beauty - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

beauty

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "beauty" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 32 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
beauty n. güzellik
General
beauty n. güzel kız
beauty n. güzel
beauty n. güzellik
beauty n. güzel şey
beauty n. güzel kadın
beauty n. nadide parça
beauty n. güzeller güzeli
beauty n. nefaset
beauty n. cemal
beauty n. güzel kişi
beauty n. çok iyi kişi
beauty n. çok iyi şey
beauty n. güzel yan
beauty n. olağanüstü örnek
beauty n. göze çarpan örnek
beauty n. hoş gelen özellikler
beauty n. hoşluk
beauty n. (ironik olarak) dikkate değer olma
beauty n. saygı uyandıran yön ve özellikler
beauty n. güzellik bakımı
beauty n. kozmetoloji
beauty adj. güzellikle ilgili
beauty adj. kozmetik kullanıma yönelik
beauty adj. güzellik amaçlı
beauty interj. güzeel
beauty interj. hoşmuş
Colloquial
beauty n. avantajlı özellik
Physics
beauty n. alt kuarka atanan kuantum özelliği
Archaic
beauty v. güzelleştirmek
beauty v. güzellik katmak
Slang
beauty n. harika

Bedeutungen, die der Begriff "beauty" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 230 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
beauty queen n. güzellik kraliçesi
beauty spots n. püskürme ben
beauty shops n. güzellik merkezleri
beauty and care n. güzellik ve bakım
beauty queen n. güzel
beauty salon n. güzellik salonu
beauty care n. güzellik bakımı
sleeping beauty n. uyuyan güzel
painted beauty n. makyajlı güzellik
beauty shop n. güzellik salonu
beauty shop n. kadınlar için kuaför salonu
beauty spot n. ben
beauty sleep n. güzellik uykusu
beauty parlour n. güzellik salonu
beauty contest n. güzellik yarışması
scenic beauty n. doğal güzellik
a beauty n. ay parçası
unspoiled beauty n. el değmemiş güzellik
unspoiled beauty n. bakir güzellik
feminine beauty n. kadın güzelliği
breathtaking beauty n. nefes kesici güzellik
facial beauty n. yüz güzelliği
beauty competition n. güzellik yarışması
beauty parlour n. güzellik merkezi
beauty salon n. güzellik merkezi
raw beauty n. aşırı güzellik
natural beauty n. doğal güzellik
physical beauty n. fiziksel güzellik
pure beauty n. saf güzellik
secret of beauty n. güzelliğin sırrı
an outstanding beauty n. dünya güzeli
beauty product n. güzellik ürünü
beauty parlor n. güzellik salonu
expert of beauty n. güzellik uzmanı
sense of beauty n. güzellik anlayışı
inner beauty n. iç güzellik
inner beauty n. ruh güzelliği
pure beauty n. duru güzellik
pure beauty n. sade güzellik
breathtaking beauty n. nefes kesen güzellik
legendary beauty n. dillere destan güzellik
a brunette beauty n. esmer güzeli
fascinating beauty n. büyüleyici güzellik
an eye-catching beauty n. göz alıcı güzellik
beauty pageant n. güzellik yarışması
beauty parlors n. güzellik salonları
beauty spot n. güzellik merkezi
beauty spot n. dudak üstü beni
beauty spot n. çok güzel olan yer/nokta
raw beauty n. ham güzellik
hidden beauty n. saklı güzellik
inner beauty n. iç güzelliği
beauty centre n. güzellik merkezi
beauty center n. güzellik merkezi
historical beauty n. tarihi güzellik
historic beauty n. tarihi güzellik
health and beauty n. sağlık ve güzellik
beauty shop n. kozmetik mağazası
beauty spot n. güzellik beni
beauty spot n. güzel manzaralı yer
beauty center n. güzellik salonu
beauty consultant n. güzellik uzmanı
beauty consultant n. güzellik danışmanı
symbol of beauty n. güzellik sembolü
magnificent beauty n. muhteşem güzellik
beauty of motherhood n. anneliğin güzelliği
beauty school n. güzellik okulu
the beauty of imperfections n. kusurların güzelliği
stunning beauty n. baş döndüren güzellik
bathing beauty n. bikinili güzel
bathing beauty n. mayolu güzel
ethereal beauty n. uhrevi güzellik
ethereal beauty n. bu dünyadan olmayan güzellik
beauty therapist n. güzellik uzmanı
spring beauty n. kırmızının mora çalan canlı bir tonu
enter the beauty contest v. güzellik yarışmasına katılmak
reflect the pure beauty v. saf güzelliği yansıtmak
reflect the beauty v. güzelliği yansıtmak
add an extra beauty v. ekstra güzellik katmak
add an extra beauty v. ayrı bir güzellik katmak
give beauty tips v. güzellik ipuçları vermek
add beauty v. güzellik katmak
having a beauty spot adj. benli
beauty [canada] adv. üstün kaliteyle
beauty [canada] adv. iyi iş çıkararak
beauty [canada] interj. oo iyiymiş
hbc (health and beauty care) abrev. sağlık ve güzellik bakımı
Phrases
age before beauty expr. yaşlılar önden yakışıklılar arkadan
beauty is only skin deep expr. güzellik sadece dıştadır
age before beauty expr. önden yaşlılar
Proverb
true beauty lies within fiziksel güzellik yüzeyseldir
outer beauty is merely superficial fiziksel güzellik yüzeyseldir
true beauty lies within asıl güzellik yürektedir
physical beauty is superficial fiziksel güzellik yüzeyseldir
outer beauty is merely superficial iç güzelliği önemlidir
outer beauty is merely superficial asıl güzellik yürektedir
true beauty lies within iç güzelliği önemlidir
physical beauty is superficial iç güzelliği önemlidir
physical beauty is superficial asıl güzellik yürektedir
beauty is only skin-deep fiziksel güzellik yüzeyseldir
beauty is only skin-deep iç güzelliği önemlidir
beauty is only skin-deep asıl güzellik yürektedir
beauty is in the eye of the beholder herkesin güzellik anlayışı ayrıdır
beauty is in the eye of the beholder zevkler ve renkler tartışılmaz
beauty is only skin deep güzelliğe kapılma kişiliğe bak
beauty is only skin deep güzellik yalnızca dış görünüştedir
beauty is only skin deep güzellik geçici karakter kalıcıdır
beauty is in the eye of the beholder güzellik görecelidir
beauty lies in the eyes of the beholder güzellik görecelidir
a thing of beauty is a joy forever hoş ve güzel şeyler sonsuza dek yaşar
a thing of beauty and a joy forever hoş ve güzel şeyler sonsuza dek yaşar
beauty is in the eye of the beholder güzellik bakanın gözündedir
beauty lies in the eye of the beholder güzellik bakanın gözlerindedir
beauty is in the eye of the beholder güzellik bakanın gözlerindedir
beauty is only skin deep mühim olan ruh güzelliği
beauty is only skin deep önemli olan ruh güzelliği
true beauty lies within gerçek güzellik içtedir
beauty will save the world dünyayı güzellik kurtaracak
beauty is more than skin deep yüz güzelliği hamamdan eve, öz güzelliği urum'dan şam'a
beauty is more than skin deep dış güzelliğe aldanma kişiliğe bak
beauty is more than skin deep mühim olan dış güzellik değil ruh güzelliği
beauty is more than skin deep asıl güzellik yürektedir
beauty is more than skin deep güzel/iyi olmak için dış güzellikten fazlası gerekir
beauty is more than skin deep sadece dış görünüşle güzel/iyi insan olunmaz
beauty is only skin deep yüz güzelliği hamamdan eve, öz güzelliği urum'dan şam'a
beauty is only skin deep dış güzelliğe aldanma kişiliğe bak
beauty is only skin deep güzel/iyi olmak için dış güzellikten fazlası gerekir
beauty is only skin deep sadece dış görünüşle güzel/iyi insan olunmaz
beauty lies in the eyes of the beholder herkesin güzellik anlayışı ayrıdır
beauty lies in the eyes of the beholder zevkler ve renkler tartışılmaz
beauty lies in the eyes of the beholder güzellik bakanın gözündedir
beauty lies in the eyes of the beholder gönül kimi severse, güzel odur
Colloquial
the beauty part [usa] n. bir şeyin en iyi kısmı
the beauty part [usa] n. bir şeyin en çekici kısmı
beaut (beauty) n. güzellik
beaut (beauty) n. nadide parça
beaut (beauty) n. güzel şey
beaut (beauty) n. güzel kadın
beaut (beauty) n. güzel kişi
the beauty of n. işin güzelliği de bu
the beauty of something/of doing something n. bir şey yapmanın güzelliği
the beauty of something/of doing something n. bir şey yapmanın güzel tarafı
beauty contest n. halk oylamasının aday başına kongre delegesi sayısını belirlemediği başkanlık ön seçimi
got to go home and get my beauty sleep expr. eve gidip yatmam/uyumam lazım
that's the beauty of expr. -in güzelliği/faydası
that's the beauty of expr. -in olumlu etkisi/yönü
that's the beauty of (something) expr. bu da (bir şeyin) güzelliği/faydası
that's the beauty of (something) expr. bu da (bir şeyin) olumlu etkisi/yönü
you beauty! [australia/new zealand] exclam. oley!
you beauty! [australia/new zealand] exclam. yuppi!
you beauty! [australia/new zealand] exclam. işte bu!
you beauty! [australia/new zealand] exclam. harika!
you beauty! [australia/new zealand] exclam. süper!
you beauty! [australia/new zealand] exclam. harikasın!
you beauty! [australia/new zealand] exclam. muhteşemsin!
you beauty! [australia/new zealand] exclam. süpersin!
Idioms
beauty mark n. burnun alt kenarındaki veya dudak üstündeki ben
the beauty of something n. bir şeyin güzelliği
somebody's beauty sleep n. güzellik uykusu
beauty sleep n. güzellik uykusu
beauty mark n. güzellik beni
beauty mark n. yüzde bulunan küçük, belirgin ve karakteristik ben
get (one's) beauty sleep v. güzellik uykusunu almak
get (one's) beauty sleep v. güzellik uykusuna yatmak
get your beauty sleep v. güzellik uykusuna yatmak
get your beauty sleep v. güzellik uykusunu almak
get your beauty sleep v. erken yatıp uykusunu almak
not going to win any beauty contests expr. çirkinlik abidesi
not going to win any beauty contests expr. çirkin
not going to win any beauty contests expr. çok çirkin
beauty is in the eye of the beholder. expr. gönül kimi severse, güzel odur
beauty is but skin deep. expr. yüz güzelliği hamamdan eve, öz güzelliği urum'dan şam'a
not going to win any beauty contests expr. yüzüne bakılmayacak kadar çirkin
(I've) got to go home and get my beauty sleep expr. eve gidip yatmam/uyumam lazım
age before beauty expr. büyükler önden
age before beauty expr. yol büyüğün
age before beauty expr. yaşı büyük olanlar önden
age before beauty expr. büyükler önden
age before beauty expr. yol büyüğün
age before beauty expr. yaşı büyük olanlar önden
Speaking
I've got to go home and get my beauty sleep expr. çok geç oldu gitmem lazım anlamında bir ifade
beauty is what you wear expr. güzellik ondur dokuzu dondur
that's the beauty of it expr. işin güzelliği de bu
Tourism
natural beauty n. doğal güzellik
Medical
beauty culture n. güzellik bakımı
beauty treatment n. güzellik tedavisi
Anatomy
beauty spot n. et beni
Psychology
beauty principle n. güzellik ilkesi
Gastronomy
rome beauty n. roma güzeli
rome beauty n. esasen pişirilerek kullanılan büyük ve kırmızı bir elma
Physics
beauty quark n. güzellik kuarkı
beauty quark n. alt kuark
beauty quark n. dip kuark
Marine Biology
rock beauty n. kaya dilberi
Zoology
camberwell beauty n. sarı bantlı kadife
Botanic
carolina spring beauty (claytonia caroliniana) n. abd'nin doğusunda yetişen pembe çiçekli otsu bitki
alpine spring beauty (claytonia megarrhiza) n. kayalık dağlarının zirvelerinde yetişen etli çok yıllık bir bitki
american beauty n. büyük, uzun saplı morumsu-kırmızı çiçekleri olan bir gül çeşidi
rutland beauty n. çit sarmaşığı
california beauty (fremotodendron californicum) n. kaliforniya ve kuzey meksika'da yetişen parlak sarı çiçekli çalılar
april beauty n. nisan güzeli
april beauty n. zambakgillerden bir bitki
virginia spring beauty (claytonia virginica) n. kuzey amerika'ya özgü pembe-beyaz çiçekleri olan çok yıllık bir bitki
meadow beauty n. kuzey amerika'nın doğusunda yetişen, genellikle pembe-mor veya macenta renklerinde çiçekleri olan rhexia cinsi çeşitli bitkilere verilen ad
meadow-beauty family n. çoğu süs olarak yetiştirilen, myrtales takımına mensup ağaç, çalı ve otları içeren bir familya
meadow-beauty family n. melastomataceae familyası
meadow-beauty family n. ağaç, çalı ve otlardan oluşup çoğu süs bitkisi olarak yetiştirilen myrtales takımına mensup bir familya
spring beauty n. beyaz, pembe veya kırmızı çanak biçimli yaprakları bulunan küçük narin bir bitki
flemish beauty n. yaygın bir armut türü
beauty bush n. güzellik çalısı
beauty-bush n. güzellik çalısı
Literature
beauty and the beast n. güzel ve çirkin
Environment
area of outstanding natural beauty n. olağanüstü doğal güzellik bölgesi
area of outstanding natural beauty n. doğal güzelliğin korunması ve geliştirilmesini gerektiren koruma bölgesi
beauty strip n. yoğun kesim yapılmış alanı gözden saklamak için kesilmeden bırakılan dar ormanlık arazi şeridi
Art
line of beauty n. genellikle s şeklinde olan soyut bir tür çizgi
Photography
beauty dish n. portre tası
beauty dish n. paraflaş önüne yerleştirilen yuvarlak bir reflektör
beauty dish n. porte çanağı
Abbreviation
aonb (area of outstanding natural beauty) n. olağanüstü doğal güzellik bölgesi
aonb (area of outstanding natural beauty) n. olağanüstü doğal güzellik bölgesi
Entomology
camberwell beauty n. yas pelerini kelebeği
oak beauty (biston prodromaria) n. meşe güvesi
oak beauty (biston prodromaria) n. avrupa'ya özgü, tırtılları meşe yapraklarıyla beslenen bir güve
painted beauty n. amerika'ya özgü bir kelebek
oak beauty (amphidasis prodomaria) n. ingiltere'ye özgü, larvası meşeyle beslenen bir güve
Slang
black beauty n. bifetamin kapsülü
age before beauty expr. önden sen buyur
age before beauty expr. önce gençler (şaka yollu)
Modern Slang
aging beauty n. yaşlanmakta olmasına rağmen gençliğinde sahip olduğu güzelliği korumaya çalışan kadın