özünde - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

özünde



Bedeutungen von dem Begriff "özünde" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 18 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
özünde at heart adv.
özünde fundamentally adv.
özünde substantially adv.
özünde in and of itself adv.
özünde in itself adv.
özünde essentially adv.
özünde intrinsically adv.
özünde substantively adv.
özünde in prep.
özünde subst abrev.
özünde subst. abrev.
Colloquial
özünde in spite of appearance expr.
özünde at heart expr.
özünde inside expr.
özünde deep down expr.
özünde in its own right expr.
Idioms
özünde under one's skin expr.
özünde under the skin expr.

Bedeutungen, die der Begriff "özünde" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 39 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
süslü püslü görünüp özünde değeri olmayan şey geegaw n.
özünde olmak inhere v.
özünde bulunmak surround v.
özünde var olan immanent adj.
özünde olan innate adj.
özünde olan inherent adj.
özünde olan intrinsic adj.
özünde var olan originary adj.
özünde olan subsistent adj.
özünde var olan ingrained adj.
özünde olan instinct [obsolete] adj.
(özne) özünde olmayan özellik atfedilen synthetic adj.
(özne) özünde olmayan özellik atfedilen synthetical adj.
özünde olduğu gibi quintessentially adv.
-in özünde about adv.
Colloquial
özünde iyi ama kaba kimse a rough diamond n.
Idioms
özünde kötü kimse a rotten egg n.
özünde/temelde benzer olmak be (all) brothers/sisters under the skin v.
özünde/temelde birbirine benzemek be (all) brothers/sisters under the skin v.
özünde/temelde aynı duyguları paylaşmak be (all) brothers/sisters under the skin v.
esasında/özünde (bir şey) olmak it all boils down to v.
özünde iyi biri not a bad sort expr.
(biri) özünde iyi (one's) heart is in the right place expr.
(bir şeyin) özünde at the bottom of (something) expr.
önemli olan özünde nasıl biri olduğundur it's what's inside that counts [cliché] expr.
önemli olan özünde nasıl biri olduğundur it's what's on the inside that counts [cliché] expr.
Chemistry
elateryumun özünde bulunan ve müshil olarak kullanılan beyaz billuri bir madde elaterin n.
Linguistics
özünde alakasız iki şey arasında (ahlaki veya didaktik amaçlı) kurulan ilişki parabola n.
Religious
insan doğasının özünde iyi olduğunu savunan kimse pelagian n.
insan doğasının özünde iyi olduğu inancı pelagianism n.
insan doğasının özünde iyi olduğu inancına ait veya ilgili pelagian adj.
özünde bir olan coessential adj.
Philosophy
özünde karşılaşılan durumlara göre hareket edilmesi gerektiği görüşünü benimseyen bir akım situationism n.
gerçekliğin özünde iyi, bütünüyle iyi veya mümkün mertebe iyi olduğu fikri optimism n.
gerçekliğin özünde iyi, bütünüyle iyi veya mümkün mertebe iyi olduğu fikrini savunan kimse optimist n.
tüm fikirlerin duyulardan türediğini ve özünde duyulara indirgenebileceğini öne süren öğreti sensationalist n.
Archaic
özünde olan inexistent adj.
Entomology
larvaları asmanın gövdesinde ve özünde bulunan birkaç böcek türünden biri vine borer n.
Modern Slang
melek gibi görünen ama özünde öyle olmayan kimse angelmask n.