be in with - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

be in with

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "be in with" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 7 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
be in with v. ile arası iyi olmak
be in with v. ile arkadaş olmak
be in with v. gözüne girmiş olmak
Phrasals
be in with v. yakın olmak
be in with v. arkadaş kalmak
be in with v. dost kalmak
Idioms
be in with v. birlikte olmak

Bedeutungen, die der Begriff "be in with" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 316 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
be in step with somebody v. aynı ayarda olmak (birisiyle)
be in bad with something v. başı hoş olmamak
be in love with v. tutulmak
be in accord with v. anlaşmak
be in the clear with v. izin almak (birinden bir şey için)
be in league with v. müttefiki olmak
be in step with v. adım uydurmak (başkalarına)
be in rapport with v. anlaşmak
be in love with v. gönlü olmak
be in bad with v. arası iyi olmamak
be in touch with v. temasta bulunmak
be in contradiction with v. çelişmek
be in rapport with v. uyumlu olmak
be in love with v. müptela olmak
be in bad odor with v. gözünden düşmek
be hand in and glove with v. ile yakın ilişki içinde olmak
be in love with v. aşık olmak
be in accord with v. ile uyumlu olmak
be in bad with v. arası bozuk olmak
be in accordance with v. uygun olmak
be in line with v. ile bir hizada olmak
be in contact with v. ile ilişkiyi koparmamak
be in contact with v. bağlantıyı koparmamak
be in touch with v. ile ilişkiyi koparmamak
be in touch with v. ile teması sürdürmek
be in contact with v. ile teması sürdürmek
be in touch with v. bağlantıyı koparmamak
be deep in conversation with v. sohbete dalmak
be in step with something v. aynı ayarda olmak
be in bad odour with somebody v. kötü izlenim bırakmak
be in bad odor with somebody v. kötü izlenim bırakmak
be in contact with v. irtibat halinde olmak
be in touch with v. irtibat halinde olmak
be in a beef with someone v. kanlı bıçaklı olmak
be in a beef with someone v. kavgalı olmak
be in debt with (almost) everybody v. uçan kuşa borçlu olmak
be in a relationship with someone v. biriyle ilişkisi olmak
be in relation with v. ilişki içinde olmak
be in with a chance v. şans bulmak
be in relation with v. ilişki içinde bulunmak
be in cooperation with v. ile işbirliği yapmak
be in line with the rules v. kurallara bağlı kalmak
be in connection with v. ilişki içinde olmak
be in contact with v. ilişki içinde bulunmak
be in a relationship with v. ilişki içinde olmak
be in a relationship with v. ilişki içinde bulunmak
be in connection with v. ilişki içinde bulunmak
be in contact with v. ilişki içinde olmak
be in conflict with v. ihtilafa düşmek
be in conformity with v. -e uygun olmak
be in love with v. -e aşık olmak
be in love with v. -i sevmek
be in conformity with v. -e uymak
be in step with v. -e ayak uydurmak
be in keeping with v. -e uygun olmak
be in line with v. -e uymak
be in accord with v. -e uymak
be in contact with v. görüşme halinde olmak
be in negotiation with v. görüşme halinde olmak
be in competition with v. rekabete girmek
be put in touch with someone v. birilerine yönlendirilmek
be put in touch with someone v. birisine yönlendirilmek
be in communication with v. iletişim içerisinde olmak
be in touch with v. iletişim halinde olmak
be in communication with v. iletişim halinde olmak
be in touch with v. iletişim içerisinde olmak
be in touch with v. iletişimde olmak
be in communication with v. iletişimde olmak
be in touch with v. iletişim içinde olmak
be in communication with v. iletişim içinde olmak
be in communication with v. iletişimde kalmak
be in arrear with the payment v. ödemede gecikmiş olmak
be in correspondence with v. yazışmada bulunmak
be in interaction with v. etkileşim içinde olmak
be in intimate relationship with v. samimi ilişkide bulunmak
be in bad (with someone) v. birisiyle sorunu olmak
be in bad (with someone) v. birisiyle kötü olmak
be fitting in with new friends v. yeni arkadaşlara uyum sağlamak
be out in a year with good behavior v. iyi halden bir yılda çıkmak
be in cahoots with v. işbirliği içinde olmak
be graduated in math with highest degree v. matematik bölümünden en yüksek dereceyle mezun olmak
be in contradiction with v. -ile tezat oluşturmak
be half dead with a bullet hole in one's shoulder v. omzunda bir kurşun deliğiyle yarı ölü bir halde olmak
be already engaged in talks with v. görüşme halinde olmak
be out in a year with good behaviour v. iyi halden bir senede çıkmak
be out in a year with good behaviour v. iyi halden bir yılda çıkmak
be out in a year with good behavior v. iyi halden bir senede çıkmak
be/keep in contact with v. iletişim içinde olmak
be/keep in contact with v. iletişim içerisinde olmak
be charged with criminal possession of a controlled substance in the first degree v. birinci dereceden yasaklı bir maddeyi üzerinde bulundurmaktan ötürü suçlanmak
be charged with criminal possession of a controlled substance in the third degree v. üçüncü dereceden yasaklı bir maddeyi üzerinde bulundurmaktan ötürü suçlanmak
be charged with criminal possession of a controlled substance in the second degree v. ikinci dereceden yasaklı bir maddeyi üzerinde bulundurmaktan ötürü suçlanmak
be spotted with cigarette in hand v. elinde sigarayla kameralara yansımak
be spotted with cigarette in hand v. elinde sigarayla görüntülenmek
designed to be in contact with food adj. gıda maddeleriyle temas etmek için tasarlanmış
Colloquial
be in cahoots with v. işbirliği yapmak
be in league with v. işbirliği içerisinde olmak
be in cahoots with v. işbirliği içerisinde olmak
be in league with v. işbirliği yapmak
be in a beef with someone v. kanlı bıçaklı olmak
be in a beef with someone v. kavgalı olmak
be in a beef with someone v. papaz olmak
be in with (someone) v. (biriyle) yakın ilişki içerisinde olmak
be in with (someone) v. (biriyle) arkadaş olmak
be in with (someone) v. (biriyle) arası iyi olmak
be in with (someone) v. (birini) tanımak
be in with (someone) v. (güç sahibi biriyle) yakın olmak
be in with somebody v. biriyle dostça/arkadaşça ilişkiler içerisinde olmak
be in with somebody v. biriyle anlaşmak
be in with somebody v. biriyle ilişkisini/arasını iyi tutmak
be in with somebody v. biriyle iyi ilişkiler içerisinde olmak
be (well) in with somebody v. biriyle dostça/arkadaşça ilişkiler içerisinde olmak
be (well) in with somebody v. biriyle iyi anlaşmak
be (well) in with somebody v. biriyle ilişkisini/arasını iyi tutmak
be (well) in with somebody v. biriyle iyi ilişkiler içerisinde olmak
Idioms
be in good with (someone) v. iyi geçinmek/anlaşmak
be in good with (someone) v. araları iyi olmak
be in good with (someone) v. gözüne girmek
be with (one) in spirit v. (biri) hep aklında/kalbinde olmak
be with (one) in spirit v. (birini) hep yüreğinde/kalbinde taşımak
be with (one) in spirit v. aklı/yüreği/kalbi/ruhen (biriyle) olmak
be with (one) in spirit v. sevgilerini/iyi dileklerini göndermek
be with somebody in spirit v. (biri) hep aklında/yüreğinde/kalbinde olmak
be with somebody in spirit v. aklı/yüreği/kalbi/ruhen (biriyle) olmak
be with somebody in spirit v. sevgilerini/iyi dileklerini/başarı dileklerini göndermek
be in step with someone v. adım uydurmak
be well in with v. ahbaplık etmek
be in bad odour with v. arası açık olmak
be in bad odour with somebody (british) v. arası açık/bozuk olmak
be in bad odor with somebody (american) v. arası açık/bozuk olmak
be caught up in a row with v. arası açılmak
be in bad odour with v. arası bozuk olmak
be in bad odour with somebody v. arası bozuk olmak
be in bad odor with somebody v. arası bozuk olmak
be well in with v. arkadaşlık kurmak
be in accord with v. aynı düşünceleri paylaşmak
be in tune with v. aynı düşünceleri paylaşmak
be in harmony with v. aynı düşünceleri paylaşmak
be not in the same league with someone v. aynı seviyede/düzeyde/kalitede vb olmamak
be in tune with someone v. aynı telden çalmak
be caught up in a row with v. bozuşmak
be in accord with v. birbirine çok iyi gitmek
be head over heels in love with v. birine sırılsıklam aşık olmak
be in dutch with someone v. birisiyle başı dertte/belada olmak
be in harmony with v. birbirine çok iyi gitmek
be not in the same league with someone v. birisiyle aynı kulvarda olmamak
be head over heels in love with v. birine ayılıp bayılmak
be in hot water with someone v. birisiyle başı belada/dertte olmak
be in tune with v. benzeşmek
be in tune with v. birbirine çok iyi gitmek
be in accord with v. benzeşmek
be head over heels in love with someone v. birine sırılsıklam aşık olmak
be in harmony with v. benzeşmek
be in butch with someone v. biriyle başı dertte olmak
be in tune with the times v. çağa/zamana uymak
be in tune with the times v. çağa uymak
be in line with v. çoğunluğa uymak
be caught with one's hand in the cookie jar v. enselenmek
be in bad odour with v. gözden düşmüş olmak
be in line with v. genel kararlara uymak
be caught with one's fingers in the cookie jar v. enselenmek
be well in with v. insanlarla iyi ilişkiler kurmak
be caught up in a row with v. kavga etmek
be caught up in a row with v. külahları değişmek
be born with a silver spoon in one's mouth v. kadir gecesi doğmuş olmak
be in bad odor with somebody v. kötü izlenim bırakmak
be in bad odour with somebody v. kötü izlenim bırakmak
be caught with one's hand in the cookie jar v. suçüstü yakalanmak
be in the doghouse with one's boss v. patronuyla başı dertte olmak
be caught with one's fingers in the cookie jar v. suçüstü yakalanmak
be in bad odour with v. saygınlığını yitirmiş olmak
be in league with the devil v. şeytanın yanında yer almak
be in the doghouse with one's boss v. patronuyla papaz olmak
be in league with the devil v. şeytanla ortak olmak/ortaklık etmek
be in line with v. takip etmek
be caught up in a row with v. tartışmak
be in harmony with v. uyum içinde olmak
be in harmony with v. uymak
be in tune with v. uyum içinde olmak
be in harmony with v. uyuşmak
be in bed with somebody v. (olumsuz anlamda) biriyle işbirliği yapmak
be in line with v. uymak
be in line with v. (kural vb) izlemek
be in accord with v. uyum içinde olmak
be in debt with (almost) everybody v. uçan kuşa borcu olmak
be in accord with v. uymak
be in tune with v. uyuşmak
be born with a silver spoon in one's mouth v. varlıklı bir ailede doğmuş olmak
be in accord with v. uyuşmak
be in tune with v. uymak
be born with a silver spoon in one's mouth v. zengin bir ailede doğmuş olmak
be in good odour (with somebody) v. (biriyle) arası iyi olmak
be in good odour (with somebody) v. (biriyle) arası iyi olmak
be in good odour (with somebody) v. (biriyle) iyi anlaşmak
be in good odour (with somebody) v. (biriyle) ilişkisi iyi olmak
be in good odour (with somebody) v. (birinin) gözdesi olmak
be in good odour (with somebody) v. (biriyle) iyi geçinmek
be in good odor with (one) v. (biriyle) arası iyi olmak
be in good odor with (one) v. (biriyle) iyi anlaşmak
be in good odor with (one) v. (biriyle) ilişkisi iyi olmak
be in good odor with (one) v. (birinin) gözdesi olmak
be in good odor with (one) v. (biriyle) iyi geçinmek
be in good with someone v. biriyle arası iyi olmak
be in good with someone v. biriyle iyi anlaşmak
be in good with someone v. biriyle ilişkisi iyi olmak
be in good with someone v. (birinin) gözdesi olmak
be in good with someone v. biriyle iyi geçinmek
be in with someone v. biriyle arası iyi olmak
be in with someone v. biriyle iyi anlaşmak
be in with someone v. biriyle ilişkisi iyi olmak
be in with someone v. (birinin) gözdesi olmak
be in with someone v. biriyle iyi geçinmek
be in with a shout v. başarması muhtemel/olası olmak
be in with a shout v. başarma şansı çok yüksek olmak
be in with a shout v. büyük ihtimalle/olasılıkla başaracak olmak
be in with a shout v. kazanma şansı çok yüksek olmak
be in with a shout (of something/of doing something) v. (bir şeyi/bir şeyi yapmayı) başarması muhtemel/olası olmak
be in with a shout (of something/of doing something) v. (bir şeyi/bir şeyi yapmayı) başarma şansı çok yüksek olmak
be in with a shout (of something/of doing something) v. (bir şeyi/bir şeyi yapmayı) büyük ihtimalle/olasılıkla başaracak olmak
be in with a shout (of something/of doing something) v. (bir şeyi) kazanma/yapma şansı çok yüksek olmak
be born with a silver spoon in your mouth v. zengin bir ailede doğmuş olmak
be born with a silver spoon in your mouth v. varlıklı bir ailede doğmuş olmak
be born with a silver spoon in your mouth v. zenginliğin içine doğmuş olmak
be born with a silver spoon in your mouth v. ağzında gümüş kaşıkla doğmak
be in bed with v. ile iş birliği yapmak
be in bed with somebody/something v. biriyle/bir şeyle iş birliği yapmak (uygunsuz şekilde)
be in bed with somebody/something v. biriyle/bir şeyle beraber hareket etmek (uygunsuz şekilde)
be in bed with somebody/something v. birine/bir şeye yardım ve yataklık yapmak
be in bed with somebody/something v. biriyle/bir şeyle yakın ilişkide olmak (uygunsuz şekilde)
be in bed with (someone) v. (biriyle) gizli ilişkisi olmak
be in bed with (someone) v. (biriyle) gizlice iş birliği yapmak
be in bed with (someone) v. (biriyle) gizli bir ilişki/iş birliği içinde olmak
be in cahoots (with somebody) v. (biriyle) gizli bir iş birliği içinde olmak
be in cahoots (with somebody) v. (biriyle) ortaklaşa dolap/iş çevirmek
be in contact with (one) v. (biriyle) iletişim kurmak
be in contact with (one) v. (birine) ulaşmak
be in contact with (one) v. (biriyle) temas kurmak
be in contact with (one) v. (biriyle) irtibat kurmak
be in good odour with someone v. biriyle arası iyi olmak
be in good odour with someone v. biriyle iyi anlaşmak
be in good odour with someone v. biriyle ilişkisi iyi olmak
be in good odour with someone v. birinin gözdesi olmak
be in good odour with someone v. biriyle iyi geçinmek
be in bad odour with someone v. biriyle arası kötü olmak
be in bad odour with someone v. biriyle iyi anlaşamamak
be in bad odour with someone v. biriyle ilişkisi kötü olmak
be in bad odour with someone v. biriyle iyi geçinememek
be in good odour (with somebody) v. (birinin) gözüne girmek
be in good odour (with somebody) v. (biriyle) arası iyi olmak
be in bad odour (with somebody) v. (birinin) gözünden düşmek
be in bad odour (with somebody) v. (biriyle) arası kötü olmak
be in line with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) tutarlı olmak
be in line with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) uyumlu olmak
be in line with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) aynı çizgide olmak
be in line with (someone or something) v. (birine/bir şeye) uygun olmak
be in step (with someone or something) v. (birine/bir şeye) uyum sağlamak
be in step (with someone or something) v. (birine/bir şeye) ayak uydurmak
be in step (with someone or something) v. (birinin/bir şeyin) ritmine uymak
be in step (with someone or something) v. (birinin/bir şeyin) ritmini yakalamak
be in step (with someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) senkronize olmak
be in sync (with someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) senkronize olmak
be in sync (with someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) aynı ritimde olmak
be in sync (with someone) v. (biriyle) hemfikir olmak
be in sync (with someone) v. (biriyle) aynı görüşü paylaşmak
be in sync (with someone) v. (biriyle) aynı görüşte olmak
be in time (with someone or something) v. (birinin/bir şeyin) ritmine uymak
be in time (with someone or something) v. (birinin/bir şeyin) ritmini yakalamak
be in time (with someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) zamanlaması tutmak
be in time (with someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) senkronize olmak
be in time (with someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) aynı ritimde olmak
be in touch (with something) v. (bir şeyden) haberdar olmak
be in touch (with something) v. (bir şeyi) takip etmek
be in touch (with somebody) v. (biriyle) temas halinde olmak
be in touch (with somebody) v. (biriyle) iletişim halinde olmak
be in touch (with somebody) v. (biriyle) bağlantıda olmak
be in touch with (someone) v. (biriyle) temas halinde olmak/temas kurmak
be in touch with (someone) v. (biriyle) iletişim halinde olmak/iletişim kurmak
be in touch with (someone) v. (biriyle) bağlantıda olmak/bağlantıya geçmek
be in touch with (something) v. (bir şeyden) haberdar olmak
be in touch with (something) v. (bir şeyin) farkında olmak
be in touch with (something) v. (bir şeyle) ilgili duyarlı olmak
be in tune (with somebody/something) v. ahenkli olmak
be in tune (with somebody/something) v. akortlu olmak
be in tune with (someone or something) v. ahenkli olmak
be in tune with (someone or something) v. akortlu olmak
be in tune with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) aynı düşünceleri paylaşmak
be in tune with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) anlaşmak
be in tune with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) aynı telden çalmak
be in tune with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) uyuşmak
be in tune with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) hemfikir olmak
be in tune with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) mutabık olmak
be in step (with somebody/something) v. (birine/bir şeye) ayak uydurmak
be in step (with somebody/something) v. (birine/bir şeye) benzer davranmak
be in touch (with something) v. (bir şeyden) haberdar olmak
be in touch (with something) v. (bir şeyi) takip etmek
be in touch (with something) v. (bir şeyden) kopmamak
be in tune (with somebody/something) v. (biriyle/bir şeyle) ahenk içerisinde olmak
be in tune (with somebody/something) v. (biriyle/bir şeyle) ahenkli olmak
be in tune (with somebody/something) v. (biriyle/bir şeyle) uyumlu olmak
be in tune (with somebody/something) v. (biriyle/bir şeyle) aynı düşünceleri paylaşmak
be in tune (with somebody/something) v. (biriyle/bir şeyle) hemfikir olmak
be in tune (with somebody/something) v. (biriyle/bir şeyle) aynı telden çalmak
be in tune (with somebody/something) v. (biriyle/bir şeyle) aynı fikirde olmak
be in tune (with somebody/something) v. (biriyle/bir şeyle) mutabık olmak
be well in (with somebody) v. (biriyle) iyi arkadaş olmak
be well in (with somebody) v. (biriyle) ahbaplık etmek
be well in (with somebody) v. (önemli biriyle) ilişkisi/arası iyi olmak
be well in (with somebody) v. (önemli biriyle) iyi ilişkiler içinde olmak
be in touch (with something) v. (bir şeyden) haberdar olmak
be in touch (with something) v. (bir şeyi) takip etmek
Speaking
someone will be with you in a minute expr. birazdan birisi sizinle ilgilenecek
it was told it would be better for me to be in a class with my friends expr. arkadaşlarımla aynı sınıfta olmamın benim için daha iyi olacağı söylendi
Trade/Economic
be in account with someone v. birisi ile hesap halinde bulunmak
Law
be engaged in sexual congress with the defendant v. davalıyla cinsel birleşmede bulunmak
Politics
be in harmony with v. uyum içinde olmak
Technical
designed to be in contact with foods adj. gıda maddeleriyle temas etmek için tasarlanan