyorum.
- The room got very quiet.
- Oda çok sessizleşti.
- Tom is reading a book in his room.
- Tom odasında bir kitap okuyor.
- He could write off his work room's furnishing from his taxes.
- Çalışma odasının tefrişatını vergiden düşebiliyordu.
- She's in her room.
- Odasında.
- Tom went straight to his room.
- Tom doğruca odasına gitti.
- This room gets sunshine.
- Bu oda güneş ışığı alır.
- A screen divided the room into two.
- Bir paravan odayı ikiye bölüyordu.
- I share a room with Tom.
- Tom ile bir odayı paylaşıyorum.
- The spare room is ready for guests.
- Boş oda, misafirler için hazırdır.
- Tom hurried out of the room.
- Tom aceleyle odadan çıktı.
- The room had a nice cozy feel.
- Odanın sıcacık bir havası vardı.
- I am praying in my room.
- Ben odamda dua ediyorum.
- They have assigned me a small room.
- Bana küçük bir oda tahsis ettiler.
- I showed my room to him.
- Ona odamı gösterdim.
- Another nurse came into the room.
- Odaya başka bir hemşire geldi.
- Tom is sleeping in his room.
- Tom, odasında uyuyor.
- He was alone in the room.
- Odada yalnızdı.
- Tom's room is empty.
- Tom'un odası boş.
- Tom said he wanted to be alone, and then went up to his room.
- Tom yalnız olmak istediğini söyledi ve sonra odasına gitti.
- Who is in this room?
- Bu odada kim var?
- I'll show you my room.
- Sana odamı göstereyim.
- Please come into the room.
- Lütfen odaya gel.
- None of you should leave this room.
- Hiç biriniz bu odayı terk etmemeli.
- He is playing in his room.
- O, odasında oynuyor.
- The reception room is empty.
- Resepsiyon odası boş.
- Would you like to see your room?
- Odanı görmek ister misin?
- Before leaving the room, Tom took Mary's diamond necklace.
- Tom odadan ayrılmadan önce Mary'nin elmas kolyesini aldı.
- In the room there were four boys, who were playing cards.
- Odada iskambil oynayan dört çocuk vardı.
- My wife gave me a sign from across the room.
- Karım odanın karşısından bana bir işaret verdi.
- Help me find an empty room for myself.
- Kendime boş bir oda bulmama yardım et.
- Tom was the only one in the room.
- Tom odadaki tek kişiydi.
- He shares a room.
- O bir odayı paylaşıyor.
- Anne, go to your room and stay there until I come up.
- Anne, odana git ve ben gelene kadar orada kal.
- My brother and I share the same room.
- Erkek kardeşim ve ben aynı odayı paylaşıyoruz.
- He complains of the room being so small.
- Odanın çok küçük olmasından yakınıyor.
- She managed to escape from the room where her kidnappers had kept her locked up.
- Onu kaçıranların kendisini kilitlediği odadan kaçmayı başardı.
- Don't anybody leave this room.
- Kimse bu odayı terk etmesin.
- Tom locked himself in his room.
- Tom kendini odasına kilitledi.
- Tom looked around the room, making sure that everything was alright.
- Tom her şeyin yolunda gittiğinden emin olmak için odaya bakındı.
- What's this room?
- Bu oda ne?
- Bring your work to my room.
- Çalışmalarını odama getir.
- She ran to her room, crying.
- O ağlayarak odasına koştu.
- Everyone in the room recognized Tom.
- Odadaki herkes Tom'u tanıdı.
- Tom rushed out of the room.
- Tom aceleyle odadan çıktı.
- Wait for a moment outside the room.
- Odanın dışında biraz bekleyin.
- Mayuko was alone in the room.
- Mayuko odada yalnızdı.
- I showed him my room.
- Ona odamı gösterdim.
- This room is cleaned by her.
- Bu odayı temizleyen o.
- Everything in her room is small.
- Odasındaki her şey küçük.
- I don't have a key to this room.
- Bu odanın anahtarı bende yok.
- The room was very untidy.
- Oda çok düzensizdi.
- I usually sleep in this room.
- Genellikle bu odada uyurum.
- Somebody is standing in front of his room.
- Birisi odasının önünde duruyor.
- This room is not big.
- Bu oda büyük değil.
- Tom wasn't the only person in the room.
- Odadaki tek kişi Tom değildi.
- There were few children in the room.
- Odada çok az çocuk vardı.
- I left my card in the room.
- Kartımı odada unutmuşum.
- Divide the pile of documents equally, and take them one by one to either side of the room.
- Evrak yığınını eşit olarak bölün ve teker teker odanın iki tarafına götürün.
- Have you ever locked the door of your room at night?
- Hiç geceleri odanızın kapısını kilitlediniz mi?
- He walked back and forth in the room.
- O odada ileri geri yürüdü.
- We ate all the candies we found in her room.
- Onun odasında bulduğumuz tüm şekerlemeleri yedik.
- This room is not very large.
- Bu oda çok büyük değil.
- She went into the room and lay on the bed.
- Odaya gitti ve yatağa yattı.
- I wish I had a room of my own.
- Keşke kendime ait bir odam olsa.
- Someone cleaned my room while I was gone.
- Ben yokken biri odamı temizlemiş.
- Mary straightened her room.
- Mary odasını düzeltti.
- Let this smoky air out of the room and let some fresh air in.
- Bu dumanlı havanın odadan çıkmasına ve biraz temiz havanın içeri girmesine izin ver.
- Stay with me in this room.
- Bu odada benimle kal.
- Sami returned to the main room.
- Sami ana odaya geri döndü.
- My sister and I take turns in cleaning our room.
- Kız kardeşim ve ben odamızı sırayla temizleriz.
- Go to your room.
- Odana git.
- Everyone in the room checked their watches at the same time.
- Odadaki herkes saatini aynı anda kontrol etti.
- The bride came into the room with lowered eyes and with everyone staring at her.
- Gelin, herkesin gözleri üzerindeyken yere bakan gözlerle odaya girdi.
- I'm in my room.
- Odamdayım.
- Tom sits in his room all day and does nothing.
- Tom bütün gün odasında oturuyor ve hiçbir şey yapmıyor.
- Tom roomed with John in college.
- Tom üniversitedeyken John'la aynı odada kalıyordu.
- Tom's parents found him unconscious in his room.
- Tom'un ailesi onu odasında bilinçsiz buldular.
- Did you have to share a room with your brother?
- Erkek kardeşinle bir odayı paylaşmak zorunda mıydın?
- Tom glanced round the room.
- Tom odaya bir göz attı.
- Tom ran to his room, crying.
- Tom ağlayarak odasına koştu.
- Everyone in the room seemed to be talking at once.
- Odadaki herkes aynı anda konuşuyor gibiydi.
- Tom would like to paint his room blue.
- Tom odasını maviye boyamak istiyor.
- There's a party going on in the next room.
- Yan odada bir parti var.
- As far as I know, Tom is still in his room.
- Bildiğim kadarıyla, Tom hala odasında.
- I left my address book in my room.
- Adres defterimi odamda unutmuşum.
- You sleep in my room.
- Benim odamda uyuyacaksın.
- The room is being painted by him.
- Oda onun tarafından boyanıyor.
- We decorated the room ourselves.
- Odayı kendimiz dekore ettik.
- Once a week, the mother inspects her son's room.
- Haftada bir kez, anne oğlunun odasını teftiş eder.
- What did the room look like?
- Oda neye benziyordu?
- It looks like there's no reception in this room.
- Bu odada resepsiyon yok gibi görünüyor.
- We have room.
- Odamız var.
- Tom quietly opened the door and tiptoed into the room.
- Tom sessizce kapıyı açtı ve parmak uçlarına basarak odaya gitti.
- This room is used as a kitchen.
- Bu oda, mutfak olarak kullanılır.
- He is always complaining of his room being small.
- Her zaman odasının küçük olmasından yakınır.
- The room was full of smoke.
- Oda dumanla doluydu.
- Tom went to his room to get a blanket.
- Tom bir battaniye almak için odasına gitti.
- Tom's room was a large one.
- Tom'un odası büyük bir odaydı.
- She breaks something every time she cleans the room.
- Odayı her temizlediğinde bir şey kırıyor.
- Tom didn't remember whether the room was empty or not.
- Tom odanın boş olup olmadığını hatırlamıyordu.
- Should I clean my room?
- Odamı temizlemem gerekiyor mu?
- Have you ever tidied your room?
- Hiç odanı temizledin mi?
- I'd like a room with a good view.
- Güzel manzaralı bir oda istiyorum.
- This room is full of sun.
- Bu oda güneşle dolu.
- I told him to leave the room.
- Ona odadan ayrılmasını söyledim.
- A room for two with bath, please.
- İki kişilik banyolu bir oda, lütfen.
- What's Tom doing in Mary's room?
- Tom, Mary'nin odasında ne yapıyor?
- Tom was still sleeping the last time I looked into his room.
- Odasına son baktığımda Tom hala uyuyordu.
- I spent all day cleaning my room.
- Bütün günümü odamı temizleyerek geçirdim.
- I looked around the room to see who was there.
- Kim var diye odaya baktım.
- Tom's room isn't very big.
- Tom'un odası çok büyük değil.
- Don't let anyone in this room.
- Bu odaya kimsenin girmesine izin vermeyin.
- He listened to music in his own room.
- Kendi odasında müzik dinledi.
- She softly stole out of the room.
- Usulca odadan çıktı.
- Go to your room, young lady, and think about what you did!
- Odana git, genç bayan ve ne yaptığını düşün!
- She went out of the room.
- O, odadan çıktı.
- Could I see the room please?
- Odayı görebilir miyim lütfen?
- We heard voices in the room.
- Odada sesler duyduk.
- Tom's room is very messy.
- Tom'un odası çok dağınık.
- It is very hot in this room, isn't it?
- Bu oda çok sıcak, değil mi?
- I used to keep my room much cleaner.
- Odamı çok daha temiz tutardım.
- Come and tell me in my room.
- Odama gel ve bana anlat.
- Tom locked himself in his room and won't come out.
- Tom kendini odasına kilitledi ve dışarı çıkmıyor.
- Tom's room doesn't have any windows.
- Tom'un odasında hiç pencere yok.
- Tom cleaned his room last weekend.
- Tom geçen hafta sonu odasını temizledi.
- There are many books in my room.
- Odamda birçok kitap bulunuyor.
- The window in my room is dirty.
- Odamın camı kirli.
- Tom accidentally walked into a room full of people wearing suits.
- Tom yanlışlıkla takım elbise giyen insanlarla dolu bir odaya girdi.
- Tom shared a room with his younger sister Mary.
- Tom küçük kız kardeşi Mary ile aynı odayı paylaştı.
- Your room is the first one on the left.
- Senin odan soldan birinci.
- Tom's room is at the end of the hall, on the right.
- Tom'un odası koridorun sonunda, sağda.
- Stay in your room.
- Odanızda kalın.
- Tom's room smells really bad.
- Tom'un odası çok kötü kokuyor.
- My room has two windows.
- Odamın iki penceresi vardır.
- There are desks in the room.
- Odada masalar var.
- He and I share a room.
- O ve ben bir odayı paylaşıyoruz.
- Is that your room?
- Bu senin odan mı?
- Tom wouldn't let anybody into his room.
- Tom odasına hiç kimsenin girmesine izin vermezdi.
- Every room was searched thoroughly.
- Her oda iyice arandı.
- The room is starting to warm up now.
- Oda şimdi ısınmaya başladı.
- Tom and I share a room.
- Tom ve ben aynı odayı paylaşıyoruz.
- There are two beds in my room.
- Odamda iki yatak var.
- Tom had never been in a girl's room before.
- Tom daha önce hiç bir kızın odasına girmemişti.
- Dan's lawyer demanded to be allowed into the room where Dan was being questioned.
- Dan'ın avukatı Dan'ın sorgulandığı odaya girmek için izin verilmesini talep etti.
- There wasn't any room left.
- Hiç oda kalmadı.
- How many boys are there in the room?
- Odada kaç tane erkek çocuk var?
- I want a room with a view.
- Manzaralı bir oda istiyorum.
- Where is the key to this room?
- Bu odanın anahtarı nerede?
- The room is very bright.
- Oda çok aydınlık.
- I saw someone go into the room.
- Birinin odaya girdiğini gördüm.
- You are free to use this room.
- Bu odayı kullanmakta özgürsünüz.
- The room was so dark that we could see nothing at all.
- Oda o kadar karanlıktı ki hiçbir şey göremiyorduk.
- Tom just finished cleaning his room.
- Tom az önce odasını temizlemeyi bitirdi.
- When was the last time you slept in this room?
- Bu odada en son ne zaman uyudun?
- Tom wouldn't come out of his room.
- Tom odasından dışarı çıkmazdı.
- I can hear Tom snoring in the next room.
- Tom'un yan odada horladığını duyabiliyorum.
- Tom has a lot of books in his room.
- Tom'un odasında bir sürü kitap var.
- I trust the room will be to your satisfaction.
- Odanın sizi tatmin edeceğine güveniyorum.
- We were crowded into the small room.
- Küçük odaya sıkıştırıldık.
- The room was lit by candles.
- Oda mumlarla aydınlatıldı.
- Go and see if Tom is in his room.
- Git ve Tom'un odasında olup olmadığına bak.
- He has this large room to himself.
- O, kendine bu büyük odayı aldı.
- Is there anyone in the room?
- Odada kimse var mı?
- Is the room quiet?
- Oda sessiz mi?
- It's very cold in this room, isn't it?
- Bu odada hava çok soğuk, değil mi?
- I went into the room, where I found the children sitting on the sofa.
- Odaya girdim ve çocukları kanepede otururken buldum.
- The people in the rear of the room could not hear the speaker.
- Odanın arka tarafındaki insanlar hoparlörü duyamadılar.
- It looks like there are at least a hundred people in the room.
- Odada en az yüz kişi var gibi görünüyor.
- His room is always tidy.
- Onun odası her zaman düzenli.
- You aren't allowed to go into that room.
- O odaya girmenize izin yok.
- I heard screaming in the next room.
- Yan odada çığlık duydum.
- I didn't know anyone in the room.
- Odada kimseyi tanımıyordum.
- He lives in the room above us.
- Üst katımızdaki odada yaşıyor.
- Emily is studying in her room right now, so please do not disturb her.
- Emily şu anda odasında ders çalışıyor, lütfen onu rahatsız etmeyin.
- Would you please air the room while I'm out?
- Ben dışarıdayken odayı havalandırır mısın lütfen?
- She darted across the house to her room and closed the door behind her.
- Evin öbür ucundaki odasına gitti ve kapıyı arkasından kapattı.
- Why don't you go to your room, Tom?
- Niçin odana gitmiyorsun, Tom?
- Tom wasn't in his room.
- Tom odasında değildi.
- The room filled with laughter.
- Oda kahkahalarla doldu.
- She shut herself up in her room.
- O, kendini odasına kapattı.
- There's only one window in my room.
- Odamda yalnızca tek bir pencere var.
- Take the chair to your room.
- Sandalyeyi odana götür.
- I feel at home in this room.
- Bu odada kendimi evimde gibi hissediyorum.
- He walked back and forth in the room.
- Odada bir ileri bir geri yürüdü.
- Mary broke into Tom's room using a lockpick.
- Mary maymuncuk kullanarak Tom'un odasına girdi.
- The boy looked into the room.
- Çocuk odayı inceledi.
- Tom told me to stay out of his room.
- Tom bana odasından uzak durmamı söyledi.
- He put the room in order.
- Odayı düzene soktu.
- Go back in your room.
- Odana geri dön.
- Your friend's in the other room.
- Arkadaşın diğer odada.
- Tom cleaned his room in a hurry.
- Tom odasını aceleyle temizledi.
- Tom is alone in his room.
- Tom tek başına odasında.
- This is the same room we met in last time.
- Burası geçen sefer buluştuğumuz oda.
- The room is at the end of the hall.
- Oda, salonun sonundadır.
- I scanned the room.
- Odayı taradım.
- Your room is ready now.
- Odan artık hazır.
- Your room is very big.
- Odan çok büyük.
- The room is full of odds and ends.
- Oda bir sürü ıvır zıvırla dolu.
- There's nobody in your room.
- Odanızda kimse yok.
- The young girl was in the next room playing with a doll.
- Genç kız yan odada bir bebekle oynuyordu.
- I'll show you up to your room.
- Sana odanı göstereyim.
- He entered my room.
- O benim odama girdi.
- What's in that room?
- O odada ne var?
- Tom saw Mary looking at him from across the room.
- Tom, Mary'nin odanın diğer ucundan ona baktığını gördü.
- He spoke to whoever came into the room.
- Odaya her gelenle konuştu.
- The Wi-Fi is weak in the next room.
- Yan odadan internet çok iyi çekmiyor.
- When he returned home, he shut himself in his room.
- Eve döndüğünde kendini odasına kapattı.
- There are three men in the next room waiting for you.
- Bitişik odada seni bekleyen üç adam var.
- They were in that room with me all night.
- Bütün gece benimle o odadaydılar.
- I had no idea there were so many people in the other room.
- Diğer odada bu kadar çok insan olduğunu bilmiyordum.
- We slept in the same room.
- Aynı odada uyuduk.
- I left something in the room.
- Odada bir şey unuttum.
- I'll be in the next room if you need me.
- Bana ihtiyacın olursa yan odada olacağım.
- I'm accustomed to sleeping in a room without air conditioning.
- Bir odada klima olmadan uyumaya alışkınım.
- This room's pretty awesome, eh?
- Bu oda oldukça harika, değil mi?
- Tom didn't go into the room right away.
- Tom hemen odaya gitmedi.
- When was the last time you smelled gas in this room?
- En son ne zaman bu odada gaz kokusu aldın?
- You have a very nice room.
- Çok güzel bir odan var.
- She went inside her room so she could rest.
- Dinlenmek için odasına girdi.
- Please don't take the documents out of this room.
- Lütfen belgeleri bu odadan dışarı çıkarmayın.
- Tom heard Mary and John fighting in the next room.
- Tom, Mary ve John'un yan odada kavga ettiklerini duydu.
- Everything's in your room.
- Her şey odanızda.
- This room doesn't get much sunlight.
- Bu oda çok fazla güneş ışığı almıyor.
- I showed my room to him.
- Odamı ona gösterdim.
- How many nights would you like the room for?
- Odayı kaç gece için istiyorsunuz?
- Nobody saw Tom leave the room.
- Kimse Tom'un odadan ayrıldığını görmedi.
- There's not enough light in this room for sewing.
- Bu odada dikiş dikmek için yeterli ışık yok.
- He's going to his room.
- Odasına gidiyor.
- My mother doesn't like my room being untidy.
- Annem odamın düzensiz olmasından hoşlanmıyor.
- The light was on in the room.
- Odanın ışığı yanıyordu.
- Bring your work to my room.
- İşini odama getir.
- Tom is alone in his room, reading a book.
- Tom odasında yalnız, kitap okuyor.
- That building can easily be seen from the other side of the room.
- O bina, odanın diğer tarafından kolayca görülebiliyor.
- Tom suddenly got happy when Mary walked into the room.
- Mary odaya girdiğinde Tom birden mutlu oldu.
- Everybody in the room did the same thing.
- Odadaki herkes aynı şeyi yaptı.
- The room was very dirty.
- Oda çok kirliydi.
- Tom scoured the room looking for Mary, but couldn't pick her out in the crowd.
- Tom Mary'yi ararken odayı didik didik aradı ama kalabalıkta onu göremedi.
- Your room is big.
- Odan büyükmüş.
- We ourselves decorated the room.
- Odayı kendimiz dekore ettik.
- Tom trashed his room.
- Tom odasını darmadağın etmiş.
- Tom and Mary stopped talking as soon as John came into the room.
- John odaya girer girmez Tom ve Mary konuşmayı bıraktı.
- Have you cleaned your room yet?
- Henüz odanızı temizlemediniz mi?
- This is the first time I've ever mopped my room.
- İlk defa odamı paspaslıyorum.
- He cleaned his room on Sunday.
- O, pazar günü odasını temizledi.
- I looked around the room.
- Ben odaya bakındım.
- Tom wouldn't let me in his room.
- Tom odasına girmeme izin vermedi.
- I knew there was somebody in the next room.
- Yan odada biri olduğunu biliyordum.
- Tom wanted Mary to clean her room.
- Tom Mary'den odasını temizlemesini istedi.
- Tom snuck out of the room.
- Tom odadan gizlice çıktı.
- An intruder entered Dan's room.
- Davetsiz bir misafir Dan'in odasına girdi.
- The room smelled bad.
- Oda kötü kokuyordu.
- Show us the room.
- Bize odayı göster.
- I kicked in the door and ran into the room.
- Kapıyı tekmeledim ve odaya koştum.
- She took the bigger room.
- Büyük odayı o aldı.
- This room is too dark.
- Bu oda çok karanlık.
- The room is in immaculate order.
- Oda kusursuz durumda.
- She came into the room with her hat on.
- Odaya şapkasıyla girdi.
- The room smelled like someone had been smoking.
- Oda sanki biri sigara içiyormuş gibi kokuyordu.
- Tom forced me to follow him to his room.
- Tom onu odasına kadar takip etmem için beni zorladı.
- We usually sleep in this room.
- Genellikle bu odada uyuruz.
- We just had Tom's room painted last week.
- Tom'un odasını daha geçen hafta boyattık.
- I looked for my room.
- Odamı aradım.
- The afternoon sun comes directly into my room.
- Öğleden sonra güneşi doğrudan odama gelir.
- In this city, there are thousands who live eight or ten to a room.
- Bu şehirde, bir odada 8-10 kişi yaşayan binlerce insan var.
- Do you have a room?
- Odanız var mı?
- Tom pushed Mary out of the room.
- Tom, Mary'yi odadan dışarı itti.
- He has his own room.
- Onun kendi odası var.
- Tom is tidying up his room.
- Tom odasını toparlıyor.
- Should I clean my room?
- Odamı temizlemeli miyim?
- There sure are a lot of mosquitoes in this room.
- Bu odada çok fazla sivrisinek var.
- I'd like a room facing the ocean instead.
- Bunun yerine okyanusa bakan bir oda istiyorum.
- The girl came into the room and burst into tears.
- Kız odaya geldi ve gözyaşlarına boğuldu.
- There wasn't anyone in the room.
- Odada kimse yoktu.
- Tom quietly turned the doorknob and tiptoed into the room.
- Tom sessizce kapı kolunu çevirdi ve parmak uçlarına basarak odaya gitti.
- I spent all yesterday afternoon cleaning my room.
- Dün tüm öğleden sonrayı odamı temizleyerek geçirdim.
- Tom painted the room in a jungle motif.
- Tom odayı orman motifiyle boyadı.
- Tom is probably in his room.
- Tom muhtemelen odasındadır.
- We have an emergency in room 17.
- Oda 17'de acil bir durum var.
- There was a loud noise coming from the room.
- Odadan gelen yüksek bir ses vardı.
- If he comes, show him into my room.
- Eğer gelirse, ona odamı göster.
- I am not going out because I have to mop my room.
- Dışarı çıkmıyorum çünkü odamı paspaslamak zorundayım.
- The children were assigned to sweep the room.
- Çocuklar odayı süpürmekle görevlendirildi.
- He made his way to the room.
- O, odaya doğru gitti.
- Isn't it easier to find your stuff when your room's tidy?
- Odan düzenli olunca eşyalarını bulmak daha kolay olmuyor mu?
- You need to redecorate your room.
- Odanı tekrar dekore etmen gerekir.
- I noticed you entering my room.
- Odama girerken seni fark ettim.
- There was a loud noise coming from the room.
- Odadan yüksek bir ses geliyordu.
- Tom and Mary barricaded themselves in the room.
- Tom ve Mary odada kendilerine barikat kurdular.
- I entered her room.
- Onun odasına girdim.
- Tom's room was dark.
- Tom'un odası karanlıktı.
- A screen divided the room into two.
- Bir ekran, odayı ikiye böldü.
- Leave the room.
- Odayı terk et.
- This room doesn't get much sun.
- Bu oda çok fazla güneş almıyor.
- I need a room.
- Bir odaya ihtiyacım var.
- This room smells musty.
- Bu oda küf kokuyor.
- Tom went into the room and slammed the door behind him.
- Tom odaya girdi ve kapıyı ardından çarptı.
- Don't you ever clean your room?
- Odanızı hiç temizlemiyor musunuz?
- Tom couldn't get in his room.
- Tom odasına giremedi.
- There is a television in this room.
- Bu odada bir televizyon var.
- You can't leave this room.
- Bu odayı terk edemezsin.
- Tom and Mary were in the middle of a heated argument when John walked into the room.
- John odaya girdiğinde Tom ve Mary hararetli bir tartışmanın ortasındaydı.
- We need to buy a new rug for this room.
- Bu oda için yeni bir halı satın almamız gerekiyor.
- He walked up and down the room.
- Odada bir aşağı bir yukarı yürüdü.
- The boy was crying in the room.
- Çocuk odada ağlıyordu.
- We heard something moving in the next room.
- Yan odada hareket eden bir şey duyduk.
- Is Tom cleaning his room now?
- Tom şimdi odasını temizliyor mu?
- The fire started on a sofa in Dan's room.
- Yangın, Dan'in odasındaki bir divanda başladı.
- You should always keep your room clean.
- Odanı her zaman temiz tutmalısın.
- I asked Tom to clean his room.
- Tom'dan odasını temizlemesini istedim.
- There is a dog in this room.
- Bu odada bir köpek var.
- I'd like a room in the corner of the building.
- Binanın köşesinde bir oda istiyorum.
- Let this smoky air out of the room and let some fresh air in.
- Bırak bu dumanlı hava odadan çıksın ve temiz hava girsin.
- A cat dashed out of the room.
- Bir kedi odadan dışarı fırladı.
- Preparing a room for painting is the most important step in the process.
- Boya için bir odayı hazırlama süreçte en önemli adımdır.
- Tom tiptoed out of the room.
- Tom parmak uçlarında odadan çıktı.
- Tom started to laugh and was joined by everyone in the room.
- Tom gülmeye başladı ve odadaki herkes ona katıldı.
- There is no clock in my room.
- Odamda hiç saat yok.
- Whenever I leave my window open, bugs fly into my room.
- Her ne zaman penceremi açık bıraksam, böcekler odama uçuyorlar.
- Tom stayed in his room.
- Tom odasında kaldı.
- Tom was reading a letter when I walked into the room.
- Ben odaya girdiğimde Tom bir mektup okuyordu.
- She was left alone in the room.
- O, odada yalnız bırakıldı.
- He had to clean his room.
- O, odasını temizlemek zorunda kaldı.
- How much is the room charge?
- Oda ücreti ne kadardır?
- My cat is running around the room.
- Kedim odanın içinde koşturuyor.
- Tom disappeared into his room.
- Tom odasında kayboldu.
- Tom stopped playing the piano as soon as we walked into the room.
- Tom, biz odaya girer girmez piyano çalmayı bıraktı.
- There's a lot of tension in this room.
- Bu odada çok fazla gerginlik var.
- I really don't want to sit in that room.
- Gerçekten o odada oturmak istemiyorum.
- Could I see the room please?
- Ben odayı görebilir miyim lütfen?
- There are too many people in this room.
- Bu odada çok fazla insan var.
- If you wish us to reserve an alternative room, please let us know immediately.
- Başka bir oda ayırmamızı istiyorsanız, lütfen hemen bize bildirin.
- You should always keep the room clean.
- Odayı her zaman temiz tutmalısın.
- That room is very long.
- Bu oda çok uzun.
- John came running into the room.
- John koşarak odaya girdi.
- He was sitting on the sofa in our room.
- O, odamızdaki kanepede oturuyordu.
- Tom stared at Mary from across the room.
- Tom odanın karşı tarafından Mary'ye baktı.
- He is always complaining of his room being small.
- Her zaman odasının küçük olmasından şikayet eder.
- I thought Tom was asleep, so I tiptoed out of the room.
- Tom'un uyuduğunu sandım, o yüzden sessizce odadan çıktım.
- I heard a strange noise coming from Tom's room last night.
- Dün gece, Tom'un odasından gelen garip bir ses duydum.
- I knew there would be trouble when Tom walked into the room.
- Tom odaya girdiğinde sorun olacağını biliyordum.
- Am I the only one here who thinks this room is too hot?
- Bu odanın çok sıcak olduğunu düşünen bir tek ben miyim?
- Tom knocked on the door to Mary's room.
- Tom, Mary'nin odasının kapısını çaldı.
- I just want to know who's in the room.
- Odada kimin olduğunu bilmek istiyorum.
- This room has three windows.
- Bu odanın üç penceresi vardır.
- You've chosen a nice color paint for your room.
- Odan için güzel bir boya rengi seçmişsin.
- The police arrested everyone in the room.
- Polis odadaki herkesi tutukladı.
- Tom was the first to enter the room.
- Odaya ilk giren Tom oldu.
- Tom is in his room, writing a letter to his grandmother.
- Tom odasında büyükannesine bir mektup yazıyor.
- I want you to go to your room and lock the door.
- Odana gitmeni ve kapıyı kilitlenmeni istiyorum.
- I stood in the middle of the room.
- Odanın ortasında durdum.
- Are you sure this is Tom's room?
- Bunun Tom'un odası olduğuna emin misin?
- I watched a movie with my friend in my room.
- Arkadaşımla odamda film izledik.
- The walls of my room are green.
- Odamın duvarları yeşildir.
- Tom came into the room carrying three bottles of wine.
- Tom üç şişe şarap taşıyarak odaya geldi.
- I'd rather have a room of my own, no matter how small it is.
- Ne kadar küçük olursa olsun, kendime ait bir odam olmasını tercih ediyorum.
- Each room has a private bathroom.
- Her odada özel bir banyo bulunmaktadır.
- What is Tom doing in his room?
- Tom odasında ne yapıyor?
- Can I use this room freely?
- Ben bu odayı özgürce kullanabilir miyim?
- She had to share her room with her brother.
- O, odasını erkek kardeşiyle paylaşmak zorundaydı.
- He's the only Algerian in the room.
- Odadaki tek Cezayirli o.
- I shared my room with sysko.
- Odamı Sysko ile paylaştım.
- Tom stopped talking when Mary came into the room.
- Mary odaya girdiğinde Tom konuşmayı kesti.
- Sami said the shahada all by himself in his room.
- Sami odasında tek başına şehadet getirdi.
- Tom is in his room packing up his stuff.
- Tom odasında eşyasını paketliyor.
- Tom went back to his own room and lay down.
- Tom kendi odasına gitti ve uzandı.
- The smell of the roses filled the whole room.
- Güllerin kokusu bütün odayı doldurdu.
- Every room in my house has two or more windows.
- Evimde her odanın iki veya daha fazla penceresi var.
- Does the room have a bath?
- Odanın banyosu var mı?
- I heard a strange sound coming from the room above.
- Yukarıdaki odada gelen garip bir ses duydum.
- When I entered his room, I found him reading a book.
- Odasına girdiğimde onu kitap okurken buldum.
- Tom started walking across the room.
- Tom odada yürümeye başladı.
- Don't run around in the room.
- Odanın içinde koşuşturmayın.
- The room needs to be painted.
- Odanın boyanması gerekiyor.
- Don't play catch in the room.
- Odada yakalamaç oynamayın.
- Do you know any of the boys in this room?
- Bu odadaki çocuklardan herhangi birini tanıyor musunuz?
- I got my room cleaned by my son.
- Odamı oğluma temizlettim.
- The whole room became silent.
- Tüm oda sessizleşti.
- Tom walked into the room, carrying a bouqet of flowers.
- Tom bir buket çiçek taşıyarak odaya girdi.
- We have to buy a new rug for this room.
- Bu oda için yeni bir halı satın almak zorundayız.
- Tom is in the next room trying to get some sleep.
- Tom yan odada uyumaya çabalıyor.
- I spent a whole day in cleaning up my room.
- Bütün günü odamı temizleyerek geçirdim.
- This room is too hot for us to work in.
- Bu oda çalışmamız için çok sıcak.
- If a burglar came into my room, I would throw something at him.
- Eğer odama hırsız girseydi, ona bir şey fırlatırdım.
- Sami caged Layla in a room.
- Sami Layla'yı bir odaya hapsetti.
- Tom sat alone in the room.
- Tom odasında yalnız oturdu.
- There were four pieces of furniture in the room.
- Odada dört parça mobilya vardı.
- What's the room's price?
- Oda fiyatı kaç para?
- Tom keeps his room clean.
- Tom odasını temiz tutuyor.
- Please book me a room in a first-class hotel.
- Lütfen birinci sınıf bir otelde bana bir oda ayırın.
- I sent her out of the room.
- Kadını odadan gönderdim.
- Tom couldn't stand to be in the same room with Mary.
- Tom Mary ile aynı odada olmaya katlanamadı.
- Tom shared a room with his younger sister Mary.
- Tom genç kız kardeşi Mary ile bir odayı paylaştı.
- If you'd prefer a room closer to the Convention Center, please let us know.
- Kongre Merkezi'ne daha yakın bir oda tercih ederseniz, lütfen bize bildirin.
- Almost everyone in this room is taller than me.
- Bu odadaki neredeyse herkes benden uzun.
- Tom was sent to his room, because he made his sister cry.
- Tom odasına gönderildi, çünkü kız kardeşini ağlattı.
- Tom walked into his room and closed the door.
- Tom odasına girdi ve kapıyı kapattı.
- You should always knock before entering his room.
- Onun odasına girmeden önce daima kapısını çalmalısın.
- Tom looked around the room, making sure that everything was alright.
- Tom her şeyin yolunda olduğundan emin olmak için odaya baktı.
- Tom has his own room.
- Tom'un kendi odası var.
- Tom went into the other room.
- Tom diğer odaya gitti.
- Tom's room was pretty clean.
- Tom'un odası oldukça temiz.
- We walked to my room.
- Odama doğru yürüdük.
- Tom didn't come out of his room.
- Tom odasından çıkmadı.
- Tom locked himself in his room and cried.
- Tom kendisini odasında kilitledi ve ağladı.
- Layla was sleeping in her room.
- Leyla kendi odasında uyuyordu.
- You always reserve the same room.
- Hep aynı odayı rezerve ediyorsun.
- There's a party going on in the next room.
- Bitişik odada devam eden bir parti var.
- Tom tiptoed into the room.
- Tom sessizce odaya girdi.
- She left the room without saying a word.
- Tek kelime söylemeden odadan ayrıldı.
- You'll be more comfortable in this room.
- Bu odada daha rahat edersin.
- There are no tables in the room.
- Odada hiç tablo yok.
- Keep your room as neat as you can.
- Elinden geldiğince odanı temiz tut.
- Tom carried the chairs to the next room.
- Tom sandalyeleri yan odaya taşıdı.
- Your room gets more sun than mine.
- Senin odan benimkinden daha çok güneş alır.
- Tom tidied up his room.
- Tom odasını topladı.
- This room doesn't get a lot of sun.
- Bu oda çok fazla güneş almıyor.
- If you need me, I'll be in my room.
- Bana ihtiyacın olursa, odamda olacağım.
- This room is quiet.
- Bu oda sessiz.
- Tom was the only boy in the room.
- Tom odadaki tek çocuktu.
- He knows how to mop his room.
- O, odasını nasıl paspaslayacağını biliyor.
- Don't play ball in this room.
- Bu odada top oynama.
- We'll have to measure the room before we buy the rug.
- Halıyı almadan önce odanın ölçüsünü almamız gerekecek.
- What color are the walls in your room?
- Odandaki duvarlar ne renktir?
- She had the bigger room.
- Büyük oda ondaydı.
- I got her to clean my room.
- Ona odamı temizlettim.
- I saw Tom leave the room.
- Tom'un odadan ayrıldığını gördüm.
- Your room is always so neat.
- Odan her zaman çok temiz.
- Those two boys share the same dormitory room.
- Bu iki çocuk aynı yurt odasını paylaşıyor.
- Tom didn't allow me to enter his room.
- Tom odasına girmeme izin vermedi.
- Let me see what's going on in the next room.
- Bitişik odada ne olduğunu göreyim.
- The curtains make this room beautiful.
- Perdeler bu odayı güzelleştirir.
- He had the maid sweep his room.
- Odasını hizmetçiye süpürttü.
- I scanned the room.
- Odayı gözden geçirdim.
- I haven't cleaned my room in a long time.
- Odamı uzun zamandır temizlemedim.
- There's a magazine in my room.
- Odamda bir dergi var.
- I suggest you all get out of this room as soon as possible.
- En kısa sürede bu odadan çıkmanızı öneriyorum.
- They barricaded themselves in the room.
- Odada kendilerine barikat yaptılar.
- Is there anyone in this room?
- Bu odada kimse var mı?
- I'd like breakfast in my room at 8 sharp.
- Saat tam sekizde kahvaltıyı odamda istiyorum.
- I need a room for two people.
- İki kişilik bir odaya ihtiyacım var.
- The walls of my room are green.
- Odamın duvarları yeşil.
- He came running into the room.
- Koşarak odaya girdi.
- Don't enter the room of anyone in isolation without wearing a mask.
- İzole edilmiş kişinin odasına maskesiz girmeyin.
- Tom rushed into the room.
- Tom odaya daldı.
- Tom looked around the room, but no one else was there.
- Tom odaya baktı ama orada başka kimse yoktu.
- I'd like a room in the front.
- Ön tarafta bir oda istiyorum.
- As he left the room, he turned off the light.
- O odadan ayrılırken lambayı kapattı.
- It's very difficult to find a black cat in a dark room, especially if there is no cat.
- Karanlık bir odada siyah bir kediyi bulmak çok zordur, özellikle de kedi yoksa.
- She led the old man into the room.
- Yaşlı adamı odaya götürdü.
- The books in this room aren't mine.
- Bu odadaki kitaplar benim değil.
- Here's the room key.
- İşte oda anahtarı.
- I told him to stay in his room.
- Ona odasında kalmasını söyledim.
- She entered her room.
- O, odasına girdi.
- There was no one in that room when I went.
- Ben gittiğimde o odada hiç kimse yoktu.
- You should turn off the lights when you leave a room.
- Odadan çıkarken ışıkları kapatmalısın.
- As soon as the lesson was over, they rushed out of the room.
- Ders biter bitmez, koşarak odadan çıktılar.
- Could you change my room for me?
- Benim için odamı değiştirebilir misin?
- The walls of her room were covered in posters.
- Odasının duvarları posterlerle kaplıydı.
- The room was jam-packed with reporters waiting for the press conference to begin.
- Oda basın toplantısının başlamasını bekleyen gazetecilerle doluydu.
- The flowers brightened up the room.
- Çiçekler odayı aydınlattı.
- I suggest you all get out of this room as soon as possible.
- Hepinizin bir an önce bu odadan çıkmasını öneriyorum.
- He is watching TV in his room.
- O, odasında tv izliyor.
- Tom didn't let me in his room.
- Tom odasına girmeme izin vermedi.
- Is your room as big as mine?
- Odanız benimki kadar büyük mü?
- Don't go into my room.
- Odama girme.
- Mary was the only girl in the room.
- Mary odadaki tek kızdı.
- He was the only person in the room at the time.
- O sırada odada bulunan tek kişi oydu.
- I like the arrangement of the furniture in this room.
- Bu odadaki mobilyaların düzenini seviyorum.
- Don't let Tom into this room.
- Tom'un bu odaya girmesine izin verme.
- Tom went into the next room.
- Tom bitişik odaya gitti.
- Tom walked into the room, carrying flowers.
- Tom elinde çiçeklerle odaya girdi.
- Tom has to share a room with his brother.
- Tom kardeşiyle aynı odayı paylaşmak zorunda.
- He darkened the room.
- O, odayı kararttı.
- Tom sneaked into the room.
- Tom gizlice odaya girdi.
- Tom was the only boy in the room.
- Odadaki tek oğlan Tom'du.
- The bed in Tom's room was unmade.
- Tom odasındaki yatak yapılmamıştı.
- I think I should clean my room.
- Sanırım odamı temizlemeliyim.
- My room key, please.
- Oda anahtarım, lütfen.
- You can eat lunch here in this room.
- Öğle yemeğini bu odada yiyebilirsiniz.
- Tom and I were alone in the room.
- Tom'la odada yalnızdık.
- Each room has its own bathroom.
- Her odanın kendine ait banyosu var.
- Why does this room smell so bad?
- Bu oda neden bu kadar kötü kokuyor?
- Tom was found dead in his room.
- Tom odasında ölü bulundu.
- I thought I heard someone in the next room.
- Yan odada birini duyduğumu sandım.
- There's a television in the corner of the room.
- Odanın köşesinde bir televizyon var.
- Please bring me a chair from the next room.
- Lütfen bana yan odadan bir sandalye getir.
- You are not to leave your room.
- Odandan çıkmayacaksın.
- He took a room at the Yaesu Hotel.
- Yaesu Otel'de bir oda tuttu.
- I want a room with a shower.
- Duşlu bir oda istiyorum.
- Tom needs a bigger room.
- Tom'un daha büyük bir odaya ihtiyacı var.
- He had his older sister help him paint the wall of his room.
- O, ablasına odasının duvarını boyamasına yardım ettirdi.
- Tom didn't allow Mary to enter his room.
- Tom, Mary'ye odasına girmesi için izin vermedi.
- She's now straightening up her room.
- Şu anda odasını topluyor.
- There is a table in the corner of the room.
- Odanın kenarında bir masa var.
- I want to rent this room to a student.
- Bu odayı bir öğrenciye kiralamak istiyorum.
- How many people can fit in this room?
- Bu odaya kaç kişi sığabilir?
- Tom is standing in the corner of the room.
- Tom odanın köşesinde duruyor.
- Get the hell out of my room.
- Siktir git odamdan.
- I have to go up to our room and I forgot my key.
- Odamıza çıkmam gerekiyor ve anahtarımı unuttum.
- I haven't cleaned my room in a long time.
- Uzun zamandır odamı temizlemedim.
- Tom kicked down the door and entered Mary's room.
- Tom kapıya tekme attı ve Mary'nin odasına girdi.
- Tom usually cleans his room at least once a week.
- Tom genellikle odasını haftada en az bir kez temizler.
- The room is ready for us to move into.
- Oda taşınmamız için hazır.
- All of the boys are asleep in the next room.
- Bütün çocuklar yan odada uyuyor.
- The young couple surveyed the room.
- Genç çift odayı inceledi.
- Does your room have a closet?
- Odanızda dolap var mı?
- I want a room for tonight.
- Bu gece için bir oda istiyorum.
- I cleaned my room.
- Odamı temizledim.
- The two of them are in the room.
- İkisi de odada.
- Smoke was coming out of Tom's room.
- Duman, Tom'un odasından geliyordu.
- They complained of the room being too hot.
- Onlar, odanın çok sıcak olmasından şikayetçi oldular.
- The room looks different, now I like it more.
- Oda farklı görünüyor, şimdi daha çok beğeniyorum.
- Before long, she came into my room.
- O çok geçmeden odama geldi.
- Everybody in the room let out a sigh of relief.
- Odadaki herkes rahat bir nefes aldı.
- A string quartet is rehearsing in the next room.
- Yan odada bir yaylı çalgılar dörtlüsü prova yapıyor.
- Tom sat in the dimly-lit room, staring at the wall.
- Tom loş odada oturmuş, duvara bakıyordu.
- I thought you went to your room to sleep.
- Uyumak için odana gittiğini sanıyordum.
- My grandfather died in the same room in which he was born.
- Büyükbabam doğduğu odada öldü.
- Please put my room in order while I am out.
- Ben dışarıdayken odama çeki düzen verin lütfen.
- This room is for rent.
- Bu oda kiralık.
- The room was warm.
- Oda sıcaktı.
- Tom wouldn't let anyone into his room.
- Tom kimsenin odasına girmesine izin vermezdi.
- Tom came into the room.
- Tom odaya girdi.
- Your room is really clean.
- Odanız gerçekten çok temiz.
- How much time did it take Tom to clean his room?
- Tom'un odasını temizlemesi ne kadar sürdü?
- The cat ran away into the room.
- Kedi odanın içine kaçtı.
- This room rents at 50 dollars a week.
- Bu oda haftada 50 dolara kiraya veriliyor.
- Everybody in the room knew each other.
- Odadaki herkes birbirini tanıyordu.
- He ran into the room with his hat and overcoat on.
- Üzerinde şapkası ve paltosuyla odaya daldı.
- He hates cleaning his room.
- Odasını temizlemekten nefret eder.
- We can paint your room any color you want.
- Odanızı istediğiniz herhangi bir renkte boyayabiliriz.
- Check this room while I check the adjacent one.
- Ben yandaki odayı kontrol ederken sen de bu odayı kontrol et.
- Tom refused to let Mary in his room.
- Tom, Mary’nin odasına girmesini reddetti.
- This giant table occupies the entire room.
- Bu kocaman masa tüm odayı işgal ediyor.
- There are a lot of books in his room.
- Onun odasında bir sürü kitap var.
- You're not allowed to leave this room.
- Bu odayı terk edemezsin.
- All the paintings in the room hung crooked.
- Odadaki tüm tablolar yamuk asılmış.
- We cleaned our room.
- Odamızı temizledik.
- The party took place in a big room.
- Parti büyük bir odada gerçekleşti.
- All the people in this room are men.
- Bu odadaki tüm insanlar erkektir.
- The smell of roses filled the room.
- Güllerin kokusu, odayı doldurdu.
- He had many pornographic magazines in his room.
- Odasında birçok pornografik dergi vardı.
- Tom told me to get out of his room.
- Tom bana odasından çıkmamı söyledi.
- I'd like a room facing the ocean instead.
- Onun yerine okyanusa bakan bir oda istiyorum.
- Mary hasn't painted her room yet.
- Mary henüz odasını boyamadı.
- I knew there would be trouble as soon as Tom walked into the room.
- Tom odaya girer girmez sorun çıkacağını biliyordum.
- Tom didn't hear Mary come into the room.
- Tom Mary'nin odaya girdiğini duymadı.
- I think Tom would like the way you decorated this room.
- Bence Tom bu odayı dekore etme şeklini beğenirdi.
- Tom is probably alone in his room.
- Tom muhtemelen odasında yalnızdır.
- He could deduct the furnishing of his work room from his taxes.
- Çalışma odasının mobilyalarını vergiden düşebilir.
- You are not allowed to go into that room.
- O odaya girmene izin yok.
- The room is fully furnished.
- Oda tamamen mobilyalıdır.
- I need help moving this table into my room.
- Bu masayı odama taşırken yardıma ihtiyacım var.
- I shared a room with him.
- Odamı onunla paylaştım.
- She may have left her car key in her room.
- O, araba anahtarını odasında bırakmış olabilir.
- The table in that room is very nice.
- Şu odadaki masa çok güzel.
- Will you get me a room?
- Bana bir oda ayarlar mısın?
- I don't want her in this room.
- Onu bu odada istemiyorum.
- Please take off your hat here in this room.
- Lütfen bu odada şapkanızı çıkarın.
- This room has air conditioning.
- Bu odanın kliması vardır.
- Tom looked into the room and saw that nobody was there.
- Tom odaya baktı ve orada kimsenin olmadığını gördü.
- There are too many people in this room.
- Bu odada pek çok kişi var.
- Tom is alone in his room, reading a book.
- Tom odasında yalnız, bir kitap okuyor.
- I'd be very thankful if I could make a reservation for a room that has good access to your company.
- Şirketinize erişimi iyi olan bir oda için rezervasyon yaptırabilirsem çok müteşekkir olurum.
- Do you want to see my room?
- Odamı görmek ister misin?
- Can Tom sleep in my room?
- Tom benim odamda uyuyabilir mi?
- Tom went to his room and sat down on his bed.
- Tom odasına gitti ve yatağının üstüne oturdu.
- I need to clean my room.
- Odamı temizlemeliyim.
- Please wait in front of Room 213.
- Lütfen oda 213'ün önünde bekleyin.
- There are four pieces of furniture in the room.
- Odada dört parça mobilya var.
- Tom's room was pretty clean.
- Tom'un odası oldukça temizdi.
- I would like a room.
- Bir oda istiyorum.
- Tom shares a room with his older brother.
- Tom ağabeyi ile aynı odayı paylaşıyor.
- Since the flat is actually a hotel, will the room be cleaned every day?
- Daire aslında bir otel olduğuna göre, oda her gün temizlenecek mi?
- Tom has been busy cleaning his room.
- Tom odasını temizlemekle meşgul.
- He lives in the room above us.
- Üstümüzdeki odada kalıyor.
- He came into the room.
- O, odaya geldi.
- Tom became aware of someone in the room.
- Tom odada birinin olduğunu fark etti.
- Tom stood in the middle of the room.
- Tom odanın ortasında duruyordu.
- I forbid smoking in my room.
- Odamda sigara içmeyi yasaklıyorum.
- I already told you not to smoke in your room.
- Odanızda sigara içmemenizi söylemiştim.
- I don't want you in this room.
- Sizi bu odada istemiyorum.
- There are some bags in the room.
- Odada bazı çantalar var.
- She called her children into the room.
- Çocuklarını odaya çağırdı.
- We stood in the middle of the room.
- Biz odanın ortasında durduk.
- Everyone in the room looked in Tom's direction.
- Odadaki herkes Tom'a doğru baktı.
- He is reading a book in his room.
- Odasında kitap okuyor.
- White makes the room look bigger.
- Beyaz renk, odanın daha büyük görünmesini sağlar.
- Tom barricaded himself in his room.
- Tom odasında kendine barikat kurdu.
- He hates cleaning his room.
- O, odasını temizlemekten nefret ediyor.
- They were suddenly aware of a noise in the back of the room.
- Birden odanın arkasından gelen bir sesin farkına vardılar.
- I'm going to need a bigger room.
- Daha büyük bir odaya ihtiyacım olacak.
- Does your room have a carpet?
- Odanda halı var mı?
- Tom went into the adjoining room.
- Tom bitişik odaya girdi.
- Tom walked around the room.
- Tom odayı dolaştı.
- All of the people in this room have the same gender.
- Bu odadaki herkesin cinsiyeti aynı.
- Will you open the window and air out this stuffy room?
- Pencereyi açıp bu havasız odayı havalandırır mısın?
- I found a piece of paper in the room.
- Odada bir kağıt parçası buldum.
- I can't believe I'm stuck here in this room with you.
- Seninle bu odada sıkışıp kaldığıma inanamıyorum.
- Tom kissed everyone in the room.
- Tom odadaki herkesi öptü.
- That desk does not fit in this room.
- O masa bu odaya uymuyor.
- Come to my room between three and four.
- Üç ve dört arasında odama gel.
- Mary stood in the middle of the room.
- Mary odanın ortasında duruyordu.
- Don't play in this room.
- Bu odada oynama.
- Everyone in the room burst out laughing when they saw Tom slip on the banana peel.
- Odadaki herkes Tom'un muz kabuğuna basıp kaydığını görünce kahkahalara boğuldu.
- Why is this room locked?
- Bu oda niye kilitli?
- Tom didn't know a single person in the room.
- Tom odadaki tek bir kişiyi bile tanımıyordu.
- The police searched my room.
- Polis odamı aradı.
- Tom has just finished cleaning his room.
- Tom az önce odasını temizlemeyi bitirdi.
- When was the last time you smelled gas in this room?
- Bu odada en son ne zaman gaz kokusu aldınız?
- The room smelled of tobacco.
- Oda tütün kokuyordu.
- Tom is reading in his room.
- Tom odasında kitap okuyor.
- You're the best-looking girl in the room.
- Odadaki en güzel kız sensin.
- Tom showed Mary into the room.
- Tom, Mary'ye odanın içini gösterdi.
- I ran into the room.
- Odaya koştum.
- We cleaned up our room.
- Biz odamızı temizledik.
- I have to buy a new rug for the room.
- Oda için yeni bir halı almak zorundayım.
- Tom locked himself in his room and cried.
- Tom kendini odasına kilitledi ve ağladı.
- Tom heard Mary snoring in the next room.
- Tom Mary'nin yan odada horladığını duydu.
- You're twice as smart as anyone else in the room.
- Odadaki herkesten iki kat daha zekisin.
- A mouse is running around the room.
- Odanın içinde bir fare dolaşıyor.
- I have a spare room.
- Boş bir odam var.
- Tom's room is cleaner than mine.
- Tom'un odası benimkinden daha temiz.
- Cigarette smoke fouls the air in a room.
- Sigara dumanı, bir odanın havasını kirletir.
- He booked a room for me at the inn.
- Otelde benim için bir oda ayırttı.
- Tom has just finished cleaning his room.
- Tom odasını temizlemeyi yeni bitirdi.
- You could hear a pin drop in the room.
- Odada çıt çıkmıyordu.
- There wasn't a single book in the room.
- Odada tek bir kitap yoktu.
- I stood in the middle of the room.
- Ben odanın ortasında duruyordum.
- The table is in the room.
- Tablo odadadır.
- This room is very large.
- Bu oda çok büyük.
- Tom was talking on the phone when Mary walked into the room.
- Mary odaya girdiğinde Tom telefonda konuşuyordu.
- This room is just about big enough.
- Bu oda yeterince büyük sayılır.
- When I went into his room, he showed me the numerous trophies he had won during the twenty years he had played golf.
- Odasına girdiğimde bana golf oynadığı yirmi yıl boyunca kazandığı sayısız kupayı gösterdi.
- The room gradually got hotter.
- Oda giderek ısındı.
- I have a key to this room.
- Bu odanın anahtarı bende.
- I sent them out of the room.
- Onları odadan gönderdim.
- Tom and Mary spoke quietly in the corner of the room.
- Tom ve Mary odanın köşesinde sessizce konuştular.
- I decorated my room.
- Odamı dekore ettim.
- This room rents at 50 dollars a week.
- Bu odanın haftalık kirası 50 dolar.
- She just cleaned her room.
- O biraz önce odasını temizledi.
- There were a number of students in the room.
- Odada çok sayıda öğrenci vardı.
- Please make sure Tom doesn't leave his room.
- Lütfen Tom'un odasından çıkmadığından emin olun.
- Sami would always be in Layla's room.
- Sami her zaman Layla'nın odasında olurdu.
- She's upstairs, crying in her room.
- Yukarıda, odasında ağlıyor.
- Please wait in front of Room 213.
- Lütfen 213 numaralı odanın önünde bekleyin.
- I don't mind sharing a room with Tom.
- Tom'la bir odayı paylaşmayı umursamıyorum.
- She went into her room to change her dress.
- Elbisesini değiştirmek için odasına gitti.
- His room's a mess.
- Odası darmadağın.
- Layla found a big box of condoms in Sami's room.
- Layla, Sami'nin odasında büyük bir kutu prezervatif buldu.
- Your room is neat.
- Odan temiz.
- I don't like the way you decorated this room.
- Bu odayı dekore etme şeklini beğenmedim.
- Keep your room neat and tidy.
- Odanı temiz ve düzenli tut.
- Tom's room is a real mess.
- Tom'un odası çok dağınık.
- Dan's lawyer demanded to be allowed into the room where Dan was being questioned.
- Dan'in avukatı, Dan'in sorgulandığı odaya girmesine izin verilmesini talep etti.
- Don't let anybody in this room.
- Bu odaya hiç kimseyi sokmayın.
- Every time Tom and Mary were about to kiss, someone came into the room.
- Tom ve Mary ne zaman öpüşecek olsalar, odaya biri giriyordu.
- Tom left the room to make a phone call.
- Tom bir telefon görüşmesi yapmak için odadan ayrıldı.
- When he returned home, he shut himself in his room.
- Eve döndüğünde kendisini odasına kapattı.
- This room is too small to contain 50 men.
- Bu oda 50 kişiyi barındırmak için çok küçük.
- Tom could hear voices in the next room.
- Tom yan odadan gelen sesleri duyabiliyordu.
- I'm not sure I have enough time to clean my room before I go to school.
- Okula gitmeden önce odamı temizlemek için yeterli zamanım olduğundan emin değilim.
- I know there's a room available.
- Boş bir oda olduğunu biliyorum.
- In this corner of the room I'd like to put a house-plant.
- Odanın bu köşesine bir ev bitkisi koymak istiyorum.
- He complained that the room was too small.
- Odanın çok küçük olduğundan şikayet etti.
- The room was illuminated with red lights.
- Oda, kırmızı ışıklarla aydınlatıldı.
- Stay in this room.
- Bu odada kal.
- Tom came up to my room.
- Tom odama geldi.
- I heard Tom laughing in the next room.
- Tom'un yan odada güldüğünü duydum.
- They stayed in the room with me for the whole night.
- Bütün gece benimle odada kaldılar.
- I am mopping my room.
- Odamı paspaslıyorum.
- Do you have an extra room?
- Fazladan bir odanız var mı?
- You can smoke in this room.
- Bu odada sigara içebilirsin.
- He remembered that room 418, which was very small, was vacant.
- Çok küçük olan 418 numaralı odanın boş olduğunu hatırladı.
- Tom walked into the room, carrying flowers.
- Tom çiçekler taşıyarak odaya girdi.
- Her room is girly.
- Odası kız gibi.
- The room was lit by a single candle.
- Oda tek bir mumla aydınlanıyordu.
- I intend to clean my room.
- Odamı temizlemek niyetindeyim.
- The room is now ready for you.
- Oda şimdi sizin için hazır.
- Do you know what room Tom is in?
- Tom'ın hangi odada olduğunu biliyor musun?
- I thought there was somebody in the room.
- Odada biri var sandım.
- There were none in the room.
- Odada kimse yoktu.
- Tom quietly left the room.
- Tom sessizce odadan ayrıldı.
- When she returned to her room, the diamond ring was gone.
- Odasına döndüğünde elmas yüzük yoktu.
- Nobody was in the room.
- Odada kimse yoktu.
- You just cleaned your room, didn't you?
- Odanı yeni temizledin, değil mi?
- Can't you move your stuff to the other room?
- Eşyalarını diğer odaya taşıyamaz mısın?
- Paint this room with a brush.
- Bu odayı bir fırça ile boya.
- The childrens' room is messy.
- Çocukların odası dağınık.
- Tom is sleeping in his room.
- Tom odasında uyuyor.
- Tom hardly ever leaves his room.
- Tom neredeyse hiç odasından çıkmaz.
- The room is empty.
- Oda boş.
- We might need the extra room.
- Fazladan odaya ihtiyacımız olabilir.
- The policeman escorted Tom out of the room.
- Polis Tom'u odadan dışarı çıkardı.
- Go to your room, young man!
- Odana git, genç adam!
- What's the room's price?
- Odanın fiyatı ne kadar?
- The only time that Tom left the room was just before we ate dinner.
- Tom'un odadan ayrıldığı tek zaman tam akşam yemeği yememizden önceydi.
- My room has three windows.
- Odamda üç pencere var.
- The room seems awfully dark and spooky.
- Oda çok karanlık ve ürkütücü görünür.
- She promised me that she would clean my room.
- O bana odamı temizleyeceğine söz verdi.
- Tom told everyone in the room about what had happened.
- Tom odadaki herkese olanları anlattı.
- Tom came into the room a few minutes after Mary.
- Tom, Mary'den birkaç dakika sonra odaya geldi.
- Tom said he thought the room was too small.
- Tom odanın çok küçük olduğunu düşündüğünü söyledi.
- Tom didn't recognize anyone in the room.
- Tom odadaki kimseyi tanımadı.
- I entered Tom's room.
- Tom'un odasına girdim.
- Tom and Mary both left the room at the same time.
- Tom ve Mary odayı aynı zamanda terk ettiler.
- The people in the room all know one another.
- Odadaki insanların hepsi birbirini tanıyor.
- Tom is in his room sleeping.
- Tom, odasında uyuyor.
- The key was left in the room.
- Anahtar odada bırakıldı.
- I sent her out of the room.
- Onu odadan dışarı gönderdim.
- The room is empty.
- Oda boştu.
- I left the key in the room.
- Anahtarı odada bıraktım.
- Did you clean your room today?
- Bugün odanızı temizlediniz mi?
- A new room was assigned to me.
- Bana yeni bir oda tahsis edildi.
- Tom might be in his room.
- Tom odasında olabilir.
- When was the last time you cleaned your room?
- Odanı en son ne zaman temizledin?
- They found the room empty.
- Onlar odayı boş buldular.
- The room is quite small.
- Oda oldukça güzel.
- Do you think your room is too small?
- Odanızın çok küçük olduğunu mu düşünüyorsunuz?
- I need a larger room.
- Daha büyük bir odaya ihtiyacım var.
- His room's a mess.
- Onun odası dağınık.
- I'd like to have a room with a nice view.
- Güzel manzaralı bir oda istiyorum.
- I heard Tom crying in his room.
- Tom'un odasında ağladığını duydum.
- There wasn't any furniture in that room.
- O odada hiç mobilya yoktu.
- The light was on in the room.
- Odada ışık açıktı.
- Each room has its own bathroom.
- Her odanın kendi banyosu vardır.
- There is a desk in this room.
- Bu odada bir masa vardır.
- We kept quiet in the room.
- Odada sessiz kaldık.
- Come and tell me in my room.
- Gel de odamda anlat.
- Tom was just about to kiss Mary when his mother walked into the room.
- Annesi odaya girdiğinde Tom tam da Mary'yi öpmek üzereydi.
- Before long, she came into my room.
- Çok geçmeden odama geldi.
- Tom carried Mary's suitcases to her room.
- Tom, Mary'nin bavullarını odasına taşıdı.
- I shouldn't have to tell you to keep your room clean.
- Odanı temiz tutmanı söylemek zorunda olmamalıyım.
- I may have put the key somewhere in this room.
- Anahtarı bu odada bir yere bırakmış olabilirim.
- Tom ran into the room.
- Tom odaya koştu.
- Tom has a secret room in his house.
- Tom'un evinde gizli bir odası var.
- I've lost the key to my room.
- Odamın anahtarını kaybettim.
- Tom searched Mary's room again.
- Tom Mary'nin odasını tekrar aradı.
- Don't let her into this room.
- Bu odaya girmesine izin verme.
- The table is in the room.
- Masa odadadır.
- Sami was outside the room.
- Sami odanın dışındaydı.
- This room is pleasant to work in.
- Bu odada çalışmak keyiflidir.
- This is Room 839.
- Burası 839 numaralı oda.
- There was a feeling of constraint in the room; no one dared to tell the king how foolish his decision was.
- Odada bir baskı hissi vardı; hiç kimse krala kararının ne kadar aptalca olduğunu söylemeye cesaret edemedi.
- It's a room large enough for a library.
- Bir kütüphane için yeterince büyük bir oda.
- The flowers brightened the room.
- Çiçekler odayı canlandırdı.
- Everyone in the room was crying.
- Odadaki herkes ağlıyordu.
- The room is sunny.
- Oda güneşli.
- This room's dark.
- Bu oda karanlık.
- Tom slowly looked around the room.
- Tom yavaşça odaya bakındı.
- She told me that I could use her room.
- Odasını kullanabileceğimi söyledi.
- There are way too many people in this room.
- Bu odada çok fazla kişi var.
- Tom will be staying with you in your room.
- Tom sizinle odanızda kalıyor olacak.
- I don't like the way you decorated this room.
- Bu odayı dekore etme şeklini sevmiyorum.
- Tom listened to music in his room until late at night.
- Tom gece geç saatlere kadar odasında müzik dinledi.
- Your room is bigger than mine.
- Senin odan benimkinden daha büyük.
- Don't let anybody in this room.
- Bu odaya kimseyi sokma.
- Your room's ready.
- Odanız hazır.
- There are no clocks in my room.
- Odamda hiç saat yok.
- You can't smoke in this room.
- Bu odada sigara içemezsin.
- Tom and Mary are in the next room with John.
- Tom ve Mary yan odada John ile birlikteler.
- The room became filled with smoke.
- Oda dumanla doldu.
- Tom spent the afternoon cleaning his room.
- Tom öğleden sonrayı odasını temizleyerek geçirdi.
- You can eat lunch here in this room.
- Burada, bu odada öğle yemeği yiyebilirsin.
- Tom tiptoed into the room.
- Tom odaya parmak ucunda girdi.
- Everything in the room was dirty.
- Odadaki her şey kirliydi.
- I don't want to be in the same room as Tom.
- Tom'la aynı odada olmak istemiyorum.
- Was there anything else in the room?
- Odada başka bir şey var mıydı?
- Looking into the room, I found nobody there.
- Odaya baktığımda kimseyi bulamadım.
- There were five boys in the room.
- Odada beş tane oğlan vardı.
- Tom lost the key to his dorm room.
- Tom yurt odasının anahtarını kaybetti.
- The room was light enough for him to read the letter.
- Oda, mektubu okuyabilmesi için yeterince aydınlıktı.
- Don't let anyone in this room.
- Bu odaya hiç kimse girmesin.
- You are not allowed to enter that room.
- O odaya girmene izin verilmez.
- Is it in the room?
- Odada mı?
- Tom stepped inside the room.
- Tom odanın içine adım attı.
- The moon is lighting the room.
- Ay odayı aydınlatıyor.
- All future meetings will be held in this room.
- Gelecekteki tüm toplantılar bu odada yapılacak.
- After a while, the man came into the room.
- Bir süre sonra adam odaya girdi.
- Could you change my room to one with a view of the ocean?
- Odamı, okyanus manzaralı bir odayla değiştirebilir misiniz?
- The nurse left the room.
- Hemşire odadan ayrıldı.
- Tom took the only free seat left in the room.
- Tom odada kalan tek boş koltuğa oturdu.
- As soon as Tom walked into the room, everyone started to look happy.
- Tom odaya girer girmez herkes mutlu görünmeye başladı.
- Only members of the club are entitled to use this room.
- Yalnızca kulüp üyeleri bu odayı kullanma hakkına sahiptir.
- The room echoes with his voice.
- Oda onun sesiyle yankılanıyor.
- I am decorating my room with Berber symbols.
- Odamı Berberi sembolleriyle süslüyorum.
- He knows how to tidy his room.
- Odasını nasıl toplayacağını bilir.
- Please come into the room.
- Lütfen odama girin.
- It was a very big room.
- O, çok büyük bir odaydı.
- Tom walked into the room and asked where Mary was.
- Tom odaya gitti ve Mary'nin nerede olduğunu sordu.
- I want to go back to my room.
- Ben odama dönmek istiyorum.
- He has the large room to himself.
- Büyük odayı kendisine aldı.
- The windows in my room are cracked.
- Odamın pencereleri çatlak.
- Tom left the room when I came in.
- İçeri girdiğimde Tom odadan ayrıldı.
- Tom keeps his room tidy.
- Tom odasını derli toplu tutar.
- I want my dinner brought to my room.
- Yemeğimin odama getirilmesini istiyorum.
- Tom wanted his own room.
- Tom kendi odasını istedi.
- Tom went into the room and slammed the door behind him.
- Tom odaya girdi ve arkasından kapıyı çarptı.
- What is Layla doing in Sami's room?
- Leyla, Sami'nin odasında ne yapıyor?
- Do you think your room is too small?
- Odanın çok küçük olduğunu mu düşünüyorsun?
- There's no one in the room.
- Odada kimse yok.
- Tom's room is only slightly larger than Mary's.
- Tom'un odası Mary'ninkinden sadece biraz daha büyük.
- Laughter filled the room.
- Kahkaha odayı doldurdu.
- Tom came out of the room.
- Tom odadan dışarı çıktı.
- Someone has been in my room.
- Odama biri girmiş.
- Tom is in his room, watching TV.
- Tom odasında TV izliyor.
- Tom barged into the room.
- Tom odaya daldı.
- Go to your room and stay there until you are ready to confess.
- Odana git ve itiraf etmeye hazır olana kadar orada kal.
- The room was filled with people.
- Oda insanlarla doluydu.
- Now, why don't we continue this conversation in the other room?
- Şimdi, neden bu konuşmaya diğer odada devam etmiyoruz?
- There wasn't anyone in the room.
- Odada hiç kimse yoktu.
- I have to buy a new carpet for this room.
- Bu oda için yeni bir halı almalıyım.
- Was there anyone in the room?
- Odada biri var mıydı?
- This room is twelve feet by twenty-four feet.
- Bu oda on iki metreye yirmi dört metredir.
- Do you have the key to this room?
- Bu odanın anahtarı sende var mı?
- He slipped quietly into his clothes and tiptoed out of the room.
- Sessizce üstünü giyip parmak uçlarına basarak odadan çıktı.
- She tidies her daughter's room every day.
- Her gün kızının odasını topluyor.
- You must keep your room tidy.
- Odanızı düzenli tutmalısınız.
- Tom shares a room with his brother.
- Tom kardeşiyle aynı odayı paylaşıyor.
- Is there anyone in the room?
- Odada birisi var mı?
- Tom and I shared a room.
- Tom ve ben bir odayı paylaştık.
- She's painting her room white.
- O, odasını beyaza boyuyor.
- The room started to spin after I drank too much.
- Ben çok içtikten sonra oda dönmeye başladı.
- Now get out of my room.
- Şimdi odamdan çık.
- Tom prepared a room for Mary.
- Tom, Mary için bir oda hazırladı.
- This room is comfortable.
- Bu oda rahat.
- Is this room Tom's?
- Bu oda Tom'un mu?
- Tom stopped talking when Mary walked into the room.
- Mary odaya girdiğinde Tom konuşmayı kesti.
- Is your room clean?
- Odan temiz mi?
- Seal the room.
- Odayı kapatın.
- His room is always in good order.
- Onun odası her zaman düzgün.
- My brother's room is always a mess.
- Erkek kardeşimin odası her zaman dağınık.
- I have to help Tom clean his room.
- Tom'a odasını temizlemede yardım etmeliyim.
- Tom soon realized there was someone else in the room.
- Tom çok geçmeden odada başka birinin olduğunu fark etti.
- Tom is now studying in his room.
- Tom şimdi odasında ders çalışıyor.
- The room is stuffy.
- Oda havasız.
- Her beauty attracted everyone in the room.
- Onun güzelliği odadaki herkesi cezbetti.
- He silently went out of the room.
- Sessizce odadan çıktı.
- Tom is in the other room.
- Tom diğer odada.
- It was my turn to straighten up the room.
- Odayı düzeltme sırası bendeydi.
- She had the large room to herself.
- Geniş oda kendisine aitti.
- Sami went to the room.
- Sami odaya gitti.
- Fadil retired to his room.
- Fadıl odasına çekildi.
- Is that your room?
- O senin odan mı?
- There is no chair in this room.
- Bu odada hiç sandalye yok.
- Is there a bathroom in the room?
- Odada banyo var mı?
- I'd like to go to my room.
- Odama gitmek istiyorum.
- There's only one window in my room.
- Odamda sadece bir pencere var.
- A strange atmosphere surrounds the visitor in this room.
- Bu odada ziyaretçiyi garip bir atmosfer sarıyor.
- She softly stole out of the room.
- O sessizce odadan dışarı süzüldü.
- I have no problem sharing my room with you.
- Odamı seninle paylaşmakta hiç problemim yok.
- Don't enter the room of anyone in isolation without wearing a mask.
- Maske takmadan izolasyondaki birinin odasına girmeyin.
- There is much furniture in this room.
- Bu odada çok mobilya var.
- That building can easily be seen from the other side of the room.
- O bina, odanın diğer tarafından kolayca görülebilir.
- I have a key to this room.
- Bu odanın anahtarı bende var.
- Everyone in the room seemed to be talking at once.
- Odadaki herkes birden konuşuyor gibi görünüyordu.
- Tom broke into Mary's room.
- Tom, Mary'nin odasına girdi.
- Tom didn't know anybody in the room.
- Tom odadaki kimseyi tanımıyordu.
- This giant table occupies the entire room.
- Bu dev masa tüm odayı kaplıyor.
- I have no problem sharing my room with you.
- Odamı seninle paylaşmakla ilgili bir sorunum yok.
- There is a woman in this room.
- Bu odada bir kadın var.
- Tom didn't hear Mary come into the room.
- Tom, Mary'nin odaya girdiğini duymadı.
- There's nothing in this room.
- Bu odada hiçbir şey yok.
- It was in this room that we had the meeting last Friday.
- Geçen Cuma toplantımızı bu odada yaptık.
- I was cleaning my room.
- Odamı temizliyordum.
- None of you should leave this room.
- Hiçbiriniz bu odadan çıkmamalısınız.
- I'd like a twin room, please.
- İki yataklı bir oda istiyorum, lütfen.
- He went out of the room.
- O, odadan çıktı.
- The room was as still as the grave.
- Oda hâlâ mezar kadar sessizdi.
- I want this luggage carried to my room at once.
- Bu bagajın derhal odama taşınmasını istiyorum.
- They slept a little in the room.
- Onlar odada biraz uyudular.
- She ran into the room.
- Koşarak odaya girdi.
- Do you want to go to my room?
- Odama gitmek ister misin?
- Don't let them into this room.
- Bu odaya girmelerine izin vermeyin.
- Before long he came into the room.
- Çok geçmeden odaya geldi.
- I put your suitcases in your room.
- Bavullarını odana koydum.
- Tom complained about the room being too small.
- Tom odanın çok küçük olmasından şikayet etti.
- With the window broken, we could not keep the room warm.
- Kırılmış pencere nedeniyle odayı sıcak tutamadık.
- I'd rather clean my room than spend time doing my homework.
- Ev ödevimi yaparak zaman geçirmektense, odamı temizlemeyi tercih ederim.
- Um, is the room quiet?
- Iıım, bu oda sessiz mi?
- Smoke was coming out of Tom's room.
- Tom'un odasından dumanlar çıkıyordu.
- I have to buy a new carpet for this room.
- Ben bu oda için yeni bir halı satın almak zorundayım.
- Tom slowly looked around the room.
- Tom yavaşça odaya baktı.
- Everything in her room is small.
- Onun odasındaki her şey küçük.
- Tom is now straightening up his room.
- Tom şimdi odasını düzene sokuyor.
- The furnishing of his work room was tax deductible.
- Onun çalışma odasının mobilyası vergiden düşürülebilirdi.
- What are the dimensions of the room?
- Odanın boyutları nedir?
- Tom's room is always neat.
- Tom'un odası her zaman temizdir.
- Tom's eyes lit up when Mary walked into the room.
- Mary odaya doğru yürüdüğünde Tom'un kaşı gözü oynadı.
- Was anyone in the room with Tom?
- Odada Tom'la birlikte olan biri var mıydı?
- This room has a balcony.
- Bu oda bir balkona sahip.
- I'm looking for a room.
- Bir oda arıyorum.
- All was quiet in the room.
- Odada her şey sessizdi.
- Tom is in room three.
- Tom üçüncü odada.
- There was an alarm clock in Dan's room.
- Dan'in odasında bir çalar saat vardı.
- Tom couldn't stand to be in the same room with Mary.
- Tom, Mary ile aynı odada olmaya dayanamıyordu.
- I sent Tom out of the room.
- Tom'u odadan gönderdim.
- We just cleaned our room.
- Biz az önce odamızı temizledik.
- I have a telephone in my room.
- Odamda bir telefon var.
- The room that the kidnappers locked me in had no windows.
- Kaçıranların beni kilitledikleri oda penceresizdi.
- I told Tom to clean his room, but he didn't.
- Tom'a odasını temizlemesini söyledim ama yapmadı.
- Tom made me clean his room.
- Tom bana odasını temizletti.
- Tom left the room.
- Tom odadan ayrıldı.
- He went into the room with guns blazing.
- Odaya daldı.
- Tom filled the room with cardboard boxes.
- Tom karton kutularla odayı doldurdu.
- The bellboy will show you to your room.
- Komi size odanızı gösterecektir.
- What're you doing in my room?
- Odamda ne yapıyorsun?
- Tom is in his room packing right now.
- Tom şu anda odasında toplanıyor.
- Tom and his dog sleep in the same room.
- Tom ve köpeği aynı odada uyur.
- Please air the room.
- Lütfen odayı havalandır.
- There's no space in the room for another bed.
- Başka bir yatak için odada yer yok.
- What on earth are you doing in my room?
- Allah aşkına odamda ne yapıyorsun?
- The bed in Tom's room was unmade.
- Tom'un odasındaki yatak yapılmamıştı.
- Everything in this room needs to be sold.
- Bu odadaki her şeyin satılması gerekiyor.
- You can't keep Tom locked in his room.
- Tom'u odasında kilitli tutamazsın.
- Tom was the only other person in the room.
- Odadaki tek kişi Tom'du.
- There isn't room for everyone.
- Herkes için oda yok.
- Sami was in a good room.
- Sami iyi bir odadaydı.
- It took me longer to clean my room than it usually does.
- Odamı temizlemem her zaman olduğundan daha uzun sürdü.
- I put it in your room.
- Onu odana koydum.
- There sure are a lot of mosquitoes in this room.
- Bu odada kesinlikle çok sivrisinek var.
- Tom said he thought Mary was in her room studying.
- Tom, Mary'nin odasında çalıştığını düşündüğünü söyledi.
- This room doesn't get a lot of sun.
- Bu oda çok güneş almaz.
- The afternoon sun comes directly into my room.
- Öğleden sonra güneşi doğrudan odama geliyor.
- Did you tell Tom he's not allowed in this room?
- Bu odaya girmesine izin verilmediğini Tom'a söyledin mi?
- Tom burst into the room.
- Tom aceleyle odaya girdi.
- There were two hundred people in the room.
- Odada iki yüz kişi vardı.
- I want breakfast in my room.
- Odamda kahvaltı istiyorum.
- Tom suggested that I paint my room a light blue.
- Tom odamı açık maviye boyamamı önerdi.
- Can Tom sleep in my room?
- Tom odamda uyuyabilir mi?
- He is playing in his room.
- Odasında oyun oynuyor.
- Tom is in his room doing his homework.
- Tom odasında ev ödevini yapıyor.
- Do not leave the lights on when you leave the room.
- Odadan ayrıldığınızda ışıkları açık bırakmayın.
- I wanted Tom to clean his room.
- Tom'dan odasını temizlemesini istedim.
- Let's go talk in the other room.
- Gidip diğer odada konuşalım.
- Go to your room and stay there until your father comes home.
- Odana git ve baban eve gelene kadar orada kal.
- How did you get into my room?
- Odama nasıl girdin?
- Tom tiptoed into the room.
- Tom parmak uçlarına basarak odaya girdi.
- I know some of the people in the room.
- Odadaki bazı insanları tanıyorum.
- I shared a room with him.
- Onunla aynı odayı paylaştım.
- Pardon me, I came in because I thought the room was free.
- Affedersiniz, boş olduğunu düşündüğüm için odaya girdim.
- Tom grabbed his knapsack and left the room.
- Tom sırt çantasını aldı ve odadan ayrıldı.
- I know it doesn't look like it, but I've actually gotten rid of a lot of stuff out of the spare room.
- Öyle görünmediğini biliyorum ama aslında boş odadaki birçok eşyadan kurtuldum.
- Sami came out of the room.
- Sami odadan dışarı çıktı.
- Tom told Mary to go back to her room.
- Tom Mary'ye odasına geri gitmesini söyledi.
- Tom saw Mary walk in and take a seat in the back of the room.
- Tom Mary'nin içeriye girdiğini ve odanın arka tarafında oturduğunu gördü.
- I'd like a single room.
- Tek kişilik bir oda istiyorum.
- The room I booked for you for the meeting on March 23 has been canceled.
- Sizin için 23 Mart'taki toplantı için ayırttığım oda iptal edildi.
- You aren't allowed in this room.
- Bu odaya giremezsin.
- My room has a large closet.
- Odamda büyük bir dolap var.
- I'd like a room facing the garden.
- Bahçeye bakan bir oda istiyorum.
- Ann always keeps her room clean.
- Ann odasını her zaman temiz tutar.
- I thought I heard somebody enter the room.
- Odaya birinin girdiğini duyduğumu sandım.
- My son surprised me by tidying up his room without being told.
- Oğlum söylenilmeden odasını toplayarak beni şaşırttı.
- I ran into the room.
- Ben odaya koştum.
- Tom needs you in the briefing room.
- Tom'un toplantı odasında sana ihtiyacı var.
- Is there any room for me?
- Benim için bir oda var mı?
- You should always knock before entering Tom's room.
- Tom'un odasına girmeden önce her zaman kapıyı çalmalısın.
- He ran into the room.
- O, odasına koştu.
- It was dark in the room.
- Oda karanlıktı.
- He has never cleaned his room.
- Odasını hiç temizlemedi.
- You searched every room in my apartment.
- Dairemdeki her odayı aradın.
- I wasn't aware Tom was in the room.
- Tom'un odada olduğunun farkında değildim.
- Tom entered the room after Mary.
- Tom odaya Mary'den sonra girdi.
- The room was filled with fumes.
- Oda dumanla doluydu.
- The man entered the next room.
- Adam, bitişik odaya girdi.
- The room was warm.
- Oda ılıktı.
- You shouldn't be in this room.
- Bu odada olmaman gerekirdi.
- Sami spilled everything in the police interrogation room.
- Sami polis sorgu odasında her şeyi anlattı.
- Tom wouldn't let anyone in his room.
- Tom kimsenin odasına girmesine izin vermezdi.
- I entered her room.
- Odasına girdim.
- Tom was just about to say something when Mary walked into the room.
- Mary odaya geldiğine Tom bir şey söylemek üzereydi.
- The area of an 8-foot square room is 64 square feet.
- 8 ayak karelik bir odanın alanı 64 ayak karedir.
- Tom pushed Mary into the room.
- Tom, Mary'yi odaya itti.
- He came into the room with his eyes shining.
- Parlayan gözleriyle odaya girdi.
- We've got a room for you.
- Sizin için bir odamız var.
- I want to reserve a room.
- Bir oda ayırtmak istiyorum.
- Tom is studying in his room.
- Tom odasında ders çalışıyor.
- That room is not very large.
- Bu oda çok büyük değil.
- The maid had already cleaned the room when Carol walked in.
- Carol içeri girdiğinde hizmetçi odayı çoktan temizlemişti.
- I'd like a double room.
- Çift kişilik bir oda rica ediyorum.
- Tom has a big closet in his room.
- Tom'un odasında büyük bir dolap var.
- We had the meeting in this room last Friday.
- Geçen Cuma bu odada toplantımız vardı.
- I wasn't aware that the toilet and the bath are in the same room in the United States.
- Amerika Birleşik Devletleri'nde tuvalet ve banyonun aynı odada olduğunu bilmiyordum.
- A couple of new guests entered the room.
- Odaya birkaç yeni konuk girdi.
- Why are you in my room?
- Neden benim odamdasın?
- She rents out a room to a student.
- Bir öğrenciye oda kiralıyor.
- I didn't see anyone in the room but Tom.
- Odada Tom'dan başka kimseyi görmedim.
- Don't leave library books in this room.
- Kütüphane kitaplarını bu odada bırakmayın.
- She tidies her daughter's room every day.
- Her gün kızının odasını toplar.
- Tom walked out of the room.
- Tom odayı terk etti.
- All the people in this room are men.
- Bu odadaki herkes erkek.
- He had the room to himself.
- O, odayı kendine aldı.
- Please refrain from smoking in this room.
- Lütfen bu odada sigara içmekten kaçının.
- Tom didn't seem to be aware that Mary was in the room.
- Tom, Mary'nin odada olduğunun farkında değil gibiydi.
- There was no one in the room besides Tom and Mary.
- Tom ve Mary'nin dışında odada hiç kimse yoktu.
- I didn't see anyone in the room but Tom.
- Odada Tom'dan başka hiç kimseyi görmedim.
- I'm going to my room, because I can study there.
- Odama gidiyorum, çünkü orada ders çalışabilirim.
- Tom's room needs to be cleaned again.
- Tom'un odasının tekrar temizlenmesi gerekiyor.
- Her room is very small.
- Onun odası çok ufak.
- There are many books in my room.
- Odamda bir sürü kitap var.
- Are you sure this is Tom's room?
- Buranın Tom'un odası olduğuna emin misin?
- I shared my room with sysko.
- Ben odamı sysko ile paylaştım.
- The neglected room remained unoccupied.
- İhmal edilmiş oda boş kaldı.
- He rushed into the room with his coat on.
- Ceketi üzerinde odaya doğru koştu.
- Don't look into my room.
- Benim odama bakma.
- Allow me to show you to your room.
- Size odanızı göstermeme izin verin.
- Tom promised me that he'd clean my room.
- Tom odamı temizleyeceğine söz verdi.
- The room is spacious and light.
- Oda geniş ve aydınlık.
- Tom is in the next room, talking with Mary.
- Tom yan odada, Mary ile konuşuyor.
- I would like my breakfast in my room at eight o'clock sharp.
- Kahvaltımı saat tam sekizde odamda yapmak istiyorum.
- There are three windows in my room.
- Odamda üç pencere var.
- When she returned to her room, the diamond ring was gone.
- O, odasına döndüğünde elmas yüzük gitmişti.
- I forgot something in the room.
- Odada bir şey unuttum.
- What in the hell are you doing in my room?
- Benim odamda ne halt ediyorsun?
- They usually sleep in this room.
- Onlar genellikle bu odada uyurlar.
- He probably entered this room.
- Muhtemelen bu odaya girmiştir.
- I would like an air-conditioned room.
- Ben klimalı bir oda isterim.
- His room is twice as large as mine.
- Onun odası benimkinin iki katı kadar büyüktür.
- I told her to stay in her room.
- Ona odasında kalmasını söyledim.
- They adorned the room with flowers.
- Odayı çiçeklerle süslemişler.
- The room was very untidy.
- Oda çok dağınıktı.
- Is it possible to reserve a room at your hotel?
- Otelinizde bir oda ayırtmak mümkün mü?
- Tom and Mary were alone in the room.
- Tom ve Mary odada yalnızdı.
- Don't leave this room.
- Bu odadan çıkma.
- Be sure to turn out the light when you go out of the room.
- Odadan dışarı gittiğinizde ışığı söndürdüğünüzden emin olun.
- There is a table in the corner of the room.
- Odanın köşesinde bir masa var.
- You should prepare a room for the visitor.
- Ziyaretçi için bir oda hazırlaman gerekir.
- There may be somebody in the next room.
- Yan odada biri olabilir.
- There were many students in the room.
- Odada birçok öğrenci vardı.
- A pretty robin landed on my room's windowsill.
- Odamın penceresine güzel bir kızılgerdan kondu.
- The table is in the room.
- Masa odanın içinde.
- This room is for individual use.
- Bu oda, bireysel kullanım içindir.
- The room is cleaned by Tom.
- Oda Tom tarafından temizlendi.
- A large cupboard stood in the corner of the room.
- Odanın köşesinde büyük bir dolap duruyordu.
- She listened to music in her own room.
- Kendi odasında müzik dinledi.
- I usually sleep in this room.
- Genelde bu odada uyurum.
- There is no table in the room.
- Odada bir tablo yoktur.
- My room has a large closet.
- Odamın büyük bir dolabı var?
- Don't let anyone enter or approach this room.
- Kimsenin bu odaya girmesine ya da yaklaşmasına izin vermeyin.
- Tom has already cleaned his room.
- Tom çoktan odasını temizledi.
- The fire has gone out and this room is cold.
- Ateş söndü ve bu oda soğuk.
- Mary was the only girl in the room.
- Odadaki tek kız Mary idi.
- My wife gave me a sign from across the room.
- Karım odanın öbür ucundan bana bir işaret verdi.
- He pressed his ear against the wall to see if he could hear what his parents were discussing in the next room.
- Anne ve babasının yan odada konuştuklarını duyup duymadığını anlamak için kulağını duvara dayadı.
- I added a room to my house.
- Evime bir oda ilave ettim.
- He keeps his room clean.
- O, odasını temiz tutar.
- Keep your room as neat as you can.
- Odanı olabildiğince temiz tut.
- Only members of the club are entitled to use this room.
- Bu odayı sadece kulüp üyeleri kullanabilir.
- There were none in the room.
- Odada hiç kimse yoktu.
- Somebody is standing in front of his room.
- Biri odasının önünde duruyor.
- The police found Linda's shirt in Dan's room.
- Polis Dan'in odasında Linda'nın gömleğini buldu.
- I got him to clean my room.
- Ona odamı temizlettim.
- When I entered his room, he was reading a book.
- Onun odasına girdiğimde, kitap okuyordu.
- Please clean up this room before everyone arrives.
- Lütfen herkes gelmeden önce bu odayı temizle.
- Did you all clean your room?
- Hepiniz odanızı temizlediniz mi?
- She may have left her car key in her room.
- Araba anahtarını odasında unutmuş olabilir.
- I showed my room to her.
- Ona odamı gösterdim.
- His room is always filled with his friends.
- Odası her zaman arkadaşlarıyla doludur.
- Tom's room is dirty.
- Tom'un odası kirli.
- Put your room in order.
- Odanı düzene sok.
- Tom is the only man in the room.
- Tom odadaki tek erkek.
- Go back in your room.
- Odanıza geri gidin.
- Tom and Mary were also in the room.
- Tom ve Mary de odadaydı.
- It's somewhere in this room.
- O, bu odada bir yerde.
- Tom cleaned his room before dinner.
- Tom yemekten önce odasını temizledi.
- Tom tiptoed out of the room.
- Tom parmak uçlarına basarak odadan çıktı.
- Tom tidied up his room.
- Tom odasını toparladı.
- A strange atmosphere surrounds the visitor in this room.
- Bu odada garip bir atmosfer ziyaretçiyi çevreliyor.
- Tom came out of his room.
- Tom odasından çıktı.
- There is much furniture in this room.
- Bu odada çok fazla mobilya var.
- He managed to escape from the room where his kidnappers had kept him locked up.
- Fidyecilerin kendisini kilitlediği odadan kaçmayı başardı.
- Tom came into the room wearing a bathrobe.
- Tom üzerinde bornozla odaya girmiş.
- Can't you put these boxes in another room?
- Bu kutuları başka bir odaya koyamaz mısın?
- We had the meeting in this room last Friday.
- Geçen Cuma bu odada toplantı yaptık.
- The man at the front desk gave Tom his room key.
- Resepsiyondaki adam Tom'a oda anahtarını verdi.
- Who do you think was watching TV in this room last night?
- Dün gece bu odada kimin televizyon izlediğini düşünüyorsun?
- This room seems to have no doors.
- Bu odanın kapısı yok gibi görünüyor.
- Tom went into his room and slammed the door.
- Tom odasına girdi ve kapıyı çarptı.
- White makes the room look bigger.
- Beyaz, odayı daha büyük gösterir.
- This room is air-conditioned.
- Bu oda klimalıdır.
- Tom's room isn't very large.
- Tom'un odası çok büyük değil.
- There is a radio in my room.
- Odamda bir radyo var.
- This room is cleaned by Tom.
- Bu oda Tom tarafından temizlendi.
- A tall man with a sallow complexion walked into the room and sat down next to Tom.
- Solgun tenli, uzun boylu bir adam odaya girdi ve Tom'un yanına oturdu.
- Please book me a room in a first-class hotel.
- Lütfen bana birinci sınıf bir otelde oda ayırtın.
- Tom has just walked into the room.
- Tom az önce odaya yürüdü.
- He made his way to the room.
- Odaya doğru ilerledi.
- You searched every room in my apartment.
- Dairemdeki her odayı aradınız.
- He looked around the room.
- Odanın sağına soluna baktı.
- Tom stays in his room most of the time.
- Tom genelde odasından çıkmaz.
- You can smoke in this room.
- Bu odada sigara içebilirsiniz.
- I went into the wrong room.
- Yanlış odaya girdim.
- I keep telling Tom to clean his room.
- Tom'a odasını temizlemesini söyleyip duruyorum.
- Tom is now in Mary's room.
- Tom şimdi Mary'nin odasında.
- We will keep the room warm.
- Biz odayı sıcak tutacağız.
- Would you like a room with a bath or a shower?
- Küvetli mi yoksa duşlu bir oda mı istersiniz?
- Tom has to share a room with his brother.
- Tom bir odayı erkek kardeşiyle paylaşmak zorunda.
- We'd like a double room with bath.
- Banyosu olan çift kişilik bir oda istiyoruz.
- What room is Tom in?
- Tom hangi odada?
- The only room available is a double.
- Mevcut tek oda iki kişiliktir.
- Tom had never been in a girl's room before.
- Tom daha önce bir kızın odasında hiç bulunmamıştı.
- I'll take your suitcase to your room.
- Bavulunu odana götüreceğim.
- Tom told Mary to clean her room.
- Tom, Mary'ye odasını temizlemesini söyledi.
- My sister always keeps her room clean.
- Kız kardeşim odasını her zaman temiz tutar.
- I found the room empty.
- Odayı boş buldum.
- She told me that I could use her room.
- Bana odasını kullanabileceğimi söyledi.
- Stay with us in this room.
- Bu odada bizimle kal.
- Someone has been in my room.
- Biri odama girmiş.
- Does your room have a closet?
- Odanızda bir dolap var mı?
- He is watching TV in his room.
- Odasında televizyon izliyor.
- Tom said Mary is probably still in her room.
- Tom, Mary'nin hâlâ odasında olduğunu söyledi.
- Do you know any of the boys in this room?
- Bu odadaki çocuklardan herhangi birini tanıyor musun?
- Wasn't Tom in his room?
- Tom odasında değil miydi?
- A nice room, isn't it?
- Güzel bir oda, değil mi?
- The room is warming up.
- Oda ısınıyor.
- Tom always keeps his room neat.
- Tom odasını her zaman düzenli tutar.
- It's not good to read in a dark room.
- Karanlık bir odada okumak iyi değildir.
- Are you sure this is the right room?
- Bunun doğru oda olduğuna emin misin?
- He ordered me to leave the room at once.
- Derhal odadan ayrılmamı emretti.
- They stayed with me in the room all night.
- Bütün gece odada benimle kaldılar.
- Tom is still asleep in his room.
- Tom hâlâ odasında uyuyor.
- A smell of lilies filled the room.
- Zambakların kokusu, odayı doldurdu.
- Tom came into the room wearing a bathrobe.
- Tom odaya bornozla girdi.
- This room has a balcony.
- Bu odanın bir balkonu var.
- He walked up and down the room.
- Odada ileri geri yürüdü.
- Tom walked slowly around the room.
- Tom odanın içinde yavaşça yürüdü.
- He had his younger sister help him paint the wall of his room.
- Küçük kız kardeşinden odasının duvarını boyamasına yardım etmesini istedi.
- Tom and Mary don't sleep in the same room.
- Tom ve Mary aynı odada uyumuyorlar.
- I don't keep my room very tidy.
- Ben de odamı pek düzenli tutmam.
- I tidy my room almost every day.
- Neredeyse her gün odamı toplarım.
- She ran into the room.
- Odaya koştu.
- He searched the room for the lost key.
- Odada kayıp anahtarı aradı.
- Tom painted his room white.
- Tom odasını beyaza boyadı.
- Your room is twice the size of mine.
- Senin odan benimkinin boyutunun iki katı kadar.
- There are a lot of books in his room.
- Odasında bir sürü kitap var.
- Tom found the stolen jewelry in Mary's room.
- Tom çalınan mücevherleri Mary'nin odasında buldu.
- There is a desk in this room.
- Bu odada bir masa var.
- I want to move out of this cramped room as soon as I can.
- Bu sıkışık odadan elimden geldiğince çabuk taşınmak istiyorum.
- The room looks out on the ocean.
- Oda okyanusa bakıyor.
- It was dark and cold in the room.
- Oda karanlık ve soğuktu.
- His room is untidy.
- Onun odası dağınıktır.
- When my dad left the room, my little sister gave me the finger!
- Babam odadan ayrıldığında küçük kız kardeşim bana el hareketi çekti.
- Fadil tidied his room.
- Fadıl odasını topladı.
- When I was little, I read for hours alone in my room.
- Ben küçükken saatlerce tek başına odamda okurdum.
- Tom couldn't sleep well last night because it was noisy outside his room.
- Tom dün gece iyi uyuyamadı çünkü odasının dışı çok gürültülüydü.
- The room was deserted.
- Oda terk edilmişti.
- There was a piano in the room, but no one was playing it.
- Odada bir piyano vardı ama kimse çalmıyordu.
- You may not enter that room.
- O odaya giremezsin.
- She ran to her room, crying.
- Ağlayarak odasına koştu.
- A house without books is like a room without windows.
- Kitapsız bir ev, penceresiz bir oda gibidir.
- How did you get in my room?
- Odama nasıl girdin?
- Books occupy most of his room.
- Kitaplar onun odasının çoğunu meşgul ediyor.
- Tom is in his room, listening to music.
- Tom odasında müzik dinliyor.
- In this room there are over 50 tables.
- Bu odada 50'den fazla masa var.
- Do you want this room painted, too?
- Bu odanın da boyanmasını ister misin?
- His room is kept clean by her.
- Odası onun tarafından temiz tutuluyor.
- I'd rather clean my room than spend time doing my homework.
- Ev ödevimi yapmak için zaman harcamaktansa odamı temizlemeyi tercih ederim.
- He searched the room for the lost key.
- Kayıp anahtar için odayı aradı.
- As far as I know, Tom is still in his room.
- Bildiğim kadarıyla Tom hâlâ odasında.
- Tom went straight to his room.
- Tom doğrudan kendi odasına gitti.
- Tom pushed Mary into the room and closed the door.
- Tom, Mary'yi odaya itti ve kapıyı kapattı.
- By the time our mother came, we had cleaned our room.
- Annemiz gelinceye kadar biz odamızı temizlemiştik.
- I asked him to go to my room for my glasses.
- Gözlüğüm için odama gitmesini istedim.
- The odor in that room was vile.
- O odadaki koku berbattı.
- This room smells of gas.
- Bu oda gaz kokuyor.
- Take your hat off in the room.
- Şapkanı odada çıkar.
- I recognized Tom as soon as he walked into the room.
- O, odaya girer girmez Tom'u tanıdım.
- He forced his way into the room.
- Odaya zorla girmiş.
- Tom is sleeping in the next room.
- Tom yan odada uyuyor.
- You had better not speak loudly in this room.
- Bu odada yüksek sesle konuşmasanız iyi edersiniz.
- Tom went to his room.
- Tom odasına gitti.
- Does your room have a carpet?
- Odanızda halı var mı?
- Tom is sound asleep in his room.
- Tom odasında mışıl mışıl uyuyor.
- You had better not speak loudly in this room.
- Bu odada yüksek sesle konuşmasan daha iyi olur.
- Tom wouldn't let anyone else in the room.
- Tom odaya başka kimsenin girmesine izin vermedi.
- She had the large room to herself.
- Kendisine büyük odayı aldı.
- There is no furniture left in the room.
- Odada hiç mobilya kalmadı.
- Tom promised to stay in his room.
- Tom odasında kalacağına söz verdi.
- There weren't any chairs in the room.
- Odada hiç sandalye yoktu.
- Mary shut herself up in the room and closed all the windows.
- Mary odasına kapandı ve tüm pencereleri kapattı.
- Tom's room is at the end of the hall, on the right.
- Tom'un odası salonun sonunda, sağda,
- The candles made the room bright.
- Mumlar odayı aydınlattı.
- I'd like a room in the corner of the building.
- Ben binanın köşesinde bir oda istiyorum.
- Please leave the room now.
- Lütfen odayı hemen terk edin.
- Tom's room is still empty.
- Tom'un odası hâlâ boş.
- There is no furniture left in the room.
- Odada hiç mobilya kalmamış.
- There are ten people in this room.
- Bu odada on kişi var.
- After slapping Tom, Mary ran out of the room.
- Tom'u tokatladıktan sonra Mary odadan dışarı koştu.
- The reporter rented an expensive room.
- Muhabir pahalı bir oda kiraladı.
- Tom walked into the room and asked where Mary was.
- Tom odaya girdi ve Mary'nin nerede olduğunu sordu.
- Tom returned to his room.
- Tom odasına döndü.
- The view from this room is wonderful.
- Bu odanın manzarası harika.
- I spent all day cleaning my room.
- Odamı temizleyerek bütün günü geçirdim.
- This room is awfully cold.
- Bu oda korkunç biçimde soğuk.
- Get out of my room.
- Odamdan çık.
- There was nobody else in the room except Tom.
- Odada Tom'dan başka hiç kimse yoktu.
- He ran out of the room.
- Odadan koşarak çıktı.
- The room's area is two and half square meters.
- Odanın alanı iki buçuk metre karedir.
- Where is your room?
- Odan nerede?
- I'll sleep in my room.
- Odamda uyuyacağım.
- Tom rushed out of his room.
- Tom odadan dışarı fırladı.
- Tom was the only one who saw Mary sneak into the room.
- Tom, Mary'nin odaya gizlice girdiğini gören tek kişiydi.
- I'm not the only Canadian in the room.
- Odadaki tek Kanadalı ben değilim.
- The room is hot.
- Oda sıcak.
- Don't enter that room.
- O odaya girmeyin.
- Tom and I share a room.
- Tom ve ben bir odayı paylaşıyoruz.
- I introduced myself to everyone in the room.
- Odadaki herkese kendimi tanıttım.
- There is too much furniture in this room.
- Bu odada çok fazla mobilya var.
- I have to go up to our room and I forgot my key.
- Odama çıkmak zorunda kaldım ama anahtarımı unutmuştum.
- I ordered dinner to my room, but I was brought only champagne and fruit.
- Odama akşam yemeği istedim ama bana sadece şampanya ve meyve getirildi.
- They lit candles in their room.
- Odalarında mum yaktılar.
- If you go upstairs and turn right you will find your room.
- Yukarı çıkıp sağa dönün, odanızı bulacaksınız.
- Are you sure this is the room we're supposed to be in?
- Bu odada olmamız gerektiğine emin misin?
- A cat dashed out of the room.
- Bir kedi odadan dışarıya hızla koştu.
- Tom is sitting all day in his room accomplishing nothing.
- Tom bütün gün odasında oturup hiçbir şey yapmıyor.
- I have already cleaned my room.
- Odamı çoktan temizledim.
- The fire started in Dan's room.
- Yangın Dan'in odasında başlamış.
- She sweeps the room with a broom.
- O bir süpürgeyle odayı süpürüyor.
- Please book a room for her.
- Lütfen onun için bir oda ayırtın.
- Tom burst into the room.
- Tom odaya daldı.
- The moment I walked into the room, I knew something was wrong.
- Odaya girdiğim an, bir şeyin hatalı olduğunu biliyordum.
- Tom went back into his room.
- Tom odasına geri döndü.
- Please clean up this room before everyone arrives.
- Lütfen herkes gelmeden önce bu odayı temizleyin.
- Do you want to see your room?
- Odanı görmek ister misin?
- The children were assigned to sweep the room.
- Çocuklara odayı temizleme görevi verildi.
- She left her dog in my room.
- Köpeğini benim odamda bırakmış.
- We have an emergency in room 17.
- 17 numaralı odada acil bir durumumuz var.
- Your room is ready now.
- Odan şu an hazır.
- The fire started in Tom's room.
- Yangın Tom'un odasında başladı.
- The room was empty for quite a while.
- Oda bir süre boştu.
- Go out of the room at once.
- Bu odadan hemen dışarı çık.
- Do you have a table in your room?
- Odanızda masa var mı?
- A hush fell over the room.
- Odaya bir sessizlik çöktü.
- Tom showed me his room.
- Tom bana odasını gösterdi.
- He looked around the room for his keys.
- Odanın içinde anahtarlarını aradı.
- Tom put his room in order.
- Tom odasını düzene soktu.
- He was the only one in the room.
- O, odadaki tek kişiydi.
- The room is shrouded in smoke.
- Oda dumanla kaplanmış.
- Tom heard strange noises coming from the next room.
- Tom yan odadan gelen tuhaf sesler duydu.
- This room is cramped.
- Bu oda sıkışık.
- He retired to his own room after supper.
- Akşam yemeğinden sonra kendi odasına çekilirdi.
- The table in that room is very nice.
- Şu odadaki masa çok iyi.
- Tom has been sitting in that room alone for five hours.
- Tom beş saattir o odada yalnız oturuyor.
- We want a room for four nights.
- Biz dört gece için bir oda istiyoruz.
- Tom saw Mary across the room and went over to talk to her.
- Tom odanın öbür ucunda Mary'yi gördü ve onunla konuşmak için yanına gitti.
- This is the room where the body was found.
- Burası cesedin bulunduğu oda.
- There are no chairs in this room.
- Bu odada hiç sandalye yok.
- This room is empty.
- Bu oda boş.
- We have to buy a new rug for this room.
- Bu oda için yeni bir halı almalıyız.
- Good morning, I would like to reserve a room.
- Günaydın, bir oda ayırtmak istiyorum.
- Tom tiptoed into the room.
- Tom parmak ucunda odaya girdi.
- My mom walked into my room.
- Annem odama girdi.
- Tom was in the room by himself.
- Tom kendi başına odadaydı.
- There was absolutely no furniture in that room.
- O odada kesinlikle hiç mobilya yoktu.
- Tom pushed the door open and stepped into the room.
- Tom kapıyı iterek açtı ve odaya girdi.
- There may be something in the next room.
- Yan odada bir şey olabilir.
- Tom explained his plan to everyone in the room.
- Tom odadaki herkese planını açıkladı.
- Tom sneaked back into the room.
- Tom gizlice odaya geri girdi.
- I've cleaned my room.
- Odamı temizledim.
- She called the students into the room.
- Öğrencileri odanın içine çağırdı.
- They rushed out of the room.
- Onlar odadan dışarıya koştular.
- Tom and Mary don't sleep in the same room.
- Tom ve Mary aynı odada uyumaz.
- She wouldn't let him in the room no matter what.
- Ne olursa olsun odaya girmesine izin vermezdi.
- He was listening to music in his room.
- Odasında müzik dinliyordu.
- The furnishing of his work room was tax deductible.
- Çalışma odasının döşenmesi vergiden düşülebilirdi.
- I don't mind sharing a room with Tom.
- Tom'la aynı odayı paylaşmanın bir sakıncası yok.
- As I was waking up, I saw a burglar in my room.
- Uyandığımda odamda bir hırsız gördüm.
- I'm going to my room, because I can study there.
- Odama gidiyorum, çünkü orada çalışabilirim.
- Tom promised to stay in his room.
- Tom odada kalmaya söz verdi.
- There's enough room for everybody.
- Herkes için yeterli oda var.
- Tom always keeps his room neat.
- Tom her zaman odasını düzenli tutar.
- What is the difference between a deluxe room and a standard room?
- Lüks oda ve standart oda arasındaki fark nedir?
- I couldn't take my eyes off of you from the minute I entered this room.
- Bu odaya girdiğim andan itibaren gözlerimi senden alamadım.
- Do not run in this room.
- Bu odada koşma.
- Tom doesn't like being told to clean his room.
- Tom odasının temizlenmesinin söylenmesinden hoşlanmaz.
- She left her dog in my room.
- O, köpeğini odamda bıraktı.
- The boy came running into the room.
- Çocuk odaya koşarak geldi.
- Your room is very messy.
- Senin odan çok dağınık.
- Tom is in his room doing his homework.
- Tom odasında ödevini yapıyor.
- Tom had the room to himself.
- Tom'un kendisi için odası vardı.
- The police found nothing suspicious in Dan's room.
- Polis Dan'in odasında şüpheli bir şey bulamadı.
- When will we repaint her room?
- Odasını ne zaman boyayacağız?
- Layla went to Sami's room.
- Leyla, Sami'nin odasına gitti.
- Tom came into the room carrying three bottles of wine.
- Tom elinde üç şişe şarapla odaya girdi.
- I wish I had my own room.
- Keşke benim kendi odam olsa.
- Your room isn't empty any more.
- Odan artık boş değil.
Show More (1975)
|