Verlauf

şanslı

Bedeutungen von dem Begriff "şanslı" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 26 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Common Usage
1	Common Usage	şanslı	fortunate adj.
2	Common Usage	şanslı	lucky adj.
General
3	General	şanslı	lucky dog adj.
4	General	şanslı	lucky devil adj.
5	General	şanslı	prosperous adj.
6	General	şanslı	dexter adj.
7	General	şanslı	lucky adj.
8	General	şanslı	jammy adj.
9	General	şanslı	auspicious adj.
10	General	şanslı	jammy so-and-so adj.
11	General	şanslı	happy adj.
12	General	şanslı	fortuitous adj.
13	General	şanslı	canny [scotland] adj.
14	General	şanslı	chancy [scottish] adj.
15	General	şanslı	chancey [scottish] adj.
16	General	şanslı	encouraging adj.
17	General	şanslı	blessed adj.
18	General	şanslı	gracious [obsolete] adj.
19	General	şanslı	felicitous adj.
20	General	şanslı	soncy adj.
21	General	şanslı	sonsie [dialect] adj.
Colloquial
22	Colloquial	şanslı	tinny [aus] adj.
Idioms
23	Idioms	şanslı	born with a caul on (one's) head adj.
Archaic
24	Archaic	şanslı	seely adj.
Slang
25	Slang	şanslı	tinny tin-arsed adj.
British Slang
26	British Slang	şanslı	spawny adj.

Bedeutungen, die der Begriff "şanslı" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 194 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
General
1	General	şanslı çocuk	lucky child n.
2	General	şanslı adam	lucky man n.
3	General	şanslı tahmin	lucky guess n.
4	General	şanslı günü	one's lucky day n.
5	General	şanslı renk	lucky color n.
6	General	şanslı sayı	lucky number n.
7	General	şanslı adam	booger [uk] n.
8	General	şanslı olan şey	lucky n.
9	General	şanslı olma	fortuity n.
10	General	şanslı kimse	fortunate n.
11	General	şanslı olmak	be in luck v.
12	General	şanslı olmak	be fortunate v.
13	General	şanslı gelmek	bring good luck v.
14	General	şanslı olmak	score v.
15	General	şanslı olmak	be lucky v.
16	General	çok şanslı olmak	have the luck of the devil v.
17	General	yönünden şanslı olmak	be lucky about v.
18	General	yönünden şanslı olmak	be lucky in respect of v.
19	General	yönünden şanslı olmak	be lucky in terms of v.
20	General	kendini şanslı saymak	count oneself fortunate v.
21	General	kendini şanslı saymak	consider lucky v.
22	General	kendinin şanslı olduğunu düşünmek	consider oneself lucky v.
23	General	kendisinin şanslı olduğunu düşünmek	consider oneself lucky v.
24	General	kendini şanslı bulmak	consider oneself lucky v.
25	General	kendini şanslı hissetmek	consider oneself lucky v.
26	General	çok şanslı olmak	be very lucky v.
27	General	kendisini şanslı saymak	consider oneself lucky v.
28	General	kendini şanslı saymak	consider oneself lucky v.
29	General	şanslı olduğunu düşünmek	congratulate one's self v.
30	General	şanslı olmak	light [dialect] [uk] v.
31	General	şanslı kılmak	fortunize [obsolete] v.
32	General	yeterince şanslı	lucky enough adj.
33	General	çok şanslı	very lucky adj.
34	General	çok şanslı	damned lucky adj.
35	General	çok şanslı	incredibly lucky adj.
36	General	çok şanslı	dead lucky adj.
37	General	çok şanslı	really lucky adj.
38	General	çok şanslı	extremely lucky adj.
39	General	çok şanslı	remarkably lucky adj.
40	General	çok şanslı	damn lucky adj.
41	General	çok şanslı	exceedingly lucky adj.
42	General	çok şanslı	extraordinarily lucky adj.
43	General	çok şanslı	terribly lucky adj.
44	General	şanslı olarak	auspiciously adv.
Phrasals
45	Phrasals	şanslı olmak	luck out v.
46	Phrasals	çok şanslı olmak	luck in v.
Phrases
47	Phrases	hep şanslı/başarılı olamazsın	the cards beat all the players expr.
Proverb
48	Proverb	şanslı doğmak zengin doğmaktan daha iyidir	it is better to be born lucky than rich
49	Proverb	şanslı bir durumun hemen arkasından bir şanssızlık gelebilir	the lord giveth and the lord taketh away
Colloquial
50	Colloquial	şanslı olaylar zinciri	trot [australia/new zealand] n.
51	Colloquial	şanslı tahmin	lucky guess n.
52	Colloquial	şanslı bir çift	a lucky couple n.
53	Colloquial	çok şanslı kimse	lucky duck n.
54	Colloquial	şanslı olmak	ace out v.
55	Colloquial	şanslı olmak	be laughing v.
56	Colloquial	bir şeyden ayrıldığı/çıktığı için şanslı olmak	be well out of something [uk] v.
57	Colloquial	artık bir şeyin içerisinde bulunmadığı için şanslı olmak	be well out of something [uk] v.
58	Colloquial	şanslı gününde olmamak	be not (one's) day v.
59	Colloquial	kumarda şanslı	hot adj.
60	Colloquial	aşkta şanslı	lucky in love adj.
61	Colloquial	şanslı doğmuş	born with a silver spoon in one's mouth expr.
62	Colloquial	(eğer gerçekleşirse) kendini şanslı say	(one) will be lucky expr.
63	Colloquial	(eğer gerçekleşirse) kendini şanslı say	(one) should be so lucky expr.
64	Colloquial	bazı insanlar çok şanslı	some people have all the luck expr.
65	Colloquial	bazıları çok şanslı	some people have all the luck expr.
66	Colloquial	bazı insanlar ne kadar şanslı	some people have all the luck expr.
67	Colloquial	(biri) şanslı gününde değil	not (one's) day expr.
68	Colloquial	bu birinin şanslı günü değil	this is not one's day expr.
69	Colloquial	biri şanslı gününde değil	not someone's day expr.
70	Colloquial	bazıları şanslı doğar	it's all right for some expr.
Idioms
71	Idioms	şanslı dönem	purple patch n.
72	Idioms	bir dizi şanslı olay	streak of good luck n.
73	Idioms	bir dizi şanslı olay	string of good luck n.
74	Idioms	bir dizi şanslı olay	lucky streak n.
75	Idioms	çok şanslı bir hayat	charmed existence n.
76	Idioms	başarılı/şanslı/talihli bir dönem	a hot hand n.
77	Idioms	başarılı/şanslı/talihli bir süreç	a hot hand n.
78	Idioms	şanslı bir dönem	run of luck n.
79	Idioms	şanslı bir dönem	run of bad luck n.
80	Idioms	şanslı dönem	a streak of (good) luck n.
81	Idioms	üst üste şanslı olayların gerçekleştiği dönem	a streak of (good) luck n.
82	Idioms	bir dizi şanslı olay	a streak of (good) luck n.
83	Idioms	şanslı dönem	a string of (good) luck n.
84	Idioms	üst üste şanslı olayların gerçekleştiği dönem	a string of (good) luck n.
85	Idioms	bir dizi şanslı olay	a string of (good) luck n.
86	Idioms	şanslı/talihli bir olay	a stroke of luck n.
87	Idioms	çok şanslı bir hayat	charmed life n.
88	Idioms	şanslı kimse	lucky duckling n.
89	Idioms	aşırı şanslı kimse	lucky duckling n.
90	Idioms	çok şanslı olma	luck of the devil n.
91	Idioms	şanslı durum	the sweet spot n.
92	Idioms	şanslı gününde olmak	have a hot hand v.
93	Idioms	ne şanslı olduğunu bilmemek/anlamamak	not know (one is) born v.
94	Idioms	ne şanslı olduğunu bilmemek/anlamamak	not know you are born v.
95	Idioms	ne kadar şanslı olduğunu görmemek/bilmemek/anlamamak	not know (one is) born v.
96	Idioms	ne kadar şanslı olduğundan bihaber olmak	not know (one is) born v.
97	Idioms	ne kadar şanslı olduğunu görmemek/bilmemek/anlamamak	not know you are born v.
98	Idioms	ne kadar şanslı olduğundan bihaber olmak	not know you are born v.
99	Idioms	ayrıldığı için şanslı olmak	be well out of (something) v.
100	Idioms	ayrıldığı için şanslı olmak	be well out of v.
101	Idioms	kurtulduğu için şanslı olmak	be well rid of (someone or something) v.
102	Idioms	kurtulduğu için şanslı olmak	be well rid of v.
103	Idioms	(kağıt oyunlarında) şanslı olmak	carry a rope in (one's) pocket v.
104	Idioms	birinden daha şanslı olmak	have the edge over v.
105	Idioms	çok şanslı olmak	lead a charmed life v.
106	Idioms	çok şanslı olmak	have the luck of the devil v.
107	Idioms	çok şanslı olmak	live a charmed life v.
108	Idioms	çok şanslı olmak	have the devil’s own luck v.
109	Idioms	çok şanslı olmak	bear a charmed life v.
110	Idioms	çok şanslı olmak	have all the luck v.
111	Idioms	çok şanslı olmak	have a charmed life v.
112	Idioms	hiç şanssızlık yaşamayacak kadar şanslı olmak	lead a charmed life v.
113	Idioms	şanslı olmak	hit the jackpot v.
114	Idioms	şanslı gününde olmak	be on a roll v.
115	Idioms	şanslı olmak	have the rub of the green v.
116	Idioms	şanslı bir yaşam sürmek	bear a charmed life v.
117	Idioms	şanslı bir yaşam sürmek	have a charmed life v.
118	Idioms	şanslı bir yaşam sürmek	live a charmed life v.
119	Idioms	şanslı bir yaşam sürmek	lead a charmed life v.
120	Idioms	şanslı doğmuş olmak	be born under a lucky star v.
121	Idioms	ne kadar şanslı olduğunu bilmemek	not know you are born [uk] v.
122	Idioms	ne kadar şanslı olduğunun farkında olamamak	not know you are born [uk] v.
123	Idioms	ne kadar şanslı olduğunu bilmemek	not know you’re born [uk] v.
124	Idioms	ne kadar şanslı olduğunun farkında olamamak	not know you’re born [uk] v.
125	Idioms	çok şanslı/avantajlı durumda olmak	have an easy time of it v.
126	Idioms	çok şanslı/avantajlı konumda olmak	have an easy time of it v.
127	Idioms	çok şanslı bir hayatı olmak	have a charmed existence v.
128	Idioms	çok şanslı bir hayatı olmak	lead a charmed existence v.
129	Idioms	çok şanslı bir hayatı olmak	live a charmed existence v.
130	Idioms	şanslı gününde olmamak	be no question that (something will happen/is the case) v.
131	Idioms	şanslı gününde olmamak	not be somebody’s day v.
132	Idioms	çok şanslı olmak	live in a tree [old-fashioned] v.
133	Idioms	bir şeyi şanslı saymak	mark something with a white stone v.
134	Idioms	bir şeyi şanslı olarak düşünmek/hatırlamak	mark something with a white stone v.
135	Idioms	bir şeyi şanslı/uğurlu olarak tanımlamak	mark something with a white stone v.
136	Idioms	bir şeyi olumlu/şanslı olarak kodlamak	mark something with a white stone v.
137	Idioms	(biri) için şanslı olaylar üst üste gelmek	all (one's) christmases have come at once [uk] v.
138	Idioms	geçirdiği başarı/şanslı bir dönemden dolayı kendini emniyete aldığını hissetmek	be riding high in the saddle v.
139	Idioms	şanslı olmak	be well off v.
140	Idioms	doğuştan şanslı olmak	be born under a lucky star v.
141	Idioms	şanslı döneminde olmak	have a purple patch v.
142	Idioms	(birinden/bir şeyden) daha şanslı olmak	have an edge over (someone or something) v.
143	Idioms	(birinden/bir şeyden) daha şanslı olmak	have the edge over (someone or something) v.
144	Idioms	ne şanslı olduğunu bilmemek/anlamamak	not know you're born [uk] v.
145	Idioms	ne kadar şanslı olduğunu görmemek/bilmemek/anlamamak	not know you're born [uk] v.
146	Idioms	doğuştan şanslı	born with a caul on (one's) head adj.
147	Idioms	şanslı doğmuş	born with a silver spoon adj.
148	Idioms	doğuştan şanslı	born with a silver spoon adj.
149	Idioms	doğuştan şanslı ve zengin	born with a silver spoon adj.
150	Idioms	geçirdiği başarı/şanslı bir dönemden dolayı kendini emniyete aldığını hisseden	riding high adj.
151	Idioms	çok şanslı	all the luck expr.
152	Idioms	herkesin şanslı bir günü vardır	every dog has his day expr.
153	Idioms	(olursa/gerçekleşirse) kendini şanslı say	(one) would be lucky expr.
154	Idioms	herkesin şanslı bir günü vardır	every dog has his/her day expr.
155	Idioms	herkesin şanslı bir günü vardır	every dog has his/its day expr.
156	Idioms	herkesin şanslı bir günü vardır	every dog will have his day expr.
157	Idioms	herkesin şanslı bir günü vardır	every dog will have his/her day expr.
158	Idioms	herkesin şanslı bir günü vardır	every dog will have its day expr.
Speaking
159	Speaking	bazıları şanslı doğar	some are born lucky expr.
160	Speaking	çok şanslı olmalısın!	you should be so lucky! expr.
161	Speaking	iyi olmaktansa şanslı olmayı yeğlerim	I'd rather be lucky than good expr.
162	Speaking	kimse o kadar şanslı değildir	no one is that lucky expr.
163	Speaking	oldukça şanslı olduğumun farkındayım	I realize i'm very lucky expr.
164	Speaking	o tanıdığım en şanslı insandır	he is the luckiest person i know expr.
165	Speaking	şanslı numaran ne?	what's your lucky number? expr.
166	Speaking	seni şanslı	lucky of you expr.
167	Speaking	seni şanslı kerata!	you lucky thing! expr.
168	Speaking	şanslı bir adamsın	you're a lucky guy expr.
169	Speaking	şanslı gününde olmalısın	this must be your lucky day expr.
170	Speaking	seni tanıdığım için kendimi şanslı hissediyorum	I feel lucky to know you expr.
171	Speaking	şanslı olmak	get lucky expr.
172	Speaking	sana sahip olduğum için şanslı olduğumun farkındayım	I know that I'm lucky to have you expr.
173	Speaking	senin şanslı rengin kırmızı	your lucky color is red expr.
174	Speaking	şanslı günümdeyim	I'm on a roll expr.
175	Speaking	şanslı günündesin	you're in luck expr.
176	Speaking	senin şanslı rengin kırmızıdır	your lucky color is red expr.
177	Speaking	seni şanslı şey!	you lucky thing! expr.
178	Speaking	şanslı günümdeyim	I am on a roll expr.
Statistics
179	Statistics	eşit şanslı olay	equally likely event n.
Astrology
180	Astrology	(burç) şanslı etki yaratan	fortunate adj.
Wagering
181	Wagering	şanslı çekiliş	lucky draw n.
Latin
182	Latin	şanslı kişi nedenleri anlayabilmiş olan kişidir	felix qui potuit rerum cognoscere causas expr.
Slang
183	Slang	şanslı herif	lucky dog n.
184	Slang	şanslı it	lucky dog n.
185	Slang	şanslı ülke	lucky country [australia] n.
186	Slang	anormal derecede şanslı olan	hot adj.
187	Slang	seni şanslı piç	you lucky bastard expr.
British Slang
188	British Slang	şanslı pislik	jammie dodger n.
189	British Slang	şanslı pislik	jammy dodger n.
190	British Slang	seni şanslı puşt	you spawny git expr.
Star Wars
191	Star Wars	şanslı zorba	lucky despot n.
192	Star Wars	şanslı koşucu	lucky runner n.
193	Star Wars	şanslı yıldız (mos entha)	lucky star (mos entha) n.
194	Star Wars	şanslı yıldız	the lucky star n.