|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
birbiri ardından gelme |
sequence n.
|
|
General |
|
2 |
General |
özellikle ölmüş birinin ardından övgü konuşması ya da yazısı |
eulogia n.
|
|
3 |
General |
birbiri ardından gelme |
sequence n.
|
|
4 |
General |
kaza vb bir olayın ardından gemiden kurtarılan eşya ve yükler |
salvage n.
|
|
|
5 |
General |
kayak yapılan bir günün ardından gerçekleştirilen sosyal etkinlikler |
apres ski n.
|
|
6 |
General |
yahudilikte ölen yakınların ardından tutulan yedi günlük yas dönemi |
shivah n.
|
|
7 |
General |
kitleleri ardından sürükleyen kimse |
pied piper n.
|
|
8 |
General |
anma konuşması (bir kişinin ardından) |
eulogy n.
|
|
9 |
General |
anma konuşması (bir kişinin ardından) |
encomium n.
|
|
10 |
General |
1945 yılında japonya'daki atom bombalarının patlamasının ardından hayatta kalan insanlar |
hibakusha n.
|
|
11 |
General |
ölen kişinin ardından yapılan konuşma |
eloge n.
|
|
12 |
General |
uzun süre ardından geri dönen kimse |
revenant n.
|
|
13 |
General |
oyuncuların bir dizi eşyayı kısa süre inceleyip ardından hatırlayabildikleri kadarını kağıda yazdıkları bir oyun |
observation n.
|
|
14 |
General |
birbiri ardından gelme |
consequence [obsolete] n.
|
|
15 |
General |
sürünün ardından giden köpek |
skirter n.
|
|
16 |
General |
ardından gelmek |
ensue v.
|
|
17 |
General |
ardından gelmek |
accompany v.
|
|
18 |
General |
birinin ardından gitmek |
follow the lead of someone v.
|
|
19 |
General |
ardından gelmek |
supervene upon v.
|
|
20 |
General |
ardından gelmek |
supervene on v.
|
|
21 |
General |
-in hemen ardından gelmek |
be hard on the heels of v.
|
|
22 |
General |
ardından kuyu kazmak |
lay a snare under someone v.
|
|
23 |
General |
bir araba kazasının ardından acile getirilmek |
be brought to the er following a car accident v.
|
|
24 |
General |
ardından ortaya çıkmak |
insue v.
|
|
|
25 |
General |
ardından gelmek |
follow v.
|
|
26 |
General |
ardından gelmek |
second [obsolete] v.
|
|
27 |
General |
ardından ağlanmayan |
unwept adj.
|
|
28 |
General |
ardından gelen |
ensuing adj.
|
|
29 |
General |
birbiri ardından gelen |
alternate adj.
|
|
30 |
General |
ardından gelmiş |
ensued adj.
|
|
31 |
General |
ardından gelen |
following adj.
|
|
32 |
General |
ardından gelen |
next adj.
|
|
33 |
General |
hemen ardından gelen |
immediate adj.
|
|
34 |
General |
ardından gelen |
acolouthic adj.
|
|
35 |
General |
ardından gelen |
acoluthic adj.
|
|
36 |
General |
ardından matem tutulmayan |
unlamented adj.
|
|
37 |
General |
ardından üzülünmeyen |
unlamented adj.
|
|
38 |
General |
ardından matem tutulmayan |
unmourned adj.
|
|
39 |
General |
ardından üzülünmeyen |
unmourned adj.
|
|
40 |
General |
birbiri ardından |
one after another adv.
|
|
41 |
General |
birbiri ardından |
one after the other adv.
|
|
42 |
General |
hemen ardından |
with this adv.
|
|
43 |
General |
hemen ardından |
right after adv.
|
|
44 |
General |
pencerenin ardından |
behind the window adv.
|
|
45 |
General |
camın ardından |
behind the window adv.
|
|
46 |
General |
camın ardından |
behind the glass adv.
|
|
47 |
General |
dokuzuncunun ardından gelerek |
tenth adv.
|
|
48 |
General |
(başkasının) hemen ardından |
on the coattails adv.
|
|
49 |
General |
iki haftanın ardından |
fortnight adv.
|
|
50 |
General |
in ardından |
after prep.
|
|
51 |
General |
ardından ikinci |
second to prep.
|
|
52 |
General |
-ardından |
aftermath of prep.
|
|
53 |
General |
-ın ardından |
once after conj.
|
|
Phrasals |
|
54 |
Phrasals |
ardından bakmak |
look after v.
|
|
55 |
Phrasals |
(ameliyatın ardından) dikiş atmak |
close up v.
|
|
56 |
Phrasals |
ardından gözyaşı dökmek/ağlamak |
weep about someone v.
|
|
57 |
Phrasals |
ardından gözyaşı dökmek/ağlamak |
cry about someone v.
|
|
58 |
Phrasals |
ardından gözyaşı dökmek/ağlamak |
weep over someone v.
|
|
59 |
Phrasals |
birinin ardından üzülmek/yasını tutmak |
moon about someone v.
|
|
60 |
Phrasals |
birinin ardından üzülmek/yasını tutmak |
moon over someone v.
|
|
61 |
Phrasals |
birinin ardından temizlik yapmak |
sweep up after someone v.
|
|
62 |
Phrasals |
birini, birinin ardından/arkasından göndermek |
send someone after someone v.
|
|
63 |
Phrasals |
ardından gitmek |
follow on after (someone or something) v.
|
|
64 |
Phrasals |
ardından gitmek |
follow on after (someone or something) v.
|
|
|
65 |
Phrasals |
ölen birisinin ardından ölmek |
follow on after (someone or something) v.
|
|
66 |
Phrasals |
(bir felaketin/yıkımın ardından) tekrar doğmak |
rise out of (something) v.
|
|
67 |
Phrasals |
(bir felaketin/yıkımın ardından) yeniden canlanmak |
rise out of (something) v.
|
|
68 |
Phrasals |
(bir yıkımın/felaketin ardından) tekrar dünyaya gelmek |
rise out of (something) v.
|
|
69 |
Phrasals |
(bir yıkımın/felaketin ardından) yenilenmiş şekilde tekrar ortaya çıkmak |
rise out of (something) v.
|
|
70 |
Phrasals |
dönüşümlü olarak birbiri ardından gelmek |
alternate with v.
|
|
71 |
Phrasals |
dönüşümlü olarak bir şeyin ardından gelmek |
alternate with something v.
|
|
72 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) ardından göz yaşı dökmek |
cry for (someone or something) v.
|
|
73 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) ardından göz yaşı dökmek |
cry over (someone or something) v.
|
|
74 |
Phrasals |
ardından gelmek/gitmek |
follow on v.
|
|
75 |
Phrasals |
ardından ölmek |
follow on v.
|
|
76 |
Phrasals |
ardından çıkmak |
follow out v.
|
|
77 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) ardından çıkmak |
follow someone or something out v.
|
|
78 |
Phrasals |
(birinin) ölümünün ardından hayatta kalmak |
linger on after (someone) v.
|
|
79 |
Phrasals |
ardından/arkasından göndermek |
send after v.
|
|
80 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) ardından gözyaşı dökmek/ağlamak |
weep about (someone or something) v.
|
|
81 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) ardından üzüntülerini belirtmek |
weep about (someone or something) v.
|
|
82 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) ardından kederlerini ifade etmek |
weep about (someone or something) v.
|
|
83 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) ardından yas tutmak |
weep about (someone or something) v.
|
|
84 |
Phrasals |
ardından gözyaşı dökmek/ağlamak |
weep over v.
|
|
85 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) ardından gözyaşı dökmek/ağlamak |
weep over (someone or something) v.
|
|
86 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) ardından üzüntülerini belirtmek |
weep over (someone or something) v.
|
|
87 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) ardından kederlerini ifade etmek |
weep over (someone or something) v.
|
|
88 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) ardından yas tutmak |
weep over (someone or something) v.
|
|
Phrases |
|
89 |
Phrases |
uykusuz geçen bir gecenin ardından |
after a sleepless night expr.
|
|
90 |
Phrases |
(bir şeyin) ardından |
in the wake of (something) expr.
|
|
91 |
Phrases |
(bir şeyin) hemen arkasından/ardından |
in the wake of (something) expr.
|
|
Proverb |
|
92 |
Proverb |
gururun ardından yıkım gelir |
pride goeth before destruction
|
|
93 |
Proverb |
gururun ardından yıkım, kibirli ruhun ardından da düşüş gelir |
pride goes before destruction, a haughty spirit before a fall
|
|
94 |
Proverb |
her fırtınanın ardından bir güneş doğar |
after a storm comes a calm
|
|
95 |
Proverb |
her fırtınanın ardından bir güneş doğar |
after the storm comes a calm
|
|
96 |
Proverb |
her fırtınanın ardından bir güneş doğar |
after a storm comes a calm
|
|
97 |
Proverb |
her fırtınanın ardından bir güneş doğar |
after the storm comes a calm
|
|
98 |
Proverb |
fırtınanın ardından bir güneş doğar |
april showers bring may flowers
|
|
Colloquial |
|
99 |
Colloquial |
hemen ardından tekrar oynatma |
instant replay n.
|
|
100 |
Colloquial |
hemen ardından gelen |
next in line adj.
|
|
101 |
Colloquial |
başarıl bir mali işlemin ya da satışın ardından çıkarılan ses |
ching expr.
|
|
102 |
Colloquial |
hemen ardından |
on the heels of expr.
|
|
103 |
Colloquial |
ölenin ardından konuşulmaz |
don't speak ill of the dead expr.
|
|
104 |
Colloquial |
ölenin ardından konuşma |
don't speak ill of the dead expr.
|
|
105 |
Colloquial |
ben de ("me too" ifadesinin ardından) |
me three expr.
|
|
106 |
Colloquial |
hatta ben de ("me too" ifadesinin ardından) |
me three expr.
|
|
107 |
Colloquial |
artı bir olarak ben de ("me too" ifadesinin ardından) |
me three expr.
|
|
108 |
Colloquial |
birbiri ardından |
one (thing) after the other expr.
|
|
Idioms |
|
109 |
Idioms |
büyük bir düşüşün ardından söz konusu hisse senedinin az da olsa değer kazanması |
deadcat bounce n.
|
|
110 |
Idioms |
(birinin veya bir şeyin) ardından gitmek |
after (someone or something) v.
|
|
111 |
Idioms |
ardından gitmek |
keep in step v.
|
|
112 |
Idioms |
ardından göz yaşı dökmek |
cry over v.
|
|
113 |
Idioms |
birinin (ya da bir sorunun/engelin) etrafından/ardından dolanmak |
find a way around someone or something v.
|
|
114 |
Idioms |
birinin ardından yas/matem tutmak/üzülmek |
grieve over someone v.
|
|
115 |
Idioms |
hemen ardından gitmek |
come on the heels of v.
|
|
116 |
Idioms |
(dünyayı) pembe gözlüklerin ardından görmek |
look at something through rose-tinted glasses v.
|
|
117 |
Idioms |
(dünyayı) pembe gözlüklerin ardından görmek |
(look at something through) rose-tinted glasses v.
|
|
118 |
Idioms |
(dünyayı) pembe gözlüklerin ardından görmek |
(look at something through) rose-tinted spectacles v.
|
|
119 |
Idioms |
etrafından/ardından dolanmak |
find a way around v.
|
|
120 |
Idioms |
etrafından/ardından dolanmak |
find way around v.
|
|
121 |
Idioms |
ardından gitmek |
follow lead v.
|
|
122 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) ardından gitmek |
keep in step (with someone or something) v.
|
|
123 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) hemen ardında/ardından |
hot on the heels of (someone or something) adj.
|
|
124 |
Idioms |
'-in hemen ardında/ardından |
hot on the heels of adj.
|
|
125 |
Idioms |
hemen ardından |
in the next breath adv.
|
|
126 |
Idioms |
hemen ardından/peşi sıra |
hard on someone's heels expr.
|
|
127 |
Idioms |
hemen ardından/peşi sıra |
right on someone's heels expr.
|
|
128 |
Idioms |
hemen ardından/peşi sıra |
hot on someone's heels expr.
|
|
129 |
Idioms |
(bir sorunun ardından) dingin |
on an even keel expr.
|
|
130 |
Idioms |
(bir sorunun ardından) durgun |
on an even keel expr.
|
|
131 |
Idioms |
hemen ardından gelen |
at (one's) heels expr.
|
|
132 |
Idioms |
hemen ardından gelen |
at someone's heels expr.
|
|
133 |
Idioms |
önce (bir yer), ardından dünya |
first (some place), then the world expr.
|
|
134 |
Idioms |
önce (bir yer) fethedilecek, ardından da dünya |
first (some place), then the world expr.
|
|
135 |
Idioms |
(birinin) hemen arkasından/ardından |
in (one's) train expr.
|
|
136 |
Idioms |
birinin hemen ardından |
in somebody’s train expr.
|
|
137 |
Idioms |
hemen ardından/arkasından |
on the coattails of expr.
|
|
138 |
Idioms |
hemen ardından/peşi sıra |
hard on the heels expr.
|
|
139 |
Idioms |
(birinin) hemen ardından/peşi sıra |
hard on (one's) the heels expr.
|
|
140 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) hemen ardından |
hard on the heels of (someone or something) expr.
|
|
141 |
Idioms |
birinin/bir şeyin hemen ardından |
hard on the heels of something expr.
|
|
142 |
Idioms |
birinin/bir şeyin hemen ardından |
hot on the heels of something expr.
|
|
143 |
Idioms |
(birinin) hemen ardından/peşi sıra |
on (one's) heels expr.
|
|
144 |
Idioms |
(bir şeyin) ardından |
on the back of (something) expr.
|
|
145 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) hemen ardında/ardından |
on the heels of (someone or something) expr.
|
|
146 |
Idioms |
ardından gelen şey ... |
the next thing... expr.
|
|
Formal |
|
147 |
Formal |
(akan suyun ardından kalan) toprak birikintisi |
depositation n.
|
|
Speaking |
|
148 |
Speaking |
dökülen sütün ardından ağlamayın |
don't cry over spilled milk expr.
|
|
149 |
Speaking |
dökülen sütün ardından ağlamayın |
it's no use crying over spilled milk expr.
|
|
150 |
Speaking |
yaşadıkları onca mutsuz ilişkinin ardından |
after all their unhappy relationships expr.
|
|
151 |
Speaking |
(duygusal bir konuşmanın ardından) üzüldün mü/duygulandın mı sen? |
are you getting choked up? expr.
|
|
Trade/Economic |
|
152 |
Trade/Economic |
büyük bir düşüşün ardından söz konusu hisse senedinin az da olsa değer kazanması |
dead cat bounce n.
|
|
153 |
Trade/Economic |
fransızca konuşulan ülkelerde, bazı türdeki limited şirket isimlerinin ardından kullanılan unvan |
sarl n.
|
|
154 |
Trade/Economic |
tasfiye halinde daha öncelikli alacaklı grupların ardından gelen borçlar |
subordinated debt n.
|
|
155 |
Trade/Economic |
yeni bir teknolojinin önce tüketici pazarına ardından iş dünyasına sunulması/uyarlanması |
consumerization n.
|
|
156 |
Trade/Economic |
alıcının önce depozito verip ardından taksitler halinde ödeme yaptığı ve satıcının son ödeme yapılana kadar malın sahibi olduğu bir satın alım sistemi |
instalment plan [us/canada] n.
|
|
157 |
Trade/Economic |
kısa süreli iyileşme ardından düşük talep nedeniyle ikinci bir düşüş dalgasının yaşandığı durgunluk |
double dip n.
|
|
Law |
|
158 |
Law |
görüşmelerin ardından davacı tarafından mahkemeye sunulan talimat alma dilekçesi |
summons for direction n.
|
|
159 |
Law |
(ceza) başka bir cezanın tamamlanması ardından yürürlüğe giren |
cumulative adj.
|
|
Technical |
|
160 |
Technical |
birinin ardından öbürü |
one after the other n.
|
|
161 |
Technical |
kaçmış gibi manevra yapıp ardından takip eden rakibine saldırmak için dönen dövüş horozu |
wheeler n.
|
|
162 |
Technical |
eski lastik dişlerinin perdahlanmasının ardından yeni kauçuk kaplamayı yıpranmış açık pnömatik lastik yüzeyi ile birleştirmek |
retread v.
|
|
Computer |
|
163 |
Computer |
ardından eklenen |
recursive adj.
|
|
164 |
Computer |
yazdırmanın ardından |
after printing expr.
|
|
Electric |
|
165 |
Electric |
elektriksel uyarının hemen ardından cihazda oluşan kısa süreli duyarsızlık aralığı |
dead time n.
|
|
Textile |
|
166 |
Textile |
kumaşı büyük bir makine iğnesiyle delip ardından deliklerin çevresini dikerek elle yapılan sürfile dikişi taklit etmek |
hemstitch v.
|
|
Aeronautic |
|
167 |
Aeronautic |
yolculuğun başlamasının hemen ardından mürettebat tarafından yapılan tanıtım ve kullanımı ile ilgili güvenlik anonsu |
safety announcement n.
|
|
168 |
Aeronautic |
yarım yatışın ardından yapılan yarım luptan oluşan bir uçak manevrası |
renversement n.
|
|
Marine |
|
169 |
Marine |
bir dalgıcı vurgunun ardından yeniden basınca maruz bırakma |
recompression n.
|
|
170 |
Marine |
geminin inşa veya tamir edilmesinin ardından yaptığı ilk sefer |
shakedown cruise n.
|
|
Medical |
|
171 |
Medical |
opak madde enjeksiyonunun ardından uterus ve fallop tüplerinin radyografi ile incelenmesi |
hysterosalpingography n.
|
|
Psychology |
|
172 |
Psychology |
yapılan tıbbi müdahalenin ardından eski hale geri dönme |
detransition n.
|
|
Pathology |
|
173 |
Pathology |
nöbetlerin bilinç kaybına, tonik kasılmalara ve ardından tüm vücuda yayılan titremelere neden olduğu epilepsi |
generalized epilepsy n.
|
|
174 |
Pathology |
nöbetlerin bilinç kaybına, tonik kasılmalara ve ardından tüm vücuda yayılan titremelere neden olduğu epilepsi |
grand mal epilepsy n.
|
|
175 |
Pathology |
nöbetlerin bilinç kaybına, tonik kasılmalara ve ardından tüm vücuda yayılan titremelere neden olduğu epilepsi |
grand mal n.
|
|
176 |
Pathology |
nöbetlerin bilinç kaybına, tonik kasılmalara ve ardından tüm vücuda yayılan titremelere neden olduğu epilepsi |
epilepsia major n.
|
|
177 |
Pathology |
asfiksiye neden olabilecek şekilde, uzun süreli zor soluma ve ardından kısa verimsiz nefes verme |
apneusis n.
|
|
Food Engineering |
|
178 |
Food Engineering |
tek bir öğütme ardından eleme yöntemi ile un elde etme işlemi |
low milling n.
|
|
Gastronomy |
|
179 |
Gastronomy |
kızartılıp ardından zeytinyağı, sirke ve baharatlarla marine edilen beyaz et |
escabeche n.
|
|
Physics |
|
180 |
Physics |
sistemin yer değiştirme veya ani değişimin ardından dengeye dönmesi |
relaxation n.
|
|
181 |
Physics |
sistemin yer değiştirme veya ani değişimin ardından dengeye dönmesi |
relaxation behavior n.
|
|
Biology |
|
182 |
Biology |
süt dişlerinin ardından daimi dişlerini çıkaran |
diphyodont adj.
|
|
183 |
Biology |
süt dişlerinin ardından daimi dişlerin çıkmasıyla nitelenen |
diphyodont adj.
|
|
Biochemistry |
|
184 |
Biochemistry |
sinir sinyalinin sinaps üzerinden iletilmesi ardından (nörotransmitterin) geri emilimi |
reuptake n.
|
|
185 |
Biochemistry |
sinir sinyalinin sinaps üzerinden iletilmesi ardından (nörotransmitteri) geri emmek |
reuptake v.
|
|
Marine Biology |
|
186 |
Marine Biology |
fırtınanın ardından kumsallara vuran sarımsı bir yosun hayvanı |
hornwrack n.
|
|
Zoology |
|
187 |
Zoology |
kabuk değiştirmenin ardından yeni kabuk tabakaları oluşumu |
endysis n.
|
|
188 |
Zoology |
tek hücreli canlılarda çekirdeğin birkaç kez bölünmesi ardından sitoplazmanın yavru hücreler oluşturmak üzere bölünmesi şeklinde gerçekleşen eşeysiz üreme |
multiple fission n.
|
|
Botanic |
|
189 |
Botanic |
pembe çiçekleri ve ardından kırmızı meyveleri olan küçük bir brezilya kaktüsü cinsi |
zygocactus n.
|
|
190 |
Botanic |
pembe çiçekleri ve ardından kırmızı meyveleri olan küçük bir brezilya kaktüsü cinsi |
genus zygocactus n.
|
|
191 |
Botanic |
abd'nin doğusuna özgü, önce sarı çiçek açıp ardından yapraksız çiçekleri olan çok yıllık bir bitki |
helianthemum canadense n.
|
|
192 |
Botanic |
abd'nin doğusuna özgü, önce sarı çiçek açıp ardından yapraksız çiçekleri olan çok yıllık bir bitki |
crocanthemum canadense n.
|
|
193 |
Botanic |
abd'nin doğusuna özgü, önce sarı çiçek açıp ardından yapraksız çiçekleri olan çok yıllık bir bitki |
frostwort n.
|
|
194 |
Botanic |
abd'nin doğusuna özgü, önce sarı çiçek açıp ardından yapraksız çiçekleri olan çok yıllık bir bitki |
longbranch frostweed n.
|
|
195 |
Botanic |
abd'nin doğusuna özgü, önce sarı çiçek açıp ardından yapraksız çiçekleri olan çok yıllık bir bitki |
canada frostweed n.
|
|
196 |
Botanic |
abd'nin doğusuna özgü, önce sarı çiçek açıp ardından yapraksız çiçekleri olan çok yıllık bir bitki |
rock frost n.
|
|
197 |
Botanic |
abd'nin doğusuna özgü, önce sarı çiçek açıp ardından yapraksız çiçekleri olan çok yıllık bir bitki |
frostplant n.
|
|
198 |
Botanic |
abd'nin doğusuna özgü, önce sarı çiçek açıp ardından yapraksız çiçekleri olan çok yıllık bir bitki |
frostwort n.
|
|
Agriculture |
|
199 |
Agriculture |
atların orak çubuğu ve elek kısmının ardından yürüyeceği şekilde tasarlanmış ufak taneli bir öğütücü |
push binder n.
|
|
Education |
|
200 |
Education |
kelimelerin önce bir bütün olarak ardından fonetik ve alfabetik öğelerine göre analiz edildiği bir okumayı öğretme yöntemi |
word method n.
|
|
Linguistics |
|
201 |
Linguistics |
ara sözün ardından ana konuya veya başa dönülmesi |
epanados n.
|
|
History |
|
202 |
History |
(beş yılda bir gerçekleştirilen nüfus sayımı ardından) tüm roma halkının törenlerle arınması |
lustra n.
|
|
203 |
History |
(beş yılda bir gerçekleştirilen nüfus sayımı ardından) tüm roma halkının arınması |
lustrum n.
|
|
204 |
History |
altın çağın ardından gelen daha az parlak döneme ait veya ilişkili |
silver adj.
|
|
Religious |
|
205 |
Religious |
ilahinin ardından kutsal kitaptan okunan kısa bölüm |
chapter n.
|
|
206 |
Religious |
mizpeh zaferinin ardından samuel tarafından dikilen taşa verilen isim |
ebenezer n.
|
|
207 |
Religious |
(yahudilik) çardaklar bayramı'nın ardından kutlanan ve simha tora'yı kapsayan bayram |
shemini atseres n.
|
|
208 |
Religious |
(yahudilik) çardaklar bayramı'nın ardından kutlanan ve simha tora'yı kapsayan bayram |
shemini atzereth n.
|
|
209 |
Religious |
(yahudilik) ölen yakınların ardından tutulan yedi günlük yas dönemi |
shiva n.
|
|
210 |
Religious |
(yahudilik) ölen yakınların ardından tutulan yedi günlük yas dönemi |
shibah n.
|
|
211 |
Religious |
(yahudilik) ölen yakınların ardından tutulan otuz günlük yas dönemi |
shloshim n.
|
|
Geography |
|
212 |
Geography |
yeni ve dolunayın hemen ardından gelen med cezir |
spring tide n.
|
|
Military |
|
213 |
Military |
savaşan tarafların ateşkes ardından kendi sınırlarına çekildiği coğrafi hat |
armistice demarcation line (adl) n.
|
|
214 |
Military |
birinci dünya savaşı'nın ardından ikinci dünya savaşı'nda da orduda görev alan kimse |
retread n.
|
|
Hunting |
|
215 |
Hunting |
vızıldayıp ardından gürültüyle patlayan kestane fişeği |
whizbang n.
|
|
216 |
Hunting |
vızıldayıp ardından gürültüyle patlayan kestane fişeği |
whizzbang n.
|
|
Sport |
|
217 |
Sport |
aşamalı olarak uzayan çalışma aralıklarının ardından aşamalı olarak kısalan aralıkların geldiği spor antrenmanı |
ladder n.
|
|
218 |
Sport |
kaykaycının arka ayağıyla basarak önce kaykayın önünü ardından da arka ayağını kaldırdığı bir kaykay hareketi |
ollie n.
|
|
219 |
Sport |
(kar kayağı) kayakçının önce öndeki ardından arkadaki ayağını havaya kaldırdığı manevra |
ollie n.
|
|
220 |
Sport |
birincinin hemen ardından gelmek |
run a close second to the winner v.
|
|
221 |
Sport |
özellikle oyuncunun atılmasına neden olmak için alçak atış serisinin ardından yüksek bir atış yapmak |
elevate v.
|
|
Basketball |
|
222 |
Basketball |
ribaundun hemen ardından yapılan atış |
follow shot n.
|
|
Football |
|
223 |
Football |
başlama vuruşu, degaj, pas arası veya topun düşürülmesi ardından topa koşma |
return n.
|
|
224 |
Football |
başlama vuruşu, degaj, pas arası veya topun düşürme ardından (top ile) koşmak |
return v.
|
|
Card |
|
225 |
Card |
(briçte) düşük bir kartın ardından koz oynamak için aynı takımdaki yüksek bir kartın oynanması |
down-and-out n.
|
|
Music |
|
226 |
Music |
soul müziğin zirve yaptığı dönemin ardından ortaya çıkan bir müzik türü |
retro-soul n.
|
|
227 |
Music |
çalışan bacağın önce dize kadar çekilip ardından öne, yana veya arkaya doğru açılarak gerilmesi |
développé n.
|
|
Archaic |
|
228 |
Archaic |
ardından ağlamak |
beweep v.
|
|
229 |
Archaic |
ardından getirmek |
survene v.
|
|
Engineering |
|
230 |
Engineering |
buharın önce yüksek basınçlı bir silindirde ve ardından birkaç düşük basınçlı silindirde genleştiği birkaç katlı bir buhar makinesi |
compound engine n.
|
|
Slang |
|
231 |
Slang |
afrika kökenli amerikalı siyahilerin karpuz yetiştirip satmalarına gönderme olarak 1863'teki özgürlük bildirgesi'nin ardından onların özgürlüklerine karşı çıkan beyazlar tarafından kullanılan aşağılayıcı bir klişe |
african grape n.
|
|
232 |
Slang |
afrika kökenli amerikalı siyahilerin karpuz yetiştirip satmalarına gönderme olarak 1863'teki özgürlük bildirgesi'nin ardından onların özgürlüklerine karşı çıkan beyazlar tarafından kullanılan aşağılayıcı bir klişe |
african golf ball n.
|
|
233 |
Slang |
ilk sıradakinin ardından gelen şey |
second banana n.
|
|
British Slang |
|
234 |
British Slang |
bir kadınla veya erkekle başka bir erkeğin beraber olmasının hemen ardından beraber olma |
sloppy seconds n.
|
|
Modern Slang |
|
235 |
Modern Slang |
uzun bir uçuşun ardından kişide gelişen grip |
airplane flu n.
|
|