Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | act as v. | gibi davranmak | ||
We cannot allow him to act as judge and jury here. Onun burada yargıç ve jüri gibi davranmasına izin veremeyiz. More Sentences |
||||
General | act as v. | sıfatıyla hareket etmek | ||
Mike acted as chairperson of the meeting. Mike toplantı başkanı sıfatıyla hareket etti. More Sentences |
||||
General | act as v. | işlevi görmek | ||
Secondly, they very often act as a perverse incentive. İkinci olarak çoğu zaman ters bir teşvik işlevi görürler. More Sentences |
||||
General | act as v. | başkasının vazifesini yapmak | ||
General | act as v. | olarak bulunmak | ||
General | act as v. | görevi görmek |