along with - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

along with

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "along with" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 16 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
along with adv. oraya
along with adv. buraya
along with adv. kıyısında
along with adv. ile birlikte
along with adv. kenarında
along with adv. ile beraber
along with adv. birlikte
along with adv. burada
along with adv. ileri
along with adv. ileriye
along with adv. yanına
along with adv. yanında
along with adv. orada
along with adv. boyunca
along with adv. ile
Phrases
along with expr. yanı sıra

Bedeutungen, die der Begriff "along with" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 140 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
getting along with one another n. geçim
get along with v. ile anlaşmak
tag along with v. beraber gelmek (meraktan veya çıkar elde etme umuduyla biriyle)
string along with v. birinin dediklerini yapmak
go along with the crowd v. cemaate uymak
go along with v. beraber gitmek
get along with v. birisiyle geçinmek
string along with v. birine uymak
tag along with v. peşine takılmak
travel along with v. yolculuk etmek
get along with v. ile geçinmek
get along with v. geçinmek
get along well with each other v. yıldızları barışmak
go along with v. ile beraber gitmek
get along with v. iyi anlaşmak (birisiyle)
tag along with v. beraber gitmek (meraktan veya çıkar elde etme umuduyla biriyle)
string along with v. uymak
go along with somebody v. aynı düşüncede olmak
go along with v. kabul etmek
get along with v. uyuşmak
go along with v. desteklemek
get along with v. anlaşmak
go along with v. razı olmak
get along with v. biriyle iyi geçinmek
string along with v. ayak uydurmak
not get along with v. anlaşamamak
never get along with v. asla anlaşamamak
never get along with v. hiç anlaşamamak
never get along with v. yıldızı barışmamak
try to get along with (someone) v. anlaşmaya çalışmak
get along well (with) v. iyi anlaşmak
not get along with the people around v. çevresi ile geçinememek
be unable to get along with others v. çevresi ile geçinememek
can not get along with the people around v. çevresi ile geçinememek
go along with v. aynı düşüncede olmak
go along with v. aynı görüşte olmak
go along with v. -e razı olmak
play along with v. uyum içinde olmak
easy to get along with adj. geçimli
along with a lot adv. çok
right along with adv. yanı sıra
along with their annexes adv. ekleri ile birlikte
Phrasals
carry (someone or something) along with (someone or something) v. büyülemek
carry (someone or something) along with (someone or something) v. etkisi altına almak
carry (someone or something) along with (someone or something) v. kendinden geçirmek
carry (someone or something) along with (someone or something) v. oyunun içine çekmek
carry (someone or something) along with (someone or something) v. beraberinde alıp götürmek
carry (someone or something) along with (someone or something) v. beraberinde sürüklemek
carry (someone or something) along with (someone or something) v. her zaman yanında bulundurmak
carry (someone or something) along with (someone or something) v. her yere yanında taşımak
carry (someone or something) along with (someone or something) v. alıp götürmek
carry (someone or something) along with (someone or something) v. sürüklemek
sing along with someone v. biri şarkı söylerken (ona) enstrüman vb ile eşlik etmek
scrape along with something v. bir şey ile idare etmek/idareli olmak
come along with someone v. birisiyle gitmek/gelmek
get along with v. ile anlaşmak
get along with v. iyi geçinmek
get along with v. ile iyi geçinmek
get along with v. ile geçinmek
get along with v. ile uzlaşmak
sing along with someone v. şarkısında eşlik etmek
play along with v. uyum göstermek
go along with v. uymak
play along with v. uyumlu hareket etmek
carry something along with someone v. (bir şeyi) yanında getirmek
play along with someone v. (bir müzik aletiyle) birine eşlik etmek
play along with v. uyumlu davranmak
carry (someone or something) along with (someone or something) v. birini ya da bir şeyi peşi sıra sürüklemek
carry (someone or something) along with (someone or something) v. bir şeyi yanında taşımak
carry someone along (with something) v. (bir şeyin peşi sıra) gitmek
carry something along (with someone) v. bir şeyi yanında taşımak
carry (someone or something) along with (someone or something) v. alıp götürmek
carry (someone or something) along with (someone or something) v. bir şeyi sürekli üstünde taşımak
carry someone along (with something) v. (bir şey ile) sürüklenmek
carry something along (with someone) v. bir şeyi sürekli üstünde taşımak
carry (someone or something) along with (someone or something) v. büyülemek
carry (someone or something) along with (someone or something) v. yanından ayırmamak
carry someone along (with something) v. (bir şeyi) beraberinde taşımak
carry something along (with someone) v. yanından ayırmamak
carry (someone or something) along with (someone or something) v. cezbetmek
carry (someone or something) along with (someone or something) v. ayartmak
carry someone along (with something) v. birini (bir şeyle) sürüklemek
carry someone along (with something) v. birini (bir şeyle) alıp götürmek
carry someone along (with something) v. birini beraberinde sürüklemek/alıp götürmek
and get along (with someone) v. (biriyle) geçinmek
get along with (one) v. (biriyle) geçinmek
get along with (one) v. (biriyle) anlaşmak
get along with (one) v. (biriyle) iyi geçinmek
get along with (one) v. (biriyle) iyi anlaşmak
get along (with someone) v. (biriyle) iyi arkadaş olmak
get along (with someone) v. (biriyle) iyi geçinmek
get along (with someone) v. (biriyle) arası iyi olmak
go along with (someone or something) v. (birini/bir şeyi) takip etmek
go along with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) uyumlu hareket etmek
go along with (someone or something) v. (birine/bir şeye) eşlik etmek
go along with (someone or something) v. (birine/bir şeye) katılmak
go along with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) gitmek
go along with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) iş birliği yapmak
go along with (something) v. (bir şeye) uymak
go along with (something) v. (bir şeyle) uyumlu olmak
read along (with someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) aynı anda okumak
read along (with someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) eş zamanlı olarak okumak
struggle along (with something) v. (bir şeye) dayanmak
struggle along (with something) v. (bir şeyle/bir şeyi) idare etmek
Phrases
along with expenses expr. masraflarla beraber
along with someone or something expr. biriyle/bir şeyle beraber
along with someone or something expr. biriyle/bir şeyle birlikte
along with someone or something expr. birinin/bir şeyin yanında
along with something expr. bir şeyin yanında
along with something expr. bir şeyle beraber
along with something expr. bir şeyle birlikte
along with something expr. bir şeye ek olarak
along with someone or something expr. biriyle/bir şeyle beraber
along with someone or something expr. biriyle/bir şeyle birlikte
along with someone or something expr. birinin/bir şeyin yanında
along with something expr. bir şeyin yanında
along with something expr. bir şeyle beraber
along with something expr. bir şeyle birlikte
along with something expr. bir şeye ek olarak
Colloquial
rub along with v. iyi geçinmek
get along famously (with someone) v. (biriyle) sıkı fıkı olmak
get along famously (with someone) v. çok iyi anlaşmak
get along famously (with someone) v. (biriyle) iyi geçinmek
get along famously (with someone) v. aralarından su sızmamak
Idioms
get along well with someone v. biriyle iyi geçinmek
go along with the gag v. şakayı devam ettirmek
go along with the gag v. şakaya ortak olmak
go along with you expr. haydi canım sen de
go along with you expr. yok canım daha neler
Speaking
do you get along with your parents? expr. ailenle anlaşıyor musun?
do you get along with your parents? expr. annenle babanla anlaşıyor musun?
I get along with my friends expr. arkadaşlarımla iyi anlaşıyorum
do you go along with that? expr. buna katılıyor musun?
it's impossible for them to get along with each other expr. ikisini bir kazana koysan kaynamazlar
do you get along with him/her? expr. onunla aran nasıl?
how do you get along with him/her? expr. onunla aran nasıl?
Slang
get along with you! expr. hadi yaylan!
get along with you! expr. hadi toparlan/git!
get along with you! expr. hadi ordan!
get along with you! expr. yok devenin nalı