|
- I have raised it in Tehran, as well as at meetings outside Tehran.
- Bu konuyu hem Tahran'da hem de Tahran dışındaki toplantılarda gündeme getirdim.
- Last Saturday I had the opportunity to speak in Tehran with the new Afghan Ambassador to the Islamic Republic of Iran.
- Geçtiğimiz Cumartesi günü Tahran'da İran İslam Cumhuriyeti'nin yeni Afgan Büyükelçisi ile konuşma fırsatım oldu.
- I'm in Tehran.
- Tahran'dayım.
- Tomorrow I'll come to Tehran.
- Yarın Tahran'a geleceğim.
- I want to go to Tehran.
- Tahran'a gitmek istiyorum.
- He visited Tehran.
- O, Tahran'ı ziyaret etti.
- I lived in Tehran.
- Tahran'da yaşıyordum.
- I live in Tehran.
- Tahran'da yaşıyorum.
- Have you ever been in Tehran?
- Hiç Tahran'da bulundun mu?
- Have you ever been to Tehran?
- Sen hiç Tahran'a gittin mi?
- I lived in Tehran.
- Tahran'da yaşadım.
- Where's Tehran?
- Tahran nerede?
- Have you ever been in Tehran?
- Hiç Tahran'a gittin mi?
- He visited Tehran.
- Tahran'ı ziyaret etti.
- Have you ever been to Tehran?
- Hiç Tahran'a gittin mi?
- Have you ever been to Tehran?
- Tahran'a hiç gittin mi?
Show More (13)
|