Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | try so hard v. | çok uğraşmak | ||
Perhaps you are trying so hard to make others like you. Belki de başkalarına kendinizi sevdirmek için çok uğraşıyorsunuz. More Sentences |
||||
Phrases | ||||
Phrases | it's so hard to leave you expr. | senden ayrılmak o kadar zor ki | ||
Speaking | ||||
Speaking | you lied so hard expr. | amma salladın | ||
Speaking | it's not so hard to find expr. | bulmak o kadar da zor değil | ||
Speaking | my father works so hard expr. | babam çok çalışıyor | ||
Speaking | dad works so hard expr. | babam çok çalışıyor | ||
Speaking | life is so hard expr. | hayat çok zor | ||
Speaking | I don't know why you work so hard expr. | neden bu kadar çok çalışıyorsun anlamıyorum | ||
Speaking | don't be so hard on yourself expr. | kendine bu kadar yüklenme | ||
Speaking | it's not so hard to guess expr. | tahmin etmek o kadar da zor değil | ||
Speaking | life is so hard expr. | yaşam çok zor |