bölünmüş - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

bölünmüş



Bedeutungen von dem Begriff "bölünmüş" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 32 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
bölünmüş divided adj.
General
bölünmüş forked adj.
bölünmüş disunited adj.
bölünmüş deling adj.
bölünmüş sectioned adj.
bölünmüş subdivided adj.
bölünmüş septated adj.
bölünmüş severed adj.
bölünmüş partite adj.
bölünmüş disaggregated adj.
bölünmüş confract adj.
bölünmüş disrupt adj.
bölünmüş disterminate [obsolete] adj.
bölünmüş distract [obsolete] adj.
bölünmüş distraught [obsolete] adj.
bölünmüş dichotomous adj.
bölünmüş parceled out adj.
bölünmüş fissioned adj.
bölünmüş scattering adj.
bölünmüş sectionalized adj.
bölünmüş sectionalised adj.
Law
bölünmüş separate adj.
Politics
bölünmüş balkanised adj.
bölünmüş balkanized adj.
Technical
bölünmüş dividual adj.
bölünmüş split adj.
Computer
bölünmüş tiled adj.
Food Engineering
bölünmüş parted adj.
bölünmüş divided adj.
Marine Biology
bölünmüş segmented adj.
Geography
bölünmüş dissected adj.
Archaic
bölünmüş dividuous adj.

Bedeutungen, die der Begriff "bölünmüş" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 223 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
bölünmüş biletleme split ticketing n.
bangladeş'in 100 poisha'ya bölünmüş para birimi taka n.
edebiyatta bölünmüş kişilik split self in literature n.
yüz dereceye bölünmüş centigrade n.
benliğin ikiye bölünmüş kısmı me n.
vatanseverlik bağlarının bölünmüş olması hyphenism n.
(hanedan armalarında) çapraz bölünmüş dörtte birlik alanın alt kısmından oluşan bir arma işareti giron n.
(hanedan armalarında) çapraz bölünmüş dörtte birlik alanın alt kısmından oluşan bir arma işareti gyron n.
bölünmüş kapının alt yarısı heck [dialect] [uk] n.
on beş eş parçaya bölünmüş bir birimin her bir parçası fifteenth n.
dikey olarak ortadan bölünmüş sütun semicolumn n.
bölünmüş parsel subplot n.
tekrar bölünmüş subdivided adj.
ikiye bölünmüş dimidiate adj.
eşit şekilde bölünmüş prorated adj.
ikiye bölünmüş dichotomous adj.
yüzdeye bölünmüş percentaged adj.
ortadan bölünmüş dimidiate adj.
-arasında bölünmüş divided between adj.
dört eşit parçaya bölünmüş quartered adj.
parçalara bölünmüş/ayrılmış splintered adj.
küçük ve ince parçalara bölünmüş splintered adj.
iki eşit parçaya bölünmüş dimidiate adj.
ikiye bölünmüş split half adj.
yarıya bölünmüş split half adj.
alternatif hanedan renkleriyle eşkenar dörtgenlere bölünmüş (hanedan arması) checky adj.
alternatif hanedan renkleriyle eşkenar dörtgenlere bölünmüş (hanedan arması) chequey adj.
alternatif hanedan renkleriyle eşkenar dörtgenlere bölünmüş (hanedan arması) chequy adj.
çok ufak parçacıklara bölünmüş atomical adj.
birbirinden farklı küçük unsurlara bölünmüş atomistical adj.
birçok alt parçaya bölünmüş polytomous adj.
parmaklıklara bölünmüş barry adj.
kazıklarla bölünmüş vergette adj.
dikey çizgilerle bölünmüş vergette adj.
yarıya bölünmüş half-cut adj.
ikiye bölünmüş halved adj.
beşe bölünmüş quinarian adj.
kalkanın ortasından parçalara bölünmüş (hanedan arması) gironny adj.
küçük boşluklara bölünmüş loculate adj.
küçük bölmelere bölünmüş loculate adj.
sekiz parçaya bölünmüş octamerous adj.
parçalara bölünmüş chopped-up adj.
parçalara bölünmüş chopped up adj.
(hanedan armalarında) çapraz bölünmüş dörtte birlik alanın alt kısmıyla ilgili gyronic adj.
(hanedan armaları) çapraz bölünmüş dörtte birlik alanın alt kısmından oluşan işaretle kaplı veya bu işarete bölünmüş gyronny adj.
istif rafıyla bölünmüş vergette adj.
ikiye bölünmüş distich adj.
parmaklar gibi bölünmüş digitipartite adj.
iki eşit parçaya bölünmüş fifty-fifty adj.
(fikir ayrılığı gibi sebepler yüzünden) bölünmüş fissured adj.
(hanedan arması) farklı renk veya armalara sahip parçalara bölünmüş parted adj.
farklı ırklar için gruplara bölünmüş segregated adj.
yediye bölünmüş septemfid adj.
küçük dikenciklere bölünmüş spiculate adj.
küçük dikenciklere bölünmüş spiculated adj.
bölünmüş bir biçimde dividedly adv.
bölünmüş anlamını veren bir ön ek schizo- pref.
bölünmüş anlamını veren bir ön ek schiz- pref.
bölünmüş anlamı veren son ek tomous suf.
belirtilen sayıda mekana bölünmüş yapı -plex suf.
Proverb
bölünmüş bir ev ayakta kalamaz a house divided against itself cannot stand
Colloquial
kendi içerisinde bölünmüş divided against itself adj.
içsel olarak bölünmüş/anlaşmazlığa düşmüş divided against itself adj.
içten bölünmüş divided against itself adj.
Idioms
(biri/bir şey) konusunda bölünmüş divided on (someone or something) adj.
Trade/Economic
100 sente bölünmüş olan peru para birimi new sol n.
bölünmüş pazar split market n.
bölünmüş özkaynak enstrümanları diluted equity instruments n.
bölünmüş pazar divided market n.
bölünmüş bağlılık divided loyalty n.
bölünmüş sadakat divided loyalty n.
bölünmüş poliçe divided policy n.
bölünmüş hisse senedi split share n.
hisselere bölünmüş sermaye share capital n.
ihraç edilmiş ve hisse senetlerine bölünmüş sermaye issued share capital n.
paylara bölünmüş sermaye share capital n.
paylara bölünmüş aktifler shared assets n.
sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket partnership limited by shares n.
sermayesi hisselere bölünmüş şirket stock company n.
sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket limited partnership divided into shares n.
sermayesi paylara bölünmüş şirket companies with share capital n.
bölünmüş hisseler stockholding n.
bölünmüş hisseler stockholdings n.
hafif görevlere bölünmüş sectionalized adj.
hafif görevlere bölünmüş sectionalised adj.
Law
sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket limited partnership in which the capital is divided into shares n.
Politics
sermayesi paylara bölünmüş şirket joint stock company n.
Technical
bölünmüş yol dual carriageway n.
bölünmüş kapasite distributed capacitance n.
bölünmüş indüktans distributed inductance n.
bölünmüş sözcük işlemi split-word operation n.
bölünmüş örgütleme partitioned organization n.
bölünmüş sayı dividend n.
bölünmüş kilit rondelası split lock washer n.
ince bölünmüş metal finely divided metal n.
mekanik bölünmüş örnek alma fractional sampling n.
(iki fazlı sistemde) bir maddenin ince bölünmüş parçacıklarının, damlacıklarının veya kabarcıklarının başka bir maddeye dağıldığı evre disperse phase n.
(iki fazlı sistemde) bir maddenin ince bölünmüş parçacıklarının, damlacıklarının veya kabarcıklarının başka bir maddeye dağıldığı evre discontinuous phase n.
(iki fazlı sistemde) bir maddenin ince bölünmüş parçacıklarının, damlacıklarının veya kabarcıklarının başka bir maddeye dağıldığı evre internal phase n.
(iki fazlı sistemde) bir maddenin ince bölünmüş parçacıklarının, damlacıklarının veya kabarcıklarının başka bir maddeye dağıldığı evre dispersoid n.
kristalin eksensel düzlemlerle bölünmüş parçalarından her biri sectant n.
altı parçaya bölünmüş sexpartite adj.
beşe bölünmüş quinquepartite adj.
dörde bölünmüş quartered adj.
dörde bölünmüş quadripartite adj.
dörtte birlere bölünmüş quartered adj.
yatay bölünmüş horizontally divided adj.
yedi kısma bölünmüş septempartite adj.
yatay bölünmüş horizontally split adj.
üçe bölünmüş trichotomic adj.
on iki parçaya bölünmüş duodecimfid adj.
Computer
bölünmüş çerçeve divided frame n.
bölünmüş ekran split screen n.
bölünmüş sözcük broken word n.
bölünmüş örgütleme partitioned organization n.
pencerelere bölünmüş grafik kullanışı arayüzünün kullanımı windowing n.
Informatics
bölünmüş sözcük broken word n.
bölünmüş ekran split screen n.
bölünmüş pencere split window n.
Telecom
bölünmüş veri takımı partitioned data set n.
bölünmüş ufuk güncellemesi split-horizon update n.
Electric
bölünmüş indüktans distributed inductance n.
bölünmüş kapasite distributed capacitance n.
Architecture
(kilise mimarisinde) bölme duvarlarıyla bölünmüş transeptate adj.
yarıya bölünmüş anlamına gelen ön ek semi- pref.
Construction
odalara bölünmüş camerated adj.
Automotive
bölünmüş arka cam split window n.
bölünmüş çevrimli motor split cycle engine n.
bölünmüş fazlı motor split phase motor n.
bölünmüş fren düzeni split brake system n.
bölünmüş görüntü splitview n.
bölünmüş karter split crankcase n.
bölünmüş kılavuz halka split guide ring n.
bölünmüş püskürtme split injection n.
bölünmüş sıra tipi ön koltuk split bench seat n.
bölünmüş sürtünmeye sahip yol yüzeyi split friction road surface n.
bölünmüş araç yolu dual carriageway n.
bölünmüş tip debriyaj diski segmented clutch disc n.
bölünmüş jant divided rim n.
Transportation
güzergahlara göre bölünmüş posta sistemi ile taşıma dak n.
Traffic
bölünmüş karayolu divided highway n.
bölünmüş yol divided road n.
bölünmüş yol dual carriageway n.
erişimi kontrol edilen, önemli kavşaklarda diğer yollara bağlanan ve yüksek hız yapılan bölünmüş karayolu limited access highway n.
Railway
bölünmüş karayolu divided highway n.
bölünmüş yol divided road n.
farklı şeyleri aynı anda taşımak için birkaç parçaya bölünmüş yolcu treni vagonu combine n.
Medical
bölünmüş doz divided dose n.
göz kapaklarının bölünmüş nevüsü divided nevus of the eyelids n.
ikiye bölünmüş bifid n.
bölünmüş dozlarda in divided doses expr.
Anatomy
subklavyen arterin dört parçaya bölünmüş olan kolu arteria vertebralis n.
Psychology
bölünmüş kişilik bozukluğu dissociative identity disorder (did) n.
bölünmüş kişilik split personality n.
bölünmüş bilinç divided consciousness n.
bölünmüş beyin split-brain n.
Dentistry
bölünmüş ağız split mouth n.
Physiology
özellikle metabolik deneylerde kullanılan düzgün bir şekilde bölünmüş doku süspansiyonu brei n.
Food Engineering
bölünmüş akış analizi segmented flow analysis n.
Gastronomy
sarısı mayonez ve baharatlarla püre haline getirilip tekrar beyazına yerleştirilen ikiye bölünmüş katı yumurta deviled egg n.
sarısı mayonez ve baharatlarla püre haline getirilip tekrar beyazına yerleştirilen ikiye bölünmüş katı yumurta stuffed egg n.
Math
üçe bölünmüş trichotomous adj.
altıgene bölünmüş hexagonal adj.
ortadan bölünmüş semielliptical adj.
Geometry
tepe noktasından bölünmüş bir koninin iki eşit parçasından her biri nappe n.
Statistics
bölünmüş sınama yöntemi split test method n.
bölünmüş daire grafiği pie diagram n.
bölünmüş çizişler etki karışımı split plot confounding n.
bölünmüş öğeler yöntemi split half method n.
bölünmüş çizişler yöntemi split plot method n.
bölünmüş çizişler tasarımı split plot design n.
Biology
her biri iki kromatide bölünmüş olan eşli homolog kromozomlardan oluşan, mayozun pakiten aşaması sırasında meydana gelen dört sarmallı yapı tetrad n.
üç parçaya bölünmüş trifid adj.
üç loba bölünmüş trifid adj.
iki dala bölünmüş biramose adj.
yatay bir çizgi ile bölünmüş (bileşik göz) dioptrate adj.
yatay bir çizgi ile bölünmüş bileşik gözlere sahip olan (böcek) dioptrate adj.
Zoology
bölünmüş veya halkalı hayvanın kısımlarından herhangi biri merosome [obsolete] n.
ikiye bölünmüş distichous adj.
Botanic
(yaprak) birbirinden tamamen ayrı olmayan bölünmüş parçalar lobe n.
üç parçaya bölünmüş triparted adj.
üç loba bölünmüş triparted adj.
tüylü ve bölünmüş yaprakları olan (bitki) wing-leaved adj.
bölünmüş tüyümsü yaprakları olan (bitki) wing-leaved adj.
ikincil hücrelere bölünmüş locellate adj.
(şekerciboyası özü) hücrelerinin içi parçalara bölünmüş olan loculose adj.
on parçaya bölünmüş decemfid adj.
sekiz parçaya bölünmüş octofid adj.
yedi parçaya bölünmüş olan septempartite adj.
çok kez bölünmüş supradecompound adj.
Social Sciences
sınıflara bölünmüş toplum class-divided society n.
Education
bölünmüş dikkat etkisi split attention effect n.
derslere veya oturumlara bölünmüş eğitim course of instruction n.
Literature
düzensiz olarak bölünmüş alloiostrophos adj.
Linguistics
zarf ile ikiye bölünmüş mastar split infinitive n.
almanya ve polonya arasında bölünmüş tarihi bir bölge olan lausitz'de konuşulan slav dili upper sorbian n.
iki parçaya bölünmüş bifidate adj.
History
abd'nin kuzeyinde kuzey ve güney dakota olarak bölünmüş bir bölge dakota territory n.
(hanedan armalarında) eşit sayıda şeritle bölünmüş bendy adj.
Geography
güney amerika'nın batı kıyısında, peru ve şili arasında bölünmüş çöl bölgesi tacna-arica n.
paraguay, bolivya ve arjantin arasında bölünmüş sıcak ve yarı-kurak düzlük chaco n.
paraguay, bolivya ve arjantin arasında bölünmüş sıcak ve yarı-kurak düzlük gran chaco n.
dünya yüzeyinin enlem ve iklime göre bölünmüş bölgeleri zone n.
orta avrupa'da romanya ile ukrayna arasında bölünmüş bir bölge bucovina n.
orta avrupa'da romanya ile ukrayna arasında bölünmüş bir bölge bukovina n.
orta avrupa'da romanya ile ukrayna arasında bölünmüş bir bölge bukovyna n.
(vadi ve boğazlar ile) bayırlara bölünmüş dissected adj.
Military
bölünmüş alan savunması distributed area defence n.
bölünmüş hava taarruzu divided air attack n.
bölünmüş sevkiyat separate shipments n.
bölünmüş muharebe yüklemesi combat spread loading n.
hassas bölünmüş bilgi sensitive compartmented information n.
(hanedan armaları) dörde bölünmüş per cross adj.
Card
bölünmüş kart cut n.
Music
(fransız müziğinde) eşit değerli olarak yazıldığı halde sanki uzun ve kısa not çiftlerine bölünmüş gibi çalınan notalar notes inégales n.
notaların eşit değerli olarak yazıldığı halde sanki uzun ve kısa not çiftlerine bölünmüş gibi çalınması notes inégales n.
çift olmayan kombinasyonlara bölünmüş, her bir tempoda bulunan tek sayıdaki atımdan oluşan müziksel tempo asymmetric time n.
ikinci, üçüncü, beşinci ve altıncı notalar hariç tam seslerle bölünmüş bir diyatonik dizi minor diatonic scale n.
Archaic
yüze bölünmüş centifidous adj.
parçalara bölünmüş dividual adj.
Engineering
kıta veya okyanuslara daha iyi şekil veya ölçek sağlamak için meridyenler boyunca bölünmüş interrupted adj.
Heraldry
eğriyi takiben değişen renk parçalarına bölünmüş (arma) componé adj.
eğriyi takiben değişen renk parçalarına bölünmüş (arma) componée adj.