a child - Türkisch Englisch Wörterbuch

a child

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen, die der Begriff "a child" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 104 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
have a child v. çocuğu olmak
If only we had a child!
Keşke bir çocuğumuz olsaydı!

More Sentences
raise a child v. çocuk yetiştirmek
Raising a child demands patience.
Bir çocuk yetiştirmek sabır gerektirir.

More Sentences
General
have a child v. çocuk sahibi olmak
I can't have a child so I bought a rabbit instead.
Çocuk sahibi olamadığım için onun yerine bir tavşan aldım.

More Sentences
expect a child v. çocuk beklemek
She is expecting a child.
Bir çocuk bekliyor.

More Sentences
adopt a child v. evlatlık almak
We've decided to adopt a child.
Bir çocuğu evlatlık almaya karar verdik.

More Sentences
a lovely child n. nur topu
the birth of a child n. bebeğin doğumu
the birth of a child n. bebeğin dünyaya gelmesi
the grief of losing a child n. evlat acısı
having a child n. çocuk sahibi olma
middle child of a family of 5 n. 5 kişilik bir ailenin ortanca çocuğu
be expecting a child v. çocuk beklemek
exert one's strength when bearing a child or defecating v. ıkınmak
bring a child into the world v. doğurmak
have a child illegitimately v. peydahlamak
have a child v. çocuk yapmak
adopt a child v. evlatlığa kabul etmek
look after a child v. dadılık etmek
hold a child back a year v. çocuğa okulda aynı sınıfı tekrarlatmak
bring a child into the world v. doğurtmak
deliver a child v. doğurtmak
be a child v. çocuk olmak
give birth to a child v. çocuk doğurmak
bring up a child v. çocuk büyütmek
raise a child v. çocuk büyütmek
bear a child v. doğum yapmak
bear a child v. çocuk dünyaya getirmek
bear a child v. karnında çocuk taşımak
enrol/enroll one's child in a school v. çocuğunu okula kaydettirmek
enrol/enroll one's child in a school v. okula yazdırmak
enrol/enroll one's child in a school v. çocuğunu okula yazdırmak
enrol/enroll one's child in a school v. okula kaydettirmek
enrol/enroll one's child in a school v. çocuğu okula yazdırmak
enrol/enroll one's child in a school v. çocuğu okula kaydettirmek
treat like a step-child v. üvey evlat gibi saymak
bring up a child v. çocuk yetiştirmek
treat like a step-child v. üvey evlat gibi tutmak
treat like a step-child v. üvey evlat muamelesi yapmak
give birth to a child v. bebek doğurmak
let (a child) run loose v. başı boş bırakmak
treat someone like a child v. birisine çocukmuş gibi davranmak
molest a child v. bir çocuğu taciz etmek
beat a child v. bir çocuğu dövmek
not get enough love as a child v. çocukken sevgiden yoksun büyümek
not get enough love as a child v. çocukken yeterli sevgiyi almamak/görmemek
punch a little child v. küçük bir çocuğa yumruk atmak
have the intelligence of a three year old child v. 3 yaşında bir çocuğun zekasına sahip olmak
have the intelligence of a three year old child v. üç yaşında bir çocuğun zekasına sahip olmak
conceive a child v. hamile kalmak
have a child out of wedlock v. evlilik dışı çocuk sahibi olmak
conceive a child out of wedlock v. evlilik dışı hamile kalmak
feel like a child v. çocuk gibi hissetmek
mere slip of a (child) adj. parmak kadar
from a child adv. küçüklükten beri
from a child adv. çocukluktan beri
Proverb
a burnt child dreads the fire sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer
a burnt child dreads the fire sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yermiş
child of a frog is a frog armut dibine düşer
it is a wise child that knows its own father babanın kim olduğundan asla emin olamazsın
it is a wise child that knows its own father çocuğun akıllısı tanır babasını
it takes a village to raise a child bir çocuk yetiştirmek için bir köy gerekir
it takes a village to raise a child bir çocuğun yetiştirilmesi pek çok kişini yardımını ve desteğini gerektirir
it is a wise child that knows its own father kişinin gerçek babasını kesin olarak bilmesi zordur
It is a wise child that knows its own father asla gerçek babanın kim olduğunu kesin olarak bilemezsin
Colloquial
a four-year-old child n. dört yaşında bir çocuk
Idioms
a latchkey child n. annesi ve babası çalıştığından dolayı sürekli evde yalnız kalan çocuk
a latchkey child n. çalışan ailelerin çocukları için kullanılan bir terim
a poster child for something [us] n. bir şeyin simgesi
a poster child for something [us] n. bir şey timsali
a poster child for something [us] n. bir şeyin tipik bir örneği
a poster child for something [us] n. bir şeyin iyi bir örneği
be expecting a child v. bebek beklemek
be like a child in a sweetshop v. darı ambarına düşmüş tavuk gibi olmak
bring a child into the world v. çocuğu dünyaya getirmek
be like a child in a sweetshop v. etekleri zil çalmak
be like a child in a sweetshop v. sevinçten çılgına dönmek
be like a child in a sweetshop v. şekerci dükkanındaki çocuk gibi olmak
be expecting a child v. çocuk beklemek
be expecting a child v. bebek beklemek
like a child in a sweet shop [uk] expr. darı ambarına düşmüş tavuk gibi
like a child in a sweet shop [uk] expr. etekleri zil çalan
like a child in a sweet shop [uk] expr. şekerci dükkanındaki çocuk gibi
like a child in a sweet shop [uk] expr. sevinçten çılgına dönmüş
like a child in a sweetshop [uk] expr. darı ambarına düşmüş tavuk gibi
like a child in a sweetshop [uk] expr. etekleri zil çalan
like a child in a sweetshop [uk] expr. şekerci dükkanındaki çocuk gibi
like a child in a sweetshop [uk] expr. sevinçten çılgına dönmüş
Speaking
I'm not a child anymore expr. artık çocuk değilim
I am not a child anymore expr. artık çocuk değilim
you're not a child anymore expr. artık çocuk değilsin
you are not a child anymore expr. artık çocuk değilsin
when I was a child expr. ben çocukken
it's always so tragic when one loses a child expr. birinin çocuğunu kaybetmesi her zaman trajik olmuştur
since I was a child expr. çocukluğumdan beri
I know what it feels like to lose a child expr. çocuğunu kaybetmenin nasıl olduğunu bilirim
what did you have for breakfast when you were a child? expr. çocukken kahvaltıda ne yerdin?
I know what it feels like to lose a child expr. çocuğunu kaybetmenin nasıl bir şey olduğunu bilirim
I used to cry very much when I was a child expr. çocukken çok ağlardım
it's no place for a child at night expr. geceleri burası bir çocuğa göre değil
he is just a child expr. o daha bir çocuk
she's just a child expr. o daha bir çocuk
that man killed a child expr. o adam bir çocuk öldürdü
she is just a child expr. o daha bir çocuk
Medical
desire to have a child n. çocuk sahibi olma isteği