Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | medicine man n. | büyücü doktor | ||
The medicine man lived alone, even without a mate, on the edge of the village. Büyücü doktor, köyün kenarında eşi olmadan bile tek başına yaşardı. More Sentences |
||||
General | medicine man n. | sihirbaz hekim | ||
We will not drown ourselves, said the medicine man; we have found a nation who are afraid of us. Kendimizi boğmayacağız, dedi sihirbaz hekim; bizden korkan bir ulus bulduk. More Sentences |
||||
General | medicine man n. | göstericileri kullanarak kalabalığın ilgisini çekip kocakarı ilaçları satan seyyar satıcı | ||
History | ||||
History | medicine man | ilkel kabilelerde sihirbaz | ||
History | medicine man | kızılderili büyücüsü |
Englisch | Türkisch | |
---|---|---|
Idioms | ||
Idioms | take your medicine (like a man) v. | hak ettiği cezayı çekmek |
Idioms | take your medicine (like a man) v. | ettiğini bulmak |
Idioms | take your medicine (like a man) v. | yaptığının sonucuna razı olmak/katlanmak |
Idioms | take your medicine (like a man) v. | şikayet etmeden katlanmak |